2020-2021 Sonbahar-Kış sezonunda 33 Türk dizisi için final kararı çıktı
64 yorum aytackara 04 Haziran 2021 01:37
Eylül ayında açtığımız sonbahar sezonunu bir süredir kapatmaya hazırlanıyoruz. Dizilerin bir kısmı sezon finaliyle, bir kısmı ise direkt olarak finalle aramızdan ayrılmaya devam etmekteler. Bu durum sadece yabancı diziler için değil, ülkemizdeki Türk dizileri için de geçerli. Dolayısıyla ben de bir süredir şu yazının altındaki yorumlarda bahsi geçen dizileri tek bir yazıda yan yana getireyim dedim.
Bu sezon Çukur gibi sezon bittiğinde final yapma kararını baştan açıklayan dizi olduğu gibi tutmadığı için 4-5 bölümde yok olan diziler de ekrana geldi. Nihayetinde ise 2020-2021 Sonbahar-Kış sezonunda (en azından gün itibarıyla) final kararı alan dizi sayısı 33’e kadar çıktı.
1) Şeref Sözü (Show TV): 4. bölümde final
2) İyi Günde Kötü Günde (Star TV): 6. bölümde final
3) Yeni Hayat (Kanal D): 9. bölümde final
4) Öğretmen (FOX Türkiye): 9. bölümde final
5) Bay Yanlış (FOX Türkiye): 14. bölümde final
6) Çatı Katı Aşk (Kanal D): 16. bölümde final
7) Gençliğim Eyvah (ATV): 17. bölümde final
8) Babil: 20. bölümde final
9) Çocukluk: 11. bölümde final
10) Maria ile Mustafa: 17. bölümde final
11) Zümdürüdanka: 26. bölümde final
12) Bir Annenin Günahı: 5. bölümde final
13) İyi Aile Babası / Baba Çok Değişti: 8. bölümde final
14) Sol Yanım: 12. bölümde final
15) Tövbeler Olsun: 32. bölümde final
16) Payitaht Abdülhamid: 154. bölümde final
17) Arıza: 30. bölümde final
18) Hekimoğlu: 51. bölümde final
19) Ramo: 40. bölümde final
20) Kuzey Yıldızı: İlk Aşk: 64. bölümde final
21) Baraj: 39. bölümde final
22) Seni Çok Bekledim: 13. bölümde final.
23) Sefirin Kızı: 52. bölümde final
24) Hercai: 69. bölümde final
25) Benim Adım Melek: 66. bölümde final
26) Alev Alev: 28. bölümde final
27) Doğduğun Ev Kaderindir: 43. bölümde final
28) Mucize Doktor: 64. bölümde final
29) Masumiyet: 13. bölümde final
30) Maraşlı: 26. bölümde final
31) Savaşçı: 109. bölümde final
32) Kağıt Ev: 8. bölümde final
33) Çukur: 131. bölümde final
Not: “Akıncı” dizisinin 20. bölümle birlikte final yapacağı basında yer alsa da kanal bölümü “sezon finali” etiketiyle yayınladı. Dizinin geri dönmeyeceği konuşulsa da resmen veda edilmiş değil.
Not 2: “Kefaret” ve “Akrep” dizilerinin de yakında final yapabileceği konuşuluyor, ancak kesin değil. Ayrıca yaz mevsiminde devam edecek olan Menajerimi Ara ve Sen Çal Kapımı dizilerinin sonbaharda yeni sezon açılmadan final yapması ihtimal dahilinde. Hatta Sen Çal Kapımı’nın +11’le birlikte 50’de final yapacağı gündeme geldi.
Gelmişken bu sezonun “onay” alan ve ekrana dönecek olan dizilerini de eklemiş olayım:
1) Arka Sokaklar (Kanal D)
2) Bir Zamanlar Çukurova (ATV)
3) Bir Zamanlar Kıbrıs (TRT 1)
4) Camdaki Kız (Kanal D)
5) Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (ATV)
6) Gönül Dağı (TRT 1)
7) Kardeşlerim (ATV)
8) Kırmızı Oda (TV8)
9) Kuruluş: Osman (ATV)
10) Masumlar Apartmanı(TRT 1)
11) Teşkilat (TRT 1)
12) Sadakatsiz (Kanal D)
13) Sen Çal Kapımı (FOX)
14) Son Yaz (Star TV)
15) Uyanış: Büyük Selçuklu (TRT1) **
16) Yasak Elma (FOX)
** Uyanış Büyük Selçuklu dizisi Sultan Melikşah hikayesini ilk sezonunda tamamlayarak Sultan Alparslan hikayesiyle devam edeceğini açıkladı. Barış Arduç’un başrolünü üstleneceği yeni sezonda (hatta dizide) kadronun neredeyse hepsi değişecek.
Sonbahar dizileri final ya da sezon finali bölümleriyle yavaş yavaş ekrandan çekilmeye devam ederken yaz sezonunu açmanın vakti de geldi. Gelecek iki haftada pek çok yeni dizi de yayınına başlayacak.
7 Haziran Pazartesi: Aşkın Tarifi (Kanal D)
9 Haziran Çarşamba: Cam Tavanlar (Show TV)
9 Haziran Çarşamba: Sen Çal Kapımı (FOX Türkiye/Yeni Sezon)
14 Haziran Pazartesi: Kahraman Babam (Show TV/eski adıyla Kırmızı Kamyon)
15 Haziran Salı: Ada Masalı (Star TV)
15 Haziran Salı: Baht Oyunu (Kanal D)
18 Haziran Cuma: Aşk Mantık İntikam (FOX Türkiye)
Belli Değil: ATV’nin yaz dizileri Baş Belası ve Kalp Yarası’yla, Star’ın yeni dizilerinden Kazara Aşk’ın yayın tarihi henüz belli değil.
2021’in yaz ekranında yayınlanması planlanan 9 yeni Türk dizisi
yorumlar
Yasak Elma (Bölüm 13)
Ablana rağmen seviyorum seni Caner. İyi ki varsın.
Yasak Elma (Bölüm 14)
Yeliz Şar çıktı bölümün içinden. İşler Güçler’de izlemiştim en son. Ekranda belirince mutlu oldum. Özlemişim.
Yasak Elma (Bölüm 15)
*Skandallar kraliçesi ya! İyi hayatta kalıyor cidden bu. Cehaleti de basit bir İngilizce cümleyi bile anlamayacak seviyede.
*Allah rızası için Caner’i kurtarın o tipten.
*Yeliz Şar çok yakıştı diziye cidden. Varlığının sadece birkaç bölümle sınırlı kalmış olması üzücü.
*Alihan baydı artık beni. 1 tane pozitif özelliği yok adamın. Bu sezon içerisinde bir yerlerde veda etsek bari karaktere.
*Üfff Lila! Niye bu kadar klasiksin sen? O çocuktan kimseye hayır gelmeyeceği çok bariz değil mi? Ablanı ya da Ender’i tavlasa anlarım da seni tavlaması hiç hoş değil.
Yasak Elma (Bölüm 18)
Maç için şartlar oluştu iyice artık. Bir sonraki bölümde Yıldız’ın Halit’e boynuzu takma vakti geldi bence.
Yasak Elma (Bölüm 22)
Hira da sağlam manyak çıktı yalnız.
Giyim-kuşam konusunda işler ilk sezonun tersine döndü bu arada. Yıldız toparladı; Ender bozdu. Son dönem performansıyla Zeynep’in bile altına düşmüş olabilir hatta.
Yasak Elma’nın eski oyuncularından biri konuk olarak geri dönüyor.
*Halit’e kamyon çarpsa, hafızasını kaybetse ve yan etki olarak kibarlık hormonu salgılamaya başlasa ne güzel olurdu.
*Alihan-Halit arasındaki dostluk rüzgarlarından pek hoşnut değildim. Oyüzden sevindim bu gelişmeye. Yesinler birbirlerini.
*Caner sağ olsun (Lila isimli güzelliğin de etkisi var tabii.) Emir denen yılışığa bile alıştım var ya! Önemli bir renk oldu çıktı dizi için.
*Ayy, fala tepki göster, pişiye tepki göster. Olmayacak şeyleri aşağılamakta üstünüze yok. Benim burdan canım çekti valla.
*Zeynep Bastık geldi; hoş geldi.
Yasak Elma (Bölüm 24)
*Ender: Söz konusu sen olunca her şeyi beklemek lazım aslında ama yine de bu teklifi hiç beklemiyordum bak.
*Zehra ve Erim’e acımam ama sana bir şey olsa üzülürüm be Lila. O ikisinden farklısın kesinlikle. Tohum kötü, toprak kötü ama sen kayda değer miktarda iyi ve kaliteli kalabilmişsin.
Yasak Elma (Bölüm 25)
Lila: Sana kırmızı çok yakışıyor.
Dizideki bu yegane güzel kadın, bu sezon sonunda diziden ayrılmış sanırım. Sonrasında da oyunculuğu bırakmış. İlk ve son işi buymuş. Ona veda ettiğimde karalar bağlayacağım.
Yasak Elma (Bölüm 26)
Bölüm Sonu: (Dallas: Yüzdesel Oyunlar)
Ender’i dinlemeliydin. Halit, sakin değilken sakin taklidi yapabilecek biri değil. Evet, Halit’i sevmiyorum. Ama Alihan’ı ondan daha fazla sevmiyorum. Bir diğer sevmediğim Ender faktörü de eklenince elbette bu savaşta Halit’in tarafındayım.
Yasak Elma (Bölüm 27)
‘Öküzden kurtulup ayıya yakalanmak’
Çekiyorsun Zeynep Hanım.
Yasak Elma (Bölüm 28)
*Bahtsız Yıldızcığım benim. Ama böyle bir hayal kırıklığı yaşanacağı o kadar barizdi ki.
*Halit, Erim’i …’ya götür. Anladın sen onu.
Yasak Elma (Bölüm 32)
‘Yavaş atın çiftesi pek olur.’
Yalnız Emir, periden pantere geçiş nedir yahu? Daha stabil geçişler makbul.
Survivor Berna, tam kendisine uygun (cazgır) bir tipleme bulmuş bu arada.
Yasak Elma (Bölüm 33)
Overlok makinesi ayağınıza geldi.
Yasak Elma (Bölüm 36)
Nasıl bir salaksın Zerrin sen ya?
Yasak Elma (Bölüm 37)
*Ender’in rengi bu kadar attığına göre
düşüncesi öne çıktı bir anda.
*Caner’den dansçı ayarlamasını istemek neyin kafasıdır yahu? Neyse, güldük eğlendik epey dansçı parodisi sahnelerinde.
Yasak Elma (Bölüm 39)
Üzülemiyorum sana Zeynep Yılmaz. Sen Dündar’ı kibar ve asil Cem Bey mi zannetmiştin? Kiminle oyun oynadığının farkında değil miydin? Alihan kadar taş düştü işte şimdi başına. Bir şey olacağı yok zaten de ders olmuş olur işte insanlarla oynamaması konusunda anlayana.
Yasak Elma (Bölüm 43)
*’En iyi Ender, ölü Ender’ diyeceğim ayıp olacak. Konuşamaması lazım bu kadının halk sağlığı için. Dilini mi kesersin, ağızlık mı takarsın … Kadının bir tane bile bırak pozitifi katlanılabilir huyu yok.
*Cansu Melis Karakuş (1.85) & Sevda Erginci (1.59) sahnelerinde takoz falan kullansalarmış keşke. Onur Tuna ile de sağlam bir boy farkı var arasında ama kadın kadına olunca o yukarıya bakmaktan ağrıyan boynu daha fazla dikkat çekiyor.
*Caner etkisi Zehra’yı bile sempatikleştirmeye başladı.
*Alihan: Sevgilisi değilmiş. Başka türlüsünü de dillendiremezmiş. Öküz geldin öküz gidiyon. Diziden çık git artık da kurtulalım be Hanzo.
Yasak Elma (Bölüm 44)
Yıldız: Bu kadar göze parmak yapmasan mı?
Yasak Elma (Bölüm 46)
Zeynep ile Alihan’ın vedası sezon finaline denk gelir diyordum ama 1 bölüm erken geldi. Özlemeyeceğim sizi. Özellikle de Alihan’ı elbette.
Hakan da diziden çıkmıştır herhalde. Zerrin’i de eskisi kadar görmeyiz herhalde bu saatten sonra.
Yasak Elma (Bölüm 47) (Sezon Finali)
X ile Y’nin yanına bir Z de gerekiyordu artık bu denklemde. ‘Kara Dul’ Şahika’nın diziye dahil oluşundan memnunum kısacası.
Yasak Elma (Bölüm 48)
Dizinin en nefret ettiğim karakteri (Ender) bu bölümlük izinli, en sevdiğim karakteri (Yıldız) da uzak bir diyarda sürgün olunca çok fazla tadı tuzu yoktu bölümün. Zaman atlaması negatif etki yaratmış.
*Kardeşlerim dizisindeki Şengül’ün evi o. Nerde olsa tanırım. Bizim meşhur kümes henüz inşa edilmemiş tabii.
*Lila karakterine hayat veren Ayşegül Çınar, benim bu dizide beğendiğim/hoş bulduğum tek kadındı. Bu sezon başında diziden ayrılmış ve yerine şu sıralarda Yalı Çapkını dizisinde izlediğim Buçe Buse Kahraman gelmiş. Buçe ile bir sorunum yok aslında ama Ayşegül Çınar’ın ayrılmasına cidden üzüldüm. Neden ayrılmış acaba? Bu diziden sonra başka bir yerlerde de çalışmamış.
*Bir diğer anlamlandıramadığım ayrılık da Ege Kökenli’nin ayrılığı olmuş. Bir önceki sezonun son 3 bölümünde tanıştığımız Yağmur karakteri bir sonraki sezonda kadrolu bir karakter olacağını hissettirmişti. Yokmuş/hiç olmamış muamelesi çekilmesi hoş olmamış.
Yasak Elma (Bölüm 49)
*2 bölümde tiksindirdi tamamen kendinden Şahika. (Ender 2.0 Pro)
*Dizideki bana hitap eden ‘güzel kadın’ yoksunluğunu Tuvana Türkay takviyesiyle bozmuş olduk.
Yasak Elma (Bölüm 51)
İnsani hiçbir duygusu kalmamış bu Şahika’nın. Ender’e kötü diyorduk ama bu bambaşka seviyede cidden.
Yasak Elma (Bölüm 55)
Yiğit’ten çok sıkıldım cidden.
Yasak Elma (Bölüm 56)
Sezon finali kapanışı gibi olmuş adeta. Hem de ‘Foreign style’.
Yıldız ve Zehra, zirve anlarını yaşıyorlar resmen bu sezon. Aptallığını kabul etmiş bir Zehra eğlenceli bir karakter oldu çıktı. İstese de yapmacık olamayan doğal karakterimiz Yıldız ise filtresiz ve tam kıvamında yazılmış replikleriyle tam bir eğlence madeni. Eda Ece, her yeni sezonda performansını artırmaya devam ediyor. Bu sezon ise bol ödüllük iş çıkarıyor bana göre. Yıldız demişken; bu sezon sonunda final yapması beklenen dizinin bitiminin ardından Disney+’tan bir Yıldız filmi gelecekmiş. O da güzel bir şey çıkar muhtemelen. Bölüme ve sezona dönecek olursam; bölümdeki soy ağacı sahnesi çok hoş olmuş. Ayrıca sezondaki Yıldız-Ender ilişkisinden epey memnunum.
Yasak Elma (Bölüm 63)
*Leyla’yı bile çıldırttınız ya … Allah sizi nasıl biliyorsa …
Ender’in maşası/kuklası/emir eri oldun çıktın iyice Yıldız. Kendine yaptıkların neyse de Leyla’ya da yapılmaz ki bunlar ya!
*’Erim Bey, hayırlı işler.’ diyeceğim ama Erim’in kapasitesini aşıyor bu durum. Bunun arkasından da kesin Şahika çıkar yine.
Yasak Elma (Bölüm 65)
Son sahne: Çok erken oldu. Sürece yayılması gereken bir şeydi. Haliyle burun kıvırmamak mümkün değildi.
Yasak Elma (Bölüm 68)
*Bizimkiler sarışın muhabbeti yaparken geleni görünce güzelce bir gülümsedim.
*Nadir: Bekliyorduk en başından beri bunu. Geç olsun güç olmasın di mi?
*Son sahne: İnanmıyorum sana.
Yasak Elma (Bölüm 69)
*Yıldız: Niye topuklu ayakkabıyla dolaşıyorsam bu evde? Alışkanlık işte.
Mükemmel replik.
Resmen ‘Yıldız Show’ izliyoruz bu sezon.
*Yıldız: Ben o sinirle evi basacaksın, olay çıkaracaksın sandım ama sakince ve akıllıca düşünülmüş bir hamleydi. Helal olsun.
*Ays’ı Yıldız’dan ayırmayalım. Hemen gerekeni yapalım.
*Enderciğim kusura bakma ama ben sevdim Vivianne’in rahatlığını. Yiğit öküzüne fazla elbette bu kız. Gerçi Yiğit’e herkes fazla.
*Öküz demişken; Halit’in bu hallerine gülüyorum. 2. sezon finalinin sonunda gördüğümüz düşeceği malum hale ulaşmayı da iple çekiyorum.
Yasak Elma (Bölüm 70)
Güzel ve yerinde bir tiratla oldu Leyla’nın vedası.
Yasak Elma (Bölüm 73)
Bu dizideki erkek karakterlerin (Halit, Yiğit, Kemal, Alihan vb.) uyuzlukta/kasıntılıkta/kendini beğenmişlikte son nokta olmak gibi bir ortak özellikleri var. (Kaya ve Caner’i dışarıda bırakıyorum.) Şimdi de Kerim çıktı başımıza.
Yasak Elma (Bölüm 74) (3. Sezon Finali)
Hiç sezon finali gibi değildi. Kovid nedeniyle sezonun yarıda kesilmesinin etkisi elbette bu.
2. sezon finalindeki malum sahneyi yok mu sayıyoruz şimdi biz? Yoksa hala vakti gelmediğini mi varsayıyoruz? 1. seçenek sanki ha?
Yasak Elma (Bölüm 75)
Kötü bir bölümle 3. sezonu noktalayan dizi çok daha kötü bir bölümle açmış 4. sezonu. Sıkıntıdan patladım ve atlaya atlaya geçtim tüm bölümü. Dizinin açık ara en kötü bölümüydü kesinlikle.
Gökhan Alkan geldiğinden beri tadı tuzu kalmadı dizinin. Senaristler çok formsuz. Yönetmen değişikliği de eksi yazmış. Tuvana Türkay’ın vedasının ardından dizide bana hitap eden güzel bir kadın kalmamış olması da bir başka eksi benim açımdan. Yeni bir kadro sıfırlanması vakti geldi kesinlikle. Bunun için de 10-11 bölüm daha sabretmek gerek ne yazık ki.
*Erim’i değiştirmişler. Şu sıralar Tozluyaka’da sevmeyerek izlediğim Ahmet Haktan Zavlak devralmış rolü ve hiç yakışmamış cidden. Lila’dan büyük gösteriyor oluşu da cabası.
*Caner saçlarını uzatmış/değiştirmiş sezon arasında. Yakışmış bence. Daha da uzatması lazım. İlk sezondan beri benim fikrim bu yönde. Spor salonunda fazla zaman geçirdiği ve bir miktar kas yaptığı da gözlerden kaçmadı. Caner’e şöyle hoş bir sevgili bulma zamanımız geldi bence.
Yasak Elma (Bölüm 79)
Şahika’nın son 2 bölümde giydiği 2 elbiseye (kırmızı ve koyu pembe) bayıldım. O da bayılmış bence. Diğerleri gibi zırt pırt kıyafet değiştirmeyip bölümlerin büyük bir kısmında giydi ikisini de keza. Şahika, bu sezon genel olarak iyi giyiniyor gerçi. Bu bölümdeki beyaz ve siyah elbiseleri de hoştu mesela.
Yasak Elma (Bölüm 82)
En çok sana yakıştı Aysel.
İlahi Halit!
Yasak Elma (Bölüm 85)
Her şeyin gereksiz/anlamsız bir şekilde hızlandırıldığı bir bölümdü. Çok çok kötüydü. İlgimi iyice kaybettim 2 bölümdür. Yeni kadro güncellemesi niteliğindeki bir sonraki bölümle birlikte yeniden toparlar umarım.
Malumun ölüm sahnesindeki toplaşma anından memnun kaldım diyebilirim bu arada.
Yasak Elma (Bölüm 86)
*Kadroyu yeniledik, gidenler gitti falan da bu Mert niye kaldı?
*Tanımadığın bir adam için ne mücadele verdin be Yıldız!
*Haklısın Ender; adam kesinlikle görgüsüz. Lakin cazgır eski karısından daha sevimli olduğu aşikar.
*Ara ara yapılan zaman atlamaları hesaba katıldığında bu çocuğun minimum 2 yaşında olması gerekiyordu sanki. Zamanı atlatıyorsan bir süre sonra o çocuğu da başkasıyla değiştirmek gerekiyor otomatikman ama bunlar o kısmı atladılar işte.
Yasak Elma (Bölüm 93)
Nilperi Şahinkaya’yı masum ve mazbut tavırlar içerisinde izlememiştim daha önce sanırım hiç. Cansu’nun bu halleri her ne kadar poz olsa da …
Yasak Elma (Bölüm 95)
Son bilmem kaç bölüm arasında en keyiflisi bu oldu. İyice ilgimi kaybetmiştim. İyi geldi.
Yasak Elma (Bölüm 98)
1 üstü olanlar arasında E-puan tablosu oluşturasım geldi:
Halit: 5
Ender: 4
Zehra: 3
Şahika: 3
Hasan Ali: 3
Yıldız: 3
Alihan: 2
Kemal: 2
Sinan: 2
Yasak Elma (Bölüm 102)
Çok eğlenceli bir bölüm oldu. Sadece bu sezonun değil tüm sezonların en iyisi olabilir bu bölüm.
*İyi ki varsın Şahika. Bu kötü sezonun taşıyıcı kolunu gibi bir şey oldun resmen. O lakayıta/muzipliğe kaçan soğukkanlılığınla/rahatlığınla bütünleşen sempatik/tatlış bir tedirginlik içeren saykoluğun Ender’in bile tırsmasına sebep oluyor. Role adanmışlığıyla Hasan Ali’yi de delirtmek üzere. Harikasın Şahika! Bir önceki sezonu ‘Yıldız Show’ olarak etiketlemiştim. Bu sezon da ‘Şahika Show’ olarak lanse edilmeyi hak ediyor kesinlikle.
