Bundan 25 sene önce basının Peygamberdevesi lakabını taktığı Jeanne Deber isimli bir kadın seri cinayetler işlemiş. 1986-1991 yılları arasında 8 adet erkeği soğukkanlı bir şekilde öldürmüş bu söz konusu kadın. Kurbanların ortak özelliği ailelerini terk edip gitmiş olan, eşine ve çocuklarına fiziksel şiddet uygulayan veya kızlarına tecavüz eden babalar olmalarıymış. Sonrasında yakalanmış ve ömür boyu hapse mahkum edilmiş. Özel güvenlikli, akıl hastanesi nitelikli bir hapishaneye atılmış ve hala da orada kalmaya devam ediyormuş. Aradan geçen 25 senenin ardından şimdilerde bir taklitçi seri kati türemiş ve şimdiden 3. cinayetini işlemiş durumda. Kurbanlarını öldürme biçimleri Peygamberdevesi ile benzerlik gösterirken kurbanların profilleri ise farklılık gösteriyor. Yani taklitçinin kurbanlarını neye göre seçtiği ve öldürme sebebi bilinmiyor.

Jeanne Deber, kaldığı hapishanede televizyondan bu taklitçinin 3. cinayetini işlediğinin haberini alınca, zamanında kendisini yakalayıp içeri atan dedektife bir mektup gönderiyor. Akabinde artık bir başkomiser olan Dominique Feracci ile yaptığı birebir görüşme sonrasında taklitçiyi yakalamaları konusunda taklitçinin düşünce tarzını anlamaları bakımından yardımcı olabileceğini, lakin bu davada sadece içeride yattığı bunca senedir görüşmediği oğlu ile irtibat halinde olmak istediğini ifade ediyor. Elbette tek istediği bu değil. Hemen başlamak kaydıyla bundan sonraki cezasını ev hapsi olarak tamamlamak istiyor.

Jeanne Deber’in gerçek ismi Jeanne Carrot. Tutuklandıktan sonra oğlunun kimliğini korumak ve dışarıda baskı ve linç yemesini önlemek için tüm suçunu kabul etmesi karşılığında polisle bir anlaşma yapmış ve soy ismini değiştirmiş. Duruşmasına bakan hakim dahil Feracci ve birkaç kişi dışında kimsenin bilmediği bir durummuş bu. Damien Carrot, Jeanne’ın oğlu; otuzlu yaşlarının ikinci devresinde bir adam. 25 sene önce yaşanan bu olaylar onu derinden etkilemiş, psikiyatri hastanesinde yatmış, nöbetler geçirmiş. Sonrasında iyileşmiş, hiç haz etmediği annesinden kendisini soyutladığı yeni bir hayat kurmuş ve polis olmuş. Son 5 yıldır Organize Suçlar’da gizli görevlerde bulunuyormuş. Lucie isminde güzel bir karısı var. 5 senedir evliler. Lucie, Damien’i çok sevse de bu gizli görevler sırasında evden uzun süreliğine ayrılıp dönmemelerinden rahatsız durumda. En son 2,5 ay önce görmüş mesela kocasını. Feracci, gizli görevi devam ederken araya girip onu çıkarmasa daha da uzun sürermiş.

Jeanne ve Damien

Damien, ilk başta soğuk yaklaşsa da Feracci’nin sunduğu bu teklifi kabul eder. Tek şartla; annesinin kim olduğunu bilmeyen ve öldüğünü zanneden karısının bu durumu öğrenmeyecektir. Babasıyla ilgili merak ettiği sorular vardır kafasında ve bu soruların cevapları annesindedir. Damien’in de bu teklifi kabul etme sebebi budur. Bonus olarak da gizli görevden çıkmış olacak ve her gece başını yastığa eşinin yanında koyup, eşinin gönlünü alabilecektir. Gerekli gizli ayarlamalar yapılır ve Jeanne ile Damien arasındaki görüşmeler başlar.

Oldukça soğukkanlı ve zeki bir kadın olan Jeanne karakterine son yıllarda Rosemary’s Baby dizisinden anımsanabilecek, 1981 yapımı For Your Eyes Only isimli James Bond serisi filminde Bond kızlığı da yapmış olan, özellikle seksenli yıllarda kariyerinde zirve yapmış olan, Fransızların ünlü oyuncularından Carole Bouquet hayat veriyor.

