All American – Tanıtım
85 yorum pirate 03 Nisan 2019 08:24
The CW’nun 2018-19 sezonu yenilerinden All American‘ın tanıtımına hoş geldiniz.
GİRİZGAH
All American‘ın ekran macerası 10 Ekim 2018 tarihinde başladı. Başladıktan bir ay sonra 3 bölümlük ek sipariş aldı ve ilk sezonunun bölüm sayısı 16’ya uzadı. 16 bölümden oluşan ilk sezonunu ise 20 Mart 2019 tarihinde tamamladı. 2. sezonu olup olmayacağı ise henüz belli değil.
All American, spor soslu bir gençlik draması. Aile draması ve suç ögelerini de hafiften içerisinde barındırdığını söylemek mümkün.
Dizinin yaratıcısı Jane by Design’ın da yaratıcısı olan ve aynı zamanda You, Reign ve The Shannara Chronicles gibi dizilerde de yapımcılık yapmış olan April Blair. Ona yazar masasında Robert D. Doty ve Lorna Clarke Osunsanmi eşlik ediyor. Yapımcı kadrosunda ise Blair dışında Greg Berlanti, Sarah Schecter, John A. Norris ve Nkechi Okoro gibi isimler yer alıyor.
All American, 0.22 reyting oranı ve 667.000 izleyici sayısı ortalaması tutturdu ilk sezonunun ardından. Kanalın bu sezon yeni bölüm yayınlamış olan dizileri arasında Crazy Ex-Girlfriend ve Dynasty’nin ardından sondan 3. sırada bu alanda. Dizinin dünya geneli yayın hakları Netflix’te bulunuyor. Dynasty’de olduğu gibi bu faktörün dizinin onay almasına katkı sağlayıp sağlayamayacağını ise önümüzdeki 6 haftalık süreçte öğreneceğiz artık.
Dizinin bölüm süreleri ise 41-43 dakika aralığında değişmekte.
KONU
Dizinin hikayesi 2017 yılı sonunda profesyonel kariyeri sona ermiş olan Spencer Paysinger isimli bir Amerikan futbolu oyuncusunun gerçek hayat hikayesinden esinlenilerek senaryolaştırılmış.
Dizinin merkezinde Spencer James isimli bir genç var. Sosyo-ekonomik açıdan pek gelişmemiş ve suç oranı oldukça yüksek olan Crenshaw’da annesi ve erkek kardeşiyle beraber yaşamakta. Crenshaw Lisesi’nin Amerikan futbolu takımının yıldız oyuncusu konumunda ve geleceği oldukça parlak durumda. Crenshaw’a yarım saatlik mesafede bulunan zengin muhiti Beverly Hills’te bulunan Beverly Hills Lisesi’nde koçluk yapan Billy Baker, üst üste 2 başarısız sezonun ardından takımının şampiyonluğa uzandığı bir sezon geçirmek istiyor kariyeri adına. Bu yolda da Spencer’ı takımına kazandırmanın doğru bir seçenek olduğunu düşünüyor ve Spencer’a Beverly Hills Lisesi’ne kaydını aldırma teklifinde bulunuyor. Kendisinin de çocukluğunu geçirdiği bu berbat muhitten kurtulmanın ve daha iyi şartlarda çalışıp futbol oynamanın Spencer’ın geleceği için önemli bir atılım olacağını anlatmaya çalışıyor Spencer’a. Spencer annesiyle konuştuktan sonra benzer düşüncelerle karşılaşınca bu teklifi kabul ediyor ve Beverly Hills’teki fakir çocuğun hikayesi başlıyor böylece.
Beverly Hills’te Koç Billy Baker’ın evinde yaşamaya, yeni takımına ve Beverly Hills’e uyum sağlamaya çalışmaya ve yeni arkadaşlar edinmeye başlıyor Spencer. Geldiği yer/yaşadığı yer ve olduğu kişi/olması beklenen kişi arasındaki farklılıklar da onu epey zorluyor elbette bu süreçte.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Konu bölümünde kendisinden epeyce bahsettiğimiz Spencer karakterine Undercover, Prime Suspect 1973 ve A Discovery of Witches gibi dizilerden anımsanabilecek İngiliz aktör Daniel Ezra hayat veriyor.
