NBC kanalı her ne kadar son birkaç yıldır yaptıklarıyla sabıkası kabarık bir kanal olsa da aynı zamanda ara ara iyi dizi çıkarmayı bilen kanallardan da birisi. İşte bu sezon da tam da bu tarzda bir dizi yayınlamayı başarmış durumda. Özellikle de izleyicinin televizyondan kaçıp dijitale yöneldiği, reyting ve eleştirel açıdan sağlam bir dizi bulmanın gittikçe zorlaştığı günümüzde bunu yapabildiğini düşünürsek, nimet muamelesi bile yapabiliriz sanırım.
Bahsettiğim dizi ise This is Us efendim. 20 Eylül’de ekran macerasına başladı, hatta NBC’nin bu sezon The Voice desteği vermeyi seçtiği yapım bu dizi oldu. Gelen sonuç kanalını memnun ettiği için de tama uzayarak sezonunu 18 bölüme çıkarttı. Ülkemizde de FOX Life kanalında 11 Kasım’da yayınına başlıyor.
Not: Amerikan medyası Mayıs ayında yeni sezonun dizilerinin fragmanları yayınlandığında bu fragmanların ilk 48 saatteki performanslarını takip etmeyi de ihmal etmiyor. Mesela geçtiğimiz üç sezonun birincileri The Blacklist, How to Get Away with Murder ve DC’s Legends of Tomorrow oldu. İşte bu sezonun birincisi de This is Us‘tı. Geçen üç aylık sürenin sonunda resmi Twitter ve Facebook fragmanlarının izlenme oranının 70 milyonu geçtiğine de bizzat şahit oldum hatta.
(Dürüst olmak gerekirse fragmanın ilk iki saniyesinin yarattığı gündemin bunda payı büyük tabii.)

Jack ve Rebecca
Dizinin yaratıcı ismi Dan Fogelman. Filmlerde Crazy, Stupid, Love ve Cars film serisi, dizilerde de The Neighbors, Galavant, Grandfathered ve hali hazırda yayında olan bir diğer yeni dizi Pitch kendisinin özgeçmişinin içerisinde yer alıyor. This is Us da ondan çıkan bir komedi-drama (dramedi) dizisi.
Peki, konu olarak ne anlatılıyor bu dizide?
Dizinin merkezinde birbirleriyle bir şekilde bağlantılı olan ve hepsinin doğum günü aynı olan bir grup insan var. Aklınıza bilim-kurguya dair bir şey geliyorsa gelmesin, aynı zamanda tam bir aile dizisi denecek türden bir yapım. Bu bağlantıların ne olduğunu da ilk bölüm bitene kadar öğreniyoruz bu arada.
Gelelim içinde kimlerin olduğuna ve detaylara:
** Jack (Milo Ventimiglia) ve Rebecca (Mandy Moore): Diziyi açtığımız gün, doğum günleri aynı olan bu karakterlerin hepsinin 36’ya girdiği de gün. Jack de bunlardan birisi. Eşi Rebecca üçüzlere hamile ve karnı burnunda. Doğum gününde onun payına düşen Rebecca’nın kendisini doğumhanede bulması oluyor. Üstelik bebeklerin durumu biraz kritik…

Kate ve Kevin
** Kate (Chrissy Metz): Oldukça kilolu ve bu nedenle özgüven eksikliği yaşayan birisi. Daha önce birçok kez kilo vermeyi denemiş ama becerememiş. Bu yaş gününde bir kez daha yeni bir mücadele içerisinde giriyor ve bunun için gittiği destek grubu sayesinde hayatına yeni birisi dahil oluyor.
** Kevin (Justin Hartley): The Manny isimli erkek dadıyı canlandırdığı bir diziyle ünlü bir aktör. O da oynadığı rolden ve dizinin kalitesinden pek memnun olmadığı, daha farklı bir şeylerin peşinde olduğunu fark edeceği bir güne uyanıyor. Ayrıca bu bağlantıyı açık etmekte bir zarar yok, Kate ve Kevin kardeşler. Hatta ikili birbirlerinin en büyük dayanağı.
** Randall (Sterling K. Brown) ve Beth (Susan Kelechi Watson): Dizinin siyahi çifti, doğum günü ve diğerleriyle tanışıklığı olan kişi de Randall. Onun doğum gününde payına düşen daha bebekken kendisini terk eden babasının izini bulmuş olması. Çiftin iki kızı var.
Karakterler ve konu genel olarak bu şekilde.

