The Knick – Tanıtım || Ameliyat Eskiden Bilim Değildi
21 yorum okakacukaka 25 Ocak 2016 09:03
Evet o dönemle ilgili biraz bilgi sahibi olduktan sonra şimdi de biraz diziyi tanıyalım. Dizinin yapımcılığını Jack Amiel ve Michael Begler yaparken, yönetmenlik koltuğunda ise Oscar ödüllü Steven Soderbergh oturuyor. 1900 yılının New York‘unda Knickerbocker Hastanesi‘ndeyiz. (Kısaca Knick) Antibiyotik yok, vitamin yok, insülin yok. Ölüm oranı çok ama çok yüksek. İşte böyle bir zamanda doktorluğun, ameliyat koşullarının zorluğunun ortasında bir şeyler yapmak için çabalayan hastane çalışanlarının yaşamına konuk olacağız The Knick ile.
(İlk bölümden ispiyon “spoiler” içerir!!!)
Knick Hastanesi‘nin cerrahi bölüm başkanı ve başhekimi Dr. J.M. Christiansen ile yardımcısı Dr. John Thackery bir plasenta previa ameliyatına hazırlanmaktadırlar. Daha önce hiç başarılı olunmamıştır ancak Christiansen bu sefer daha hızlı olacakları konusunda kendilerine güvenmektedir. Ameliyata girerler ve işler düşünüldüğü gibi gitmez. Hem anne hem de bebek hayatlarını kaybeder. Christiansen bu başarısızlığın sonunda çok büyük hayal kırıklığına uğrar. Uzun süredir üzerinde çalıştığı prosedür yine başarısız olmuştur. Bunun ağırlığına dayanamayan Christiansen intihar eder. Yerine yardımcısı John Thackery getirilir. Yardımcılığına Dr. Gallinger‘ı getirmek ister ancak hastanenin sosyal hizmetler bölümünde çalışan ve sözü geçen biri olan Cornelia Robertson‘ın bir adayı daha vardır. Dr. Algernon Edwards. Thackery bunu istemez çünkü Edwards siyahidir. Bakalım işler nasıl gelişecek?
KARAKTERLER
Dr. John W. Thackery:
Biraz kibirli, kokain bağımlısı ancak işinde çok iyi ve geleceği parlak bir doktor. Başlarda ırkçı biri olarak göze çarpıyor. Gerçi bu durum 1900’lü yılları düşününce pek de yadırganacak bir şey değil. Devamlı ameliyat sırasında işini kolaylaştıracak ya da hastayı hayatta tutacak bir şeyler icat etmeye çalışır. Dr. Thackery rolünde Oscar, Altın Küre ve Emmy adaylıkları bulunan Clive Owen bulunmakta. Kendisini en iyi Closer ve Hemingway & Gellhorn yapımlarından hatırlıyoruz.
Dr. Algernon Edwards:
Tıbbi eğitimini yüksek bir derece ile Harvard‘da tamamlamış, Londra ve Paris‘te önemli doktorların yardımcılığını yapmış bir doktor. Cornelia Robertson ve ailesinin tanıdığı biri. Bundan ötürü Thackery‘e yardımcı olarak getirilmesi için baskı yapılıyor. Ama çok büyük bir dezavantajı var. O da siyahi olması. Gittiği her yerde dışlanır. Ancak pek vazgeçecek gibi biri değil. Kendi başına bir şeyler yapmaya çalışıyor. Algernon Edwards rolünde André Holland‘ı görüyoruz. Kendisi daha önce 1600 Penn ve Friends with Benefits gibi dizilerde karşımıza çıktı.
Herman Barrow:
Hastanenin müdürü. Çok paragöz birisi. Evli ancak gönlünü bir fahişeye kaptırmış durumda. Sırf bu yüzden büyük borçların altına girmiş. Bu borçları ödemek için sürekli değişik yöntemler deniyor. Barrow rolünü Jeremy Bobb canlandırıyor. Kendisini daha önce House of Cards ve Hostages gibi dizilerde izleme fırsatı yakaladık.
