Invasion — Tanıtım
37 yorum pirate 23 Ekim 2021 08:45
Apple TV+’ın yeni bilim kurgu dizisi Invasion, 22 Ekim’de ilk 3 bölümüyle görücüye çıktı. Sezon, 10 bölümden oluşacak. Kalan bölümler haftada 1 bölüm şeklinde yayınlanacak. Bu da dizinin fragmanı:
Simon Kinberg (The Twilight Zone, X-Men film serisi, Mr. & Mrs. Smith) ve David Weil (Hunters, Solos), 50-60 dakikalık bölümlerden oluşan dizinin yaratıcıları konumundalar. Bu ikiliye yapımcı koltuğunda Philipp A. Barnett, Audrey Chon, Elisa Ellis, Amy J. Kaufman, Katie O’Connell, Jakob Verbruggen ve Andrew Baldwin gibi isimler eşlik etmişler.
Adından da anlaşılacağı üzere ‘uzaylı istilası’ temalı bir dizi var karşımızda. Karakter odaklı olarak ilerleyen dizimiz, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan bir grup insanın yaşadıklarına odaklanıyor. Dünya üzerinde garip olaylar yaşanmaya başlıyor ve biz de söz konusu karakterlerin gözünden bu olayları izlemeye başlıyoruz arka planda. Karakterlerimizin özel hayat sorunları da dizide önemli bir yer edinmekte elbette.
Kısa kısa söz konusu karakterlere de değinelim o vakit:
=Aneesha (Golshifteh Farahani)=
New York’ta yaşayan eğitimli bir kadın. Tıpkı kendisi gibi doğulu bir adam olan Ahmed (Firas Nassar) ile evli. Evliliklerinde bir takım problemler mevcut. Luke (Azhy Robertson) isimli garip tavırlar sergilemeye başlayan bir oğlu ve Sarah (Tara Moayedi) isimli bir kızı var.
=Mitsuki (Shioli Kutsuna)=
Japon Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi olan JASA’da çalışan zeki bir bilim kadını. Astronot kız arkadaşı Hinata‘yı (Rinko Kikuchi) uzaya göndermiş olmanın gururunu ve ondan yaklaşık 1 sene ayrı kalacak olmanın hüznünü bir arada yaşıyor.
=Trevante (Shamier Anderson)=
Afganistan’da görev yapmakta olan ABD’li bir asker.
=Casper (Billy Barratt)=
Manchester şehrinde yaşayan İngiliz bir çocuk. Aklı başında ama biraz ürkek bir tip. Sürekli olarak ilaç kullanması gereken bir hastalığı mevcut. Jamila (India Brown) isimli bir kızdan hoşlanıyor.
=John (Sam Neill)=
ABD kırsalında yaşan bir şerif. Yılların yorgunluğu ve yıpranmışlığını taşıyan dindar bir adam. Emekli olacağı gün meydana gelen garip olayı Tanrıdan bir işaret olarak görüyor ve söz konusu olayın üstüne gitmeye karar veriyor.
DeWanda Wise, şerif yardımcısı Grady rolüyle karşımıza çıkıyor. Daisuke Tsuji, Mitsuki’nin çalışma arkadaşı Kaito karakterini canlandırıyor. Paddy Holland‘ı Casper’ın okuldan zorbası konumundaki Monty rolüyle izliyoruz. Camille Rowe, Noah Bean, Michael Harney, Naoko Mori ve Tom Cullen ise kadroda yer bulan diğer isimlerden bazıları.
Dizinin yayınlanan ilk 3 bölümünü izledim ve yeterli buldum. Aksiyon ya da etrafta uzaylı aramaktan ziyade karakter merkezli bir drama dizisi olarak bakmak lazım diziye. Çok ünlü oyunculardan oluşmayan kadrosunun göze battığını söyleyemem. Böylesi iyi olmuş bile olabilir hatta.
yorumlar
Çok mu ağır dram yoksa bana mı öğle geliyor ? ilk 3 bölüm için
@aquake: Çok ağır dram yok ortada. Dizide zaten bir tane aile var. Biraz onların draması sıkabilir. Sıkıldığın yerde ileri sararsın en kötü.
