The Flatshare – Tanıtım
10 yorum pirate 07 Aralık 2022 08:47
Paramount+’ın yeni dizisi The Flatshare, 1 Aralık’ta izleyiciyle buluştu. 6 bölümden oluşan sezon, aynı gün yayınlandı. Dizinin bölüm süreleri 43-49 dakika arasında değişmekte.
Beth O’Leary‘nin 2019 yılında yayımlanan aynı isimli romanından uyarlanmış dizi. Rose Lewenstein, dizinin baş yazarı. Yönetmenliğini Chloe Wicks ve Peter Cattaneo üstlenmiş. Rory Aitken, Miriam Brent ve Eleanor Moran gibi isimler ise Lewenstein ve Cattaneo’ya yapımcı koltuğunda eşlik etmişler.
Tek yatak odalı küçük bir daireyi paylaşan bir kadın ve bir erkek hakkında dizimiz. Yalnız bu daire paylaşımı alışılagelmiş bir biçimde değil.
Bir bakımevinde hastabakıcı olarak çalışan Leon, daha fazla para kazanmak adına gece vardiyasına geçiyor. Sonrasında da ekstra para kazanmak adına kirada oturduğu daireyi başka birine daha kiralamaya karar veriyor. Bu ekstra para kazanma derdinin arkasında ise kısa bir süre önce hapse düşen ağabeyi için düzgün bir avukat tutma çabası yatıyor.
Tiffany, Leon’un evi kiraladığı kişi konumunda. İnternet üzerinden yayın yapan bir dergide yazarlık yapıyor. Çok kısa bir süre önce kendisini aldatan sevgilisinden ayrılmış. Hala aşk acısı çekmekte. Kentte artan kira fiyatları onun tek başına bir daire kiralamasına engel durumda. Bir daireyi gerçek manada biriyle paylaşmak da istemiyor. Kendi özel alanı olsun istiyor. Bu ev arkadaşlığı da ona istediği şeyi sunuyor.
Geceleri çalışan Leon, daireyi hafta içi her gün sabah 8 ile akşam 8 saatleri arasında kullanıyor. Gündüzleri çalışan Tiffany ise akşam 8 ile sabah 8 saatleri arasında dairenin sahibi. Hafta sonları ise tamamen Tiffany’ye ait daire. Bu doğrultuda bir takım kurallar dahilinde yaşamaya başlıyor ikilimiz birbirlerini görmeden.
Birbirlerinin saatlerinde diğerinin dairede bulunması kesinlikle yasak. Aynı yatak odasını ve aynı yatağı paylaştıkları için değişim saatlerinde nevresim değişiklikleri yapılmış bir şekilde odayı bırakmak zorundalar. Buna benzer bir takım küçük kurallar daha işte. Yüz yüze ya da teknoloji yardımıyla iletişim kurmayan ikilimiz, birbirlerine iletmek istedikleri mesajları ise post-it yardımıyla birbirlerine aktarıyorlar.
Tiffany karakterine Downton Abbey, Brave New World, Harlots, Jamaica Inn ve Black Mirror gibi diziler ile Winter’s Tale ve Victor Frankenstein gibi sinema filmlerinden tanıdığımız Jessica Brown Findlay hayat veriyor. Leon karakterini ise Brassic, Hanna ve Pure gibi dizilerden anımsanabilecek Anthony Welsh canlandırıyor.
Lovesick ve Skins dizilerinden anımsanabilecek Klariza Clayton‘ı Leon’un ev paylaşımı olayından hoşnut olmayan kız arkadaşı Kay karakteriyle izliyoruz.
UnReal, The Singapore Grip ve Lykkeland gibi dizilerden anımsanabilecek Bart Edwards, Tiffany’nin unutamadığı eski sevgilisi Justin karakteriyle karşımıza çıkıyor.
Brief Encounters dizisinden anımsanabilecek Gina Bramhill, Tiffany’nin iş arkadaşı Rachel karakterine hayat veriyor.
Slow Horses ve Am I Being Unreasonable? dizilerinden anımsanabilecek Dustin Demri-Burns, derginin baş editörü ve Tiffany’nin son zamanlardaki iş verimliliğinden memnun olmayan patronu Phil karakteriyle karşımıza çıkıyor.
