Secrets and Lies: 2. Sezon || Yeni Sezon, Yeni Şüpheli — tanıtım
16 yorum rpdi 13 Ekim 2016 09:00
ABC, 2015’in Mart ayında bizi Secrets and Lies ile buluşturmuştu. Aynı isimli Avustralya mini dizisinin uyarlaması olan yapım, başrolüne Ryan Phillippe’yi kondurunca ve gayet eli yüzü düzgün bir şey çıkınca çok zor bir gün ve saatte yayınlanmasına, üstelik sezonun bitimine yakın başlamasına rağmen reytinglerini gittikçe yükselterek tatmin edici oranlarıyla kanalını sevindirmişti. O yüzden mini olarak kalmayıp antoloji formatında devam etmesinde karar kılındı ve 2. sezon onayı verildi. Normalde geçen sezon, Ocak-Mart döneminde Çarşamba akşamı yayınlanması bekleniyordu ama sonra vazgeçilip yerine American Crime getirildi. Sonra da ne baharın ne de yazın yayın akışında bir türlü kendine yer bulamayıp bu sezona kaldı. Yani 16 aylık uzunca bir aradan sonra yeni bir sezonla ve yeni bir şüpheli ile karşı karşıyayız.
“Ben Avustralya versiyonunu izlemiştim. Neredeyse aynı hikayeyi baştan bir daha izlemek istemediğimden 1. sezona girmedim ama 2. sezona bakabilirim,” ya da “Ben Ryan Phillippe sevmem ama 2. sezonun kadrosu hoşuma gitti, bu sezonu bir deneyebilirim.” gibi cümleler kuranlar için 2. sezona ayrı bir tanıtım yazmak şart diye düşündüm. Ryan Phillippe varken ilk sezonu atlamanızı teşvik etmek hiç hoşuma gitmese de, bir insan neden Ryan Phillippe sevmez anlayamasam da ama konumuz bu değil elbette. Öyleyse başlayalım:
HAKKINDA
Suç-gizem türündeki dizinin formülü basit: Dedektif Andrea Cornell (Juliette Lewis) her sezon farklı bir cinayet davası üzerinde çalışır. Ortada bir baş şüpheli, bir de diğer şüpheliler vardır. Bölümler geçtikçe sırlar ve yalanlar ortaya çıkar ve sonunda gerçek suçluyu öğreniriz.
İlk sezonda komşusunun küçük oğlunun ölümüyle birincil şüpheli olan Ben Crawford’ın (Ryan Phillippe) davasına el atan ve doğruya ulaşırken izlediği yöntemlerle Ben’i çileden çıkaran Cornell, bu sezon da karısının ölümüyle dikkatleri üzerine çeken Eric Warner’ın (Michael Ealy) peşine düşüyor.
Dizinin yapımcısının Private Practice ve The Vampire Diaries mutfağında çalışan Barbie Kligman olduğunu da not düşelim.
KONU
Zeki, iyi eğitimli ve çalışkan Eric Warner, babasının emekli olmasıyla birlikte varlıklı ailesinin sermaye şirketinin başına geçebilecek ilk varistir ve geçer. Bu terfi için düzenlenen parti sırasında, Eric’in uzun yıllardır tanıyıp 6 ay önce de evlendiği karısı Kate, ölü bulunur.
Dedektif Cornell’in davaya dahil olur olmaz henüz şoku atlatamayan ve hala yas tutan Eric’i işaret etmesiyle herkesin gözü Eric’e çevrilir. Eric; ısrarla masumiyetini savunurken ve bunu ispatlamaya çalışırken, Kate’in ve uzaktan mükemmel görünen ailesinin aslında göründükleri gibi olmadığını keşfetmeye başlar.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Andrea Cornell (Juliette Lewis)
Charlotte Mecklenberg Polis Departmanı’nın en üst rütbeli cinayet masası dedektifi. Sert kişiliği, en küçük ayrıntıların üstüne gitmesi ve ısrarcılığı ile bilinen Cornell’in işinde başarılı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Bu sezonda da ilk sezondaki formundan bir şey kaybetmemiş gibi duruyor. –İlk sezon ispiyonu– Tom Murphy cinayeti davasındaki trajik sonuçtan kendine pay çıkarıp çıkarmadığını, aynı hatalara düşüp düşmeyeceğini izleyip göreceğiz.
Karakteri, sinema kariyeriyle öne çıkan, yakın zamanda Wayward Pines ve The Firm gibi dizilerde gördüğümüz Juliette Lewis canlandırıyor.
Eric Warner (Michael Ealy)
Konu kısmında bahsettiklerim dışında bir şey söylememize gerek olmayan Eric; Almost Human, The Good Wife, Flash Forward ve The Following ile tanıyabileceğiniz Michael Ealy tarafından canlandırılıyor.
John Warner (Terry O’Quinn)
Eric, Amanda ve Patrick’in babası John Warner, ailesine düşkün bir baba ve saygın bir iş adamı. Özel bir girişim sermayesi şirketi Sherwood’un kurucusu ve CEO’su. Karısını çok erken kaybettikten sonra çocuklarını kendi başına büyütmüştür. Bunca zaman aile ve iş yaşantısında en iyisini yapmaya çalışmış olsa da Kate’in ölümüyle birlikte ortasına düştükleri davada, ailesinin geçmişiyle ilgili cevaplaması güç sorularla karşılaşır.
Karakteri, en iyi Lost’tan tanıyabileceğiniz aktör Terry O’Quinn canlandırıyor.
Amanda Warner (Mekia Cox)
Ailenin ortanca çocuğu ve tek kızı. Başarılı bir avukat. Kamu avukatı olarak çalışmakta. Kate’i Eric ile tanıştıran da Amanda. Bu ölüm üzerine hisleri karmakarışık olan Amanda, Dedektif Cornell’in agresif taktiklerine karşı Eric’e hukuki konularda akıl veriyor.
Karakteri, Undercovers ile tanıyabileceğiniz Mekia Cox canlandırıyor.
Patrick Warner (Charlie Barnett)
Warner’ların en küçüğü ve en geri planda kalan çocuğu. Her zaman ağabeyi Eric ön plana çıkmışken ve ablası başarılı bir avukat olmuşken, kendisi hayatta pek bir şey başaramamıştır. Hala çözemediği bir alkol problemi var.
Karakteri, Chicago Fire’dan tanıyabileceğiniz Charlie Barnett canlandırıyor.
Danny Voss (Kenny Johnson)
Warner ailesine karşı bir tehdit oluşturan, cinayet mahallinde ortaya çıkmasıyla şüphelilerden birine dönüşen gizemli bir şahsiyet.
Karakteri The Shield, Sons of Anarchy ve Chicago Fire gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Kenny Johnson canlandırıyor.
Kate Warner (Jordana Brewster)
Sezonun cinayet kurbanı. Eric’in kardeşi Amanda ile hukuk fakültesinde tanışan ve o zamanlardan beri de Eric ile birlikte olan Amanda, Warner’ların şirketinde çalışmaya başlamış ve bir süre sonra Eric ile evlenmiştir. Evliliklerinden 6 ay gibi bir süre sonra da trajik ölümü gerçekleşmiştir.
Karakteri Hızlı ve Öfkeli filmlerinden ve Dallas (2012)’den tanıyabileceğiniz, ayrıca şu aralar Lethal Weapon’da yer alan oyuncu Jordana Brewster canlandırıyor.
Neal Oliver (Eric Winter)
Neal, Eric’in en yakın arkadaşı ve Warner’larla birlikte şirketleri SEG’te çalışıyor.
Karakteri Witches of East End ve Good Christian Belles (GCB) gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Eric Winter canlandırıyor.
