Us dizisi One Day ve son kitabı Sweet Sorrow gibi tüm dünyada çok satan eserlere sahip David Nicholls‘ın aynı adı taşıyan eserinden uyarlanan bir drama dizisi.

2014 tarihinde yayımlanan roman 2020 Eylül ayında BBC One kanalında mini dizi olarak izleyici ile buluştu. David Nicholls diziyi senaryo olarak ekrana uyarladığı gibi dizinin yapımcı kısmında da yer alıyor. 4 bölümden oluşan dizinin bölüm süreleri yaklaşık 58-59 dakika şeklinde ilerliyor.

Konusu:

24 yıldır birlikte olan Douglas ve Connie’nin tek oğulları Albie yakında üniversiteye başlayacaktır. İkili, oğulları evden ayrılmadan önce yaz aylarında ailecek çoğu Avrupa şehrinin ve müzesinin gezilebileceği bir büyük tur planlar. Dizinin ilk sahnesinde göreceğimiz gibi Douglas için sürpriz olan şey ise Connie’nin bir gece aniden evliliklerine son verme isteğini dile getirmesi olmuştur. Albie’nin yakında evden ayrılacak olması bu kararın hızlanmasını sağlamıştır. Douglas bu tatil sırasında Connie’nin fikrini değiştirmeyi beceremezse belki de bu tatil ailesi için bir son teşkil edecektir. Beklenmedik bir şekilde karakterlerimiz kendilerini sorgulama sürecine girecek ve hayatlarının geri kalanını etkileyecek dönüm noktalarıyla karşılaşacaklardır.

Aynı romanda olduğu gibi dizinin de Douglas ve Connie’nin ilk tanışmasından başlayarak ilişkilerindeki önemli anlardan kesitler getirerek ilerlediğini belirtmem gerek.

Douglas Petersen karakterini Tom Hollander canlandırıyor. Bir biyokimyager olan Douglas bilim haricinde çok az şeye tutku ile yaklaşan, hayal gücü eksik biridir. Roman, müzik, resim gibi sanatın birçok alanında kendini yetersiz hisseden Douglas hayatı boyunca bu yetersizlikleri aşmak için uğraşmış fakat bir türlü başaramamıştır. Avrupa gezisi için sayfalarca not hazırlayarak her saati planlamak onun eğlence anlayışıdır. Aktörü Taboo, The Night Manager,  About Time, gibi projelerinden tanıyoruz.  Douglas’ın gençlik yıllarını ise Iain De Caestecker canlandırıyor. Aktörü Agents of S.H.I.E.L.D. ve Roadkill gibi dizilerden hatırlıyoruz.

Connie Petersen karakterini Saskia Reeves canlandırıyor. Gençliğinde ressam olan Connie Douglas’ın tam tersi bir kişiliğe sahiptir. Hayat dolu, her daim insanların ilgisini çekebilen, hayatını akışa bırakarak yaşamaya önem veren bir karakterdir. Kendisini Luther ve Dune gibi dizilerden biliyoruz.  Connie’nin gençlik yıllarını ise Gina Bramhill canlandırıyor. Sherlock ve Endeavour gibi dizilerde küçük rolleri mevcut.

Albie Petersen rolünü genç oyuncu Tom Taylor canlandırıyor. Fotoğrafçılık alanında hayalleri olan Albie çoğu yönüyle annesini anımsatmaktadır. Büyüdükçe babası ile olan ilişkisi daha da kötüye gitmektedir. Kendisini Doctor Foster dizisinden tanıyoruz.

Öncelikle 4 aktörün de rollerine çok yakıştığını söylemem gerek. Tom Hollander ve Saskia Reeves 4 bölüm boyunca parlarken onların gençliklerini canlandıran Iain De Caestecker ve Gina Bramhill ne kadar doğru bir seçim olduklarını ispatlıyorlar. Ama dizinin ne yazık ki hiç konuşulmadan BBC’de yayınlanıp bitmesi gibi bir gerçek var. Benim kişisel görüşüm böylesi bir ilgisizliği hak etmeyen bir dizi var karşımızda. Romanı okumamış olsaydım da benzer yorumları yapardım çünkü kadronun verdiği performans beni fazlasıyla şaşırttı. Defalarca izlediğim ama ilk kez bir rolde beni böylesine etkileyen Tom Hollander hak ettiği şekilde ödüllerde öne çıkarsa dizinin izleyici kitlesinin arttığını görebiliriz.

Romanın bendeki etkisi büyük olduğu için iyi yaptılar mı acaba diye diziye biraz tereddütle başladım ama çok hoşuma giden bir dizi oldu. Avrupa şehirlerinde coğrafi güzellikler arasında dolaşıp durmaları basit bir komedi dizisi izliyoruz anlamına gelmesin. Dizinin ilk sahnelerinde böyle bir hava olduğu için belirtmek istedim. Bazı detayları vermekten kaçınarak baba-oğul ilişkisi, geçmişe duyulan özlem ve çaresizce kendini sorgulama gibi farklı temaların dizinin temelini oluşturduğunu söyleyebilirim. Kendini iyi hisset türünün sınırlarında dolaşan bir mini dizi izliyoruz ama dramasının da gayet etkileyici olduğunu belirterek izleyecek olanlara iyi seyirler dilerim.