Yalı Çapkını, Kızılcık Şerbeti, Yürek Çıkmazı, Çöp Adam: Gerçekler Acıd(t)ır — Dörtlü Tanıtım
253 yorum pirate 02 Aralık 2022 08:05
Amerikan dizi sektörünün formsuzluğu son birkaç yılda ciddi seviyelere ulaşmış durumda. Bu da benim alternatif ülkelerden daha fazla dizi izlememe ve daha fazla yerli dizi denememe neden oluyor.
Yerli dizi piyasamızda furyalar moda olmuştur her daim. Bir tıp draması tutar, ortalık tıp dramasından geçilmez olur. Bir askeri dizi tutar; diğer kanallar da bu tarz işlerle çıkagelir. Bir mafya dizisi tutar ortalık mafya dizisi kaynar hale gelir. Şu anın furyası da gerçek hayat hikayelerinden uyarlama diziler. Bu yazımızda biri yeni başlayan, diğer üçü ise iyi reytinglerle devam eden gerçek hayat hikayelerinin ekrana yansıtıldığı 4 diziyi tanıtacağım.
İlk dizimiz Yalı Çapkını. Cuma akşamları Star TV’de yayınlanıyor. Hali hazırda 10 bölümü geride kalmış durumda. Piyasadaki devam eden yerli diziler arasında en çok reyting elde eden dizi konumunda. Son bölümüyle Total grubunda 13.73, AB grubunda 11.19 ve ABC1’de 12.56 reyting elde ederek kendi zirvesini gören dizi, bir süredir yayınladığı dizilerde istediği popülerliği yakalayamayan Star TV’nin yüzünü fazlasıyla güldürmüş durumda.
Son yıllarda adı sektörde sürekli olarak anılan ünlü psikiyatr ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu‘nun çıkınından çıkan dizilerden biri Yalı Çapkını. Bilindiği üzere kendisi İstanbullu Gelin, Doğduğun Ev Kaderindir, Kırmızı Oda, Masumlar Apartmanı ve Camdaki Kız gibi dizilerle de adından sıkça söz ettirmişti daha önce. Yazımıza konu olan dizilerden bir diğeri olan Çöp Adam da yine onun çıkınından çıkma keza.
Mehmet Barış Günger, dizinin senaristi. Burcu Alptekin yönetmeni. Emel Sakarya ve Onur Güvenatam ise OGM Pictures imzalı dizinin yapımcıları.
Geçelim dizinin konusuna:
Gaziantepli Korhan familyası, İstanbul’da yaşayan, ülke genelinde isim yapmış olan, oldukça varlıklı bir ailedir. Ailenin sözü saygıyla ve de korkuyla dinlenen kişisi Halis Ağa, sorumsuzluklarıyla kendisini bir hayli yoran hovarda torunu Ferit’i uslandırmak adına onu evlendirmeye karar verir baskı yoluyla. Ferit, dedesini daha fazla kızdırmak ve büyük bir servetten mahrum kalmak istemediğinden bu isteğine gönülsüzce boyun eğer ebeveynlerinin de sıkıştırmasıyla.
Ferit’e Gaziantep’ten uygun bir gelin adayı aranıp bulunur şehrin tanınmış ve varlıklı aileleri arasından. Buldukları kız ise babasından kalan mirası yiye yiye hala bitirememiş olan Kazım isimli bir toprak ağasının bu günler için büyüttüğü Suna isimli büyük kızı olmuştur. Tanışma, kız isteme merasimi ve düğün, bir hışımla halledilecek şeylerdir Korhan familyası için. Oyalanmaya niyetleri yoktur.
Kız isteme merasimi sırasında çapkın damadımız Ferit işe su koyar ve Suna’yı istemekten vazgeçer. Daha öncesinde çarşıda hiddetli bir tanışma yaşadığı Suna’nın küçük kız kardeşi Seyran’ı orada görünce şaşırır ve heyecanlanır. Yaramazlığı baş gösterir ve Seyran’ı istemeye karar verir. Kazım’ın derdi Korhanlar ile dünür olmaktır ve hangi kızının Ferit ile evleneceğinin onun için bir ehemmiyeti yoktur. Seyran’a sorulmaksızın karşılıklı anlaşma yapılır ve Ferit’in Seyran ile evlenmesine karar verilir.
