Plebs: Antik Roma’da 3 Kafadar – Tanıtım
32 yorum pirate 22 Ekim 2018 08:51
Bugünün tanıtımı İngiliz kanallarından ITV2’nin dönem komedisi Plebs için geliyor.
Dönem komedisi dedik diye döneme tarihsel kurgu açısından bağlılık falan beklemeyin. Kavramlar, alışkanlıklar, yiyecekler vb. döneme ait olmayan göndermeler mevcut bolca içerisinde. Antik Roma’da geçen modern bir komedi diyebiliriz aslında Plebs için.
Ekran macerası 2013 yılında başlayan Plebs‘in 2018 yılının bahar aylarında yayınlanan 4. sezonunun ardından 5. sezon onayını kaptığını ve 5. sezonun 2019 yılı içerisinde yayınlanacağını da belirtmeden geçmeyelim. Bahar aylarında da dizinin Amerikan uyarlaması için çalışmalara başlandığı haberi gelmişti.
Dizinin senaristliğini Tom Basden ve Sam Leifer ikilisi üstleniyor. Liefer ayrıca dizinin tüm bölümlerinin yönetmenlik koltuğunda oturan isim konumunda. Yapımcı kadrosunda bu ikiliye eşlik eden isimler arasında Caroline Leddy, Teddy Leifer ve Daniel Toland gibi isimler de mevcut.
Plebs’in kelime anlamı ise şuymuş: Plebler, antik Roma’da ayrıcalıklı patrici sınıfından ayrı olarak Roma vatandaşlarının genel bütününü oluştururlardı. Bu kavram günümüzde bazı toplumlarda genellikle orta ve alt sınıflar için kullanılsa da Roma döneminde plebler oldukça zengin ve nüfuz sahibi olabiliyorlardı.
Plebs‘in ilk sezonu 6 bölümden, diğer 3 sezonu ise 8’er bölümden oluşuyor. Bölüm süreleri ise 21-23 dakika arasında değişiyor.
Plebs, Antik Roma’da yaşayan 3 kafadarın maceralarını anlatıyor. Bu 3 kafadar kırsalda yaşamaktayken büyük umutlarla ihtişamlı Roma şehrine taşınmışlar. Çulsuzlar, hayalperestler, fazla zeki insanlar sayılmazlar ve kız arkadaşları yok. İzlediğim ilk sezon bazında hikayeler bu kafadarların kadınlarla olan ilişkileri üzerinden dönse de zaman zaman iş yeri komedisinden izler de barındırıyor. Gladyatörlük, kölelik, sanat vb. dönem kavramlarına kendine has bakış açılarıyla değinmeyi ihmal etmiyor.
Bir ofiste fotokopici olarak çalışan Marcus karakterine Friday Night Dinner dizisinden tanıdığımız Tom Rosenthal hayat veriyor. Fotokopici dediysek fotokopi makinesi gelmesin hemen aklınıza. Kendisi çoğaltılması gereken evrakları elle tekrar tekrar yazarak çoğaltıyor. Kadınlarla arası pek iyi değil Marcus’un. Gönlünü kaldıkları binaya yeni taşınan Britanyalı bir güzele kaptırıyor ama bu işlerde oldukça beceriksiz. Üçlünün en aklı başında elemanı olarak öne çıksa da kendine faydası olmayan bir tip olduğunu söyleyebiliriz. Beceriksiz, çekingen, tırsak.
Marcus ile aynı ofiste kağıt parçalayıcısı olarak çalışan, Marcus’un en yakın arkadaşı ve aynı zamanda ev arkadaşı olan Stylax karakterini You, Me and the Apocalypse, Requiem ve Game of Thrones gibi dizilerden anımsanabilecek Joel Fry canlandırıyor.
Stylax için aklı fikri kadınlarda olan iflah olmaz bir çapkın diyebiliriz. Pek zeki olmayan karakterimizin kadınlara olan düşkünlüğü dolayısıyla başı dertten pek kurtulmuyor.
Marcus’un kölesi Grumio karakterinde ise The Frankenstein Chronicles ve After You’ve Gone gibi dizilerden anımsanabilecek Ryan Sampson‘ı izliyoruz.
Grumio için bakmayın köle dediğimize. Ondan daha rahat, ondan daha umursamaz, ondan daha miskini yok. Marcus’un da üzerinde bir baskı kurabildiği ya da kurmaya çalıştığı söylenemez.
3 kafadarımızın birlikte ikamet ettiği binaya yeni taşınan Britanyalı güzel Cynthia rolünde The Royals dizisinden anımsanabilecek Sophie Colquhoun‘u, Cynthia’nın kölesi Metella rolünde ise yine The Royals ve Drifters dizilerinden hatırlanabilecek Lydia Rose Bewley‘yi izleme fırsatı yakalıyoruz.
