Welcome to Sweden – Tanıtım
7 yorum pirate 05 Ocak 2021 08:59
Welcome to Sweden, 2014-2015 yıllarında yayınlanmış bir komedi dizisi. Ömrü 2 sezon sürmüş olan dizi, toplam 20 bölümden oluşuyor. ABD-İsveç ortak yapımı olan dizi, ABD’de NBC, İsveç’te ise TV4 kanalında yayınlanmış. Dizideki konuşmalar da İngilizce ve İsveççe karışık bir şekilde ilerliyor.
Bir ilişki ve aile komedisi olarak lanse edilebilecek Welcome to Sweden‘ın ilk sezonunu Carl Åstrand, ikinci sezonunu Ulf Kvensler, Staffan Lindberg, Lisa James Larsson üçlüsü yönetmiş. Dizinin aynı zamanda başrol oyuncusu olan Greg Poehler, dizinin yaratıcısı konumunda. Poehler, diziyi yaratırken kendi gerçek hikayesinden ilham almış.
2006 yılında İsveçli Charlotta Meder ile evlenen Poehler, öncesinde İsveç’in başkenti Stockholm’e taşınmış. İsveç’te hukuk okumuş, bir süre New York’ta avukatlık yapmış, 2012 yılına gelindiğinde ise İsveç’te stand-up gösterileri yapmaya başlamış. Sonrasında da bu dizi projesiyle karşımıza çıkmış. You Me Her dizisinden de tanıdığımız aktör, Amy Poehler‘ın erkek kardeşi aynı zamanda.
Dönelim tekrar diziye. Dizinin geniş yaratıcı ekibinde dizinin diğer başrol oyuncusu Josephine Bornebusch dışında Niclas Carlsson, Jesper Harrie ve Martin Soneby gibi isimler bulunuyor. Josephine Bornebusch’u Älska Mig dizisinin yaratıcısı, yönetmeni ve başrol oyuncusu olarak da tanıyoruz. Peter Arrhenius, Ulf Kvensler, Bente Danielsson ve David Sundin, dizinin yazar ekibinde bulunan diğer isimler. Yapımcı kadrosunda ise Greg Poehler, Josephine Bornebusch dışında Fredrik Arefalk, Carrie Stein, Lisa Dahlberg, Jessica Ericstam, Iréne Lindblad ve Amy Poehler gibi isimler bulunuyor.
Dizi, 2015 yılında Monte-Carlo TV Festivali’nde “En İyi Komedi Dizisi” ödülü kazanmış. Greg Poehler ve Josephine Bornebusch ise en iyi aktör ve aktris kategorilerinde aday gösterilmişler. Bornebusch’un 2014 senesinde İsveç’te Kristallen Ödülleri’nde de bir adaylığı bulunuyor.
Dizi, NBC’de yaz döneminde izleyici karşısına çıkmış ve ilk sezonunda 0.65 reyting oranı ve 2.400.000 izleyici sayısı ortalaması elde etmiş. 2. sezonunda ise 0.27 reyting oranı ve 1.200.000 izleyici sayısı ortalamasıyla geçtiği ilk 4 bölümün ardından yayından çekilmiş. Kanal, kalan 6 bölümü internet sitesi üzerinden yayınlamayı tercih etmiş. NBC’den daha önce yayına çıktığı TV4’da ise 1.170.000 izleyici sayısı ortalaması yakalamış ilk sezonunda. İkinci sezonunda ise 645.000 izleyici sayısı ortalamasına gerilemiş. Dizi, ilerleyen süreçte Endonezya’da Star World, Avustralya’da The Comedy Channel, İsrail’de Yes Oh ve dünya genelinde Amazon gibi kanal ve dijital platformlarda izleyici karşısına çıkmış yayın hakları satın alınarak.
Bruce Evans, New York’ta muhasebecilik yapan ve ünlü müşterilere de hizmet veren bir adam. İşini ve New York’taki yaşamını geride bırakarak aşık olduğu kadının peşinden İsveç’e taşınıyor Bruce ve olaylar gelişiyor. Dilini bile bilmediği yabancı bir ülkede sevgilisi Emma’nın ailesi ve yeni bir kültür onu karşılıyor. Bruce’un yeni hayatına adaptasyon süreci epey renkli geçecek gibi görünüyor.
*Greg Poehler‘ın karakteri Bruce Evans‘ın genellikle uyumlu ve açık fikirli bir adam olduğunu söyleyebiliriz.
*Josephine Bornebusch‘un karakteri Emma Wiik ise kendinden emin, kibar ve ilgili bir kadın. Bruce ile New York’ta yaşıyorlarmış bir süredir ve sonrasında İsveç’e taşınmaya karar vermişler. Bruce’un kendisi için doğru adam olduğuna inanıyor ve başta annesi olmak üzere ailesini de bu düşünceye ikna etmeye çalışıyor Emma.
*Riviera, Hunters ve Alias dizilerinden tanıdığımız Lena Olin, Emma’nın sivri dilli, eleştirel, terapist annesi Viveka karakterine hayat veriyor dizide.
*Claes Månsson, Emma’nın Viveka’ya oranla çok daha pozitif bir insan olan emekli denizci babası Birger karakterini canlandırıyor.
*Äkta människor ve Älska Mig dizilerinden anımsanabilecek Christopher Wagelin ise Emma’nın işsiz güçsüz, garip, sınır problemleri olan erkek kardeşi Gustaf karakteriyle karşımıza çıkıyor.
Kadrolu oyuncular bu kadar. Geçelim tekrar eden rollerle boy gösteren oyunculara:
*Dallas ve Step by Step dizilerinden tanıdığımız Patrick Duffy, Bruce’un babası Wayne karakterine hayat veriyor.