Üniversite okumak niyetinde bir genç kız olan Seyran, umduğu üzere üniversiteye başlamak için değil evli bir genç kız olarak gelir İstanbul’a. Çok büyük bir yalıya yerleşir, aradığı önünde aramadığı arkasındadır. Çok zorluk çektiği baba evinden ayrılmış olması da başka bir büyük artıdır ama Seyran istemediği bu evlilikten ötürü mutlu ve huzurlu değildir.
Bakalım bundan sonraki süreçte hayat Seyran, Ferit ve çevrelerindeki diğer insanlar için neler getirecek?
*Seyran ve Ferit karakterlerine daha öncesinde Öğretmen dizisinde birlikte çalışmış olan Afra Saraçoğlu ve Mert Ramazan Demir hayat veriyor. Demir’i Çıplak ve Ölüm Zamanı dizilerinden tanıyoruz ayrıca. Saraçoğlu’nu ise Yeşilçam ve Fazilet Hanim ve Kızları dizilerine ek olarak Kötü Çocuk filminden hatırlıyoruz.
*İçerde, Karadayı ve Yılan Hikayesi gibi diziler dışında Babam ve Oğlum, Dedemin İnsanları ve İlk Aşk gibi sinema filmlerinden yakinen tanıdığımız Çetin Tekindor, Halis Ağa karakterini canlandırıyor. Biraz zor bir adam Halis Ağa. Çeşitli kuralları olan, sözünün göz ardı edilmesinden hiç haz etmeyen biri. Disiplin ve itibar, onun için önemli değerler.
*Şarkıcı ve oyuncu kimlikleriyle tanıdığımız Emre Altuğ (Tatlı Hayat, Lise Defteri, Sensiz Olmuyor, Sizi Seviyorum) ile Gözde Kansu (İçerde), Ferit’in ebeveynleri Orhan ve Gülgün karakterleriyle karşımıza çıkıyorlar. Orhan, babasının sözünden pek çıkmayan, suratı da pek gülmeyen biri. Pasif bir adam olduğu da söylenebilir. Gülgün ise vakti zamanında Seyran’ınkine yakın tarzda bir giriş yapmış aileye ve Seyran’ı sevgiyle ve anlayışla kucaklamakta bu nedenle. Halis Ağa’ya karşı saygılı, eltisi İfakat’a karşı ise alaycı bir yaklaşım içerisinde yalıda.
*Hercai ve Kara Ekmek gibi dizilerden anımsanabilecek Gülçin Santırcıoğlu, İfakat karakterini canlandırıyor. İfakat’ın eşi, yani Orhan’ın ağabeyi çok uzun yıllar önce vefat etmiş. Çok uzun evli kalmamış aslında ama Halis Ağa onu gelini bilmeye ve ona evde bir yer vermeye devam etmiş. İfakat’ı yalının genel koordinesinden sorumlu ilan etmiş. Ev ahalisinin bir olay halinde ona danışmasını, ona haber vermesini rica etmiş. Orhan ile gizli bir ilişkisi mevcut ayrıca kendisinin.
*Doğukan Polat‘ı (Söz, Sefirin Kızı) Ferit’in ağabeyi Fuat karakteriyle izliyoruz. Babası Orhan’a holding yönetiminde yardımcı oluyor. Öznur Serçeler (Erkenci Kuş) ise Fuat’ın eşi Asuman rolüyle karşımıza çıkıyor. Fuat ve Asuman’ın çok isteseler de çocukları olmuyor bir türlü.
*Diren Polatoğulları (Üç Kuruş, Karadayı), Seyran’ın babası Kazım karakterine hayat veriyor. Çekilmezlikte son nokta bir adam Kazım. Çıkarcı, görgüsüz, tembel, cimri biri. Bunların ötesinde dayakçı bir eş ve baba. Maddi durumları epey iyi olsa da bir hizmetçi tutmamış onca sene konaklarına. Karısını ve kızlarını hizmetçi olarak çalıştırmış evde. Onlara ikinci sınıf insan muamelesi çekmiş ve hayatları boyunca zulmetmiş. Kızlarını bir mal olarak görmüş ayrıca. İlerde iyi bir aileye gelin olmalarının onun için prestij ve zenginlik kaynağı olacağını düşünmüş. Bu sebeple kızlarına küçük yaştan itibaren çeşitli beceriler (yabancı diller, müzik aletleri, görgü kuralları, dans vb.) kazandırmayı ilke edinmiş. Nihayet hayaline kavuşmak üzere bu evlilikle anlayacağınız.
