Özellikle son zamanlarda yayınladığı Outsiders, Salem ve Manhattan gibi orijinal dizileriyle adını duyuran WGN America, 9 Mart itibarıyla yeni bir dizi ile bizleri tanıştırdı; Underground. Köleliği konu alan dizimizin yapımcılığını Misha Green ve Joe Pokaski yapıyor. Gelin diziyi biraz daha yakından tanıyalım.
KİMLİK BİLGİLERİ:
Tür: Dram, Tarihi
Sezon Bilgisi: İlk Sezon – 10 Bölüm
Yapımcı: Misha Green – Joe Pokaski
Kanal: WGN America
Wikipedia – IMDb – Resmi Site – Twitter
KONU:
1857 yılı Georgia‘sındayız. Siyahilerin köle olarak çalıştırıldığı yıllar. Tom Macon (Reed Diamond) isimli bir senatör adayının çalıştırdığı köleler dizimizin merkezinde yer alıyor. Bu köleler, zengin bir çiftin yardımlarıyla çalıştıkları çiftlikten kaçma planları yapmaktadırlar. Kaçıp Kuzey’de kendilerine yeni bir hayat kurarak özgür olmak istemektedirler. Başlarında da birçok defa kaçmaya yeltenmiş Noah vardır. Dizimizde işte bu grubun kaçmaya çalışırken başlarından geçenleri izleyeceğiz. Dilerseniz dizinin zengin kadrosunu bir gözden geçirelim
KARAKTERLER ve KADRO:
Noah:
Çiftlikte demirci olarak çalışmaktadır. Aklı sürekli özgürlüktedir. Daha önce birçok kez kaçmış ama hep yakalanmıştır. Ancak bu sefer planı çok büyüktür ve ilk defa tek kaçmayacaktır. Ayrıca Rosalee‘den hoşlanmaktadır. Acaba kaçmayı başarabilecekler mi? Noah rolünde Aldis Hodge‘u seyrediyoruz. Kendisini daha önce Turn: Washington’s Spies, Leverage gibi dizilerde kadrolu olarak, ayrıca The Walking Dead, Friday Night Lights, Supernatural gibi dizilerde de konuk oyuncu olarak gördük.
Rosalee:
Evin içinde çalışan kölelerden birisi. Genç ve utangaç birisi. Daha önce çiftliğin dışındaki hiçbir yeri görmemiş. Noah‘ya karşı hisleri var. Noah‘nın kaçma teklifine nasıl cevap verecek? Kaçıp yeni yerler görebilecek mi? Rosalee rolüyle Jurnee Smollett-Bell karşımıza çıkıyor. Kendisini daha önce True Blood, Parenthood, Friday Night Lights ve The Defenders dizilerinde görmüştük.
John Hawkes:
Kendisi avukat ve aynı zamanda aktivist. Siyahilerin hakları olduğunu savunmaktadır. Bir gün halka siyahiler hakkında bir konuşma yaparken William Still (Chris Chalk) adında biri gelir. Bu adam siyahileri kaçırarak onlara özgürlüklerini vermektedir ve John‘un yardımını ister. John yardım etmek istese de eşi Elizabeth bu durumu kabul etmemektedir. John rolünde Marc Blucas‘ı görüyoruz. Kendisi daha önce Necessary Roughness ve Buffy The Vampire Slayer dizilerinde karşımıza çıkmıştı.
Elizabeth Hawkes:
John‘un eşi. Çok istemelerine rağmen bir türlü çocuk sahibi olamıyorlar. Kocasının yaptıklarını çok fazla tasvip etmese de bir olaydan sonra kararını değiştirip kölelere yardım etmek ister. Elizabeth rolüyle karşımıza güzel oyuncu Jessica De Gouw çıkıyor. Kendisini Arrow, Downton Abbey ve Dracula dizilerinden hatırlıyoruz.
August Pullman:
Henüz kendisinin ne olduğunu, kim olduğunu çözemedim. Ama tahminlerimce kölelerin kaçmasında bir parmağı olacak gibi. Ben (Brady Permenter) adında bir oğlu var. August rolünde Christopher Meloni çıkıyor karşımıza. Kendisini Wet Hot American Summer: First Day of Camp, True Blood ve Oz dizilerinden, ayrıca birçok filmden hatırlıyoruz.