Spencer’ın babası o küçükken ailesini terk etmiş. Bu da onun annesine ve kardeşine oldukça bağlı biri olarak büyümesini sağlamış diyebiliriz. Amerikan futbolu konusunda büyük bir yeteneği var ama önemli olan bu yeteneğini nasıl kullanacağı. Kolayca öfkelenebilen, öz güveni yüksek, başına buyruk bir tip Spencer.
Beverly Hills Lisesi’nin Amerikan futbolu takımının koçu Billy Baker rolünde Empire, Murder in the First ve Private Practice dizilerinden tanıdığımız Taye Diggs‘i izleme fırsatı yakalıyoruz.
Billy, geçirdiği talihsiz diz sakatlığı dolayısıyla NFL kariyeri kısa sürmüş olan eski bir profesyonel Amerikan futbolu oyuncusu. Şimdilerde ise bu yarım kalan tutkusunu koçluk üzerinden sürdürmekte saha kenarında.
Crenshaw’da büyüyen Billy, Amerikan futbolu sayesinde kendini oradan kurtarmayı ve sonrasında kendine iyi bir hayat kurmayı başarmış. Güzel bir eşi, Spencer ile aynı yaşlarda olan bir kızı ve oğlu var. Ailesini seven ve önemseyen biri olsa da Amerikan futbolu her zaman onun birincil tutkusu konumunda.
(İlk Bölüm İspiyonu) Spencer’ın annesiyle önceden tanışıklıkları ve sakladıkları bir sırları var.
Billy’nin oğlu Jordan rolünde Michael Evans Behling‘i izliyoruz.
Jordan, babası tarafından görülmek isteyen ve bunun için çabalayan efendi bir genç. Beverly Hills Lisesi’nin Amerikan futbol takımının as oyun kurucusu ve kaptanı. Takım oyuncularının sevdiği ve saydığı biri.
Billy’nin kızı Olivia karakterini 666 Park Avenue, 13 Reasons Why ve The Fosters gibi dizilerden hatırlanabilecek Samantha Logan canlandırıyor.
Olivia, uyuşturucu kullanımı dolayısıyla girdiği rehabilitasyon merkezinden çıkalı daha çok olmamış olan ve hayatını yeniden bir düzene koymaya çalışan bir genç kız. Spencer’ın yeni okulunda edindiği ilk arkadaşı. Spencer ile daha onların evine taşınma ihtimali ortada yokken tanışıp ondan hoşlanmaya başladığını belirtmeden geçmeyelim ayrıca. Tatlı, sempatik, iyi niyetli, güzel bir genç kız Olivia.
Spencer’ın yeni okulunda tanıştığı ve görür görmez gönlünü kaptırdığı güzel Layla rolünde Heartland dizisinden hatırlanabilecek Greta Onieogou karşımıza çıkıyor. Layla ilk tanıştıkları andan itibaren Spencer’a karşı oldukça arkadaş canlısı bir şekilde davranıyor. Annesi vefat etmiş. Babası ise çok zengin biri ve yılın çoğunda şehir dışında bulunuyor. Okulun popüler ve aynı zamanda örnek öğrencilerinden biri Layla.
Layla’nın sevgilisi Asher rolünde Teen Wolf ve Pretty Little Liars dizilerinden tanıdığımız Cody Christian‘ı izliyoruz. Hem takımdaki yerini kaybetme ihtimali hem de kız arkadaşının etrafında çok dolanıyor olması nedeniyle Spencer’ın gelişinden pek memnun değil doğal olarak.
Spencer’ın annesi Grace rolünde Karimah Westbrook karşımıza çıkıyor.
Uzun yıllar boyunca oğullarını tek başına büyütmüş olan, vefakar, destekleyici bir anne. Modern ve olgun bir kadın. Bu okul değişikliğinin Spencer’ın geleceği için bir fırsat olduğunu düşünüyor ve okul günlerinde oğlundan uzakta yaşamayı kendine dert etmiyor.
Billy’nin eşi Laura karakterine Monet Mazur hayat veriyor.
Laura, Beverly Hills’in yerlisi gibi duran ve aileden varlıklı gibi görünen son derece modern bir kadın. Ama kendini beğenmiş ve küstah bir yapısı yok kesinlikle. Aksine son derece sevecen, yardımsever ve anlayışlı biri. Spencer’ı da eve içten bir şekilde buyur ediyor. İyi bir anne ve destekleyici bir eş. Aynı zamanda başarılı bir avukat.