*Sezin Bozacı (Kırmızı Oda), Kazım’ın karısı Esme karakterini canlandırıyor. Beril Pozam (Afili Aşk) ise büyük kızları Suna karakterine hayat veriyor. Seyran evlenince şimdilik kurtulmuş gözüküyor baba zulmünden ama Esme ve Suna için zulüm artarak devam ediyor. Korhanlar ile olan evlilikte bir anda taca çıkması Suna’nın babası için iyi bir yatırım olmaktan çıkmaya başlamasına da yol açıyor. Bu hayattaki en büyük hayali evlenmek olan Suna’ya da bol ağlamalı yakın bir gelecek düşüyor.
*Çok fazla sayıda dizi ve sinema filminden yakinen tanıdığımız Serif Sezer, Kazım’ın halası Hattuç karakterine hayat veriyor. Halis ile aralarında bir yakınlaşma ve evlilik ihtimali olmuş vakti zamanında ama işler farklı gelişmiş. Hattuç, hiç evlenmemiş bunca sene. Babası öldükten sonra kardeşinin, kardeşi öldükten sonra da yeğeni Kazım’ın yanında bir hayat sürmüş. Kazım’ın ailede sözünü az buçuk dinlediği ve saygı duyduğu tek kişi Hattuç.
*Buçe Buse Kahraman‘ı (Ben Gri, Yasak Elma), Ferit’in sevgilisi Pelin karakteriyle izliyoruz. Pelin, Ferit’e çok aşık. Öyle ki başka biriyle evlenmesine bile razı geliyor. Onun Ferit’ten, Ferit’in de ondan vazgeçmek gibi bir niyeti yok elbette. Onların ilişkileri Seyran’ın kabullenmesi gereken bir durum daha ziyade.
*Bu diziyle ilk oyunculuk deneyimini yaşayan Umut Gezer, Seyran’ın eski sevgilisi Yusuf karakterini canlandırıyor. Yusuf ile Seyran’ın birlikte şehir dışında üniversite okuma hayalleri varken ortaya çıkan zorunlu evlilik durumu bu hayallere engel oluyor. Seyran’ın birlikte kaçma talebine Yusuf korkakça yaklaşıp Seyran’ı kendi başına bırakınca çiftimiz ayrılıyor ama Yusuf bu ilişkiyi kafasında bir türlü bitiremiyor.
*Ersin Arıcı, Ferit’in şoförü ve aynı zamanda sağ kolu konumundaki Abidin karakterine hayat veriyor. Sempatik, sır tutan, sorun çıkarmayan bir adam Abidin. Tam bir iş bitirici.
*Yalının yatılı hizmetli ekibine de değinelim. Ekibin başında Halis Ağa’nın onca yıldır birlikte çalıştığı ve çok güvendiği Latif (Yiğit Tuncay) var. İrem Altuğ (Çukur), evdeki hizmetçilerden biri olan Sultan‘a hayat veriyor. Oldukça meraklı bir kadın Sultan. Bir miktar da suratsız. Naif kocası İbrahim (Cansu Fırıncı) de yalıda çalışıyor. Kızı Dicle (Selen Özbayrak) de yalıda hizmetçilik yapmakta. Bir de Fırat (Yağız Ata Dinçer) isimli küçük bir oğlu var. Şefika (Hülya Duyar), yalının aşçısı. Carlos (Muhammed Mustafa) isimli yabancı bir çalışan da mevcut ayrıca ekipte.
*Menderes Samancılar (Asmalı Konak, Sıla) ise Halis Ağa’nın sanatına büyük değer verdiği Necip isimli huysuz bir mücevher sanatçısı rolüyle çıkıyor ara ara karşımıza. Halis Ağa, Ferit’i onun yanına çırak yapacak ilerleyen süreçte.
Diziyi başladığı günden beri ilgiyle takip ediyorum. Afra Saraçoğlu ve Mert Ramazan Demir arasındaki daha önce birlikte çalışmış olmaktan kaynaklı o kanka uyumu diziyi izlememdeki en büyük etken. Seyran, Ferit ve Pelin arasındaki sahneler de dizideki favori sahnelerim. Beril Pozam, dizide öne çıkan isimlerden biri. Emre Altuğ’un ve Gözde Kansu’nun yeterli seviyede kullanılmadığını düşünüyorum dizide. Gözde Kansu’nun karakteri Gülgün’ün daha fazla süre aldığı takdirde dizi için bir pozitif enerji kaynağı olabileceğine inanıyorum. Emre Altuğ’un karakteri Orhan’ın ise büyük bir uyanış ve evrim geçirmesi şart.
yorumlar
– Yalı Çapkını‘nı hala izliyorum. Bazen kasten sinir bozuyorlar tabii, o da Gülseren Teyze dizilerinin olmazsa olması.
