Rise of Empires: Ottoman || Tanıtım
22 yorum necdetcem7 06 Şubat 2020 08:53
Daha önce Atiye ve Hakan: Muhafız dizileriyle ülkemizde yerli içerik üretmeye başlayan Netflix’in son meyvesi Rise of Empires: Ottoman belgeseli oldu. Bu belgesel dizisinin yapımcılığını STXtv ve Karga Seven Pictures üstlendi. Bu projenin diğerlerinden farklılığı sadece Türkler yok, yabancılarla ortaklı ve içerik dili ise İngilizce. Belgesel dizinin senaristliğini ise Kelly McPherson, Emre Şahin ve Liz Lake üstlenmiştir. Yönetmenliğini Emre Şahin yapmıştır. Ayrıca yapımcı kadrosunda Sarah Wetherbee, Emre Şahin, Kelly McPherson yer almaktadır. Senaryo kısmına ise Türkiye’den Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan ve Prof. Dr. Celal Şengör danışman olarak yardımcı olmuştur. Ayrıca bu ikili dizide konuşmacı olarak da yer alıyor. Ek olarak Dr. Marios Philippedes, Dr. Michel Talbot, Lars Brownworth ve Roger Crowley de konuşmacı olarak dizide yer alıyorlar. Anlatıcı kısmında ise orijinal versiyonda Charles Dance, Türkçe dublajda Halit Ergenç var.
Dizinin ilk sezonu 6 bölüm sürmektedir ve bölüm süreleri 45 dakikadır. İkinci sezonu olup olmayacağına yönelik bir henüz bir açıklama yok.
“Her imparatorluğun başlangıcı, kan, çelik, servet ve fetihle örülüdür. 1453’te Roma İmparatoru XI. Konstantin ile Osmanlı Padişahı II. Mehmet, Konstantinapolis için destansı bir savaşa girerler. O zamana dek efsanevi şehri 23 ordu almaya çalışmıştır. Hepsi başarısız olmuştur. Bu katliamdan bir hükümdar zaferle çıkacak ve sonraki 300 yıl boyunca tarihin akışını değiştirecektir.”
“Bir imparatorluğun yükselebilmesi için bir diğeri yıkılmalıdır.”
Rol alan isimler ve karakterleri:
Fatih Sultan Mehmet: Cem Yiğit Üzümoğlu
XI. Konstantinos: Tommaso Basili
Ana: Damla Sönmez
Çandarlı Halil Paşa: Selim Bayraktar
Giovanni Giustiniani Longo: Birkan Sokullu
Diziyi çıktıktan sonra kısa bir süre içerisinde bitirdim. Açıkçası Netflix bünyesinde yapılan en iyi Türk işi diyebilirim. Dilinin ingilizce olması bazı oyuncuların aksanından dolayı göze batmış olabilir am benim a çok fazla gözüme takılmayan bir unsur oldu. Tarihi açıdan çok memnun kaldığımı ve gerçekten doğru, düzgün bir şekilde anlatıldığını söyleyebilirim. Çok fazla belgesel izleyen birisi değilim ama dizinin anlatım tarzını da sevdim. Senaryo ve tarihi kısım dışında görüntü, efektler, tarihi yeniden canlandırma kısımları da benden geçer not aldı. Oyunculuk olarak ise başrolün hakkını verdiğini söyleyebilirim. Ek olarak sadece Damla Sönmez’in neden rol almış olduğunu anlamadım mesela. Hikayeye pek katkısı olduğunu düşünmüyorum.
Eminim ki bazı Türkler alınıp “Ama bizi yine yanlış gösteriyorlar,” gibi kaprislere girebilirler ancak öyle bir şey olmadığını düşünüyorum. Zaten senaryo kısmı Türkiye’deki önemli sayılabilecek iki ismin danışmanlığında olduğundan çoğunluğunun doğru olduğunu düşünüyorum. Dizide sadece Akşemseddin karakterinin de olmasını beklerdim ama olmaması çok önemli değil, o kadar da olsun. Ayrıca tarihi olarak bilmediğim bir sürü şeyi de öğrendim belgesel sayesinde. O yüzden herkese tavsiye ederim.
Dizi sektöründe Fatih ile ilgili dizi yapıp tutturamayan kişilere de nerede hata yaptıklarını öğrenmeleri açısından bu diziyi izlemelerini öneririm.
