The Secrets She Keeps — Tanıtım
12 yorum aytackara 10 Haziran 2020 08:02
Avustralya’daki kanallardan Network Ten, 22 Nisan’da ekranı yeni bir drama dizisiyle buluşturdu. Psikolojik gerilim türündeki The Secrets She Keeps‘in sezonu 6 bölümden oluşuyor.
Michael Robotham‘in romanından uyarlanan projeyi Sarah Walker ve Jonathan Gavin kaleme aldı. Bölümleri Catherine Millar ve Jennifer Leacey yönetti. Kadrosunda Laura Carmichael, Jessica De Gouw, Michael Dorman, Ryan Corr, Michael Sheasby, Cariba Heine ve Eva Greenwood gibi isimler yer alıyor.
Konusu:
Dizinin hikayesi Sydney’de yaşayan iki kadının etrafında şekilleniyor. İkisi de hamile, doğuma az bir zaman kalmış sayılır.
Komşu olan karakterlerden Meghan O’Shaughnessy, kocası Jack’le ve çocuklarıyla göründüğü kadarıyla mutlu bir hayat sürmekte. Maddi durumları iyi, düzgün bir hayatları var. Kasiyer olarak çalışmaya devam eden Agatha Fyfle ise yalnız yaşıyor ve onların aksine daha içe kapanık bir düzeni var. Arasının bozuk olduğu erkek arkadaşı Hayden hali hazırda askerde.
Komşu olan iki kadın devamında arkadaş olunca hayatları birbirinin içine geçiyor. Esasında dışarıdan göründüğü gibi yaşamayan bu iki kadının sırları tutundukları her şeyi yok edebilecek özellikte.
The Secrets She Keeps’e de tanıtım yazdığım diğer Avustralya dizileri Secret Bridesmaids’ Business ve Stateless gibi kadrosu sayesinde başladım. İzlediğime pişman olmadım diyebilirim.
Gerçi kadın merkezli bir hikaye olarak baktığımızda Secret Bridesmaids’ Business’i daha çok beğendim mesela. Benzetme yapmasam daha iyi ama The Secrets She Keeps’in Türk dizilerinden hallice bir senaryosu var desem olur. Öte yandan dizinin ismindeki “she” kelimesinin aslında iki kadını da kapsaması, ikisinin de sırlarına odaklanmamız iyi oldu.
Agatha odaklı ilerleniyor gibi dursa da ben Meghan’ın tarafını daha çok sevdim. Agatha’nın kaçık olduğunu kendimce kabullendim çünkü, Meghan’ın ona göre ne yaptığını bilen birisi olması da işe yaradı. Başrol iki kadın oyuncu da kendilerince karakterleri için yeterliydi. Benzer şekilde partner olan erkek başroller de. Üstelik hikayede geri planda kalmadılar.
Kapanışı mini dizilere uygun bir şekilde yapıyor, öyle ya da böyle hikayenin altını dolduruyorlar. “Daha iyisinin” olabileceğini düşünsem de bununla da barışığım. Muhtemelen bu noktada bırakırlar, bırakmalarına da itirazım yok. Beklediğim kadarını aldım nihayetinde.
The Secrets She Keeps de böyle bir dizi işte. İyi seyirler.
yorumlar
Fena başlamadı diyebilirim. Cazip kadrosunun da etkisiyle sezonun sonunu görürüm diye düşünüyorum.
Jessica De Gouw’u Arrow’daki Helena Bertinelli günlerinden beri çok severim. Arrow dışında Underground ve Dracula’da da keyifle izledim kendisini. Ekranda çok daha fazla görmeyi dilediğim bir aktris kendisi. The Spanish Princess’ten tanıdığım Laura Carmichael kadar süre almadı ilk bölümde Jessica De Gouw. Carmichael’ın karakteri daha bir merkez karakter olacak gibi görünüyor. Normal bir durum aslında bu. Nihayetinde onun karakteri daha ilgi çekici bir karakter. Ryan Corr’u Bloom dizisinde izlemiştim. Michael Dorman’ı Triangle filminden anımsıyorum. Cariba Heine’i ise H2O: Just Add Water dizisinden severim ki onu burada görmek güzel bir sürpriz oldu cidden. Jenni Baird’i ise The 4400’de izlemişim daha önce ama pek anımsayamadım şu an.
Meghan’da da var belli ki bir sır. Büyük kızının babasının kocası olmadığını varsayıyorum. Ryan Corr’un karakteri Simon ile gizli bir ilişkisi varmış bunun geçmişte muhtemelen ve o kız da o ilişkinin mahsülü. Yakın zamanda bu iki karakteri yeniden bir ilişki içerisinde görebiliriz muhtemelen.
Gelelim Jack’in sırrına. Onun da uzun zamandır emlakçı hatun Rhea ile süregelen bir yasak ilişkisi olduğunu varsayıyorum.
Meghan’ın aile dinamikleriyle ilgili bir şeyler de öğreniriz herhalde illaki. Grace’in etkin bir şekilde içinde olacağı bir şeyler olursa sevinirim elbette.
Bende oluşan ilk tahminler bu şekilde. Bunlar gerçekleşir ve ek 1-2 şey daha çıkarsa tatlı tatlı izlerim diye düşünüyorum.
Güzeldi bu bölüm de.
S01E03
Gerilim kısmı geçti bana.
