Pera Palas’ta Gece Yarısı || Tanıtım
36 yorum necdetcem7 13 Mart 2022 08:02
Netflix, küresel büyük bir yayın platformu haline geldi ve Türkiye’deki projelerine hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda Hakan: Muhafız, Atiye, Aşk 101, 50m2 Bir Başkadır ve Rise of Empires: Ottoman, Kulüp gibi işlerden sonra Netflix ve Türkiye iş birliğinin son meyvesi ise Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisi oldu.
Dizimiz Charles King’in aynı isimli romanından uyarlamadır. Senaryosunu Elif Usman yazmıştır. Yönetmen koltuğunda ise Emre Şahin bulunmuştur. İlk sezonu 8 bölümden oluşan dizimizin bölüm süreleri 40-45 dakika arasında değişmektedir. Henüz ikinci sezonla ilgili bir haber bulunmamaktadır.
Esra (Hazal Kaya), kariyerinde ilerlemeye çalışan genç bir gazetecidir. Sivri dilli ve yaşadığı topluma fazla duyarlı bir gazetecidir. Bu yüzden de yaptığı haberler bazen başına bela olmaktadır. Dergi editörü onu farklı bir alana yöneltmek için Pera Palas’a gönderir. Esra’dan İstanbul’un en büyük tarihi otellerinden biri olan Pera Palas’ın 130. yılı sebebiyle dergiye Pera Palas’ın güzellikleriyle ilgili bir yazı yazması istenmektedir. Bu işe ilk başta fazla gönüllü olmasa da en sevdiği yazar Agatha Christie’nin de bir ara kaldığı otel olması sebebiyle Pera Palas Esra’nın ilgisini çekmiştir.
Esra, Pera Palas’a geldiğinde oranın müdürü Ahmet (Tansu Biçer) ile tanışır. Ahmet, çocukluğundan beri Pera Palas’ta bulunan ve tarihiyle birlikte yaşamış birisidir. Aynı zamanda otelin bütün sırlarını bilmektedir. Esra, gezisi sırasında bir gece otelde konaklamak zorunda kalır. O sırada geçmişe açılan bir kapı olduğunu fark eder ve kendini bir anda 1919 yılında bulur. Otelin bu sırrına vakıf olan müdür Ahmet de Esra’nın peşinden gider.
Geçmişe doğru bir yolculuk yapan Esra, Mustafa Kemal Atatürk’e karşı düzenlenen siyasi bir komplonun ortasına düştüğünü fark etmesi uzun sürmez. Bunu fark ettikten sonra Esra komployu engellemek için otelin müdürü Ahmet’le birlikte çalışmaya koyulur. Bu sırada otelde Halit (Selahattin Paşalı) isimli gizemli birisiyle de tanışırlar. Halit, gizemli olduğu kadar düşmanla çalışma ihtimali bulunan tehlikeli birisi gibi de gözükmektedir.
Netflix’in yerli yapımlarını genelde izleyip deneyen birisiyim. O sebeple bu dizinin de başına oturdum ve memnun ayrıldım diyebilirim. Zaman yolculuğu tarzı konular özellikle çok ince bir ipte yürümek gibi geliyor bana ve her an raydan çıkıp işleri karıştırıp çorba edebiliyor bu konuları işleyen diziler. Aynısı Pera Palas’ta da son bölümlere doğru biraz oldu ama genele bakarsak beklediğimden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Devamı da gelsin isterim.
Hazal Kaya’ya gelen eleştiriler oldu ama ben kendisini fena bulmadım. Ayrıca Tansu Biçer ve Selahattin Paşalı da gayet güzel iş çıkardı. Netflix’in en iyi yerli işlerinden biri diyemem ama izlenebilir düzeyde fena bir iş çıkmadığını söyleyebilirim. Denemek isteyenlere tavsiyedir.
İyi seyirler.
TANITIM FRAGMANI
Not: Daha önce dizi hakkında bu yazıda yorum yapılıyordu.
yorumlar
Beklediğimden daha iyi çıktı açıkçası. Gayet severek izledim. Yurt dışında da çok sevildi ve izlendi, bu noktada ‘Kulüp’ün önüne geçmiş oldu ve ‘Fatma’yı yakaladı küresel çapta. Hazal Kaya’ya biraz fazla yüklenildiğini düşünüyorum. Daha önce bu kadar sivrilen bir yapımda tek başına rüştünü ispat etme tecrübesi yaşayamadığı için bu kadar çok üstüne gidildi bence. Yoksa performansı gayet iyiydi bence.
Hazal Kaya’nın üstüne gidilmesi sadece onunla ilgili bir mesele değil haliyle.
