Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru yayın hayatına başlayan Apple TV+, Nisan ayında bizi iddialı yeni dizisiyle buluşturdu: Defending Jacob.
Mini dizi olarak planlanan Defending Jacob ilk üç bölümüyle 24 Nisan’da yayın hayatına başladı. İlk sezonu 8 bölüm sürecek olan dizinin bölüm süreleri 45-50 dakika arası değişiyor. Dizi, William Landay’in aynı adlı çok satan romanından uyarlandı. Senaryosunu Mark Bomback yazdı ve Oscar adaylığı bulunan Morten Tyldum yönetmenliğini yaptı. Ayrıca başrollerden Chris Evans dizinin yapımcılarından biri olarak yer alıyor.
14 yaşında bir çocuğun cesedi bulunuyor. Çok fazla suçun işlenmediği bu bölgede böyle bir olayın yaşanması herkesi derinden etkilemiştir. Polisin yaptığı araştırmalar sonucu Bölge Savcı Yardımcısı’nın oğlu Jacob Barber, cinayetin bir numaralı suçlusu konumuna gelir ve gözaltına alınır. Bu olaydan sonra çocuğunu kurtarmak isteyen Andy ve Laurie Barber, oğlunun adını temize çıkarmak için ellerinden geleni yapacaklardır.
Andy Barber (Chris Evans)
Bölge Savcı Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Yaşanılan olaydan sonra görevini ve itibarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ancak her şeye rağmen adaletin doğruluğuna inanmakta ve suçsuz olduğu düşündüğü oğlunun isminin temize çıkacağını düşünmektedir. Bunun için her şeyi yapacaktır.
Marvel filmlerinden aşina olduğumuz ünlü oyuncu 20 yıl sonra ilk defa bir dizide rol alıyor.
Laurie Barber (Michelle Dockery)
Bir okulda eğitimci olarak görev yapmaktadır. Oğlunu her şeyden üstte tutmakta ve onun üzerine titremektedir. Yaşanılan olaylardan en çok etkilenenlerden birisidir. Ancak oğlu için güçlü durmak zorundadır.
Oyuncuyu Good Behaviour, Godless ve Downton Abbey dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Jacob Barber (Jaeden Martell)
Barber ailesinin tek çocuğu. Çok fazla ailesiyle içli dışlı olmayan içine kapanık bir çocuktur. Birden suçlu konuma gelmiştir ve bu durumun şaşkınlığı içerisindedir. Suçsuz olduğunu savunur.
Oyuncuyu Masters of Sex, It serisi ve Knives Out filminden hatırlayabilirsiniz.
Ayrıca Jacob’ın avukatı Joanna Klein rolünde Cherry Jones’u izliyoruz.
Dizinin çıkan üç bölümünü izledim. Üç bölümü değerlendirirsem beklediğimden daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Hatta izlediğim Apple dizileri arasında en iyisi olmuş diyebilirim. Tabii başrol oyuncularının sevmemde büyük katkısının olduğunu söyleyebilirim.
Michelle Dockey ve Chris Evans’ı çok seviyorum. Üç oyuncunun da oyunculukları gayet güzel. Dizi, şimdilik bu üç başrolün etrafında dönüyor, bundan memnunum. Devamı da bu ayarda giderse başından memnun kalkıp rahatlıkla önerebileceğim bir dizi olacaktır. Sonradan izlemek isteyenlere peş peşe izleseler daha iyi olacağını söyleyebilirim. Özellikle bu tarz davaların olduğu dizilerin peş peşe izlenmesi daha verimli oluyor diye düşünüyorum. Yine de “Ben bu ay yeni dizi izlemek istiyorum,” diyenlere rahatlıkla önerebilirim. İzleyecek olanlara iyi seyirler.
yorumlar
İlk 3 bölümün ardından:
Aşk 101’in bölümleri ve sezonu kısa olunca kesmedi, aklımdaki ıvır zıvır işler de bitmeyince Cuma günü buna daldıydım.