Tarihi anlatmaya devam ederlerse de seve seve izlerim.
İzleyecek olanlara iyi seyirler.
Not: Daha önce dizi hakkında burada yorum yapılıyordu.
yorumlar
@necdetcem7 : Eline sağlık güzel bir tanıtım olmuş.
Yazarın görüş kısmına genel olarak katılıyorum. Bazı olaylar belki son bölümlerde daha iyi gösterilebilirmiş ama en iyi Türk işi Netflix yapımının olduğunu bende düşünüyorum açıkçası. Ayrıca Cem Yigit Uzümoglu dediğin gibi güzel iş çıkarttı. Game Of Thrones’da falan oynamış olsa belki de çok fazla sırıtmazdı yani bu performansla. Yolu açık olur umarım bu tür yapımlarda görebiliriz belki kendisini. Yabancı dizilerde oynamasını isterim.
Teşekkürler tanıtım için, yorumumu da taşıyorum. Güzel yapım olmuş, izleyin derim.
S01E06 Sezon Finali
Çok çok beğendim, akıcılık açısından bu kadar keyifli izleyeceğimi hiç tahmin etmiyordum. Netflix-Türkiye tarzı işlerde akıl sağlığımı korumak için internetteki yorumlara bakmıyorum bile (gerçi ara ara burada da rastlıyorum belli tiplere), o yüzden kafa rahatlığıyla izledim. Belgesel-dizi şeklinde yapmak doğru karar olmuş. Herkesin her şeyi bildiği ülkemizi düşünürsek uluslararası alanda önemli tarihçilerin olayları anlatması çok önemliydi, yoksa saçma sapan tartışmalara girerlerdi bile (giren yine girecek de neyse)
Kuşatma altındaki Bizans’ın içinde can çekişen insanları gösterdiler diye atılacak insanlık dışı tweetleri hayal edebiliyorum. Bizans tarafından karakter izlettiler, ilk bölümde fethedemedik, Sırp Mara Hatun’u öne çıkardılar diye tüm ekibi hain de ilan ederler yakında. Herkes izlemese de olur o yüzden. Malum diziler size göre yapılıyor zaten, sıkıntı yok.
Sadece dizi olarak gelseydi bu kadar sevmezdim açıkçası. Belgesel yorumları daha önemli ve ilgi çekiciydi benim için. Celal Şengör anlatımıyla eğlendirdi. Yabancı tarihçilerden birinin her savaşta olduğu gibi burada da manyak bir İskoç vardı kısmı güldürdü. Yaşasaydı Halil İnalcık ustayı da dinlerdik. Dizinin İngilizce oluşu da çok doğru bir karar olmuş. İzleyici kitlesini genişletmek için böyle olması lazım.
Çavdarlı tasvirini özellikle beğendim. Cem Yiğit Üzümoğlu’nu (yerli Robb Stark) ilk kez izledim, çok iyi olmuş rol için. İngilizceyi iyi konuşması da sıkıntı yaratmadı. İngilizce konuşurken tedirgin olan oyuncular vardı ama sanki her yıl böyle onlarca proje yapılıyor da sadece bu oyuncularda sıkıntı var muamelesi yapmamak lazım. Bu kadar da olur diyerek izledim.
Son olarak Charles Dance’i unutmamak lazım, onun anlatımıyla hangi belgesel gelse izlerim açıkçası, anlatıcı o olduğu için şanslıyız. Yönetmen Emre Şahin’i de unutmayalım.
Yazara katılmıyorum.2 önemli danışman demişsiniz.Osmanlıya ezik diye bir jeolog neyi doğru söyleyebilir ? İstanbul şans eseri alınmış gibi gösteriliyor.Mesela senaryonun size göre neden yanlış anlatmadığını merak ediyorum gerçekten.Bence bizans gözünden çekilmiş dizi.
Başladığı gün izleyip bitirdim, izlediğimi bitirdim. Tarihsel bir kavgaya o kadar gerek yok ki anlatamam. Neyse, ben yorumları da taşımış olayım.
