Chesapeake Shores — tanıtım
92 yorum rpdi 31 Ağustos 2016 09:02
Hallmark Channel, 22dakika’cılar olarak pek aşina olmadığımız bir Amerikan kablolu kanalı. Ailelere yönelik yapımlarıyla bilinen; daha çok aile ve romantik gibi türlerde çıkardığı pembemsi TV filmleri ve mini dizileriyle öne çıkan bir kanal. Risk almayıp düşük maliyetli ve klasik işlere imza atarak televizyonculuğa gayet minimalist yaklaşan, küçük ve kendi halinde bir platform kısacası. Orijinal dizileri genelde önce TV filmi olarak çıkıp ilgi görmesi halinde sezona dönüşen dizilerden oluşuyor.
İşte bu kanal, son olarak 14 Ağustos’ta Chesapeake Shores‘u bizlere getirdi. TV filmi olmadan direkt 9 bölümlük ilk sezonuyla izleyici karşısına çıkan bu drama neymiş, ne değilmiş merak ediyorsanız buyurun yazının devamına.
HAKKINDA
Sherryl Woods‘un aynı adlı kitap serisinden uyarlanan bu Amerika-Kanada ortak yapımı aile draması, TV filmi olarak başlamasa bile ilk bölümü bir TV filmini aratmayarak 1 saat 21 dakika sürüyor. Diğer bölümler ise 42 dakika civarında. Arkasında daha önce Chicago Hope, Hawthorne ve The Client List gibi dizilerin mutfağında yer almış olan John Tinker‘ı görüyoruz. 8 bölümlük sezonun ne zaman biteceği ve yeni sezonu olup olmayacağına dair bir bilgi şimdilik yok.
KONU
Neredeyse her jenerasyondan bir birey barındıran geniş bir aileyi merkezine koyan dizi, Abby O’Brien’ın (Meghan Ory) etrafında şekilleniyor.
New York’ta yaşayan, iyi bir kariyer inşa etmiş; diğer yandan yeni boşanan ve iki çocuk annesi olan 34 yaşındaki Abby, kız kardeşinin bir meselesini çözme vesilesiyle ailesini ziyaret etmek için uzun yılların ardından memleketi Chesapeake Shores’a döner. Bu ziyarette geçmişiyle yüzleşmesi kaçınılmazdır. Veda bile etmeden terk ettiği lise aşkı Trace (Jesse Metcalfe), anlaşması güç babası Mick (Treat Williams) ve çok sevdiği büyükannesi Nell (Diane Ladd) ile tekrar bir araya geldiğinde Abby, kariyerinin peşinde koşarken kendini ve annelik görevlerini aksattığını fark edip Chesapeake Shores’a tamamen geri dönmeyi düşünür. Tabii bunu yaptığında burada işler tamamen yolunda gidecek, dertsiz tasasız yaşayacak gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. Çünkü her bir üyesi kendi problemleriyle boğuşan ve ona ihtiyacı olan çok büyük bir aileye sahiptir.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Abby O’Brien (Meghan Ory)
8 yaşında ikiz kızları olan bekar anne Abby, memleketi Chesapeake Shores’u genç yaşta üniversite için terk etmiş ve zamanla iş yaşantısında hızlı bir yükseliş sağlamıştır. Özel bir araştırma şirketinde, finansal analistlerin patronu olarak çalışmaktadır. Küçüklüklerinden beri başı sıkıştığı her anında yanına koştuğu sersem kız kardeşine yardım etmek için bir hafta sonu evine döner. Burada kusursuz gibi görünen yaşantısının aslında çok sıkıcı olduğunu, sürekli bir plana göre hareket etmenin ne kadar aptalca olduğunu fark eder.
Eski erkek arkadaşıyla karşılaştığında iyi bir birlikteliği tekrar kurabileceğini düşünür. Ailenin diğer üyleriyle sorunları bitmeyen işkolik babası Mick ile arasını düzeltebileceğine inanır. Belki de burada bıraktığı eski hasarları tamir etme zamanı gelmiştir.
Karakteri, Once Upon a Time ve Intelligence gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Meghan Ory canlandırıyor.
Tracey Brian (Jesse Metcalfe)
Tracey, Abby’nin onu yüzüstü bırakışını unutmayan eski erkek arkadaşıdır. Abby, Tracey’nin kasabayı hiçbir zaman terk etmeyeceğinden ve onu da beraberinde burada tutacağından korkmuştur. Hayallerini küçümsemiş ve onu beklenmedik bir şekilde terk etmiştir.
Tracey bir zamanlar müzisyen olma çabasında olsa da şimdi müteahhit olarak çalışmaktadır ve o da kendi yaşamını gözden geçirmektedir.
Döndükten sonra Abby’ye hafiften gardını alsa da kısa bir süre içinde zamanla ona karşı hissettiği gibi davranmaktan korkmamaya başlar.
Karakteri Desperate Housewives, Chase ve Dallas (2012) gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Jesse Metcalfe canlandırıyor.
Mick O’Brian (Treat Williams)
Abby’nin babası Mick; inatçı, kendi bildiğini okuyan, kendini böyle yetiştirmiş, ne bahane üreten ne de bahane kabul eden biri. Başarılı bir müteahhit olan ve uzun saatler çalışan Mick, bu yoğun iş yaşantısı nedeniyle ailesini boşlamış ve karısı Megan tarafından terk edilmiştir. Çocuklarını büyütmesine annesi Nell yardım etmiştir.
Karakteri Everwood ve Chicago Fire gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Treat Williams canlandırıyor.
Nell O’Brian (Diane Ladd)
Ailenin reisi diyebileceğimiz en yaşlı üye Nell, sıcak ve bilge bir anne. Megan, Mick’i terk edince çocukları o büyütmüştür. Ailenin hala tamamen kopmamasında en önemli etken olduğu söylenebilir.
Karakteri en son Joy‘da izlediğimiz Diane Ladd canlandırıyor.
Megan (Barbara Niven)
Abby’nin 17 yaşında olduğu sırada ailesinin sorumluluğundan kaçan annesi Megan, şimdi Manhattan’da yaşamaktadır ve bir müzede çalışmaktadır. Abby ve torunlarıyla irtibatı koparmamıştır ama aileden geri kalan herkesle 17 yıldır hiç görüşmemiştir. Mick onu Chesapeake Shores’a çağırdığında eski yaraların tekrar açılması kaçınılmazdır.
Karakteri Barbara Niven canlandırıyor.
Jess O’Brian (Laci J Mailey)
Abby’nin en küçük kardeşi Jess, çok konuşan, çok enerjik, sürekli yaptığı işi değiştiren biri. Parayla ilgili karıştığı bir beladan her zaman olduğu gibi kardeşi tarafından kurtulacağına inanıyor.
Karakteri Falling Skies ve Supernatural’dan tanıyabileceğiniz Laci J Mailey canlandırıyor.
Bree O’Brian (Emilie Ullerup)
Abby’nin bir diğer kardeşi. Evhamlı ve hiddetli biri. Bir tiyatro senaristi ve işe ilk giriştiğinde çok sağlam başarılar elde edip eleştirmenlerin övgülerini toplasa da ilerleyen zamanlarda bu başarısını devam ettirememiş. Yüksek egolu bir yönetmenle pek yolunda gitmeyen bir ilişkisi var.
Karakteri Sanctuary’den tanıyabileceğiniz Emilie Ullerup canlandırıyor.
Abby’nin erkek kardeşleri Kevin ile Connor ise Brendan Penny (Motive) ve Andrew Francis tarafından hayat buluyorlar.
YAZARIN NOTU
İtiraf etmeliyim ki -When Calls Heart ve Signed, Sealed, Delivered arada gözüme ilişip dursa bile- Hallmark, çoğunuz gibi benim de radarımdaki bir kanal olmadığından normal şartlarda bu diziye balıklama atlamazdım. Fakat başrolde sevdiğim iki kişi birden olunca (Kırmızı Başlıklı Kız bir dizide başrolde! ) kayıtsız kalamadım kaçınılmaz olarak. Ayrıca aile olsun, romantizm olsun; sıcak, samimi, yeri geldiğinde duygusal ve ağlak dramaları seven bir bünyeye sahip olduğum inkar edilemez. İşte bütün bunlara dayanarak diziye girerken “Olağandışı derecede kötü çıkmazsa severim.” diye tahmin ederek girdim ve öyle de oldu. Şimdilik yeni bir şey sunmasa da gayet klasik ve klişe devam etse de türünün eli yüzü düzgün, ortalama diyebileceğimiz bir örneği. Uzaktan göründüğü kadarıyla ne vaat ediyorsa o. Ne eksik, ne fazla…
Çok satan bir kitap serisinden uyarlandığı için malzemeleri olduğunu ve çabuk sıkmayacağını tahmin ediyorum. Ayrıca reytingleri kanalına göre iyi olduğu için devam onayı alacağını düşünüyorum.
İlginizi çektiyse ve deneyecekseniz iyi seyirler…
FRAGMAN
yorumlar
İlk kısa haberini hazırladığım andan beri radarımda olan bir dizi Chesapeake Shores. Seviyorum bu tarz yormayan, pembemsi sade işleri ben. Kadrosu da gayet sempatik. İzlemeyi çok istesem de Türkçe altyazısı çıkmadığı, ya da dizisiz kalmadığım sürece bulaşmayı düşünmüyorum şimdilik. (Bu 2 seçeneğin de kısa vadede gerçekleşeceğini düşünmüyorum.)