Sam:
Çiftlikte marangoz olarak çalışmaktadır ve çok yeteneklidir. Aynı zamanda Rosalee‘nin üvey kardeşidir. Tom‘un en sevdiği köle diyebiliriz. Bir işi tamamladığında sürekli para alıyor. Noah kaçmak için onun da aklını çelmeye çalışmaktadır. Sam karakterini Johnny Ray Gill canlandırıyor. Kendisini Harry’s Law ve Rectify dizilerinden hatırlıyoruz. Özellikle Rectify‘daki rolünü ben çok sevmiştim.
Ernestine:
Evde görev yapan kölelerin en kıdemlisi diyebiliriz. Rosalee‘nin annesi. Çocuklarına karşı çok korumacı. (İkinci bölüm ispiyonu) Dikkat, ispiyon! Ernestine karakterine Amirah Vann hayat veriyor. Kendisi daha önce Girls, Believe ve Mozart in the Jungle dizilerinde konuk oyuncu olarak yer almıştı.
Cato:
Kendisi kölelerin başında duran kişi. İşlerini doğru yapıp yapmadıklarını denetliyor. Kölelerin birçoğu kendisinden korkuyor ve onun tarafından hor görülüyor. Bir şekilde Noah‘nın plan yaptığını anlıyor ve dahil olmak istiyor. Ancak ne o Noah‘ya ne de Noah kendisine pek güveniyor. Acaba numara mı yapıyor yoksa gerçekten o da kaçmak istiyor mu? Öğreneceğiz. Cato rolüne Alano Miller hayat veriyor. Kendisini daha önce Jane the Virgin, Person of Interest ve Damages gibi dizilerde gördük.
Moses:
Kendisi kölelerin arasında vaizlik yapmaktadır. Dine çok bağlı biridir. Noah‘nın planını duyduğunda katılmayı kabul eder. Ancak karısı ve kızı Boo (Darielle Stewart) olmadan kaçmayacaktır ve eğer kaçabilirlerse Tanrı’nın kendilerine yardım edeceğine inanmaktadır. Moses rolünde, daha önce Kidnapped, Justified ve 24 dizilerinde rol almış olan Mykelti Williamson karşımıza çıkıyor.
Pearly Mae:
Kendisi Moses‘ın eşi. Köleler arasında okuma bilen tek kişidir. (İlk bölümden ispiyon) Dikkat, ispiyon! Pearly Mae rolüyle karşımıza Adina Porter çıkıyor. Kendisi The Newsroom, The 100, True Blood gibi dizilerde daha önce karşımıza çıkmıştı.
Zeke:
Kendisi çok güçlü kuvvetli bir adamdır. Ancak yaşadığı dram beni epey üzdü. (İlk bölüm ispiyonu) Dikkat, ispiyon! Zeke rolünde Theodus Crane karşımıza çıkıyor. Kendisi daha önce The Walking Dead ve Breakout Kings dizilerinde konuk oyuncu olarak karşımıza çıkmıştı.
Henry:
Kendisi ergen kölelerden biridir. Noah‘yı idolü olarak görmektedir ve kaçma planını ilk kabul eden kişi kendisidir. Elinden geldikçe Noah‘nın arkasını kollamaktadır. Henry rolünde Renwick Scott‘ı görüyoruz. Kendisi daha önce Treme ve American Crime dizilerinde karşımıza çıktı.
Tüm kadroya buradan erişebilirsiniz
SON SÖZ:
Dizi, pilot bölümüyle 0.39 izlenme oranı tutturup 1.421 milyon izleyiciyi ekran başına çekerek kanalın en iyi açılış yapan dizisi oldu. Hala da kanalın en çok reyting yapan dizisi konumunda. İkinci sezon onayını mutlaka alacaktır. Oldukça güzel bir kadro kurulmuş ve dönemi çok iyi yansıtıyorlar. Eğer konuyu merak ediyorsanız bu dönem dizisi sizi çok mutlu edecektir. İlk sezonun 10 bölüm süreceğini buradan bir kez daha hatırlatalım. Herkese iyi seyirler dilerim.
Tanıtım Fragmanı:
yorumlar
diziyi seyretmiyorsanız bile müziklerini mutlaka dinlemenizi tavsiye ederim…
üzerine yoğunlaşan 10 numara 5 yıldız bir bölüm olmuş.
Baya damardan girmiş insafsızlar!
Şu ana kadarki en iyi bölüm buydu bence.
Bölüm için puanım: 9.0
Bölümün yıldızı Ernestine’in minik oğluydu bu arada.