Cynthia, Roma’ya tiyatro oyuncusu olmak için taşınmış Britanya’dan. Biraz alık bir tip kendisi. Kölesi Metella ise onun aksine zeki bir kadın.
Marcus ve Stylax’ın kiraladıkları 2 odalı dairenin ait olduğu tüm binanın sahibi olan, kendisine Mülk Sahibi olarak seslenilen ve gerçek adı bilinmeyen karaktere Green Wing ve Hang Ups gibi dizilerden tanıdığımız Karl Theobald hayat veriyor. Paragöz ve çıkarcı bir insan olduğunu söyleyebiliriz onun hakkında.
Marcus ve Stylax’ın patronları Flavia rolünde ise Toast of London ve Two Doors Down dizilerinden anımsanabilecek Doon Mackichan karşımıza çıkıyor.
Flavia için libidosu yüksek, hayatı tecrübe etmeyi seven, her an her türlü tepkiyi verebilen, otoriter bir kadın diyebiliriz.
Marcus ve Stylax ile aynı ofiste çalışan, ispiyoncu bir tip olan, görevi su servisi yapmak olan ve Sucu Adam olarak çağırılan Aurelius karakterini ise Quacks ve The Wrong Mans gibi dizilerden anımsanabilecek bu dizinin de senaristlerinden Tom Basden canlandırıyor.
3. sezon sonunda Joel Fry’ın kadrodan ayrılmasının ardından Jonathan Pointing kadroya dahil olmuş onun yerine Jason isimli yeni bir karakterle.
Bu 4 sezonluk süreçte Bella Dayne, Ellie Taylor ve Neil Stuke gibi tanıdık isimler tekrar eden rollerle yer almışlar. Konuk oyuncu kadrosunda ise Cliff Parisi, Jonny Sweet, Shaun Williamson, Robert Lindsay, Daniel Rigby, Rupert Vansittart, Danny Dyer, Tim Downie, Anna Skellern, Naomi Bentley, Gwyneth Keyworth, Michelle Keegan, Holli Dempsey, Lauren Socha, Poppy Drayton, Eliza Bennett, Steve Oram, Tamer Hassan, Paul Ritter ve Aisling Bea gibi birçok tanıdık sima bulunuyor.
Henüz ilk sezonunu bitirdiğim diziden memnun kaldım ben. İzlemesi epey keyifli, güldüren ve eğlendiren bir komedi dizisi olmuş. Muhabbetler zorlama durmuyor veya yormuyor, gayet akıcı. Yaptığı işi eline yüzüne bulaştırmayan, dozajında bir absürt komedi olmuş Plebs. Karakterler ve oyuncular da izletiyorlar kendilerini. Genel olarak bütün karakterlerden memnun olsam da ana karakter üçlüsünden Stylax’ı, yardımcı karakterlerden de Flavia’yı daha çok seviyorum diyebilirim.
Roma dönemi temalı dizilerini sevenler ve absürt komedilerden hoşlananlar deneyebilirler diziyi.
İzlemeye niyeti olanlara keyifli seyirler dilerim.
yorumlar
Flavia bu bölümle kendini çabucak sevdirmeyi başardı ve sezon boyunca en çok güldüren karakterlerin başında geldi. Aşağı yukarı her sahnesi olaydı kadının.
bir son oldu kesinlikle.
-2. bölümdeki Gladyatör hikayesi de epey keyifli geçti. Danny Dyer konukluğuyla büyük renk kattı bölüme. Cynthia’nın
epey güldürdü.
da izlemesi keyifliydi.
-3. bölümdeki vazo hikayesi de epey eğlenceli geçti. Ve kuzen hikayesi de elbette. Naomi Bentley de epey renk kattı konukluğuyla. İlerde bir kez daha konuk olmuş olmasını isterdim açıkçası. Ve Marcus’un o dar kesim sarı elbisesi vardı bir de.
-4. bölümde Stylax az güldürmedi
hikayesiyle.
-5. bölümde yaşlı adam hikayesi pek sarmasa da yeni ev arkadaşı ve muz hikayeleri epey eğlendirdi. Irina, Stylax’ı akrabalarıyla tanıştırdıkça…
-Sezon finali de gayet güzeldi. İ.Ö. 28 tarihinde yılbaşı kutlaması ha? Ve en yakınındaki kuralı … Marcus için
Bir de sanırım Grumio’nun en iyi bölüm hikayesi buydu.
*Bizim ikili Sucu’yu saçma sapan bir muhabbette berbat bir noktaya getirdiği her an Flavia’nın odaya dalmasına bayılıyorum.
