Hammer House of Horror, 13 Eylül 1980-6 Aralık 1980 tarihleri arasında İngiltere’nin ITV kanalında yayınlanmış bir dizi. Bölümlük hikayelerden oluşan bir antoloji dizisi olan Hammer House of Horror, korku, gerilim, gizem ve fantastik drama unsurlarını bünyesinde bulunduruyor. 13 bölümden oluşan dizinin yapımcılığını Brian Lawrence, David Reid ve Roy Skeggs üstlenmişler. Her bölümde birbirinden farklı karakterler, oyuncular ve hikayeler ile karşımıza çıkan dizinin bölüm süreleri 54’er dakika uzunluğunda.

Dizinin ilk bölümünde 17. yüzyıldan gelen bir cadı, sinema sektöründe çalışan evli bir çiftin evinde, 20. yüzyılda gözlerini açıyor ve olaylar gelişiyor.

Bölümün başrollerini Jon Finch, Prunella Gee ve Patricia Quinn paylaşıyor.

İkinci bölümde Julia Foster‘ın canlandırdığı Ruth isimli bir dergi yazarı, şişman insanların zayıflamasını sağlayan bir yere haber kovalamak niyetiyle gidiyor ve sonrasında gizem dolu olaylar yaşanıyor.

Üçüncü bölümde Norman Shenley isimli bir emlakçıya satışa çıkarması için bir ev sunuluyor. Sonrasında da ‘Rüya mı yoksa gerçek mi?’ sorusunu sorduran bir süreç işlemeye başlıyor.

Başrolde Denholm Elliott‘ı izliyoruz. Norman’ın güzel sekreteri Lolly rolünde ise Lucy Gutteridge karşımıza çıkıyor.

Dördüncü bölümde bir süre önce oğulları vefat eden bir çiftin yeni bir çocuk evlat edindikten sonra başlarından geçen garip ve ürkütücü olaylar serisini izliyoruz.

Barbara Kellerman, Gary Bond ve Matthew Blakstad, bölümün başrollerini paylaşıyorlar.

Beşinci bölümde tek çocuklu bir çift, yaşlı bir adamın karısını katlettiği bir evi satın alıyorlar ve eve adım attıkları ilk andan itibaren garip olaylar yaşanmaya başlıyor.

Rachel Davies ve Nicholas Ball, söz konusu çifte hayat veriyorlar. Çiftin küçük kızları Sophia rolünde Emma Ridley‘yi, ailenin yardımsever karşı komşuları Jean rolünde ise Patricia Maynard‘ı izliyoruz.

Altıncı bölümde Graham isimli bir adama vefat eden amcasından bir oda dolusu sanat eseri miras kalıyor. Bu sanat eserleri arasında fantastik özelliklere sahip bir put da bulunuyor.

Graham rolünde Leigh Lawson‘ı, Graham’ın kız arkadaşı Sarah rolünde ise Angela Bruce‘u izliyoruz.

Yedinci bölümde hırsızlık suçundan hüküm giymiş Chuck isimli bir adam 2 senelik hapis cezasını tamamlayıp evine dönüyor. Sonrasında da hapishanedeyken onu ara ara ziyaret edip para bırakan yaşlı bir adamın iş yerine gidiyor teşekkür etmek maksadıyla. Orada işe başlıyor ve olaylar gelişiyor.

Chuck rolünde Succession, The Slap ve Medici gibi diziler ile Troy, The Bourne Supremacy ve The Autopsy of Jane Doe‘nun da aralarında bulunduğu birçok sinema filminden hatırlanabilecek Brian Cox‘u izliyoruz. Chuck’ın karısı Annie rolünde Elaine Donnelly, Chuck’ı işe alan yaşlı adam olan Martin Blueck rolünde ise Peter Cushing‘i izliyoruz.

Sekizinci bölümde bir süredir iş-güç nedeniyle erteledikleri balayına çıkmak üzere yol alan evli bir çiftin arabaları bozuluyor ve yakınlarda bulunan ormanlık alandaki bir eve misafir oluyorlar. Sonrasında da doğaüstü olaylar yaşanmaya başlıyor.

Evli çift rolünde Celia Gregory ve Christopher Cazenove‘yi izliyoruz. Çifti evine misafir eden orta yaşlı kadın rolünde ise Diana Dors karşımıza çıkıyor.

Dokuzuncu bölümde baştan çıkarıcı bir cazibesi olan ve peşine takılan erkekleri büyük bir soğukkanlılıkla öldüren bir kadın ve bu kadını yakalamak için işe koyulan bir dedektifin hikayesini izliyoruz.

Bölümün başrollerini Anthony Valentine ve Suzanne Danielle paylaşıyor.

Bir tarikat, yaklaşan bir ayin, tarikattan kaçan genç bir kız, sihirli aynalar… Klişelerle dolu bir hikaye vaat ediyor onuncu bölüm.

Bölümün başrollerini Ray Lonnen, Rosalyn Landor ve John Carson paylaşıyor.

On birinci bölümde psikolojik rahatsızlıkları olan bir kadın, evine bir gece vakti zorla giren ve kendisine tecavüz etmeye yeltenen bir adamı öldürüyor ve sonrasında psikolojisi çok daha kötü bir hal alıyor.

Söz konusu kadına Kathryn Leigh Scott hayat veriyor. Simon MacCorkindale‘i kadının hayat arkadaşı rolünde, Stanley Lebor‘u kadının öldürdüğü adam rolünde, Mia Nadasi‘yi de bir çeşit medyum rolünde izliyoruz.

On ikinci bölümde bir aile, yağmurluk içerisindeki esrarengiz bir otostopçuyu arabalarına alma hatasında bulunurlar ve söz konusu otostopçu bir kazaya sebep olur. Sonrasında ailemiz gözlerini bir hastanede açar ve olaylar gelişir.

Bölümün başrolünde Anna Calder-Marshall‘ı izliyoruz.

On üçüncü ve son bölümde ise birkaç gün önce morgda çalışmaya başlayan Edwyn isimli bir adamın arka arkaya karşısına çıkan ‘9’ numarasını saplantı haline getirmesinin hikayesini izliyoruz.

Bölümün başrolünde Peter McEnery yer alıyor.

Bölümlerin büyük bir kısmında oyunculukları oldukça yetersiz, çekimleri de özensiz buldum ama nedendir bilinmez diziyi izleyip bitirmekten kendimi alamadım. Her yerinden ucuzluk aksa da tahmin edilebilirliği yüksek bolca an yaşatsa da sezonu tamamladım.

Aşırı derecede gereksiz bulduğum son bölüm ve biraz da ikinci bölüm hariç öyle aman aman sıkıldığım bir bölüm olmadı. Hem hikayesiyle, hem sunumuyla hem de iki başrol oyuncunun performansı ile öne çıkan üçüncü bölüm ve dakikalar ilerledikçe iyi açılan yedinci bölüm dışında çok beğendiğim bir bölüm olduğunu da söyleyemem. Orta karar bölümlerden ibaretti dizi. Yine de 1, 3, ,5 , 6, 7 ve 12 gibi bölümleri izlediğim için memnun kaldım diyebilirim çeşitli sebeplerle.