Dam, Güney Afrika yapımı bir drama dizisi. Dizide kullanılan dil, ağırlıklı olarak İngilizce. Gizem ve psikolojik gerilim türlerini harmanlayan dizinin 8 bölümden oluşan ilk sezonu 22 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmış. 2. sezonu ise geçtiğimiz günlerde başlamış ve haftalık olarak yayınlanmaya devam etmekte.

2022 senesinde Güney Afrika Film ve Televizyon Ödülleri‘ne 11 adaylık ve 2 ödül ile ambargo koyan dizi, Showmax isimli dijital platformda yayınlanmakta.

Alex Yazbek, dizinin yaratıcısı, senaristi ve yönetmeni konumunda. Allan Sperling ve Gary King ise yapımcılığını üstlenmişler.

Diziyi Jacob Fischer (Andrew Buckland) isimli bir adamın garip bir intihar sahnesiyle açıyoruz. Yola Fischer isimli genç bir kadın var hikayemizin merkezinde. Söz konusu intihar eylemini gerçekleştiren adam Yola’nın babası. 6 senedir yurt dışında yaşamakta Yola. Babasının vefat haberini alınca da Şili’den kalkıp küçük bir kasaba olan memleketine dönüyor cenaze için.

Yola çiftlik evinde vakit geçirmeye başladıkça sudaki gariplik dikkat çekmeye başlıyor. Ayrıca hayalet de görmeye başlıyor sağda solda. Bir takım doğaüstü şeyler tarafından tehdit mi ediliyor yoksa ona bir şeyler mi anlatılmaya çalışılıyor?

Rahat tavırlarıyla dikkat çeken, Şili’de onu bekleyen bir nişanlısı olduğunu dillendiren ve burada uzun süre kalmak gibi bir niyeti olmadığı sezilen Yola Fischer karakterine Ludik dizisinden anımsanabilecek Lea Vivier hayat veriyor.

Yola’nın ablası Sienna Fischer karakterini Natasha Loring canlandırıyor. Babası intihar ediyor. Annesi uzun süredir akıl hastanesinde. Aman aman iyi anlaşamadığı kız kardeşi yıllardır ülke dışında. Bekar bir kadın Sienna. Yalnızlığını evli bir adamla yasak ilişki yaşayarak bastırıyor.

Laudo Liebenberg, Sienna’nın ilişki yaşadığı söz konusu evli adam olan Rudy Reese karakterine hayat veriyor. Kasabanın kurucu ailelerinden birinin en büyük oğlu. Jakob’ın ölümünün ardından kasaba liderliğine soyunacak.

Antoinette Louw‘u Yola ve Sienna’nın halası Dora Fischer rolüyle izliyoruz. Yola ve Sienna’nın annesi akıl hastanesine düşünce kızlar için bir anne figürü haline gelmiş Dora.

Faniswa Yisa, Yola ve Sienna’nın annesi Yvette‘in (Jennifer Steyn) yattığı akıl hastanesinde görev yapan Lindiwe Zita isimli, ilgili bir hemşireyi canlandırıyor.

Shadow dizisinden anımsanabilecek Pallance Dladla‘yı Lindiwe’nin karizmatik, motosikletçi yeğeni Themba Zita rolüyle izliyoruz. Dedesi Lazarus‘u (Anthony Patrick Bezuidenhoudt) aramak üzere kasabaya yeni dönmüş.  Themba ve Yola’nın yolları bir barda kesişiyor ve güzelce sohbet ettikleri hoş bir akşam geçiriyorlar.

Rudy’nin erkek kardeşi Max Reese rolünde Reyka dizisinden anımsanabilecek Gerald Steyn karşımıza çıkıyor. Rudy kadar dikkat çeken biri değil Max. Biraz garip bir enerji yaydığını da söylemek mümkün. Yola’dan hoşlandığı seziliyor.

Lindiwe’nin görev yaptığı akıl hastanesinde kalan garip ve gizemli bir hasta olan Clara rolünde ise Agent, Raised by Wolves ve The Watch gibi dizilerden anımsanabilecek Tarryn Wyngaard‘ı izliyoruz. Pek konuşmuyor, duvarlara rahatsız edici resimler çiziyor.

Black Sails ve Grant dizilerinden anımsanabilecek Francis Chouler, ilerleyen bölümlerde Dirk isimli bir dedektif rolüyle dahil olmuş diziye.

Neil Sandilands, Bernoldus isimli bir yerel şarkıcı olarak karşımıza çıkmakta.

Wane Cockroft, Yola’nın daha genç halini canlandırmış.

Kadroda ayrıca Sivuyile Ngesi, Thembisa Mdoda, Andre Odendaal, Marvin-Lee Beukes, Rika Sennett, Lindsay Reardon ve Gabriella Cirillo gibi isimler mevcut.

Dizinin ilk bölümünü izledim. Hikayesinin merak duygusu uyandırdığını söyleyebilirim. Kast, karakterler ve atmosfer de fena durmuyor. Tek kamera yöntemiyle yapılan çekimler rahatsız etmiyor gibi şu an için. Bir miktar yavaş akan bir dizi olduğunu belirtmek gerek tabii.