*
oynadılar ya!
*Cidden pes be Marcus! Kendini utandırmalara doyamıyorsun valla.
*Misfits’ten Lauren Socha’yı görmek güzeldi.
Bekarlığa veda partisi,
Tam bir günümüz hikayesiydi resmen. Allah cezanızı vermesin ya!
S02E03
‘2 avanak & 1 bebek’ hikayesi eğlenceli geçti. Aynı şekilde iş yerindeki değişim rüzgarı hikayesi de. İki hikayeyi de makul şekilde sonlandırmaları da hoş olmuş. Bölüm konuğu Miranda Hennessy de büyük renk kattı elbette bölüme. Bir küçük sahnede de olsa Paul Ritter’ı da görmek güzeldi.
Cynthia: Güzelsin, hoşsun ama cidden kim izler onu ya!
Bu bölüm de çok güzeldi yine. Tanrı Hygea muhabbetleri de Stylax’ın hikayesi de epey eğlenceli geçti. Ve
Başka dizi olsa seriye bağlarım. Bu diziyi bitmesin diye koklaya koklaya izliyorum şu anda.
S02E05
Kötü diyemem ama sıralama yapacak olursam şu ana kadarki bölümler arasında en zayıf kalanı bu oldu sanki.
Mushki için yazdıkları son ideal olmuş.
Amerikan versiyonunu çekecek olurlarsa Mushki rolü, bu tarz rollerin adamı olan Rory Scovel‘e giderdi herhalde.
S02E06
Yerel seçimler ha? Güzel göndermeler vardı yine günümüze dair.
Eğlenceli bölümdü. Simon Callow büyük renk kattı konukluğuyla bölüme. Eliza Bennett’ı görmek de güzeldi.
S02E07
*Sana süslen püslen dediler; o ne hal Allah aşkına? Tam dummy bu kız ya!
*Merkezi ısıtma sistemi, meteoroloji falan doldurmuşlar yine günümüz göndermelerinden.
*Cordelia karakteri Türk olabilir mi acaba?
*Türk demişken Fabianus karakterine hayat veren oyuncu Türkmüş bu arada. İsmi Naz Osmanoglu. Türkiye’de hiç çalışmamış, ABD ve İngiltere’de küçük çaplı işler yapmış.
Kendisi ile ilgili gereksiz bir bilgi vermek gerekirse tam adı Nazım Ziyaeddin Nazım Osmanoğlu imiş ve cumhuriyetin ilanından sonra sınır dışı edilen Osmanlı saray soyundan geldiğini iddia ediyormuş.
Epey güzeldi yine. Sezon finali olmaya yaraşır bir bölüm olmuş.
S03E01
Çok güzel başladı bu sezon da. Bella Dayne de çok iyi bir giriş yapmış diziye.
Ulan Grumio, duruyon duruyon bir şey yapıyon …
S03E03
Ursula kalsaymış keşke en azından bir bölüm daha ya!
Türkler istese bu kadar propaganda yapamazlardı yani! Baktım bölümün senaristi ya da yönetmeni Türk müydü acaba diye o da değilmiş.
S03E05
Him & Her ya da başka bir yer fark etmiyormuş; her yerde sinir bozucusun Ricky Champ!
S03E06
Kredi kartı mı? İyice bokunu çıkardınız ama ya!
S03E07
Marcus: Eziklikte ulaşılabilecek en son noktasın resmen.
Delphine: Güzelsin falan ama tüm sezon boyunca gördük ki ciddi seviyede çekilmezsin. Allah düşmanımın başına versin!
S03E08 (Sezon Finali)
İlk 2 sezonun bir tık altında kalsa da güzeldi bu sezon da.
Delphine’i özlemeyeceğim kesin ama Stylax olmadan dizinin tadı tuzu epey azalacak orası net. Keşke Joel Fry yerine Tom Rosenthal ayrılsaymış diziden.
S04E01
Gidene pek saygı gösterilmediğine göre ayrılık sert geçmiş belli ki baya. Ya Joel Fry sebepsiz yere bırakmış ya da kabul edilmesi zor bir şey yapmış da kovulmuş. Cidden sebebini merak ettim şimdi bak!
Zayıf başlamış bu arada yeni sezon. Gülümsediğim yer olmadı galiba. Jonathan Pointing desen Fry’ın tırnağı olamaz zaten. Umarım ilerleyen bölümler bundan daha iyi olur.
S04E03
Açık ara şu ana kadarki en berbat bölümdü.
S04E04—08 (Sezon Finali)
-Konuk oyuncu Aisling Bea’nın katkısıyla 4. bölüm fena akmadı en azından Marcus-Minerva sahnelerinde.
