Born to Kill: Bir Psikopatın Doğuşu – Tanıtım
1 yorum pirate 10 Ağustos 2019 08:50
Channel 4’un 2017 yılı ilkbaharında yayınladığı Born to Kill isimli mini dizinin tanıtımıyla sizlerleyiz bugün.
Gerilim ve suç ögelerini harmanlayan drama türündeki dizinin yaratıcıları Kate Ashfield ve Tracey Malone. Bu ikiliye yapımcı koltuğunda Fergus Haycock, Roderick Seligman ve Lucy Robinson gibi isimler eşlik etmiş. Yönetmenlik görevini ise Bruce Goodison üstlenmiş.
Başrol oyuncusu Jack Rowan‘a 2018 yılında BAFTA ve Royal Television Society ödüllerinde birer adaylık getiren Born to Kill, 47’şer dakika uzunluğundaki 4 bölümden oluşmakta.
KONU
Hikayemizin merkezinde Sam isimli, 16 yaşındaki lise öğrencisi bir genç var. Sam, pek arkadaşı olmayan ve yalnız takılan bir çocuk olmasına rağmen dışarıdan bakıldığında gayet normal biri. Annesine ve onun çalıştığı hastanede yatmakta olan yaşlılara karşı sevecen ve yardımsever, sporda ve derslerinde başarılı bir çocuk. Lakin içinde patlamaya hazır bir açlık var. Bu açlığı küçük küçük şeyler tetiklemeye başlıyor ve biz de bir psikopatın doğuş hikayesine şahitlik ediyoruz.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Konu bölümünde kendisinden söz ettiğimiz Sam karakterine Beowulf: Return to the Shieldlands ve Peaky Blinders dizilerinden anımsanabilecek Jack Rowan hayat veriyor.
Babasının öldüğü yalanıyla büyüyen Sam, yeni tanıştığı kişilere babasıyla ve ölümüyle ilgili kafasında senaryolaştırdığı epik hikayeleri anlatıyor büyük bir hevesle. Annesini seviyor ama babasının boşluğunu ciddi bir şekilde hissediyor hayatında.
Sam’in annesi Jenny rolünde The Miniaturist, The Hour ve Emma gibi dizilerden tanıdığımız Romola Garai‘yi izleme şansı elde ediyoruz.
Jenny, Sam’i uzun yıllardır tek başına büyütmüş. Sam’e babasının öldüğü yalanını söylemiş kendince haklı sebeplerle. Sam’in babası bunca yıldır hapisteymiş ve şu sıralar iyi halden erken salınma ihtimali gündemde. Bu durum da Jenny’yi ciddi seviyede rahatsız ediyor.
Jenny, bir hemşire. İyi niyetli, güler yüzlü, sevecen biri.
Sam’in gittiği okulun yeni kızı Chrissy karakterini Lara Peake canlandırıyor. Chrissy, okula gelir gelmez asi ruhlu tavırlarıyla Sam’in dikkatini ve ilgisini çekmeyi başarıyor. Sam kafa dengi, kendisini anlayacak birini görüyor onda.
Chrissy’nin bu asi ruhlu tavırlarının sebebi bir süre önce annesini kaybetmiş olması. Annesinin ölmesinin yasını hala tam olarak atlatabilmiş değil.
Chrissy’nin babası Bill rolünde Good Omens, Guerrilla ve Outcasts dizilerinden hatırlanabilecek Daniel Mays‘ı izliyoruz.
Daniel, karısının vefatı sonrası işini de kaybetmiş olan eski bir polis. İşsizlikten kırılır vaziyette yaşayacak yeni bir yer ararken aklına arasının iyi olmadığı ve uzun süredir görüşmediği yaşlı annesi gelmiş. Hali hazırda hastanede yatan, bakıma muhtaç annesiyle ilgilenmek bahanesiyle annesinin evine taşınmak tek çıkar yol olarak belirmiş gözünün önünde ve kızını da alarak apar topar taşınmışlar.
Bill, mülayim bir kişiliğe sahip bir adam.
Sam’in yeni arkadaşı Oscar rolünde Earl Cave karşımıza çıkıyor. Oscar, Sam’den yaşça küçük olan korkak ve özgüveni zayıf bir çocuk. Okulun yeni öğrencilerinden biri Oscar. Zorbanın biri ona sıkıntı yarattığı sırada Sam ona yardım eli uzatıyor ve bu şekilde tanışıyorlar.
Jenny’nin hastaneden çalışma arkadaşı olan Hemşire Cathy rolünde Trust Me ve Mistresses dizilerinden tanıdığımız Sharon Small‘u izleme fırsatı elde ediyoruz.
Sam’in babası Peter rolünde Coupling, Chilling Adventures of Sabrina, Crossbones ve The Collection gibi dizilerden aşina olduğumuz Richard Coyle karşımıza çıkıyor.
Bill’in huysuz annesi Margaret rolünde ise Elizabeth Counsell‘i izliyoruz. Kadroda ayrıca Lolita Chakrabarti, Jeany Spark, James Greene, T’Nia Miller ve Karl Johnson gibi isimler yer alıyor.
YAZARIN NOTU
İlk 2 bölümünü çok leziz bulduğum dizi 3. ve 4. bölümlerde biraz düşüş yaşamış olsa da genel olarak bakıldığında gayet iyiydi. Çekimleri oldukça başarılıydı. O puslu psikolojik atmosfer çok iyi yansıtılmıştı. Hikayesi de akıcı ve sürükleyiciydi. Ucu da mini dizi olması dolayısıyla kapalıydı.
Jack Rowan, oldukça iyi bir performans ortaya koymuş dizide. Bates Motel’deki Freddie Highmore misali abartıya kaçmamış ve olması gerektiği üzere yalın bir performansla karakterinin hakkını vermiş cidden. Duru bir güzelliğe sahip Romola Garai de çok yakışmış ayrıca rolüne. Lara Peake de dizinin öne çıkan isimlerinden biriydi elbette. Bu 3 ismi de tez vakitte yeni dizilerde izlemek isterim.
Türünün yeterince başarılı örneklerinden biri olduğunu düşündüğüm Born to Kill için puanım: 7.8/10
yorumlar
Başta biraz sıkıcı gibi gelse de sonraları açıldı, güzel bir mini dizi, izlenir.