*Yıldız’ın annesiyle olan ‘Aldatma’ muhabbetini izlemesi/dinlemesi keyifliydi. O repliklerin Yıldız’ın kalbinden geldiği, karakteriyle örtüştüğü hissediliyordu. Bir de harbi eş cidden Yıldız. O kadar aldatılma tecrübesi yaşamasına rağmen skoru eşitleme gayesi gütmedi hiçbir zaman. ‘Destekleyici eş’ sıfatı da tartışılmaz. Anneliğinin çok iyi olduğu da aşikar. Doğal komik ayrıca. Tip olarak olmasa da karakter olarak kaçırılmaması gereken biri yani.
Yasak Elma (Bölüm 103)
Gerçek olamayacak kadar … Ciddiye alamadan izledim öyle işte.
Şahika tamam da Zehra’dan o karga sesiyle şarkıcı olamayacağında hemfikirizdir herhalde. Ekipteki herkes de biliyor ki ses çıkarmadı dudak kıpırdattı sadece zaten.
Yasak Elma (Bölüm 104)
*Şahika ile Zehra’nın kahvaltı masasındaki öpücüklü göz kırpmalı sahnesi:
Bence de bu saçlar yakıştı Zehra’ya.
Yasak Elma (Bölüm 106)
Annesi Asuman olanın burnu boktan kurtulmazmış.
Yasak Elma (Bölüm 107)
Ocağa incir ağacı dikme konusunda birebirsin Yıldız. Ananla birlikte şu son yaptığınız şeyler direkt olarak boşanma ve maddi tazminat davası sebebi.
Yasak Elma (Bölüm 109)
Şahikasizlik zor. Fenomene dönüşmüştü bu sezon iyice karakter. Geçen sezonda ayrılmış olsa pek sallamazdim ama şimdi durum öyle değil. Keşke o değil de Ender ayrilsaymis diziden.
Yasak Elma (Bölüm 110) (4. Sezon Finali)
Sezon finali kapanışı değildi bu. Aceleye getirilmiş bir normal bölümün sonuydu.
Bir kere de boynuzu takan taraf olsun Yıldız yahu!
6 aylık bir zaman atlamasıyla açmışlar sezonu. Biri ölmüş.Biri yurtdışına taşınmış. Biri yurt dışında kalmayı tercih etmiş. 4 sezonluk karakter hakkında ise sadece ‘Gitti.’ demeyi tercih etmişler. Hiçbir açıklama yapmamışlar. Çok büyük ayıp etmişler.
Çağatay, bildiğin Halit olmuş bu sezon. Çekilmez hale gelmiş. Kumru desen son derece itici. Ömer’in kalması ise son kadro yenilenmesinde Mert’in kalması kadar gereksiz olmuş.
Yasak Elma (Bölüm 146) (5. Sezon Finali)
Bitti bir sezon daha. Kumru, sezonun en yorucu ismiydi. Tepkileriyle ve o kulak tırmalayan ses rengiyle beni ciddi seviyede rahatsız etti. Doğan katkı sağlayan bir karakterdi. Şebnem Dönmez ise bundan daha iyi kullanılabilirdi bence. Ender 2 olmaktan öteye geçemedi keza. Gamze tatlı kızdı. Kumru’nun arkadaşı kontenjanından gelip giden hatunlar ise dizinin güzel ihtiyacını karşıladı.
Yasak Elma (Bölüm 147)
2 sene zaman atlaması yapmışlar. Biri ölmüş, biri yurtdışına taşınmış, diğeri olması gerektiği yerde. Biri iş adamı olmuş. Biri de doğmuş. 3 yeni karakter eklenmiş. İkisi yurt, biri (naif abi) iş yapar.
Kuzey Yıldızı İlk Aşk (Bölüm 1—3)
Yasak Elma’da güncele yetisince seriye baglayabilecegim, eğlenceli, yeni bir yerli dizi arayışına girdim. Tozluyaka mesaisi sona eren Ecem Çalhan’in peşinden de buraya attım kendimi.
İlk 3 bölüm itibariyle memnun kaldım diziden. Dinamik, eğlenceli. Karadeniz işlerini pek sevmeyen bana bile kolayca satabildi kendini. Yazar tayfanin keyif alarak ve hep birlikte paslaşarak kaleme aldığı aşikar. Oyuncu tayfa da iyi iş çıkarmakta. İsim vermeyeyim şimdi tek tek. Daha öncesinden tanıdığım, tanımadığım, sevdiğim, sevmediğim herkes katkı sağlamakta diziye. İnşallah bu pozitiflik devam eder uzunca bir süre.
Kuzey Yıldızı İlk Aşk (Bölüm 7)
Yeter gari ağlatma şu kadını.
Kuzey Yıldızı İlk Aşk (Bölüm 22)
Burcu Binici’ye bu saç stili baya yakışmış yalnız. Düriye’nin Güğümleri’ndeki haline kıyasla sağlam fark var arada. Tulin’in olduğu yerde Yildiz’a bakmak çok saçma geliyor bana. Şu hemşire hatunu bile Yıldız’a tercih ederim. Karakterden kaybetmese Şule’yi de tercih ederim hatta. Yıldız sadece kafa değil göz de yoruyor ciddi seviyede.
Kuzey Yıldızı İlk Aşk (Bölüm 29)
Esma’yi değiştirmişler. Fadime’yi göndermişler. Fadime umrumda değil de eski Esma tatlı kızdı açıkçası.
Kuzey Yıldızı İlk Aşk (Bölüm 33)
Bu bölümün ortalarında bıraktım nihayet diziyi. Güncel izliyor olsam bu kadar da sabretmezdim açıkçası. Keza çok kötü bir dizi var karşımda. Sürekli olarak kendini tekrar eden, zerre gelişim göstermeyen, kavgadan ve gürültüden beslenen bir dizi. Kuzey ve Yıldız ise bu dizinin en büyük eksileri. Bu kadar sabredebildigim için kendimi kutluyorum bu basit diziye.
Yasak Elma (Bölüm 157)
Son birkaç bölüm sönük kalmıştı ama bu bölümde baya eğlendim.
2 üstü olanlar için E-Puan tablosunu da güncelleyeyim gelmişken:
Ender: 5 (+1 ihtimali saklı. Zaman atlamasıyla birlikte muallak kalmıştı.)
Halit: 5
Yıldız: 4
Zehra: 3
Şahika: 3
Hasan Ali: 3
Zeynep: 3
Nehir Erdoğan’ı kadrosuna dahil eden Yasak Elma’nın bu hafta yeni bölümü yokmuş.
*
*Rahmetliyi baya andık bu bölüm. Bir ara hayalet olarak mı gözükse?
İspanya’da bizim dizilerin ihraç istasyonu konumundaki Telecinco (Geçmişte de birçok dizi yayınlayan ve halı hazırda Kardeşlerim, Yargı gibi 2-3 dizi daha yayınlamaya devam eden) kanalı bunu da yayınlamaya başlamış bu arada geçen hafta.
Kalk Gidelim (Bölüm 22)
*Yalnız 4 kişiydi o kızlar; 3 değil. Ne oldu birine köyde? Arabanın arka koltuğunu dörtleyemediniz diye yok saydıysanız eğer çok da gerekli miydi o sahnede cidden Efe?
*Hep Canberk’i harcıyorsunuz yalnız. Canberkciğim; sen de salıver artık şu domuşuğu. Sana kız mı yok?
Birkaç gündür buna sardım ben. İyi aktı şu ana kadar. Bölüm sürelerinin daha kısa olmasını tercih ederdim tabii. Başarılı bir karakter komedisi olmuş bence. Ekip güzel. Meryem, kahyası, Halim, Hatice ve Badegül bana itici gelen birkaç istisnai isim. Sevda ve Şakir gibi görgüsüz, ayarsız, yüksek oktavlı 2 tipleme bile çok fazla yormadan komediye katkı sağlamaktalar. Nurcan, Duru, Dudu, Veli, İpek, Halil, Canberk ve Seyfettin’e daha fazla kanım kaynamış durumda diyebilirim tabii.
Kalk Gidelim (Bölüm 26)
Kuzenlerin hepsini çiftlemiş olduk böylece. Pek bir kanım kaynadı benim bu Melisa’ya. Canberk’in de bir yüzü gülsün artık azıcık.
Kalk Gidelim (Bölüm 27)
Hep beraber ayıp ettiniz ama Cennet’e. Hiç hoş olmadı.
Kalk Gidelim (Bölüm 28)
*Biri tipine bakmadan Cennet’e burun kıvırır, diğeri Melisa gibi kızı bulmuş ama hala gözü domuşuktan başkasını görmez. Allah akıl fikir versin ne diyeyim.
*Üfff döndü yine. Günahım kadar sevmiyorum bu nineyi.
Kalk Gidelim (Bölüm 30)
*
hikayesiyle anında soğuttular cidden Melisa’dan.
*Hiç mi ders almaz bir insan? Hala müsrif, hala müsrif!
Kalk Gidelim (Bölüm 33)
*Nurcansız olmuyordu. Çok uzatmadan döndü şükür. Canberk’i de özledim tabii. O da dönüversin tez vakitte.
*Hastanım be Cennet! Senden de bir aşiret muhabbeti çıkmadı şükür. İzmit yeğdir.
Kalk Gidelim (Bölüm 41)
Halim, senaristin kanatları altında yine.
Kalk Gidelim (Bölüm 51)
*Kaç bölümdür yoktu ortalıkta gözümün nuru (Cennet). Özlemişim valla.
*Canberk nerede kaldı ya? Sezonun yarısı bitti. Dönsün artık. Bir sonraki sezonda zaten olmayacak.
Kalk Gidelim (Bölüm 53)
Ve nihayet Canberk döner!
Tadı iyice azalmıştı 2 bölümdür dizinin.
Bu kızlar da cidden mal yani. O oylama çekişmesi içerisinde özgürlüklerini tekrar kazanma, ne isterlerse yaptırabilme gücü geçmişti ellerine. Akıl edip de kullanmaya bile çalışmadılar bu gücü.
Kalk Gidelim (Bölüm 55)
‘Ninenin kıytırık topuzunu bile evdeki kasaya koyuyorsunuz da bunu niye koymadınız?’ diye haykırmamak mümkün değildi.
Boş boş geçen 3 bölümün ardından nihayet kendini izletebilen bir bölüm oldu. ‘Altınları kim aldı?’ hikayesi de Şakir’in ‘Ölüyorum.’ hikayesi de keyifli geçti. Üç kardeşin ortada pek bir şey yokken birbirlerine bu derece küsmeleri ise fazlasıyla manasız kaçtı.
Kalk Gidelim (Bölüm 57)
Komedinin altını kıstıkları, dramaya abandıkları bir bölüm olmuş. Dedemin çantayı taşımakta zorlana zorlana evden ayrıldığı sahnede ve şu an anımsayamadığım bir yerde daha duygulandığım oldu benim de.
Nilay Deniz de teşrif etti nihayet bu bölüm.
Canberk ve Nehir de yan yana hoş görünmekteler bu arada. Sezon bitene kadar kalırlarsa eğer 16 bölüm daha bu ikiliyi yan yana izlemek epey keyifli olacaktır illaki.
Kalk Gidelim (Bölüm 66)
Böyle malca şaka mı olur lan? Bu, geçen bölümdeki dolandırılma vakası ve daha niceleri … Bu adam bu aptallıkla 25 sene İstanbul’da nasıl zengin kalmış lan? Akla mantığa aykırı.
Ercan’ın bir suçu yoktu bu hikayede. Mazlumun tüm zararını Seyfettin-MAli ikilisinin karşılaması gerekiyordu.
Kalk Gidelim (Bölüm 71)
Bundan önceki son 3 bölümde baya sıkılmıştım. Bu bölüm de aynı şekilde devam edince Bölümün ilk çeyreğinde bıraktım gitti diziyi. Doymuşum artık belli ki.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 1)
Geçmişte burun kıvırdığım dizilere şans veriyorum yoklukta.
-Baya ucuz, baya klişe dizi.
-Kadını ilk bölümden öldürmeyeydiniz.
-Bu cazgır kadın ne yapar eder o dul adamı kündeye getirir.
-Sen niye gittin ki şimdi kardeşinin yerine otele? Ne mantığa ne senaryoya oturuyor.
-20 küsur yaşındaki adam 17 yaşındaki kızı manita yapmış kendine. İdris Nebi Taşkan’ı zaten günahım kadar sevmem.
-Fazilet karakteri fazlasıyla yormakta. Kavgacı, görgüsüz, utanmaz, ucuz, çirkin … Allah düşmanımın başına vermesin böylesini. Tam bir Esra Dermancıoğlu rolüymüş aslında. O sıralarda Kırgın Çiçekler’de olunca tabii… Başka birine önelmişler ve bu oyuncuya nasip olmuş belli ki.
-Alp Navruz’dan hiç haz etmiyorum. Behlülvari bir rol giydirmeye çalışmışlar üzerine ama olmamış. Kumaşı varoş keza bu adamın.
-Deniz Baysal bildiğimiz gibi. Buz. Gülümseme özürlü.
-Afra Saraçoğlu’nun tiplemesi minnoşluk taslayıp kenara çekilir, ortalığı karıştırır. Ağlak, kukla, vasıfsız.
-Cağlar Ertuğrul’un karakteri fazla oturaklı gibi şu an için. Kiralık Aşk’taki şirinliği mevcut değil.
-Hazal Türesan, evin sindirilmeye çalışılan yengesini oynuyor. Dili yeterince uzun, muhtemelen alkolik. Eski model. Muhtemelen kocasının hovarda erkek kardeşiyle geçmişte bir yatak ilişkisi mevcut.
-Tolga Güleç, Hazal Türesan’ın karakterinin kocasına hayat veriyor. Evin 3 oğlundan tek evli olanı. Onu öne çıkaran herhangi bir özelliği yok.
-Ecem Baltacı ise yalının tek kızı rolünde. En küçük evlat. Ukala, vasıfsız, çirkin. Başka birini bulamamışlar mı cidden role?
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 2)
-Yerinde bir soru: Onun gibi sarhoş bir manyağın arabasına neden bindin? Niye hep malca kararlar alıyorsun sen Hazan?
-Dula anayı değil küçüğü yazıyorlar. Çok etkilenmiş bunlar cidden Aşk-ı Memnu’dan.
-O telefon gelmeseydi o otel odasında daha ne kadar alçalacaktın Yağız?
-Bir de hala çıktığı başımıza. Oyuncuyu da hiç sevmem zaten.
-Yağız mı? Gökhan mı? Sinan mı? Hangisi üvey? Benim oyum elbette Gökhan’dan yana.
-Tuğba Melis Türk’e bu derece kötü makyaj yaptırmalasalar mı acaba?
-Yalı Çapkını’ndaki Afra Saraçoglu çirkin ağlıyordu. Buradaki
Afra Saraçoglu aynı zamanda kötü ağlıyor.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 3)
*Fazilet’in o performansı uçan adam Sabri’yi anımsattı.
*Üveylik konusunda ibre Yağız’a mı kaydı şimdi? Ortancadan üvey mi olur lan? Plase de Sinan. Gökhan düştü yarıştan. Oysa ki bu pislik ailedeki tek düzgün insan Gökhan. Onun üvey çıkması daha makbul olurdu.
*Hazal Türesan’ın karakteri iyi ki var o yalıda.
Tam bir günlük drama dizisi yalnız bu. Akşam kuşağı fazla olmuş bence buna.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 7)
Niye kaçtı bu mal şimdi ormana? Harbiden geri zekalı ya!
Şu ana kadarki en kötü bölüm buydu.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 8)
*Afişler çok çok kötüydü ya! Kızın buna tav olacağını düşünmesi de ayrı bir aptallıktı tabii.
*Cidden. Afişe üzüldüğün kadar manitanın düştüğü duruma üzülmedin be Ece!
*Bu bir yabancı dizi olsa Yağız kesin gay çıkardı.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 9)
Bu dizinin en büyük eksiklerinden biri flashback sahnesi eksikliği. Tam şimdi Yasemin’in mankenlik yıllarına dair bir flashback sahnesi gelecek diyorsun; gelmiyor. Tam Fazilet’in gençlik yıllarına dair bir flashback sahnesi gelecek diyorsun; gelmiyor. Rahmetliyle ilgili bir flashback sahnesi bile gelmedi hiç.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 10)
*Sıkıntı çok büyükmüş Yasemin. Seks kasetin çıksa bundan daha kötü olamazdı.
*Senin sıkıntı o kadar büyük değil Ece. Tereddüt edip geç kalmazsan tabii.
*Yağız’ın Hazan konusunda mutlak hatalı olduğunu kabuk edip ondan özür dilemesi niye bu kadar zora sokuluyor. Hala mı çözemedin kızcağızın karakterini yahu?
İlk 6 bölümlük süreç fena geçmemişti ama son 3.5 bölüm için aynı şeyi söyleyemem.
Pis Yedili (Bölüm 1-2)
Nerlerden nerlere zıplıyorum bu ara.
Vakti zamanında fazlasıyla burun kıvırdığım dizilerdendi bu da. İlk 2 bölüm itibariyle Hayat Bilgisi’nden hallice. Ucuz ama kadrosunun da etkisiyle izleniyor şimdilik.
Alice rolündeki Ecem Karavus hoşmuş. Suburgatory’deki Dalia’ya benziyor sanki biraz. Rolü zamanla büyümüştür umarım. Eylül Su Sapan’ı görmek sürpriz oldu ama onun da rolü küçüktü. Bayrampaşalı’nın kız kardeşi rolündeki Yeşim Tomay’ı sempatik buldum. Ekstra tikimiz Dilkopat’a hayat veren Güneş Zavrak’a da kanım kaynadı. Kadir Doğulu’yu severim. Eda Ece’yi burada Yasak Elma’daki kadar seveceğimi düşünmüyorum. Hazal Şenel’in varlığından memnunum. Karabiber rolündeki oyuncuya pek kanım kaynamadı. Uraz Kaygılaroğlu’nun kilolu dönemleri ama varlığından memnunum yine de. Aysegül Aldinç, 55 yaşlarında o sıralarda ve maşallahı var. Karakterinden epey memnun kaldım ama biraz dekolte giydirebilseler daha iyi olurdu tabii. Özge Özberk ve Asuman Dabak bildiğimiz gibi. Türk sinemasının 1 numaralı jönü Cüneyt Arkın abimizin oğlu Murat Arkın’ı görmek sürpriz oldu. Geniş Aile ve İlginç Bazı Olaylar’dan sevdiğim Melis Babadağ’ın burada oynadığını da bilmiyordum. Orço karakteri en çok yorma potansiyeli olan karakter. Neyse, gayet iyi bir kast mevcut denebilir.
Dolunay (Bölüm 1)
Klasik bir yaz dizisi. Kadrosunun da etkisiyle izlenirliği mevcut. Özge Gürel-Can Yaman ikilisi Bay Yanlış’ın 3 yaz öncesinde bu diziyle ilk kez bir aradalar. Bay Yanlış’tan ikilinin uyumlarının iyi olduğunu biliyoruz zaten. Özge Gürel bildiğimiz gibi. Can Yaman ise imaj olarak fazla resmi bu dizide. Onu takım elbise içine hapsetmemek lazım. Ayrıca saçlarının da uzun olması lazım bence. Can Yaman özletti kendini bu arada. Ya İtalya’dan dönsün ya da İtalya’da çektiği/çekeceği dizileri bize de izlemek nasip olsun.
Öznur Serçeler, Merkez kadın karakterimizin en yakın arkadaşaı/ev arkadaşı konumunda. Esas kızın arkadaşı, ablası, eltisi falan derken bir türlü esas kız olmak nasip olmadı şu güzelliğe ya ona yanarım. Ben Gri’de izleyip sevdiğim İlayda Akdoğan, esas kızımızın kız kardeşi rolünde. Onu görmek oldukça güzel elbette ama yanındaki kişileri nahoş durumlara düşürmeye meyilli bir karaktere hayat verdiğini de belirteyim. O da ablasıgille birlikte yaşıyor. Kampüsistan dışında adamakıllı hiçbir dizide izlemek nasip olmayan Irmak Ünal, esas oğlanın ablası rolünde. Birkaç bölümlük konuk oyuncu olarak kalacak sanırsam. Onun oğlu rolündeki çocuk oyuncuya ısınamadım pek nedense. Genelde kötü rolllerde izlediğimiz ama burada öyle değil gibi duran Mert Yavuzcan da kocası Demir’e hayat veriyor. Bu çift 2. bölümden sonra bir trafik kazası falan yapıp ölecek ve ufaklığa dayısı ile amcası bakmaya başlayacak tahminimce. Yine kötümsü rollerde izlemeye alışık olduğumuz Hakan Kurtaş ise Demir’in müzisyen erkek kardeşi rolünde. Tatlı biri gibi ve esas kızdan hoşlanmakta. Türkü Turan da onun gitgelli eski sevgilisi rolünde. Necip Memili bir kötü karakter bulmuş yine kendine. Keşke olmasaymış dizide. Alara Bozbey, onun eşi, manitası ya da sekreteri rolünde. Esas oğlana takık olduğu fazlasıyla hissedilmekte. Aşkım Aşkım’dan Ayumi Takano çıktı bir de bölümün içinden. Konuk oyuncuydu sanırım.
Postitle iletişim falan The Flatshare’in mutfak versiyonu gibiydi ilk kısım. Hoştu o kısım ve en azından 1.5 bölüm kadar devam etmesini isterdim o sürecin.
Dolunay (Bölüm 3)
2. bölümün ortalarında beklediğim hamleyi yaptılar. Sonrasında da dizi yere çakıldı. 3. bölümün başlarında da devam etmemeye karar verdim. Necip Memili’ye denk geldiğim her dizide uyuz oluyorum. Tipi, konuşma tarzı falan dağıtıyor beni ayrıca. Çocuk oyuncuya da cidden ısınamadım. Irmak Ünal’ın ayrılışı da bir başka eksi tabii.
Pis Yedili (Bölüm 4)
Bu bölümde baya sıkıldım yalnız. Bitmek bilmedi haliyle.
Pis Yedili (Bölüm 5)
*Nasıl bir yetiştirme yurduymuş o ki müzik odasında bir piyano mevcut olsun?
*Ne günler be! 2 bilezikle Elma telefon alıyorlar.
*Orço gereksizinden hoşlanmıyorum. Bununla birlikte Aliceciğim Baruş Arduç’a yar olacağına buna olsun demeden de geçemeyeceğim.
Pis Yedili (Bölüm 7)
*Rakip kanalın (ATV) devam etmekte olan popüler dizisinin (Yahşi Cazibe) başrol oyuncusunu (Hakan Yılmaz) kendisini canlandırmak üzere konuk olarak getiriyorsun ve söz konusu dizinin muhabbetini yapıyorsun. Helal olsun.
*Göstere göstere Coca Cola reklamını da yaptılar uzun uzun.
Pis Yedili (Bölüm 13)
Bu bölümün ortalarına doğru iyice sıkılıp bıraktım bunu da.
