Interview With the Vampire | Vampirle Görüşme | Tanıtım
48 yorum aytackara 12 Ekim 2022 08:30
Vampir edebiyatının önde gelen isimlerinden, usta yazar Anne Rice‘ın kaleme aldığı “The Vampire Chronicles” serisinin 1976’da yayımlanan aynı isimli ilk kitabı Interview With the Vampire, dizi uyarlamasıyla izleyicinin karşısına çıktı. 2 Ekim’de AMC’de başlayan dizinin ilk sezonu 7 bölümden oluşuyor ve şimdiye kadar 3 bölümü yayınlandı. Ayrıca 2. sezon onayını da aldı.
Rolin Jones imzalı dizinin yapımını AMC Studios üstleniyor. Anne Rice ve kendisi gibi yazar olan oğlu Christopher Rice da yönetici yapımcı olarak projede yer alıyor.
Vampirle Görüşme
** Bilenler elbet vardır, Interview with the Vampire daha önce film uyarlamasıyla da ekrana geldi. 1994 yapımı filmin başrollerinde Tom Cruise ve Brad Pitt yer aldı.
** Serinin uyarlama hakkını alan Universal Pictures, yeni bir filmle Interview With The Vampire’ı ve diğer bazı kitapları ekrana taşımaya niyetlendi. Hatta Jared Leto’nun Lestat’ı canlandıracağı konuşuldu. Ancak vakti gelene kadar projeler gerçeğe dönüşmeyince haklar Anne Rice’a döndü.
** Nisan 2017’de Paramount Television ve Anonymous Content ortaklığıyla yeniden harekete geçildi. Bir ara Bryan Fuller dizi uyarlamasının yaratım sürecine dahil oldu. Uyarlama bu sefer Hulu’nun masasına geldi. Ancak yine gerçeğe dönüşmedi, Kasım 2019’da Hulu’nun süresi dolunca haklar bir kez daha Anne Rice’a döndü.
** Tekrardan harekete geçen Anne Rice (ve oğlu Christopher Rice), The Vampire Chronicles ve Lives of the Mayfair Witches kitap serilerinin uyarlama hakları için bu sefer AMC’yle anlaşma sağladı. Nihayet bu sefer uyarlama gerçeğe dönüştü (ama Rice, 2021’de vefat ettiği için görememiş oldu). Mayfair Witches‘in dizi uyarlaması ise 5 Ocak’ta yine AMC’de (ve AMC+’ta) başlıyor.
Konusu:
1910’un komşuluğunda, New Orleans’ın Storyville bölgesindeyiz. Romanda da olduğu gibi Louis de Pointe du Lac (Jacob Anderson), Lestat de Lioncourt (Sam Reid) ve yakın gelecekte aralarına katılacak çocuk vampir Claudia’nın (Bailey Bass) epik aşk, kan ve ölümsüzlük merkezli hikâyeleri gazeteci Daniel Molloy (Eric Bogosian) üzerinden anlatılıyor.
İlk bölümle birlikte Louis’in yıllar önce yolunun kesiştiği Daniel’ın karşısına bir kez daha çıktığına tanık oluyoruz. 100 yılı aşkın süredir vampir olan Louis, başından geçenlerle ilgili bir röportaj vermeye başlıyor.
Not:
+ Romanın hikâyesi kronolojik olarak 1791’le başlayarak Louis’in sözcükleriyle yakın zamana doğru ilerliyor. Beyaz ırka mensup olan Louis, Afrikalı kölelerin çalıştığı ekili alanlara sahip zengin bir adam. Filmde de keza bu şekilde.
+ Dizide ise Louis (ve Claudia) siyah bir karakter. Ailenin zenginliği bu sefer seks işçiliğinden geliyor. Kitapta açıkça verilmeyip hissettirilen, filmde neredeyse olmayan homoseksüel ögeler dizide kendisine açıktan yer buluyor.
+ Kitapta Louis’in röportaj verdiği gazeteci karakter daha genç, hatta genelde “The Boy” şeklinde hitap ediliyor. Dizide ise Louis’le yıllar sonra karşılaşan, vampir olduğu gerçeğinin farkında olan orta yaşı biraz geçkin bir karakter karşımızda.
Yorum:
Interview with the Vampire’ın kitabını okuduğum için dizi uyarlamasını merakla bekliyordum. Beklediğimi aldığımı söyleyebilirim.
