Ocak Yenileri Posketi
24 yorum dkamoy 01 Şubat 2013 23:58
Yılın ilk ayında tanıştığımız dizileri sıraladığımız posketimizle karşınızdayız. Bu seferki web yayınımız, yeni dizi açısından epey kalabalık. Bu bölümde, 18 yeni diziyi tanıttık. Ele aldığımız dizilerin bir listesini aşağıda bulabilirsiniz.
Yaklaşık 1 saatlik bölümümüzü, ilerleyen günlerde dizi dizi bölerek de yayınlayacağız. Ancak gecikmemek adına, şimdilik bütün olarak yayına girdik.
Kızıl derili olalım derken, soluk benizliye döndüğümüz bu bölümde ele aldığımız diziler sırasıyla şöyle :
Transporter : The Series
Mr Selfridge
Ripper Street
Deception
Cracked
1600 Penn
Spies of Warsaw
Blandings
Banshee
The Carrie Diaries
My Mad Fat Diary
Father Brown
H+: The Digital Series
Utopia
The Following
Legit
Do No Harm
Way to Go
Bölümü şuradan indirerek de izleyebilirsiniz.
yorumlar
Sevgili izleyiciler : O sırada hasta olduğum için sürekli boğazım kuruyordu. Çekime ara verip de o bardağı yeniden doldurmadığıma çok yandım. Mağdurlardan özür dilerim.
Aylin ile benim abuk rengimiz konusunda bir düzeltme olacak mı bilmiyorum, ama içerikten sizi mahrum etmemek için haberi alelacele girdim. İlerleyen günlerde videoda bir güncelleme olursa, yine buraya yazarım.
Ben akşamüstü televidyonda görüp izledim. Evet, bir değişiklik, bir sorun vardı videoda, anlamadım tam. Görüntüde sorun vardı. Sanırım altyapı değişmiş. Hatta uzun posketleri indirip de izliyordum ben ama bu sefer olmadı, yeni sistem indirmeme müsaade etmedi yani. Neyse…
Bölüm keyifliydi, yine bissürü İngiliz dizisi vardı ama olsun. (: Emeğinize, ağzınıza sağlık. Toplu yorumlarımı Banshee ve Legit’i denedikten sonra, yani yarın yazarım.
Transporter : The Series : Aslında bu tarz filmleri- dizileri hiç ilgi çekici bulmam, bulmuyorum da ama hakkında o kadar iyi yorum duydum ki, merak etmeye başladım. Ben de aksiyon olacaksa en iyisi olsun modunda olduğumdan bir göz atacağım. Yalnız şu sıra işi kafamı karıştırdı, şunu sorayım izleyenlere : Her bölümde ayrı bir konu mu işleniyor, yoksa genel bir konu üzerinden mi gidiliyor?
Deception : İlk bölümünü izleyip bayılmasam da sevmiştim, reytin muhalefetinden dolayı dursun bir kenarda şimdilik.
Banshee : Alan Ball işi bir dizi olduğunu sanıyordum, olmadığını öğrendim poskette. İlgim biraz azaldı gibi ama, yine de merak ediyorum. İzleyeceğim ilk bölümü en azından.
Utopia : Bunu da çok merak ediyorum, zaten 6 bölüm, karanlık ortamı olması da bana göre bir artı. Bunu da izlerim.
The Carrie Diaries : Hiç ilgimi çekmiyor gerçekten, enim için hiç oluru yok.
H+ : Gelecek haftasonumu buna ayırmaya kara verdim, ne zamandır niyetliydim zaten. Bilim kurgu açlığıma da iyi gelir umarım.
The Following : Kendisi hakkında görüşlerimi belirtmiştim daha önce, bayılarak izliyorum şimdilik.
Do No Harm : Bu kadar az reytingle açılması (0,9) kötü oldu. Yine de izlerim devamını şimdilik.
@dkamoy , @ shane Ellerinize sağlık, teşekkürler.
