Defending Jacob — Tanıtım
39 yorum necdetcem7 28 Nisan 2020 08:00
Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru yayın hayatına başlayan Apple TV+, Nisan ayında bizi iddialı yeni dizisiyle buluşturdu: Defending Jacob.
Mini dizi olarak planlanan Defending Jacob ilk üç bölümüyle 24 Nisan’da yayın hayatına başladı. İlk sezonu 8 bölüm sürecek olan dizinin bölüm süreleri 45-50 dakika arası değişiyor. Dizi, William Landay’in aynı adlı çok satan romanından uyarlandı. Senaryosunu Mark Bomback yazdı ve Oscar adaylığı bulunan Morten Tyldum yönetmenliğini yaptı. Ayrıca başrollerden Chris Evans dizinin yapımcılarından biri olarak yer alıyor.
14 yaşında bir çocuğun cesedi bulunuyor. Çok fazla suçun işlenmediği bu bölgede böyle bir olayın yaşanması herkesi derinden etkilemiştir. Polisin yaptığı araştırmalar sonucu Bölge Savcı Yardımcısı’nın oğlu Jacob Barber, cinayetin bir numaralı suçlusu konumuna gelir ve gözaltına alınır. Bu olaydan sonra çocuğunu kurtarmak isteyen Andy ve Laurie Barber, oğlunun adını temize çıkarmak için ellerinden geleni yapacaklardır.
Andy Barber (Chris Evans)
Bölge Savcı Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Yaşanılan olaydan sonra görevini ve itibarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ancak her şeye rağmen adaletin doğruluğuna inanmakta ve suçsuz olduğu düşündüğü oğlunun isminin temize çıkacağını düşünmektedir. Bunun için her şeyi yapacaktır.
Marvel filmlerinden aşina olduğumuz ünlü oyuncu 20 yıl sonra ilk defa bir dizide rol alıyor.
Laurie Barber (Michelle Dockery)
Bir okulda eğitimci olarak görev yapmaktadır. Oğlunu her şeyden üstte tutmakta ve onun üzerine titremektedir. Yaşanılan olaylardan en çok etkilenenlerden birisidir. Ancak oğlu için güçlü durmak zorundadır.
Oyuncuyu Good Behaviour, Godless ve Downton Abbey dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Jacob Barber (Jaeden Martell)
Barber ailesinin tek çocuğu. Çok fazla ailesiyle içli dışlı olmayan içine kapanık bir çocuktur. Birden suçlu konuma gelmiştir ve bu durumun şaşkınlığı içerisindedir. Suçsuz olduğunu savunur.
Oyuncuyu Masters of Sex, It serisi ve Knives Out filminden hatırlayabilirsiniz.
Ayrıca Jacob’ın avukatı Joanna Klein rolünde Cherry Jones’u izliyoruz.
Dizinin çıkan üç bölümünü izledim. Üç bölümü değerlendirirsem beklediğimden daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Hatta izlediğim Apple dizileri arasında en iyisi olmuş diyebilirim. Tabii başrol oyuncularının sevmemde büyük katkısının olduğunu söyleyebilirim.
Michelle Dockey ve Chris Evans’ı çok seviyorum. Üç oyuncunun da oyunculukları gayet güzel. Dizi, şimdilik bu üç başrolün etrafında dönüyor, bundan memnunum. Devamı da bu ayarda giderse başından memnun kalkıp rahatlıkla önerebileceğim bir dizi olacaktır. Sonradan izlemek isteyenlere peş peşe izleseler daha iyi olacağını söyleyebilirim. Özellikle bu tarz davaların olduğu dizilerin peş peşe izlenmesi daha verimli oluyor diye düşünüyorum. Yine de “Ben bu ay yeni dizi izlemek istiyorum,” diyenlere rahatlıkla önerebilirim. İzleyecek olanlara iyi seyirler.
yorumlar
İlk 3 bölümün ardından:
Aşk 101’in bölümleri ve sezonu kısa olunca kesmedi, aklımdaki ıvır zıvır işler de bitmeyince Cuma günü buna daldıydım.