Ben küçükken babamın köyünde köyün en yukarı noktasına konumlanmış bir havuz/gölet tarzı bir şey vardı. O noktadan ana yol boyunca bir akak dahilinde akmakta olan bir su mevcuttu. Ana yola yakın evler o akaktan yanlamasına kendi akaklarını oluşturup bahçelerine bedavadan su taşırlardı. Birisi engellemezse yarım saat, 40 dakika kadar kullanıp sonrasında başkasının kullanması için suyun bir kısmını kendine taşıyan yan akağı geri kapatırdı. Bizim bu Fazilet de akak açma ve su taşıma konusunda usta maşallah. Su o nereye gitsin istiyorsa oraya gidiyor her daim. Bir alkışı hak ediyor kesinlikle. Bununla birlikte
olayını fazla basite indirgediklerini, doğru dürüst sorgulamasını bile yapamadan oldu bittiye getirdiklerini belirteyim.
10 bölüm sonra kimleri çift olarak görürüz kestirmek zor hala. Hazım için Fazilet ve Ece, Ece için Yasin, Yağız ve Hazım, Yasin için Ece ve Selin, Yağız için Ece ve Hazan, Hazan için Sinan ve Yağız ihtimalleri hala mevcut. Bana kalsa Hazım-Ece yaparım kesin. Orası net. Hazan-Sinan’ı da Hazan-Yağız’a tercih ederim sanırım.
*Anlamadan … Dinlemeden … Nereye böyle?
*Hala devam ediyor. Hala devam ediyor. Bir insan Yasin denen sokak köpeğinin nesine aşık olabilir ya? Tip desen yok. Şöhret desen yok. Para desen yok. Karakter desen zaten hiç yok.
*’Anası outa çıkan topu vara gidip gol saydırmaya çalışırken hiç de ses çıkarmazmış bizim küçük şeytan. Azıcık ablana çekeydin be kızım. Azıcık ya! ‘ diyerekten saydırıyordum ki adeta taçtan gol oldu pozisyon ve keyfim yerine geldi.
*Yine mi kandın Yasemin’e Gökhan? Biz bu sazana 2. sezonda yeni bir kız bulalım lütfen. Olmuyor böyle. Acıyorum adama.
*Bu hala biptirip gitse artık diziden ya! Bir hala, bir Yasin. Baydılar artık yeminle.
*Hiç söylemedim sezon boyunca ama Alp Navruz’un bu dizideki tipi Aidan Turner’ın Poldark’taki tipine baya bir benzemekte. Sadece tip değil, bakışlar bile.
*Yine hiç söylemedim sezon boyunca ama bu yalı Aşk-ı Memnu’daki yalı di mi?
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 14)
2 saat 45 dakika nedir ya? Millet 4 bölüm çekiyor bu sürelere. Ne lüzum var bu kadar sahne tekrarı koymaya?
*Ece:
*Ece: Beyinsizsin, zevksizsin, ağlaksın, sevimsizsin de bu derece gurursuz olma en azından be! 3 kuruşluk da olsa gururu olan biri son çare olarak bile gitmez o lanet kadının yanına.
*Kaç ay geçti hikaye başlangıcından beri. 18 de oldu belli ki artık. Çocuk demeyelim artık yani.
*Başka ne istiyon Fazilet? Bütün İstanbul’u da üstüne yapsınlar olmuşken. Böyle bir u dönüşü aşırı fazla bu arada. Ya birinci çıkışı yapmıycan ya da ikinciyi. Böyle yaparsan kim sallar seni!
*Cidden, olay çözüldü bitti işte! Çık artık o otel odasından Hazan!
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 15)
*Bu kadar yüklenmeyin lan Hazım’a! (Fazilet hariç.)
*Ece:
Bir de daha ilk saniyeden ablanı, anneni eziklemek nedir yahu? Sen bunu yaparsan ananın da dediği gibi onlar da onu veya seni saniye tereddüt etmeden ezerler ki ezdiler de zaten.
*Selin:
Senin yerin de tıpkı Nil gibi akıl hastanesi. Nil demişken; o büyük sahnenin ardından kaç bölümdür unuttular karakteri resmen.
*Gökhan=Zayıflık demek. Yine değişmedi.
*Biri halayı öldürse günah yazmaz. Vallaha da yazmaz, billaha da yazmaz.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 16)
*
bir zahmet.
*Bu iki hizmetçi bozuntusunun hala orada çalışmaya devam ediyor oluşu akla mantığa aykırı.
2 düğün, 1 cenaze. Düğünler cenaze; cenaze ise düğün.
Egemen yalısı şimdi oldu tam anlamıyla bir düğüm. Ziyagil yalısı da Korhan yalısı da Argun yalısı da bilmem ne yalısı da halt etmiş yanında bugün.
Fazilet: Ben senin yerinde olsam engellemeye çalışmaz; aksine mutluluğunu paylaşmak adına ben de gider kırmızı giyerdim günün anlam ve önemine istinaden. Keza bugün Egemen doğmayanlar adına olup olabilecek en mutlu gün.
Ece: Nefes israfısın. Evlat olsa sevilmez seviyesinin de altında seyrediyorsun kaç bölümdür. Keşke ölsen!
Fazilet: Ben senin yerinde olsam 50 kere evlatlıktan reddetmiştim bu cibiliyetsizi şimdiye kadar. Sen de ediver artık bir zahmet. Bu arsız seni her fırsatta ezerken, satarken sen onun yanında durmaya devam ettikçe alçalıyorsun gözümde.
Yağız: O soysuza (Selin’e) hak ettiği tepkiyi gösterdin bence. Azıcık adam olabilse babanın göstermesi gerekiyordu o tepkiyi ama neyse.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 19)
Cık, ölmedi. Çıkar gelir 1-2 bölüme.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 21)
Engerek de sıktı artık. Bir de herkes saniyede bunun gazına, küçük oyunlarına geliyor ya … Iyyyyy!
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 23)
Yine adam olamadın Hazım! Sıkacaktın, sonra da silahı malumun eline tutuşturacaktın.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 24)
Dizinin adının ‘Fazilet Hanım ve Hayırsız Kızları’ olması gerekiyormuş bu 2. sezonda.
*Öteki lanet olasının lanet olası bebeğine onca strese, dayağa rağmen bir şey olmadı … Bununki …
*İlk sezonda Hazan-Sinan daha makul gelmişti bana. Ama bu sezon Hazan-Yağız makul gelmekte. Ama sonuç …
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 25)
Allah kimseye Ece gibi evlat da kardeş de vermesin. Bitmiyor, bitmiyor … Aptallığı da bitmiyor, hayırsızlığı da gurursuzluğu da. Her bölümde bir çeşit orman yangınına sebep oluyor. Cidden tam bir nefes israfı. İzlediğim binlerce dizi arasından ‘En mal dizi karakterleri Top 10’ listesi yapacak olsam bu mal o listede muhakkak yer bulur.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 26)
Niye kimse ciddiye almıyor bu Fazilet’i? Uyuz oluyorum herkesteki bu tavra.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 27)
Bölüm sonu: %99 Feyk.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 28)
Korkaklık, zayıflık, aptallık, hanımcılık … Ey Gökhan Efendi eyyy, bir sınırın, bir çatlama/patlama noktan yok di mi cidden senin?
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 29)
*Ne senaristten torpilli bebekmiş yahu! Yine yırttı!
*DuyguMal kızına uyup bozmaman gereken ittifak bozdun be Fazilet!
*Bu Sinan malına para da emanet edilmez, herhangi bir işte ortaklıkta yapılmaz.
*O bu değil de bu ikisi aylardır 1 kere bile aynı odada uyumadılar ve bu durumu sorgulayan 1 insan evladı bile yok.
*Yani, bir noktada geri dönmeliydi o karakter. Saçlar böyle daha iyi olmuş bu arada.
*Aylık 100.000’i duyunca
dedim şaşırtmadı.
*DNA Sonucu: Bu nasıl bir hokkabazlık Hazım?
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 30)
*Yapalım o zaman biz bu kızı Gökhan’a. Adamcağız da biraz gün yüzü görsün artık.
*Fazilet: Her şeyi tek başına güzel güzel çözdün zaten. Niye o kadar ödeme yaptın boş yere?
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 32)
*Sinan: Senin cücük kadar beyninle yapacağın planın ben … Herkeste başkasının hayatını kontrol etme merakı var bu dizide ama bu işin zirvesi bu oldu cidden.
*Allah rızası için boşa artık şu kadir kıymet bilmezi be Hazım!
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 33)
Ya niye acınıyor bu küçük saykoya yahu? Gerekiyorsa yansın ortalık. ‘Korkaklarla Dans’ isimli tiyatro oyunundayız resmen. Karakter harcamakta bu kadar cimri olunmaz ki!
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 34)
O kadar barizdi ki o merdiven numarasını çekeceği. Bu kadar yavaş ve göstere göstere atak yaparsanız rakip oturmuş savunmayla sizi karşılayıp tek pasla kontra atağa çıkıp golü atar. Bu kadar basit.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 35)
*Keşke kurtulsan biraderim de o engerekten o kadar kolay kurtulamazsın. Hapse attırmadığın sürece tabii. Onu da yapacak gibi durmuyorsun.
*Herkesin işlediği suç cezasız kalıyor. Kimse hak ettiği üzere ne ölüyor ne de hapse giriyor. Yoruldum!
*Elindeki bütün parayı saçtığı için etkilenmemiz mi gerekiyor? Aksine, soğudukça soğuyorum, soğudukça soğuyorum.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 39)
Hazan ve Sinan gerçek manada ne yaşadılar ki Hazan ve Yağız ihtimaline bu derece kapalı herkes? Herkesteki bu ‘Olmaz!’ nidaları komik geliyor bana.
Fazilet Hanım ve Kızları (Bölüm 48)
Yağız’ın gittiği o ev Kara Sevda’daki Kemal’in eviyle aynı evdi sanırım.
Bitti bu da. Fena olmayan bir finaldi denebilir.
-Selin, kaçak pozisyonundayken son hamlesini yapmak için Ece ve oğlunu öldürmek üzere yalıya girdi. Yakalandı, kendi kafasına sıktı. (Makul son: )
-Yasemin, belalısı Gökhan’ı vuracakken kurşunun önüne atladı. Ölmedi, sonrasında da Gökhan ile barışıp aile oldular. (Berbat son: Orada ölmeliydi Engerek. Gökhan’ın Sevda ile evlenip onun çocuğunu sahiplendiği bir son en makulüydü.)
-Hazım, Kerime’nin insafına geldi ve hapse girmedi. Selin’in intiharı ve şirketin iflası sonrası sağlığı mahvolmuş ve bakımevine düşmüş. (‘Yani …’ dedirten bir son: Sağlık durumuna dokunmasalarmış en azından. Batışın ardından limanda balıkçılık yaparken görmek isterdim karakterin finalini.)
-Hazan ve Yağız’a mutlu son yazmışlar. ABD’ye yerleşmişler. (Yani, elleri mahkumdu zaten o kadar sancının üstüne bu ikisine mutlu son yazmaya.)
-Ece, çocuğunu annesiyle birlikte büyütmekte. Hazım’ı bakımevinde ziyaret ediyor, Yasin ile bir araya gelmemiş. (Makul son: )
-Etrafındaki herkesi kaybeden, hatalarından hiçbir ders almayan ve devasa egosuyla baş başa kalan Sinan, sokaklarda yaşar hale gelmiş. (Makul son: )
-Nil, Sinan’a yüz çeviren son kişi olduktan ve onu nihayet aştıktan sonra sosyeteden bir adamla nişanlanmış. (Makul son: )
-Fazilet’e de evliliğinin acılı başlangıç hikayesini kızıyla nihayet paylaşmak zorunda kalmak düşmüş. Hazan, bir tecavüz çocuğuymuş.
35 bölüm kadar fena gitmedi dizi. Bir pembe dizi standartlarında başarılıydı denebilir o süreçte. Sonrasında düşüş süreci başladı. 42. bölümden itibaren ise dağılma süreci başladı. Senarist tayfa mi değişti, tüm mutfak ekibi yaptıkları işten sıkılıp iptal edilmek için gönüllü olarak mı dağıttılar bilmiyorum ama dizinin ağzına sıçtılar resmen son düzlükte. Yağız öğrenmesin, Sinan üzülmesin, Yasemin’e acıyalım, Yasin’i de zorlama yollarla dizide tutalım diye diye mahvettiler diziyi. Yağız karakterini iyice aptallaştırdılar, Sinan karakterini iyice edepsizleştirdiler. Ve daha nice berbat girişimler.
Geçeyim oyunculara. İlk defa bu dizide izlediğim Nazan Kesal döktürdü bence. Çağlar Ertuğrul’u Afili Aşk’ta sevmiştim; burada da oradaki kadar olmasa da sevdim denebilir. Tolga Güleç’e Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de pek ısınamamıştım; burada sevdim. Hazal Türesan’ı Tatlı İntikam’dan sevmiyor olsam ve ilk kez burada izliyor olsam fena halde uyuz olmuş bir şekilde ayrılırdım herhalde. Şu an nötrüm denebilir. Deniz Baysal’ı Kaçak Gelinler’den, Alp Navruz’u Yürek Çıkmazı’ndan, İdris Nebi Taşkan’ı Ölüm Zamanı ve Baht Oyunu’ndan sevmezdim; burada antipatim devasa boyutlara ulaştı. Afra Saraçoglu’ndan Yalı Çapkını’nda soğumuştum; burada daha da soğudum. İlk defa burada izlediğim Ecem Baltacı da baya bir uyuz etti. Tuğba Melis Türk çok rahatsız etmedi beni. Dizideki 2. girişinden sonrasında memnun kaldım da denebilir hatta. Yeterince kullanılmasalar da İzim Turan ve Sümeyra Koç’un varlığından da memnundum.
Sıradaki durağım da bu oldu.
Ünlü sahnenin başlangıcına gelip can alıcı noktada çat diye bitirmişler bölümü. Bölüm sonuna kamyon gibi sansür çakmışlar gibi bir şey olmuş. 2. bölüm başında da anı pas geçer sonrasındaki duygusal çöküşe odaklanır kesin bunlar.
-Nerde puşt var gider ona aşık olurlar işte!
-Deniz Çakır’ı izlemeyi severim ama Kadın İsterse ve Muhteşem Yüzyıl dışında başka dizide izlemek nasip olmamıştı şu 20 senedir kendisini. Ya Sonra ve 40 olmak üzere birkaç filmde de izlemişliğim var yıllar önce tabii. Neyse, Kadın İsterse ve Muhteşem Yüzyıl’daki rollerinin aksine buradaki rolü baya bir saf.
-Mahir Günşiray’ın rolü Fazilet Hanım ve Kızları’ndakiyle aynı frekansta gibi. İffet’in yolu illaki buna çıkar ilerleyen süreçte diye düşünüyorum. Ola ki evlenirlerse bu kez gerçekten evlenebilse bari garibim.
-Tam isabet olurlar bence orası ayrı konu da Melike Güner’in karakteri Cemil’e nikahı basamaz bence. Bu Cemil şerefsizi evlense evlense Mahir Günşiray’ın karakterinin kızıyla evlenir bu dizide. Al sana yeni bir Fazilet Hanım ve Kızları dörtgeni.
-Ev, evden ziyade otel gibiydi. Çok büyük cidden. Çekim ekibine maliyeti de büyük olmuştur. Melike Güner’in karakteri Ali İhsan’ı bu devasa zenginlikte bu kadar kötü giyindirmeyi nasıl başarmışlar şaşkınım bu arada. Günün 1/3’ini parklarda dolanarak geçiren emekli amcalar gibiydi.
-Gönül Dağı ve Cümbür Cemaat Aile dizilerinden tanıyıp sevdiğim Ecem Özkaya, Ali İhsan’ın yurt dışındaki kızı Nil rolüyle sadece fotoğraf olarak mevcuttu ilk bölümde. 1-2 bölüme kanlı canlı gözükür umarım.
-Israfil Köse’ye Emret Komutanım sonrasında ilk defa bir dizide denk geldim. 2016 yılında ölmüş bu arada. Bir rahmetli oyuncu da 2018’de aramızdan ayrılan emektar aktör Ercan Yazgan. Kaygısızlar ve Bizimkiler derken doksanlar ondan ibaretti resmen. İyi oldu onu görmek.
-Kadroda Zuhal Olcay’ı gördüğüme ise hiç memnun olmadım elbette. Bakalım kocası ne zaman boşayacak bu Dilek’i?
İffet (Bölüm 2)
-Aynen öyle olmuş. Pas geçmişler.
-Polise gitmedi, bıçağı da saplayamadı. Şahıstaki pişkinlik zaten had safhada.
-Bir de pirzola vermez mi ödül olarak? Tam bir insan sarrafısın öküz kasap.
-Zuhal Olcay’ın karakterini Ali İhsan’ın eşi zannetmiştim ilk bölümde ama değilmiş. Kardeşiymiş. Adamın da iş yerinden bir nişanlısı varmış.
İffet (Bölüm 3)
*Emine’yi de tacizcisi Erhan ile yan yana bırakmışlar başka bir evde. Bıraksana kızım işi! Değer mi?
İffet (Bölüm 4)
Öküz kasabın o meydan dayağının hemen ardından kasaptan satırı kaptığı gibi Cemil’i öldürmeye gitmemiş olması hikaye ve karakter için büyük bir eksiklikti.
Mahir Günşiray’ın karakteri Ali İhsan, Fazilet Hanım ve Kızları’ndaki Hazım ile aynı güzergahta yol alıyor beklediğim üzere. At hırsızlarının hamile bırakıp kenara attığı genç kadınlara kucak açan zengin adam. İffet’e nikahı basar yakında bu. Şansına burada bebek de kalmadı. Orada dili Ece’nin diline değmemişti. Burada yatağa girebilse bari genç karısıyla.
İffet (Bölüm 6)
*Bir işe yeltendiysen yarım bırakmıycan be kasap! Sen iyi bilirsin bu işleri. Karna tek bıçak darbesiyle öküz ölür mü?
*İnsanın babasıyla ya da kızıyla geleceği mekan mı cidden orası?
*Ecem Özkaya’nın karakteri Nil de yurda döndü bu bölümle birlikte. Cidden çok dadlu bu Nil ya!
İffet (Bölüm 7)
çıktı bizim dadlu kız.
Alkol mahalle tarafında rakı ve bira olarak, zengin tarafta ise şarap, viski vs. olarak su gibi akmakta dizide her bölümde. Uyuşturucusu, dayağı, tacizi, tecavüzü … Şiddetin her türlüsü ve kötü alışkanlıklar gırla. Akşam 8 kuşağı dizisi değilmiştir herhalde bu. Günde çift dizi yayınlama döneminin son örneklerinden biri olarak 22.30’dan sonra falan yayınlanmıştır diye varsayıyorum.
İffet (Bölüm 10)
Evli adamla ne işin var güzelim senin ya? Herkes 5 dakikada düşüyor ya bu puşta uyuz oluyorum.
İffet (Bölüm 11)
Bildiğin karşılık verdi o pisliğe ya! Onun orada olduğunu bile bile gitti ayrıca o eve. Yine düştün gözümden İffet. Bu kez ilelebet! Bu rezilliğin üstüne bu dizi de burada biter benim için. Daha fazlasını midem kaldırmaz keza.
Aslan Ailem (Bölüm 1-2)
Hikaye fazla zorlama olmuş. Oyuncu kadrosu fena değil ama. Burcu Özberk, Bora Akkaş, Ferdi Sancar, Fırat Altunmeşe, Eda Şölenci ve Aydan Koptur’un varlığından memnunum diyebilirim özellikle. Fırat Altunmeşe’yi Kaçak Gelinler’de izleyip sevmiştim 9 sene önce. Sonrasında da başka bir dizide denk gelmemiştim. Eda Şölenci’yi de Adı Efsane sonrasında yani 6 senedir izlememiştim hiçbir yerde. Aydan Koptur’u ise Çocuklar Duymasın’dan anımsarım.
Burcu (Burcu Özberk)-Murat (Akın Akınözü) ve Umut(Fırat Altunmeşe)-Pelin(Eda Şölenci) eşleşmeleri var belli ki kafalarında. Umut-Pelin neyse de Burcu-Murat hiç ama hiç cazip gelmedi açıkçası bana. Ben olsam Burcu-Umut eşleşmesi yapar, Pelin veya Selih’i (Aydan Koptur) de Mutlu (Bora Akkaş) ile eşleştirirdim. Murat’ı da ya yalnız bırakır ya da Ece (Ece Bozkaya) ile eşleştirirdim.
Aslan Ailem (Bölüm 3)
Bu Hatice de tam bir şerefsiz yalnız. Sen böyle yapıyorsun ya aç kalasın, sokaklarda yatasın emi!
Aslan Ailem (Bölüm 5)
Kredi kartı hikayesi sahneleri baya eğlendirdi.
Durdun durdun; manyağın tekini buldun Mutlu. Bir yandan da tam Gayretlik manyak aslında. Yanlış kişiye denk geldi işte!
Aslan Ailem (Bölüm 14)
Hiç kimseyi hatırlamazken onu hatırlıyor oluşu güzel bir ayrıntı olmuş.
Aslan Ailem (Bölüm 17)
Görür görmez anne dedi ya! Seray Sever benim kayınvalidem olsaydı asla dilim gitmezdi o kelimeye. Gidemezdi.
Seray Sever demişken; kaç senedir görmüyordum kendisini. İyi oldu bu konukluk. Bu son oyunculuk işi olmuş bu arada. 2018’de evlenmiş, ikizleri olmuş, daha çok ailesiyle vakit geçirmeye başlamış. Oyuncu olarak olur, sunucu olarak olur; ekranlar onu özledi bence.
Aslan Ailem (Bölüm 18)
O nasıl bir kahkül? O nasıl bir saç? Kim kırktı seni? Rezalet!
Aslan Ailem (Bölüm 20)
Ne durdan anlıyor ne sustan. (Bir de Sevgi’ye susmak bilmez derler!) Parayla olan imtihanı zaten kamera şakası seviyesinde. Bu kızla evlenmeyi düşünen cidden katıksız maldır.
Kocakarı da gelininden beter bu arada. En baştan beri hiç sevmiyorum şu lanet nineyi!
Bir tarafta Burcu, bir tarafta nine, diğer tarafta da rezalet şakacılar. Kafa bipen bir bölüm oldu tek kelimeyle.
Aslan Ailem (Bölüm 21)
DNA testi yaptırmaya diye gittiler … Kan testi yaptırdılar. Adına da DNA testi dediler. Ben bu senaryoyu yazanın …
Aslan Ailem (Bölüm 22)
Bu bölümün ortalarına doğru bıraktım. Kaç bölümdür öteliyordum zaten. Önce Seray Sever’in konukluğu bitsin dedim, sonra DNA olayı derken bendeki ömrü 4-5 bölüm daha uzamış oldu işte.
