The Street: Her Bölümde Evlerden Biri. Gibi Gibi… — Tanıtım
6 yorum pirate 24 Nisan 2025 08:34

The Street, BBC One’da 2006-2009 yılları arasında yayınlanmış bir drama dizisi. 3 sezon ve 6+6+6 olmak üzere toplam 18 bölümden oluşmakta.
BAFTA Ödülleri’ne 5 adaylık/2 ödül, Broadcasting Press Guild Ödülleri’ne 4 adaylık/1 ödül ve Uluslararası Emmy Ödülleri’ne 4 adaylık/4 ödül sığdırmış bir dizi The Street.
3.74-5.67 milyon izleyici sayısı aralığında takılmış bu 3 sezonluk süreçte.
Jimmy McGovern (The Lakes, Cracker, Accused, Banished, Time), dizinin yaratıcısı konumunda. Bölümlerden 10’unu David Blair, 8’ini Terry McDonough yönetmiş. McGovern’e yapımcı koltuğunda Sita Williams, Andy Harries, Ken Horn, Matthew Bird ve John Chapman gibi isimler eşlik etmiş.

Manchester şehrinde alelade bir sokaktayız. Her bölümde bu sokaktaki evlerden birine ya da ikisine konuk oluyoruz. Onların hayatlarından kesitler izliyoruz.

İlk bölüm; aynı sokakta yaşayan, başka kişilerle 10 küsur yıllık birer evlilik sürdürmekte olan, ayrı ayrı 3’er çocuk sahibi bir kadın ve bir adamın yasak ilişkisi etrafında şekillenecek. Adam, kadının küçük kızına arabasıyla çarpıp ölümle burun buruna getirecek ve olaylar gelişecek.
Aldatan kadın pozisyonundaki Angela Quinn rolünde Bloods, Trollied ve The Amazing Mrs Pritchard gibi dizilerle tanınan Jane Horrocks‘u, aldatan erkek pozisyonundaki Peter Harper rolünde Misfits, Married Single Other, Sugartown, Cuffs ve Jamestown gibi dizilerle tanınan Shaun Dooley‘yi izliyoruz.
Angela’nın kocası Arthur Quinn rolünde The Bay, Mount Pleasant, Cold Call, Home Fires ve The Whistleblowers gibi dizilerle tanınan Daniel Ryan, Peter’ın karısı Eileen Harper rolünde ise The Halcyon, Our Zoo, The Fixer, Life on Mars ve A Thing Called Love gibi dizilerden anımsanabilecek Liz White karşımıza çıkmakta.

İkinci bölümde konuk olacağımız ev, ilk bölümden tanıdığımız bir yüzün evi olacak. Kaza anını gören ve polise şahit sıfatıyla ifade veren yaşlı bir adamı bu bölümün merkezinde bu kez kendi hikayesi içinde izleyeceğiz. 65 yaşına gelen ve emekliliğe zorlanan bir adamın çok sevdiği işinden kopmakta yaşadığı güçlüğü izleyeceğiz bu bölümde.
Bölümün merkez kahramanı Stan McDermott karakterine Jim Broadbent hayat vermekte. Stan’in kırk küsur yıllık eşi Brenda McDermott rolünde ise The Cockfields, Age Before Beauty, The Royle Family ve Waking the Dead gibi dizilerle tanınan Sue Johnston karşımıza çıkmakta.

Timothy Spall, ilk bölümde gördüğümüz komşulardan biri olan Eddie McEvoy rolüyle tam 9 bölümde gözükmüş dizide ki ondan daha fazla gözüken biri de yokmuş. Bir taksi şoförü Eddie.

Yine ilk bölümde gördüğümüz 3 küçük çocuklu, genç bir evli çiftimiz var: O’Neilllar. Adam, biraz serseri bir tip. Kaçak içkiyle polise yakalandığını görüyoruz mesela 2. bölümde. Ayrıca biraz kıskanç bir tip olduğuna şahit oluyoruz ilk bölümde.
Yvonne O’Neill karakterinde Domina, The Nest, In the Club ve Hope Springs gibi dizilerle tanınan Christine Bottomley‘yi izleme fırsatı yakalıyoruz. Sean O’Neill karakterinde ise The Cuckoo, The A Word, Innocent ve The Five gibi dizilerle tanınan Lee Ingleby‘ı izliyoruz.

Anna Friel, Joanne Froggatt, Vincent Regan, Jonas Armstrong, Neil Dudgeon, Ger Ryan, Julia Ford, Mark Benton, James Varley, Linzey Cocker, Melanie Hill, Toby Kebbell, Kirsty Leigh Porter, Matt Smith, Stephen Graham, Frances Barber, Emily Beecham, Gina McKee, Kieran Bew, Lorraine Ashbourne, David Thewlis, Liam Cunningham, Siobhan Finneran, Daniel Mays, Joanna Higson, Ian Puleston-Davies, Rebekah Staton, Daniel Rigby, Faye McKeever, David Bradley, Maxine Peake, Michelle Fairley ve Will Mellor, dizide irili ufaklı rollerle boy göstermiş diğer oyuncular arasındalar.

Dizinin ilk 2 bölümünü izledim. İlk bölümü beğendim. İkinci bölüm ise idare etti. Kadroda bolca tanıdık isim olduğu görülmekte. Oyuncu kadrosuna ve hikaye seçimine göre bölümler arasında bu tarz seviye farklılıkları illaki olacaktır ilerleyen bölümlerde de diye düşünüyorum ve kendimi ona göre hazırlıyorum.








yorumlar
‘Bir küçük çiş meselesi’
Bir süreç ancak bu kadar kötü yönetilebilirdi sanırım. Öğretmen, veli, müdür … Biraz daha dinlemeye ve anlamaya açık olsa, biraz daha sakin kalsa herkes … Küçük kızın tepkisi aşırıydı, biraz da malcaydı ama kız da küçük cidden yani ona da yüklenemiyorum. Öğretmen oradan öyle kaçmamış olsa diyeceğim ama onu da diyemiyorum çünkü bir şey değişmezdi bence. Bu veli yine aynı tepkiyi verirdi olaylar o şekilde gelişse de. Müdür de cidden biraz fazla abarttı belki de. Ama en çok abartan da net bir şekilde öğretmenin karısıydı bence. Bencilliği benim anlayabileceğim bir seviyede değildi. Sağlam soğudum kadından.
Ve bu hikayedeki en garip şey de şuydu: Liseli üçlü (Öğretmenin 2 çocuğu ve şu öğrencisi olan kız). Çoğu hikayede böyle anlarda ergenlerin soğukkanlı ve akil kalamadıklarını ve ortalığı iyice birbirine kattıklarını görürüz ama bu hikayedeki bu üçlü yetişkinlerden katkat daha yetişkin kalabildiler kesinlikle. Üçüne de benden bir alkış gelsin.
Pamuk ipliğine bağlı yaşıyoruz resmen. Çok sallamadığımız, ötesini berisini düşünmediğimiz küçücük bir şeyin nerelere gelebileceğine dair ibretlik bir hikayeydi.
Hikayenin sonunda
S01E04
Bir futbolcu üzerine yazılabilecek bir hikaye özellikle üzerine bunun için uğraşsan bile anca bu kadar ilgi çekicilikten uzak olabilirdi. 20. dakika gibi daha fazla vakit harcamaya gerek yok diyerekten izlemeyi bıraktım bölümü.
S01E05
Bu bölüm de taksici Eddie üzerineydi. Daha doğrusu taksici Eddie ve Afrikalı mülteci Ojo üzerineydi. İlk 6-7 dakikalık süreçte pek ilgi çekecek bir bölüm gibi durmamıştı açıkçası. Ama iyi bir ikili oldular sonrasında bunlar ve eğlenceli bir iş çıkmaya başladı. Ama şüphesiz ki Christine Bottomley yan rolde yer alarak bölüme bu derece destek olmamış olsa bu kadar tat vermezdi bu hikaye. Yvonne-Ojo dinamiği de son derece önemliydi kısacası.
E bunun bu tarz bir sonla biteceği belliydi. Perşembenin gelişi çarşambadan misali. Hiçbir noktada
hamlesi de gelmeyince zaruri hale geldi gibi bir şey oldu bu durum. Yine de
Yvonne ve Sean’ın bölümüydü bu bölüm. Joanne Froggatt da Yvonne’un ablası Kerry rolüyle takviye kuvvet oldu. Sinir katsayısı yüksek bir bölümdü. Christine Bottomley yine iyi iş çıkardı. Sezonun başarılı bölümlerinden biriydi kesinlikle.
Sezonun bölümlerini sıralayacak olursam:
1>3>6>5>2>4
diyebilirim.
O dördüncü bölüm cidden hiç yakışmadı bu güzelim sezona. Neyse, nazar boncuğu olsun diyeyim.
S02E01
Cazip bir konu seçmişler. İnce rötuşlarla daha da cazip hale gelebilirmiş bence. Ama bunlar o kadar ince işleyememişler. Neyse, bu kadarı da yetti bana.
S02E02
S01E05’in ardından 1 bölüm daha çekmişler taksici Eddie’ye. Gerek yokmuş bence. İzlendi bir şekilde ama hiçbir halta yarayan bir bölüm değildi. Konuk oyuncu Kim Thomson’ın varlığının pozitif etkisi olmasa daha da negatif konuşurdum herhalde bölümle ilgili.
Bu arada Ojo nerelerde? Adı bile geçmedi keza bölümde.
S02E03
Normalde bu tarz bir bölümü yarıda bırakırım ben ama bırakmadım. ‘Vincent Regan aga kendini ne hale sokmuş böyle?’ diyerekten ve de onun o halleriyle az buçuk eğlenerekten bölümü tamamlayıverdim.
S02E04
Gina McKee (43) olduğundan daha genç; Kieran Bew (27) ise olduğundan daha yaşlı görününce anne-oğul tasvirinde garip bir görüntü çıkmış bence ortaya.
S02E06 (Sezon Finali)
Servant’tan Toby Kebbell, Survivors’tan Robyn Addison, Daniel Deronda’dan Jodhi May ve Michelle Fairley (GOT, Resurrection, The White Princess) olmak üzere bolca tanıdık sima vardı bölümde.
Bu sempatiyi hak etmiyor bu ruh hastası. Gün yüzü görmeyi, insan içine çıkmayı da hak etmiyor. Ömrünü bir akıl hastanesinde geçirmesi gerekiyor. Haliyle nefret ettim resmen bu finalden.
Bitti bir sezon daha. İlk sezonla kıyaslayınca aşağıda kaldı kesinlikle.
Sezonun bölümlerini sıralayacak olursam:
1>3>4>2>6>5
diyebilirim.
S03E02
Bir önceki bölümü hiç ilgimi çekmediği için bırakmıştım konudan bağımsız ama
Anna Friel ve Daniel Mays’i izlediğimiz bu bölümü yorulup da bıraktım dürüst olmak gerekirse. İlk 2 sezonda İngilizce altyazı mevcuttu ama bu sezonda yok. Bu aksanları altyazısız izlemek ne yazık ki fazlasıyla yorucu. Yarısını anlamıyorum bile. Kendime daha fazla eziyet edemem. Bu sezonu burada bırakıp hariciden de silip sadece ilk 2 sezonu saklıyorum.