Harika bir sezondu öncelikle bunu söylemek istiyorum. Beklediğimden çok daha iyi bir dizi buldum karşımda. Ancak bu nasıl bir sezon finalidir arkadaş işler iyicene karıştı.
Harika bir bölümdü gerçekten.

Bölüm için puanım: 8.6
Gayet başarılı bir sezon finali olduğunu belirtmeliyim.
İşlerin yarısı beklediğim gibi sonuçlandı, diğer yarısı da şaşırtmayı başardı. Bu 2 yarıdan da memnunum. 
Bölüm için puanım: 9.0
Çok başarılı bir şekilde akan harika bir sezonu geride bıraktık. 2016 yılı içerisinde başlayan dramalar içerisinde en iyisi kesinlikle Underground oldu. Ve gelecek sezonu acayip merak ettiren bir bölümle de sezona noktayı koydu. Her bir karakteri gelecek sezon neler beklediğini çok merak ediyorum gerçekten.
Gelecek sezon görüşmek dileğiyle!
2 sezon için tekrar eden rollerle yer alacak 4 takviye yapılmış: Jasika Nicole, Aisha Hinds, Jesse Luken ve Michael Trotter
Sadie Stratton, Brigid Brannagh’nın yerine Patty Cannon karakterini canlandırmak üzere kadroya katılmış.
Diziye bu hafta başlayarak şuan itibariyle 8.bölümü nihayete erdirdim. Sezonun kesinlikle en iyilerinden biri, Shonda hanım ve George amca bu sezon hangi karakterleri cehenneme yollasak diye düşünedursunlar, dizi patır patır yardırıyor. Oyunculukta pek şükela. Tanıtım sayesinde başladım diziye, teşekkürü borç bilirim.
geçtiği dönemle uygunsuz müzikler beni çok dağıtıyor, doğru (kime göre neye göre döneme göre) seçilmiş müziklerle çok etkili olabilecek sahneler modern müzik seçimleriyle öylece geçip gidiyor. bilinçli yapılmış ve manevi anlamı olan şarkılarmış falan fasa fiso. sinematografi, oyunculuklar, senaryo falan tamam ama müzik çok etkiliyormuş meğersem bir türlü dizinin ruhuna giremiyorum.
ki 3 bölüm izlediğimi de belirteyim.
ha nedir nolacak merak ettirebildiği için izlemeye devam edeceğim. ama bu müziklerle hele de bu kadar amacını aşarcasına yüksek volümde ne kadar etkili olur bende hiç bilmiyorum. bari diyaloglar sırasında kısıverin elimde sopayla ekrana vurup az kısın şunun sesini diyesim geliyo bazen.
karakterleri genel olarak sevdim. beyazlar tabii ki her biri ayrı birer şerefsiz olarak anında kendilerinden nefret ettirmeyi başardılar. birilerini tenzih ediyorum. zenci tayfadan beni rahatsız eden birkaç kişi var ama bakalım daha tam tanıyamadık hepsini.
Müzik uyumsuzluklarından ben de muzdariptim genelde. Ama bi yerden sonra sallamayı bıraktım. Yine de birkaç döneme ve ortama uygun bulduğum müziğe (zenci türküleri filan) denk geldim şükür. (şarkı sözleri bu arada hakkaten cuk oturuyor sahnelere ama dediğin gibi işte. dönem tınıları dışında parçalar kullanıp da yedirmeyi bi peaky blinders’ta sevdim ben)
yani hikaye deli gibi sardı allahtan da akıp gidiyor, roots gibi acı bizim dram bizim yapmamış tadında gidiyor hikayesi. bu açıdan da benim için iyi oldu. yine de ilerde birazına hayır demem azcık acı da çekelim köleliğin fıtratında var sonuçta
müzik için üçüncü bölümdeki partide gossip girl izliyorum sandım bir ara. o denli uyuz seçimler. ama yavaş yavaş görmezden gelmeyi başarıyorum. ben tabii şarkıları hiç anlamayarak dinlemiştim ama kesin tepki almıştır diye underground soundtrack diye aratınca orada bir yorumda okudum bu bilgiyi. yine de onları coverlayabilirlerdi ne bileyim az daha uydurabilirlerdi bişeyler.
müzik dışında gömülecek bir yanı yok bu arada okuyan varsa benim yüzümden çekinmesin gerçekten güzel bir köle hikayesi daha. üst üste ağır gelir diyerek hemen izlemicektim sonra da tam tersi modtan çıkmayın diye başladıım pişman değilim.