Vampir edebiyatı açısından kendi döneminin öncülerinden birisi olmakla birlikte günümüzde artık daha tanıdık kaçıyor haliyle. Bu da sorun değil bana kalırsa. Zira dizi, 1910’lı yılların New Orleans’ını arkasına aldığı karanlık atmosferiyle izleyiciyi yine de yakalamayı başarıyor. Olmuşken böyle olsun, diye düşündürttüğü oldu.
Meraklısı için dizi/kitap/film arası farklar az çok dikkat dikkat çekebiliyor. Louis’in siyah bir karaktere dönüştürülmesinin ya da Louis-Lestat ilişkisinin daha derinlemesine işlenmesinin birçok farklı kapı açtığı söylenebilir. Vampir olmaktan derin bir zevk alan Lestat ile kendi doğasını yeterince kabullenemeyip içindeki insanlığa tutunan Louis’in birbirinin zıttına gitmesi, yeri geldiğinde evli çift gibi kavga etmesi dizinin bel kemiği zaten. Louis ile gazeteci Daniel’ın karşılıklı sahneleri de neredeyse Lestat tarafı kadar zevk veriyor bana. Bu tarafın diyalog ağırlıklı geçmesi hem sıkmadı hem de daha estetik bir bakış açısıyla veriyorlar resmen.
Başrollerden Sam Reid’i The Newsreader’la tanıyıp beğenmiştim. Lestat karakterini daha çok sevdiğim için özellikle onun performansını görmek istiyordum, altından kalkmış. Çoğu kişinin Game of Thrones’la bildiği Jacob Anderson’ı da beğendim. En azından ilk 3 bölüm itibarıyla yan karakter ağırlığı az olan işlerden birisi, dolayısıyla ikisine daha çok eğiliyorlar. Kitabın önemli karakterlerinden Claudia’nın da dahil olmasıyla ana karakterlerin sayısı bir artacak. Umarım dizinin devamı da başladığı ayarda tatmin edici ilerler ve elindeki malzemeyi güzel kullanır.
Interview with the Vampire dizisi de böyle yani. İyi seyirler.
yorumlar
Claudia ağırlıklı bir bölüm olmuş haliyle. İlk yarı bir alem diğer yarı başka alemdi.
– Claudia ile Lestat’ın didişmelerine hazırım da fazla sinir bozmadan halledebilirsek sevinirim.
– Louis’in kendi ailesiyle ve Daniel’la olan sahneleri hoşuma gidiyor. Ama Lestat’la olan sahnelerinde azaltmaya gittiler sayılır.
İnanılmaz bir bölümdü, ayarlarım kaydı sanki. Böyle olacağını bildiğim için mi acaba? Yine de aşırı gerildim.
Vampir dizi/filmlerinden beklemediğim türden bir sanat yönetimi, senaryo ve oyunculuk var.
– Zaman olarak hangi yıla kadar geldik acaba? Claudia gittiğinde laf arasında 7 yıl dediler mesela, kız kardeşiyle denk geldiğinde ise mezar taşında 1930 diyordu. En az 20 yılı devirdik bu durumda.
– Sonlardaki Lestat-Louis-Cladia sahneleri neydi ya öyle, öyle bir sundular ki. Aman Tanrım. Hatta Lestat’a kızmaya fırsat bulamadım bile. Hepten savaş moduna da geçtiler.
Daniel-Louis konuşmaları da ayrı. Daniel’ın kalkıp tokat attıktan sonra yerine oturup devam etmesini ayrı sevdim.
Meraklandirdin
dizi zaman yönetiminde çok beceriksiz ama. ben bu kız ne ara vampir oldu. vampir olana kadar louis ne kadar vampir olarak yaşadı. kız vampir olalı kaç sene geçti. bunların hiçbirinin cevabı yok bende çünkü hiç çabalamamışlar.
kız kardeşi mezarlığa geldi aradan kim bilir kaç sene geçti ama ben bunu anlayamıyorum çünkü yaşlandırma diye bir şey yok. doğal olarak o kadının yaşadığı hayal kırıklığını hissedemiyorum.
– Ben küslük dönemi beklemiyordum, zorbalığın üstüne muhalif bir ortamda devam ederler demiştim. Öyle ya da böyle, yine birbirlerine girdiler. Sezonun 7 bölüm sürmesi bu açıdan güzel, çünkü daha fazlası tekrara girecekti artık. Beceremiyorlar işte. Claudia gidiyor desen, o da olmadı. Lestat bu sefer de “Louis sensiz yapamıyor,” deyip döndürdü. Tam bir karmaşa.
Deneyin Lestat’ı öldürmeyi, bakalım ne olacak.
https://twitter.com/nocontextlestat/status/1586712042253258752
– Asıl sürpriz son kısımda geldi. Daniel ile Louis’nin ilk tanışmasını göreceğimizi hiç düşünmemiştim. Devamını da elbet izleriz umarım.