Her türlü izlerim gözüyle bakıyordum zaten ama ben bunu izlerim de. Michelle Dockery’yi
daha çok sevdim. Chris Evans aslında bildiğimiz gibi, o da sorun değil. Yavaş yavaş genişliyorlar. Alacağımız cevapları da biraz merak ettim.
Böyle gitse yeter.
Net izlerim, kaçırmam bunu. Peki Before and After filmini getirmedi mi akla?
İlk bölümü izledim. Açıklanan konuyu gördük bitti. Bu tarz diziler ilerleyen bölümlerde yapar bütün numaralarını, o yüzden konuşmak için erken olabilir. Yine de yardıracak gibi durmuyor. Chris Evans olmasa devam etmezdim ama edeceğim.
S01E01
Zaten Chris Evans olduğu için izleyecektim ama Michelle Dockery pastanın çileği oldu. İlk bölüm pek hızlı ilerlemediler ama bu tarz işlerin sonradan açıldığını biliyoruz. Newton bölgesinin atmosferi de diziye çok güzel uymuş.
1×04 üzerine:
* J.K. Simmons’ın diziye dahil olduğunu biliyorduysam bile unutmuşum. Görmek fena olmadı. Gerçi bu bölüm sayılmaz, asıl gelecek bölüme gelmiş oldu.
* Ben hala yapmadığı ama göründüğünden daha karmaşık olduğu düşüncesindeyim. Zaten daha yarısındayız.
Açmış
https://www.instagram.com/chrisevans/?hl
Obaa
İlk bölüme göre diğer 3 bölümü daha çok sevdim. Yaptı mı yapmadı mı gizemi var ama şimdilik ailenin üzerindeki psikolojik baskıyı çok iyi anlattılar. Laurie’nin alışveriş sahnesi mesela.
AppleTV+’ın en çok izlenen dizilerinde Top 3‘deymiş. Tepeye doğru çıkıyormuş.
İlk 4 bölümü değerlendirerek kanalın en iyi işi diyebilirim, devamında sıçmazsa.
1×05 üzerine:
Güzel şeyler de oldu bu sefer. Interesting.
Derek hikayesine inandım gibi,
Çok iyi dizi. Atmosferi, o dinginliğin içindeki tedirginliği filan harika vermişler. Michelle Dockery döktürüyor; diğer oyuncular da hayli başarılı ve inandırıcı.
Jeneriğini çok seviyorum bu dizinin bir de.
Bölüm, bir sonraki bölümü merakla bekletecek noktada sonlandı.
1×07 üzerine:
Sezonu tamamlasak da gerçekler ortaya çıksa ve kurtulsak. Yine daraldım sabah sabah.
Chris Evans twitter’da son iki bölüm benim favorim diyordu, hak verdim, mükemmel bölümdü. Kaliteli mahkeme bölümü izlemesi büyük keyif. Bu dizi de o konuda başarılı oldu. Yargıç’ın tepkileri de güzeldi.
İzlediğim her bölümde iyi ki dizide Michelle Dockery var diyorum, onun verdiği tepkiler dizi için çok önemli.
Kaldı 1, son bölümü acayip merak ediyorum, sadece cinayet konusu değil, karakterlere ne olacağı konusunda da merak ettirmeyi başardılar, kitap yüzünden spoiler yemeden bitirebilirsem rahatlayacağım.
Dizinin kadrosu ve prodüksiyon kalitesi çok iyi ama önemli bir eksiği var bu dizi donuk. Tuhaf bir soğukluk var temposunda. Aklıma Broadchurch geliyor, orada nasıl guzel bir akış vardı… Bir de bu Amerikan dizilerindeki çok düzgün giyimli insanlar, tozu yeni alınmış ferah ortamlar cilalı yüzeyler büyük arabalar bu tür gerçekçi olmaya çalışan dizilerin aleyhine işliyor. Ingiliz ve avrupa dizileri bu gerçekçi havayı çok daha iyi veriyor. Amerikan dizilerindeki oyuncular çok güzel olmasalar bile karizmatik ve fitler, olabilecek en iyi halleri ile görüntü veriyorlar. Ingiliz dizilerinde ise çok vasat tipli oyuncular bile başrol oynayabiliyor. Belki de çok düzgün tipli olanlar zaten Amerikaya gidiyor bizim izlediklerimiz Hollywood a kabul edilmeyenlerdir
Cevaplanacak çok şey var, hepsini bir bölümde nasıl ve ne kadar toparlayacaklar merak ediyorum.