Randall ve Beth
This is Us, bu sezonun en azından kesinlikle bir denenmesi gereken, iddialı dizilerinden birisi olmuş. Başta pek merak etmeyip, medyada gördüğü ilgiden dolayı şans verip de başlamıştım. İyi de yapmışım, o nedenle tavsiye ederim tabii ki.
Sadece basit bir aile dizisi olmakla kalmayıp insanı kısa sürede kendisine bağlayabilmeyi de beceriyor. Bunu da hem karakterlerin günlük hayatı ve problemleri üzerinden yürütüyor, hem de geçmişi ziyaret etmeyi hiç ihmal etmiyor. Özellikle ilk iki bölümdeki şaşırtmacaları da takdire şayan ve izleyiciyi diziye çeken cinstendi mesela.
Dizinin atmosferi de bence başarılı olmuş, kalıplaşmışlıktan uzak bir hali var, karakterlerin içindeki durumlarla da empati yapılabiliyor. Böyle bir kadro da bu diziye gayet yeterli, en azından izlediğim kadarıyla gözüme batan birisinin olmadığını söyleyebilirim.
Durum özetle böyleyken böyle yani efendim. İyi seyirler…
yorumlar
Aradan çıkardığımız iyi oldu.
Tim Matheson, tekrar eden bir rolle 4. sezon kadrosunda.
Şu Deja konusu sinir bozucu olmaya başladı artık, çok uzatıyorlar.
Jack kısmı güzeldi,
Ağırlıklı olarak yeni karakterlerin tanıtıldığı bir açılış bölümü olmuş. Son 6 dakikayı takdir edesim geldi şu an, şaşırtmayı başardılar. Yenileri bildiğimiz kişilere bağlayışlarına itirazım da yok.
Devamına bakarız zaten.
4×01 ne güzel başladı. en çok kör arkadaşı merak ediyordum en çok da o şaşırttı. kalanlar da güzel eklemeler olmuşlar. keyfile izleyeceğiz yine bu sezonu da belli ki.
S03E03
İlk 2 bölüm biraz dağılıyor gibi oldu ama bu bölüm çok iyi geldi. Bölüm başındaki mutfak sahnelerinin bölüm sonuna bağlanması çok hoşuma gitti.
S03E04
Dizinin en iyi bölümlerinden biriydi. Vietnam’a sezon finalinde gideriz diye bekliyordum, sezonun çoğu böyle bölümlerle devam etse hayır demem.
4 x 01 üzerine:
Güzel bir giriş bölümü olmuş.
Ne kadar Miguel izlersek o kadar daha çok seviyorum kendisini,
WTF Beth,
Nicky konusu hoşuma gitti, güzel işlediler.
Sezonun ilk yarısını biraz daha fazla beğendim, Jack ve Rebecca’nın olmadığı flashback sahneleri bunaltıyor bazen. Yine de sezonu güzel kapattılar.
Sonunda güncele yetişebildim. Jennifer Morrison sayesinde diyebilirim. House’dan beri severim kendisini. Onun diziye katıldığı haberi geldiğinde başlayayım artık diziye demiştim, teşvik oldu benim için.
Sezon da güzel başladı. Blake Stadnik’in ilk rolüymüş,
4×02 üzerine:
M. Night Shyamalan’ın konuk olduğu bölüm buymuş. Sylvester Stallone’den sonra göze daha normal durdu tabii ama yine de ilgincime gitti.
İsteseler daha da görünür gibi.
Asante Blackk ana kadro oyuncusu olmuş.
Güzel açılış olmuş. İlk bölümdeki yeni karakter bolluğundan afallamadım dersem yalan olur. İkinci bölüm de Randall odaklı kaliteli bir bölümdü. O taraftan bu sezon sağlam drama izleyeceğiz o kesin. Öte yandan Kate’in çilesi bitmiyor ve hayattan bir tekme daha yiyor, geçen sezon finalinde
Güzel bölümdü,
Küçük Randall’i oynayan çocuk ne güzel oynuyor. Hep söyleyeceğim unutuyorum hazir bölümde görmüşken yazayim dedim. Küçük Kate de fena degil. Bu devamli geçmişe yapılan atıflarin ve günümüzle karşılaştırmalarin sayısı çok artti, guzel mi değil mi tam emin olamiyorum.
Kevin ve Randall toparlamaya başlıyor. Aynısını Kate’ten de bekliyorum. Ayrica Nicky aslanım, sana hala ısınamadım, gözüm üstünde.