Her türlü izlerim gözüyle bakıyordum zaten ama ben bunu izlerim de. Michelle Dockery’yi daha çok sevdim. Chris Evans aslında bildiğimiz gibi, o da sorun değil. Yavaş yavaş genişliyorlar. Alacağımız cevapları da biraz merak ettim.
Böyle gitse yeter.
Net izlerim, kaçırmam bunu. Peki Before and After filmini getirmedi mi akla?
İlk bölümü izledim. Açıklanan konuyu gördük bitti. Bu tarz diziler ilerleyen bölümlerde yapar bütün numaralarını, o yüzden konuşmak için erken olabilir. Yine de yardıracak gibi durmuyor. Chris Evans olmasa devam etmezdim ama edeceğim.
S01E01
Zaten Chris Evans olduğu için izleyecektim ama Michelle Dockery pastanın çileği oldu. İlk bölüm pek hızlı ilerlemediler ama bu tarz işlerin sonradan açıldığını biliyoruz. Newton bölgesinin atmosferi de diziye çok güzel uymuş.
1×04 üzerine:
* J.K. Simmons’ın diziye dahil olduğunu biliyorduysam bile unutmuşum. Görmek fena olmadı. Gerçi bu bölüm sayılmaz, asıl gelecek bölüme gelmiş oldu.
* Ben hala yapmadığı ama göründüğünden daha karmaşık olduğu düşüncesindeyim. Zaten daha yarısındayız.
Açmış
https://www.instagram.com/chrisevans/?hl
Obaa
İlk bölüme göre diğer 3 bölümü daha çok sevdim. Yaptı mı yapmadı mı gizemi var ama şimdilik ailenin üzerindeki psikolojik baskıyı çok iyi anlattılar. Laurie’nin alışveriş sahnesi mesela.
AppleTV+’ın en çok izlenen dizilerinde Top 3‘deymiş. Tepeye doğru çıkıyormuş.
İlk 4 bölümü değerlendirerek kanalın en iyi işi diyebilirim, devamında sıçmazsa.
1×05 üzerine:
Güzel şeyler de oldu bu sefer. Interesting.
Derek hikayesine inandım gibi,
Çok iyi dizi. Atmosferi, o dinginliğin içindeki tedirginliği filan harika vermişler. Michelle Dockery döktürüyor; diğer oyuncular da hayli başarılı ve inandırıcı.
Jeneriğini çok seviyorum bu dizinin bir de.
J.K Simmons, az gözükse bile oyunculuğunu konuşturuyor. Finalde barışacaklar gibi geliyor Andy ile, hatta takip eden arabayı o bile tutmuş olabilir.
Şu an için tek ufak eleştirim elimizde çok az şüpheli olması. Elbette olay Jacob üstüne ama şüpheli sayısı çokluğuyla biraz daha kafamızı karıştırsalar daha memnun olurdum.
Bölüm, bir sonraki bölümü merakla bekletecek noktada sonlandı.
1×07 üzerine:
Sezonu tamamlasak da gerçekler ortaya çıksa ve kurtulsak. Yine daraldım sabah sabah.
Chris Evans twitter’da son iki bölüm benim favorim diyordu, hak verdim, mükemmel bölümdü. Kaliteli mahkeme bölümü izlemesi büyük keyif. Bu dizi de o konuda başarılı oldu. Yargıç’ın tepkileri de güzeldi.
İzlediğim her bölümde iyi ki dizide Michelle Dockery var diyorum, onun verdiği tepkiler dizi için çok önemli.
Katil Jacob olabilir ama annesi ondan şüphelenmeye biraz erken başladı gibime geliyor. Yani çocukken yaptıkları, gen testleri falan anlıyorum ama ortada Patz gibi bir sapık varken Jacob’a biraz daha güvense fena olmazdı. Ben girdiği siteleri görünce tamamen ikna olacak derken ortaya bir de hikaye çıktı. Annesinin verdiği tepkiye hiç şaşırmadım o andan sonra.