Koçum Benim (Bölüm 1-2)
Ne izlesem derken burada buldum kendimi.
Öncelikle bu dizinin hangi yıllarda yayınlandığını sorsalar 2002-2003 demezdim. 1999-2000 derdim sanırım.
Çocukluğumdan anımsadığım bir dizidir Koçum Benim. Ama net bir şekilde izlediğim bir dizi de değildir. Annemin izlediği başka dizilerin reklam aralarında zaplarken denk geldiğim diziler kategorisindedir.
Kadrosuna az çok hakim olduğum bir dizidir. Piyasaya birçok oyuncu kazandırmıştır. Diziden bugüne gelindiğinde en çok aklımda kalan şey koçun ‘Dümbelek kafalılar’ repliğidir.
İlk 2 bölüm itibariyle oldukça vasat bir iş olduğunu söyleyebilirim. Kadrosu en büyük artısı elbette. Bölüm süreleri de tabii. Neti 40’ar dakika civarındaydı ilk 2 bölümün. Şöyle hızlıca genel olarak baktığımda da net 33-50 dakika aralığında takılmış. 2 sezon. 19+28 olmak üzere toplam 47 bölüm.
Öğretmen tayfasından Tarık Akan, Ebru Cündübeyoğlu, Sevil Üstekin ve Zihni Göktay, ana kadro oyuncuları konumunda. Öğrenci tayfasından ise Ozan Güven, Yunus Günçe, Nehir Erdoğan, Selin Demiratar ve Barış Aksavaş, daha fazla öne çıkanlar. Öğretmen tayfasından Nejat Birecik, öğrenci tayfasından ise Yasemin Öztürk, Engin Altan Düzyatan, Hakan Ka, biraz daha küçük rollerde denebilir şu an için. Enginay Gültekin ve Yeliz Doğramacılar’ın rolleri daha da küçük. Ferit Aktuğ ve İsmail Hacıoğlu ise figüran seviyesindeler. Ozan Güven’in yerine Murat Prosçiler, Selin Demiratar’ın yerine ise Yasemin Ergene gelmiş 2. sezonun başında/başlarında. Doğa Bekleriz, Deniz Arcak, Filiz Taçbaş ve Sermiyan Midyat gibi isimler de süre almışlar ilerleyen süreçte dizide.
Tarık Akan’ın dizideki varlığı elbette önemli bir artı. Kız öğrencilerin yaşı bir hayli ilerlemiş Koç Can karakterine dibinin düşmesi bir miktar abartı olmuş tabii.
Ebru Cündübeyoğlu, neredeyse beline kadar uzanan saçlarıyla arz-ı endam etmekte. Deli Yürek, Omuz Omuza, Yalancı Romantik, Kalbim Seni Seçti ve Avrupa Avrupa gibi dizilerden sevdiğim bir oyuncudur ve dizideki varlığından memnunum. Buradaki sesi kendi sesi mi emin olamadım ama. Ses tonuyla da alakalı olabilir tabii. Sakin, cazgır olmayan bir rol nihayetinde Omuz Omuza, Yalancı Romantik ve Avrupa Avrupa’daki rollerinin aksine.
Ozan Güven her zamanki gibi oldukça gıcık yine. Gıcıklıkta onu Engin Altan Düzyatan takip etmekte.
Son olarak Yasak Elma’da karşımıza çıkan, ciddiye alamadığım bir karaktere hayat veren ve daha ziyade erken yaşta çökmüşlüğüyle dikkati çeken, pek benlik olmayan dizi tercihleri nedeniyle kariyeri tamamen benden uzakta geçen Nehir Erdoğan, burada henüz 22 yaşında ve çok da sempatik olmayan Pelin karakterine rağmen tatlı gözükmekte.
2002-2010 aralığında ün yapmış oyunculardan biri olan, sonrasında ise bir kaybolan pir kaybolan Selin Demiratar’ın varlığından memnunum diyebilirim. Hatta öğrenci tayfa arasında favorim o şu an için.
Yunus Günçe, bildiğimiz Yunus Günçe.
Yasemin Öztürk, Hakan Ka ve Yeliz Doğramacılar ise bir dönemden anımsadığım ama şu an burada görmemiş olsam varlığını çoktan unutmuş olduğum oyunculardan.
Koçum Benim (Bölüm 3)
Koçun maçı bırakıp gitmesi oyuncularına yaptığı büyük bir terbiyesizlikti bence. Buna rağmen trip atması gereken oyuncuların galibiyet sevincini koçlarıyla paylaşmak üzere evine ziyarete gelmeleri benim açımdan pek beklenmedik bir şeydi. Sırf o karşılaşma sahnesi için bu yola girmişler. Gereksizdi.
Engin Altan Düzyatan basketbola çok yabancı değil belli ki. Ozan Güven çok iyi değil ama sırıtmıyor yine de çok fazla. Ferit Aktuğ ise bası kesilmiş tavuk misali resmen sahada. Çok komik halleri.
İlk bölüme Erkan Can konuk olmuştu. Bu bölüme de Ali Cağaloğlu konuk oldu. Ortak noktaları Mahallenin Muhtarları. Dizimizin senaristi Melek Gençoğlu’nun Mahallenin Muhtarları’nda senaristliği mevcut. Yönetmen Serdar Akar’ın ise Erkan Can ile ilk buluşması Gemide (1999). Ama muhtemelen bir başka MM oyuncusu olan Sevil Üstekin’in payı mevcuttur bu konukluklarda.
Koçum Benim (Bölüm 4)
*Nehir Erdoğan’a dublaj çekmişler bu bölüm.
*Tarkan’dan Hüp de dillerinden düşmüyor maşallah.
*Sadık olmayan Sadık. Deniz’in buna bir şans daha verme gerekçesi …
*’Hangi takımı tutuyorsunuz?’ sorusuna ‘Milli takım’ cevabını verenlere cidden uyuz olurum. ‘Takım tutmuyorum’ cevabına saygı duyarım ama buna asla.
Koçum Benim (Bölüm 6)
*Duyma bozukluğu olan adama sırf dudak okumaya çalışıyor diye hiç anlamaya, çözmeye çalışmadan tacizci sapık muamelesi çektiler. Sinir bozucuydu.
‘6 ay önce kaza geçirdim. Doğuştan değil.’ açıklaması komik kaçtı ama. Kimse 6 ayda dudak okumayı sökemez.
*Koç, Deniz’e hak ettiği muameleyi göstermiştir. Anlayana.
Koçum Benim (Bölüm 8)
Ne sınıfmış ama! Figüran kontenjanından Bahar Akça da çıktı içinden.
Kayboldu gitti bu da. Kendisine iş adamı sevgili/koca bulan elini ayağını çekiyor piyasadan. Bununki biraz zorlu olmuş tabii. Son dizi/film projesi 2015’te gözüken oyuncunun 2017-2019 arasında evli bir iş adamıyla bir ilişki yaşadığı haberleri çıkmış vakti zamanında. Adamın ona açtığı evi boşaltmadığı için mahkemelik falan olmuşlar. O magazinel olayların ardından başka biriyle evlenmiş, anne olmuş.
Koçum Benim (Bölüm 10)
Sezgin Erdemir de katıldı bu bölüm diziye. Hızlı bir giriş yaptı ortama Kovboy Barış. Eylül’ü Umut’un elinden kapması hoşuma gitmez diyemem.
Koçum Benim (Bölüm 13)
*Bu Gülizar da Umut’a yanıkken nasıl da kayıverdi 3-5 günde Hakan’a. Bunun kayganlığı masumane tabii. Eylül’ünki ile kıyaslanmaz.
*Orçun: Ne sallıyon sen milletin ne diyeceğini? Bak dalgana!
Elde Var Hayat (Bölüm 1-2)
Hiç aklımda kalmamış böyle bir dizinin varlığı. YouTube’daki TRT Nostalji kanalı sayesinde fark ettim. 2010-2012 arası yayınlanmış. 2 sezon. 41+31 olmak üzere toplam 72 bölüm gözüküyor. İlk sezon 60 dakikalık bölümlerle başlamış. Sezon ilerledikçe 65-70’e uzamış süreler. Sezonun sonlarında ise 75-80’e. 2. sezon şu an için eklenmemiş daha kanala.
Başrolde Emre Altuğ ve salt bıyıkları var. Erdem Akakçe, Kerem Kupacı ve Hande Subaşı gibi varlığından memnun kaldığım tanıdık simalar var yardımcı rollerde. Ahmet Kural’ın karakteri fazlasıyla uyuz. Dizide çok fazla kalmaması hayrımıza olur. Bala Atabek de varlığından memnun kalmadığım bir diğer isim. Çocuk oyuncuya da ısınamadım. Serkan Kuru’nun karakterinin kafa kırık. Bu kafa devam ederse o da çekilmez. Adalet Çimen’i hiç tanımıyorum ama sempatik geldi karakteri. Zamire Zeynep Özdemir için de aynı şey geçerli. Öğrenci tayfa an itibariyle fazla tanınmadık yüzlerden oluşmakta. Sadece Erdi Bolat’ı gözüm bir yerlerden ısırmakta. Kadroda Rojda Demirer, Bige Önal, Merve Çağıran, Burcu Kıratlı, Yeşim Ceren Bozoğlu, Burak Satıbol, Özgür Emre Yıldırım, Barış Küçükgüler, Esvet Şahin, Eray Türk, Merve Hazer ve Yağmur Ün gibi tanıdık simalar da gözükmekte ama şu an için hiçbiri ortalıkta yok. Hangileri sonradan kadroya dahil olacak, hangilerinin rolü konuk oyuncu seviyesinde kalacak kısmı benim için şu an muamma.
Şu an için kadro biraz dar ama bölüm süresi çok uzun olmadığı için akıyor bir şekilde. Saydığım isimler eklendikçe daha renkli hale gelir diye tahmin ediyorum.
Elde Var Hayat (Bölüm 6)
Şu ana kadarki en zayıf bölüm buydu.
Bu dizide müziğin konuşma seslerini bastırması gibi bir sorun var. Montaj ekibine teessüflerimi sunuyorum.
Okul sezonu açıldı. Barış Küçükgüler, Esvet Şahin ve Merve Hazer de diziye dahil oldu.
Elde Var Hayat (Bölüm 7)
*1-Düğmeleri bile zor iliklenen ve tarih öncesinden kalma gibi gözüken o berbat yeleği nerden buldun? 2-O berbat yeleği o elbisenin üstüne giymenin akıl karı bir şey olacağını nasıl düşünebildin? Gözlerim kanadı resmen.
*Sarp Can Köroğlu çıktı bölümün içinden. Figüran olarak. TV’deki ilk rolü.
Elde Var Hayat (Bölüm 8)
*Ayşegül rolündeki oyuncu baya hoşmuş. Huban Öztoprak imiş sanırım adı. 2014 yılı başında, hayatının baharında geçirdiği trafik kazası sonucu vefat etmiş.
*Aynur’un sürekli lafı geçen abisini kim oynayacak acaba? Babasının kilosunu hesaba katarsak Burak Satıbol favori adayım. Özgür Emre Yıldırım ve Eray Türk de diğer adaylar. Bakalım hangisi çıkacak?
Elde Var Hayat (Bölüm 12)
Yeterciğim, sana çilli kızıl bile pas vermemiş; bu hiç vermez senin de tahmin ettiğin üzere.
Burcu Kıratlı da katıldı bu bölüm diziye yeni öğrenci olarak. Tüm sınıfın dibi düştü. Güzel kız tabii ama benim favorim net bir şekilde Başkan(Ayşegül) hala.
Elde Var Hayat (Bölüm 13)
Voleybolcu muydu o yoksa basketbolcu mu? 1.90 vardı rahat.
Elde Var Hayat (Bölüm 16)
Çiftli sıradan tekli sıraya dönmüşler bizden habersiz.
Koçum Benim (Bölüm 14)
O nasıl bir ağız kapatıştır Koç? Bu da bir çeşit şiddet. Yaptığın terbiyesizliğin farkında bile değilsin. Hiç yakışmadı Koç.
Koçum Benim (Bölüm 15)
*Serbest düşüştesin Koç. Geçen bölümde büyük bir terbiyesizlik yaptın. Hatanı da anlamadın. Üstüne Deniz’i trip atmakla suçlayıp özür bekledin. Yetmedi yalanlar yalanlar. Ve finalde sobeee! Umarım bu kez affetmez seni Denizciğim.
*Kovboy’un kız kardeşi Burcu rolüyle Açelya Elmas da dahil oldu bu bölüm diziye. Kendisi Naz Elmas’ın ablası oluyormuş bu arada. Yaş farkları 6.
Koçum Benim (Bölüm 16)
Geçen bölümün sonunu sıvadın bir şekilde ama serbest düşüşün hala devam ediyor Koç. Cihan’ın öyle bir günde hırsızlık yapabileceğine ihtimal verdiğine inanamıyorum.
Koçum Benim (Bölüm 17)
Pijama partisine gel! Bunlar nasıl kıyafetler? Bir tanesi de zevkli olmaz mı?
Koçum Benim (Bölüm 18-19) (Sezon Finali)
Sermiyan Midyat’ın konukluğunda geçen 2 bölümle sezonu tamamladık.
Bu tam saha pres karşılıksız/sonuçsuz kalamaz Koç!
*Bitmek tükenmek bilmeyen saçma sapan hayal sahneleri baydı.
*Yağmur: Yeter karşındaki. Gaza gelir; tutamazsın.
Ayşegül-Kamyon gerçekleşirse gülmem belki ama bu ikiliden bir çift çıkarsa epey gülerim bu arada.
*Çağlar: Senin manita rahatsız olmakta sonuna kadar haklı yalnız öküzcük.
*Metin ile Selim’i çift yapalım biz. Çok yakışıyorlar.
*Kenan’ın Sedef’i üzmesinden rahatsız oluyorum. Zeynep hoş kız, iyi kız da Sedef onun için daha uygun bir tercih bence.
Elde Var Hayat (Bölüm 21)
*Caner’i değiştirmişler. Erdi Bolat çıkmış; Özgün Karaman girmiş.
*Bu cümleyi kuracağım aklıma gelmezdi: Allah senden razı olsun Rıfat. #BıyıktanKurtulduk
Elde Var Hayat (Bölüm 23)
Vay şimdi lisenin de Kenan’ın da haline!
Ayrıca
ve ondan da ötesi bu duruma kılıf yaratacak herhangi bir açıklama dahi yapılmamış olması garip kaçmış.
Elde Var Hayat (Bölüm 28)
*Ona da mı ‘Sadece arkadaşız.’ Kenan? G.tün tekisin!
*Çağlar-Caner tartışmalarında hep Çağlar’ın tarafında olmaya devam edeceğim. İlk Caner, Çağlar ile olan durumunu yok sayarsak şirindi yine. Bu ikinci Caner’de o da yok.
Elde Var Hayat (Bölüm 29)
*Şakadan da anlamıyor manyak kadın.
*İlk denediği elbisevari gelinlik hiç fena değildi.
İlk ortak cinayetinizin tek ortak cinayetiniz olarak kalmamasını temenni ediyorum.
-Ece Uslu’yu hiç görmedik bölümde. Emre Kınay’ı ise bölüm sonunda ufacık gördük.
-Özge Özacar-Melis Sezen-Sevda Erginci. İyi bir üçlü toplamışlar. Bugün toplamaya kalksan bu üçlüyü çok daha maliyetli olur sanırım. Melis Sezen ve Sevda Erginci’nin Hayat Bazen Tatlıdır sonrası ilk buluşmaları.
Sevda Erginci’nin karakteri benim pek sevebileceğim bir karakter olmamış. Bölüm boyunca yordu beni mal kafasıyla.
Melis Sezen’i fazla kızartmışlar. Esmer ya da sarışın haline okeyim de bu haline alışmak biraz zaman alacak gibi. Ayrıca fazla zayıf geldi gözüme. Onu hiç bu kadar zayıf görmemiştim. Zorlama bir diyet sürecinden geçmiş gibi.
Özge Özacar’ı bu yaz başlayan Kısmet dizisiyle tanıdım ve büyük de bir keyifle izlemekteyim. Orada hep iyi giyinir, ukalalık, özgüven, genel tavır derken yüksek bir seksapalite içerir. Burada da genel tavır olarak hiç fena değil yine. Ama kötü giyinmekte ve bu durum da çekiciliğine biraz ket vurmakta.
-Rahmetlinin ilk bölümden biptirip gitmesi iyi oldu. Pek katlanılabilir bir çirkinlik abidesi değildi keza. Azra’nın peşindeki psikopatın da benzer bir sonu paylaşmasını temenni ediyorum.
-Azra(Özge Özacar)-Mahir(Burak Çelik), Mahir(Burak Çelik)-İpek(Sevda Erginci), İpek(Sevda Erginci)-Sinan(Seçkin Özdemir) ve Deren(Melis Sezen)-Kenan(Burak Yamantürk) öne çıkan shipleme ihtimalleri. Mahir-İpek’i eleyip diğer üçü üzerinden yürürler gibi duruyor.
-Seçkin Özdemir’e Ateşböceği sonrasında yani 6 senedir denk gelmemiştim hiçbir yerde. Sakallar yakışmış. Kesmesinler.
Burak Çelik’i 1-2 bölüm Senden Daha Güzel’de izlemiştim sadece. Aşırı itici, aşırı yeteneksiz gelmişti orada. Burada daha katlanılabilir olabilir sanki.
Burak Yamantürk’ü hiç tanımıyorum. Deren ve Mahir, iyi bir başlangıç yapmış olabilirler ama ısınamadım ben adama. Güven vermeyen, tekinsiz işlerle haşır neşir hissi veren bir tip. Rahmetliyle ortak iş de tutuyor olabilir.
-Elifcan Ongurlar’ı Kiralık Aşk’tan anımsıyorum. Melih Selçuk’u Adını Feriha Koydum’dan tanırım ve hiç sevmem. Burada da sevmemeye devam edeceğim garanti. Renan Bilek’i Öyle Bir Geçer Zaman Ki ve İçimizden Biri dizilerinden severim. Zeynep Gülmez’i severim ama buradaki karakteri antipatik. Konuk oyunculuktan öteye geçmez muhtemelen dizideki rolü.
İlk bölüm idare etti bir şekilde. Hepi topu 8 bölümmüş. Erken iptal yemiş yani. Kağıt Ev de 8 bölüm sürmüştü ama yetmişti bana. Tıpkı onun gibi bunun da ucu eli yüzü düzgün bir kapalılıkta bitmiştir umarım.
Sevgili Geçmiş (Bölüm 2)
*
Emre Kınay yine takıntılı, kötü bir karakterde kısacası.
*İpek’in bölümün son kısımlarında giymiş olduğu elbise hoştu. İpek’e de epey yakışmış ama Azra’nın üstünde de görmek isterdim sanırım o elbiseyi.
Sevgili Geçmiş (Bölüm 4)
Biri kasayı boşaltır verir, biri tüm birikimini çeker verir, biri 10 kuruşa özgürlüğü satar verir … Herkes saçma sapan yeminle …
İlk 2 bölüm aktı bir şekilde ama son 2 bölümde düştükçe düştü dizi. Bu bölümün son çeyreğine girerken daha fazla sabredemeyip bıraktım ben de.
Lise Defteri (Bölüm 1)
Elde Var Hayat, Koçum Benim falan bu ara eski lise dizilerinden gidiyorum. Elde Var Hayat’ta Emre Altuğ’u izlerken de bu dizi geldi aklıma. Bu dizinin yayınlandığı 2003-04 sezonunda gençlik dizisi kontenjanından Kampüsistan ve Hayat Bilgisi izlerdim. Bu diziye de birkaç bölüm şans verdiğimi ama frekansımın tutmadığını anımsıyorum. Aradan geçen yirmi yılın ardından ilk bölümü izledim ve sonuç aynı. Çekimler sıkıntı, tiplemeler sıkıntı, anlatım sıkıntı …
Arda Kural, Emre Altuğ, Ece Erken, Sarp Levendoğlu, Ferdi Kurtuldu, Yağmur Atacan ve Mehmetcan Mincinözlü dizideki varlığını anımsadığım isimler. Dağhan Külegeç ve Onur Büyüktopçu ise ‘Aaa, bu da mı varmış burada?’ deyip fazlaca şaşırdığım isimler.
Dizi tek sezon sürmüş ama Emret Komutanım’ın kastının 1/4’ini buradan çıkarmışlar gibi bir şey olmuş: Arda Kural, Sarp Levendoğlu, Ferdi Kurtuldu, Naci Taşdöğen, Şebnem Schaefer.
Neyse, bu da böyle aradan çıkmış oldu işte.
Koçum Benim (Bölüm 20)
Eğlenceli bir bölümle açmışlar yeni sezonu.
-Bu Barış ile bu kadar uğraşmayın ama ya! Kabullenemediniz gitti çocuğu.
-Selin Demiratar-Yasemin Ergene değişikliğiyle başladık sezona. Yasemin Ergene’nin sunumuyla Eylül’den çıkmış bence karakter. Eylül okuldan ayrıldı deyip yeni bir karakterle dahil etselermiş en azından Yasemin Ergene’yi.
-Ben öğrencilerden biri olur diyordum ama yeni/çaylak coğrafya öğretmeni Aslı rolüyle dahil oldu diziye Doğa Bekleriz. Böylesi daha iyi olmuş sanki. Doğa Bekleriz de evlenip çoluk çocuğa karıştıktan sonra sektörden elini ayağını çekenler grubundan.
-Bu ikisine ek olarak bir yeni yüzümüz daha mevcut. Aynı zamanda takımdaki oyunculardan birinin babası da olan bir Felsefe öğretmeni.
Koçum Benim (Bölüm 24)
İsmet Badem, Kerem Tunçeri’yi de almış gelmiş bu bölüm yanında.
Konu basketbola kaymışken; bu dizideki basketbol açı sahnelerini atlaya atlaya geçiyorum ben. Keza ne iyi bir basketbol var ortada ne de sunum. Haliyle atlamaktan başka çare kalmıyor.
Koçum Benim (Bölüm 25)
Ben gudubet birini beklerken milf geldi.
Koçun dilinden düşmeyen eski karısı Nilgün rolüyle Filiz Taçbaş teşrif etti bu bölüm. Diziye Mahalle’nin Muhtarları’ndan bir konuk daha gelmiş oldu.
Koçum Benim (Bölüm 26)
*Sezon ortasında çat diye yapılan bir oyuncu değişikliği. Fazla zorluyor bu yeni gelen (Murat Prosçiler) ve eğreti duruyor. Gözler fena halde Ozan Güven’i aramakta. Niye ayrılmıştı acaba diziden?
*Amigo kız takımında bir kapanma yaşanmış.