Bana mı öyle geliyor, yoksa Türk dizilerindeki zaman öldürme ve sakız gibi uzatma teknikleri yabancı dizilerde de karşımıza çıkmaya başladı ? Anlamsız uzatılan sahneler, uzaklara bakmalar felan artık bunaldım. İlk 3 bölümü birden yayınladıklarını görünce tahmin ettim zaten bu şekilde olacağını, yalnız ilk bölümü vermiş olsalar kimse devamına bakmazdı, haftaya beklemezdi Adamlar filmi çekiyorlar normlade edit odasında atılacakları ekleyip mini dizi diye kakalamaya başladılar.
biraz uzatmalar var bana kalırsa da, dünya yıkılıyor, sizin derdinizi bu kadar başımıza kakmayın diyesim geliyor ama sevdim mi, sevdim.
Dizinin ciddiyetini ve farklı yerlerde geçmesini sevdim ama çok mu ağırdan alıyorlar (tempo değil, asıl mevzu) diye de sormadım değil 4 bölüm geçtikten sonra. İşin ilginci, genelde bu tür farklı ülkelerde geçen yapımlarda Uzak Doğu tarafının hikayesi en çok izletir ama şahsen bu dizide şimdiye kadar en sıkıldığım hikaye Japonya tarafı…
-İranlı aile kısmında ise kadının kaşlar yüzünden zor odaklanıyorum, sürekli hülyalı bir bakış
metresin derdinde şerefsiz.
-Afganistan’daki başrol asker de oyuncak gibi tüfek sürekli elde deli etti…Yine de hikayesi ilerliyor en azından.
-İngiltere kısmını da oldukça merak ediyorum neye bağlanacak diye.
-Sam Neill tarafını mübarek ilk bölümden sonra göremedik, bu nedir arkadaş?…
Jenerik müziğini çok sevdim ve duyduğum an “The Leftovers”ı andırıyor demeye kalmadan onun da müziklerini yapan Max Richter’i gördüm. Bazı tınıları çok benziyor ama şikayetçi değilim. Her ne kadar karakterlerin çoğu klişe olsa da potansiyeli olan bir dizi. Atmosferi de sevdim sayılır. Umarım batırmaz.
S01E05
Düşmeye başladı bu. Askerin tarafı bomboş geçiyor kaç bölümdür. Japon hatunun kısımları da pek çekmiyor beni. İngiliz oğlan ve doktor hatun kalıyor geriye bir tek. Böyle gitmez; acilen kayda değer atılımlar yapması lazım dizinin.
Dizi ağır, sıkılanı da anlarım ama benim için o ağırlığına rağmen akıyor şimdilik. 40 dakikanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. 4 taraftan hikaye anlatmaları iyi olmuş. Biri o an için sıksa bile diğeri kurtarıyor. Böyle sakin sakin, yedire yedire devam etsinler. Zamanla nasılsa açılacak.
S01E06
Bölümün tamamını Aneeshagile ayırmaları iyi olmuş. Aksiyonu ve gerilimi basmışlar bölüme ayrıca. Önceki bölümlerden farklıydı yani. Süre de kısa olunca hemencecik bitiverdi.
Çok şükür, böyle bölümlerle gelin işte. Neyse ki ana mevzuyla ilgili birşeyler verdiler. Umarım bu şekilde devam eder, gerilim ve tempo çok iyiydi.
Yalnız
S01E07
Duygusu olan bir bölüm olmuş. Aneesha’nın sahnelerinde adamın duygusal uyanışını izlemesi keyifliydi. İngiltere sahneleri de güzeldi her zaman olduğu gibi. (Yalnız ben bunları Manchester’da yaşıyorlar sanıyordum. Londra imiş meğerse.) Afganistan sahneleri de fena sayılmazdı konuk oyuncunun pozitif etkisiyle. Japon’un sahneleri sıkıcı geçti tabii yine.
Neredeyse tek mekanda geçen yüksek gerilim ve aksiyon dolu güzel bir bölüm.
@darkcrystal: Ben onu
Olabilir, tanıtımda kullanıp bir parmak bal çalmak adına olabilir.
1×07
Şu Japon tarafını da o kadar umursamıyorum ki…
Kocası geberip gidemedi, uzaylı öldü bu ölmedi… Bakalım daha kesişmeler olacak mı hikayede.