Başrollerin uyumu + Ferit karakterinin kendisi sağ olsun, kolay ilerliyor. Kazım dahil diğer karakterlere kaymalarındansa ana ikilide kalmalarına, hatta içine Pelin’i katmalarını tercih ederim.
Dizinin tutacağı belliydi ama herkesin beklentisini aştığı da gerçek. 2. sezona da uzar bu durumda.
– Çöp Adam‘ın ilk bölümünü de izledim. Ülkece Gülseren Teyze bağımlısı olduğumuz için insan artık merak da ediyor ne çıkacak diye. Bu sefer kadının tekini zindana kapatan bir adam var. Üstelik niye kapattığını kendi de bilmiyor güya, psikolojik sorunlar forever.
Önceki dizilerine göre daha farklı ayarda, içine az da olsa komedi falan katalım demişler.
– Kızılcık Şerbeti‘ni tanıtımların yarattığı tartışmalar nedeniyle 1 bölüm izledim. Bana yetti. En son bir fragmana denk geldim. Modern görünen şapşal kız, kocasının + ailesinin düşünce sistemine tanık oluyordu.
– Yürek Çıkmazı‘na bakmadım. O da eksin kalsın.
Yalı Çapkını (Bölüm 1)
Ne künyesini okudum ne de fragmanını izledim. Aklımda hiç yokken YouTube’da karşıma çıkınca yemek yerken ‘5-10 dakika bir açıp kapayayım.’ diyerek bodoslama daldım. İlgi çekici sayılabilecek bir sahneyle açtılar bölümü. İlk 15 dakika o rüzgarla geçti. ‘Asıl kız’ sanılabilecek kişi figüran çıktı. Adnan Ziyagil’in köşkü bu yalının yanında halt yemiş bu arada. Yalıdaki insan sayısı gereğinden fazla. Malzeme de yeterince bol. Malzemelerin yarısı bir gelinden kaynaklı denebilir gerçi. ‘Herkes için gelin’ kampanyası kapsamında dahil olmuş maşallah yalıya. Yalı ahalisinin soy ağacı tam oturmadı henüz bu arada kafamda. 3 oğlu var di mi şimdi bu dedenin? Gaziantep kısımları ise tam anlamıyla mide bulandırıcıydı. ‘Kendi evinde Cindirella’ olayı olsun, hamamı olsun, diğer şeyleri olsun bu kafaya, bu kültüre mide bulanmaması mümkün değil zaten. Hiç mi hiç tarzım olmayan bir diziye yanlışlamaya misafir olmuşken sürpriz bir şekilde devam etmem için Gaziantep’ten hemen çıkmamız lazım bizim. O Üç Kuruş’ta da sevemediğim sevimsizin karakterinin de acilen ölüp gitmesi lazım ayrıca. Son olarak; dönem dizisi olsa ve seksenli yıllarda geçse daha fazla makbüle geçermiş bence.
Yalı Çapkını (Bölüm 3)
‘Sen de bir tek bana gösteriyorsun gerçek yüzünü.’
Adam ne yazık ki haklı.
‘Kanka uyumu var bunların arasında. İlk defa birlikte çalışmadıkları, daha önce bir set ortamında karşılıklı oynayıp çok eğlendikleri o kadar hissediliyor ki.’ diye düşünüp baktım geçmiş işlerine. Doğru hissetmişim. Öğretmen dizisinde çalışmışlar birlikte.
Seyran-Gülgün sahnelerindeki naifliği ve sevgi tomurcuklarını izlerken
mi acep?
Diziye alıştım iyice de Kazım’a alışmam mümkün değil. Diren Polatoğulları’nı diziden çıkarsınlar n’olur!
Yalı Çapkını (Bölüm 4)
Seyran-Ferit-Pelin üçgeninde gelişen sahneler favorim. Bu bölümdeki malum sahne de hiç bitmesin istedim. Emre Altuğ’un iyi kullanılamadığını düşünüyorum bu arada dizide.
Gnül Dağı’nın ardından en yüksek reytingli 2. dizi bu şu an sanırım. Star, en son ne zaman bir dizi tutturmuştu diye düşünüyorum ve aklıma gelmiyor. Minimum 5 sene olmuştur herhalde.