Damien karakterini Fred Testot canlandırıyor.

Feracci karakterinde ise Pascal Demolon‘u izliyoruz.

Lucie ve Ninon

Lucie, daha önce evlenip boşanmış bir kadın. İlk evliliğinden Ninon isminde bir kızı var. Topraktan eşyalar yapan bir zanaatkar Lucie. Virginie de onun iş arkadaşı.

Lucie karakterinde Manon Azem‘i izleme fırsatı yakalıyoruz. Ninon rolünde Cassiopée Mayance‘yi izliyoruz. Virginie rolünde ise Qu’est-ce qu’on a fait au Bon Dieu? ve L’amour dure trois ans gibi sinema filmlerinden anımsayabileceğiniz Frédérique Bel karşımıza çıkıyor.

Virginie

Charles Carrot, Damien’in büyükbabası. Damien’in çevresindeki kişiler arasında Jeanne’den ve Damien’in yaşadıklarından haberi olan tek kişi Charles. O gizli görevdeyken dahi Lucie ve Ninon’u ziyaret etmeyi ihmal etmeyen, Damien ve ailesine karşı ilgili ve sevecen bir adam Charles.

Charles karakterini Jacques Weber canlandırıyor.

Charles

Annesiyle yaptığı bu görüşmeler sırasında Damien, Ferucci’nin emrindeki taklitçiyi araştıran birimde ekip lideri olarak işe başlıyor. Szofia (Élodie Navarre), Feracci’nin emrinde görev yapan hırslı bir dedektif. Damien’in aldığı işe talipmiş. Gallieni (Julien Tortora) ekipteki bir başka dedektif. Bertrand (Yanig Samot) hukuk temsilcisi. Achille (Steve Tran) ise bilgi işlemci. Söz konusu dörtlü de Damien’in kimliğini bilmiyor elbette.

Feracci – Bertrand – Achille – Damien – Gallieni – Szofia

Oyuncu kadrosunda ayrıca Serge RiaboukineRobinson StéveninAdama NianePierre DenyChristophe Favre ve Marc Fayet gibi isimler de bulunuyor.

La Mante, 2017 yazında Fransa’nın TF1 kanalında yayınlanmış. 2017 yılının sonlarında ise dünya geneli yayın hakları Netflix tarafından alınmış. 6 bölümden oluşan bir mini dizi olan La Mante, yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere gerilim ve gizem ögeleri içeren bir suç draması. Dizinin yaratıcıları, Alice Chegaray-BreugnotGrégoire Demaison ve Nicolas JeanAlexandre Laurent ve Laurent Vivier de bu üçlüye yazar masasında eşlik etmiş. Alexandre Laurent ayrıca tüm bölümlerin yönetmenliğini de üstlenmiş. Yapımcılığını ise Jean NainchrikPierre Laugier ve Anthony Lancret yapmış.

Dizinin bölüm süreleri 50-63 dakika arasında değişiyor.

Dizinin ismi olan La Mante’nin anlamının Jeanne Deber karakterinin lakabı olan ‘Peygamberdevesi’ olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Güzel bir dizi olmuş La Mante. Son dönemde şans verdiğim 4. Fransız dizisi oldu bu dizi. La Forêt ve Le Chalet’i bundan daha çok sevmiştim ama. Glacé‘i ise ilk bölümün bile sonunu getiremeden bırakmıştım.

Son bölüme kadar epey keyif alarak izledim La Mante’yi. Son bölümde bir akıcılık problemi vardı ama. Hikayeyi bağlayalım derken fazla gelmiş ellerindeki süre. Saçmaladıkları ve sıktıkları anlar boldu haliyle. O sonlarda sundukları sürprizi bile satamamışlar yani o derece. Ama dediğim dibi ilk 5 bölüm gayet güzeldi ve o beş bölüm için izlenir bence.

Carole Bouquet’in karakteri iyi bir karakter olmuş diyebilirim. Diziyi büyük oranda taşıyan o oldu zaten. Manon Azem’in doğal güzelliği de bir başka artı konumundaydı elbette. Sezon içerisinde yaptıkları birkaç hamle de fena değildi elbette hikaye açısından.

Benim diziyle ilgili söyleyeceklerim bu kadar. İzlemeye niyeti olanlara iyi seyirler.

Bu da dizinin fragmanı: