ITV ve BBC ortaklığıyla kurulan dijital platform Britbox, orijinal yapım projelerini ekrana getirmeye başladı. Bunlardan birisi olan The Beast Must Die, 27 Mayıs’ta yayın hayatına başladı.

Sezonu 5 bölümden oluşan dizinin bugüne kadar ilk üç bölümü ekrana geldi ve 2. sezon onayını da aldı. Nicholas Blake’in 1938’de yayınlanan aynı adlı kitabından uyarlanan dizide Gaby Chiappe (Their Finest) senaryoyu kaleme alırken, Dome Karukoski (Tolkien) bölümleri yönetti. Başrolleri Jared Harris (Chernobyl), Cush Jumbo (The Good Fight), Billy Howle (MotherFatherSon) üstlendi.

Not: Nicholas Blake, usta aktör Daniel Day-Lewis’in babası Cecil Day-Lewis’in mahlası. Kariyerinin önemli bir bölümünde dedektif romanları yazan baba Day-Lewis, bu romanların pek çoğunda “Nigel Strangeways” karakterini kullanmış. Strangeaways’in yer aldığı 16 tane roman bulunuyor.

Dizinin ikinci sezonunda ise orijinal bir hikayeyle yola devam edilecek. Strangeaways’in ve Billy Howle’un dizide kalması bekleniyor.

Konusu:

Dedektif romanları yazan Frances Cairnes (Cush Jumbo), oğlunu bir vur-kaç kazası nedeniyle kaybetmiş ve bu kaybı atlatamamış yaslı bir annedir. Oğlunun ölümünden sorumlu kişiyi arayan polis halen bir ilerleme kaydedememiştir ve yeni görevinde ilk gününe başlayan Nigel Strangeways (Billy Howle) davayı yerine geldiği kişiden henüz devralmıştır.

Katili bulmak konusunda polise güvenemeyeceğine karar veren ve yola koyulan Frances’in kendi araştırması onu George Rattery’nin (Jared Harris) başını çektiği Rattery ailesine götürür. Yeni romanını yazmaya hazırlanan bir yazar olarak kendisini Rattery ailesinin evine bir şekilde kabul ettirir ve intikamını evin içinden planlamaya başlar.

Not 2: Aynı roman 1952‘de Arjantin yapımı, 1969‘da ise Fransa yapımı olmak üzere iki kere filme de uyarlandı. 2021 yapımı dizi uyarlaması yas tutan baba karakterini kadın yaparak yola çıkmıştır.

The Beast Must Die, başrol üçlüsü sayesinde ilgimi çeken bir proje oldu. Billy Howle da izlemeyi sevdiğim ve yer aldığı dizileri takip ettiğim (Glue, The Witness for the Prosecution, MotherFatherSon, The Serpent) genç isimlerden birisidir. Dizinin şimdiye kadar çıkan ilk 3 bölümünü izledim, dolayısıyla sezonu yarıladım.

İlk bölümüyle iyi ve iddialı denebilecek bir başlangıç yaptığı düşüncesindeyim. Devamı ona oranla biraz daha yavaş bir tempoda ilerliyor. Klasik bir İngiliz dizisi misali doğa görüntülerine yer vermeyi ihmal etmemişler ve hikaye ağırlıklı olarak karakterler arası evin etrafında dönen iletişim üzerinden ilerliyor. Öte yandan kendi gözüyle olayı araştırmaya devam eden Nigel Strangeways’in hayatına ve iki tarafın kesişimine de yer veriyorlar.

Cush Jumbo’nun karakterinin bazı halleri dikkatimi dağıttığı olsa dert bir durum değil. Billy Howle beycim yine kendisine yakıştırdığı bir rol bulmuş. Jared Harris ise zaten bildiğimiz gibi. Yardımcı karakterler ise şimdilik pek de göze batmadılar. Yine birbirinden acayip bir ailenin ortasına düştüğümüz için nereye ve “kime” bağlayacaklarını en azından bir ölçüde merak ettirdiklerini söyleyebilirim.

The Beast Must Die genel olarak böyle bir dizi. İzleyeceklere iyi seyirler.