Yalı Çapkını (Bölüm 5)
*Kız haklı. Yalı, yalı değil; açık cezaevi.
*İfakat’ın ‘Bu yalıda benden izinsiz kuş uçamaz.’ tavırlarından şimdiden sıkıldım. Fazla şımartmışlar bu lanetli/kara dulu.
*Öfff, yordun be gereksiz, gurursuz, laftan anlamaz, tipsiz Yusuf!
*Kazım: Ağaymış. Aynı mertebede değilmiş. Utanmaz, arlanmaz, haddini bilmez bir mirasyediden başka bir şey değilsin sen.
*Ferit Bey, karşı taraftan cool olmasını bekliyorsun ama ondan beklediğinin yarısı kadar bile cool olamıyorsun.
*Halis’e bak; sesi değişti malumu görünce. Eğilip bükülebiliyormuş, kibarlaşabiliyormuş bizimki.
*Ablayı ablaya yapacaklar belli ki. Boşatır mı? Yoksa kuma mı gelir?
*Yalı Çapkını, Öğretmen derken Afra Saraçoglu’na kanım kaynamaya başladı benim iyice. Koyu Fenerbahçeli olduğunu bilmek de bonus elbette. Saç rengini forma lansmanındaki gibi açsalar daha iyi olur bu arada.
Yalı Çapkını (Bölüm 6)
*Sunacık; ‘Havlayan köpek ısırmaz.’ şeklinde o atasözü. ‘Isırcak it havlamaz.’ değil. Ama yine de sen bilirsin tabi. Bu arada Beril Pozam’ın Afili Aşk’ta oynadığı o kadar aklımdan çıkmış ki! Buradaki halinin biraz daha zayıf olmasından olsa gerek.
*İlla bir kusur bulacak kıl usta. Ne güzel çizmiş işte kızcağız yüzüğü. (Sonrası değil o an önemli.)
*Ferit haklı. Kesinlikle diğer kıyafet daha güzel olmuştu. Bu sonraki kıyafet İfakat’tan hallice olmuş.
*Fuat yürümüyor; koşuyor resmen. Yol verse de Abidin yürüse daha hoş olur sanki ama. Böylesi dramaya daha fazla hizmet etmekte tabii.
*Gülgün’ün İfakat’tan haberi var sanki ama dillendirmiyor. Başka konuları bahane edip laf sokuyor, isyan bayrağı havada ama dillendirmiyor. Önümüzdeki bölümde dillendirmeye başlasa mı artık?
*Sizde de iyi cesaret var Gülgün-Orhan çifti. Kazım ile insan içine çıkılır mı? Hele de o tarz bir mekana? Korktum bir an orayı pavyon zannedip peçeteye şarkı isteği yazıp gönderecek diye. Kazım demişken; residansa çöktü hadsiz. Bir de diyor ki residansı satalım, farkı da ben vereyim daha şık bir yer alalım. Pes!!! Hiç utanma yok bu şerefsizde!
*Her yalıya/köşke/malikaneye bir Abidin lazım. Kazım, İfakat, Halis ve Latif: Bunlar da bu dünyaya lazım değil. Keşke el ele tutuşup yok olup gitseler.
*Rahat bırakın kızcağızı okuluna gitsin! Halis’in zaten bir
var. Öyle değil mi Sultan?
Yalı Çapkını (Bölüm 10)
*Daha fazla Gülgün sahnesi istiyorum ben ya! İçerde’de de severdim Gözde Kansu’yu ama burada ayrı bir kanım kaynadı. Onun o pozitifliğine, güler yüzüne ihtiyacı var kesinlikle dizinin.
*Seyran: Tamam eksileri sende tutuklu kalsın da artılarını 30 saniyeden daha uzun süre vitrinde tutabilsen şu Feritcağızın be kız!
*Sultan’ın kız da yürümüyor koşuyor. Biraz daha tepki alamazsa uçmaya başlaması da yakındır.
Yürek Çıkmazı (Bölüm 1)
Vayyy, Aydan Şener çıktı dizinin içinden. Yıllar sonra ekranlarda. 60 yaşında böyle görünmek… Helal olsun.