Cornelia Robertson:
Hastanede Sosyal Hizmetler bölümünde çalışıyor. İşinde de başarılı biri. Babası hastanenin yönetim kurulunda. Bu sebepten kendisine çok saygı duyuluyor. Algernon ile birlikte büyümüşler. O yüzden kendisini çok seviyor ve iş yerinde yardımcı olmaya çalışıyor. Cornelia rolü ile Juliet Rylance karşımıza çıkıyor. Bu rol kendisinin televizyondaki ilk işi.
Hemşire Lucy Elkins:
Güzeller güzeli hemşiremiz Lucy. Kendisi New York‘a yeni taşınmış ve hastanede de 3 haftadır çalışıyor. Çok çalışarak doktorların gözüne girmek istiyor. Thackery‘e karşı boş değil. Aralarında bir şeyler olacak mı göreceğiz. Hemşire Lucy rolünde karşımıza güzel oyuncu Eve Hewson çıkıyor. Bu rol kendisinin televizyondaki ilk rolü.
Dr. Bertie Chickering Jr:
Cerrahi bölümünde çalışan, potansiyeli olan bir doktor. Thackery‘i idolü olarak görüyor ve ondan çok şey öğrenmenin peşinde. Babası da ünlü bir doktor ve oğlunun çok başarılı olmasını istiyor. Bertie, Lucy‘e aşık. Bakalım bu aşkının karşılığını bulabilecek mi? Bertie rolüyle karşımıza çıkan Michael Angarano‘yu en iyi, Jackie Chan ve Jet Li ile baş rolü paylaştığı Yasak Krallık filminden hatırlıyoruz.
Dr. Everett Gallinger:
Thackery‘nin en çok güvendiği doktorlardan biri. Onu en başta yardımcısı olarak istiyor ancak Cornelia ve babasının ısrarları(!) ile yardımcı olarak Algernon‘ı alıyor. Yardımcı olarak seçilememiş olsa bile Thackery‘e ameliyatlarında yardımcı olan kişi kendisi. Gallinger rolü ile karşımıza Eric Johnson çıkıyor. Kendisini daha önce Smallville, Rookie Blue ve Flash Gordon dizilerinde görmüştük.
Tom Cleary:
Kendisi ambulans bölümünün başı. Dizide Barrow‘dan daha paragöz biri varsa o kişi kesinlikle Cleary‘dir. Rahibe Harriet “Harry” ile para için bir şeylerin peşine düşüyorlar. Tom Cleary olarak Chris Sullivan‘ı izliyoruz. Kendisi Elementary ve The Americans dizilerinde konuk oyunculuk yapmış.
Tüm oyuncu kadrosuna buradan bakabilirsiniz.
SON SÖZ
Dizi Cinemax kanalında önce bir mini dizi olarak başladı ancak daha sonra kanal tarafından onay alarak ikinci sezonuna devam etti. 18 Aralık 2015’te ikinci sezonuna nokta koydu. Henüz 3.sezon onayıyla ilgili bir haber yok fakat onay almasını bekliyorum ben. Oldukça etkileyici ameliyat sahneleriyle, 1900’lü yılları yaşatan mekan tasarımı ve kıyafet seçimleriyle o dönemdeki doktorların yaşadığı zorlukları, psikolojik baskıları bizlere çok iyi yansıtıyor. Eğer güzel bir tıp draması arıyorsanız The Knick sizin için doğru bir adres olacaktır. İzleyecek olanlara iyi seyirler dilerim
NOT: İlk sayfadaki tıbbi bilgileri benimle paylaştığı için dkamoy‘a sonsuz teşekkürler
Tanıtım Fragmanı
Buradan da ikinci sezon fragmanına ulaşabilirsiniz.
yorumlar
Yazı için ellerine sağlık. Diziyi ben 3 bölüm izledim ama benim için fazla durağan ilerleyen bir diziydi. Ve bir türlü açılacak hissi uyandırmadı bende. İlk zamanlar ilerleyen ilgi çekici bir konusu da yoktu. Sonradan belki daha da açılmıştır.
Yazıyı okurken ise gerçekten çok zevk aldım. Tıp okuduğum için verdiğin, bilgileri okumakta çok zevkliydi. Ellerine sağlık.
eline sağlık eklemelerin güzel olmuş. ama bu aralar tıp dramalarına doydum, belki ileride final yaptıktan sonra hüpletirim. umarım güzelce tamamlar hikayesini de deneme şansımız olur.
Daha önce diziyle ilgili şurada laflamıştık.
Diziyi izlerken en çok ilgimi çeken ayrıntılardan biri de çoğu ameliyat tekniklerini Fransızca kitaplardan çevirip uygulamaları olmuştur. Paris’de kabul görmeyen bir şeyin Amerika’da uygulanamıyor olması da hoş bir detaydı.
Dizi ilk başta biz tıp dramasıyız diye ortaya çıkmış olsada işin içinde bundan daha fazlası var. 2.sezonla birlikte karakterlerin aile ilişkilerine konu içinde daha fazla değinilip, tıp kısmı arka plana atılıyor. Bunu da iyi mi yapıyorlar? Kocaman bir evet:)
Açık ara en nefret ettiğim karakter ise Everett, gördüğüm yerde adamı boğazlayasım geliyor. Haklarını yemeyelim Algernon ile iyi kapıştırıyorlar.
2.sezon ispiyonu
Her defasında Everett’in dört ayağının üstüne düşmesinde ifrit oluyorum. Adam ne yaptıysa yanına kar kalıyor. Mahkeme salonu dışında Algernon tam şimdi bir güzel pataklayacak diye beklerken tam tersi oldu.
En sevdiğim dizilerden bir tanesi.2. sezonunu daha izlemedim.Ancak sıra gelecek.Zaten dizinin yapımcısı Amerikada oldukça saygı gören bir yönetmen.Bu bile izlenmesi için geçerli bir sebep olduğunu düşünüyorum.Teşekkürler okakacukaka.
Geçen sezon başladığından beri izleyeyim diyorum bu diziyi ama işin aslı hiç ilgimi çekmiyor. Ağır olduğuna dair yorumlardan dolayı da sürekli erteleyip duruyorum. Soderbergh-Owen faktöründen dolayı bir gün bakarım elbet ama ne zaman olur hiç bilmiyorum ben de.
Yazı için ellerine sağlık @okakacukaka.
Ben ikinci sezona henüz girememiş ve ne zaman gireceğini bilmeyen biri olsam da ilk sezonundan memnun kaldığımı hatırlıyorum.
Tabii dendiği gibi temposu akan bir dizi olduğu söylenemez. Aslında tam olarak tıp dizisi de denemez. Doktorların hayatları ve başondan geçenler daha ağır basıyor. Ama dönemi iyi yansıttıklarını düşünüyorum kendi adıma. İlk 2-3 bölüm sonrası “Midesine güvenen girsin.” tepkisi verdiğimi hatırlıyorum. Sonradan yavaşlamıştı.
Eline sağlık yazı için.
Tanıtımı geç de olsa sonunda okuyabildim. Ellerine bolca sağlık diliyorum @okakacukaka . Çok koyuyordu şu dizinin hak ettiği gibi bir tanıtımı olmaması bana. O notları kullanmak konusundaki uyumun içinse ayrıca teşekkürler.
Bu diziyi yayınlandığından epey sonra yaz aylarında izlemiştim. Beklediğimden çok daha iyi bir şeyle karşılaştım. Öyle ki peşpeşe izlediğim ilk sezon sonrasında hangi diziyi izlemeye kalksam hafif geldi. Oyunculuk, teknik ayrıntılar, dönemin yansıtılışı, konu, karakterler derken neye kafamı çevirsem ağzımın suları aktı.
Benim için öyle dolu dolu, öyle film gibi bir dizi oldu ilk sezonuyla. 2. sezona başlamaya ise kıyamıyorum.
Dizi mini dizi olarak başlamadı. Çünkü dizi ilk duyurulduğunda hali hazırda bir de 2. sezonunun olacağını da açıkladılar.
Bunun dışında tanıtımını beğendim. Teşekkürler @okakacukaka
@GrandeTuran: Beğenmene sevindim Mini dizi olayını şöyle açıklayayım; Nisan 2014’te şöyle bir yazı yazılmış. Buraya göre mini dizi olarak planlanmış. bende buna göre yazmıştım o kısmı. Şimdi baktığımda Temmuz 2014’te de bu yazı yayınlanmış başlamadan onay aldı diye.
Ki o ilk yazıda da mini lafında kaynak bağlantısı var.
2 x 7:
Şu bölümde Gallinger’a ettiğim küfürü hiçbir bölümde etmemişimdir
İlk sezondan daha iyiydi. Ama çok pis bir yerde bitti. Devamı olması lazım mutlaka.
@dkamoy: Bence bir an önce başla 2.sezona
2 sezonunu bitirdim.Yine harikaydı ama sezonun son bölümünü izlemek beni gerçekte zorladı. .İnsanın midesinin gerçekten sağlam olması lazım..İnsan anomotisini öğrenmek iyi bir şey ama bu şeklide sanki biraz fazla oluyor.Bence bazı kişilerin bu diziden uzak durması iyidir.Rüyalarına girip uykusunu kaçırabilir.Benden söylemesi
Gel gör ki 2. sezon benim için ilk sezonun altında kaldı açıkçası. Özellikle başlarda ittirerek izlemem gerekti. İlk sezonda da başlarda ağır akıyordu ama o dünyaya, karakterlere alışma vs. derken nasıl geçtiğini anlamamıştım. Bu sezon ise üstüne koyamadı. Karakterlere odaklanıp, onları çok da iyi işleyemediklerini düşünüyorum. Bazı gelişmeler fazla oldu-bittiye geldi benim gözümde.
Örn.
Hemşire Lucy’nin Thackery’den tekme, babadan dayak yiyince gözünü güç ve para hırsının bürümesi (bu kıza ilk sezonda çizdikleri hırs daha çok mesleki idi. bu şaşaalı yaşama yönelme bana hiç mantıklı gelemedi.)
Henry Robertson denen hergele zart diye giriverdi diziye. Geçen sezon Corneila’nın çektiklerini düşününce, adapte olmam epey zaman aldı.
gibi gelişmeler battı bana.
Elbette izlemesi zevkliydi yine ama işte ilk sezonun üstüne bu sezonla kendi çıtasının altında kaldı benim için.
3. sezon onayı gelirse “umarım 2’nin altında kalmaz” diyeceğim. Bi de
@dkamoy: Sonunda izlemene sevindim İlk ispiyonun içindekilere katılıyorum kesinlikle. Güzel noktalara parmak basmışsın
@okakacukaka : Ay iyi ya sevindim o konularda anlaşmamıza.
The Knick Season 3 Update: ‘I’ve Heard It’s Done,‘ Co-Star Says
Steven Soderbergh yeni sezon hazırlıklarına başlamış güya. Barry Jenkins & André Holland’la birlikte.
2 sezon yayınlanan, 3. sezona göz kırpan, yeni sezon gelecek diye beklerken kesip attıkları bir dizi olmuştu. Halbuki çok iyi ilerliyordu. Konusu nedeniyle heyecanla izlediğim bir diziydi. André Holland’ı bu diziyle tanıyıp oyunculuğunu beğenmiştim. Tekrar izlemek çok güzel olacak. Clive Owen da geri döner mi acaba? Yoksa başka birisini mi düşünüyorlar, bakalım haberler gelmeye başlar. Eğer gerçekten dönecekse tabi.
çok başarılıydı. Ancak ikinci sezon biraz daha fazla karakter odaklı olduğu için ilk sezon kadar beğenmedim. Yine de güzel bir diziydi genel olarak, 3. sezon olursa da ilk sezon gibi olur umarım
Bunun pandemi sırasında hortlayan 3. sezon düşünceleri yine yatmış bir ara.