Anatomy of a Scandal – Tanıtım
5 yorum pirate 28 Temmuz 2024 08:53
Anatomy of a Scandal, Netflix’in 2022 senesinde yayınladığı bir mini dizi. 6 bölümden oluşmakta. Bölüm süreleri 43-49 dakika arasında değişmekte.
Sarah Vaughan‘ın 2018 yılında yayımlanan aynı isimli romanından uyarlanmış dizi. Hukuk draması, politik gerilim, psikolojik gerilim ve ilişki draması gibi türleri harmanlayan dizinin senaryosu Melissa James Gibson ve David E. Kelley tarafından kaleme alınmış. Yönetmenliğini S.J. Clarkson üstlenmiş. Saydığımız bu dörtlüye Allie Goss, Mark Kinsella, Bruna Papandrea, Claire Parker ve Liza Chasin gibi isimler eşlik etmişler yapımcı koltuğunda.
Dizimizin adından da anlaşılacağı üzere basına konu olan bir skandal patlak veriyor. Muhafazakar Parti’den evli ve çocuklu bir milletvekili olan ve Başbakan ile oldukça yakın ilişkiler içerisinde bulunan James Whitehouse isimli bir adamın parti binasında onunla birlikte çalışan Olivia Lytton isimli genç bir kadınla yasak bir ilişki yaşaması üzerine söz konusu skandalımız.
James; skandalın gazetelere manşet olacağını öğrenip engel olamayacağını da anladığında, yani gazetelerin satışa çıkmasından saatler önce 12 yıllık karısı Sophie’yi karşısına alacak ve aylardır onu aldattığını anlatmak zorunda kalacak pişkin bir şekilde. Sophie de ne hikmetse kocasını terk etmemeye, onun yanında durmaya karar verecek. Ama olaylar bununla sınırlı kalmayacak. Çok geçmeden hukuki bir durum patlak verecek. Bakalım bundan sonra da Sophie’nin James’e olan desteği devam edecek mi?
Karakterlerden birkaçına değinelim kısa kısa:
Sophie Whitehouse karakterinde Keen Eddie ve The Loudest Voice dizilerine ek olarak Interview, Casanova, Layer Cake, Alfie, The Edge of Love, G.I. Joe: The Rise of Cobra, American Sniper, Burnt, The Lost City of Z, American Woman ve The Mysteries of Pittsburgh gibi sinema filmleriyle de yakinen tanınan Sienna Miller‘ı izleme şansı elde ediyoruz.
Üniversite yıllarında tanışmış James ile Sophie. Hem yakışıklılığına vurulmuş hem de geleceğinin parlak oluşuna. Onu tavlamayı ve onunla evlenmeyi kafasına koymuş ve bunu başarmış da. İlişkilerini 12 sene önce evliliğe taşımışlar, 2 de çocukları olmuş. Bu skandal patlak verene kadar da mutlu bir evlilik sürdürmektelermiş.
Sophie’nin gençliğine Find Me in Paris, Flowers in the Attic: The Origin, Harlots ve Bridgerton gibi dizilerden aşina olduğumuz Hannah Dodd hayat veriyor.
James Whitehouse karakterine Homeland ve High Desert dizilerinden hatırlanabilecek Rupert Friend hayat veriyor.
Parti ve Başbakan için çok değerli bir adam James. Hukuki olay patlak verene kadar Başbakan’ın desteği onunla olacak ama sonrasında onun da nasıl bir tavır takınacağını bilemiyoruz elbette.
James’in genç halinde Pandora ve Masters of the Air dizilerinden anımsanabilecek Ben Radcliffe karşımıza çıkıyor.
Olivia Lytton karakterini Terra Nova dizisine ek olarak Alaaddin ve Charlie’s Angels gibi sinema filmlerinden tanıdığımız Naomi Scott canlandırıyor.
The Haunting of Bly Manor ve Hollington Drive dizilerinden tanıdığımız Amelie Bea Smith‘i Sophie-James çiftinin kızları Emily karakteriyle izliyoruz. Emily’nin küçük kardeşi Finn rolünde ise Sebastian Selwood karşımıza çıkıyor.
Downton Abbey, Good Behavior, Defending Jacob ve Godless dizileriyle tanınan Michelle Dockery, Kate Woodcroft isimli, işinde çok başarılı bir avukata hayat veriyor.
Geoffrey Streatfeild, İngiltere Başbakanı Tom Southern karakterini canlandırıyor. James ve Tom’un yakın arkadaşlıkları üniversite yıllarına dayanıyor.
Tom’un genç halinde Jake Simmance karşımıza çıkıyor.
Cheaters, Lovesick, You, Me & Them ve The Hour gibi dizilerden hatırlanabilecek Joshua McGuire, Başbakan’ın son derece ukala ve de patavatsız basın danışmanı Chris Clarke karakterine hayat veriyor.
Karşısına Kate Woodcroft’u alarak söz konusu davada James’in avukatlığını yapacak olan Angela Regan rolünde Josette Simon karşımıza çıkmakta.
Kadroda ayrıca Jonathan Coy, Kudzai Sitima, Tom Turner, Nancy Farino, Violet Verigo, Liz White, Missy Malek, Jonathan Firth, Luka Sheppard ve Richard McCabe gibi isimler mevcut.
Dizinin ilk bölümünü izledim ve başından memnun ayrıldım. Her ne kadar aldığı karardan ötürü canlandırdığı karaktere ısınmakta zorlansam da Sienna Miller gayet başarılı bir şekilde sürükledi ilk bölümü. 2. bölümden itibaren dizi yavaş yavaş hukuk dramasına doğru kayacaktır. İlerleyen bölümlerde o hukuk draması dozu iyi ayarlanmışsa ve dizideki diğer ögeler bastırılmamışsa ilk bölümden aldığım tadı almaya devam edebileceğimi düşünüyorum.
Diziyle ilgili daha önce şu yazının altında yorum yapılmış.
yorumlar
Kadının şu ana kadar anlattıklarına adam da itiraz etmezmiş gibi görünüyor. Can alıcı yere gelmedik daha elbette.
2 şey çıkabilir bence bu hikayeden:
1- Kadın ünlü olmak adına böyle bir şeye girişmiş ve yalan söylemekte.
2- 37 Sekunden‘deki ana karakter misali
kavramı konusunda ciddi bir tanım problemi yaşar vaziyette.
3. seçeneğe kapalıyım ben şu anda. Kadının şu ana kadar anlattığı ayrıntılara bakarsak niye böyle bir şey yapsın yani bu adam?
*Henüz adam bir şey anlatmadığı için kadının anlattıkları üzerinden yorumlamaya devam ediyoruz. Bu bölümde anlattıkları üzerinden de 37 Sekunden‘deki kadar bembeyaz bir durumun olmadığını söyleyebilirim ortada. Ama siyah da demem kesinlikle. Gri de diyemiyorum hatta. Bence kreme kaçan bir durum var ortada ve hukuksal açıdan akil hiç kimsenin sadece bu anlatılanlardan ötürü bu adamı suçlu bulacağını düşünmüyorum.
*James’in Tom’u tehdit ettiği konuya gelelim. Bu da bir krem bölge durumu bence. Tom’u suçlu ilan etmem ben bu konuda. Vicdan azabının elbette devreye girebileceği ama hukukun devreye girmesinin gerek olmadığı bir vaka bence.
*
konusu neymiş onu da önümüzdeki bölümde izleyip yorumlarız artık.
Biz dış kapının mandalı konumundaki bu avukata niye gereğinden fazla maruz kaldık bu bölüm derken …
konusu: Black. Definitely black area.
*Avukatın yaptığı bu şeyin kesinlikle sağlıklı olmadığını düşünüyorum öncelikle. Papağana bağlarcasına aynı şeyleri tekrar edip bir şeyleri adama dikte etmeye çalışırken adamın bu atakları kapanış anı hariç sakin bir şekilde savuşturmasını da normalde etmemem gerekirken takdir ettim sırf kadının bu sağlıksız tavrı yüzünden.
*Sophie: Hayatın boyunca önünde beliren tüm ayrıntıları bir kenara iteleyip iteleyip bu derece duyarsız kalmayı nasıl başardın güzelim sen? Ve hala da devam ediyorsun duyarsız kalmaya, salağa yatmaya. Birinin eşi olmak bu kadar devasa bir değer olgusu mu senin için cidden? Her şeyden büyük bir değer, büyük bir etiket? Kusura bakma ama herhangi bir açıdan saygı duymam mümkün değil sana.
Şu 6 bölüm arasında en sönük, en sıradan kalanı buydu bence. Bölümün son dakikalarını, final anlarını hiç ama beğenmedim. Bu derece basit, bu derece bayağı bir hamleyle bitmemeliydi bu dizi.
-Michelle Dockery’nin varlığından hiç memnun kalmadım öncelikle. Eve Myles, Elaine Cassidy, Leila Farzad falan olmuş olsa daha cazip hale getirebilirdi bence bu sıradan karakteri. Üçü de bundan ve birbirlerinden farklı, daha izlenesi tonlar ortaya çıkabilirlerdi.
-Sienna Miller‘ı severim ama bu canlandırdığı karakterin nesini seveyim şimdi ben?
-Canlandırdığı karakterden bağımsız konuşuyorum; Ben Radcliffe’e tip olarak hiç ısınamadım ta en başından beri.
-Naomi Scott, Hannah Dodd ve Amelie Bea Smith üçlüsünün aldığı süreler hiç ama hiç yeterli gelmedi bana. Sırf şu üçünün alacağı sürelerin artacağını bilsem sezonun 2 bölüm daha fazla uzun sürmesini isterdim açıkçası.
-Dava süreci devam ederken Olivia-James ikilisine ya da Olivia-Sophie ikilisine hiçbir sahne yazılmamış olması dizinin büyük eksikliği ve biz izleyicilere büyük ayıbı oldu bence. Bu tarz sahneler yüksek reytingli, yüksek gerilimli sahneler olurdu. Büyük hata, büyük iş bilmezlik cidden.
Şu haliyle dizi için ortalama puanım: 6.6/10
Final bölümü bu kadar sıradan olmasa 7.2-7.3 puan çalışabilirdi benden.
Hatta 4. bölüm sonunda gelen o hamle gelmemiş olsa, bu derece Michelle Dockery’ye maruz bırakılmamış olsak, yani o ilk bölümlerden aldığım tadı almaya devam edebilsem 7.8-8.3 puan seviyelerine kadar da çıkabilirdim pekala.