Farang’ın anlamıyla başlayalım ilk olarak. Taylandlıların batılı/Avrupa kökenli beyaz yabancılar için kullandıkları argo olarak da nitelendirilebilecek bir ifadeymiş.

‘Faranglar buraya ya güneş banyosu yapmaya ya da işledikleri bir suçun ardından gözden kaybolmaya gelirler.’

Farang, 2017 yılı ilkbaharında yayınlanmış olan bir İsveç dizisi. Tıpkı Sanctuary‘de olduğu gibi Finlandiya’da yayın yapan C More ile İsveç kanalı TV4‘ün ortak yapımı bir proje. 8 bölümden oluşan aksiyon ve gerilim yüklü dramanın bölüm süreleri 42-45 dakika aralığında değişiyor.

Malin Lagerlöf ve Stefan Thunberg, dizinin yaratıcıları konumundalar. Bu ikiliye yazar masasında Veronica Zacco da eşlik etmiş. Bölümlerin yarısını Daniel di Grado, diğer yarısını ise Erik Leijonborg yönetmiş. Johanna Bergenstråhle, Richard Burrell, Nathalie Drago, Åsa Sjöberg, Poa Strömberg ve Henrik Widman ise dizinin yapımcı kadrosunu oluşturuyorlar.

Dizinin başrol oyuncusu Ola Rapace‘in 2017 yılında düzenlenen Kristallen Ödülleri‘nde ‘En İyi Aktör’ dalında adaylığı bulunuyor.

Hikayemizin merkezinde Tayland’da Rickard ismiyle tanınan bir adam var. Sahil kenarında bulunan salaş bir mekanda barmenlik yapıyor. Hikayeyi ise Thyra isimli 15 yaşındaki genç bir kızın İsveç’ten Tayland’a gelişiyle açıyoruz. Babasını bulmak niyetiyle ülkeye gelen Thyra! Söz konusu babanın kim olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.

Coğrafyamız suça meyilli bir coğrafya. Etrafta çok fazla güvenilir insan yok. Yapılacak küçük bir hata, güvenilecek yanlış bir kişi başınıza büyük bir dert açmanızı sağlayabilir. Tam da bu şartlarda, gerilim ve aksiyon dolu bir ortamda, birbirine yabancılaşmış bir baba ile kızın hikayesini anlatmaya çalışıyor dizi. Bize de arkamıza yaslanıp izlemek düşüyor.

Rickard karakterine The Last Kingdom dizisinden anımsanabilecek Ola Rapace hayat veriyor. Rickard’ın 10 yıldır hiçbir iletişim halinde olmadığı kızı Thyra karakterini ise Louise Nyvall canlandırıyor.

Cryptid ve Lyckoviken dizilerinden anımsanabilecek Jacques Karlberg, Thyra’nın havalimanından çıktıktan sonra tanıştığı Fabian isimli bir gence hayat veriyor. Fabian, havalimanında güzel ve yalnız turistleri karşılayan ve yardımseverlik taktiği altında onları tavlayıp yatağa atmayı alışkanlık haline getirmiş olan bir genç. Bir takım tehlikeli insanlarla etkileşim halinde olduğu, suça meyilli bir hayatı var Fabian’ın.

Jordskott ve Modus dizilerinden anımsanabilecek Gerhard Hoberstorfer, Fabian’ın işvereni konumundaki kişi olan Birdie karakterini canlandırıyor.

Jordskott ve Springfloden dizilerinden anımsanabilecek Anna Bjelkerud, Rickard’ın kaldığı küçük bungalov evlerden oluşan ucuz moteldeki Mariette isimli bir komşu kadın rolüyle karşımıza çıkıyor.

The Serpent dizisinden anımsanabilecek Sahajak Boonthanakit, Prasert isimli yerel bir polis dedektifini canlandırıyor.

Yayaying Rhatha Phongam, Pranée isimli güzel bir avukata hayat veriyor.

Kadroda ayrıca Ralph Carlsson ve Yngve Dahlberg gibi isimler bulunuyor.

Dizinin ilk 2 bölümünü izledim ve başarılı buldum. Tek kamerayla ve hafiften amatör sayılabilecek bir kameramanla çekiliyormuş gibi gözüken diziye bu özelliği eksi yazmıyor nedense. Mekanın kaotik Tayland sokakları olmasının bu histe bir payı vardır muhtemelen. Sunumu başarılı, hikayesi fena sayılmaz. Başrol ikiliden de gayet memnunum. İlerleyen bölümlerde de bu tatta ve atmosferde devam edebilmişse yeterli bir dizi olacaktır benim açımdan.

Bu da dizinin fragmanı: