The Last Weekend, ITV’nin 2012 yılında yayınladığı bir mini dizi. 3 bölümden oluşuyor. Bölüm süreleri 45’er dakika uzunluğunda.

Blake Morrison‘ın 2010 yılında yayımlanan aynı isimli kitabından uyarlanan gerilim türündeki dizinin senaryosu Mick Ford tarafından kaleme alınmış. Yönetmenliğini Jon East üstlenmiş. Sally Woodward Gentle ve Christopher Hall ise dizinin yapımcıları konumunda.

Dizimizin merkezinde Ian isimli bir adam var. Karaktere Endeavour ve Vigil dizilerinden tanıdığımız Shaun Evans hayat veriyor.

Bir öğretmen olan Ian, en eski arkadaşı Ollie’den bir hafta sonunu birlikte geçirmek için davet alıyor. Hikayemiz de cuma gününün öğleden sonrasından pazartesi gününün sabahına uzanan bu hafta sonu tatilinde geçiyor.

Ian ve Ollie’nin tanışıklıkları 20 sene öncesine dayanıyor. Üniversite yıllarındayken ev arkadaşıymış ikilimiz. İkisi de hukuk öğrencisiymiş ama Ian bir süre sonra hukuk fakültesini bırakmış ve öğretmenlik okumuş. Ollie ise hukuk fakültesinden mezun olmuş. Kendi hukuk bürosu olan maddi durumu oldukça iyi bir avukat şu anda.

İkili mezuniyetin ardından farklı şehirlerde hayatlarına devam etmişler. Lakin irtibatı tamamen koparmamışlar ve arada bir de olsa görüşmeye devam etmişler.

The Drowning, The Commons, Silk ve The Strain gibi dizilerden tanıdığımız Rupert Penry-Jones tarafından canlandırılan Ollie karakteri için rekabet manyağı ve ayrıca kibirli bir tip diyebiliriz. Eskiden de böyleymiş, şimdi de böyle.

Ollie, bu hafta sonu için 3 spor müsabakasından oluşacak bir yarışma ayarlamış kendisiyle Ian için. Ian’ın ise bu rekabetle Ollie kadar ilgilendiğini söylemek mümkün değil. Onun için bu hafta sonu başka bir anlam ifade ediyor daha çok.

Ollie’nin üniversite döneminden beri kız arkadaşı ve Archie (Hugh Mitchell) isimli oğlunun annesi olan Daisy, hikayemiz için önemli bir karakter. Daisy, Ian’ın aşık olduğu kadın ve bu hayattaki en büyük takıntısı konumunda.

Daisy ile ilk olarak Ian tanışmış üniversite döneminde ve aralarında bir yakınlaşma olmuş ama kızı Ollie kapmış. Bu durum da Ian’ın hayatındaki en büyük yara.

Genel olarak flörtöz tavırlar içerisinde olduğu söylenebilecek, çekici bir kadın Daisy.

Daisy karakterinde Tin Star, Glitch, The Secret ve Episodes gibi dizilerden yakinen tanıdığımız Genevieve O’Reilly‘yi izleme fırsatı yakalıyoruz.

Ian, bu hafta sonu tatiline yalnız gelmiyor. Karısı Em (Claire Keelan) de onunla birlikte.

Em, Ian’ı seviyor ve ondan bir çocuğu olsun istiyor. Şu sıralarda da bunun çalışmaları içerisinde. Ian, seks kaynaklı olarak ona bu konuda ayak uyduruyor tabii ama iç dünyasında baba olmak gibi bir niyeti yok. Okulda çok fazla sayıda çocukla haşır neşir olduğu için çocuklardan nefret ediyor. Elbette Em’in bu nefretten haberi yok.

Hafta sonu tatili Ollie, Ian, Em, Daisy ve Archie’den oluşan beşliden ibaret değil sadece. Daisy’nin arasının fazlaca iyi olduğu bir müşterisi olan Milo da iki kızıyla birlikte orada bulunuyor.

Milo karakterinde Tyrant, Advokaten ve The Box dizilerinden tanıdığımız Alexander Karim‘i izliyoruz. Mya-Lecia Naylor ve Elisha Johnson ise Milo’nun kızları Bethany ve Natalie rolleriyle karşımıza çıkıyorlar.

Ian, dizimizin anlatıcısı aynı zamanda. Sahne aralarına girip diziyi yarı belgesel havasında sunuyor bize Ian. Hikayeyi kendi penceresinden anlatırken aralara üniversite yıllarına ait flashback sahneleri serpiştirmeyi de ihmal etmiyor.

Diziyi izleyip bitirdim. Dizideki gerilim/psikolojik gerilim renginin You misali biraz kendine has olduğunu söylemek mümkün. Rahatsız edicilik boyutu da mevcut ayrıca. Bununla birlikte yönetmenin sunumunun ve Shaun Evans’ın oyunculuğunun başarılı olduğunu da belirtmem gerek. Hafiften tedirginlik verici ve garip bir modda ama keyif alarak izledim diziyi. Hepi topu 135 dakika olduğu da düşünüldüğünde şans verilebilecek bir mini dizi olduğunu düşünüyorum.