@pirate : Niye diyorsun? Niye beklenti yaratıyorsun? Bu da pek ala ispiyon işte. Merak ediyorsa gider önceki yorumlara bakar zaten.
@ozgun14 : E zaten bölüm numarası veriyor oluşuyla beklenti yaratması ispiyon. Yoksa acılı dizi olacağı belli değil mi? Bölüm numarasını kaldırınca zaten o yorumun bi anlamı kalmıyor ki…
(İzlememiş adama tam tarif ettiğin şekilde ispiyon işte.)
“Ne olacağını söylemedim, ne var ki?” kafasına cidden deli oluyorum ya…
En fenası da bu kadar anlatmama, tepki göstermeme rağmen anlamıyor/sallamıyor ve yine bildiğini okuyor oluşu(n @pirate).
bu seferkini dikkate almıştır artık diye düşünüyorum.
5. bölümü de ardımda bıraktım bugünlük paydos. öyle kapatıyolar ki bölümleri devam etsem sonunu getircem dizinin, her bölüm sonraki bölümü açtırıyo direkt.
Her bölümü ayrı bir dram barındıran bir drama dizisi için
demenin ispiyonla minnacık bile alakası yok. Ama anlamayacak olana da benim uzun uzun açıklamamın da manası yok. Ben bu kadar saçma bir ispiyon anlayışı görmedim daha önce.
Alkışlıyorum sizi.
@dkamoy Sen ve ukala tavırların sallanacak boyutu çoktan geçtiniz. İdrak et artık bunu ve muhattap olma benle.
@pirate : Ukalayım ama ukalalığı sana yapmış değilim. Benim izlediğim dizilere bulaşmadığın, ortalığı bulandırmadığın sürece sana bulaşmaktan imtina etmeye başlayalı çok oluyor.
o zaman ben devam edeyim bugün finito yaparız buna.
ama bu dizideki temel sorun (düzeleceğine dair umudum da yok neyse ki diziden aldığım keyfi çok azaltmadı şimdiye dek)
@ozgun14 : “dediğiniz gibi olmadı” derkenki “siz”in içinde ben varsam düzelteyim: Bölümle ilgili hiçbir yorum yapmadım yukarıdaki tartışmada. Ne katıldım, ne de itiraz ettim öyle olup olmadığına. Benim itirazım, bu tip bir yorumun varlığına, her türlü ispiyona karşı hassas bünyelerin ısrarla hiçe sayılışına idi.
(Ben hangi bölümde ne olduğunu hatırlamıyorum. Ama tabii böyle yönlendirilmiş beklentiye sokulmuş olmasan daha bi zevk alacağın bi bölüm olacağına eminim.)
neyse 1×09 a gelirsek
harika bir sezondu. bir kabloludan beklenmeyecek derecede hızlı akan bir sezondu bir an sıkılma fırsatımız olmadı. bu hızın daha önce bahsettiğim gibi bazı sahnelerde eksileri de oldu ama yine de terazi olarak baktığımda güzel bir sezondu.
jenerik müziği güzeldi son olarak. dinlemeyi seviyordum atlamadan. sanırım finito.
WGN America’s Underground Season Two “Teaser”
Bokeem Woodbine (Saving Grace, Fargo), tekrar eden bir rolle 2. sezon kadrosuna katılmış.
DeWanda Wise da 2. sezonda yer alacak isimlerden biriymiş.
@UndergroundWGN Season 2: Harriet Tubman, Others ‘Rise Up’ in New Character Posters
WGN America’s Underground Season Two Full Length Trailer
2. sezonu 0.37 reyting ve 1.103 milyon izleyici sayısı ile açmış.
Bu yazının da yorumlarında bahar temizliği tamam.
Vasat bir başlangıç yapmış.

Ernestine’in sahneleri daha ilgi çekiciydi diğerlerinin sahnelerine oranla.
Yeni karakterlere pek ısınamadım açıkçası. Gidenlerin boşluğunu doldurabilecek kalibrede değil yeni gelenler.
Kapanışı gayet vurucuydu.
Bölüm için puanım: 7.3
S02E02, diziye şu ana kadarki en düşük reyting ve izleyici sayısını getirmiş: 0.23 reyting ve 0.641 milyon izleyici sayısı
S02E02
Sonlara 1-2 sürpriz hamle sıkıştırsalar da bir faydası olmamış. Epey sıkıcı bir bölüm olmuş.
Sezona çok kötü başladı cidden dizi.
Bölüm için puanım: 6.0
S02E05
İlk 4 bölümden daha iyiydi. Önceki 4 bölümü izlerken sıkıntıdan patlamıştım ama bu bölümü sıkılmadan izledim diyebilirim. Bunda muhtemelen tüm ana karakterlerimizi bu sezon ilk kez aynı bölüm içinde izleme fırsatı yakalamamızın payı yüksek elbette.
S02E06
Dizinin açık ara en kötü bölümüydü.
Muhtemelen en ucuza mal olan bölümüydü ayrıca.
Bölümü açtık, dış kapının mandalı bir karakter hayat hikayesini anlatmaya başladı, devam etti, devam etti, devam etti. Susar mı ya da o konuşurken başka bir şeyler de olmaya başlar mı diye 15 dakika kadar dinledim ama yok susmadı.
Susmayınca da merak ettim, ileri sarmaya başladım. Cidden susmamış 54 dakikalık upuzun bölümün en başından en sonuna kadar.
Bu bölümü yapmak kimlerin başının altından çıktıysa bu bölümden kazandıkları para kursaklarında kalsın emi! 
Bölüm için puanım:
WGN America, şunu da iptal et gözünü seveyim artık.
İlk sezonda harikalar yaratan dizi 2. sezonda hiçbir şey sunmuyor. WGN America iptal etmezse yakındır ben iptal edeceğim bu diziyi. İlk sezonu izleyip 2. sezona henüz girmeyen varsa hiç başına oturup da boşuna zaman kaybetmesin bence bu sezonla. 
bu diziye de sezonu bitecek neredeyse ama bir türlü başlayasım gelmiyor. pirate’in yorumlar da sağ olsun azıcık isteğimi de baltalıyor. yok mu başka izleyip de seven:?
@ozgun14 İlk sezonla ilgilli övgüler dizmiştim ben bir sürü. 2. sezonu topluca hüpletmek için bekliyorum.
S02E08
O son sahne bile yeterince heyecanlandırmadıysa daha fazla izlemenin bir esprisi yok. Bıraktım gitti.
İlk sezonu 8.0-8.5 puan ayarında olan dizi 2. sezonda 5.0-5.5 puan seviyelerine indi bana göre. Giden karakterlerin yeri dolmadı. Yeni koydukları karakterler hikayeye zerre katkı sağlamadı. Eski karakterlerin de Ernestine dışında bir izlenirliği yoktu açıkçası. Sunulan doğru düzgün bir hikaye de olmadı 8 bölüm boyunca zaten. Cidden beş para etmez bir sezon oldu.
BET, Hulu, OWN seçeneklerinden en mantıklısı OWN gibi geldi bana açıkçası.
Hulu bunu almaz bence de hiç mantıklı değil. şu salem dizisi hangi kanaldaysa ona götürsünler teklifi belki o alır. ama bir sezon sonra ortada da bırakabilir şaşırmam.
bu arada bunun sonuna yorum yapmamışın 8de kalmış. ucu kapalı bitti mi bari?
Salem’le aynı kanaldaydı bunlar (WGN America).
@ozgun14
*Bunun şu anki kanalı Salem’in kanalı olan WGN America zaten.
*Ben 8’de bıraktım bunu, bitirmedim sezonu.
hadi yav rezillik. ama en azından uyacak kanalı ve ortada bırakacağını doğru tahmin etmişim.
dkamoyun izlemesini bekleyeyim madem. ilk sezondan dolayı silmeye kıyamıyorum
İlk defa bir dizide bir bölümü atladım: 2×06 (16. dakikaya kadar izleyip tümünün aynı terane olduğunu farkedince…)
Ek bilgi: Şimdilik 2. sezondan memnun değilim. 13 bölüm olsaydı şuracıkta bırakırdım da bu kadar bölüm gelmişiz sezon sonun görelim bari moduyla devam.
Sonradan ek: Sezon bittikten sonra da fikrim değişmedi.
Meraklısına: Sonu açık tabii.
S02E06’yı sabredip bitirene madalya falan vermek lazım zaten bence.
Sildiydim zaten artik icim daha da rahat
Yeni kanal arıyorlardı ya bunlar hani; bulamamışlar.