The Marvelous Mrs. Maisel — tanıtım
108 yorum rpdi 18 Şubat 2018 09:01
Gilmore Girls yaratıcısı Amy Sherman-Palladino, merakla beklenen yeni dizisini geçtiğimiz sonbaharda bizlerle buluşturdu. 8 bölümlük ilk sezonunu geride bırakan dönem/komedi-drama türlerindeki dizi, 8 bölümlük 2. sezon onayını da başlamadan almıştı. Eleştirmenlerin büyük beğenisini toplayan, Altın Küre ve Critics’s Choice başta olmak üzere birçok ödülü toplamaya başlayan The Marvelous Mrs. Maisel ilginizi çektiyse konusundan bahsedelim:
1958 New York City’sindeyiz. Miriam “Midge” Maisel, kusursuz kocası ve iki çocuğuyla hayal ettiği hayata kavuşmuş bir kadındır. Edebiyat okusa da ev hanımı olmaya ve çocuklarını kendi büyütmeye karar vermiştir. Kocası Joel başarılı bir iş adamı olmasının yanı sıra geceleri küçük stand-up şovlarına çıkıp komedyen olmak için uğraşmaktadır. Midge de onu desteklemektedir fakat Joel’un kendininki gibi pazarlamaya çalıştığı esprilerini aslında komedyen Bob Newhart’tan arakladığını fark eder.
Bir gece, başarısız geçen bir gösteri gecesinin ardından Joel, sekreteriyle onu aldattığını itiraf eder ve Midge’i terk eder. Camiiada saygın yere sahip Yahudi ailesinden destek uman Midge, ayrılıktan kendinin sorumlu tutulduğunu görür. Ailesi onun hislerinden çok komşuların hakkında ne konuşacaklarını dert etmektedir. Çaresiz ve sarhoş Midge, Joel’un çıktığı sahneye bir anda kendini atar ve kendi mizahi üslubuyla hayatında yeni patlak veren krizle ilgili içinde ne var ne yoksa seyirciye boşaltır.
İzleyici onun bu hoş olmayan durumuyla eğlenmiştir. Fakat gecede bir takım terslikler olur ve Midge kendini kodeste bulur. Burada düşünmek için uzun bir zamanı vardır ve bu sırada seyirciyle iyi bir iletişimi olabileceğini, komedyenlik işinde başarılı olabileceğini fark eder.
Ana karakterlere ve oyunculara göz atacak olursak…
Midge Maisel
4 yıldır rüya gibi bir evliliğe ve yaşama sahip Midge, 1950’lerin ideal Amerikan kadını modelinin kusursuz bir örneğiyken hayatı birden tepetaklak olur. Bir kadın olarak komedyenlik yapmanın bütün olumsuzluklarına rağmen bu işe soyunarak hayatında yeni bir şeyler yapabilmek, toplumun onu koyduğu kalıptan kurtulmak ve tam anlamıyla kendini bulmak istemektedir.
Karakteri House of Cards ile dikkat çeken, The Blacklist ve Manhattan gibi dizilerde de yer alan Rachel Brosnahan canlandırıyor.
Joel Maisel
Joel, Midge ile üniversitede tanışmıştır ve çok kısa bir süre içinde evlenmişlerdir. Öğrencilik yıllarından beri Midge’in komedi dünyasına olan ilgisini artırmıştır. Bu zamana kadar Midge’e komedyenliği ciddi olarak düşündürdüğünü hissettirmemiştir. Karısı şovlar sırasında küçük notlar almakta, hobi olarak bunları tartışmakta ve Midge de onun kendini geliştirmesine yardımcı olmaktadır.
Karakteri Rescue Me ve Boardwalk Empire gibi dizilerde boy gösteren Michael Zegen canlandırıyor.
Susie
The Gastlight adındaki mekanda çalışmaktadır. Midge ile tanıştığında onu komedyenlik içgüdülerinin peşinden gitmesi için ikna eder. The Gaslight Cafe’de sahne alabilmesi için yardım eder ve zamanla çok yakın arkadaşlarından biri olur.
Karakteri Gilmore Girls ve Getting On gibi dizilerde izlediğimiz Alex Borstein canlandırıyor.
Rose –Abe Weissman
Midge’in Yukarı Doğu Yakası’nda yaşayan varlıklı anne-babası. Babası Matematik profesörüdür. Annesi Rose ise aile imajına önem veren bir ev hanımıdır. Kızlarını evliliğinden vazgeçmemesi için ikna etmeye çalışırlar.
Monk’tan Tony Shalhoub ile Two and a Half Men ve Speechless gibi dizilerde yer alan Marin Hinkle, karakterlere hayat veren isimler.
Zengin yan karakteriyle ve konuk isimleriyle dikkat çeken dizinin kadrosunun tamamına şuradan bakabilirsiniz.
Amy Sheman ile Dan Palladino’nun kalemine hayran; 1950’ler-60’lar atmosferine, dekoruna, kostümlerine aşık biri olarak merakla beklediğim, büyük hevesle izlediğim bir dizi oldu Maisel. Lorelai Gilmore gibi ta-ta-ta-ta konuşan tatlılık abidesi ana karakteriyle, mizah anlayışıyla Gilmore Girls tadını hafif hafif hissettiğim, diğer konularda da tatmin edici bulduğum ve rahatlıkla tavsiye ettiğim bir dizi olduğunu söyleyebilirim. Sezonlar ilerledikçe izleyenlerin daha çok ısınıp bağlanacağı kült bir yapıma dönüşememesi için şimdilik bir sebep yok.
Seyredecek olan herkese iyi seyirler…
Yazardan konu dışı bir not:
Bu yazı aynı zamanda sitedeki 200. bildirim oldu. Bugüne
kadar yazılarımı okuyan, beğenen ve yenilerini yazmam
için beni motive eden herkese teşekkür ederim.
yorumlar
Teşekkür ederim herkese.
Bi bu kadar daha yazdığımı yakın gelecek için pek gözümde canlandıramıyorum. Bakalım, zaman ne gösterecek?
2. sezon çekimleri Paris‘te yapılacakmış.
The Marvelous Mrs. Maisel S01E01
Pek beğeneceğimi varsaymamıştım ama sezonun gelmesine 2 gün kalmış, bir deneyeyim dedim. Ama beğendim cidden. Karakteri de sevebileceğimi varsaymamıştım aslında ama ba-yıl-dım! Rachel Brosnahan ismini yazdım kenara böylece, cidden çok iyi iş çıkarmış.
*‘Uyuduğun kadın ve uyandığın kadın aynı olmalı.’
Genel olarak bütün erkekler bunu ister. Bunu da esprili bir dille sunmuşlar malum sahnede.
*Spontane şov, şahane olmuş cidden. Dizinin en fazla yükseldiği andı. Baştan sona harikaydı.
*Görsel olarak da oldukça iyi iş çıkardıklarını da not düşeyim.
*Son olarak; ben bunu 25-30 dakikalık bir komedi dizisi zannediyordum. Açıp da 57 dakikayı görünce çok şaşırdım. Bitmez bu diye düşündüm. Ama bitti, gayet de akıcıydı. Lakin yine de bu kadar uzun olmamasını tercih ederdim bölümlerin.
The Marvelous Mrs. Maisel S01E02
Beğendim bu bölümü de. Damakta sanatsal bir tat bıraktığı bir gerçek.
Bölüme iyi başladık. İlk 15 dakikası gayet güzeldi. Sonra Miriam’ın annesi kaynaklı 3 dakika sıkıcıydı. Akabindeki 5 dakika fena değildi. Sonrasında Joel’in annesi 3 dakika boyunca sıkıntıdan patlattı. Akabindeki Miriam’ın annesinin telefon çevirme ve depar sahnesi güzel olmuş ama. 28-45 arası 17 dakikalık kısmı izlemesi de keyifliydi yine. Ve son 4.5 dakikada bölümün en çok beklediğim anı olan Miriam Show vardı. Yine çok ama çok keyifliydi onu sahnede izlemek.
Kevin Pollak’ın bölüme katkısı da cidden büyüktü bu arada. Hakkını vermeden geçmeyeyim.