Teste falan gerek yok çocukta empati yeteneği olmadığı belli ama hikaye yuhh dedirtti. Öldürmemiş olsa bile belki de o siteler ve hikaye yüzünden hapse girecek.
Sonda Patz intihar mektubunu yazdığına göre gerçeği söylüyordur galiba, ne olacak acaba mektup ellerine falan geçmeyecek mi, çok merak ediyorum. Bizimkileri takip eden adam büyükbabasının öldürdüğü kızın ailesiyle ilgili diye tahmin ediyorum.
Kaldı 1, son bölümü acayip merak ediyorum, sadece cinayet konusu değil, karakterlere ne olacağı konusunda da merak ettirmeyi başardılar, kitap yüzünden spoiler yemeden bitirebilirsem rahatlayacağım.
Dizinin kadrosu ve prodüksiyon kalitesi çok iyi ama önemli bir eksiği var bu dizi donuk. Tuhaf bir soğukluk var temposunda. Aklıma Broadchurch geliyor, orada nasıl guzel bir akış vardı… Bir de bu Amerikan dizilerindeki çok düzgün giyimli insanlar, tozu yeni alınmış ferah ortamlar cilalı yüzeyler büyük arabalar bu tür gerçekçi olmaya çalışan dizilerin aleyhine işliyor. Ingiliz ve avrupa dizileri bu gerçekçi havayı çok daha iyi veriyor. Amerikan dizilerindeki oyuncular çok güzel olmasalar bile karizmatik ve fitler, olabilecek en iyi halleri ile görüntü veriyorlar. Ingiliz dizilerinde ise çok vasat tipli oyuncular bile başrol oynayabiliyor. Belki de çok düzgün tipli olanlar zaten Amerikaya gidiyor bizim izlediklerimiz Hollywood a kabul edilmeyenlerdir
Cevaplanacak çok şey var, hepsini bir bölümde nasıl ve ne kadar toparlayacaklar merak ediyorum.
güzel haberlerinizi bekliyorum michelle için girecem lütfen güzel bitsin.
Madem final yapıyor dalayım dedim. İlk 3 bölüm itibarıyla iyi ama yardırmayan bir dizi olmuş. Genelde böyle diziler sonlara doğru şoka sokan işler yaparlar. Ondan dolayı çok eleştirmeyeyim şimdilik. Yalnız gelen bazı yorumlar iyi bir kitabın kötü bir uyarlaması yönünde olduğundan beklenti seviyemi çok yukarılarda tutmayacağım.
Michelle Dockery başta olmak üzere 3’lü iyi. Tabii Chris Evans’ı ne zaman görsem aklıma malum karakteri geliyor. Yan karakterler biraz daha işin içine girerse memnun olacağım.
Final bölümü gelmeden yetişmeye çalışacağım.
Bende 6 bölümüne baktım. Şu ana kadar genel gidişatta olan bir şey yok. Ortalık şüpheli falan kaynamıyor. Biz alalım şunu ve şunu da sorgulayalım gibi bir dertleri yok. Tamamen davanın aile üzerine etkilerine odaklanmışlar. Aman aman polisiyelik bir mevzusunu göremedim. Her şeyi final bölümüne saklamışlar da ne biliyim o kadar çok da sonunu merak etmiyorum. Bana bu hikayeyi satamadılar.
1×04
Yahu zaten adamı her görüşümde her konuşmasında Captain America aklıma geliyor, üstüne adama bu lafı ettiriyorsunuz
Toplayıp final yaptıkları söylenebilir. İsteseler devam edecek bir yol tabii çıkar ama şart değil, bununla olur. Chris Evans ve Michelle Dockery finalde özellikle iyiydi. Sevgiler.
* Andy’nin bu kadar sorgulanması Laurie’nin kazası yüzünden miymiş? O noktada yutturacaklarını tahmin etmesi hiç de zor olmadı yani. Savcının sorularının Laurie odaklı olmasından dolayı son bölümde Laurie’nin bir şey yapacağı özellikle belli olmuştu.
* Jacob’ın yoğun bakıma alınmasıyla güya “problem” çözülmüş oldu. Aslında bu noktada kalmasa ve devam edebilsek niye demem sanırım.