@real tortoise : Transporter’da her bölümde ayrı bir konu işleniyor. Bir de ana konu var ama nasıl başardılarsa, karman çorman izlesen de o ana konu bozulmuyor. (Ülke sıralamalarını topluca görmek için bkz. şuradaki bölüm isimleri)
Öncelikle, video hakkında ufak bir şeyler: Hem renkte, hem görüntü kalitesinde sorun var, üstelik videoda donmalar, aksamalar da var, mümkünse el atılmalı. Ama benim gibi fragmanları atlayanlar için böyle de, izleniyor gayet. Bir de fragmanları geçiyorum dedim ya, o sebeple indirip izliyordum ben; ama bu sefer indiremedim 1.99 gb gibi bir şeyi. O sebeple fragmanları atlayanlar için, indirme seçeneği eklenirse seviniriz. Çünkü o playerda ileri sarma işi zor sanki…
Dizilere geçersem:
Transporter: Faragmanını izlediğim, nadir dizilerden o da @rpdi önerdi diye. Ama cık olmadı yani benim için. Fragmanın daha İlk başında öyle bir araba reklamı var ki hay maşallah dedim, dizide yapılanı tahmin edemiyorum. Bir de diziye çok para harcanmış falan; ama fragmanı beni görsel açıdan tatmin edemedi. E sağlam bir konusu da yok zaten -filmden biliyoruz- o zaman bir cazibesi kalmadı.
Mr Selfridge: Güzel sözleriniz bile çekemedi beni diziye, tabi şimdilik. İleride ısrarla, başla buna denirse, direnmem yani fragmanı çok sevimliydi; başroldeki adam da öyle @shane‘nin dediği gibi…
Cracked: @dkamoyun sözlerinden sonra bir göz atabilirim, ama şimdi değil…
Banshee: True Blood yaratıcısı olunca, el mahkum, mecburen bakacağım yani ilk bölüme. Ayrıca, seveceğim gibi de bir hali, tavrı var fragmanın da eli yüzü düzgün gibi hadi bakalım… Ama şeyi merak ettim, Banshee dönem dizisi değil, di mi? İzleyen biri aydınlatırsa sevinirim. At arabası birkaç otlak ayrıca eski tarz kıyafetler falan görünce acaba, dedim…
Carrie Diaries: pembemsi şeyleri izleyemiyorum zaten, o sebeple hiiiç işim olmaz da dkamoy, Martha Jones‘u söylemeyeydin eyiydi. Şimdi sırf o ne arıyor burada diye bir bakacağım. Püfff…
H+ Digital Series: 2. sezona yakın düşünüyorum…
Utopia: Zaten seyredeceğim de ahhhh, giremedim bir türlü. Bu gidişle topluca 1 haftasonu izleyip işi bitireceğim…
Following: Zaten muazzam ilerliyor, ben çok beğendim. Herkese öneriyorum, dizinin reklamını para alsam bu kadar yapamazdım sanırım…
Legit: Hiç duymamıştım, bu ara FX dramalarına sardım, komedisi niye olmasın? Bir bakarım ben buna altyazı problemi falan yoksa. -ki yokmuş, çıkan 3 bölümün de altyazısı mevcut.-
Ripper Street, Deception, 1600 Penn, Spies of Warsaw, Blandings, My Mad Fat Diary, Father Brown, Way To Go: Yok ben almayayım…
Son olarak, ağzınıza sağlık ve ayrıca, geçmiş olsun @dkamoy, teşhisi de koydum, galiba faranjit olmuşsun, zordur bilirim…
@alperen4700 : Banshee hk. “amiş” kasabası olduğu için o atlı araba filan. Dönem dizisi değil.
Faranjit mi bilmiyorum zira doktora gitmedim. Ama anlattığım ve gören insanlar “faranjitsin galiba” dediler. 15 gün filan sürüp, ilaç almadan geçti. Salaklık bende; niyeyse bi türlü “dur burada keselim” demedim. Aylin de sıcaktan bayılmış ve o da keselim dememiş. Uğur’a bunları çekim bitince söylediğimizde “yahu niye kestirmediniz çekimi, n’olcak ki?” dedi çocuk haklı olarak. Alışmışız kesmeden konuşmaya. Bu arada yanlış hatırlamıyorsam 50 dakika filan sürdüydü bizim gevelemelerimiz. Neyse işte, bu da kamera arkası bilgisi olsun.