The Marvelous Mrs. Maisel S01E03
Bu bölüm de gayet güzeldi. Çevirilerini heyecanla beklediğim bir dizi haline geldi. Rachel Brosnahan’ı bu rolde izlemesi cidden inanılmaz keyifli. Stand up gösterisi sahnelerinin gelmesini iple çekiyorum ve o sahnelerden müthiş keyif alıyorum zaten de diğer sahneler de son derece izlenesi yazılıyor. Bana göre yılın en başarılı işlerinden biri şu an için.
The Marvelous Mrs. Maisel S01E04
Midge’den parktaki o küçük sahneyi saymazsak bir gösteri izleyememiş olsak da gayet güzeldi bu bölüm de. Midge’i izlemesi yine inanılmaz keyifliydi. Baba Weissman bölümün öne çıkan yan karakteri oldu. ‘Anasına bak, kızını al.’ satır arası sahnesi güzel olmuş. Dönemin ayrık yatak ayrıntısı da başarılı satır arası ayrıntılardan biriydi. Susie’nin kart takıntısı da bölüme renk katan bir diğer ayrıntı oldu.
The Marvelous Mrs. Maisel S01E05
Şu ana kadarki açık ara en zayıf bölümdü. Midge ve babasının mutfak sahnesi dışında bölümün ilk yarısında izlenir bir şey yoktu. İkinci yarısı daha izlenir durumda olsa da başarılı bir stand up gösterisi izleyememiş olmanın etkisi büyük hissedildi.
The Marvelous Mrs. Maisel S01E07
Üşenmeyip saydım; Jane Lynch’i izlemeye maruz bırakıldığım 12. dizi olmuş bu. Pary Down dışında izlerken rahatsız olmadığım yer yok kendisini. Gram haz etmem kendisinden. Burada da sürpriz olmadı ve yine rahatsızlık vermeyi başardı.
Çok güzel 4 bölümle başlayan dizide 3 bölümdür gözle görülür bir düşüş hakim bu arada. Yanlış anlaşılmasın; Rachel Brosnahan’ı ve stand up şovlarını izlemek hala inanılmaz keyifli lakin onun içinde olmadığı sahnelerin % 60’ında falan ilgimi tetikte tutmakta zorlanıyorum. Bu da belirtmeden geçilmemesi gereken bir durum.
The Marvelous Mrs. Maisel S01E08 (Sezon Finali)
Çok başarılı bir sezon kapanışı olmuş. Midge, bölümün %90’ında ekranda olunca sezonun ilk yarısındaki tat geldi tekrardan. Hikayeyi de bölüm sonundaki noktaya fena getirmediler. Şık bir noktada kapattık. İptal olmuş bir dizinin son bölümünü izliyor olsam karalar bağlamazdım. Mutluluk veren bir kapanış oldu şahsım adıma konuşmak gerekirse.
Joel, cidden bir bok çukuru. Beş para etmez bir erkek. Cidden bir kadın bunda ne bulur ki? Yakışıklı değil, zeki değil, ne yaparsa yapsın yaptığı işte başarılı değil, kibar ve anlayışlı değil, kendinde hata arayan, hatalarını kabul eden, empati yapabilen ve özür dilemeyi bilen biri değil… Bu liste böyle devam edip gidiyor. Tek artısı ne? Babası zengin. O da onun değil, babasının artısı.
Bu güzel diziyi bizlerle buluşturan Amazon’un eline sağlık. Dizinin mutfağındaki ve sahnesindeki herkesin emeğine sağlık. Şüphesiz ki sezonun en başarılı işlerinden biri oldu dizi. Rachel Brosnahan da en parlak yıldızlarından biri.
2. sezonda görüşürüz. Umarım arayı çok fazla açmazlar.
Zachary Levi kadroda. Birden fazla bölüm.
YAY!
Season 2 – Teaser
Yine çok güzel görünüyor. Rachel Brosnahan yine muhteşem. Ama şu joel denen pisliği görmek moralimi bozdu. Bu kadar boş, beceriksiz, küstah, zeka yoksunu bir karakter olamaz. Umarım 2. sezonda çok çok az sahnesi olur.
(Dans sahnesi tam bir kabus. Lütfen bir araya gelmesinler. LÜTFEN!)
Susie ve Abe karakterleri harikalar.