Spencer’ın eski mahallesinden kankası Coop rolünde Empire’dan hatırlanabilecek Bre-Z‘yi izliyoruz.
Kankasının okuldan ve mahalleden ayrılmasından üzüntü duysa da onu taşınması için teşvik ediyor ve onun adına seviniyor. Spencer taşındıktan sonra mahallenin belalı tiplerinden Shawn (Jay Reeves) ile takılmaya başlıyor.
Coop bir lezbiyen. Annesinin yönettiği kilise korosunda yer alan Patience (Chelsea Tavares) isimli bir kızdan hoşlanıyor.
Billy’nin arasının bozuk olduğu ve uzun yıllardır görüşmediği babası Willy rolünde Brent Jennings‘i, Spencer’ın küçük kardeşi Dillon rolünde Jalyn Hall‘u, Spencer’ın eski takım arkadaşı Chris rolünde ise Spence Moore II‘yu izliyoruz ayrıca.
The Walking Dead, I Hate My Teenage Daughter ve The Orville gibi dizilerden tanıdığımız Chad L. Coleman dışında Emily Levine, Casper Van Dien, Mitchell Edwards, Michelle Hayden, James Black, Elvis Nolasco gibi isimler tekrar eden rollerle karşımıza çıkıyor sezon içerisinde. Konuk oyuncu havuzunda ayrıca Chris Conner ve Danielle Campbell da bulunuyor.
YAZARIN NOTU
Henüz ilk 5 bölümünü izlediğim All American’ı yeterli bulduğumu söyleyebilirim. Oyuncu kadrosu, karakterleri, hikayesi ve müzikleri falan hiç fena değil. Yeni bir şeyler sunduğu yok ama eskiye özlem gidertiyor. The CW’dan özlediğim tarzda bir gençlik draması olması dolayısıyla beni yakalamış durumda. Yeni sezon onayı alırsa sevinirim.
yorumlar
S01E07
Normalde en çok Olivia’yı beğenirim ama bu bölüm en kötü görünen oydu valla. O saç kulakları açığa çıkarmış ve makyaj da hiç olmamış. Layla, beyaz elbisesi içinde hoş görünüyordu. Grace de epey şıktı ama en çok Ripley’yi beğendim bu bölüm.
*Malumla ilgili: Öyle bir şey olacağı çok netti. Fazlasıyla hissettirdiler yaklaşan şeyi.
*
yaptığı şey affedilemezdi.
*
o gibi duruyor.
*En az ilk bölüm kadar iyiydi bu arada bu bölümün müzik kullanımları.
S01E09
‘Çete üyeleri de insan. Onlar bu yolu kendi seçmedi. Bla, bla, bla …’
İyi saçmaladılar bu bölüm. Aşırı gereksiz bir propagandaydı.
Bu bölüm sonunda
dair bir his oluşmuştu bende. Senarist olsam ben öyle bir hamle yapardım herhalde. Neyse, olmamasına sevindim.
Çete muhabbetleri açısından daha makul bir bölüm olmuş bu bir öncekine oranla.
Laura’yı izlerken The O.C.’den Kirsten Cohen tadı aldığım doğrudur. İkisi de çok anaç, kibar ve ilgili tipler.
Yeniden hortlatsalar da ben uzun süredir bir ters köşe beklemekteyim o konuyla ilgili.
*Evet, sezonun ilk yarısında Olivia’yı daha hoş bulmaktaydım ama ikinci yarıda ibre bende de Layla’ya doğru kaydı.
*Daha fazla Laura sahnesi istiyorum. Şu kadına dış kapının mandalı muamelesi çekmeyi bırakın artık lütfen.
*Bu Coop baydı artık tamamen. Onun sahnelerini atlayıp geçesim geliyor.
*Bölümün sonlarında şu hit şarkıyı duymak güzeldi.
Spencer’a bir çift lafım daha var. Başında ne dert/dertler olursa olsun o soygun vakasından sonra 1. önceliğin bir zahmet Layla olmalıydı yani. 2 bölümdür kızı göz ardı edişleri beni çileden çıkarıyor. Hak etmiyorsun bu kızı sen. Bas git!