Kadro yeterince dikkat çekici. Fena da başlamadı. Sinir uçlarına oynamaya çalışan tarzda bir iş. Baba, 3 numaralı evlat ve avukatlık şirketinin sahibi olan sığır olmak üzere 3 adet küfürlük karakter mevcut. Bu sayı daha da artabilir belki. Ekranda görmeyi özlediğim bir güzellik olan Dilara Aksuyek’in karakteri manasız ‘babacilik’ gösterileriyle zirvedeydi bu üçlü arasında. Bu kadının sorunu ne anlamadım. En çok bu yoracak, en çok bu sinirlendirecek gibi beni.
Yürek Çıkmazı (Bölüm 2)
Niye bağırıp çağırıyorsun lan kızcağıza? Sana yapılan kötü şeyleri başkasına yansıtınca tüm acınırlığını kaybediyorsun. Ne farkın var şimdi senin o hiç haz etmediğin adamdan?
Kızılcık Şerbeti (Bölüm 1)
Bu güzelim anneden bu mal kız(lar) nasıl türemiş anlayamıyorum açıkçası. Cidden anlamıyorum.
Kıvılcım’a bayıldım ben. Filtresiz bir şekilde düşüncelerini dile getirmesine ve dik duruşuna. Bir büyük hata yaptı ama annesinin gazıyla. Malum olayın ardından o mal ötesi kızı Doğa’ya karşı yumuşama emaresi göstermeyecekti.
Dizinin arkasındakiler Kıvılcım’ı kötü göstermeye çabalar haldeler denebilir. Sosyal medyada/medyada da fazlasıyla yüklenirler bu karaktere. Ama tepkilere göre ayar çekip karakterin bu duruşunu bozmazlarsa azınlıkta kalmak üzere benim gibi çok sayıda seveni de çıkar bu karakterin. Kıvılcım bu çizgisini bozmadığı sürece sadece ve sadece onun için izlerim ben bu diziyi kısacası.
Bu sezon ilk defa bir reyting sıralamasını çok merak ediyorum bu arada. Yalı Çapkını’nın karşısında ne yapmıştır acaba?
Kızılcık Şerbeti (Bölüm 3)
Çat diye bitirmişler bölümü.
Bunların nispeten daha katlanabilir gibi duran 2 ferdi (damat ve annesi) bile katlanabilir değil şekild A’da görüldüğü üzere. Amca nispeten daha ortak noktada buluşulabilir biri. Hatasını anlayabiliyor, kalıcı bir sınır bozukluğu halı yaratmıyor en azından.
İlk bölümde bir tarafı eleştirip diğer tarafı pas geçeceklermiş gibi bir izlenim oluşmuştu bende ama öyle olmadı çok şükür. Kayınbaba ve görümce gibi 2 ekstra pozcu tipi layıkıyla eleştirebiliyorlar şu ana kadar. Bu dizinin piyasadaki varlığından memnunum kısacası. Umarım reytingleri gelişir ve günün en yüksek reytingli 2. dizisi olmayı başarır uzun vadede.
Kızılcık Şerbeti (Bölüm 4)
Çeyiz ne yahu? Ondan öte ‘Ceyiz gösterim günleri’ ne?
Bu Doğa tam bir bukelamun cidden. Kapıya koşa koşa gidip terlik götürmek nedir? Bu yetiştirilmeye bu davranışlar yakışıyor mu hiç? Bu nasıl bir özsaygısizlik? Bu nasıl bir kemiksizlik? Kemiksiz demişken Kayhan geldi tabii hemen aklıma. Babasına çekmiş belli ki anasından ziyade. Kıvılcım dışındaki herkes çok sevimsiz cidden şu dizide. Biraz amcaya biraz da teyzeye ılık durumdayım bir de işte.
Kızılcık Şerbeti (Bölüm 5)
*Doğa: Pes, cidden pes! Nasıl bir sabır, nasıl bir gurursuzluk sendeki? Bunca olayın, bunca lafın, bunca kısıtlamanın üstüne senin yerinde annen yada teyzen olsa 10 kere terk etmişti o evi ve o adam müsvettesini.
*Sönmez: Cidden neyin kafasını yaşıyorsun sen ya? Kızın o senin ve daha da önemlisi haklı olan o.
*Kıvılcım: Ben de en az senin kadar ‘Pardon?’ modundayım. Yani o konunun tekrar açılmasını bekliyordum ama bu şekilde değil. Dünürlerin bir tanıdığı çıkmalarını ve tekrar yüz yüze gelmelerini bekliyordum. Neyse, belki cidden tanıdık çıkarlar ve konunun kapanışı dünürler sayesinde olur.