Bir de bu uzaylıyı öldürdükleri şeyi kim, hangi sahnede bulmuştu ya; unuttum orayı.
Bulunmasını görmedik diye hatırlıyorum.
Sanırım ilk olarak 4. bölümde moteldeki sahnede kız kardeşi çantasından çıkarmıştı.
Zaten 7. bölümde annesi de sordu. Babası o sırada rahatsızlanınca cevap alamamıştık.
Yalnız bu çocukla ilgili bir iş var. Dizinin ilk bölümünde çocuğun okulundaki herkesin burnu kanarken onun kanamamıştı. 2. bölümde bağırarak kulaklarını tutup, bizim Wajo kelimesini duyduğunu söylemişti.
@abidin77
Çok sağol valla, ben de nerede bulduğunu neden hatırlamıyorum diyordum
S01E09
Sezon finali gibi bir şey olmuş aslında bu bölüm. Karmaşık bir ortamda bırakıp gidebilirlermiş pekala.
Sıkıcı Japon tarafı hariç yine sağlam ve heyecanlı bir bölümdü. Dizi son 4 bölümdür açıldı sanki, üstüne koyarak gidiyor.
Bu ormandaki silahlı tipler ne ayak acep? Aneesha da kedi gibi dört ayak valla, onun oğlanda da var bir güç; zor anda bir numara çekebilir.
Sezon finali pis yerde bitecek muhtemelen. Bakalım…
Son birkaç dakikada hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu ama tam olarak ne oldu anlamadım. Öyle mal mal karakterler gibi baktık ne oluyor diye.
Acaba
Biraz daha hareketli ve açıklama içeren bir 2. sezonda görüşmek üzere.
S01E10 (Sezon Finali)
Aşırı derecede gıygıy bir bölümdü. Hiçbir şey olmadığı için oynatıcı hızını 3.3’ye alıp izledim rahatlıkla. Sezonun açık ara en kötü bölümüydü. Keşke sezonu 9. bölümle kapatmış olsaydık yukarıda da belirttiğim üzere.
İlk sezonun günahı olmaz diyerek eksiklerini görmezden gelerek izledim bu sezonu. İkinci sezonda kendini geliştirmesi şart. Yoksa ipini çekerim hiç düşünmeden. Karakter bazında da asker ile Japon’a yol verip 3-5 iyi takviye yapsalar iyi olurdu tabii.
bunu izleyesim vardı ama war of the worlds sağ olsun isteğimi kaçırdı.
onun ilk sezonu standardında bir şey mi bari bu abidin? ikisini de izlemişsin. yavaş olması dert değil saçmalıklarla dolu olmasın karakterleri makul gerekçeleri mantıklı olsun yeter.
Diğerini izleyeli 2 sene olduğu için doğru bir karşılaştırma yapabilir miyim emin değilim? Orada da burada da uzaylılarla bağlantılı karakterler var. Nasılını kaçırmadıysam nedenini anlamadım.
The War of the Worlds’un ilk sezonunda da öyle çok cevap vermiyorlardı diye hatırlıyorum. Burada da pek bir şey alamadık. Anlatılan şeyleri bir araya getirip bir teori kuramadım.
Sezon finali dışında beni genel olarak çok hayal kırıklığını uğratmadı. Ağır ama sıkıcı değildi benim için. 5 (4 diyebiliriz) taraftan hikaye anlatıldığından, bir taraf sıkıcıysa diğer taraf genelde kurtarıyordu. 2. sezonda bazı konularda ne olduğuna dair daha fazla bilgi vermesini umuyorum sadece.
İstersen birkaç bölüme bir göz at, muhtemelen benzer şeyler hissettirebilir sana.
intro girer girmez “leftovers hissiyatı alıyorum, anlaşılan müziklere özenmişler” dedim ve max richter ismi belirdi ekranda. adamın müzikleri imza niteliğinde resmen.
posterior ve anterior. biraz inflamasyon gördüm ama muhtemelen yüzmektendir.
arabada yapmak için çok tehlikeli bir prosedür bu. doktor musunuz?
radial bifurkasyon: önkol atardamarlarından birinin dallandığı kısım.
posterior: arka
anterior: ön
bu nasıl saçma sapan bir diyalogdur. resmen latince terimleri yan yana dizmişler. burun kanamasıyla alakasız olmasını geçtim kendi için herhangi bir tutarlılık bile yok. allah akıl fikir versin. şimdi de ben bunu kaliteli bir proje olarak izlemeye devam edeceğim mümkünse.
ekleme: ilk 2 bölüm için:
amerikada paki mi afgan mı ne bokumsa itici mi itici bir aileyi (dünyada o kadar insan varken ahmet gibi tiksinç bir insanı niye izliyoruz), ingilterede bir otobüs dolusu çocuğu(zorba çocuk için ahmete dediğim geçerli), arabistan mı afrika mı neresiyse orası hiç umrumda olmayan zenci bir askeri, asyada da lezbiyen acılı bir japonu izliyoruz.
en ilgiyle izleyebileceğim ingiltere ve amerika kısmı bok gibi. azınlıkları unutmayalım derken klasik beyaz amerikalı avrupalı koymayı unutuvermişler.
tıp diyalogları kötü demiştim ama uzay bilimi diyalogları da çok kötü. senaryoyu yazanı en yakın zamanda kovarlar umarım.
iki uzaylı hatrına postapokaliptik falan diye katlanıyoruz ama war of the worlds ün ilk sezonun tırnağı olamaz. allah yardımcımız olsun.
9 sezon finali gibi bitti. 6 ve 9 disinda kelimenin tam anlamiyla bok gibi bir diziydi. Atlayarak izledigime hic pisman degilim.
Guzel olaylara girisecegiz ama keyfini daha iyi cikarin diye oncesinde bir sezon size karakterleri tanitacagiz diyorsan bir zahmet tanitmaya deger karakterler koy ortaya. Karakterlerin hepsi coptu resmen. Hikayeleri ya ilerlemiyordu ya da sacmaliklarla doluydu. Bu hikayeyi neden bu karakterlerin uzerinden izliyoruz a mantikli bir gerekce bulamadim ben. Bi japon kismini dikkatle izlemeye calistim belki gelisme olur diye en azindan tamamen bos yapmadilar ama orasi da cok ilerlemedi. Afrika askeri neden izledik ne gerek vardi onun varligina.
War of the worlds izleyin eger ikisi arasinda kaldiysaniz. Bundan cok daha doyurucu karakter olarak da hikaye olarak da, Ikinci sezonu bile.
ekleme: ilk bölümün adının last day, son bölümün adının first day olması zaten diziyi özetliyor. koca bir sezon geçiş sezonu olarak kullanıldı diyebiliriz finalle birlikte. genelde ilk bölümün sonunda olan sahneyi sezon finalinin sonunda izlemeyi başardık. gelecek sezon en azından kayda değer şeyler izleyebiliriz belki.
S2 Teaser
First Looks
Bir “Invasion” vardı, doğru ya; dizinin varlığını unutmuşum resmen,
Season 2 Trailer
S2 Poster
S02E01
22 aylık uzun aranın ardından açtık yeni sezonu. Aneesha ve Japon hatun üzerinden 2 taraflı aktı bölümün hikayesi. Casper’ı anca bölümün kapanış sahnesinde görebildik.
Japon hatunun saç boyası gitmiş ve onu o yapan en önemli özelliğini kaybetmiş adeta. Aneesha’nın mal oğlu ise tam anlamıyla küfürlüktü bu bölüm. Epey yordu cidden. Japon hatunun tarafında yine kayda değer bir hikaye yoktu. Aneesha’nın tarafı nispeten daha izlenir durumdaydı.
Japon hatunun tarafına yapılan Naian González Norvind takviyesi pek hoşuma gitmedi. Fazlasıyla sinir bozucu bir kadındı Maya. Hintli elemana da pek kanım kaynadı diyemem. Dam’dan tanıdığım Natasha Loring sürprizi ise fena olmamış ama rolü çok minikti tabii. Diğer bölümlerde artması dileğiyle. Aneesha tarafına ise daha çok Dollhouse’tan anımsadığım Enver Gjokaj takviyesi gelmiş. Bir de Olivia-Mai Barrett’i eklemişler ki fena başlamadı sayılır ikisi de. Casper tarafına da Emeline Lambert takviyesi gelmiş.
Haftada birer bölüm gideceklerine 3+2+3+2 şeklinde 4 haftada yayınlayıp geçselermiş keşke.
S02E02
İlk bölüm, Aneesha ve Japon hatun üzerinden ilerlemişti. Bu kez o ikisini kızağa çekip Jamila ve Trevante üzerinden 2 taraflı akan bir bölüm yapmışlar. Trevante tarafı tıpkı ilk sezonda olduğu gibi sıkıcı ve gereksiz kaldı. Monty, küçük kız kardeşi ve ilk sezondan şu an pek de anımsayamadığım diğer 2 çocuk (Darwin ve Alfie) eklemeli Jamila tarafı ise nispeten daha iyi aktı denebilir.
Güncele yetiştim. Tatil olunca malum tüm günümü buna ayırmıştım. Çok yazmayacağım dizi 1. sezonda bir çok olaya değinip farklı hayat hikayelerini bağlayacağını düşünmüştüm çoğunu açık bırakıp gitti.. Ortada evet bir şey var bir amaç da var ama nedeni bağlayamadıkları için 1.sezon beklentiyi karşılamamış. Ve aşırı drama atılmış.
2.sezon ise film 180 derece dönmüş bir bakıma hoş olmuş ama 1. sezonla karakterler alakasız yere evrilmiş. Evet 1.sezonun devamı ama karakterin 1.sezonla alakası yok. 2.sezon 1 ve 2. bölüm bildiğimiz ”Stranger Things” abi başka bişi değil.
Ya yazarın kafası karışmış toplarlayacağını bilememiş. Yada ST dizisinden çok etkilenmiş bir benzerini yapayım demiş. Böyle giderse fişi çekilir bu dizinin..
BilimKurgu diye devam edeceğim beklentim yok. Bence sizinde olmasın
S02E03
İlk 18-19 dakikası komple sıkıcı geçti denebilir. Devamı inişli çıkışlıydı.
3 taraflı aktı bu bölüm. İngiliz çocukları dışarıda tutmuşlar sadece. Geri kalan herkes mevcuttu bölümde. Bir yeni takviye daha gelmiş ayrıca: Nedra Marie Taylor. Cool bir kadına benziyordu. Sadece konuk değildir diye umuyorum. Trevante’nin kısımlarını biraz daha izlenebilir kılabilir keza.
S02E04
Luke, Trevante ve Mitsuki’nin yokluğunda kafa ne rahattı var ya! Misss! Aksiyonu da tadında bir bölümdü ayrıca. Bu sezonun en iyisiydi bu bölüm bana göre.
İngiltere-Fransa ekseninde geçirdik tüm bölümü. İngiltere sahneleri geçen sezon da favorim olmuştu zaten. Bu sezon evrim geçirmiş bir Monty, şirin kız kardeşiyle birlikte Jamila’yı iyi asiste etmeye devam ediyor.
3 taraflı aktı bölüm. Trevante yoktu sadece ki o sadece bölümde değil dizide de olmasın komple artık bir zahmet. Japon’un kısımları yine tek düzeydi ne yazık ki. Aneeshaların tarafta aksiyon vardı. Çocukların kısımlarını izlemek her daim tat veriyor zaten.
Kaldı 4.
S02E10 (Sezon Finali)
Bitti çok şükür. Uzaylı konusuna el atan drama dizileri genel olarak başarısız oluyorlar. Bu dizide de bu durum değişmedi. 2. sezon onayı almasaymış keşke hiç. Özellikle de şu son 4 bölümlük süreçte dibin dibini gördü dizi.
3. sezon onayı alabileceğini düşünmüyorum. Ama ola ki alırsa da ben yokum.
Billy Barratt-India Brown-Paddy Holland üçlüsü sektörde sadece çocuk oyuncu olarak yer etmeyeceklerdir muhtemelen. Büyüdüklerinde de görmeye devam edeceğiz bence bu üçlüyü ekranlarda. India Brown’ın şansını biraz daha yüksek gördüğümü de belirteyim hatta bu üçlü arasında.
Resmi onay haberi gelmemiş olsa da 3. sezon çekimleri Şubat’ta başlıyor.
+American Fiction’ Star Erika Alexander
Ashton Sanders (Moonlight, Wu-Tang: An American Saga) and
Eric Lange (Perry Mason, Escape at Dannemora)