İlk iki bölüm itibarıyla izlenir desem olur herhalde. Gerçi kabataslak biliyor olmaktan da dolayı olanı biteni geçmiş durumdayım zaten, Cem Yiğit Üzümoğlu’nu izliyorum sanki. Yönetmenlik de hoşuma gitti.
Bazı oyuncuların İngilizcesi tuhaf gelse de dert değil.
3-4 de bitti. Aynı tonda gidiyorlar, aşağı yukarı bildiğim(iz) şeyler oluyor zaten.
Dümdüz savaş anlatmamak için araya kattıkları şeylerin bazıları iyi bazıları gereksiz. U. Çakır’ın İngilizcesi beni yedi. O. Sonant-D. Sönmez’in karakterleri pek de ilgimi çekmiyor. B. Sokullu ve T. Büyüküstün daha iyiler en azından.
Charles Dance’in ses tonunu seviyorum. Aslında meraktan Halit Ergenç’e geçesim var da dublaj istemiyorum.
5-6 ve dolayısıyla tamamı bitti. Düzgün bir belgesel dizisi bence, ilgisi olanlar veya merak edenler bir bakabilir. Olmayanlar boşverse de olur.
Netflix Türkiye’den gelen, Türk oyuncuları bulunduran bir belgesel dizisi olmasa bakmazdım gibime geliyor. Anlatımlarını beğendim ama tarihsel anlamda (bana) çok da yeni ve farklı bir şey kattıklarını iddia edemem. İngilizce çektikleri iyi olmuş, en azından farklılık kattı benim için.
Bölümlerin 1 saata doğru yaklaşmadığı iyi oldu, böylesi yeterliydi. Cem Yiğit Üzümoğlu ve yönetmenlik konusundaki beğenim devam etti. Bazı oyunculardaki aksan konusu bir şekilde idare ediliyor. Başka bir imparatorlukla veya dönemle geri döneceklerse niye demem.
Teşekkürler, iyi günler.
Öncelikle beğenenlere, tutanlara, eline sağlıklara teşekkür ederim.
@cheleby, dizide zaten bazı nedenler anlatılmış ancak bazı şeyleri bir daha üstünden geçeyim. Fatih, 3 Şubat 1451 yılında tahta geçmiş, fetih in başladığı tarih 6 Nisan 1453. Yaklaşık 2 seneden fazla bir süre hazırlık yapılmış, iki tarafta bunu yapmış. Sonra Fetihin bitişi 29 Mayıs 1453, yani 2 aydan fazla sürmüş. Bu da demektir ki şıp diye bir günde alınmamış. Ayrıca İstanbul bulunduğu konum sebebiyle daha önceki 23 orduya, yirmi üç orduya geçit vermemiş. Yani alınması zor bir yer. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Biz genelde fatih geldi iki günde aldı gitti diye biliyoruz belki tarih derslerinden falan ama, böyle bir şey yok. Bu dizide tarihi iki taraflı anlatıyorlar, hem Bizans gözünden hem Osmanlı gözünden. Son kısımlardaki doğaüstü sayılabilecek kısımları kast ediyorsanız yani onun hakkında çok bir bilgim yok, pek takılmadım ve sorgulamadım. Onun hakkında da genel bilgiyi dizide konuşan başka bir Türk hoca veriyordu zaten.
İki tarihçi olarak ben Emrah Safa Gürkan ve Celal Şengör ü kast ettim, onları beğenmeyip tartışacaksanız ben onların kalitesini tartışmam.
Tabii bunlar benim kendi bakış açımdan değerlendirmem, herkesinki farklıdır. İsteyen inanabilir istemeyen inanmaz.
Bunun bir şekilde devamını planlıyor olabilirler.
Kanal D’de yayınlanacakmış.
@aserat nasıl ya şimdi malum kesimlerce osmanlı kötü göstermekle suçlana dizi iktadar yakın bir kanal da mı yayınlanacak?
Birsen A. ikinci sezonu için hazırlıklara başlandı demiş.
++Ali Gözüşirin ve Nik Xhelilaj
2. sezon galiba yıl bitmeden geliyor.
Bu hafta içinde fragman geliyor olabilir.
Geldi
2. Sezon Resmi Fragmanı
First olan Look
2. Sezon | 2. Resmi Fragman
6 bölüm, 41-50 dk arası.