*Deniz, Koç yüzünden ağladıkça, üzüldükçe içim acıyor. Sen daha iyilerine layıksın Deniz ama anlamadın gitti işte.
*Nilgün geçen bölümde şen şakrak takılınca Koç’un çok abarttığını düşünmüştüm geçmiş bölümlerde. Ama bu bölümde içindeki psikopatı saldı çayıra ve hak verdim haliyle adama.
Elde Var Hayat (Bölüm 33)
Üzülme Kamyon, ben olsam ben de ciddiye almaz; benzer bir tepki verirdim.
Elde Var Hayat (Bölüm 34)
Hadi diğerleri neyse de sen niye dahil oluyorsun bu harekete ulan Karaman’ın koyunu?
Elde Var Hayat (Bölüm 35)
Eray Türk’ün diziye dahil oluş hikayesi fazla zorlama olmuş.
Elde Var Hayat (Bölüm 38)
*O gazeteci kız rolündeki aktrisi hangi diziden anımsadığımı hatırlayamadığım için sinirim bozuldu. Sonradan buldum Kırgın Çiöekler’den anımsadığım Yağmur Ün imiş.
*Teymur’dan gına geldi bana. Ne gereksiz tipleme ya!
Koçum Benim (Bölüm 34)
Tipe gel! İstisnasız her dişiyi potansiyel tehdit olarak görüyor geri zekalı. Uyuz!
Koçum Benim (Bölüm 36)
Öff be Cihan! Ne mızmızlandın be! Ne var bunda? Çok daha büyük aşağılamalar yedin sen bu okulda. Onlara takılmadın da buna mı takıldın?
Koçum Benim (Bölüm 37)
*Meşhur Badegül ile de tanıştık bu bölüm nihayet. Deniz Arcak role hayat veren isim.
*1 üst sınıftaydı derken? Sizin yaş farkınızın 10’un altında olması imkansız.
*Yanına gidip ‘Bendim. Tanımadığım biridir diye düşünmüştüm. Kusura bakma. Unutalım gitsin.’ demekten aciz misin cidden Çekirge? Ayıp. Koçun da başını yaktın şimdi.
Koçum Benim (Bölüm 38)
Zararı yararından çok daha büyük. Çekilmez bu Badegül.
Elde Var Hayat (Bölüm 42)
Kadronun yarısı kesik yemiş yeni sezona başlarken. Hande Subaşı, Bala Atabek, Erdem Akakçe, Serkan Kuru, Adalet Çimen, okuldaki diğer öğretmenler, Metin’in kardeşi ve öğrenci tayfanın da bir kısmı ayrılmış diziden. Favorim Huban Öztoprak da oyuncu değişikliğine kurban gitmiş. Ayşegül rolünü Merve Çağıran devralmış ve Ayşegüllükten çıkmış açıkçası rol. Cici kız olmuş bize bitirim kız. Burcu Kıratlı’nın jenerikte ismi gözüküyor ama ilk bölümde gözükmedi bu arada kendisi.
Kadro değişiminin altyapısını okul için yıkım kararı çıkmasına bağlamışlar. Okul hizmet veremez hale gelince öğretmenlerini ve öğrencilerini şehirdeki farklı okullara dağıtmışlar. Eski okuldan 2 öğretmen ve 7 öğrencinin yolu da eski mahalleden araçla 45 dakika uzaklıkta olan bir okula düşmüş. Söz konusu öğretmenler Kenan ve Metin. Öğrenciler ise Kamyon, Ömer, Caner, Çağlar, Yeter, Ünzile ve Ayşegül. Zeynep diziden çıkmışken Caner’in kalması garip olmuş açıkçası. Neyse, Kenan okula daha yakın bir yerden bir ev tutmuş. Yusuf’un teyzesi ve eniştesi artık hikayede yok. Teyze için sevindim ama enişteyi özleyeceğim. Güzel adamdı. Rıfat ve Aynur ise dizide kalmışlar ne hikmetse. Aynur’u severim ama Rıfat’tan gına geldi artık bana. Keşke o da kesik yeseymiş. Bu sezon da küçük eniştesine iç güveysi olacak ve onu sömürmeye başlayacak belli ki hayırsız.
Çok sayıda diziden sevdiğim Rojda Demirer’in kadroya dahil olmasından memnun kaldım elbette. Metin ve Kenan tam aradaki buzları eritmişken aralarına Rojda Demirer’in karakteri Elif’i sokmaya karar vermişler bu kez de. İkisi için 2 ayrı sevgili adayı kadın karakter getirselermiş keşke de kapışmaları son bulsaymış bu yeni başlangıçla birlikte. Elif-Kenan muhabbeti didişmeyle başladı. Metin ise Elif’e ilk görüşte vuruldu. Metin’in de yöneticilik işi uçmuş bu arada eski okulla birlikte. Düz öğretmen olacakmış bu yeni okulda.
Tayfun Erarslan, yeni okulun antipatik müdürü rolünde. Yeşim Ceren Bozoğlu, onun kuyruğu müdür yardımcısı pozisyonunda. Jenerikte konuk oyuncu olarak gözüküyor ama kalır muhtemelen bu. Müdürün oğlu ve müdür yardımcısının kızı bizimkiler ile aynı sınıfta öğrenciler. Bizim yedilinin didişme halinde olduğu 3’ü erkek 3’ü kız olmak üzere 6 kişilik bir öğrenci grubu mevcut. Bige Önal, Şirin Yıldırım, Duygu Keser (Müdür yardımcısının kızı Duru), Murat Emre Cilasın (Duru’nun baş belası, serseri sevgilisi), Cihan Okan Albayrak (Müdürün oğlu) ve Emre Büyükpınar bu altılıyı oluşturmakta. Burak Satıbol ve Meral Asiltürk, okulun öne çıkan diğer öğretmenlerine hayat veriyorlar. Özgür Emre Yıldırım ise okulun hademesini canlandırıyor.
Elde Var Hayat (Bölüm 47)
Caner’den ne bekliyordunuz ki? Geçmiş veriler mevcut. Hep aynı şey. 2 saniyede aşık olur. 2 günde de siler atar. Sonra aynı döngü devam eder. Ayrılırken bile mert olmayı beceremez. Karaktersiz herifin tekidir.
Elde Var Hayat (Bölüm 48)
*Doğru olanı yaptın Duru. O anandan da Caner’den de Poyraz’dan da o arkadaş bozuntusu iki kızdan da uzaklaşmak sana illaki ii gelecektir. Umarım dönmezsin bu kararından.
*Geçen bölümün bir kısmında ve bu bölümün sonlarına kadar ortalıkta yoktu Çağlar. Hiçbir açıklama yapmadan onu da kestiklerini düşündüm diziden. Kesilenlerle ilgili hiçbir muhabbet döndürmemek gibi bir huyları var zaten. Kenan’ın ne eski kankası Sedef’i ne de bacanağını arayıp sorduğu yok. Bizim beşlinin Karaman’ı arayıp sorduğu da yok. Yeter’in ona evini açan hocasını arayıp sorduğu yok. Çağlar’ın sevgilisi, Caner’in de kankası olan İpek ile ilgili de hiç muhabbet döndüğü yok. Metin’in kardeşi öldü mü kaldı mı, hastalığı ne durumda bilen yok. Gibi gibi gibi … Bu arada Barış Küçükgüler ayrılmaya kalksa sonuna kadar haklı çıkar. Sürekli iyice azaltıldı elemanın keza. Ömer’in de keza. Varsa yoksa Duru, Caner, Poyraz. Konuk oyuncu diye getirilen Yeşim Ceren Bozoğlu da aşırı yer kaplar halde. Süreler de 1.5 saate uzandı artık. İlk sezonun kadrosunu da havasını da özlüyorum. Tadı tuzu iyice azaldı dizinin.
Elde Var Hayat (Bölüm 52)
Elini sallasan ellisi be Yağmur! Bok mu var bu Caner karaktersizinde?
Karaktersiz Caner, P.ç Poyraz ve Kezban Duru üzerine yıktılar tüm sezonu ve güzelim diziyi bu 3 çekilmez üzerinden mahvettiler.
Elde Var Hayat (Bölüm 53)
*Ya bu daire hikayesi nasıl geldi bu noktaya? Amcasının evi değil miydi nihayetinde? Amcasını arayıp bir özür dileyip çözemez miydi? Ne gerek vardı bunlara?
*Evdekilerin triplerinde haklılık payları olabilir ama Duru’nun yok bence. Gideydin sen de kızım etkinliğe!
*Bu bölüm de hiç açıklama yapılmaksızın Ünzile yoktu ortalıkta.
Beni Böyle Sev (Bölüm 1)
Eski TRT dizilerinden gidiyorum bu ara.
Müzikleri, karakterleri falan fazlasıyla arabesk bir iş olmuş. Romantik desen değil, komik desen o da değil. İzlendi bir şekilde ama çok da iyi bir şey değil. 1 bölüm daha deneyeceğim.
Başlangıç kadrosu şu şekilde:
-Ömer (Alper Saldıran): Garip, takıntılı, gereksiz seviyede mütevazı, saftirik aşık
-Ayşem (Zeynep Çamcı): Dış sesinden ziyade iç sesini dinlediğimiz, garip erkek Fatma
-Seda (Burcu Biricik): Kankasına olan platonik aşkını bir türlü açılamayan kız
-Nezih (Mert Turak): Ayarsız, patavatsız, dünya yansa pek sallamayacak biri
-Haluk (Erdem Akakçe): Aftan yararlanıp üniversiteye dönen yaşını başını almış garip, ayarsız adam
-Fahriye (Bala Atabek): Gereksiz, tipsiz
-Reyhan (Burcu Altın): Gereksizin kankası
-Nail (Güven Kıraç): Fazla sakinliğiyle yoran baba
-İlyas (Fatih Koyunoğlu): Saf amca
-Safiye (Meral Asiltürk): Kalpsiz yenge
-Nadide (Lale Mansur): Oğlunun üstüne titreyen anne
-Reha (Altan Gördüm): Mantıklı baba
-İnci (Didem İnselel): Güdüleyici abla
Beni Böyle Sev (Bölüm 2)
Çok saçma bir aşk hikayesi cidden bunlarınki … O kadar saçma ki tarif edebilecek bir kelime bulamıyorum.
İlk bölümden kestirip atmak istemedim ve 1 bölüm daha baktım öyle işte. Tırt bir dizi. Vakit harcamaya kesinlikle değmez.
Koçum Benim (Bölüm 41)
*Kovboy haklı. Hiç tanımaya çalışmadınız ki çocuğu.
*2 sezondur beklediğim 2 tane şey var:
1- Cihan’ın basketbol oynamayı öğrenmesi
2- Gökhan ve Pelin’in birbirlerine aşık olduklarını fark etmeleri
1.den umudum kalmadı. 2. için ise hala küçük bir umut besliyorum aslında ama girmeye niyetleri yok o topa belli ki hiç. Bu bölümde düet yaparken de çok tatlılardı mesela.
Koçum Benim (Bölüm 47) (FİNAL)
Güzel diziydi ama kötü bir finaldi.
Ebru Cündübeyoğlu, Yunus Günçe, Selin Demiratar, Yasemin Öztürk, Doğa Bekleriz, Nehir Erdoğan, Sezgin Erdemir ve Zihni Göktay, benim bu diziden daha fazla pozitif anımsayacağım isimler oldular diyebilirim.
Yayınlandığı dönemde mafya dizisi sanmıştım ben bunu. Dizinin ismi o tarz bir çağrışım yaptırıyor keza. Kadroda Gürkan Uygun var ayrıca. Kanal da o dönem Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz diye bir dizi yayınlayan ATV olunca tabii … Şimdi izleyince alakası yokmuş. Sevdim bu arada ben bölümü.
Diziye YouTube’da turlarken Heart of The City adıyla denk geldim. Sonra hangi diziymiş diye baktım. Akabinde izleyecek bir yer aramaya başladım. YouTube’da bizimkilerin eklediği normal hali yok. Çoğu yerli dizi sitesinde de mevcut değil. ATV’nin kendi sitesi, Puhu, bir adet yerli dizi sitesi ve bir adet de Arap menşeili bir sitede denk geldim. Hiçbirinde oynatıcı hızı ayarı yok. Haliyle geri döndüm Heart of The City ismiyle ve İngilizce altyazıyla yayınlayan kanala. Sorun şu ki 20 bölümü 96 parçaya bölmüşler burada. 20-36 dakika aralığında küçük bölümlere ayırmışlar 20 bölümü. Bizdeki ilk bölüm 5 bölümde bitti mesela.
Leyla Lydia Tuğutlu, benim ekranda görmeyi en çok sevdiğim, en hoş bulduğum yerli aktrislerin başında gelir uzun yıllardır. İlk dizisi ES-ES ile tanıdım onu. Dizi ilgimi çekmemişti ama o çekmişti. Buna rağmen 2-3 bölümde diziyle vedalaşmıştım tabii. Sonrası uzun bir boşluk derken Günce ve Delibal gibi filmlerde izledim. Kiralık Aşk’taki birkaç bölümlük konuk oyunculuğu da vardı. Ama asıl Tatlı İntikam ile sevdim ben onu. Sonrasında da Cebimdeki Yabancı filmi ve Kızım dizisinde denk geldik. Son 4 yıl ise yine uzun bir boşluk benim radarımda. Bu süreçte benim şans vermediğim Uyanış: Büyük Selçuklu’da oynamış sadece. 2021 sonrasında ise çalışmamış. 2021 sonu, 2022 başı gibi evlenmiş. Bu yılın başlarında da anne olmuş. Evlenip çoluk çocuğa karıştıktan sonra sektörden tamamen elini eteğini çekenlerden olmaz o da umarım.
Leyla Lydia Tuğutlu-Kerem Bürsin uyumundan memnun kaldım ben. Yüksek bir elektrik var diyemem belki ama yakışıyorlar yan yana. Boyu boyuna, suyu suyuna … Kerem Bürsin’in TV partnerleri genel olarak 1.70’in altındadır. Şöyle bir bakınınca o baremin üstünde olan tek kişi Hande Erçel gözüküyor Leyla Lydia Tuğutlu dışında ama onun da uzun gösteren bir vücut ve yüz tipi yok bence.
Kerem Bürsin demişken; geçenlerde Ya Çok Seversen’in ilk bölümünün ardından ‘Doğuştan fakir, özgüvensiz bir bireye hayat versin bir kere de!’ çıkışı yapmıştım. Özgüvensiz kısmı tutmuyor elbette ama zengin değil en azından burada. Özgüven/Ego olarak da Güneşi Beklerken, Sen Çal Kapımı, Ya Çok Seversen, Aynen Aynen, Muhteşem İkili ve Şeref Meselesi seviyelerinde uç noktalarda bir yükseklik yok sanki. Makul duruyor o açıdan.
Kadrosu biraz dar yalnız dizinin. Kerem Bürsin-Leyla Lydia Tuğutlu ikilisi dışında Gürkan Uygun, Osman Alkaş, Burak Tamdoğan, Seda Akman, Berrak Kuş, Ali Yörenç ve Nilperi Şahinkaya gibi isimler mevcut. Defne Kayalar da gözükmekte kadroda ama ilk bölümde mevcut değildi. Gürkan Uygun, Seda Akman, Nilperi Şahinkaya ve Defne Kayalar’ı çeşitli dizilerden severim. Diğerlerini ise pek tanımam.
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 2)
*Ali, Rauf’a anne diye sesleniyor ya … Farklı geliyor kulağa ama hoşuma gidiyor.
*Defne Kayalar dahil oldu bu bölüm diziye. Şampiyon’un yanında takılan çocuğun annesiymiş ve paramedikmiş.
*İlk bölümde ‘Aslı, Derin’e iyi bir arkadaş gibi ama Yiğit’i gözüne kestirmiş.’ sanki diye düşünmüştüm. İkinci kısımdan vazgeçtim bu bölüm.
bunda büyük etken oldu özellikle.
*Fazla sindirimsiz çıktı bu Yiğit. Bu alemciliğine rağmen fazla ikiyüzlü bir de ayrıca.
*İlk bölümde
Ali’nin annesinin katili=Tekin’in abisi yani Derin’in babası. Kuzenlikten ucuz yırtmış bizim ikili bu arada.
*Mafya dizisi değilmiş dedim ama bu Tekin de Yiğit de mafyadan hallice çıktı tabii.
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 3)
Borç meselesi için buldukları çözüm son derece adil oldu. Sınır dışı meselesi için buldukları çözüm ise sürpriz oldu biraz. Yol değil elbette; müttefik sürpriz oldu.
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 4)
Aslı ve bu şakaları … Biz gülüyoruz tamam da Derin gülmüyor işte. O yüzden bu kadar seriye bağlamasan mı acaba cidden?
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 5)
*O seks sonrası sahnesinde örtünün altından tamamen giyinik bir şekilde çıkardılar ya kızı pes diyorum.
*Zalime/Kaypağa boyun eğmek, onunla anlaşma yapmak yerine mış gibi yapmayı niye denemezler hiç bu dizilerde?
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 6)
‘Aynen Aynen’e 7. sezon gelmeyecek di mi?’ diyerek izliyorum Kerem Bürsin-Nilperi Şahinkaya sahnelerini.
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 7)
*Ne Elifmiş be! Bir de güzel bir şey olsaymış 3 değil 13 kişiyi birbirine katacakmış herhalde.
*’Kaçarken kızın bileği burkulur.’ klişesinden niye hiç vazgeçmez bu senaristler?
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 8)
*Siz fark etmiyorsunuz ama Aslı da insan yalnız.
Diyorum böyle ama 5-10 dk. sürüyor. Sonra öteki kıskanıyor ve bu sefer ona üzülüyorken buluyorum kendimi. Keşke ikisi de üzülmese ama olmuyor öyle de işte.
Ali daha net tabii ama bende durumlar karışık. Gözlerim Derin diyor, mantığım Aslı. Kalbim ise tahtaravelli misali karmakarışık.
*Ulan tipsiz; spor salonunda seni görene kadar hiç aklıma gelmemiştin var ya! Sendin demek o sürprizleri yapan?
*Ne güzel anlattın be meramını Aslı! Anlayana tabii. Sen kırmamak adına güzel güzel konuşuyorsun ama o sürekli iğneleme derdinde. Empati 0!
*Aslı daha güzel seviyor bence Ali’yi.
*O küçük oyuna gerek yoktu yalnız Aslı. Uzun vadede hiçbir yarar sağlamazdı ki bu oyun sana.
*Derin: Gerekiyorsa yapayalnız kal ama Yiğit ile yan yana bile durma. Midesizsin. Yakışmadı sana.
*
*Tekin’in ilgisizliğiyle kurumuş gitmiş yıllardır Belgin gibi bir kadın. O kadar kurumuş ki sulamaya yeltenenin çapsızlığı bile sorun olmuyor. Ama başka bir sulayıcı bulsa keşke tabii kendine. Yakışmıyor yanına. Kocası zaten hiç yakışmıyor. Dizide de Ali’den başka uygun erkek alternatifi yok ki öneride bulunayım.
*Anaç, ilgili, dişli, akil bir kadın Nesrin ama çok mazbut ve aynı zamanda çok abus be! E bizim şampiyon da sıkılgan tabii biraz. Çok sıkıcı bir yemek oldu kısacası.
*Ali Yörenç’in gözlerinin hali ne öyle? Nezle ya da uykusuzluk kaynaklı değil bence. Yanlışsa Allah günah yazmasın ama uyuşturucu gibi duruyor.
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 10)
*Kapanış sahnesi: Nasıl bir malsın Ali sen?
*Hani komşular seni yargılayınca doğal olarak rahatsız oluyorsun ya Nesrin; sen de Aslı’yı bu derece yargılamasan mı acaba? Dışarıda kal, taraf tutma, seyirci misali seyret işte.
*Bizim Büyük Çaresizliğimiz. İzlemedim açıkçası filmi ama sizin üçünüzün kaotik durumuyla benzerlikler taşıdığı için seçtiğini varsayıyorum.
*Bu dizinin yıldızı kesinlikle Nilperi Şahinkaya. Uzun bir tiratın altından daha başarıyla kalktı bu bölüm. Karakterin içtenliği de sevgisi de sonuna kadar geçiyor bana.
*Bora: Oyuncağın yapmaya çalıştığın kadının oyuncağı mı oluyorsun cidden? Bu kadar saf olamazsın!
İlk 9 bölümlük süreci fena götürmedi dizi. Ama
hamlesi gelince dizi son 2 bölümde negatif etkilendi bundan. Seyit faktörü de eksi yazdı ayrıca. Buradan yeniden toparlayabilir mi? Sanmıyorum.
*Senarist Aslı ile ne yapacağını bilemez vaziyette. Rüzgar misali savuruyor oradan oraya. Şansına Nilperi Şahinkaya var karşısında. Başkası olsa çoktan dağılmıştı bu kararsızlıkta. Ama Nilperi bu saçma sapanlıkta bile parlamakta.
*Bu durumda bile … Neyin tribiydi o en baştaki? Cidden çok benmerkezcisin Derin!
*Niye uyarmıyorsun Derin adamcağızı (Şahin’i)? Anlamıyorum ben seni. Cidden anlamıyorum. İnsanların boktan durumlara düşmesinden keyif mi alıyorsun?
*Kaypaklıkta dünya markasısın Bora.
*Sen de Belgin ne dese inanıyorsun be Tekin! Son 2 yalanın kalitesi de iyice yerlerde bu arada. Bu kadar mal olamazsın.
Bu hikaye Tekin’in Belgin’i ya da Belgin’in Tekin’i öldürmesiyle bitmezse benim için kabul edilebilirlikten çok uzak kaçar.
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 13)
*Ne kadar gurur/tantana yaptın be Ali! Bu kez Derin sana nasıl bir tepki gösterse haklı.
*Yorulmadın mı sürekli iyi kızı, cici kızı oynamaktan Derin? Bu şovu biraz azalt artık.
*Nihayet yeni bir oyuncu dahil etmeye karar vermişler diziye bu bölüm. Muhteşem Yüzyıl, Aile Reisi ve Dürüye’nin Gügümleri gibi dizilerden anımsadığım Elif Atakan. Ekran macerasına 16 yaşında başlayan Elif Atakan’ın son işiymiş bu. Bu diziden yaklaşık 1 sene sonra evlenmiş. 24 yaşında bırakmış bildiğin oyunculuğu.
Kırgın Çiçekler’den anımsadığım Hazal Benli de bir diğer yeni takviye oldu sanırım. Bir de Koray Şahinbaş.
*Kadro dar olunca tabii karakter harcamakta çok zorlanıyor dizi ve bu durum da eksi yazmaya başladı hanesine. (Yok, o kıytırıktan teyyareyi adamdan saymıyorum. Çok bile dolandı ortalıkta zaten.)
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 15)
*Belgin:
*Gülce: O kadar profesyonelsin ki!