Yoo, aynen böyle. Whatever we takes.
Yazıklar olsun. Böyle muhteşem giden bir final bölümüne böyle bir son mu layık görülür? Cidden sinirlendim.
Bu arada kitaptaki finalde olaylar şöyle farklıymış:
Açıkçası kitapta da
Sonuç olarak her açıdan muhteşem bir gidişat ama yakışmayan bir son diyorum…
bir şeyi izleyesim yok.
8 Bölümünü de severek izlediğim bir dizi oldu. Temposu yavaş, cinayet soruşturmasını her zaman ön plana koymayan bir diziydi ama bunların yerine yaşanan trajedi sonrasında karakterlerin ruh hallerine odaklandılar. Diziyi de bu yüzden sevdim. Dizideki görsellik de çok hoşuma gitti, biraz da bu sayede sıkılmadan izledim.
Finali herkesi memnun etmez ama benim şikayetim yok, bu tarz bir şey olmasını bekliyordum zaten. Hatta
Ama oteldeki kızı Jacob’ın öldürdüğü çıkacak derken öyle olmadı. Kitaptaki versiyonda Hope ölü bulunuyormuş, böyle olsaydı dizinin gidişatı değişirdi. Dizideki haliyle Jacob kısmı daha fazla şüphede kaldı.Normalde katil Jacob kısmına daha yakın olurdum ama 1.bölümde Patz’in telefondan Ben’in fotoğraflarını silme işi şüphelendirdi. Sadece fotoğrafla kalıp kalmadığından emin değilim, neyse sondaki en olumlu şey bu Patz’i öldürmeleri oldu.
Laurie’nin kaza/intihar kısmı da 2.bölümden itibaren geliyorum diyordu, Laurie’nin ruh halini anlatma biçimi dizinin en başarılı olduğu işti.
Neal şerefsizin tekiydi ama hakkını teslim edeyim iyi avukatmış, sonuna kadar zorladı en azından.
Andy ve Jacob oyun oynarken Andy’nin yapacak hamle arayıp bulamaması ve öylece kalması da ironikti. En sonda da tam olarak böyle oldu, yaşanan 2 olayda da aslında ne olduğunu biliyor ama yüzde yüz kanıtlayamıyor, trajik bir kapanış sahnesiydi.
Chris Evans’ın böyle dizilere gelmesi güzel ama sezonun asıl yıldızı Michelle Dockery oldu. Laurie rolünün başka birine gitmediği için çok sevindim, harikaydı, hatta Emmy ödüllerinde öne çıkacak bence.
Benim için sezonun hayal kırıklığı islerinden biri oldu. Hayır sonuna takılmıyorum. Arka plandaki aile trajedisi beni tatmin edemedi. Ya çok daha iyilerini gördüğümden ya da bu konuya doyduğumdan, ikisinden biri bilemiyorum. Mahkeme sahneleri daha çok hoşuma gitti. Daha fazla yer kaplasa şikayet etmezdim.
İzlediğime pişman değilim ama daha iyilerini izlemiştik. Açıkçası ben de sonuna çok takmayanlardanım. Zaten
3’lü fena değildi, Michelle Dockery, 3’lünün en iyisiydi. Psikolojisini özellikle son bölümlerde iyi yansıttıklarını düşünüyorum. Chris Evans’ı hala Captain Amerika olarak görüyorum maalesef. Ağırlık ondaydı. Fena iş çıkarmadıysa da, vay anasını diyeceğimiz bir performansını da göremedik. Verdikleri işi yaptı. Kitapta nasıl anlatmışlardır bilmiyorum ama olayın merkezindeki karakter Jakob, biraz zayıf aktarıldı sanki. Oyuncu da idare etti.
En sevdiğim bölüm malum 7. bölüm oldu. Açıkçası biraz da nefes aldığımız bölümdü.
Kitabın iyi bir suç romanı olduğunu ama kötü bir şekilde uyarlandığını söyleyenler vardı. Okuyan birileri karşılaştırma yapsa daha iyi olur diye düşünüyorum. Bazı şeyleri keşke kitaptaki gibi anlatsalarmış.
Sonuç itibarıyla eli yüzü düzgün ama iyi bir suç ya da aile draması olmayan bir iş izledik. İzlemeyin demem, beklentileri fazla yükseltmeyin sadece.
O zaman katil olarak Jacob ı kabul ediyoruz oy birliği ile
Platformu Apple TV + olunca üfleyerek tadına bakmak istedim Defending Jacob’ın. Korktuğum başıma gelmedi. Eli yüzü baya düzgün bir mini seri oluşturmuşlar.
İlk dakikadan son dakikaya ortalama bir senaryoyu sündürmeden iyi servis etmişler. Belki de en iyi tarafı buydu. Müzikleri, çoğu zaman ışıldayan görselliği, ara ara ortaya çıkan ters köşeleri de pozitif alana yazılabilir. Michelle Dockery dışında oyunculuklar vasat seviyede seyir etti. Ama dert etmedim. Her şeyden biraz biraz ama standart altına düşmeden yapmışlar. Kurgu açısından da başarılı buldum. Galiba yapılabilecek olanın en iyisini yapmışlar.
Final bölümünü genelin aksine daha çok sevdim. Bazen duygularımız mantığın önüne geçiyor. Bu da öyle olmuş. İşin psikolojik ve duygu kısmının ön plana çıkması bence kapanış için daha önemliydi. Öyle de olmuş.
Sonuçta yarıda bırakmadan bitirebildiğim başarılı bir limitli olarak aklımda kalacak.
bunun dışında sevdim tonunu, epey gerecek gibi duruyor.
michelle de nasıl bir aile genetiğinin içindeyim ben diyordur herhalde.
şu aşamada çok ciddi bir hayal kırıklığı yaratmazsa başından memnun kalkacağım.
yok artık.
ekleme:
şu arabada bizimkileri stalklayan adamın amacı ne diyordum şimdi üzeirne düşününce netleşti. parmaklıklar ardında koruyucu babamızın adamı. kesin pedo adama silah zoruyla mektubu yazdırıp intihar ettirdi zorla. her şey de tatlıya bağlandı. ugghh tiksindim resmen.
whaaaat ! spekülasyon olarak bırakırlar sanıyordum. direkt göstermeselerdi daha güzel olurdu.
1×08 ortası : ee yok artık
son bölüm yaşananların aile üzeirndeki psikolojik etkilerine değinir herhalde derken nereye geldi olay resmen.
benim için baştan sona muhteşem bir dizi oldu. güzel bir noktada da bıraktı. baştan sona aile üyelerine odaklanan bir diziydi. onların hayatı üzerinden izledik ve sonuca erdirdik. bu tarz psikolojik bir diziye bundan daha etkili bir final düşünemiyorum. adamların neyi amaçladığı çok belliyken finalin yerden yere vurulması üzdü açıkçası.
son bölümdeki hope gerginliğine ne gerek vardı diye düşünmüştüm başta ama chris in, babası ve intihar hakkındaki gerçeği michelle e asla itiraf etmeyeceği kesin gibi bir şeydi. bu konunun açılıp aile içi soru işaretlerinin tekrar uyanması için hope gibi babayı da ciddi şüpheye düşüren bir gerginliğe ihtiyaç vardı. çok kez babanın dürüstlüğü iş ahlakı üzerine değinildi, bu noktada en azından ilk aşamada eşine itiraf edeceği barizdi.