S01E16 (Sezon Finali)
Beni çok etkilemese de olaylı sayılabilecek bir sezon kapanışı olmuş.
Son 3 bölümde falan beklediğim etkiyi tam olarak yaratamasa da Empire’dan da haz etmediğim Bre-Z’nin karakteri Coop bir noktadan sonra iyice çekilmez hale gelse de güzel bir sezon oldu genel olarak baktığımda. The CW dizileri arasında bana göre sezonu en iyi geçireni buydu. The CW’daki reytingleri düşük olsa da Netflix rakamları fena değilmiş galiba. Umarım onay alır.
Season 2 Teaser Promo
Season 2 Big Problems Trailer
S2 Poster
Cool.
Dina Meyer (Point Pleasant, Birds of Prey), tekrar eden bir rolle 2. sezon kadrosuna katılmış. İlk kez sezonun 4. bölümünde gözükecekmiş ve Asher’ın annesi Gwen Adams rolüyle karşımıza çıkacakmış.
S02E01
Son sahne: Her ne kadar şüphe uyandıran ağırbaşlı halleriyle bizi aksini düşünmeye itseler de yeğeni falandır herhalde.
Güzel bir bölümle açmış sezonu. Çoook özlemişim cidden diziyi ve karakterlerini. Coop ve Crenshaw’ın çete muhabbetleri hariç elbette. Şuna ayırdığımız süreye cidden yazık. Ölse de kurtulsak şundan.
-Laura, sen hep gül güzelim ya! Sen üzülünce ben de üzülüyorum valla.
-Billy, hadi ama toparla adamım kendini ve ailene sahip çık.
-Olivia, tam bir yapıştırıcısın valla. Sen olmasan n’apacak bu aile?
-Yeni kız, bizimkilerin arasını bozmasa bari.
*Biri depresyondan çıktı galiba sonunda. Diğeri önümüzdeki bölüm düzelmeye başlar herhalde. Diğerinin tam olarak düzelmeme hakkı var hala. Sıra sende Laila. Baymaya başladın çünkü.
*
*Olivia ve Spencer: Ona bakıp cidden onu mu gördünüz? Aklımın ucundan geçtiyse ne olayım. İçiniz fesat sizin, içiniz!
25. Yıl Mezunlar Partisi ve flashback sahneleri eşliğinde bir Billy-Corey ilişkisi özel bölümü çekmişler. Diğerleri biraz daha 2. planda kalmış bu bölüm. Fena da olmamış.
*
*Spencer-Layla ilişkisini şimdilik bitirdiğimiz için mutluyum. Spencer-Olivia için bir kez daha yoklama yapabilir miyiz rica etsem?
*Dina Meyer’ı ekranda gördüğüm için mutluyum. (Hiç yaşlanmamış bu arada.)
Az B-I-T-C-H değilmiş ama Gwen! Epey F-A-K-E biri olduğu da aşikar. Allah Asher’a da babasına da sabır versin.
*Grace: Hiç yakışmıyorsunuz o elamanla be güzelim! Başka birini bulalım sana. Tercihen beyaz olsun.
‘I feel …’ bölümü yapmışlar.
S02E08 (Sezon Ortası Finali)
Spencer: Anlamadım.
Kötü bir bölümle dönmüş yaklaşık 50 günlük aradan ya da ben pek özlememişim diziyi. Hangisi bilemedim şun an.
*Bir ‘Sırf siyahsınız diye… + Polis’ sahnesi sıkıştırmışlar gereksiz bir şekilde bölümün içine.
*Spencer&Kia ile bir sorunum yok. Geç bile kalmış olabilir hatta.
*Şu Coop denen embesil ölse de kurtulsak artık ya! Coop ve çete hikayelerinden o kadar yıldım ki …
*Black Cotillion ha? Bir beyaz geleneğine güzel bir selam olmuş. Dans da hoştu cidden.
*
S02E11
Sıkıntıdan patladım 42 dakika boyunca. Bu sezon yordukça yordu beni. O ilk sezondaki tat yok dizide. Futbolsuzluk hiç yaramadı diziye. İlk sezonun kredisi tamamen tükendi artık bende. Daha fazla katlanamayacağım bunlara. Bıraktım gitti.
Arrow bitti. Bunu ve The Flash’ı bugün bırakmaya karar verdim. Supernatural ve The 100 da bu sezon sonunda bitiyor. Geriye LOT, Charmed ve Roswell, New Mexico kalıyor The CW’da sadece.