Videonun elden geçmesi ve indirilebilir hale gelmesi konusunda hemfikirim. Bakalım, Televidyon tarafı ne dicek. Bu web.tv’ye geçme hikayesi yüzünden karıştı işler sanırım. Şimdi haftasonu kimseyi bulamam ama pzt. bi konuşacağım bakalım.
@dkamoy: ellerinize sağlık. bir yolunu bulup 1.99gb boyutunun altında indirdim ama henüz seyretmedim. (bkz. emektar dost Maxthon). şimdi şunu merak ediyorum televidyon web.tv mi oluyor. azıcık baktım da web.tv iyi olmuş ama keşke canımızı sıkmadan şu değişimi yapabilselerdi.
Azıcık geç oldu ama izledim sonunda. Seste bence pek bir sorun olmadı ama benim mavi gördüğüm ve sizin kullandığınız masa beyaz sanırım. Ayrıca eski playeri daha çok seviyordum. Ben indirme yapmıyorum ama izlediğim ya da anlatımdan sonra izlemem bunu dediğim fragmanları ben de geçiyorum. Neyse, ben yoruma geçeyim:
Transporter: The Series: Ben bunun filmini de izlemedim. Aksiyon adamı olmadığımdan mütevellit bir türlü de giremedim. Galiba da girmeyeceğim. Background ilgi çekiymiş ama.
Ripper Street: İlk başta niyetliydim ama sırf çevirisi arap saçına döndüğünden bıraktım. Zira tanıdığım 3 çevirmen niyetliyken bir türlü giremedi de bıraktı. Zaten dönem dizileriyle çok da anlaşamıyorum. Hatta gidip listeden de çıkarayım şunu.
Deception: Başta Revenge-variliğinden dolayı olur demiştim ama o reytingle istesem bile deneyemem. İptal olsa üzülmem, olmazsa bakarız tabii.
Spies of Warsaw: Ağzınıza sağık. Gözüme gözüme sokuyordu Tennant sever birisi. Adam için de izlenmez ki diyordum hep. Vazgeçtim gitti seve seve. Zaten bir bölümü film gibi süren şeyleri yapmamayı bir öğrenemedi şu İngilizler.
Banshee: Girişten sonra 58 dakika civarı gitmemesi güzel . True Blood zaten yetiyor o bakımdan. Hala devam edeceğim, kötü dizi denemez buna. Dediğim gibi tanıtım da yazacağım. Yalnız ben o 45. dakika olayından tanıtımda bahsedeyim diyordum. Yazılmaması gereken bir şey gibi gelmedi açıkçası.
The Carrie Diaries: GG ardına koyulmuşluk gibisinden düşündüğüm için bile giremiyorum bu diziye. Hatta Asla! diyorum. Zaten geleceği de belirsiz. Bu arada, Cnbc-e 12 Şubat’ta yayınlamaya başlayacakmış.
H+ Digital Series: Hala girecek vakti bulamadım. Hiç hoş olmuyor. Ama aklımda, garanti gireceğim, dur bakalım ne zaman olacak. İyi ki 2. sezonu aldı.
Utopia: Hiç hesapta yokken çevirmenliğine girdiğim ve hala da devam ettiğimden mütevellit izliyorum işte diziyi. Anladığım kadarıyla 6 bölümlük sezon bitene kadar da çevirmeye devam ediyormuşum. Diziye gelirsek, güzel olduğuna katılıyorum. Ayılıp bayılmadım tabii de değişik ilerliyor. Alışılageldik değil. Bu dizi nereye gidecek dedirtebiliyor.
The Following: FOX’u bu sene batmaktan bir şey kurtarırsa bu kurtarır. İki adam da gayet iyi. Şimdilik aradığımı buldum. Zaten içinde seri katil teması olduğundan fazlası birşey de aramıyormuşum ama neyse. İzleyeceğim işte.
Do No Harm: Çok da güzel girmişti ama o berbat reytingle yazık olacak. Aslında izlemek istiyorum ama izlesem bile kendimi biliyorum, ben okul başlayınca kesin ara vermek zorunda kalırım. Ondan şimdi ara vereyim diyorum. Bu konu sahiden de tutmuyor işte. Olan da gittiğinde üzülen izleyicilere oluyor.
