Missing – Tanıtım
7 yorum pirate 12 Şubat 2021 08:50
Missing, ABC’nin 2012 yılı ilkbaharında yayınladığı ve ilk sezonunun ardından iptal ettiği bir drama dizisi. 10 bölümden oluşan suç draması türündeki dizi, aksiyon, gizem ve gerilim ögelerini harmanlıyor.
Gregory Poirier (Gossip, The Spy Next Door), dizinin yaratıcısı. Ona yapımcı koltuğunda Gina Matthews, James D. Parriott, Grant Scharbo, Steve Shill ve Ashley Judd gibi isimler eşlik etmişler. Shill, 4 bölümün yönetmenliğini üstlenmiş ayrıca.
Ashley Judd, Emmy ve Gold Derby Ödülleri’nde “Mini Dizi ya da TV Filmi” kategorisinde “En İyi Kadın Oyuncu” dalında aday gösterilmiş dizideki performansıyla.
Sezonu 2.1 reyting oranı ve 10.60 milyon izleyici sayısıyla açan dizi, 1.3 reyting oranı ve 6.53 milyon izleyici sayısıyla kapatmış. Sezon ortalaması ise 1.5 reyting oranı ve 7.59 milyon izleyici sayısı olmuş.
Brezilya, İspanya, Portekiz, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Meksika ve Romanya gibi ülkelerde AXN, Avustralya’da Seven Network, Kanada’da CTV, Fransa’da France 4, İtalya’da Rai, İsrail’de YES, Almanya’da VOX, İsveç’te Kanal 5, Belçika’da Eén ve Türkiye’de FOX TV’nin de aralarında bulunduğu birçok ülke ve kanalda izleyiciyle buluşmuş dizi yayın hakları satın alınarak.
Dizi, Becca Winstone isimli bir karakteri merkezine alıyor. Becca’nın kocası yaklaşık 10 sene önce bir suikaste kurban gitmiş. Oğluyla birlikte çıktıkları bir Avrupa seyahati sırasında arabasına koyulan bomba sonucu vefat etmiş. Becca da kocası da birer CIA ajanıymış o vakitlerde. Becca, olayın ardından CIA’den ayrılmış ve kendine sakin bir hayat kurmuş oğluyla birlikte.
Şimdilerde 18-19 yaşına gelen oğlu Michael, bir yaz okulu programı için İtalya’nın başkenti Roma’ya gitmek üzere annesinden izin koparıyor. Michael, Roma’ya vardıktan bir süre sonra Becca ondan haber alamamaya başlıyor. Sonrasında da apar topar soluğu Roma’da alıyor. Hayattaki en değerli varlığı olan kayıp oğlunu bulmak için aksiyon dolu bir maceranın içerisine atılan Becca bakalım amacına ulaşabilecek mi? Bu kaybolma olayının arkasında nasıl bir hikaye gizli? 10 sene önceki olayla bu olay bağlantılı mı? İzleyip göreceğiz.
*Becca Winstone karakterinde Berlin Station dizisi dışında Kiss the Girls, Double Jeopardy, Bug ve Someone Like You… gibi sinema filmlerinden yakinen tanıdığımız Ashley Judd‘u izleme fırsatı yakalıyoruz.
*Becca’nın kayıp oğlu Michael karakterini The Good Lord Bird dizisinden anımsanabilecek Nick Eversman canlandırıyor.
*Becca’nın oğlunu bulmak için yardımına başvurduğu Roma’da yaşayan İnterpol ajanı eski İtalyan aşığı Giancarlo Rossi karakterinde Adriano Giannini‘yi izliyoruz.
*World on Fire, The Oath, Legends ve Game of Thrones gibi dizilerden tanıdığımız Sean Bean, Becca’nın rahmetli kocası Paul karakteriyle karşımıza çıkıyor.
*Fear the Walking Dead, Gang Related ve Trauma gibi dizilere ek olarak birçok sinema filminden aşina olduğumuz Cliff Curtis, CIA’in Paris bürosu sorumlusu Dax Miller karakterine hayat veriyor.