+Austin Abrams
4×04 üzerine:
Bu bölüm hoşuma gitti. Çok bir şey olmadı ama günümüz bölümü This is Us sıcaklığındaydı.
Cassie’yi de sevmeye başladım.
Sevdim bölümü, sonunda ben de güldüm
Güzel bölümdü, ben Kev in hikayesini bu sezonda seviyorum. Bir de
Diziyi yine Kev taşıyor, sondaki sahnede acayip güldüm.
4×06 üzerine:
* Randall’ın politik tarafı zaman zaman dikkatimi dağıtıyor. Bu bölüm de benzeri oldu.
* Jack-Rebecca tarafı da nereye vardığı bilmemizin etkisi olsa gerek, biraz yorabiliyor.
* Bu bölüm Kevin’ın tarafı güzeldi mesela. Kate-Toby tarafını da eğlence olsun diye dahil etmişler.
4×07 üzerine:
Bir şeyler oldu ama sanki bir şey olmadı da. Karakterlerin yarısı yoktu zaten. Bu sezon ilk bölümü tenzih etmiş olayım ‘yavaşladığını’ düşünüyorum.
Kevin odaklı devam ettirmişler ve iyi geldi.
Haftaya sezon arasına giriyor.
Kevin’in yaptığı hatalı tercihlerden ısrarla ders almaması gerçekten takdire şayan. En azından ilk sezondan beri aynı hataları yapıyor, istikrarlı diyebiliriz sanırım. Ama bu noktada senaristlere de kızıyorum biraz. Yani bu gelinen noktayı görmemek mümkün değilken
Çok ucuz hareketler bunlar yapmayın ya. Zaten oraya gelecek iş. Kevin’i niye bir de aptal aptal sanki seçim yapmış gibi göstermeye çalışıyorsunuz anlamadım. Adamın zaten sorunlu veya çeşitli zorluklardan geçmiş kadınlara ilgisi olduğu kabak gibi ortada.
Gerçekten çok güzel ve duygusal bir bölüm ile ara vermişler.
S04E07
Birkaç hafta izlemeye ara verince sezon daha güzel geldi gözüme. Bu bölüm de tam anlamıyla ‘cringe’ bölümüydü. İki yemek de birbirinden utanç vericiydi. Konuyu tek bölüme güzel sığdırdılar ama.
Diziyi yine Kevin taşıyor, iyi de oluyor. Zaten tüm konular arasında en çok onun hikayesi dikkatimi çekiyor.
Güzel bir ara oldu. So Long, Marianne için de teşekkürler.
John Legend konuk. Kendisi.
Sophia Bush + Pamela Adlon: Konuk
Konukluktan kastı tek bölüm zannetmiştim ama birden fazlaymış.
Sophia, Kevin’in hikayesine, P. Adlon Randall’ın hikayesine.
Ooo güzel güzel Sophia, tam istediğim gibi
Miguel’in dediği gibi Randall’ın Randall gibi hareket etmesi sinir bozucu gerçekten, bazen acayip sevimsiz bir adam oluyor.
Çok hoşuma gitti bu bölüm.
Kevin’le ilgili bariz tahminim de
Bir de bölüm sonunda
Güzel bir bölümle dönmüş. Özlemişim diziyi.
4×11 üzerine:
“A Hell of a Week” diye seriye bağlamışlar sanırım. Part One, Randall ağırlıklıydı. Part Two, Kevin ağırlıklı olacak anlaşılan. İki hafta araya girip 11 Şbat’ta dönmeseydi iyiydi. Buradan da Kate’e geçerler herhalde.
Yetişkin olan Randall’ın bu halleri ilk iki sezonda daha ilgi çekici geliyordu, bu haliyle yavan kaldı sanki. Üniversite çağındaki daha iyiydi. Bir de diğer karakterlerin bir şekilde etrafında olması iyi olmuş.
Bu sezonun genel problemi olan konu kıtlığı biraz diziye yansıyor gibi. Eski muhabbetleri tekrar açmaya devam ediyoruz. Randall ile başladık, Kevin ve Kate ile devam edeceğiz. Hepsinin güzel bağlanacağından şüphem yok ama biraz çeşitlilik fena olmazdı.
Bölüm sonuyla ilgili
S04E11
Bölüm fena değildi ama tabii ki de Kevin kısmını bekliyorum, ara vermesi kötü oldu.
Ben araya girdi sanıyordum, meğerse girmemiş. Futon sonradan ellemezse gelecek hafta yok, yenisi 11 Şubat’ta.