The Box dizisinden anımsanabilecek Shaq B. Grant, Leon’un tutuklu yargılanmakta olan ağabeyi Richie karakteriyle karşımıza çıkıyor.
World on Fire ve Little Women dizilerinden hatırlanabilecek Jonah Hauer-King ile Wolfe dizisinden anımsanabilecek Shaniqua Okwok ise Tiffany’nin yakın arkadaşları Mo ve Maia karakterlerini canlandırıyorlar.
Dizinin ilk bölümünü izledim ve yeterli buldum. Jessica Brown Findlay ve Anthony Welsh, daha önceki dizilerinden tanıdığım ve ekranda görmeyi sevdiğim isimler. Hikaye de gayet ilgi çekici. Bir daireyi bu şekilde paylaşan bir kadın ve bir adamın hikayesi üzerine bir film izlemiştim yıllar önce ama adı neydi ve kimler oynuyordu hiç ama hiç hatırlamıyorum açıkçası. Bu tarz bir hikayeyi dizi olarak da görmek güzel.
Diğer bölümlerin de ilk bölüm ayarında devam etmiş olmasını temenni ediyor ve izlemeye niyeti olanlara iyi seyirler diliyorum.
yorumlar
İlk 2 bölümü izledim.
Şimdilik memnunum. Senaryosu ve iş yeri ortamları yoklukta gideri var tadında ilerliyor. İkisine odaklı ilerlediklerinde daha iyi iş çıkıyor. Nereye varacağını merak ediyor sayılırım.
2. sezon olacaksa mesajlaşmaya geçin yalnız, bu artık kağıt israfına girdi.
S01E02
İlk bölüm yeterli seviyede eğlenceli ve ilgi çekiciydi ama bu bölüm değildi. 1-2 küçük sahne dışında sıktı baya. Bu derece sert bir düşüş beklemiyordum.
Saç, makyaj, kıyafet falan JBF baya kötü görünüyor bu dizide. Tam bir hayal kırıklığı bu özensiz hali.
S01E03
En baştan beri güven vermeyen o sarışından bir noktada bu tarz bir şey geleceği çok barizdi.
Bir önceki bölüme kıyasla daha iyiydi bu bölüm. Bakımevinde geçen sahneler aşırı gereksiz bu arada dizide. Onlar olmasa ve her bölüm 5-6 dakika kısalsa daha iyi olurmuş.
You’re worst dizisine benzettim ben fragmandan ama ilk bölümü izleyeceğim
1×03 üzerine:
Olduğuna şaşır(a)madım ama hoş da değil.
S01E06 (FİNAL)
İlk bölüm güzeldi. Son bölüm fena değildi. 3 ve 4 idare etti. 2 ve 5 ise çok kötüydü. Ne yeterince eğlenceli olabildi ne de romantik. Olması gereken şey olamadı yani. Renksiz, mat kaldı.
‘The End’ yazısıyla veda ettiler. 2. sezon gelmez muhtemelen. Gelmesin de zaten.
Bu da bitti.
İyi denebilecek fikri yeterince iyi işlemediklerini bir kenara bırakırsak memnunum. Orta kısımlar daha ilgi çekici ilerleyebilirdi. Sonu tahmin edilesiydi elbette. 6 bölüm sürmesi de avantajına oldu. Kadrosu gözüme batmadı.
Sonunda The End yazdığı için tahminen devamı gelmez herhalde. Zaten bunun üstüne daha ne anlatacaklar, iyi böyle.
Thanks, bye.
Film Updates az önce onay aldı diye tweet attı da ciddi bir kaynakta henüz denk gelemedim.
The Newsreader’ın onayını da ilk bunlarda görmüştüm ben, bu da doğru olabilir.
EZTV’de var yahu. Yerli dizi sitelerinde de var. Cidden var
The Flatshare için düşünülen 2. sezondan vazgeçmişler. Paramount+ bir dizi uluslararası İngilizce içeriği kaldırmış ayrıca.
“Hollywood franchises, films and series, which have mass global appeal,” tipi bir içerik stratejisine geçmişler.