The Arrangement — Tanıtım
20 yorum necdetcem7 13 Nisan 2017 08:52
3 sene önce The Royals ile dizi işine giren E!, bizleri bu sene ikinci yeni dizisiyle tanıştırdı: The Arrangement…
5 Mart 2017 tarihinde yayın hayatına başlayan dizimizin mutfağında Jonathan Abrahams bulunuyor. Şimdiye kadar 6 bölümü yayınlanan dizinin ilk sezonu 10 bölüm sürecek. Henüz ikinci sezon hakkında bir haber yok.
KONU
Megan Morrison’ın en büyük hayali ünlü bir oyuncu olmaktır; bunun için oyunculuk eğitimi almıştır ve film seçmelerine gitmektedir. Fakat şans bir türlü yüzüne gülmemiştir. Oyunculuk yapamadığından, kendi geçimini sağlamak için garson olarak çalışmaktadır. Bir gün ünlü bir yıldız olan Kyle West’in başrolünde olduğu filmin seçmelerine gider ve hayatı hiç tahmin etmediği bir şekilde değişir. Önce filmde oynamak için seçilir, ardından ilk görüşte kendisine aşık olan Kyle West’ten evlenme teklifi alır. Kyle West çok popüler bir film yıldızıdır fakat hayatında bazı zorluklar ve tehlikeler vardır. Megan hayallerindeki hayatı elde etmek üzeredir; ama bu hayatın getirdiği bir sürü zorluk karşısına çıkacaktır.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Megan Morrison (Christine Evangelista)
Hayallerinin peşinde koşan Megan, garsonluktan ünlü bir film yıldızı olma yoluna girmiştir. Azimli ve oyunculuğa önem veren bir insandır; girdiği her rolün altından kalkacak güveni vardır. Yeni bir dünyaya girmiştir fakat bu dünyanın her an onun elinden kayıp gitme tehlikesi vardır; bu yüzden daima tetikte yaşamalıdır. Hayatında saf duygulara yer yoktur.
Oyuncuyu The Walking Dead ve Chicago Fire dizilerindeki kısa rollerinden hatırlayabilirsiniz.
Kyle West (Josh Henderson)
Ünlü bir film yıldızıdır; başarıdan başarıya koşar. Son olarak Hollywood Bulvarı‘na ismini yazdırmıştır. Megan’ı görür görmez çok etkilenmiştir ve onunla hemen evlenmek ister. Yıldız olmanın getirdiği bazı kısıtlamalardan zaman zaman bunalır.
Oyuncuyu Dallas dizisinden hatırlayabilirsiniz.
Terence Anderson (Michael Vartan)
Kyle’ın menajeri olan şirketin baş ismidir. Aynı zamanda film yapımcılığı da yapar. Çıkarına göre çalışır, kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Onun için önemli olan kendi kazancıdır.
Oyuncuyu Alias, Hawthorne, Bates Motel ve Satisfaction dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Deann Anderson (Lexa Doig)
Terence’ın eşi ve onun şirketteki ortağıdır. Oyuncu seçimlerini yapar. Terence ile zaman zaman ters düşüp, kendi dediğinin yapılması için uğraşır. Onun da en fazla önemsediği şey kendi çıkarıdır. Kyle’ın medya gözünde kötü gözükmemesi için uğraşır.
Oyuncuyu Arrow, Continuum ve Andromeda dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
SON SÖZ
The Royals’ı çok sevdiğim için kanala karşı sempatim oluştu; bu yüzden ikinci dizisine de bir bakmak istedim. Çok fazla beklentide olmadığım için diziden de memnun kaldım. Siz de benim durumumdaysanız çok beklenti yükseltmeden izleyebilirsiniz. Onun dışında oyuncularına ve ya konusuna bir sempati duyduysanız çok beklenti yükseltmeden deneyebilirsiniz. Başladığı gibi giden, kafa yormayan ve güzel bir pembe dizi. İzlerken oyuncularını da çok kolay bir şekilde sevebilirsiniz.
İzleyecek olanlara iyi seyirler.
TANITIM FRAGMANI
https://www.youtube.com/watch?v=Q-w1BimZTH8
yorumlar
2. sezon onayı almasına sevindim. Şanssızlığımı da kırmış oldum; daha önce tanıtımını yaptığım 2 dizi (The Brink Roadies) ilk gün iptal oldu. Bu da olsaydı, artık bende bir şanssızlık var diyecektim.
Yayınlanan son bölüm olan 6’yı az önce bitirdim. Hala güzel gidiyor dizi, beklediğimden daha iyi çıktı. The Royals’ta biraz da yapısı gereği komedi de var; bunda farklı olarak her şey daha ciddi ve dramatik ilerliyor.
Bilerek mi bahsetmedin bilmiyorum ama bana kalırsa birkaç detay daha eklenebilir yukarıdaki anlatıma:
Dizinin merkezinde Terrence’ın yönettiği Institute of Higher Mind (IHM) isminde kişisel gelişim merkezi de var. Bir çeşit tarikat aslında, Kyle da buranın üyesi. Hatta medyadaki asıl yüzü.
Megan ile tanıştıktan sonra ondan hoşlanıyor ama bulunduğu konumdan dolayı ona bir ‘anlaşma’ da öneriyor. Mükemmel kız arkadaş ve nihayetinde eş olmasına yönelik. Dizinin ismi bundan geliyor zaten.
Bu nedenle basında Tom Cruise / Katie Holmes / Scientology şeklinde haberler çıkmıştı. Her ne kadar reddetseler de ekmeğini de yemiş oldular tabii ki. İlk iki bölümü izlerken ben de kendimce benzetmede bulunmuştım.
Yazı için eline sağlık bu arada. Gelmişken 1×06 üzerine yorum da bırakayım:
Dedektif daha güzel olsaymış diyeceğim, o durumda böyle bir yola sapmazdık herhalde. Duygu kısmını verdiler gibime geldi.
Ayrıca Kyle’ı bırakalım da Lisbeth’e geri dönsün, please.
Eline sağlık ve tutanlara teşekkür ederim. Dediğin şeylerin hepsini çok fazla ispiyona girmemek adına bahsetmedim ben. Biraz daha yüzeysel olsun diye.
S01E08
Bu dizide ciddi bir stilist problemi mevcut.
Sezona fena başlamasa da sonrasında yavaş yavaş düşüşe geçti dizi, vaat ettiklerini pek fazla veremedi bana göre. Son 2 bölümde de sıkılmaya başladım açıkçası izlerken. Kalan 2 bölümde de sıkılmaya devam edersem vedalaşabilirim sezon finalinden sonra diziyle.
Ben şimdilik memnunum hala, birinin kafasına tuğla düşüp oracıkta ölecek diye gerildiğim bile oluyor.
Yalnız Lisbeth konusunu en azından sezon finalinde çıtlatsınlar artık, bekle bekle gereksiz merak sardı…
1 x 09 üzerine:
Bir bölümde ne kadar ortalığı karıştırabilirsiniz sorusunun cevap bulmuş hali gibi geldi bölüm. Fazlasıyla hemde.
S01E09
Çorbalamasyon bir bölüm olmuş. Ve öyle iyi çorbalardan değil kesinlikle. İnsanların dolapta ne bulduysa içine attığı saçmalamasyon sebze çorbalarından.
3 bölümdür seviye yerlerde dizide. Çok ciddi bir senaryo yetersizliği problemi var. İşe yaramaz senaristler ve çöp senaryolar sektörün en büyük problemlerinden. Sezon, 12-13 bölümden oluşuyor olsa şu an bırakmıştım ama şurada 1 bölümcük kalmış sadece; onu da izler ondan sonra vedalaşırım diziyle.
1×09 üzerine:
Hızlı bir bölüm olduğuna katılıyorum ama karmaşık değil bana göre. Sezon finaline bir bölüm kaldığını belli etmişler.
Anlatması gerekeni anlatıyor işte. Bana sadece Megan’ı oynayan kadının oyunculuğu göründü biraz o kadar.
1 x 10 / Sezon Finali üzerine:
Yani fena değildi, sezon finali havasındaydı. Dizinin ikinci yarısı ilk yarısına göre dağıttı beni, o sevdiğim pembeliği gitti o yüzden ikinci sezona pek bakmayı düşünmüyorum.
Yine işe yaramaz bir bölümdü. Son sahnedeki
bile heyecanlandırmaya yetmedi. Bu bölümün beni 2. sezona atmasını tek bir şey sağlayabilirdi o da bölümün kapanışı için
bir hikaye akışı yazılmasıydı. O da olmadı elbette.
Benden buraya kadar.
1×10 (Sezon finali) üzerine:
Fena bir sezon finali olmamış, son sahnesi olması gereken türdendi bence.
İkinci yarıda pembeliğinin azaldığına ve ortalığın karıştığına katılıyorum. Bu halinin korunmasını tercih ederdim tabii ama benim için pek bir sorun olmadı. Megan yapması gerekeni yapsın diye bekliyorum ben zaten.
Bir aksilik çıkmazsa herhalde ikiyi de izlerim.
İlk Bakış Videosu
Megan Morrison & Kyle West’s Love Story Continues March 11
S2 Postercik
S2 Fragman
2×01 üzerine:
The Royal’ın İngilişçe altyazısını henüz bulamadığımdan açılışını bunun girişiyle yaptım. Her zamankinden biraz daha iyi bir bölümdü, amaca yönelik ilerleyen bir bölüm olduğundan ilgimi çekti sanırım.
Üstünde kafa yorduğum bir konu değildi ama aklıma bu da gelmezdi herhalde.
“Ay bu kız (harbiden-cidden-gerçekten-tamamen-sahiden) salak” cümlesiyle geçti bölüm. Daha doğrusu tahmin edilesiydi bu olan.
* İspiyonlayan Kyle değildir de en yakın arkadaşıdır.
2×10 (Final) üzerine:
Geçtiğimiz bölümde olan bir şeye sinirlendiğimden bölümü izlemeyi erteliyordum. O sırada iptal haberi geldi zaten ve şimdiye denk düştü finalini izlemek.
Önceli bölümde olanı fazla deşmeden işlemeleri iyiydi. Açıkta kalan epey bir şeyi toparladılar, hatta beklediğimden iyi topladılar. Ama nihayetinde çok açık olmasa da ucu açık biten bir dizi oldu. Sonlara doğru girdikleri yol da hiç fena değildi aslında ama üçüncü sezon olsaydı bile kesin sündürürlerdi ortada bir yerde.
Neyse, böyle yani. İzlediğime pişman değilim ama izlemeseniz de olur. Bu gitmişken The Royals’a final sezonu için onay verir ve bu sessizlik ‘creator’ skandalını toparlamanın sessizliğidir umarım.