*Outlander ve Beowulf: Return to the Shieldlands dizilerinden anımsanabilecek Laura Donnelly, Dax’in ekibindeki bir ajan olan Violet Heath karakteriyle karşımıza çıkıyor.
*Kadroda ayrıca Tereza Ramba, Keith Carradine, Jason Wong, Gina McKee, ve Aunjanue Ellis gibi isimler yer alıyor tekrar eden rollerle. Joaquim de Almeida ve Laura Haddock ise konuk oyuncu olarak yer almışlar dizide.
Dizinin ilk bölümünü izledim. Aksiyon dozu yüksek bir bölümdü. Hikayesiyle çok fazla öne çıktığını iddia edemem; Ashley Judd taşıdı daha ziyade bölümü. Bu iki unsur dışında ilk bölümde İtalya ve Fransa ile başlayan Avrupa turunun Çek Cumhuriyeti, Polonya, Rusya, Macaristan, Hırvatistan, Avusturya, Bulgaristan ve Türkiye gibi ülkelerden birkaçına uzanacak olmasının da ilgi çektiğini söyleyebilirim.
Dizinin hikayesine/matematiğine çok da yabancı değiliz bu arada. İster istemez Taken filmini akla geliyor. Orada bir baba kızını arıyordu; burada da anne oğlunu.
Lafın özü; küçük bir Avrupa turu, bolca aksiyon sahnesi ve başroldeki Ashley Judd faktörleri ilginizi çekmişse beklentiyi düşük tutmak kaydıyla bir şans verebilirsiniz diziye.
yorumlar
S01E02
Queen of the South’tan tanıdığımız Joaquim de Almeida’nın konukluğu verimli geçmiş. Onun da katkısıyla ilk bölüme oranla daha iyi aktı bu bölüm hikaye açısından.
Bir şehirde sabitlenmemek güzel bir şey elbette ama geçen bölümde Joaquim de Almeida’ya bu bölümde Victoria Smurfit’e falan tek bölümde veda etmek zorunda kalmak da üzücü olabiliyor.
Aunjanue Ellis’i yeniden görmek güzeldi. Tereza Ramba da fena bir giriş yapmadı ayrıca.
muhtemelen artık bir sonraki bölümde.
S01E05
*Vücut hareketlerini canlı canlı karşılaştıran biyometrik cihaz: Ulan ABD dizi/film sektörü; sen bunları yapınca çok gülüyorum cidden.
*Violet’ın karın ağrısı tavırlarının sebebi de ortaya çıkmış oldu.
*Sorun sende değil be Giancarlo kardeş! Kadınlar ruhen kusurlu olanı ister.
*’Senin zayıf noktam olmanı seviyorum galiba.’ gibisinden bir cümleyle başlayan bir konuşma olsa daha romantik olurdu. Böylesi geçmedi bana.
S01E06
Son 2 bölümde kademeli olarak ilgi çekiciliğini kaybetmeye başladı hikaye. Sean Bean faktörü negatif etkiliyor bence diziyi. (Şu adama da oldum olası ısınamadım bir türlü. Hiç de boş kalmıyor, sürekli bir dizi buluyor kendine falan uyuz oluyorum cidden.)
S01E09
Dolmabahçe Sarayı için ‘Bir arkadaşımın.’ dedi ya! Böyle yerlerde çekim izni vermeyeceksin aga bunlara!
S01E10 (FİNAL)
O son sahneye ne gerek vardı şimdi? Bitir git işte temiz temiz.
5. bölümden itibaren hikayeyi/diziyi ciddiye almayı bıraktım. Sean Bean faktörünün diziyi negatif etkilediği düşüncem baki. Aksiyonu da bir noktadan sonra pek tat vermedi dizinin. Avrupa turunun İtalya, Dubrovnik ve İstanbul dışındaki durakları için pek oradaymışız hissi vermediğini de belirteyim ayrıca. Çok da matah bir dizi olamadı kısacası Missing.
Dizi için puanım: 6.6
İtalyan yakışıklısının (Adriano Giannini) ve Çek güzelinin (Tereza Ramba) bu diziden sonra kariyerlerine sadece ulusal çaplı olarak devam etmiş olmaları üzücü.