Son 2 bölümde gördük ki büyük travmalar yaşamış geçmişte Agatha. Kızıyorsun falan ama üzülüyorsun da karaktere ayrıca.
Birinci sınıf manyak yalnız bu.
*Kilisedeki törene gidiyor bebekle beraber ama hastaneye gitmiyor. Orası da ayrı bir kafa. Çocuk ölüyor lan!
*4’ün sonundaki raylara yuvarlama olayı da ayrı bir psikopatlık örneği. Kadında yok yok cidden.
Jack ve Meghan’ın bebeği anımsamamasını normal karşılarım da Jack’in Agatha’yı fark edememesine ne desem bilemiyorum.
S01E06 (Sezon Finali)
Karakter tepkileri açısından değerlendirdiğimde sezonun en zayıf kalan bölümü oldu bana göre. Yine de genel bir sezon değerlendirmesi yaptığımda başarılı bir diziydi elbette. Akıcı ve sürükleyiciydi. Finali daha iyi yapabilseydi eksiği kalmayacaktı.
Bu hikayenin devamını izlemek isterim açıkçası. Yeni sezon olursa bu sezonun altında kalması kaçınılmaz elbette ama yine de bir sezon daha izlemek isterim bu ekibi. Umarım onay alır.
2. sezon onayı. Yes, ikisi de dönüyor.
2. sezonu 12 Temmuz‘da geliyormuş. Yalnız Network Ten’de değil; Paramount+’ta. (Poster)
2×01 üzerine:
Bunlar da iki farklı zamana ayırarak dönmüşler. Hem 1. sezonun neredeyse dibinden devam ediyorlar hem de geleceğe atlamış durumdalar. Sezon finaline gelene kadar aradaki fark elbet kapanır.
Çoğu şeyi hatırlıyor gibiyim ama ufak bir Previously fena olmazdı. Bölümün özellikle ilk yarısı hızlı ilerledi, temposunu ve olanları sevdim ama devamında biraz yavaşladılar.
– Agatha’nın bebeği asker sevgilisinden mi acaba? Bende o detay yok. Meghan’ın kocasıyla yatıp yatmadığını pek hatırlayamadım. Birisi elbet bahseder de öğreniriz nasılsa.
Kalan bölümleri normal bir tempoda izlerim herhalde.
Bu sezonun ilerleme açısından şimdilik en dişe dokunur bölümü buydu. Yalnız kimse “durmuyor”, sürekli bir şey çıkıyor sanki.
– Aklımdan geçen ihtimallerin arasında bu yoktu, yalan olmasın. “Böyle” olacağı hele hiç yoktu.
– Lorelei karakterine itinayla sinir oluyorum. Gram destekleyesim gelmiyor. Agatha’yı verimli kullandıkları düşüncesinde değilim. Sezon 6 bölüm olduğu için de böyle geliyor olabilir.
Meghan’ı ise “aşırı” kullanıyorlar sanki. Haklıyken haksız hale gelmek böyle bir şey olsa gerek.
Korktuğum şey oldu sayılır, ucunu tam kapatmadan gittiler. Onay alamazsa rahatsız olmam, o kadar da açık değil ama bu sezon finali “tam” da değil. Geçen sezon finali mini dizi tadındaydı, bu sefer belki geri döneriz ayarında yapmışlar.
Giriş ve kapanışla bir derdim yok, gelişme kısmı bir ölçüde düşürdü beni. Bunda da Lorelei’ın payı var sayılır. Agatha’yı kullandıkları kadarıyla pek de bir işe yaramadı benim gözümde. Meghan onlara göre daha iyiydi, onda da aşırıya kaçmış olabilirler.
Olası 3. sezonun ilk sezon ayarında olması dileğiyle.
– Meghan, yanlışlıkla Jack’i arabayla ezdiği için hapse girse herhalde biraz trajik olurdu. Bir noktada yapabileceklerini düşündüm aslında. Ama Lorelei neyse ki biraz işe yaradı. Simon ile Meghan’ın kız kardeşinin bu yüzden düştüğü karmaşayı önemseyemedim.
– Bir de çok lazımmış gibi Agatha’nın bebeğinin çalınması var. Ben geliyorum diyordu da yani ne gerek vardıysa. Gelecek sezon olursa o manyak kadının elinden bebeği kurtarmaya da vakit ayırırlar herhalde.
S02E04
Onun çıkacağını hiç beklemiyordum açıkçası. Bir an bir boşluğa düştüm ve üzüldüm de. Kadının 4 bölümdür süregelen kesit sahnelerdeki o ruh hali anlam kazandı ama böylece.
Bu da araya 2 sene almış olmasından dolayı masaüstümde 3 ay boyunca beklemekteydi. 3 hafta kadar önce başladım ve haftada 1 bölüm şeklinde devam ediyorum. İlk bölümü izlerken ‘Gerekli miydi bu sezon?’ düşüncesi ağır basıyordu bende. Bu bölüm sonunda bu düşünce iyice azaldı denebilir. Lorelei karakteri baya yoruyor bu arada beni. Meghan’ın da ondan pek aşağı kalır yanı yok gerçi. İkisi de ayrı ayrı sinir bozmaktalar.
Bitti bu da. Çok şükür.
Ara bölümler neyse de ilk ve son bölüm ‘Gerekli değilmiş bu sezon.’ düşüncesini pekiştiren türdendi. Umarım 3. sezon onayı almaz.