Pera Palas, ikinci yarısıyla daha iyi olan bir iş. Ama çoğu insan (hele de ülkemize mensup olanlar) izledikleri işleri kapağıyla ya da 1-2 bölümle değerlendiriyor. Zaman yolculuğu da yakın olduğumuz bir tema değil zaten. İlk bölümdeki efsanevi boş boğazlığın viral olmasının üstüne A.H.’ın kasıtlı yazısı gelince katmerlenmiş oldu. İzleyip beğeneni ya da beğenmeyeni de cabası.
Ama yazıdan sonra konu oyunculuğu-diziyi falan geçti tabii, başka noktalara da kaydı. Bir nevi Bir Başkadır sendromu yaşandı. Herkesin kendi değer yargısına göre yorumlamasıyla geldik bugüne.
@aytackara Dizinin sonradan toparladığını değil tam bozmaya başlamış gibiyken sezon finaline kavuştuğunu düşünüyorum ben daha çok. İlk bölümlerde adım adım yükselen tempo sonlara doğru bence şöyle hafiften remiks’e bağlamış gibiydi, bu noktada @necdetcem7 gibi düşünüyorum açıkçası.
Hazal Kaya’nın üzerine neden gidildiğini detaylandırmaya gerek bile yok. Benim üzerinde durduğum ve dikkate aldığım şey herhangi bir alt metin olmadan -sevgi ve goygoyla- onun oyunculuğu üzerine yazıp çizenlerdi. Nedense hep kıyıda köşede kaldığını düşündüğüm Hazal Kaya abartılı linçlerle yıldızını daha da parlatmış oldu, e fena da olmadı sanki.
bana “iyi niyetlerle başlanan bir projenin vasat yazarlık ve oyunculukla rezil edildiği” izlenimi veriyor bu dizi. sosyal medyada gururla paylaşılacağı düşünülerek planlanıp çekilmiş sahneler bende cringe etkisi yarattı. gömülmesine şaşırmıyorum o yüzden. hazal kaya yı da çok severim tatlı kızdır ama paylaşılan sahnelerinin çoğu cringe.
Tanıtım için teşekkürler @necdetcem7 Ben de maalesef diziye beğenmeyenler arasındayım, üçüncü bölümden sonra devam edemedim. Oyunculuğun iyi veya kötü olmasını bir kenara koyarsak dizinin benim açımdan kötü bulduğum yanı senaryo ve diyalogların yetersiz olmasıydı, @ozgun14’ün yorumuna katılıyorum. Sosyal medyada bir yorum görmüştüm diziyle ilgili, “Hazır Kulüp için set kurulmuşken bir dönem dizisi daha çekelim.” havasıyla aceleye getirilmiş bir yapım gibi görünüyor demişti biri. İzlerken böyle hissettim ben de.
Teşekkürler tanıtım için @necdetcem7.
Türk dizilerini birçok sebepten dolayı zor beğenirim, 40 yılın başı Bir Başkadır’ı çok beğeniyorum, 2 ay boyunca vay efendim bunun nesini beğendiniz, niye abartıyorsunuz muhabbeti dönüyor. Pera Palas o seviyelerde olmasa da çerezlik, görüntü yönetimi, dekorlar, kostümler açısından özenli bir iş çıkmış diyorum o zaman da bu dizi çöp, nesini beğendin muamelesi başlıyor. Bu yüzden halkımız bu diziler hakkında ne düşünüyor hiç umursamıyorum. Buraya girip katılıp, katılmadığım yorumları okumak yetiyor bana.
Son 2 bölüm kaldı sezonu bitirmeme ve Hazal Kaya’nın gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim, çok da zor bir rol değil zaten, şapşallık, şaşkınlık sahneleri ile rol neyi gerektiriyorsa onu veriyor işte. Bu arada Hazal Kaya dizilerini, filmlerini sevdiğim bir isim falan da değil, sadece verdiği röportajları, bazı konularda sessiz kalmamasını seviyorum o kadar. Oyunculuğu hakkında ilk kez şu an olumlu bir şeyler söylüyorum. Keşke senaristler 1.bölümdeki cringe sahnesini yazmasalarmış, izlemeyen bile o sahneden vuruyor, çok gereksiz sahne zaten.
Sanki rol her an büyük bir performans gerektiriyormuş gibi Hazal konuşuluyor. Gerçi orada dert farklı, ayrıca adını anmaya bile değmeyecek adam o sayede kendini gündeme soktu işte. Oyunculuk performansı yorumlayana bak Şurada kendi halinde yorum yazanlar bile insan gibi davranıp, 2 3 satır hakaret etmeden bir şeyler yazmaya çalışıyor, bunlara yok muamelesi yapmak en iyisi.
İlk sezon üzerine…
Covid belası ile uğraştığımdan diziyi boşlukta ilk izleyenlerdenim. Çok konuşuldu ama daha çok olumsuz yorumlar okudum.
Dizide görüntüler, çekim kalitesi, kıyafetler bence gayet başarılıydı. Cidden emek verildiğini düşündüm. Konu Türk dizileri için yeni olsa da yabancı dizi izleyicisinin konuya çok hakim olduğunu düşünüyorum. Ben başlarda merakla izledim, sonra dizi pek çok konuyu beklediğim gibi pek şaşırtmaksızın bağladı. 2. Sezona da yeni fena sayılmayacak bir konu açarak gitti.
Hazal Kayanın yazılanlar kadar kötü olduğunu düşünmüyorum. Ama iyi de olmadığını düşünüyorum. Hep bir şımarık kız edasında oynadı ki aslında Esra karakteri başlarda güçlü, bağımsız, genç bir kadın imajı çiziyordu. Bu yüzden karakterin inandırıcılığı yok oldu ve onu izlerken zaman zaman dağıldım. 2. Sezon olacak diye okudum, olursa devam edeceğim.
Türkler bir zaman yolculuğu dizisi yapmış, fena da olmamış. En azından ilk bölüme bakılabilir diye düşünüyorum. İyi seyirler…
3-6 Mart arasında 10,780,000 saat izlenerek 8. olmuştu Top 10’de.
7-13 Mart haftasında 14,690,000 saat izlenerek 7. olmuş.
Eline sağlıklara ve tutanlara teşekkürler, genelde dizi hakkında yorumlarda herkes bir ikiye bölünmüş gibi geldi, kimisi ilk yarısını kimisi ikinci yarısını beğenmiş
s01e01-03
Ailecek izlediğimiz için yavaş ilerliyor biraz, ama ortak payda hepimizin eğlendiği ve beğendiği. Basit bir konuyu, şimdilik ellerine yüzlerine bulaştırmadan devam etmeyi bildiler, ben daha çok kostümler ve dış mekan özenine dikkat ederek izliyorum, başarılı da buluyorum.
Yalnız söylemeden edemeyeceğim, Hazal Kaya iyi oyuncudur, kötü oyuncudur, bana düşmez eleştirmesi, ama bu diziye gitmemiş, farklı bir başrol ile bambaşka bir seviyede olabilirdi.
Hazal Kaya da 2 var gibi konuşmuş.
Bizimkiler yeni sezonu daha yeni resmen duyurdular.
Çekimler yaza başlayacakmış… Zaten Hazal Kaya hamile, anca yetişir muhtemelen.
Bunun 2. sezon hazırlıkları başladı.
2’yi çekmeye başlamışlar.
+Güven Murat Akpınar
4 yeni isim daha:
Tülin Özen (Lili)
Nezaket Erden (Meliha)
Haydar Şahin (Selahattin)
Tuğba Çom (Halime)
Tülin Ece, Eva olarak konuk
“Çarşamba akşamı Hazal Kaya ve Selahattin Paşalı’yı buluşturan Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisinin çekimlerinin bitmesinin şerefine ekip Beyoğlu‘nda veda yemeğinde buluşacaktı. Ancak İsrail‘in Filistin‘e savaş açması ve yaşanan yas ortamı nedeniyle dizinin yemeği iptal edildi.”
Anahtarın yanında mı?
Pera Palas’ta Gece Yarısı: 2. Sezon (12/09/2024)
1995 yılında, kendisine ait 1940’larda çekilmiş bir bebeklik fotoğrafı bulan Esra, annesinin ve ailesinin kim olduğunu öğrenmek için geçmişe dönmeyi kafasına koyar. Ahmet’in zamanla oynamamak gerektiği uyarıları Esra’yı durdurmaya yetmez ve ikili 1941 yılında kendilerini yeni bir serüvenin içinde bulurlar. Esra annesinin izini sürerken, Ahmet ise tarihin akışını değiştirdiklerini fark eder. Zamanda bir kırılmaya neden olan Esra ve Ahmet’in bir de davetsiz misafiri vardır. Zaman yolculuğunu keşfeden Halit de, aşkının peşinden 1919 yılından 1941’e gelmiştir. Başları yeterince dertte olan ikilinin karşısına bir de Halit’in çıkması, işlerin daha da karışmasına yol açar.
2. sezon tanıtımı
(1.11) O nasıl bir kiloydu öyle. Sete erken dönmüş sanki.
Bir de bu sezon ilk sezon kadar sarmayacakmış gibi bir his var içimde. Umarım yanılırım.
İlk sezon özeti
Karakter posterleri
Buna tam olarak şu sıralar 2. sezon etkinliği düzenliyorlarmış.