*Aslı haklı. Cidden çok genişledin be Derin! Nesrin de haklı. Ne Ali imiş be! Derin=Ali’nin kuyruğu. Derin=Mirkelamoğlu’nun kızı. Başka da bir şey değilsin şu hayatta. İlk bölümde tanıştığımız Derin=Dans konusunda hayalleri olan kıza ne oldu mesela?
Bölüm sayısı 20 değil de 25-30 falan olmuş olsa çoktan bırakmıştım diziyi de sırf az kaldı diye katlanıyorum işte olup biten saçmalıklara.
Bu Şehir Arkandan Gelecek (Bölüm 18)
Üfff, yoruldum cidden. Bu mal baba-oğul başka işleri güçleri yokmuş gibi Mirkelamoğlu hayatı kurtarmaya kendilerini adamış durumdalar. Bırakınız ölsünler yahu!
Bu kadar malca senaryolara maruz kalıyoruz ya! Her konu mallığa bağladı artık bu son düzlükte. Atlaya atlaya geçmekten yoruldum. Kendimi zorlaya zorlaya bitirmek niyetindeydim ama katlanamadım daha fazla bu leşliğe ve bu bölümün sonlarına doğru bıraktım gitti.
Öncelikle; ‘Nerdeyiz biz? Hangi şehir? Hangi İlçe?’ diyerek izledim bölümü tahminler yürüte yürüte. Ege’ye ya da Akdeniz’e pek benzetemedim. Marmara olmalı dedim ama şehirde karar kılamadım ama ilk tercihim Balıkesir idi. Bölüm bitince baktım. Bursa’nın Mudanya ilçesinde bir yermiş.
Selvi Boylum Al Yazmalım’ı hiç izlemedim. Asla da izlemem. Anti Türkan Şoraycıyım keza. Fotokopi bir uyarlama yapmaya çalışmadıkları belli oluyordu ama. Merkez karakterleri geçen yüzyıldan alıp getirip önümüze koymamışlar en azından. Ezik, arabesk tipler değiller gibi şu an için ama evlenmeye karar verdikleri anda o yolun yolcusu oluverirler hemen kesin. Kırmızı kamyonetin ortalıkta olmayışı, yazmanın kafada değil sadece bir aksesuar olarak ortalıkta bulunması iyi olmuş bu arada.
Özge Özpirinçci, Seçkin Özdemir, Barış Falay, Nesrin Cavadzade, Mine Kılıç, Gözde Kansu, Saygın Soysal, Anıl Çelik, Zeynep Eronat, Ahmet Saraçoğlu, Burak Can, Orhan Alkaya falan fena sayılmaz topladıkları kadro.
Barış Falay’ın karakteri için kafalarında ne var çözemedim. Bir yere oturtamadım, bağlantıyı kuramadım. Filmden bir karşılığı vardır tabii elbet ama bende yok. En fazla esas kıza platonik bir şekilde aşık ederler bence bunu. Esas oğlan esas kızı boynuzladığında, yarı yolda bıraktığında da devreye sokarlar. Ezel sonrasında sıcağı sıcağına kabul ettiği ilk işmiş bu aktörün. Niye kabul etmiş bu diziyi, bu rolü anlamlandıramadım yine de. Nesrin Cavadzade’nin rolü biraz arka plan bir rol ama gözlerim onu aradı durdu bölüm içerisinde. Daha henüz tam parlamamış tabii o yıllarda. Onun parlayışı son 6 yılda çektiği 3 diziyle oldu daha ziyade zaten. Karakteri Ayça, esas oğlanın 3 sene önce ölen abisinin eşi. Aynı zamanda esas kızın eniştesinin metresi. Saygın Soysal’ın karakterinin de onda gözü var. Kasabadaki okulda öğretmenlik yapmakta. İlerleyen süreçte bol malzeme çıkar yani bu karakterden. Mine Kılıç’ın rolü onunkinden de arka plan. İlk işlerinden biriymiş bu zaten. En fazla abisinin kankalarından biriyle manitacılık oynatırlar bunun karakterine dizide. Gözde Kansu da gördüğüme en çok memnun kaldığım isimlerin başında geliyor tabii. Birkaç bölümlük konukluktan ibaret kalabilir sanki onun rolü ama.
Esas kızın da esas oğlanın da aileleri sıkıntı. Oğlanın ailesine oyuncu seçimlerinin de etkisiyle okeyim elbette ama kızın ailesi çekilir dert değil. Abisi hödüğün, eniştesi şerefsizin önde gideni. Hiçbir şey olamayan polis oluyor bu memlekette. Bu it de bu gerçeğin bir örneği. Mal ablası ve mal annesinin de dahil olmasıyla oluşan bir dörtlü, kızcağızı evlendirmeye kafayı takmış durumdalar. Babası desen kendi halinde fotosentez yapar vaziyette. Sadece küçük erkek kardeşi var işte az buçuk çekilir olan ailesinde.
Al Yazmalım (Bölüm 2)
*Düşüncesizliğin, hayasızlığın da bu kadarı! Helin’in evine Asiye’yi getirmek neyin kafasıdır yahu? Hadi Asiye neyse de Helin’e büyük ayıp oldu.
*Cidden bu kadar çabuk mu indirdin gardını Asiye?
*Dostum niye dava açmadın sen? Atılsaydı bir zahmet o it polislikten.
*Başka adam mı yok be Ayça?
Al Yazmalım (Bölüm 3)
*Asiye: Modern gözükeceğim diye kaç bölümdür girdiğin triplere bak! Önce iç sesinle dış sesin uyuşsun kızım. İç sesin Kezban, dış sesin Okşan.
*Cemşit konusunda bu kadar gizem yeter. Nedir bu adamın hikayesi? Anlatın artık.
*Ayça: Olmadı mı? Tutmadı mı?
*Öğretmen bu kadın. 3 senedir ekmek elden su gölden yaşıyor. Bir birikim yapmıştır illaki. Düğününden de kalmıştır bir şeyler ek olarak. Bir ev kiralasa, içine eşya alsa, kapıya araba çekse kimse ‘Nereden geliyor bu değirmenin suyu?’ falan demez yani. Hele hele 20111’in ekonomik koşullarında.
Al Yazmalım (Bölüm 4)
Merkez karakterlerin ikisine de ısınamadım, alışamadım. Çok değişik kız Asiye. İyi anlamda falan da değil.
Yetti bu kadarı bana. Bu bölümün ortalarına doğru bıraktım gitti.
Şahane Damat (Bölüm 1)
Afili Aşk sonrasında yanlış dizi ve partner tercihleriyle gözümden düşen ve yaşlanmaya da başlayan Burcu Özberk’in iyi olduğu dönemlerden, yani 2020 öncesinden kalma bu dizisi de eksik kalmasın, bir deneyeyim dedim.
Kötü bir dizi. Kaç bölüm izlerim bilmiyorum ama hem fizik olarak hem de duruş olarak mankenlere taş çıkaran Cennet karakteri bu diziyi izlemem için en büyük etken olacak muhtemelen.
Şahane Damat (Bölüm 3)
Sen kimin malını kime veriyorsun? Hiç haz etmem böyle şeylerden.
Çok iyi demem ama Burcu Özberk’in TV partnerleri arasında orta sıralara yazarım sanırım Ali Ersan Duru’yu. Yeri gelmişken bir genel değerlendirme yapayım bu konuda:
Afili Aşk’taki partneri Cağlar Ertuğrul ile olan uyumunu 1. sıraya koyuyorum. İkinci sırada Badem Şekeri’nden partneri Alper Saldıran var. 3’e de Ali Ersan Duru’yu iliştirebilirim sanırım. Ya da Güneşin Kızları’ndan Berk Atan’ın arkasına 4’e. 5’e Aslan Ailem’den Akın Akınözü’yü koyalım hadi. En kötüsü Aşka Mantık İntikam’dan İlhan Şen tartışmasız. Onu da Kraliçe’den Gökhan Alkan takip etsin. Ruhun Duymaz’dan Şükrü Özyıldız da onu takip etsin hadi kendisinin pek suçu olmasa da. Bendeki sıralama bu şekilde.
3. bölümün ardından genel bir oyuncu ve karakter değerlendirmesi de yapayım. Melike’nin annesi Cazibe feci seviyede yoruyor beni. Annem olsa insanlarla tanıştırmaya utanırım ben bunu. Hatta annelikten reddederim. Dede Remzi ve gidik kafası beni hiç eğlendirmiyor. Aksine sıkıyor. Oyuncuyu da hiç sevmem zaten. Çatlak albay emeklisi de yorucu karakterlerin başında gelmekte. Nükhet Duru’nun kötü oyunculuğu da cabası. Bu kocaman 4 eksi varken bu diziden iyi bir şey çıkması imkansız. Hepi topu 8 bölümden oluşsa da sezonu tamamlayabileceğimi sanmıyorum.
Bu arada bu ömrü kısa dizi için yapılan müzik(ler) boşa gitmesin demişler ve 1 sene sonrasında Kalk Gidelim’de kullanmaya başlamışlar görüyoruz ki.
Şahane Damat (Bölüm 4)
Bu bölümün ilk çeyreğinin ardından bıraktım. Anca bu kadar katlanabildim. O da Burcu Özberk-Hande Kaptan ikilisi hatırına sadece.
Badem Şekeri 1
Yıllar önce ben bunu izlemiştim TV’de ilk yayınlandığında ama son kısımları eksik kalmıştı. Yukarıda sözünü edince aklıma geldi ve önce ilk filmi tekrar izledim. Devamında da 2017 yılı yapımı bu TV filmi serisinin diğer 4 filmini izlemek niyetindeyim.
Badem Şekeri 2
*Kaypaklıkta, sütü bozuklukta bir dünya markasısın muhtar. Öteki tarafta yatcek yerin yok.
*Şu suratına bakılmayacak çirkinlikteki hatunu Eyşan Özhim canlandırmakta bu arada. Tanıyabilene helal olsun!
Badem Şekeri 3
*Dumanı gördü ve sağlık ocağı olduğunu anladı hemen. Superman misali süper güçleri var resmen.
*37 ekran derken? 93 değilse de 81’i garanti.
İlk 2 filmin altında kalmış olabilir tabii ama o eksikliği kapatacak artısı Begüm Öner’in varlığı oldu. Ahmet Kayakesen de bir diğer yeni takviyeydi.
Badem Şekeri 5 (FİNAL)
Damla Debre çıktı bu son filmin içinden de. Emret Komutanım’ın ardından çok uzu yıllardır hiçbir yerde denk gelmemiştim. İyi oldu.
Eğlenceli bir seriydi. Devamı gelseymiş; en azından 1-2 film daha çekselermiş keşke.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 1)
Varlığından ne yayınlandığı vakitte ne de aradan geçen 10 senede hiç haberimin olmadığı bir diziydi. Tesadüfen denk gelince bir bakayım dedim. Eve Düşen Yıldırım’ın bir sene sonrasında, Güzel Köylü’nün ise 1 sene öncesinde çekmiş Gizem Karaca bu diziyi. Onun varlığı elbette dizinin en büyük artısı. Ekranda görmeyi sevdiğim bir yüz olsa da yanlış dizi tercihleri sebebiyle yollarımızın pek buluşamadığı Şükrü Özyıldız da Gizem Karaca’nın dizideki partneri konumunda. Yan yana iyi görünen bir ikili olmuşlar denebilir.
Dizinin eksisi Gizem Karaca’nın karakteri Umut’un ailesi. Bir Sindirella hikayesi sunmakta dizimiz. Umut babasını küçük yaşta kaybetmiş. Sonrasında annesi yeniden evlenmiş. Üvey babası lanet herifin teki. Onun ilk evliliğinden olma 2 kızı da sürekli olarak Umut ile uğraşmaktalar. Sindirella’dakinden farklı olarak bunda bir de hapisten şartlı tahliyeyle çıkma, yasakçı, öküz bir üvey abi de mevcut. Bir de bu beş para etmez 3 üvey kardeşle paylaştığı bir yarı kardeşi var tabii. Üvey baba ve üvey kız kardeşler boş gezenin boş kalfası, gamsız birer para yiyici. Umut’un yarı kardeşi zaten öğrenci. Üvey abi bir kahve işletiyor ama eve ne kadar para getirdiği tartışılır. Evi Umut ile annesi geçindiriyor kısacası.
Geçelim Sindirella hikayemizin prens kısmına. Şükrü Özyıldız’ın karakteri Ozan, söz konusu prensimiz. Zengin bir ailenin baba parası yiyen, işsiz güçsüz, hovarda oğlu. Heyecanını kaybetmeye başlamış durumda yaşadığı hayattan. Yeni tatlar, maceralar peşinde. Umut ile davetli olduğu bir defilede/etkinlikte tanışıyor. Umut, bir güzellik salonunda karşılama görevlisi olarak haftanın 6 günü, günde ortalama 12 saat çalışmakta. Salonun müdavim müşterilerinden birinin son dakikada 5 adet manken ihtiyacı doğunca ve söz konusu kadını kıramayınca tek seferlik bir iş olarak bu etkinlikte/defilede yer alıyor Umut. Prensimiz Umut’un kendi çevresinden çok farklı biri olduğunu görünce ve güzelliğine tav olunca da onun hayatına bir şekilde dahil olmaya karar veriyor. Sindirella hikayesindeki gibi onu bulmak için kapı kapı dolaşıp ayakkabı denetmesine gerek kalmıyor tabii.
Gözde Kaya’nın karakterinin yanına manita diye koydukları kişi hiç olmamış cidden. Belgin Erdoğan’ı görmeyeli 15 seneyi geçmişti sanırım. Hoş bir sürpriz oldu onu görmek. Berk Oktay ilk bölümde dış kapının mandalı konumundaydı. 3 başrolden biri olarak gözüküyor halbuki. Gerek de yokmuş bu arada kendisine bence. Karakterini nereye sokuşturmaya çalışsalar garip kaçacak bence bu hikayede. Özellikle de Umut-Ozan arasına bir yere sokuşturmaya çalışacaklarsa. Gözde Kaya’nın karakterinin yanına sokuşturacaklarsa nispeten daha kabul edilebilir bir şey olur gibi.
Ne Münasebet (Bölüm 1-2)
1.5 bölüm izledim. İlk bölüm az buçuk izletti kendini ama 2. bölüm çok daha yetersizdi. Yönetmeni, senaristi falan rezalet dizinin. Özen 0! İlk bölümde bir kurtarma sahnesi var. İlk yardım derslerinde ne yapılmamalı dersi için malzeme olur resmen o sahnelerin tamamı. İkinci bölümde kocaman otoyolun orta yerinde arkadan araç geliyor mu diye bakmaya bile tenezzül etmeksizin araçtan inip lale lale yürümeye başlayan bir merkez karakterimiz var. Babası kendisi yüzünden komalık olan ama bu durumdan zerre gocunmayan, anlamsız rahatlığıyla rahatsız eden bir diğer merkez karakterimiz var ayrıca. İlk bölümün açılışındaki ayı sahnesinin tırtlığı, ikinci bölümün başında yapılan 6 aylık zaman atlamasına rağmen mevsim değişikliği yaşanmamış olması ve şu an aklıma gelmeyen daha niceleri.
2. bölümde gelen Mert Yavuzcan takviyesi de çok büyük eksi yazdı tabii. Yoruldum ben bu adamı hep fotokopi rolde izlemekten. Ayşe Kökçü için de aynı şey geçerli İnan Ulaş Torun’un karakteri sandıkları gibi komik değil, sevimli hiç değil. Gizem Güven’in karakterini sevimsiz buldum. Sarp Levendoğlu doğuştan sevimsiz zaten. Esas kızın annesi ve Karadenizli temizlikçi tiplemeleri ise fena seviyede yorucu. Bahar Akça’yı severim aslında ama altyapısız kötü karakter de hiç çekilmiyor işte. Geriye sadece çok tatlı bir oyuncu olsa da yanlış dizi tercihleri nedeniyle tüm kariyerini benden uzakta geçiren Pelin Akil ve Babam Sınıfta Kaldı dizisinden sevdiğim Bengi İdil Uras kalıyor. Sadece o ikisi için de bu kötü dizi izlenmez.
Ağır Roman: Yeni Dünya (Bölüm 1)
Tek bölüm izledim. Devam etmeyeceğim.
İzlemediğim 1997 yılı yapımı Ağır Roman filminin uzantısıymış sanırım bu.
Kolera isimli, Romanların ağırlıkta yaşadığı bir mahalledeyiz. İçinde Rumlar falan da yaşamakta. Kumar, korsancılık, hırsızlık, dolandırıcılık, adam yaralama vb. suçlarla haşır neşir durumda bu mahallenin sakinleri.
Oyuncularda bir Roman profili çizeyim derdi oluşmamış hiç. Burası bir Roman mahallesi olarak tasvir edilmiyor olsa pek anlamazsın açıkçası Roman olduklarını. Bence bu bir özensizlik ve dizinin hanesine yazan 2 numaralı büyük eksi konumunda.
-Tamer Tıraşoğlu, dizinin hiç ama hiç tanımadığım başrolü. Tam bir kalas. Oyunculuk namına hiçbir yetenek yok adamda. Bence tip de yok. Almancıymış. Yeterli seviyede Türkçe bildiğinden de şüpheliyim. Burada da dublajla oynuyor sanki. Dizinin 1 numaralı büyük eksisi kesinlikle. Tutmamış olmasının da başlı başına nedenidir muhtemelen. Yapımcı vursun kafasını taşlara bu berbat oyuncu tercihi için.
-Nesrin Cavadzade’nin yolu Üç Kuruş ile düşmemiş ilk kez bir Roman mahallesine TV’de. Bu kez mahallenin yerlisi. Mahallede kuaför. Hapisten çıkmak üzere olan esas oğlanın yavuklusu Leyla. Oyuncuyu bu kadar özensiz/bakımsız bir yüzle görmemiştim sanırım daha önce.
-Özge Özpirinçci, Leyla’nın kız kardeşi Ahu’yu canlandırıyor. Karakterin iç cinsel benliğini senaristin ne de oyuncunun anladığını düşünüyorum. Yarım saat önce dişilik üzerinden satılmaya çalışan karakter sonrasında erkek dünyasına hevesli bir erkek çocuğu olarak lanse ediliyor.
-Begüm Birgören, üniversitede bir akademisyen. Merkez erkek karakter Salih hakkında bir makale yazmış o hapisteyken. Buluşup görüşmüşler kayda değer miktarda. O sırada da ona aşık olmuş. Takipçi sapık kıvamına dönüştü dönüşecek durumda. Büyük saçmalamasyon bu karakter de kısacası.
-Onur Saylak, mahallenin çapkını, büyük araba hırsızı Janti Metin rolünde. Güven vericilik sıfır. Yakışmış ama tiplemeye.
-Sumru Yavrucuk, Salih’in manevi annesi Tina rolünde.
-Murat Daltaban, Uğur Uzunel, Beyti Engin falan da ekipteki diğer tanıdık tipler.
Yukarıda saydığım 2 eksiye ek 3. eksik de karakter tasvirlerindeki bir takım sıkıntılar belirttiğim üzere. Adamakıllı bir başrol ve çok daha iyi bir senarisle yola çıkışmalıymış. Hiç ama hiç olmamış yani bu dizi. Düşük reytingler ve 10 bölümün ardından yayından çekilmesi isabet olmuş. Hatta çok bile dayanmış muhtemelen Star TV.
Elde Var Hayat (Bölüm 54)
*’Bu okulda başka öğretmen mi yok hiç? Bize ayıp olmasın diye birkaç figüran ayarlayın bir zahmet!’ dedirtiyorlardı sezon başından beri. İlk defa bir adet figüran koymuşlar nihayet öğretmenler odasına. Repliği yoktu, sarışın bir kadındı, yüzü bile gözükmedi ama odada malum beşliden başka biri daha vardı en azından.
*Ünzile bu bölümde de olmayınca jeneriği kontrol ettim. Merve Hazer gözükmüyordu orada da. Öylece çıkmış diziden 0 açıklamayla.
*Yeni koç gelmeden önce adı olan Yüksel’e fazla dikkat çekildiğini hissettim ve kesin kadın çıkacak dedim. Öyle de oldu. Sol Yanım dizisinden anımsadığım Deniz Barut dahil oldu diziye.
*Hadi o garip antrenman metodunu sorgulamayayım ama o an derste olan öğretmene büyük saygısızlık yalnız yaptığın o şey. Bunu da belirteyim dedim.
Elde Var Hayat (Bölüm 56)
Batan gemiyi terk eden edene. Son 2 bölümde ortalıkta olmayan Burcu Kıratlı da çıkmış diziden. Yine hiçbir açıklama yapılmadan elbette.
Elde Var Hayat (Bölüm 59)
Ya Kenan; şimdi git 6 ay sonra gel gibisinden konuşsan, senin artık öğrenci olmadığın bir dönemde bir ihtimal gibisinden anlatsan savuşturacaksın belki kızcağızı ama yok yani … Kütük geldin kütük gidiyon. Herkese mavi boncuk dağıtan bir yapın var senin. Ünlüsün bu konuda. Bu kıza da şu an artık durulup kendi hayatına/derslerine dönmesi karşılığında ileriye dönük bir mavi boncuk veriversen bu olaylar bu noktaya gelmezdi.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 3)
*Levent Özdilek’i çok da iyi karakterlere hayat vermediği zamanlarda bile (Ki genellikle öyle olur.) ekranda görmeyi severim. Karizmatik adamdır. Ama buradaki karakteri bir başka. Ozan’ın babası rolünde ve çok tatlı bir adam. Bu bölümde Dexter izlerken görünce bir artı daha yazdım hanesine. Eşi aynı değil ama. İçi de dışı da çirkin bir kadın. Bu adam bu kadında ne bulmuş da evlenmiş anlamak mümkün değil.
*Lafının arkasında durup hemen atlamayaydın iyiydi be Umut. Neyse, olan oldu artık. Umut ve Ozan, birbirlerine çok yakışmaktalar. Ama dört bir koldan ayrılmaya da çalışılmaktalar ki başardılar da sanki nihayetinde. Senaristlerin yedek lastiği Hakan ise g.t herifin teki. Yanındaki hatuna nasıl davrandığı da kafasının nasıl çalıştığı da ortada. Umut’u Ozan’dan kopartıp Hakan’a yakınlaştırmak bu dizi için intihar olur kesinlikle. Keza Umut ve Ozan ayakta tutuyor bu diziyi. Bir de Belgin Erdoğan’ın karakteri tabii. Çok tatlı, çok iyi kız maşallah Hale.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 4)
Çok annelik yapmış gibi hala anne diyor buna. Hala onun dediğini yapıyor …
Dört bir koldan sardılar/bastılar. Sinir bozuculuk katsayısı yüksek bir bölümdü. Pozitif tek bir şey de yoktu bölümde.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 7)
Musa & Ozan’ın anası: Böylesine trajik bir olaydaki suçları yüzlerine vurulmasına rağmen verdikleri tepkilere bak yahu! Bir uyanış/gerçek pişmanlık anı falan yaşamayacak belli ki bu lanet olasılar hiç.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 9)
Yeter be Umut! Tüm hikayeyi de öğrendin işte! Anne deme artık şuna! O 2 vakayla birlikte Musa’dan tamamen kurtulma fırsatını bu boktan kadın için çöpe atmanın ne manası vardı?
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 10)
*Cidden avukat olacak kızmışsın Hale. Arabuluculukta bir marka olurmuşsun. Etrafındaki herkes sen onların hayatında olduğun için çok şanslı.
*Öptürmek yok, temas yok. Herhangi bir ciddi girişime de yer yok. Gelsin araba, gelsin para. İyi bağlamışsın salakoyu be Yelda! İnşallah Musa camışı duyar da evlenmek zorunda kalırsın o salakoyla.
Ne ruhsuz, ne anti romantik bir evlenme teklifiydi o öyle!
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 17)
Leyla Başak’ın karakterinin taktik güzel yalnız. Tutsa da güzel; ters tepse de güzel. O soysuzu çileden çıkarıyor nihayetinde.
Leyla Başak demişken; Elvan Dişli ile birlikte tanıdığıma memnun kaldığım 2 yeni sima oldular bu dizide. Elvan Dişli’nin ilk işiymiş bu dizi; Leyla Başak’ın ise son. Azerbaycan doğumluymuş Leyla Başak. Fenerbahçeli eski basketbolcu Rasim Başak’ın kız kardeşiymiş aynı zamanda.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 18)
Musa’dan beter oldu çoğu konuda Ozan. Çekilmez bir hale geldi iyice. Kendi mükemmelmiş gibi karşısındakinden mükemmellik bekliyor. Yalan, öfke, kibir, dinlemeyi bilmeme, bencillik, benmerkezcilik, ihanet, saygısızlık, aptallık her şey var kendisinde ama karşısındaki insanlardan herhangi birinde bu özelliklerinden birinin bir örneğini göremeyedursun şova başlayıveriyor hemen tüm ikiyüzlülüğüyle. Tam bir zavallı cidden bu Ozan.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 20)
O son tehditle birlikte daha fazla alçalacak yerin kalmadı artık Ozan. Tebrikler, artık Zafer’in seviyesine kadar düştün.
Umut bu Ozan’ı bu kez de affederse …
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 23)
*Tahmin ediyordum
*Mete: Layla … Layla … Layla … Bir rahat ver kadına lan! Hasta halin sağlıklı halinden 10 kat daha çekilmezmiş.
*’Yelda olmasa bu Selda iyi kız aslında.’ dedirten anlardan biriydi yine.
*Yelda’yı Umut bu hale getirmiş olsa keyif alırdım muhtemelen ama Musa yapınca Yelda’ya bile üzüldüm lan. Selda’ya zaten çok üzüldüm.
*İntikam ateşine sağlık Yelda. Umut’un geçmişte yaptığı hataları yapmayıp acımadığın için teşekkürler bu caniye.
*Bu Musa bu kez de hapisten yırtarsa …
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 24)
Hakan’ı pisleyerek Ozan’ı temizleyemezsin yalnız senarist kardeş.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 28)
*Çok fazla alternatif mevcut aslında ama bu dizideki en karaktersiz adam kesinlikle Mete.
*Gönül ister ki Ozan da Hakan da Umut’un etrafında olmasın. Ama illaki ikisi arasından bir tercih yapacak olsam benim oyum Hakan’a olur. Ozan’dan nefret ediyorum. Ve senarist bu noktadan sonra ne yaparsa yapsın bu durum değişmez. Zafer’i bile kabullenirim hatalarıyla, günahlarıyla ama Ozan’ı kabullenmem. Musa’yı da kabullenmem tabii. Ozan tek değil bu konuda.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 29)
*Emel’e üzülecek halim yok.
*Mallıkta bir markasın cidden Yelda. Bu kez sessiz kalmadığın için teşekkürler Selda.
*Sen ne anlarsın dostluktan, vefadan Asude? Gördük 2 günde Umut’u Hakan’ın şirketinden nasıl kaçırmaya çalıştığını. Gördük yine geçmişte asistanına yapmış olduğun o muameleyi. Şimdi neyin tribindesin?
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 30)
Bir kere de parayı seçme be Zafer!
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 31)
Midesizsin, kaypaksın Umut. Kaçıp gitmenden ziyade gidip yine aynı boka konduğun için söylüyorum bu lafları. Yelda da Zafer de haklıydı bu bölümde senin hakkında yaptıkları tespitlerde.
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 32)
Elini azıcık vicdanına koy be Umut! Ozan’ın sana yaptığı yanlışları saysan en az 10 maddelik liste olur. Peki Hakan ne hata yaptı sana karşı? Boş konuşma, boş yapma!
Benim Hala Umudum Var (Bölüm 33) (FİNAL)
Bu nasıl final lan?
Benim açımdan bir tane bile pozitif şey yoktu bu finalde.
Elde Var Hayat (Bölüm 72) (FİNAL)
Ne oldu şimdi?
Son 4 bölüme girerken Rojda Demirer de terk etti tekkeyi.
Bitti bu da. İlk sezonla 2. sezon arasında ciddi bir seviye farkı. Ömer-Çağlar-Seyfi-Yetgin dörtlüsü olmasa bu sezonu tamamlayamazdım orası kesin. Duru, annesi, müdür, Poyraz ve tayfası … Sezonun içine ettiler resmen bu karakterler. Hepsi de ayrı ayrı sevimsizlikte birer dünya markasıydılar.
6 Mantı (Bölüm 9)
Yetti bu kadar bana. Bıraktım gitti.
Bu Kayserili tayfa yordu beni. Dizinin içine ediyorlar. Dünürler aynı ortamda bulunduğunda durum daha da beter oluyor. Ortalık bağırış çağırıştan geçilmiyor. Kafa ağrısı yapıyor. Mantıcıda çalışan ikili, rakip mantıcı falan da gereksiz tipler. Dizinin yıldızları 3 çocuk oyuncu bence. O üçünün ve Burcu Binici’nin hatırına izledim bu kadar bölüm zaten. En küçük çocuk oyuncu konumundaki İpek Nutyalı’nın tatlılığından o yıllarda başka dizilerde faydalanılmaması yazık olmuş. Ayça Yağcıoğlu’ndan da memnun kalmıştım ki o da çok erken bırakmış oyunculuğu.
Bir Deli Rüzgar (Bölüm 1)
Film tadında bir bölümdü. Kapanışıyla da cidden burada bitseymis ve film olarak kalsaymış dedirtti.
2 zamanlı akan bir hikaye izledik: 1978 ve günümüz (2018). Pınar Deniz, Hatice Aslan, Berk Cankat, Erdem Kaynarca falan günümüz hikayesindeki kadro daha afiliydi ama beni 1978 hikayesiyle yakaladı daha çok. Oldukça iyi iş çıkarmışlat o kısımlarda. Tadı damağımda kaldı. Almila Ada döktürdü. Gülden Akyürek ve Ferit Kaya da başarılı birer destek kuvvet oldular. 1978 hikayesinin merkez kahramanı Melike tam bir Deli yürekti. Cesaretine, mücadelesine hayran kalmamak mümkün değildi. 2018 hikayesinin merkez kahramanı Gökçe ise aptalın, malın tekiydi. Sorumsuz, kadir kıymet bilmez, laftan anlamaz. Benzer hikayelere sahip gibi dursalar da biri desteklenesi, diğeri ise kösteklenesi tiplerdi. Pınar Deniz’in kapanıştaki Küçüğüm performansı gayet iyiydi bu arada.
Bu dizinin varlığından bihaberdim bugüne kadar. Tesadüfen denk geldim ve iyi ki de gelmişim. 6 bölümcuk sürmüş ömrü. Reyting canavarının kurbanı olmuş. İlk bölümde iyi başlayıp devamını getiremeyen diziler ordusunun bir üyesi mi yoksa reklamı iyi yapılmadığı için mi yok olup gitmiş bilemiyorum. Diğer bölümleri izledikten sonra bir fikir oluşur artık bende.
Bölüm 2
Gayet güzeldi bu bölüm de.
Sonda duyduk beklediğimiz kelimeyi. So, who’s the father?
Bölüm 5
Gökçe’nin Tunahan yerine Uğur’a, Melike’nin Ali yerine Reşat’a aşık olduğu bir hikayeyi daha fazla izlemesem de olur dedim ve bıraktım bölümün ortalarında. Hep krolar kazanıyor zaten gönüllüleri. Bunlar da bozmamis bu boktan geleneği.
İlk 3 bölüm başarılı geçti. 4’te düşüş başladı hafiften. Bu bölüm ise baya kötüydü.
Almila Ada, dizinin yıldızıydi. Gülden Akyürek’i 3. kez bir dizide izledim ve yine doyamadım. Büyük de bir rolü yok hiçbir yerde ne yazık ki. Pelin Uluksar da hoş hatundu bu arada.
Neydi o şaşkınlık? Ada,
mi çıktı yoksa?
İlk bölümün krostik dozu yüksek kalmıştı biraz ama sonrası nispeten daha kabul edilebilir durumdaydı. Hafsanur Sancaktutan’ı Darmaduman ve Ya Çok Seversen’in ardından burada da izlemekten keyif aldım. Tıpkı burada canlandırdığı karakter gibi 2000’liymiş bu arada bu. 19 yaşındaymış yani burada. Sesi diğer iki dizideki gibi değil. Hissediliyor yani toyluğu. Deniz Can Aktaş’ı Hayat Bazen Tatlıdır’dan, Yağız Can Konyalı’yı Adı Mutluluk ve Bizim Hikaye’den, Eda Şölenci’yi Adı Efsane, Aslan Ailem ve Şahsiyet’ten, Oktay Çubuk’u Sol Yanım’dan, Deniz Altan’ı Kazara Aşk’tan, Laçin Ceylan’ı Benim Hala Umudum Var ve Çilek Kokusu’ndan, Sezin Bozacı’yı Yalı Çapkını’ndan, Hülya Şen’i Çöp Adam’dan, Pelin Öztekin’i Çok Güzel Hareketler Bunlar’dan, Müfit Kayacan’ı Aşk 101, Aile Şirketi ve tiyatrodan, Durul Bazan’ı da birçok diziden tanıyorum. Ekipte yabancı olduğum tek kişi Korel Cezayirli. Kariyerini tamamen benden uzakta geçirmiş kendisi.
Aşk Ağlatır (Bölüm 7)
Bu Nalan sürtüğü de yani … Yusuf’u geçtim Mert’i bile hak etmiyor bu.
Aşk Ağlatır (Bölüm 13)
Son 6 bölümü falan öylesine izledim açıkçası. Bu bölüm sonunda da sadece 3 bölüm kalmış olmasına rağmen dayanamayıp bıraktım. Sıçtılar, sıvamaya çalıştılar, öyle olunca daha beter oldu falan senaryo namına hiçbir şey kalmadı cidden ortada. Berbat bir dizi olarak kayıtlara geçsin.
Masum Değiliz (Bölüm 1)
Bir miktar yavaş ilerleyen bir dizi olduğunu söylemek mümkün. Olaydan daha çok ana odaklanmayı, olayın karakterler üzerindeki psikolojik etkilerini yansıtmayı tercih etmişler. 117 dakika da uzun kaçmış haliyle bu tarz için. 60-70 dakikaya indirgeyebilseler daha iyi olurmuş.
2018 yılının ilkbahar-yaz döneminde yayınlanmış dizi. Gün değişikliği, saat değişikliği, 4. bölümden sonra 2 aylık ara gibi denemelerinin hiçbiri sonuç vermemiş ve ekran macerası sadece 6 bölüm sürebilmiş.
Öncelikle maktülün lanet bir karaktere sahip olduğunu, başına gelen şeyi hak ettiğini ve kendisi için hiç mi hiç üzülmediğimi belirterek başlayayım. Sonra da konuya geçeyim. Aralarından birinin nişan partisi öncesinde 1-2 tek atmak üzere bir araya gelen 5 kişilik bir grup var hikayemizin merkezinde. Bunlar bir cinayet işliyorlar birlikte o gece ve olaylar başlıyor.
Söz konusu ana beşliye Uraz Kaygılaroğlu (Müstakbel damat), Aras Aydın (Damadın duygusuz ve amansız bir avukat olan kankası), Ushan Çakır (Damadın doktor kankası), Sercan Badur (Damadın müstakbel kayınçosu) ve Ayse Melike Çerçi (Avukatın herkesle o gece tanıştırdığı manitası. Para karşılığı bu rolü oynaması için tutulan biri gibi geldi bana.) hayat veriyor.
Müstakbel gelinimizi yerli Julianna Guill olarak kodladığım Oya Unustası canlandırıyor. Kalbim Ege’de Kaldı dizisinden severim kendisini. İlk dizisi de Kadir İnanır’ın İzmir Çetesi dizisiydi sanırım. Bu dizide gördüğüme en çok sevindiğim kişi oldu kendisi. Özlemişim baya.
Ceyda Olguner, gelinin kız kardeşi veyahut en yakın arkadaşı rolünde. Fena halde kıskanmakta gelini ki bu durumu damada aşık oluşuna yordum. Ayşin Yeşim Çapanoğlu da doktorun eşi ya da sevgilisi konumundaki Sema karakterini canlandırıyor. Yalnız şüpheli hareketleri avukatla da bir ilişkisi olduğunu düşündürtmekte. Gelin tarafı olarak kümelenebilecek bu üçlüde de durumlar karışık kısacası.
Damla Sönmez, maktülün kızı rolünde. Gizem Denizci, onun meraklı hala kızı rolünde. Gürsu Gür, Damla Sönmez’in karakteri Selin’e aşık olan çapsız bir mahalle sakini rolünde. Binnur Serbetçioglu gelinin annesi, Tekin Temel gelinin babası rolünde. Cansu Gültekin, Dilhan Naz Özgülüş ve Ecem Karavus gibi isimler de gözükmekte geniş kadroda.
Masum Değiliz (Bölüm 2)
Ayse Melike Çerçi’nin karakteriyle ilgili tahminimde de Ayşin Yeşim Çapanoğlu’nun karakteriyle ilgili tahminimde de tam isabet sağlamışım.
Bu kayınçonun evhamı, tırsaklığı yoruyor insanı. Bu kadarı cidden abartı geliyor bana. Dikkatsizliği, başına buyrukluğu derken her şeyi bok edecek olan şahıs olur kendisi.
Masum Değiliz (Bölüm 5)
Sezon finali kapanışı gibi bir şey olmuş bu.
Koca Koca Yalanlar (Bölüm 1)
Of, offfff! Kanal D’nin kendi sitesi dışında başka hiçbir yerde bulunamayan dizilerden çıktı bu da. E n az 15 kere reklam molasına mazur kaldım yeminle. Atlayıp geçemiyorsun da. Çift reklam ve yaklaşık 1 dakika her seferinde. At işte Youtube’a! İşkence çektiriyorlar resmen.
Döneyim diziye. 2. sınıf film tadında bir bölümdü denebilir. Eğlenceli geçti ama. Hakan Yılmaz’ın varlığı başlı başına bir artı zaten. Tuğçe Karabacak, Evrim Alasya, Ferdi Sancar, Pelin Öztekin, Selen Uçer, Rüzgar Aksoy falan kadronun geri kalanı da gayet iyi. Daha küçük rollerde Sertan Erkaçan, Tolga Ortancıl, Sacide Taşaner ve Selen Domaç gibi yine tanıdık simalar mevcut.
Evrim Alasya güzel kadın elbette de diğer tarafta da koyu ten, uzun bacak gibi aranan özelliklere sahip bir Tuğçe Karabacak mevcut. Kayar yani. Göz de kayar, beyin de kayar, gönül de kayar … 1.72 imiş bu arada internete göre boyu ama bana daha uzun gözüktü. 1.78-1.80 vardır diye düşünmüştüm ben.
Koca Koca Yalanlar (Bölüm 2)
*O şekilde giyeceğine hiç giyme daha iyi be kadın! Gözlerim kanadı yeminle.
*Bu Canan’a yazılan hikayeler Mistresses’tan, April karakterinden arak yalnız. Telif için başvursalar yeridir.
Sudan Bıkmış Balıklar (Bölüm 1)
Baba karakteri hiç olmasa ya da en azından altını kısabilseler klasik bir yaz dizisi aslında. Türünün iyi bir örneği olduğunu söyleyemem. Artısı Ezgi Eyüboğlu’nun varlığı elbette. Adı Mutluluk, Kalbim Seni Seçti, Muhteşem Yüzyıl, Yol Arkadaşım 2 falan severim kendisini izlemeyi. Son yıllarda benden uzakta sürdürmekte tabii kariyerini. Bayadır Adı Mutluluk’a 2. tur atmak vardı kafamda ama öteliyordum. Biraz daha ötelerim artık herhalde.
Burak Sağyaşar’ın karakterine pek ısınamadım. Fazla galesiz bir tip. Bu dizide tek başrol deneyimini yaşayan Sağyaşar, 2014 yılında oyunculuğu bırakmış ve yapımcılık yapmaya başlamış. Yardımcı oyuncu olarak yer aldığı Karadağlar dizisinin setinde tanışıp sevgili olduğu Hatice Şendil ile 2015 yılında evlenmiş. Bir oğulları varmış ve evlilikleri hala sürmekteymiş.
Eyüboğlu’nun kız kardeşini oynayan oyuncu aşırı tanıdık geldi bana izlerken ama durum öyle değilmiş. Kime benzettim acaba? Yeliz Aytar imiş adı ve tüm oyunculuk kariyeri bu diziden ibaretmiş. Yazık olmuş sanki.
Dizinin Eyüboğlu ve Aytar’ın ardından 3. artısı ise Kaş oldu elbette. Ama bunlar uzun kalmazlar muhtemelen burada. 1-2 bölüme İstanbul’a taşımışlardır muhtemelen seti.
Sudan Bıkmış Balıklar (Bölüm 2)
Daha 2. bölümden hastane bölümü mü çekilirmiş yahu? Lüzumsuz lüzumsuz işler … 20. dakika itibariyle bıraktım gitti.
Umuda Kelepçe Vurulmaz (Bölüm 1)
2.5 saatlik pilot bölüm mü olur lan? Hem süreyi çok uzun tutmuşlar hem de olayları çok hızlı geçip 3 bölümlük malzeme sıkıştırmışlar bölümün içine. Gereksiz olmuş bence.
Gelsin Hayat Bildiği Gibi’dekine benzer bir pilot uygulama ile okula dönen bir grup liseli genç var hikayemizin merkezinde. Bunlar okul çıkışında ıslahevine geri dönüyorlar yalnız. Bir de bunların okulu özel okul. Birkaç karakteri birbirine bağlayan ve ölümle sonuçlanan bir trafik kazası mevcut ayrıca hikayede.
Mert Yazıcıoğlu yine burnundan kıl aldırmayan, soğuk, atarlı, sevimsiz bir gence hayat veriyor. Burak Dakak da yine ezik bir karakterle karşımızda. Bu sefer acınası bir ezik değil ama. 7/24 dövülesi bir ezik. Erkek kadro tırt kısacası. Dişi kadro daha iyi durumda ama. Begüm Birgören, Melisa Şenolsun, Zeynep Bastık, İlayda Akdoğan ve kötü bir karaktere hayat veriyor olsa da Özge Özder gibi sevdiğim oyuncular mevcut. Zeynep Bastık’a sarı saç yakışmış bu arada.
Kardeşlerim’de, ondan önce de kısa bir süre Yasak Elma’da kullanılan o ev burada da mevcut. Hiç boş kalmıyor maşallah.
Umuda Kelepçe Vurulmaz (Bölüm 2)
50 dakika kadar daha şans verdim ama yok yani … Bu dizideki erkek karakterlerin hiçbiri çekilmiyor. Bıraktım gitti.
Serçe Sarayı (Bölüm 1)
*Kart horoza bak sen hele! Kendine 40-45 yaş küçük eş alacakmış ama onun çocuklarını almayacakmış!
*Bu berberi ilk kim evire çevire döverse Allah ondan razı olsun.
*İlerleyen bölümler ne getirir bilinmez tabii ama Esra Dermancıoğlu ilk kez kötü olmayan bir karakterle karşıma çıkıyor sanırım.
*Bu Selen Domaç da her dizide aynı. Dırdır, vırvır …
*Songül Öden, ekrana yakıştırdığım biridir ama bunca yıldır Uysallar haricinde hiçbir dizide izleme şansım olmamıştı kendisini. İyi oldu bu yani. Canlandırdığı karakteri de sevdim.
*Mert Fırat, Alican Yücesoy, İlayda Alişan, Serkan Ercan, Gülin Karaman, Selen Öztürk ve Gürsu Gür de kadrodaki diğer tanıdık simalar. İlerleyen bölümlerde İsmail Demirci ve İsmail Ege Şaşmaz da kadroya dahil olmuş sanırım.
Serçe Sarayı (Bölüm 2)
*Bunların iş de Mistresses’tan April ile Kirli Sepeti’nden Songül karışımı bir şey oldu.
*Esra Dermancıoğlu’nun karakteri bu kez kötü değil gibi derken yapıverdi yine ilk yılanlığını. Şimdilik ortalık süt liman ama ilerde devamı gelir illaki.
Serçe Sarayı (Bölüm 4)
Daha 4. bölümden tıkandı senaryo. Hiç sabır göstermeyip bölümün tam ortasında bıraktım ben de.
Kanatsız Kuşlar (Bölüm 1)
Kardeşlerim’in ilk 2 sezonundan hallice bunların durumları. Yalnız bunların halalarında Şengül kadar bile insanlık yok tabii. Dizinin tonu için ise Kırgın Çiçekler’den hallice denebilir.
Başroldeki Deniz Bolışık’ı hiç tanımıyorum ama role gitmiş gibi duruyor. Büyük kız hayat veren Melis Tüzüngüç’ün buradaki halinin Babam Sınıfta Kaldı’daki haliyle uzaktan yakından alakası yok. 4 senede ne değişmiş öyle yahu! Ortanca kıza hayat veren Gizem Güneş’i Kuzey Yıldızı’ndan tanıyorum. Ordakinin tam zıttı bir karaktere hayat veriyor burada. Seda Türkmen, Ümit Kantarcılar, Servet Pandur, Fatih Al ve Ahmet Varlı da dizideki tanıdık denebilecek diğer simalar. Öyle çok parlak bir kast yok açıkçası kağıt üstünde dizide.
Kanatsız Kuşlar (Bölüm 2)
Bu kadıncağızın büyük kız ve ortanca kız olmak üzere sadece 2 çocuğu olsaymış keşke. Küçük kız ayağa pranga. Oğlan ise aptalın teki. Çekilir dert değil.