Not: Hikayeyi 1910’dan başlatmam geçmişe selam çakmayacağım anlamına gelmez ^.^
Kaldı 1.
Ve Part 1’in sonu. Biraz farklı biçimde de olsa kitabın ilk bölümünün sonuna ulaşıp öyle kapattılar. Sezonu gayet beğendim, finalinden de (olan biten malum şeyi iki dakika köşeye koyarsak) memnunum
– Peki şimdi ne olacak? Kitabın 2. kısmı en fazla 20 sayfa falandı. 3. kısım ilkinin biraz daha azı. Son kısım da onun daha azı.
1 sezonluk malzemesi rahat var da sezonun hiç değilse yarısında Lestat’ı kullanmamaları gerek bu durumda. Ama ben bir şekilde ortada tutmalarını tercih ederim. Bakalım.
* Rashid’in aslında Armand olduğunu tahmin etmiştim ^.^ O zaman size kolay gelsin.
2. sezonda görüşürüz.
ilk kitabın ilk bölümünün sonuna mı ulaştılar anca. bu kadar yavaş aldıklarını bilmiyordum. bunlar o zaman koca seriyi hayatta adapte edemezler.
Dizinin ömrünün hepsine yeteceğine şüpheliyim. Öyle bir niyetleri olduğundan da emin değilim.
Bence ilk iki kitabı yapacaklar. Okumadım ama 2. kitap The Vampire Lestat ise bu sefer Lestat’ın kendi hikâyesini anlatması üzerineymiş. Bir noktadan sonrası da zaten Interview tarafı.
Dolayısıyla 2. sezonda onu da içine katarak ilerleyip Interview’in kaldığı noktada durabilirler. İsterse 3. sezonu görebilir bence. 3. kitapta Armand, Daniel gibi karakterler yine var gibi duruyor. Belki ona da geçerler fazlası olursa.
neredeyse final yapıyorlarmış ucundan dönmüşler. malumun ilanı pek tatmin etmese de gerisi fazlasıyla doyurucu oldu. başından memnun kalktım.
– Sen yazınca baktım ben de biraz. Anca Nadir Kitap’da 2. el olarak falan var sanırım. Ben Odtü’deki kütüphaneden İngilizce halini alıp okudum.
İlk basan yayınevi kapandıktan sonra Anne Rice’ın haklarını Martı almış galiba. Onlar da henüz tekrar basmamış olabilir. Lestat’ı Mart 2022’de basmışlar.
– Çeviri haliyle 360’mış, normali de 343 sayfa. İlk kısmı da 1/3’ü kadar falandır. İkinci kısım dediğim gibi 15-20 sayfa falan anca. Üçüncüsü ilki kadar, kalanı da Part 4. Bu kafayla temizinden 3 sezon çıkabilir ama kafalarındaki plana ve gördüğü ilgiye göre sayı azalıp çoğalabilir
filmini tekrar izliyim dedim. ilk 1 saatin sonunda ilk sezonun geldiği noktaya geldik. dizi tabii ki çok daha derinlemesine işlediğinden bu resmen özet gibi hissettirdi. devamını diziden spoiler yememek için izlememeye karar verdim. oyuncularına rağmen dizi filmin önünde. ama film üçlüsü de çok iyi gerçekten.
+Ben Daniels
TV+’a gelmiş dizi.
Bailey Bass yerine Delainey Hayles 2. sezonda Claudia’yı canlandıracak.
Interview with the Vampire ve The Queen of the Damned dünyasında geçen kısa-form bir dizi yayınlanacakmış son çeyrekte.
Night Island. 6 bölüm. Bağımsız karakterler zannedersem.
S2 Sneak Peek | Returns 2024
5 10 sene once fransizlara kufur ederdim 2 senede 1 dizi mi gelir bu nasil is diye simdi daha kotusuyle karsi karsiyayiz. bunlar da duzen de yok kafalarina gore takiliyorlar.
Poster
‘The Walking Dead’ Spinoffs & ‘Interview With A Vampire’ çekimlere dönüyormuş. Çünkü AMC, SAG-AFTRA’yla anlaşmış.
First Look Scene from Season 2
Bugün fırsat oldu da Interview with the Vampire’ın filmini izledim.
* Dizinin ilk sezonu filmin yaklaşık ilk 65 dakikasına denk geldi.
* Dizinin süresine de güvenerek daha yavaş ve daha detayına girmeye çalışarak anlattıklarını bunlar daha hızlı bir tempoda anlatmaya çalışmışlar. Bence, özellikle de dönemine göre, gayet iyi bir film.
Brad Pitt’in Louis, Tom Cruise’un Lestat olması da işime geldi. Bu ikisini bir araya getirmek kimin fikriyse takdir ederim. Gerçi rolleri değişseler de niye demezdim. Tip olarak Lestat’a daha uygun duran sarışın olan Brad Pitt çünkü.
* Claudia, aynı dizideki gibi bir ölçüde gıcıktı. Film çıktığında 12 yaşında olan Kirsten Dunst’a ise sevgiler. Armand’ı Antonio Banderas’ın, Malloy’u Chtistian Slater’ın canlandırması da gözüme batmayan seçimler oldu.
* Film, kitaptan daha fazla ve diziden daha az homoerotik durumdaydı. Aklımdayken bahsedeyim. Finali ise kitabın finaliyle benzer.
* Queen of the Damned filmine hiç bulaşmayacağım muhtemelen. Hem kitaba sadık kalmamışlar okuduğum kadarıyla hem de beğenilmemiş ve gişede afiyetle batmış. Anne Rice da reddetmiş zaten filmi.
First Look /2
++David Costabile, Roxane Duran (“The White Ribbon,” “Riviera”), Bally Gill (“Sherwood,” “Slow Horses”)
Rolü devamlı konuk oyuncu.
Who Are You, Louis?
Sneak Peek
Start the Tape
An Extended Look at Season 2
Season 2 Official Trailer
Poster 2+3
Özlemişim diziyi. Müzik kullanımına halen bayılıyorum. Röportaj sahneleri aksine dağıtmadı bu sefer, gerçi Armand-Louis ikilisine halen tam olarak alışamadım.
Lestat’ın dahil olduğu sahneler yine ilgimi daha fazla çekiyor. Claudia bildiğimiz Claudia zaten, taktı mı takmaya da devam. Bu arada bölüm başında “oyuncu değişikliği” için bilgilendirme notu vardı, ekleyeceklerini düşünmüyordum ama kafa karışıklığı olmasın dediler herhal.
“Kimse yoksa bile sen ve ben, ben ve sen,” dedikten sonra başka vampirlerin olduğu fragmana geçmeleri komik kaçtı biraz
Not: Sabırla bekliciğim. İkisini de, evet.
2×01 bende izledim bugün.
Genel olarak fena dönmemiş ama Eric Bogosian yani Daniel karakteri gözümde yapımı hala aşağı sürüklüyor. Kötü oyuncu olduğun da değil saçma sapan konuşmaları baltalıyor yapımı. Röportaj sahneleri hala gözüme çok batıyor o yüzden benim. Dizinin en çekilir tarafı orası olması gerekiyor iken en çekilmez noktası yapmayı nasıl başarıyorlar anlamış değilim. Vampir olsam Daniel’i çoktan gebertmiştim . Tek itirazım orası. Yoksa bölümde geçmiş hikayeler güzeldi.
2×03 üzerine:
* Önceki gibi bu bölümü de Levan Akin yönetmiş. Daha fazla yönetmenlik yapsa niye demem.
* Sanırım dibine geldik artık ama biraz daha olabilir, tam hatırlayamadım. Sabırla beklemeye devam ediciğim.
2×05 üzerine:
* Bir “ara bölüm” nasıl olsun, böyle olsun.
* Senin “I remember it now,” diyen dilini eşek arısı soksun artık. Ay!
* Kızım bana Lestat’ı bağla.
2×06 üzerine:
Evet canım.
– O gün bu günmüş Yaşasın kötülük.
* Nihayetinde Lestat’a yapılanı yargıladıkları için Madeline’i de kurban etmeye ne gerek vardı tartışılır da neyse.
* Şimdi yalan olmasın, Claudia’ya yine üzül(e)medim. Armand haklıydı bu arada, o noktadan sonra Claudia’yı kurtarmaya kalksa anlaşılırdı. Bir de hepsine yetecek gücü var mı sahi? Louis için ‘banishment’ kararını güzel sundular.
* Lestat’a bir şey olmayacağını biliyordum tabii ama yine de eforsuz yırttı. Yani onun yaptıklarını millet doğru düzgün dikkate bile almadı. “Performansı” da işe yaradı.
Normal şartlarda tam da tahrik indirimi uygulanacak bir dava ama böylesi idam sevdalısı bir grubun önünde ne normali ne tahriki Bir de hazırda “senaryo” vardı asıl, ona ne desem bilemedim.