– Öncelikle konu bazında ilk sezonu biraz daha sevmiştim, galiba daha bilindik bir olayı anlattığı için. Mehmet vs. Vlad o yüzden daha geride kaldı.
Savaş sahneleri ilk sezondaki gibiydi. Osmanlı sarayı tarafı uğradıkları kadarıyla meh şeklinde ilerledi benim için. Vlad’ı oynayan adamı iyi bulmuşlar, hakkını vereyim. Zaten sezonu yine Cem Yiğit Üzümoğlu beycim ve kendisi taşıdı.
– Olumlu taraflarından birisi belgesel tadının daha az olmasıydı. Yine dış ses ve konuklar devreye giriyor ama ilk sezondaki kadar gözüme batmadı. Bu sefer Celal Şengör yok ama Emrah Safa Gürkan var yine. Halit Ergenç ve Charles Dance de devam ediyorlar.
Geçmiş sahneleri belgesel açıklamaların altının doldurulması için fena olmadı ama o kadar da umursamadım.
– Oyuncuların bir kısmı Türk nasılsa diye bu sefer dili Türkçe olarak girdim ama kulağımı tırmalayınca İngilizceye geçtim. Halbuki yerli oyuncuların kendi sesleri var.
Geçen sezonda da rol alan ve kayda değer süresi bulunan “diğer” oyuncular arasında bir Tuba Büyüküstün var sanırım. Ushan Çakır falan da göründü mesela ama az.
– Hazır gelmişken:
* Saraydaki casus meselesi ne kadar amatörce bir işti? Etrafta fazla dolanmasından kıllanıp önce hizmetçiyi alıp oradan onun iş birlikçisine geçip güya kendilerini kurtardılar. Cariyeyi oynayan Helin Kandemir göreceli tanıdık olduğu için de biraz malumun ilanı oldu. Yine de az da olsa sürpriz bekledim.
Savaş ortamındaki casusu buna göre daha iyi idare ettiler. Radu’nun abisi uğruna ihanet etmeyeceğini tahmin ederek izledim. Malum Kazıklı Voyvoda sahnesinden sonra “Burada bırakıp gitmeyin,” diye geçtiydi aklımdan.
Biraz atlama vs. ile kalanı da halloldu. Gidip Vlad’ın Wikipedia sayfasında savaşın bitişinden sonrasını okudum. Arada bilseydik iyi olurdu tadında pek de bir şey yok hani. 14 sene kadar Macaristan tarafında esir tutulmuş zaten. Serbest bırakılmadan önce de Katolik yapılmış vs. Denildiği gibi iş birliğine girdiği, destek aldığı isimler olsa da etrafında pek de destekçisi olmamış. En azından Mehmet hala hayatta ve baştayken öldürülmüş.
* Çok sığ kaçacak da bu sefer erkeklerin savaşı üzerinden kardeşlik muhasebesi sundukları için işin içine aşkın a’sı girmedi Bir de Vlad’ın karısı Radu’yla konuştuktan sonra kendini pencereden atınca güldüm. Pişman değilim.
İkinci sezonu izledim.
Açıkçası başından memnun kalktım. Hikaye ilk sezon ki kadar iyi olmasa da iyi işlendi. Oyunculuklar çok batmasa da birkaç savaş sahnesinde biraz burun kıvırdım. Biraz eğreti duruyordu.
Sezonu yine Cem Yiğit Üzümoğlu taşıdı. Gerçekten rolüne iyi büründü. Bu arada ilk sezonda Cem dışındaki oyuncuların İngilizce aksanları ne kadar kulak tırmaladıysa bu sezon da bir o kadar iyi geldi kulağıma.
Bu dizinin birkaç sezon daha devam etsin isterim. İlla Fatih üzerinden olmasına da gerek yok. Başka padişahlar başka önemli anlar da olabilir.
Netflix’te Büyük İskender versiyonu da olacakmış. Bizimkiler değil tabii, başkası yapıyor.
Rise of Empire: Ottoman’ı hazırlayan Karga Seven Pictures’tan Musa Peygamber’in hayatını anlatan “Testament: The Story of Moses” geliyormuş. 27 Mart’ta.
Firavun’u Mehmet Kurtuluş canlandırmış. Charles Dance, bunda da dış ses/anlatıcı olarak var. 3 bölüm.
Fragman