İzlemek istediğim diziler maratonumda bir sonraki durağım da bu dizi oldu. Genel olarak ne tarz olursa olsun dönem dizilerinden köşe bucak kaçtığım için biraz isteksiz oturdum başına açıkçası. Ama işte övgüler, ödüller falan derken izlemek şarttı. Genel olarak diğer izleyicilerden farklı bir yorum yapamayacağım sanırım. Gayet keyifli, tatlı, insana neşe veren bir dizi. Yeni sezonu iple çekiyorum.
seveceğim bir dizi olabilecekken sanırım bu aralarki moduma hiç uymadığından es geçmek durumunda kaldım. aslında ilk bölüm çok iyiydi. ama ikide susmak bilmeyen karakterleri çok yordu beni. bölüm bir de bu kadar yoktu sanki. takip etmekte zorlandım, bazı bazı altyazı okumayı bıraktım falan derken ortalarda bir yerlerde izlemeyi bıraktım. ama silmeye kıyamıyorum şimdilik beklesin.
Season 2 – Official Trailer
Poster
S2 Poster
Epeydir 24 saatte bir dizi sezonu izlediğim yoktu. Sabah başlayıp tamamladım, çok da sevdim. Pek alışık olduğum bir tarz değilmiş bu onu da fark ettim. Bu sebepten kimi zaman aşırıya kaçan oyunculuklar ve çığrından çıkan diyaloglar hoşuma gitmese de geneli itibariyle çok sevimli bir diziydi. Rachel Hanım bu diziyle ödül aldığından beridir aklımdaydı, yeni sezonu gelmeden aradan çıkarıverdim. Gerçekten muhteşem bir performanstı Rachel’ınki. Babası ve menajeri rolündeki oyuncular da en az onun kadar iyilerdi. Sadece şu Joel’a ısınamadım ama
Posterdeki pembe elbise ilk bölümde göründü ve müthişti. Rachel da bir o kadar iyi dolduruyor verilen elbiseleri. Şapkası ayrı, eldiveni ayrı, paltoları ayrı güzel. Tam bir renk cümbüşü. İzlemesi çok keyifli.
Hikayenin gidişatı ise
Joel özellikle Miriam ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra daha bir sorumluluk sahibi birine dönüştü. Demek ki içini dökmesi gerekiyormuş. Zaten insan konuşa konuşa… Neyse, ben Miriam’ı kıskandığını düşünmüştüm ama adamın tek derdi dalga malzemesi olmak istememesiymiş. Zaten kadın bu yoldan dönecek değil ama en azından her şeyin ortaya dökülmesi iyi oldu. Öpüşüp barışırlar artık. Joel da karısına stand-up konusunda destek olursa sevinirim. Sezon sonuna kadar bunu halletsinler.
Şu iki bölümde kahkaha attığım en az 3-4 yer oldu. İlk sezon bu kadar olmamıştı. Komedi dozu sanki hafif artmış. Stand-up işi ciddiye binince Susie-Miriam ikilisinin aslında bu işte henüz epey bir çaylak olduklarının farkına varmalarını izlemesi çok eğlenceli. Bir süre böyle devam ederse sevinirim. Orada baya malzeme var.
Son olarak Susie’nin kaçırılma sahnesi neydi öyle
Sezonu tamamladım. Kesinlikle ilk sezondan çok daha iyiydi. Hem karakterler kendini geliştirmişti hem de diyalogların içine yerleştirilmiş küçük espriler çok daha nitelikliydi. Hikayenin geldiği nokta da bu sezonun daha zevkli geçmesini sağladı. 2’şer bölümlük Paris ve Catskills maceraları da eğlenceliydi ama genelde Carnegie Deli, Gaslight ve B. Altman’daki sahneler daha komik oluyor. Saf yan karakterler Midge ile etkileşime girince çok güzel diyaloglar ortaya çıkıyor.
Stand-up performansı açısından ise ilk sezonu daha başarılıydi diyebilirim. İkinci sezonda iş ciddiye binince ilk sezondaki gibi spontane bir şekilde sahneye atlama durumu kalmadı tabii. Mrs. Maisel yine komikti ama ikili diyaloglar her zaman daha etkili oluyor güldürme açısından.
Yeni karakterler…
Bir bölümlük konuğumuz Rufus Sewell da çok iyiydi. Görünce baya bir şaşırdım, hatta başta çıkaramadım ama sonradan o da çok güzel katkı verdi. Şu her şeyimi verdim dediği ve sadece Midge’e gösterdiği malum tabloyu da görebilseydik keşke. Çapkın ve sarhoş adam rolü güzel gitmiş.
Tüm oyuncular muhteşemdi. Başrolleri tekrar tekrar övmeye gerek yok. Her törende aday olup çoğunu da alırlar muhtemelen. Misal bu Susie karakteri muhteşem ötesi bir şey, kadın da o kadar doğal oynuyor ki. Abe ve Rose ikisi de harika. Joel’da bile gelişim vardı bu sezon. Geçen sezonki dağınıklığı yoktu.
Çok güzeldi, çok eğlendim. Devamını merakla bekliyorum. Son bölüme bakarsak
Rachel brosnahan 2. Sezon 5. Bölüm ile Emmy nin gene en büyük adayı olmuştur.
+ Zachary Levi hastası değilim ama Benjamin karakteri…
Final ispiyonu:
Team Mrs. Maisel!
Leziz bir dizi bu ya!
Yüzümde sürekli bir gülümseme ile izledim. Gilmore Girls’ten alışık olsam da, ilk başlarda taramalı tüfek gibi konuşmaları zorladı beni ama zamanla alıştım.
Rachel Brosnahan’ı orada burada hep görüyorduk ama en sonunda ana karakter olarak görmek çok güzel oldu. Ne şahane ne tatlı ne güzel bir oyuncuymuş böyle
Gerçi kadronun tamamı bir şahane. Alex Borstein-Rachel Brosnahan ikilisinin her sahnesine bayıldım, ne güzel bir ikili olmuşlar. Zaten sevdiğim Tony Shalhoub ve Marin Hinkle, yine harikalar. Kevin Pollak ve Caroline Aaron, bol bol eğlendirdiler. Evet, ben de Joel’ı pek sevemedim. Gerçi 2. sezonda biraz toparladı.
2. sezon finalinde, tamam,
ama
50’ler Amerikasını dizilerde izlemeyi seviyorum. Midge’in kıyafetleri ne güzel öyle
@ozgun14, bırakma izle. Zamanla alışınca çok seveceksin diziyi.
2×10 son sahneyi hiç sevmedim ya onun dışında gene çok iyi bir sezondu
S02E01-02
Stand up gösterileri de dahil olmak üzere bu sezonun hikaye ve diyaloglarından ilk sezondaki kadar memnun kalamadım ben. Umarım açılır bölümler ilerledikçe.
S02E05
O aslında yapılamayan ama tutan sondaki stand up sahnesi sağ olsun ilk defa gülerken buldum kendimi bu sezon. Zachary Levi takviyesi dahi kurtarabilmiş değil şu ana kadar diziyi.
S02E07
Hele şükür ya! Bana böyle bölümlerle gelin işte! Temposu tıpkı ilk sezonun çoğu bölümünde olduğu gibi tam kıvamındaydı. Boş beleş, dakika dolduran diyalog sayısı yok gibi bir şeydi. Rachel Brosnahan da ödül adaylıklarına bu sezon bu bölümle başvurur herhalde.
Rufus Sewell konukluğuyla büyük renk kattı. Emily Bergl’ı da görmek güzeldi. Hazır yeri gelmişken Cristela’dan bayıldığım Justine Lupe’a da kucak dolusu sevgiler göndereyim. Astrid karakteriyle yer aldığı 2-3 bölümde minik sahneleriyle sitkom karakteri misali nefes aldırdı resmen. Astris ne içiyorsa 3 kadeh istiyorum ben de.
S02E10 (Sezon Finali)
İyi bok yedin!
Sezonun ilk yarısı pek tat vermese de 2. yarısı daha iyi geçti diyebilirim. 7. bölüm baya iyiydi. 9. bölüm de gayet iyiydi. Özellikle bölümün 2. yarısındaki program sahneleri oldukça keyifliydi. Yine de net bir şekilde ilk sezonun altında kaldı. Umarım 3. sezon daha verimli geçer.