Melanie Warner (AnnaLynne McCord)
Warner’ların en küçük oğlu Patrick’in karısı. Zengin olmanın tadını çıkarmakta ama Amanda başta olmak üzere aile bireyleriyle pek anlaşamamaktadır.
Karakteri 90210 ve Dallas (2012) ile tanıyabileceğiniz AnnaLynne McCord canlandırıyor.
YAZARIN NOTU
“Katil kim?” temalı, sezonun tamamına yayılan konulara sahip olan suç-dedektiflik dramalarının çok ilgimi çekmediğini söyleyebilirim. Özellikle Avrupa taraflarından yeterince bu tarz diziler çıksa da tempolarımız uyuşmadığı için fazla ilgilenemiyorum kendileriyle. Secrets and Lies’ın da ilk sezonuna çok hevesli girmemiştim ama beklediğimden iyi bir dizi bulmuştum. Çok derli toplu, yapmak istediği şeyi doğru bir şekilde yapabilen bir diziydi. Bu sefer uyarlayacakları bir Avustralya versiyonu olmadığından nasıl bir iş ortaya çıkaracaklarını merak ettiğim için 2. sezonu da 16 aydır bekliyordum. Şimdilik bu sezondan da gayet memnunum. İlk sezondan çok bambaşka bir diziye dönüşmüş. Geri dönüşlerin (flashback) geniş ve önemli yer tuttuğu bir sezon izliyoruz. İlk sezondan ciddi bir şekilde ayrılıyor bu bakımdan. Ayrıca ABC estetiğini daha da hissettirmeye başlamış. Bu sezon ABC pembeliğine de bulaşacak gibi bir izlenime kapıldım ama daha çok az bölüm izlediğimiz için bunun hakkında net bir şey söyleyemiyorum. Umarım yanılırım.
İlk sezonla ortak noktalarının ise yine yerinde temposuyla seyrini kolaylaştırması ve her şeyiyle eli yüzü düzgün bir dizi olması olduğunu söyleyebilirim.
İlk sezona göndermeler var ama çok ufak şekilde. Yani izlemeyenlere sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum. Tabii ne bunun ilk sezonunu, ne de Avustralya versiyonunu izlemeyenlerdenseniz bundan başlamanızı kesinlikle önermiyor ve sizleri ilk sezonun tanıtımına uğurluyorum. Geriye kalanlardansanız ve de ilginizi çektiyse iyi seyirler diliyorum.
FRAGMANLAR
Detaylı
https://www.youtube.com/watch?v=LYWcLDtB14g
Kısalar
yorumlar
“Ben Avustralya versiyonunu izlemiştim. Neredeyse aynı hikayeyi baştan bir daha izlemek istemediğimden 1. sezona girmedim ama 2. sezona bakacağım” ekibindenim.
Avustralya versiyonundan memnun kalmamıştım aslında ama ABD uyarlamasıyla ilgili rpdi övgüleri yüzünden 2. sezonuna bakarım en azından diye diye aylardır bekleyenler arasındayım. Sezon bitince gircem.
Avustralya versıyonunu ızlemedım o yuzden fınalı ne kadar paralel bılemıyorum ama abd versıyonu basarılı ıdı… Dedektif cornell gercekten sınır bozucu insanin dovesi geliyor bu da Juliette nin ne kadar iyi oyuncu oldugunu gosterir.. keyifle ve merakla ikinci sezona gectim.. bakalım bu sefer katil kimmis ve neden?
Bende @dkamoy kafasındayım, aslında ilk sezonu izleyesim var ama aynı şeyi izlemek zor geliyor diyebilirim o yüzden sezon bitince bende gireceğim ilk sezonu izledim kabul ederek.
Eline sağlık @rpdi.
@dkamoy: Ama övgülerim ilk sezonaydı. (Aslında onu da öyle çok övmemiştim ya. Güzeldi, güzel demiştim) Bunu da şimdilik övmüyorum. Daha çok az bölüm izledik. Sezon sonunda son durumu bildiririm. unfortr ve okakacukaka -ve şimdi ortaya çıkan kutaythejai- da izliyorlar, onlar da bildirirler sanıyorum.