– Bölümde olup bitenlerden dolayı bir bölüm daha olup olmadığını kontrol ettim yine de, var tabii ki. Sezon finali fragmanı da geldi.
Bakalım nerede bırakacaklar. Sabırla bekliciğim.
Kendi adıma gayet tatmin edici bir bölüm/kapanış oldu. Böylece adını aldığı romanın finaline de geldiler. Kendi yorumlarıyla tabii, bazı noktaları ellemişler. 3. sezon olmasa da şu noktada kalsa kâfiydi. Gelecek sezonun daha Lestat ağırlıklı olması da şaşırtıcı gelmiyor dolayısıyla.
Aslında buna doğru gittiğimizi anladım, bekliyordum da ama bölümün 1-2 yerinde “Burada dursanız da olurmuş,” dediğim oldu hani. Ama bir baktığımda yarım saat daha vardı mesela ve bölüm röportaj kısmı dahil 65 dk.
* Lestat Louis Daniel Armand
* Böyle pat diye oldu ama çok iyi oldu.
- Armand'ın Claudia'nın ölümündeki rolü neredeyse aklımdan çıkmıştı, çıkacak bir durum değil normalde tabii de. Louis'in tepkisi beklediğimden daha sert ve güzeldi.
- Devamında Lestat'la olan barışma sahnesini de ayrı beğendim. Anladığım kadarıyla tekrar bir araya gelmediler, ikisi de kendi hayatına devam etti.
- Daniel üzerinden Talamasca'ya da fena girmediler. Saya saya kim kaldı diye ben de bakıyordum, aklım Sam'de değildi sadece. Uzantı diziyi ana dizide olanlara ne derece bağlayacaklar acaba yoksa yine laf arası mı olacak mesela?
- Daniel demişken... Armand'ın Daniel'ı vampir yaptığını biliyordum da normalde Lestat'ı arayan ama bulamayan, sonrasında sağlığı kötüleştiği dönemde Armand'ın vampir yaptığı biriydi Daniel.
Gerçekleri öğrenme sahnesini modernize edince gerisi de böyle olmuş Peki.
3. sezonla görüşürüz.
yeni sezona başlayacaktım ama hızlandırarak da olsa tekrar etme kararı aldım hatırlarım sanıyordum son sahnedeki ikili dışında pek bir şey hatrlamıyorum.
lestat ne kadar yorucu bir karaktermiş unutmuşum. savunulası tek bir tarafı yok. ama güzel bir sezonmuş tekrar takdir ettim. umarım ikinci sezon seviyeyi korumuştur.
and then what?
2×05 izlemesi oldukça sürükleyici keyifli aydınlatıcı şaşırtıcı bir bölümdü.
vampirle ilk görüşme zamanından bu kadar juice çıkacağını beklemiyordum. fazlasıyla tatmin ediciydi ki o kısmın bu şekilde sona ermediğini düşünüyorum.
2×06 oh my!
2×07 o…u çocukları…
bazı kısımları gerçekten sürpriz oldu özellikle de
lestatla louisnin son buluşması etkileyiciydi. claudia bence bu sezon ilk sezondaki karakterinin üzerine fazlasıyla koydu. oyuncuya alışmam bölümler aldı. keşke ilk sezondaki kız devam edebilseydi. ama biraz zorlansam da yeni kızı sevdim. companion ı da has kadın çıkmıştı ikisinin küle dönüştüğü sahne çok hüzünlüydü. ama taşaklı bir veda etti bize de seyirciye de. ona veda ettiğimize üzülüyorum.
gerçeklikle o kadar çok oynadılar ki sürekli baştan izleyesim geliyor. gelecek sezon bitince hepsini belki tekrar toplu izlerim.
yalnız şaka maka benim kitaplığımda vampirle görüşme nin ilk kitabı varmış. biraz dandik bir yayınevi gibi duruyor ama şimdi şu ana kadar izlediğim her şeyi o kitapta okuyabileck miyim?
Hem evet hem hayır diyesim var. Genel çerçevede olanlar bunlar.
Ama mesela bizimkiler modern zamandalar, Rice’ın romanı 1976’da yayınlanmış. Ayrıca görüşme kısmının bizimkine oranla diyalog ağırlıklı olduğunu hatırlamıyorum. Karşılıklı bu kadar aktif değillerdi misali.
Sanırım Lestat’la ilgili iki-üç detayı kendi kitabından alıp koymuşlar. Derken geldik bugüne.
Meet the Vampire Lestat ft. Sam Reid
“Long Face” ft. Lestat de Lioncourt (Official Lyric Video)