#TheMarvelousMrsMaisel Season 3 to consist of 8 Episodes at @PrimeVideo
Sterling K Brown
2. sezonunu bitirdim. Bu sezonu da beğendim, ilk sezonun üstüne çıktığını da söyleyebilirim. Komedi unsuru bu sezon daha fazlaydı, karakterler daha baskındı. Özellikle Midge ve Susie çok iyiydi. İkisi de rollerini aşırı güzel bir şekilde benimsemişler, ödülleri hak ediyorlar. Joel da bu sezon pek gözüme batmadı ama Benjamin karakteri daha iyiydi kesinlikle.
Zachary Levi
Gelecek sezonda görüşmek üzere, 8 bölüm olması iyi olmuş 3. sezonun.
Cary Elwes ve Stephanie Hsu, 3. sezon kadrosunda.
First look at season 3
Season 3 – Official Teaser
Liza Weil (Gilmore Girls, How to Get Away with Murder), 3. sezona konuk olacakmış.
Season 3 – Official Trailer
Brian Tarantina (Jackie) ölmüş.
Her zamanki gibi bol tempolu ve güzel performanslar içeren bir açılış bölümüydü ama olay örgüsünü farklı yönlere çekip çeşitlendirmeye çalışıyorlar sanırım.
epey bir şeyi takip etmek durumunda kaldık. Zaten hızlı akıyor. Bazen yetişemiyorum. Du’ bakalım nereye varacak bu açılan sayfalar.
Turbo hızla kaldığı yerden devam etmiş. Alışıldığı üzere çok da güzel bir başlangıç yapmışlar. Harcanan paraya değmiş. Ayrıca;
2. sezonun 1-2 tık altında ama hala güzel gidiyor.
Aslında gösteri sırasında büyük bir pot kıracak, orada kıyamet kopacak diye bekledim ama böyle daha etkili oldu sahiden. Tamam yardımcı herifin (Randall) şerefsizliği var ama Midge de fazla mı iyi niyetli? 60’larda yaşayan, siyahi, gay bir ünlü sonuçta. Fazla tedirgin olması anlaşılabilir. Tüh be!
Geçen sezon çıtanın konduğu yere bakınca bu sezon zayıf kaldı.
Joel hala niye var ve niye önemli, neden ha barıştılar ha barışacaklar havası estiriliyor dizide anlamıyorum. Ayrıldınız la işte bırakın artık. Çinli kız ne alaka, kulüp muhabbeti nereye vardı? (Hakkını vereyim, aşağı inip konuşma yaptığı her sahne harikaydı) Neyse yani koskoca Miriam Maisel kendine yakışan bir adam bulamadı inanılmaz. Bir de Vegas’ta yeniden evlilik muhabbeti türedi. Aman yarabbi. Bir tane düzgün adam vardı o da en son posta koydu gitti. Keşke geri gelse Benjamin. İkisi arasında güzel enerji var.
Sezon çok pis yerde bitti. Bakalım dördüncü sezonda kapağı nereye atacağız. Umarım düzgün bir adamla da tanışır bizim hatun bu süreçte. Diziye yeni hikayeler, yeni karakterler ve yeni heyecanlar lazım. Geçen sezonki Catskills macerasının mesela bu sezon sadece bir kere lafı geçti. B. Altman’daki aksiyon da yok oldu ister istemez. Komedyenlik ciddiye binince hoş olmadı. Seneye biraz yerelden devam edelim. Teşekkürler.
S03E04
Sezonun ilk bölümü fena değildi ama sonrasındaki 3 bölüm hiç sarmadı. 2. sezon, ilk sezonun altında kalmıştı; bu sezon da 2. sezonun altında seyretti. Ya da ben doydum artık diziye. Bilemiyorum. Bu sezon son sezon olmuş olsa sezonu tamamlardım ama geçen gün gelen 4. sezon haberi tam bir heves kırıcıydı benim açımdan. Belli ki kafalarında 5. sezon da var. Bazı dizileri bu kadar uzatmamak, tadında bırakmak gerek bence. Neyse, ‘Hala’ sevenlerine iyi seyirler dilerim. Benden buraya kadar.
Bu sezonun yan karakterler açısından geçen sezona göre zayıf kaldığını ben de düşünüyorum belki susie daha iyiydi. Dizi 30 dakika olsa efsane olacak görüşüm halen devam ediyor
Böylece Midge ve
@abidin77:
@rpdi: Bu hızla oraya varmaya daha var o zaman. Teşekkürler.