*Illeana Douglas, Bruce’un annesi Nancy karakterini canlandırıyor.
*Per Svensson, Birger’ın ABD sempatizanı ve ABD filmleri aşığı erkek kardeşi Bengt karakteriyle karşımıza çıkıyor.
*Basim Sabah Albasim‘i Bruce’un gittiği İsveççe kursundaki öğrencilerden biri olan Hassan karakteriyle izliyoruz. Irak’taki savaş sonrası ailesiyle birlikte İsveç’e gelen bir sığınmacı Hassan ve ABD’ye karşı büyük nefret duyuyor haliyle.
*Party of Five, The Philanthropist ve House of Cards dizilerinden tanıdığımız Neve Campbell ise dizinin 2. sezonunda Diane karakteriyle yer almış.
Amy Poehler ve Aubrey Plaza, Bruce’un eski müşterileri olarak kendilerini canlandırıyorlar dizide ve tekrar eden rollerle karşımıza çıkıyorlar. Jason Priestley, Malin Akerman, Jack Black ve Will Ferrell‘ın da yine aynı kontenjandan birer bölümlük konuklukları bulunuyor.
Dizinin ilk 2 bölümünü izledim ve yeterince başarılı buldum. Yayınlandığı dönemde de izlemek niyetim vardı aslında ama fırsat olmamıştı. Hazır Älska Mig ve You Me Her bitmişken Bornebusch ve Poehler’ı izlemeye devam etmek adına o vakitlerde değil de şimdi izlediğim için mutluyum ama.
Diziyle ilgili daha önce şu yazının altında yorum yapılmış.
yorumlar
S01E03
Komşuluk konusunda tamamen Emma ile aynı fikirdeyim. Gelen seslere kulak verip önce onlar çıksın/girsin de sonra ben kapıyı açıp çıkayım yaptığım da doğrudur. İsveç’te doğmalıymışım ben.
Amy Poehler olmasa da olur ama Aubrey Plaza epey renk katacak gibi görünüyor varlığıyla diziye.
S01E04
10000 kron an itibariyle 9000 TL ediyor. Bizim için yüksek bir miktar ama bir Amerikalı için o tepkiyi verecek kadar değil be Bruce!
İsveç’te yaşam hakkında küçük bilgiler verişi hoşuma gidiyor dizinin.
S01E05
Bu dizideki samimiyete bayıldım.
Evde ayakkabılarını çıkarıyorlarmış bizim gibi. İsveçle alakalı hoşuma giden bir şey daha.
S01E06
*Bruce: Ne zaman ağzını açsan seri sıçış yapıyorsun. Çok fazla konuşmamayı öğrenmen gerek.
*The Worst Week of My Life seviyesinde bir durum yok elbette ama ‘Bu kadın bu adamı niye terk etmiyor acep?‘ düşüncesinde olduğum doğrudur yine de.
*Baba da tam cumhuriyetçi çıktı yalnız. Çekilir dert değil. Annesi bir kez daha gelecek olursa kocasını evde bırakıp gelsin.
S01E07
*ABBA üyesiyle olan ilk sahne hoştu.
*Aubrey Plaza manyağının varlığı yetiyor ortamı renklendirmeye.
*60 yaşında birine göre baya hoşsun be Lena Olin!
*300.000 dolar diyor. Bir daha tekrar edeyim 300.000 dolar!
*Kafedeki kıza ayar oluyorum cidden. Yine tanımadı ya!
Bu dizinin IMDB puanı kesinlikle bu kadar düşük olmamalı. 2. sezonu ne seviyedir bilmiyorum ama şu ana kadarki süreç için konuşmak gerekirse anlayamıyorum cidden.
S01E10 (Sezon Finali)
Diğer bölümlerdeki etkisi ne seviyelerdedir bilmem ama finali Josephine Bornebusch’un yazdığı çok belli.
S02E01
Neve Campbell’ı Party of Five’ta hiç sevmezdim ve burada da sevebileceğimi zannetmiyorum.
Dağınık bir bölüm olmuş bu arada. İlk sezon seviyesinin altındaydı diyebilirim ayrıca. Keşke ilk sezonun yönetmeni kalsaymış diye düşünmeye başladım ister istemez şimdiden.
S02E02
O adam olacak son kişisindir İsveç’te sen Bruce.
S02E10 (FİNAL)
Bitti bu da. İkinci sezonun ilk sezonun epey altında kaldığını söylemek mümkün. 4-8 aralığındaki 5 bölüm çok kötüydü özellikle. Çekmeseler de olurmuş bu sezonu demeden geçemedim haliyle.
İlk sezon için ortalama puanım: 8.3
İkinci sezon için ortalama puanım: 6.5
Aubrey Plaza’yı Dirty Grandpa’da, Life After Beth’te, Legion’da falan da sevmiştim daha önce ama burada ayrı bir sevdim cidden. Yer aldığı kısıtlı sürelerde çok büyük renk kattı diziye. Keşke daha fazla gözükebilseydi demeden geçemedim. Parks and Recreation hiç mi hiç ilgimi çekmiyor ama onun dışında onu izleyebileceğim bir komedi dizisi olmuş olsaydı eğer soluğu direk orada alırdum bu dizinin bitiminde.
Josephine Bornebusch’u Älska Mig’in ardından burada da izlemek güzeldi. Yaratıcı/Başrol olarak yeni dizilerle gelirse ilerleyen süreçte illaki şans vereceğim yine. Fırsatım olsa Solsidan’ı da izlemek isterdim tabii.