Diğerlerini sanmıyorum. Zor. Ağzınıza sağlık + teşekkürler. Uygun zamanda yenisiyle görüşürüz.
Deception : Devamı geldiği sürece izlerim.
The Carrie Diaries : Beğenmedim , iptalini görür gibiyim.
H+: The Digital Series : Bölümler çok kısa birleştirip yayınlansa da tek oturuşta izlesek *
Utopia : İlgi çekici dursa da tüm bölümler bittikten sonra toptan izlerim , beklemek zoruma gidiyor.
The Following : Fringe gittikten sonra hala kendime gelemedim ama dizi harika. Kim kimdir? Sol gösterip sağ vuran , şaşırtıcı derecede iyi bir dizi.
Do No Harm : Reyting kurbanı olması çok üzücü , oysa ki çok beğenmiştim. İlk bölümün hezimetinden olsa gerek 2. bölüm 8 Şubat a sarkıtıldı umarım daha da değişmez.
@duyqu2p : 22dakika’daki H+ tanıtımındaki playlist’te otomatik ilerliyor bölümler.
Transporter: The Series: Hiç ilgimi çekmiyor, izlemeyi düşünmüyorum.
Banshee : İlk bölümü beğenmeme rağmen, 2.bölümde tempo hayli düşüktü sıkılmıştım. 3. bölümü izledikten sonra bende diziye bir devam etme isteği uyandırdı, çünkü Banshee kasabasında işler biraz güzelleşmeye başladı.
Ripper Street: Konu itibariyle Copper’a çok benziyor. Copper’dan aldığım tadın daha fazlasını burdan da aldım. 2.sezon onayının gelmesi çok güzel oldu.
My Mad Fat Diary : Bunu en yakın zamanda izyeceğim
Utopia: Seviyorum ingilizleri ya, dizinin atmosferine bayılıyorum, beni içine alıyor
The Following : Gayet iyi gidiyor, severek izliyorum.
Mr Selfridge: Zaten izleme listemde olan bir dizi, izlemek için sabırsızlanıyorum, Sanırım bugün yarın izlerim.
@dakamoy @shane : Emeğinize sağlık…
22 dakika ahalisine selamlar! Özlemişim burayı! Öncelikle emeğinize sağlık. Çok keyifli bir saat geçirdim. Daha fazla uzatmadan dizilere geçecek olursam:
Transporter : The Series: Gecenin bir yarısı uyumaya çalışırken açmıştım. İlginç bir şekilde hoşuma gitti, 2 bölümünü seyrettim. Daha sonra devam etmedim ama bir dizi yokluğunda el atabilirim.
Mr Selfridge: Jeremy Piven‘ı pek severim. Daha seyredemedim ama en kısa sürede el atacağım.
Ripper Street: Yok ben almayayım.
Deception: İlk bölümünü sevmiştim. İkinci bölümünde sıkıldım. Üçüncü bölmünde bunaldım. 4’e bakmadım bile. Zaten büyük ihitmalle iptal olacak. Yeni açılmış Victor Garber için bile takip etmiycem bunu muhtemelen.
Cracked: David Sutcliffe’ı pek sevdiğim için edindim ama içimden izlemek hiç gelmiyor. Belki bir ara…
1600 Penn: Ben and Kate‘den sonraki en sevmediğim yeni komedi bu oldu herhalde. Korkunç bir şey. Jenna Elfman için bile seyretmem.
Spies of Warsaw: İlk başta casus lafını duyunca “Aaaa, bu ne ki?” oldum. Ardından hevesim direk geçti
Blandings: Yok bunu da almayayım.
Banshee: Bayılmadım ama güzel güzel seyrediyorum. Bu podcastte izlediklerimden ikinci en sevdiğim bu dizi oldu.
The Carrie Diaries: Başına kesinlikle sevmeyeceğim diyerek oturdum fakat ilk bölümün ardından bayağı tatmin olmuş bir şekilde kalktım. Ama onu takip eden 2. ve 3.bölüm hiç umduğum şekilde devam etmedi. Ama yine de devam edeceğim.
My Mad Fat Diary: Bunu niye hiç görmemişim ben? Hemen edineyim
Father Brown: Cıks.
H+: The Digital Series: En kısa sürede seyredeceğim bunu. Çok leziz duruyor. Bryan Singer’ın içinde bulunduğu bir yapımın benim gözümde kötü olma ihtimali yoktur zaten
Utopia: Tek kelimeyle harika! Sonraki bölümü için 1 hafta beklemek acayip koyuyor. Başlamamış olanlara tavsiyem, ilk sezonun bitmesini beklemeleri olur. Didem olmasaydı ben bu diziye hiç başlamazdım muhtemelen ama şu anda bu podcastteki 1 numaram (hatta bu sezondaki) kesinlikle Utopia diyebilirim. Herkese tavsiyedir!
The Following: Konu güzel, oyuncular güzel (Purefoy ve Bacon yani) fakat işleniş beni hiiiiiiç sarmadı. Sırf kadro hatırına seyrediyorum. 2 bölüm boyunca o kadar ters köşe olmasına rağmen işlenişi sevmediğim için diziye kendimi bir türlü kaptıramadım ve bu ters köşelerde de 1 gram olsun şaşırmadım. Benim gözümde gayet vasat bir şekilde ilerliyor. Eğer ikinci sezonu olursa ve bu şekilde devam ederse ben muhtemelen bakmayacağım. Ama eminim ki herkes bayılmıştır bu diziye
Legit: Gayet eğlenceli ve komik bir dizi. Bir sonraki bölümünü iple çekiyorum. Fakat tam bir FX komedisi. Tarzı sevmeyenler hiç bulaşmasınlar bence.
Do No Harm: Pek severek seyrettim ilk bölümü fakat reytingler bu denli düşük olunca şimdilik askıya almaya karar verdim. İptal olacağı kesin zaten. Daha fazla bağlanmaya gerek yok.
Way to Go: Edinmiştim. Bir ara bakmalı buna da.
Dün gece 3.30 gibi posketten sonra edindiğim Legit‘in ilk bölümüne bakayım da uyuyayım dedim ve ilk bölümü açmamla çıkan 3 bölümü de izlemem bir oldu. Muhteşem ilerliyor oldukça da komik, hatta yer yer duygusal çok hoşuma giden bir komedi oldu. Biraz Go On tarzına da yakın, komedi-drama gibi. Herkese tavsiye ediyorum seyredin, kafa dağıtmak için birebir.
NOT: Yalnız dizi tam bir kablolu kanal komedisi. Dizide bolca argo kelime, küfür ve bel altı espri var. Hatta, biraz da erkek dizisi. Ona göre bunlardan rahatsız olacak olan girmesin…
Bu posketin çekimi sırasında ışık yeterli değilmiş. O yüzden sonradan suratımızı görünür hale getirebilmek için o maviliğe neden olan düzeltmeyi yapmışlar. Yani bu bölüm bildiğiniz mavi kalacak.
İndirip izleme özelliği ise web.tv’ye geçiş yapıldığı için kalkmış maalesef. (Ben de indirip izleyenlerdendim.)
Israrla Banshee‘yi denedikten sonra yazacağım yorumumu dedim ama “sıkıcı bir ilk bölüm, üstelik 1 saat” sözleri üzerine bir türlü içimden gelmedi. Uzun bir süre de gelmeyecek gibi görünüyor.
Transporter : The Series Aksiyon, heyecan, eğlence, kadınlar… Hepsi fazlasıyla var. Biz üzerimize düşeni yapıp tavsiye ediyoruz. İzlemeyen kendi kaybediyor.