Ah
Ve oha yani. IMDB’ye bakmasam, Carole Keen‘i Liza Weil’in canlandırdığı asla öğrenemezdim. Rol alacağının haberini görmüştüm ama hiç çıkartamadım o olduğunu. Sesinden tanımalıydım. Gerçi twitter’a bakınca tanıyamayan tek kişi ben değilmişim
EK:
görmek sürpriz oldu.
Evet, finalin
Abe ve Rose’u yeterince iyi kullanmadıklarını düşünüyorum. Sürekli bağıran Moishe ve Shirley ile sahneleri yordu beni. Geçen sezonlardaki gibi az ama öz olunca eğlenceli oluyordu. Artması hiç iyi olmadı. Sürekli bağıran insanlardan rahatsız oluyorum zaten. O yaşadıkları yerde olsam, ben de onlara kesin sesinizi diye bağırırdım herhalde Neyse ki ikisinin de uğraşacağı bir şeyler var artık. Ayrıca Midge ile birlikte yaşacaklarından, bu 3’lüden geçen sezonlarda olduğu gibi güzel şeyler çıkacaktır.
Chuck’ı görmek iyiydi. Ben araları düzelse ve birlikte olsalar diyordum. Adam haklı bu arada. Joel ile birleştirip durmayın artık şu kadını. Adam hep orada olacak, çocuklar var sonuçta ama başkasını bulsun artık şu kadın. Joel, çinli ile takılsın işte.
3×07’yi izlerken, lafı geçen kadın, Mrs. America’da Cate Blanchett’in canlandıracağı kadın değil mi diyerek şu kısa habere baktım hemen Cate, nefretlik bir karakteri canlandıracak belli ki
Genel olarak fena bir iş çıkarmadıklarını düşünüyorum. Yine memnun kalktım başından. Zaten altı üstü 8 bölüm. Hemencecik bitiyor. Kaç sezon giderse gitsin keyifle izlerim bunları.
NOT: İzlerken Jackie’yi canlandıran Brian Tarantina’nın ölümüne daha fazla üzüldüm Adam az ve öz gözüktü ama Susie ile sahneleri oldukça keyifliydi.
Çoğunluğun aksine, ben 3’ü de severek izledim yine. Geçen sezon beni daraltan sahneler daha fazlaydı sanki (misal Paris) ya da ben geçen sezondaki o sahneler sayesinde bu sezona hazır başlamışım, batmadı.
Sıkılmadan, doyamadan izlemeye devam. Böyle sürecekse gelsin 4, 5…
Ayrıca Joel’in yeni bir mekan arayışı ve uğraşısı gerekli miydi emin değilim. Bu sahneler dışında fazlasıyla doyurdu beni.
3. sezonu anca bitirebildim. 2 yi izleyeli 1 sene olmuş o yüzden çok kıyaslama yapamayacağım ama bu sezonu da çok beğendiğimi söyleyebilirim. Çıtasını aynı bir şekilde sürdürüyor. Üst üste vurdulu kırdılı dizilerden sonra bunu almak iyi geldi bünyeme. Normalde pek sevmediğim Joel u bu sezon daha çok sevdim ama Abidin in dediği gibi
Lenny ile ilgili de ben mi kaçırdım anlamadım sorayım:
İki bölüm de olsa
Ayrıca hakkını vereyim Susie de çok iyi oynadı bu sezon, Midge e zaten söylemeye bile gerek yok süper.
Gelecek sezonda görüşürüz. Bu diziyi böyle devam ettiği sürece gittiği yere kadar izlerim.
@necdetcem7: Yok bir şey kaçırmadın. Lenny Bruce gerçek hayattan alınan bir karakter, onu bilmiyor olabilirsin sadece. Hayatındaki malum şeyin diziye nasıl etki edeceğini konuşmuştuk. Spoiler umursamayacaksan gugıllatabilirsin.
@rpdi: Teşekkür ederiim, aa gördüm hemen adını aratınca. E belki gerçeğe uyarlamazlar ya :))
John Waters
++Reid Scott & Gideon Glick