hope un kitaptaki gibi ölmemesine sevindim ama. tekrar aynı süreci yaşamaya gerek yoktu. artık ana babasının masum olduğu kanıtlansa bile çocuğa eskisi gibi güvenemeyeceğini güzel göstermiş oldular. kitapta kanıt verilmiş olabilir ama benim jacob ın suçlu olduğunu düşünmem için o kanıta ihtiyacım yoktu. koca dizi hele de 7. bölüm nasıl sağlıksız bir zihin yapısı olduğunu gösteriyor zaten. güya çocuğu buluyor. hiçbir şey olmamaış gibi şakalar yaparak hayatına devam ediyor. ölümünü öğrenin imalı yorumlar yapıyor. bıçağının yapısı uyumlu. üzeirne de fazlasıyla detaylı içine o anki duygularını capcanlı aktardığı birebir örtüşen cinayet hikayesi yazıyor. oldu. çocuk psikopat, en iyi ihtimalle antisosyal. keisnlikle sağlam bir kişilik bozukluğpu var ki genetik psikoloğu da zaten bol bol üzerinde durdu bu konunun. zaten başka bir ihtimal bulunamadı dizide pedofil dışında. onu da resmen sonradan çocuğu bu şekilde kurtarabilmek için koymuşlar. kumpasa fazla üzülmeyelim istediler herhalde. ki bu hali bile biraz üzdü. ne acınası bir durum.
dizinin yıldızı michelle di. (koştuğu zamanalr hariç. gerçekten kötü koşuyor. aklıma phoebe buffay geldi desem abartmam.) girdiği ruh halini o kadar güzel yansıttı ki hayran olmamak elde değil. chris in yıllarca göz ardı ettiği minik olayları tekrar tekrar yaşantılaması, mahkemede üzerine eklenenler vs muhteşemdi. oğlunu öldürmeye çalışması fazlasıyla anlaşılırdı. sadece oğlunu öldürmeye çalışmayıp birlikte ölmeye çalışması da sahnenin değerini artırdı. oğlan kitaptaki gibi ölseydi belki karma der tatmin olabilirdik, ama hayatları boyunca bu soru işaretiyle yaşayacak olmaları da etkileyici bir final oldu. umarım ölene kadar komada kalır.
sonuç olarak çok fazla yamuğu olmayan bir diziydi. çok fazla dallandırmaya çalışmadılar o yüzden ellerine yüzlerine bulaştıracakları çok malzeme olmadı. işin psikolojisine odaklandılar. altından da güzel kalktılar.
yalnız onca övgüye rağmen chris in aman aman bir iş çıkarmadığını da söylemem gerek. michelle ve çocuk olmasa kendisi diziyi sadece ismiyle taşırmış o kadar. vay dedirtecek bir sahnesi olmadı.
“Jason stood there on the path as Brent kept walking toward him, grinning. If Brent knew the real Jason, he would have been scared shitless. ‘Don’t fuck with me, ‘ Jason warned him. ‘I mean it.’ But Brent just laughed and grabbed him by the arm, twisting it back like he’d done so many times before. ‘Stop. You’re hurting me,’ Jason said. But it didn’t hurt that much. He just wanted Brent to think that, so he would let go. Brent laughed again, the way he always did, a fake laugh. Jason’s hand slipped into his sweatshirt pocket. There it was, his trusted friend. He curled his fingers around the grip and felt a surge of power through his arm, up into his shoulder. He knew there was no turning back now. The park seemed to know it too. He could hear the breeze in the leaves and birds chirping. Brent saw the knife coming for him, but it was too late to do anything but stare. It slipped in so easily Jason thought he was stabbing air. That surprised him. He did it twice more, telling his brain to remember the feeling for later. Brent fell backward and rolled down the slope, until he stopped down below. Jason knew he should go, but he couldn’t help himself. He went down to Brent’s body to make sure he was dead. The smell of blood in the air made him feel dizzy. He found a small stream nearby and washed the knife off, and his hand too. He could see his reflection in the water, but his face looked different to him now. ‘It’ll be our secret, ‘ it seemed to say. “The End.”
mahkeme sırasında görgü tanığından alınan bilgi:
– The dog park, yes.
* What time was this?
– Around 8:00 a.m. Like I said, it sounded like a boy’s voice I heard. He said, “Stop. You’re hurting me.”
* “Stop. You’re hurting me.” Could you tell what direction the boy’s voice came from?
– West, I think.
görgü tanığının ifadesinin bire bir kelime kelime bir yerlerde yayınlandığını sanmıyorum. hiçbir şey değilse bile bu jacob ın hikayesinin gerçek olduğunun kanıtıdır.