Yine de şunu söyleyebilirim ki şu an için sezon 1 > sezon 2
2. sezonun havasıyla 1. sezonun havası baya farklı. Direk 2. sezona girenler 1. sezonu aynı sanmasınlar. Şimdilik polisin tavırlar aynı. Olayın merkezindeki elemanın yaşadıkları biraz benziyor. Ama ortam farklı olunca işler baya değişiyor.
1. sezonun havası benim daha sevdiğim bir hava. Ama 2. sezonda farklı bir şeyler izlemekten şikayetçi değilim.
Ya evet taşranın sessiz sakinliğinin verdiği ekstra bir gerilim vardı. Bu şehirde geçiyor. Daha sıradan o bakımdan. İlk sezonu daha çok sevmemin nedenlerinden biri de bu.
Güzel bölümdü.
– Cornelle’i kaç bölüm oldu izliyorum ilk defa kendisine sempati duyup üzüldüm.
– Sahi Eric’in babası kaç bölümdür görünmüyor. Ne yurtdışıymış arkadaş gelemedi gitti adam.
Bugün podcastte konusu oldu, aklımdayken söyleyeyim. Ben üç bölüm izleyip sonra zaman ayıramadım bu diziye. Bu saatten sonra da dönesim yok. İlk sezonun arkasındayım ama bu sezon için sevmezsen sorumluluk almam @ dkamoy.
2.sezonun bağlandığı nokta çok kötüydü. Şaşırtmaya çalışırken sıçmışlar.
İzlemeyin
Haydaaa, tüh… Michael’cığımı izlicem diye seviniyodum. Madem öyle diyorsunuz, sildim listemden. Açıklamalar için teşekkürler.
@dkamoy
Kendi düşüncelerimi yazayım, kararı sen ver.
Sezonun ilk 3 bölümü biraz ağırdı açıkçası ama ilk 3 bölümden sonra hem tempo hem de gizem-sürprizler açısından oldukça iyi hale geldi. Michael’ın performansı da gayet üst düzeydi. Finale gelirsek, katil açıkçası kendi adıma çok da sürpriz değildi ve cinayet sebebi de biraz basitti ama dediğim gibi finalden ziyade, sonlara doğru olan sürprizler ve hikayenin bağlanışı , “katil kim” olayından çok çok daha iyiydi. Olay kapandı ama son 1 dk.da Cornell’in bir sahnesiyle 3.sezona yol yapmışlar. Onu yok sayarsan gayet güzel bir sezondu bence. Michael için diyorsan kesin izle derim.
Bende en son 5.bölümü izleyip geri dönememiştim. Şimdi mevzusu geçince katilin kim olduğuna baktım da benim için süpriz oldu. Ama cinayet nedeni harbiden ucuzmuş, izleseydim kesin küfürü basardım.
Hmmm o zaman ben bunu tek başına ve eserse izlenecekler listeme indirip çıkmaz ayın son çarşambasına erteleyeyim. Anlaşıldı. Hani olur da Ealy kendini çok özletir filan belki…
Çok son odaklı yorum yapmışım. Genel olarak sezon, sonu kadar kötü değildi. Kendini izletti işte. Katil kim odaklı izlenmeyecekse, çerezlik herkesin sırrı olan zengin aile izlemek isteyen bakabilir. Sırayla karakterlerin sırlarına odaklanarak ilerliyor dizi. Klasik cinayet öncesi mutlu aileydikten sırların ortaya çıkmasıyla ilginç durumlar oluşuyor.
@unfortr
sona doğru eleme usulüyle katil çok rahat tahmin edilebiliyor. Dizi zaten kendi başka seçenek bırakmıyor. Ama cinayet sebebi diziden soğutur cinsten.