Kanatsız Kuşlar (Bölüm 5)
Emre de Emre … Emre de Emre … ‘Erkek çocuktur ne yapsa hakkıdır.’ diyerek alttan alıp, pohpohlayıp duruyorlar şu geri zekalıyı. Ben yoruldum; bunlar yorulmadı. En küçük kız zaten embesilin teki. Bir zeka testi falan yaptırsınlar şu çocuğa. Bir diğer gereksiz de Ahmet. Tipine bakmadan …
Kanatsız Kuşlar (Bölüm 6)
Böyle bir şey için bu turuncu kafa çekilir mi, yemlenir mi? Söyle de kurtul işte çocukları! Salak salak hareketler.
Meryem (Bölüm 1)
-Salaklıkla/Enayilikle güven, sadakat gibi kavramlar arasında ince değil kapkalın bir çizgi vardır. Bu Meryem gerzeği de o çizginin ötesine hiç düşünmeden geçenlerden. Uyuz oluyorum haliyle böyle tiplere.
-Cemal Toktaş, bulmuş yine oynayacak kaypak bir karakter kendine.
-Açelya Topaloğlu, neşeli, inatçı, şapşal kızı oynamayı bırakıp ‘Kötü kadın’ rolü bulmuş burada kendine.
-Bestemsu Özdemir’in rolü ona uygun bir rol. Uğur Çavuşoğlu’nunki ve Serenay Aktaş’ınki de.
-Sema Öztürk’ü görmeyeli olmuştu baya.
-En çok Beste Kanar’ı gördüğüme sevindim dizide ama Özge Özacar’a devretmiş rolü birkaç bölüm sonra kendisi. Neyse, o da sevdiğim bir oyuncu en azından.
Meryem (Bölüm 2)
Hala susuyor, hala susuyor … Bu mal karakteri izlerken geliyorlar bana. Bir de nasıl çıkıyor bu şartlarda bu mal? Güçlü tanıdık geldi ve hooop çıktı mı? Bu ne lan böyle? Çocuk oyuncağı mı?
Meryem (Bölüm 3)
Öfff, ne inat çıktı bu kız ya! Söyle de rahatlasın herkes artık! Senin yüzünden dar alanda çekirge misali zıplayıp duruyor cibiliyetsiz savcık.
İstanbullu Gelin (Bölüm 1)
Söz konusu Zeynep Günay Tan olunca yönetmen performansında bir sıkıntı yoktu haliyle. Ama senarist performansı için aynı şeyi söyleyemem. Kız o kadar kaçtıktan sonra bağlanma süreci çok kısa oldu en basitinden. Uludağ dönüşünden sonra olanlar komple çöptü zaten.
Bu kadını (İpek Bilgin) Ezel’de de hiç sevmezdim zaten ama burada ekstra bir uyuz oldum. Zenginlik de o kadar sakil durmuş ki üzerinde.
Boran şehzadeleri. Muhteşem Yüzyıl’daki Kanuni’nin şehzadeleri üzerinden bir eşleştime yapıldığında Faruk=Mustafa, Fikret=Selim, Osman=Cihangir, Murat=Bayezid denebilir.
Şemamızı da çıkartalım hemen. Faruk İstanbullu’ya, İpek (Dilara Aksüyek) Faruk’a, Fikret İpek’e, Osman İstanbullu’ya, hizmetçi Murat’a …
Aslı Enver kadrajdayken tamam da o kadrajdan çıkınca dizi düşüyor gözle görülür seviyede açıkçası. 137 dakika da ilk bölüm için yüksek kaçtı ayrıca.
Gerçek hayat uyarlamasıymış ya! Nilüfer? Uludağ? Hangi turizmin veliahtı bu?
İstanbullu Gelin (Bölüm 2)
Özcan Deniz, Asmalı Konak’tan çıkıp yeni bir konağa girmiş. İşin özeti bu. 40 dakika daha şans verdim diziye bu bölümden. Bu anne tiplemesini, bu meymenetsizi kesinlikle çekemem ben. Ne aile yansın ne yar yansın deyip aynı yerde kıvırıp duran, annesine haddini bildiremeyen, onunla ilişkisini kesip atamayan bu Faruk’u da hiç çekemem. Benden pas.
Bir Çocuk Sevdim (Bölüm 1)
Pek güzel bir şey değil bu kız. Geri zekalının da önde gideni zaten. Allah bu Turan’a sabır versin. Teyze de hadsiz cidden. Bu tarz hikayelerde fakir ama gururlu babadan yana olmam genelde ama burada babadan taraf olasım geldi. Şu an için tabii.
Senin kızdan 2, bilemedin 3 yaş büyük be Timur! Birazcık edep diyorum! Ahu Yağtu’nun karakterine olan tavır da tam öküz tavrı. Bu kız kesin bunla evlenir bir de hikayenin ilerleyen sürecinde.
İlayda Alişan baya küçükmüş yalnız burada. İlk işiymiş bu arada.
Bir Çocuk Sevdim (Bölüm 2)
Yok yani, uyuz oldum ben bu kıza. Bakışları bile irrite ederken ağzını açıp 2 kelime edince asfalyalar atıyor benim. Her şeyi bildiğini, dünyanın şifresini çözdüğünü sanıyor 17 yaşındayken haspam! Hem mağdur hem arsız da olamazsın aga! Birinden birini seçeceksin. Hiç pişmanlık da yok bunda hiç üzüntü de. Tamam buna da okey diyeyim ama o zaman da dik duracaksın işte. Yarım ağızla söylemeyeceksin o sözleri. Bağırıp çağıracak, yıkıp dökecek, gerekirse tüm bağını koparacak ve basıp gideceksin o evden. Neyse, daha fazla katlanamam ben bu kıza. Bıraktım gitti.
Krem (Bölüm 1)
Çok iyi bir dizi değil kesinlikle ama Ece’yi izlemiş olan bu bünye bunu da izler pekala. 2009 yılı yapımı aynı isimli Rus dizisinden uyarlanmış bu arada bu.
Ebru Akel’i yıllaaaaar oldu bir yerlerde izlemeyeli. (En son Küçük Sırlar idi sanırım.) Özlemişim kesinlikle ve varlığı benim açımdan dizi adına 1 numaralı artı konumunda kesinlikle. O beyaz elbisesine de bayıldım bu arada. Larissa Gacamer’ı görmek de hoş oldu tabii. Keşke bu derece kötü bir dublaj yapılmasaymış ama kendisine. Kenan Ece’yi izlemeyeli de 10 küsur sene oldu mesela. Adamın adı, piyasadaki varlığı bile aklımdan çıkmış. O derece! Yine son yıllarda çekilmiş hiçbir dizide rastlaşmadığım Sezgin Erdemir var. Koçum Benim’deki karakteri Kovboy’u alıp gelmiş sanki kendisi bu arada. Kiralık Aşk’tan beri ortalıklarda olmayan Devrim Yalçın da Mehmet Günsür karizması yapmış resmen burada. Rahmetli Ayşen Gruda var, Hülya Şen var, Çok Güzel Hareketler Bunlar’dan Aydan Taş var. Halit Akçatepe de katılmış ilerleyen süreçte sanırım ekibe. Hiç fena değil yani kadro. Duygu Yetiş’i saymazsam tabii. Yalnız bu da ne kilo vermiş ilerleyen senelerde. Gerçek hayatında da dizideki kadar olmasa da sağlam bir dönüşüm geçirmiş kısacası.
Krem (Bölüm 2)
Yarım saat kadar şans verdim bu bölüme de ama yok akmıyor dizi. Bıraktım gitti.
Çifte Saadet (Bölüm 1)
Koca bölümü köşe kapmacayla geçirdiler. Genel olarak bakıldığında eğlenceli geçtiği de söylenebilir ama 1-2 bölüme tıkanır bu hikaye.
1 numarayı daha fazla önemseyip 2 numarayı ondan saklamaya çalışmaları hoşuma gitmedi. Tam tersi olmalıydı bana göre. Bir saf tutulacaksa benim safım belli: 2 numaradan tarafım.
Çifte Saadet (Bölüm 2)
Perihan’ı hiç sevemedim ben cidden. Cahil, gerzek, ayarsız … Metin’den de fena halde soğum iyice bu bölüm. Büyük kız ve büyük oğlandan da soğudum. Hülya ve küçük kızı sevdim ben sadece bu saadetlerden.
Çifte Saadet (Bölüm 3)
Perihan da Perihan … Perihan da Perihan … Yıl-dım! 25. dakika itibariyle daha fazla dayanamayıp bıraktım diziyi.
Meryem (Bölüm 6)
Bir çekirge en fazla kaç defa zıplayabilir? Bu Oktay çekirgesi rekora koşuyor resmen. Başını küçükken ezmeyenler utansın.
5-6 bölüm Meryem’in aptallığına/sadakatine küfür ettik. Şimdi de sıra Savaş’a geldi ha? İşimiz yoksa bir o kadar bölüm de onun aptallığına/sadakatine küfür edeceğiz şimdi.
Meryem (Bölüm 8)
Naz karakterinde 2. oyuncu değişikliği. İlk 4 bölümde Beste Kanar vardı, sonraki 3 bölümde Cemre Polat’ı izledik. Bu bölümde ise Özge Özacar devraldı rolü.
Meryem (Bölüm 9)
Son 2 bölüm hiç tat vermeyince bıraktım bu bölümün ortalarında.
Masum Değiliz (Bölüm 6) (FİNAL)
Kızcağızı bir plan dahilinde tavladığını hiç düşünmemiştim açıkçası. Ne diyeyim; senden korkulur Emir.
Bu bölümle değil de bir önceki bölümle veda etmiş olmalarını tercih ederdim ben şahsen.
Çok iyi bir dizi değildi elbette ama izlendi bir şekilde kadrosunun da hatırına.
Ayşin Yeşim Çapanoğlu ile bu dizide tanıştım ve pozitif bir izlenim yarattı. Beninin de etkisiyle bana hafiften Seda Akman’ı anımsatan Dilhan Naz Özgülüş ile tanışmaktan da memnun kaldım. Rolü küçük kaldı tabii. Oya Unustası ile hasret giderme fırsatı yakalamak da güzeldi elbette. Sadece son 2 bölümde görmüş olsak da Ecem Karavus ile hasret gidermek de hoş oldu denebilir.
Koca Koca Yalanlar (Bölüm 4)
Tuğçe Karabacak’a bayılıyorum, Sude karakterini izlerken de acayip keyif alıyorum ama sırf yaklaşık 2.5 saatlik ekstra uzun bölüm sürelerini dolduracağız diye gereksiz gereksiz akrabalarla doldurdular resmen diziyi son 2 bölümde. Dört kişilik arkadaş tayfanın sahneleri bile zorlama hale gelmişken kaynana, kayınbaba, hala, dayı falan iyice ettiler dizinin içine. Haliyle bu bölümün ardından bırakmaya karar verdim. Ama Sude’yi cidden çok özleyeceğim. Sırf bu karakter üzerinden bir internet dizisi yapmış olsalar harika olurmuş var ya! Tuğçe Karabacak’a ek olarak çocuk oyunculardan Doğa Zeynep Doğuşlu’ya da kanım kaynamıştı bu arada.
Kanatsız Kuşlar (Bölüm 7)
‘Sana da çocuklarına da …’ dedirtecek kıvama geldi iyice. Otu boku saklayacağım diye kırk takla atıyor Nefise. Çocukları ne halt yerse yesin kabul ediyor saniyesinde. Büyük kızı iki adamı idare etmeye devam ediyor utanmadan. Ortanca kızı zengin oğlan delisi olmuş durumda. Aptal oğlu başını belalara sokmaya doyamadı dizinin en başından beri zaten. Küçük kızı ise herhangi bir zeka belirtisi göstermemeye devam ediyor. Bunu besleyeceğine kedi-köpek besle daha iyi. Yeter, doydum ben bu geri zekalılara. Bölümün sonlarına doğru bıraktım gitti.
Cennet’in Gözyaşları (Bölüm 1)
*Aradan 24-25 yıl geçmiş ama kadın hiç yaşlanmamış. Aksine birkaç yıl gençleştiği bile iddia edilebilir. Ben sizin yapacağınız işi … Çok mu zordu cidden gençliğini oynaması için başka bir oyuncu bulmak?
*Bu kadının 24-25 yıl önceki bu hareketinin tek bir açıklaması olabilir benim vicdan muhasebemde: Cennet’in bir tecavüz çocuğu oluşu.
*Gereksiz sayıda fazla tesadüf mevcut hikayede. Komik kaçıyor bu kadarı.
*Geçenlerde Bir Deli Rüzgar’da izleyip sevdiğim Almila Ada hatırına katlanıp sonunu gördüm bölümün. Yoksa cidden izlenilebilitesi olan bir dizi yok ortada.
*Ebru Destan’a Survivor sonrasında hiçbir yerde rast gelmemiştim. Fena olmadı onu da görmek.
*Esra Ronabar’ı baya itici buldum yalnız. Barış Falay’ın eşiymiş kendisi. Yakıştıramadım hiç Falay’ın yanına. Ondan daha iticisi de Zehra Yılmaz’ın karakteri Melisa oldu elbette. Ağzını her açışında geldiler bana. Geçenlerde Sudan Bıkmış Balıklar’da izlediğim Yeliz Aytar’ı kime benzettiğimi düşünüyordum ama aklıma gelmemişti. Benzettiğim kişi Zehra Yılmaz imiş. Yeliz Aytar, ondan daha hoştu tabii.
Yukarıda da belirttiğim üzere oldukça kötü bir dizi buldum karşımda. Elbette devam etmeyeceğim.
Kardeşlerim dizisi misali peşi sıra gitti bunlarınkiler de. Amaca-yenge de yok bunlarda. Hala var ama o iş de sıkıntı. Beşi de kız. 1 tane bile erkek kardeş yok. Sadece 1 tanesi 18 yaş üstü. En küçüğü 6 yaşında.
Bu tarz durumlarda eli ayağı bağlayan bir etmen olacağı için ufaklığı Çocuk Esirgeme Kurumu’na vermek en akılcı tercih olur ama bunlar da o seçeneği pas geçecek gibi duruyor. Ufaklığa da pek ısınabildim diyemem bu arada. Kanatsız Kuşlar’daki ufaklık misali bu da … Hande Soral’ın karakteri Armi’nin atarın altını biraz kısması gerektiğini düşünüyorum. Huysuz ihtiyar Hulusi’nin ne derece gerekli bir karakter olduğundan emin değilim. Sapık sapık da bakıp gülümsemez mi bir de? İlk başta çocukların annelerine ağzının suyunun aktığını zannetmiştim ama 15’lik ortanca Yeliz’e kaydı gibi ibre. Ama bu da yanılsama çıkabilir. Tam çözemedim henüz ben bu moruğu.
Küçük Kadınlar (Bölüm 4)
*Ortalık sapıktan geçilmiyor. Şimdi de enişte vakası çıktı başımıza.
*Bu ortanca da fazla saf yahu!
*Kimsenin ‘Hangi karakol?’ diye sorduğu yok. Dizilerin genel problemi aslında bu. Karakol, hastane bilme/bulma konusunda müneccim bizim dizi karakterlerinin hepsi.
Küçük Kadınlar (Bölüm 24)
Elif, en yapılmaması gereken şey neyse onu yapmaya meyilli bu son olayda da olduğu üzere. Yoruyor aldığı ve almadığı kararlarla sürekli olarak. Armi, tam bir boş teneke. Sürekli olarak gereksiz gürültü çıkartıyor. Yeliz, kolay kanıyor. Sonunu pek düşünmeden yola çıkıyor. Cansu desen ayrı bir dert. Bilge ise adı gibi bilge bir çocuk. Ailenin en aklı başında, en olgun üyesi. 3 yaş büyük olsa bu ailenin reisi olurdu kesin de yaşı küçük diye kimsenin pek salladığı yok şu an onu.
Küçük Kadınlar (Bölüm 34)
*Geçen bölümde fark edememiştim ama Ayaz karakteri ile diziye dahil olan kişi Birkan Sokullu imiş. Baya toy tabii burda. Ses de kendi sesi değil burada tabii.
*Şu kıl Elif’in diziden çıkacağı bölümü iple çekiyorum.
*Bade’ye salça olan şu geveze adam da aşırı yoruyor beni. Nerden soktular şunu diziye?
*N’aptı şimdi bu Ali manyağı? Böyle arkadaş düşman başına. Keyfi zarar verdi bildiğin ona yardım eden arkadaşına.
Küçük Kadınlar (Bölüm 39)
-Elif için;
Timuçin mi? Ali mi?
Bence Timuçin. En başından beri durum bu. Ama senarist Alici işte. Timuçin’i pisleme çalışmalarına başladı ufak tefek bir süredir. Yakında saçma sapan bir büyük hamle daha yapıp komple pis altında bırakır kesin bu çoc’cazı.
-Armi için;
Utku mu? Araz mı?
Bence Araz. Armi ve Utku arasında en başından beri fiziksel bir çekim görmüyorum ben. Ayrıca Utku’nun şu okul arkadaşı olan kız Armi’den katkat daha çekici bir kız yani. Utku ona da çok büyük bir hıyarlık etti gerçi ama. Armi gibi sürekli olarak sorun yaratan bir kız için Araz gibi hafiften belalı ama tatlı da bir tip daha uygun bir tercih olur bence.
Mete Horozoğlu da katıldı bu bölüm diziye. Katılmasaydı keşke. Dizideki Karadenizli tipleme sayısı iyice çoğaldı. Yoruyorlar hepsi de. Ali, zoraki manitası, onun abisi, Bade’nin geveze eskisi … Hepsi birden defolup gitsinler istiyorum diziden.
Ayrıca Bilge’nin gazetecilik sınıfı üyeleri kapsamında Burak Serdar Şanal dahil oldu diziye. Seçil rolündeki kız da tanıdık geldi biraz ama onu çıkaramadım işte.
Küçük Kadınlar (Bölüm 40)
Derken …
Elif’ten ‘Aptallıklar Kuşağı’ serisi devam etti. Her zaman en yapılmayacak şeyleri yapmayı nasıl beceriyor bu mal?
1- Gördün ki adam körkütük sarhoş niye giriyorsun o eve?
2- O adam bir şey anlayacak halde mi ki o konuşmayı yapıyorsun? Başka zaman mı yok?
3- Öyle bir muhitte öyle bir motele niye gidiyorsun?
Küçük Kadınlar (Bölüm 41)
*Kesin
kalmıştır Elif. O hikaye oraya evrilmezse şaşırırım cidden.
*Ayça Bingöl dahil oldu bu bölümde de. Bakalım Öyle Bir Geçer Zaman Ki ekibinden başkaları da ziyaret edecek mi ilerleyen süreçte?
Küçük Kadınlar (Bölüm 44)
*Bizim dizilerdeki
hiç bitmiyor. Bir kere de şaşırtın beni ulan!
*Toydur dedik, aptaldır dedik ne hata yaptıysa affettik şu ana kadar ama iyice bokunu çıkardı bu Yeliz artık.
Küçük Kadınlar (Bölüm 52) (Sezon Finali)
72.000 TL hastane faturası mı olur lan? Sene 2009. Günümüze vurduğumuzda yaklaşık 2 milyon TL denebilir. Yuh ki ne yuh yani!
Küçük Kadınlar (Bölüm 53)
Özge Borak ve Simge Selçuk takviyeleri ile açtık yeni sezonu. Özge Borak, başrol belli ki. Simge Selçuk’un rolü daha küçük gibi. Özge Borak’ın karakteri Eylül, tam bir erkek Fatma. Bizimkilere abla figürü olarak ayrılan karakterin boşluğunu doldurması için getirilmiş. Ekin Türkmen dışında Karadenizli tayfa da çıkmış görünüyor diziden. Ayça Bingöl, Birkan Sokullu ve Ebru Helvacıoğlu da gözükmedi ilk bölümde. Onlar da çıkmış olabilirler.
Küçük Kadınlar (Bölüm 55)
*Elde Var Hayat dizisindeki Duru isimli sevimsiz karakteriyle anımsadığım Duygu Keser katıldı bu bölümde diziye. Buna da dublaj yapmışlar sanırım.
*16 yaşında daha bu.
*Söyle Ali defolup gitsin. Sen niye ayrık ot misali tek başına kalıyorsun o boktan mahallede?
Küçük Kadınlar (Bölüm 75)
Bu bölümün sonlarına doğru iyice sıkılıp bıraktım. Özge Borak hiç olmadı bu diziye. Armağan desen ilk sezon kadar bile verim vermedi. Halayı, enişteyi falan özler hale geldim bu sezon. Senaryo iyice yetersizlesti.
Aşk Laftan Anlamaz (Bölüm 1-2)
Bir romantik komedi dizisi izleme ihtiyacı hasıl oldu bende. Bu yaz dönemini yaz dizisi olmadan geçirince tabii. Buna şans vereyim dedim ben de. Yardırdığı yok ama izleniyor şimdilik.
Burak Deniz’i, Merve Çağıran’ı, Elif Doğan’ı, Demet Gül’ü ve Tuğçe Karabacak’ı izlemeyi severim. Özcan Tekdemir’in Kara Para Aşk’ta minnak bir avukat rolü vardı ama onun dışında hiçbir yerde izlemedim kendisini. Ama sevdim buradaki rolünü. Daha önce Güneşin Kızları ve Sen Çal Kapımı’da izlediğim Hande Erçel’i ise pek sevmem. Gereksiz seviyede atar gider içeren burnu büyük rollere hayat verir ki burada da durum farksız.
İpek ve Aslı’nın hikayedeki motifi, Hayat’ın 2 omzu üzerinde konumlanmış şeytan-melek tasviri yorumlaması. Biri negatif, diğeri ise pozitif yaklaşımlarda bulunmakta her olaya. Hoşuma gitmedi diyemem. Şeytan tasviri, melek tasvirinden daha önde ve daha işlevsel tabii şu an için.
Aşk Laftan Anlamaz (Bölüm 4)
Alp Navruz çıktı bölümün içinden. İlk ekran tecrübesiymiş bu. Pek sevmem kendisini. Burada da sevimsizin teki yine. 3 bölümlük gözüküyor rolü Allahtan.
Didem dururken Hayat’a tav olacak adam da bana pek gerçekçi gelmiyor. At gibi hatun maşallah Didem. E peşinde pervane de! Daha ne olsun? Ben pozitivist, tatlı kızımız Aslı’yı da hiç düşünmeden Hayat’a tercih ederim bu arada.
Aşk Laftan Anlamaz (Bölüm 8)
Önceki 2 bölümde yapılan saçma sapan hamlelerle düşmüştü seviye. Bu bölüm iyice sıkıldığımı fark ettim ve 20. dakika gibi bıraktım gitti.