-5. bölüm de fena geçmedi diyebilirim. Gloria-Marcus sahnelerinde eğlendim.
-6. bölüm ise Marcus’un hikayesi hariç keyifli geçti. Sezonun ilk 4 bölümünde sınıfta kalan Jason karakteri 5. ve 6. bölümlerde nihayet komediye katkı sağlayabildi.
-7. ve 8. bölümler de idare ederdi işte.
Sezonun tekrar eden rolle yer alan oyuncusu Ellie Taylor’ı izlemesi keyifliydi genel olarak. Jason karakteri sezonun ilk yarısında sıfırdı resmen. 5. ve 6. bölümlerde ve biraz da 8. bölümde katkı sağladı diziye işte. Joel Fry dışında Doon Mackichan’ın eksikliği de bolca hissedildi ayrıca sezon içerisinde.
5. sezon bu sezondan daha formda geçer umarım.
Sonbahar aylarında başlayacağı açıklanan 5. sezonun konuk oyuncuları şunlarmış: Amanda Holden, Emilia Fox (Delicious, Strangers, Silent Witness, Merlin), Tony Robinson, John Thomson (Cold Feet), Tracy Ann Oberman (Friday Night Dinner), Kevin Bishop, Leo Gregory, Nigel Lindsay (Safe, White Gold, Victoria) ve Phil Davis (Poldark, Mad Dogs, Riviera).
S5 Teaser
S05E01
Zayıf başlamıştı aslında ama giderek açıldı ve fena bir sezon açılışı olmadı genel olarak baktığımızda. Özlemişim cidden diziyi. Konuk oyuncu olarak Cuckoo’nun ilk Rachel’ı Tamla Kari’yi görmek güzeldi ayrıca.
S05E02
13 mü? Abartın tamam da bu kadar değil ama ya!
Fena değildi bu bölüm de. Carters Get Rich’ten Rhianna Merralls’ı konuk oyuncu olarak görmek güzeldi. Gloria’yı da özlemişim.
S05E03
Pastadan Jason’ın payına hep sefa düşerken neden Marcus’un payına cefa servis ediliyor hep?
İlk 2 bölüm kadar olmasa da izletti bu bölüm de kendini. Tom Rosenthal’ın Friday Night Dinner’dan rol arkadaşı Tracy Ann Oberman pek fazla katkı veremedi ama Amanda Holden’ı izlemesi keyifliydi kesinlikle.
Bu arada Friday Night Dinner’ın yeni sezonu için kaç ay daha bekleyeceğiz biz acaba?
S05E04
İlk 3 bölümün altında kaldı bu bölüm. Marcus’un buz hikayesi çok kötüydü, Grumio’nun şapka şemsiye hikayesi ise vasattı. Jason-Aurelius ikilisinin malum sahneleri epey keyifli geçti ama.
S05E05
E, o işin öyle biteceği belli be Marcus Bey.
S05E06
Bizim çatlakları sorguda izlemesi epey keyifliydi. Sorguya alınmalarına sebep olan hikaye de gayet iyi aktı. Eğlenceli bölümdü.
S05E07
Sezonun en kötü bölümüydü kesinlikle. İki hikaye de oldukça zayıf kaldı.
S05E08 (FİNAL)
Epey vasat bir bölümle kapatmış sezonu. Diziye pek yakışmayan bir final olmuş açıkçası. Bu bölümün final bölümü olduğunu bilmiyordum ben bu arada. Sezon finali sanarak oturmuştum başına. 1-2 sezon daha devam etmesini istiyordum şahsen.
5 güzel sezon için teşekkürler emeği geçenlere. Joel Fry’ın olduğu ilk 3 sezonun yeri ayrı elbette.
Ben bunu fi–nal yaptı diye biliyordum ama şurası ‘Yeni sezon olacak.’ iddiasında bulunmuş.
@pirate İngilizler, “season” yerine “series” kullanıyor ya ondan karışıklık oluyor.
İkinci twitteki şu cümle sezon finali olduğu konusunda daha açık bir ifade bence: “To celebrate the final episode of this series of Plebs…”.
@ahmetoktay Doğru diyorsun. O ifade farklılığı akımdan çıktı nedense.
6. sezon onayı çıkmamış ama özel bir bölümle ekranlara veda etmesi kararlaştırılmış.
Final bölümü Aralık ayı başlarında yayınlanacakmış.
Soldiers of Rome – Teaser Trailer
Özel bölüm değil film bildiğin bu. (84 dk.) Uyumlu kaynak altyazı da yok ne yazık ki. Gözüm korktu süresinin uzunluğundan dolayı altyazısız izlemeye. Uyumlu altyazı gelene kadar masaüstünde beklemeye aldım ben de.