2×16 (Sezon finali) üzerine:
Bir süredir haftalık bir tempoyla izliyordum. Nancy Drew‘la birlikte yeni yıl öncesi başlamıştım, onun tek sezonluk bölümleri daha çabuk bitti haliyle. 16+16 bölüm olarak düşünürsek 8 aydır izliyormuşum hatta. Böyle düşününce göz korkutucu geldi.
The CW ayarında bir dizi olduğunu söyleyebilirim. En azından içinde süper kahramanların dolanmadığı bir şeyler izlemiş oldum. İlk sezonun daha iyi olduğunu, daha doğrusu daha sürükleyici olduğunu düşünüyorum. Özellikle ilk yarısında daha fazla ve sık şaşırtmaca yapıyorlardı. Sonrasında biraz durulup öyle yürüdüler. Ama izlenirliği devam etti.
2. sezon ilki ölçüsünde değil. Layla ve Asher karakterinde daha iyi iş çıkardılar aslında. Sezonun ikinci yarısındaki hikayeleri diğerlerine göre özellikle ilgimi çekti mesela. Olivia da iyi götürdü denebilir.
Spencer ortaya karışıktı. Onun derdi tasası, geleceği, mahallesi falan pek de ilgimi çekmiyor normalde. Belki de oyuncudan dolayıdır. Yer yer iyi götürdükleri oluyor yer yer sıktıkları da.
Öte yandan Coop ve çete meselelerinden sıtkım sıyrıldı artık. Coop’un etrafından dolanarak anlattıklarında daha iyi oluyor sanki. Jordan’ı da basite indirgediler gibi. Koç’un gündemi de onunki misali çok sabit ilerledi mesela. Adam üç bölümde bir takımı bir sebepten bırakmaya kalkıyor, birisi bunu kovmaya kalkıyor veya mutlaka işle ilgili bir arıza çıkıyor. Üstelik bu sezon öncekinin aksine daha az saha içi karmaşa vardı.
Gelecek sezonda Black Lives Matter’ın ağırlığının biraz daha artacağını düşünüyorum ama bakalım. Şimdilik böyle. XOXO.
Chelsea Tavares (Patience) ana kadro oyuncusu olmuş.
+Mike Merrill
+Alondra Delgado
Poster
S3 Fragman
Yutup olanı da dursun.
Uzantı düşünüyollağ.
Simone Hicks karakterinin de içinde yer aldığı, siyah öğrencilerin okuduğu bir üniversitede geçen. Sezonda backdoor pilot olacak.
++Lamon Archey & GG Townson
* Bölümün ortasında sinyalini verdikleri için sonuna şaşır(a)madım ama bununla olur.
* Bölümü BLM’ye pek girmeden açtılar, herhalde devamında azar azar yer verecekler yine. Karantina/pandemi zaten yok.
Yaz ayları bitmiş ve okullar açılmış o kadar şeyin üstüne.
3×02 üzerine:
Aldatmayan insan bulursam nasıl yani diye hesap sorayım diyorum.
Next!
“All American’ Spinoff Starring Geffri Maya in the Works at CW”
* Herkesten çok senin suratında patlar umarım. Sabırla bekliciğim.
*
Bu işin sonu her türlü Layla’ya depresyon olarak dönecek görünen o ki. Üstelik Asher’ın şimdiden Olivia’yla konuşmasıyla ve yeni kızın konunun üstüne gitmesiyle katmerlediler.
* Touchdown+1 durumu bu sefer de bunlara kısmetti. Hala trajikomik geliyor gerçekten. Bana bile ayıp olmuş olabilir hatta.
3×04 üzerine:
“Bula bula bunu mu buldun?” ile “Şimdi mi aklına geldi?” arasında bir noktadayım. Ama ne Spencer’ı ne de Coop’u umursama gibi bir niyetim yok.
Ne çıkarsa bahtınıza.
3×06 üzerine:
* Bu bölümdeki kararların hepsini destekliyorum. Keşke 3. bölümde alsaydınız hatta.
* Simone’u uzantıda kullanmaya niyetli olduklarını bildiğim için ne zaman gidecek diye bakmaktan onunla ilgili olanları ciddiye alamıyorum.