Deception: The Killing ile Revenge karışımı bir dizi. Bir cinayet olayında Linden-Holder ikilisi kadar beceriksiz bir ekip, bölümler boyu ilerleme kaydedemiyor. Araları da Revenge-vari şeylerler dolduruyorlar. Oyunculuklar fen adeğil, sadece başroldeki kadın çok alakasız. Çok kötü değil ama sıkıcı dakikaları fazla. Başka faktörler de etkili bu kadar soğumamda. 3’ten sonra güle güle dedim ben. Kalan bölümlerin previously kısımlarını izler, belki son olarak da finalini izler ve kapatırım bu diziyi diye düşünüyorum. Çünkü ne olacak diyede merak ediyorum bir yandan. (Burada 11. bölümden sonra iptal olacağını düşünerek konuşuyorum tabii)
The Carrie Diaries: GG de gitti, artık hayatımda bu tarz bir dizi kalmadı diye seviniyordum ama abidin77 ve alperen4700‘ün olumlu yorumları ve reytinglerinin bir anda fırlaması gazıyla seyrettim. İlk bölüm çok iyiydi. 2’de biraz sıkıldım ama devam edeceğim. 2 ayarında olduğu sürece de devam ederim herhalde. Seksenlerde geçmesi nedeniyle farklı bir havası var. Telefonlar falan çok hoşuma gitti ayrıca. (: Bir de başroldeki kız çok iyi. Britt Robertson biraz örnek almalı bu kızı.
My Mad Fat Diary: İlgimi çekti, bakarım.
H+: The Digital Series: Ben de 2-3 dakikada bir video değiştirmeye üşenirim. Birleşik olanın altyazısı var mı (İngilizce ya da Türkçe fark etmez) diye de bakmadım hiç. Varsa izlerim ama 3.5 saat boyunca boş olacağım bir zamanı bulduğumda ancak.
The Following: İşte bu tarz polisiyeleri seviyorum ben. Bugün de bahsi geçti ama gerçekten ben bir kusur bulamıyorum dizide. Mükemmel ilerliyor. Objektif olarak düşündüğümde sezonun en iyi yeni dizisi. Duygusal olarak düşündüğümde ise ikinci. (Birincimi bilmeyen kalmadı sanırım )
Legit: Bir bölüm izledim, sevdim, devam edeceğim.
Do No Harm: Ahh, içim yanıyor. En iyisi hiç bahsetmeyeyim bundan.
Tekrar emeğinize sağlık. Bu arada şu indirme olayının kalkması çok kötü oldu. Videoları atlayamıyoruz. 2 saatlik yayınlarda online izlemek de zor olacak benim için.
utopia 2. sezon onayını almış sanırım, bir yerlerde okudum yazayım dedim, kaynak yok ama.
Ben ya da başkası bunu bir başlığın altına yazdı ama hatırlamıyorum, kim bilir nerededir. Kaynak var, geleli oldu biraz.
@aytackara: Sen yazdın.
Ben de altina yorum yapmisim zaten ama bu aralar yogunluktan kafa kalmadi.
Geçen arkadaşlarla oturuyorduk, yapacak bir şey bulamadık bir şeyler izleyelim bari dedik ama ikimizin de izlemediği yeni bir şeyler olmasına karar verdik. Legit’te karar verdik, bir bölüm izleriz diyorduk arka arkaya altı bölümü izledik. Son iki bölümün altyazısı yeterli değildi bence ve zaten tüm bölümlerin altyazısı yok diye durduk ancak çok hayıflandık. Zaten daha önce denemek istediğimi söylediğimde demiştim Jim Jefferies’i Conan’da çok eğlenceli bulduğumu. Gerçekten de çok harika ve farklı bir iş çıkarmış, herkese öneririm efenim.
@drlazy: Beğendiğine sevindim, birnevi ben itmiştim seni izleyebilirsin, beğenirsin diye. Yorumlarına da katılıyorum gerçekten sağlam bir komedi. Ama altyazıları yok ve olanların da yarısı kötü ne yazık ki; bir arkadaş çevirse gerçekten çok müteşekkir kalacağız. İsteğimizi belirtelim de belki duyar biri çevirir…
@alperen4700 evet sağol gerçekten çokta güzel oldu; ama bir yandan da yaktın başımı altyazısı için sürekli bekleyeceğim bir dizim daha oldu.
Blandings isimli, yine bir diye bir İngiliz dizisi de 2. sezon onayını almış.
Bu bölüm nihayet 22dakika’ya taşındı. (teşekkürler teknik abilere gitsin)