Biri gururlu bir ‘Za-yıf-la-dım!’ pozu vermiş hiçbir şeyi (Ya da hiç kimseyi) umursamazmışçasına. Diğeri ise hissediliyor ki kavgalı oradakilerden biri veya birkaçıyla ‘Allahım beni buradan al n’olur!’ diye haykırır vaziyette.
Ben sadece Tülin Özen’in sürekli havaya bakmasına takıldım. Kavgalı mı bilmiyorum ama mecburen gelmiş gibi duruyor.
(Mecbur da gerçi, sözleşmelerinde oluyormuş zaten.)
Sadece mecburiyet hissi değil o. Uzak da durmuş o gruptan bile isteye. O gruptan biri bir terbiyesizlik yapmış bence sette bu kadına. Hazal’dır diye hissediyorum. Dilinin kemiği olmayan biri keza. Egolu da bir tip malum. Olmuştur bir hatası. Magazin programları bir eşelesinler bence bu konuyu.
Karakter posterleri
Dizinin 2. sezonla bitmemesi ve açık uçlu bir sezon finaliyle kapatması şoku.
(temsilidir)
Bence ilk sezonla yakın bir ayarda. İlk sezon daha farklı ve yeni olmasıyla bir tık daha önde kaldı yine de. İkinci sezonda olan bitenin üstüne ekledikleri için olgunlaşmış bir halleri vardı. Bölüm süreleri uzun olmadığından yine çabuk aktı. Yan hikâyeyle genişletip bir şekilde sezon sonuna vardırmayı başardılar. İlk sezonu da bu açıdan sevmiştim.
Ama zamanlar arası yolculuklarda mantık aramayı koy verdim artık. Sezonun nereye varacağı da bence baştan tahmin edilesiydi, gidişatta pek de şaşır(a)madım.. Ben 2. sezonla toplayıp giderler düşüncesindeydim nedense, onu yapmadılar. Gayet açık bitti.
– Günümüze dönüp de Esra’yı Agatha Christie Odası’na girmesi için engelleyince çözülebilir diye düşündüm ben de açıkçası. Ama çözmeyi bırak, her şey daha da çorba oldu. Yine de Halit’in ölümünü çevirdiler. Dolayısıyla Esra’nın annesi a.k.a. gazeteci kadın vs.yi de.
1892’ye, Pera Palas’ın yeni yaptığı döneme gidecekler güya zaman karmaşasını çözmek için.
– Güven Murat Akpınar’ın karakterinin baba çıkacağı kendini aşırı belli etti. Annenin gazeteci kadın olacağı da mide bulantısıyla kusmasından anlaşıldı hatta (+isim vermeden lanet okumaları). Lili’nin falan ölmediği de açıktı bence, bekledim sadece çıksınlar diye.
Tülin Özen, Güven Murat Akpınar, Nezaket Erden ve Erol Babaoğlu gibi tanıdık yeni isimler fena iş çıkarmadı. Nergis Öztürk’ü daha fazla kullansalar niye demezdim. Oyunculuk kısmı zaten bildiğimiz gibi.
3. sezon umarım olur, kalanını görmek istiyorum. XOXO.
S02B01
Kusura bakmasınlar ama bok gibi bir bölümdü. Fragmandan hissedilmişti zaten kötü bir sezon olacağı. İlk sezonda bize yeni/taze gelen bir şey izlemiştik ve ilgimizi çekmişti. Aradan 2.5 yıl geçti ve bayatlamış hissiyatı vermiş olabilir tabii ama bununla alakalı değildi bence. Cidden çok kötüydü bölüm. Hazal Kaya’yı sevmem. Çok taze bir şekilde Ölene Kadar dizisini bitirdim ve Tansu Biçer’e katlanamaz vaziyetteyim şu anda. Selahattin Paşalı da tazeliğini kaybetti ayrıca bende. Gereğinden fazla övgü alan kişilerden kolayca soğumak gibi bir huyum vardır. Selahattin Paşalı da bu kategoride. Lafın özü; diziye toparlaması için sabır göstermemi sağlayacak bir kast yok ortada. Haliyle bıraktım gitti.
Hazal & Selahattin | Pera Palas’ta Gece Yarısı 2. Sezon | Setin Enleri
İkinci sezonu bitirdim.
İlk sezonun üzerinden 2 yıl geçmesinden ötürü baya bi unutmuşum ben bu diziyi. Alışmam biraz zaman aldı, bir şekilde aktı iki günde hüplettim ama ilk sezonu daha çok sevmiştim sanki. Bu sezonun uzatma olduğu belliydi çok, hatta geçtim üçüncü sezona da yol yapıldı. Tabii artın sanmıyorum 4 olsun, 3 te biter bence. Üçü de izlerim ama çok yüksek beklentim kalmadı.