güzel haberlerinizi bekliyorum michelle için girecem lütfen güzel bitsin.
Madem final yapıyor dalayım dedim. İlk 3 bölüm itibarıyla iyi ama yardırmayan bir dizi olmuş. Genelde böyle diziler sonlara doğru şoka sokan işler yaparlar. Ondan dolayı çok eleştirmeyeyim şimdilik. Yalnız gelen bazı yorumlar iyi bir kitabın kötü bir uyarlaması yönünde olduğundan beklenti seviyemi çok yukarılarda tutmayacağım.
Michelle Dockery başta olmak üzere 3’lü iyi. Tabii Chris Evans’ı ne zaman görsem aklıma malum karakteri geliyor. Yan karakterler biraz daha işin içine girerse memnun olacağım.
Final bölümü gelmeden yetişmeye çalışacağım.
Bende 6 bölümüne baktım. Şu ana kadar genel gidişatta olan bir şey yok. Ortalık şüpheli falan kaynamıyor. Biz alalım şunu ve şunu da sorgulayalım gibi bir dertleri yok. Tamamen davanın aile üzerine etkilerine odaklanmışlar. Aman aman polisiyelik bir mevzusunu göremedim. Her şeyi final bölümüne saklamışlar da ne biliyim o kadar çok da sonunu merak etmiyorum. Bana bu hikayeyi satamadılar.
1×04
Yahu zaten adamı her görüşümde her konuşmasında Captain America aklıma geliyor, üstüne adama bu lafı ettiriyorsunuz
Toplayıp final yaptıkları söylenebilir. İsteseler devam edecek bir yol tabii çıkar ama şart değil, bununla olur. Chris Evans ve Michelle Dockery finalde özellikle iyiydi. Sevgiler.
Yoo, aynen böyle. Whatever we takes.
Yazıklar olsun. Böyle muhteşem giden bir final bölümüne böyle bir son mu layık görülür? Cidden sinirlendim.
Bu arada kitaptaki finalde olaylar şöyle farklıymış:
Açıkçası kitapta da
Sonuç olarak her açıdan muhteşem bir gidişat ama yakışmayan bir son diyorum…
bir şeyi izleyesim yok.
8 Bölümünü de severek izlediğim bir dizi oldu. Temposu yavaş, cinayet soruşturmasını her zaman ön plana koymayan bir diziydi ama bunların yerine yaşanan trajedi sonrasında karakterlerin ruh hallerine odaklandılar. Diziyi de bu yüzden sevdim. Dizideki görsellik de çok hoşuma gitti, biraz da bu sayede sıkılmadan izledim.
Finali herkesi memnun etmez ama benim şikayetim yok, bu tarz bir şey olmasını bekliyordum zaten. Hatta
Chris Evans’ın böyle dizilere gelmesi güzel ama sezonun asıl yıldızı Michelle Dockery oldu. Laurie rolünün başka birine gitmediği için çok sevindim, harikaydı, hatta Emmy ödüllerinde öne çıkacak bence.
Benim için sezonun hayal kırıklığı islerinden biri oldu. Hayır sonuna takılmıyorum. Arka plandaki aile trajedisi beni tatmin edemedi. Ya çok daha iyilerini gördüğümden ya da bu konuya doyduğumdan, ikisinden biri bilemiyorum. Mahkeme sahneleri daha çok hoşuma gitti. Daha fazla yer kaplasa şikayet etmezdim.
İzlediğime pişman değilim ama daha iyilerini izlemiştik. Açıkçası ben de sonuna çok takmayanlardanım. Zaten
3’lü fena değildi, Michelle Dockery, 3’lünün en iyisiydi. Psikolojisini özellikle son bölümlerde iyi yansıttıklarını düşünüyorum. Chris Evans’ı hala Captain Amerika olarak görüyorum maalesef. Ağırlık ondaydı. Fena iş çıkarmadıysa da, vay anasını diyeceğimiz bir performansını da göremedik. Verdikleri işi yaptı. Kitapta nasıl anlatmışlardır bilmiyorum ama olayın merkezindeki karakter Jakob, biraz zayıf aktarıldı sanki. Oyuncu da idare etti.
En sevdiğim bölüm malum 7. bölüm oldu. Açıkçası biraz da nefes aldığımız bölümdü.
Kitabın iyi bir suç romanı olduğunu ama kötü bir şekilde uyarlandığını söyleyenler vardı. Okuyan birileri karşılaştırma yapsa daha iyi olur diye düşünüyorum. Bazı şeyleri keşke kitaptaki gibi anlatsalarmış.
Sonuç itibarıyla eli yüzü düzgün ama iyi bir suç ya da aile draması olmayan bir iş izledik. İzlemeyin demem, beklentileri fazla yükseltmeyin sadece.
Platformu Apple TV + olunca üfleyerek tadına bakmak istedim Defending Jacob’ın. Korktuğum başıma gelmedi. Eli yüzü baya düzgün bir mini seri oluşturmuşlar.
İlk dakikadan son dakikaya ortalama bir senaryoyu sündürmeden iyi servis etmişler. Belki de en iyi tarafı buydu. Müzikleri, çoğu zaman ışıldayan görselliği, ara ara ortaya çıkan ters köşeleri de pozitif alana yazılabilir. Michelle Dockery dışında oyunculuklar vasat seviyede seyir etti. Ama dert etmedim. Her şeyden biraz biraz ama standart altına düşmeden yapmışlar. Kurgu açısından da başarılı buldum. Galiba yapılabilecek olanın en iyisini yapmışlar.
Final bölümünü genelin aksine daha çok sevdim. Bazen duygularımız mantığın önüne geçiyor. Bu da öyle olmuş. İşin psikolojik ve duygu kısmının ön plana çıkması bence kapanış için daha önemliydi. Öyle de olmuş.
Sonuçta yarıda bırakmadan bitirebildiğim başarılı bir limitli olarak aklımda kalacak.
bunun dışında sevdim tonunu, epey gerecek gibi duruyor.
şu aşamada çok ciddi bir hayal kırıklığı yaratmazsa başından memnun kalkacağım.
yok artık.
ekleme:
whaaaat ! spekülasyon olarak bırakırlar sanıyordum. direkt göstermeselerdi daha güzel olurdu.
1×08 ortası : ee yok artık
son bölüm yaşananların aile üzeirndeki psikolojik etkilerine değinir herhalde derken nereye geldi olay resmen.
benim için baştan sona muhteşem bir dizi oldu. güzel bir noktada da bıraktı. baştan sona aile üyelerine odaklanan bir diziydi. onların hayatı üzerinden izledik ve sonuca erdirdik. bu tarz psikolojik bir diziye bundan daha etkili bir final düşünemiyorum. adamların neyi amaçladığı çok belliyken finalin yerden yere vurulması üzdü açıkçası.
sonuç olarak çok fazla yamuğu olmayan bir diziydi. çok fazla dallandırmaya çalışmadılar o yüzden ellerine yüzlerine bulaştıracakları çok malzeme olmadı. işin psikolojisine odaklandılar. altından da güzel kalktılar.
yalnız onca övgüye rağmen chris in aman aman bir iş çıkarmadığını da söylemem gerek. michelle ve çocuk olmasa kendisi diziyi sadece ismiyle taşırmış o kadar. vay dedirtecek bir sahnesi olmadı.