Dün ortam kütüphanesinde fotoları görünce @aytackara hazırlıyordur muhtemelen diye düşünmüştüm, senin hazırladığını görünce şaşırdım biraz. Yazı için eline sağlık. @rpdi
Benden başka sesini çıkarmadan izleyen birisi daha varmış, sevindim. Dün gece de üçüncü bölümü izledim.
Yazar Yorumu kısmına katılıyorum. Genel olarak klişe ve basit gitse bile sakin bir şekilde izleyebiliyorsun, tam bir tatlı aile draması gibi bir şey. Sezon da sekiz bölüm zaten, bir sürü de kitabı varmış.
Oyunculuklar gözüme batar diye bekliyordum, onun olmaması asıl güzel olan şey oldu.
Eline sağlık yazı için.
@pirate En azından hislerin biraz olsun doğru çıkmış Ben anca sezon finalinden sonra yapardım.
Meghan Ory icin belki izleyebilirim zamanla. Konusu gayet guzel.
3. kez, “ah be kırmızı başlıklı, ne işin var Hallmark kanalında” deyip gidiyorum. Kendini harcıyorsun böyle işlerle
Teşekkür ederim. Son 2 haftadır yorumları düzenli takip edemiyorum. Bu diziyle ilgili konuştuğunuz yorumları bulamadım (kısa haberine ve Ağustos yenilerine baktım yoktu) Kimse izlemedi herhalde, ne zamandır da tanıtım yazmıyorum deyip yazıverdim dün. Yazıda da dediğim gibi türüne meraklıysanız bir deneyin. Fena değil.
Kimse konuşmadı başladığından beri. Ben sezon finalinden sonra gelirim herhalde diyerek bilerek susuyordum.
ben seviyorum bu sistemi devam etmezse piç gibi ortada kalmıyor izeyici mini dizi ideal formatım ztn devam ederse ne ala
hep içimde kalmıştır mesela yıllar önce october road
hallmark’ta olsaydı sonu öyle facia olmazdı.
Geçen kafama esti bu diziye başladım. Karşımda beklediğimden çok daha iyi bir aile dizisi buldum. Aslında dizi ilk bölüm zorla izleyiciye çok fazla romantizm vermeye çalışmış. Oraları ben çok fazla chessy buldum. Ama ilk bölümden sonra dizi aile üstüne yoğunlaşınca iş çok güzel dengeleniyor. Hatta bence şu anda dizinin en kötü yanı diziye ilk bakışta zaten farkedilen 2 başrolün olayı. Dizinin asıl cevheri diziye ismini veren Chesapeake Shores kasabası ve ailede. Tabi romantizm kısımları da olsun ama gelecek bölümlerde dizi asıl güçlü olduğu yanı unutmazsa güzel olur.
Yaz biterken araya bu tarz basit bir dizi almak güzel olabilir sizin için. Tamam dizide klişeler var ama kasaba ve aile yönüyle pişman etmez diye düşünüyorum. Dizi hakkında bi karara varmanız için de en azından ilk 2 bölümü izlemenizi tavsiye ederim.
Dizinin jeneriği
Altyazılarını çeviren bir yer çıkmış. İlgilenenlerin haberi olsun. Bulmamazsanız özelden sorabilirsiniz.
@rpdi Bu tanıtım olmasaydı böyle tatlı , romantik , samimi bir diziyi izleyemezdim sanırım , çok sağol
İlk bölüm yorumum
İlk bölüm biraz uzun olduğundan gözüm korkmuştu ancak karakterler çok iyi anlatılmış bütün aileyi çok sevdim gerçekten bölümün çoğunda yüzümde bir gülümse vardı . Meghan OUAT dizisinden tanıyorum ve çok seviyorum ve bu diziye de çok yakışmış dizide ki karakterler zaten mükemmel bir uyum içinde umarım 2.sezon onayını alır ! İzlemeye devam
İkinci Bölüm Yorumum
İlk bölümden sonra çok kısa geldi , zaten bu bölümde ilk bölüme göre tempo yüksekti bide ilk bölüm hakkında bahsetmeyi unutmuştum burada bahsedeyim Müzikleri çok hoş . Dizide çok fazla olay olmuyor ancak karakterlerin nerdeyse hepsini sevince 3-4 sezon devam ederim ama bir tık üstüne çıkması lazım şuan samimi ve romantik teması dışındı pek bir şey vaat ettiğini söyleyemem ya dram yada komedi unsurunun üstüne gidilse daha iyi olabilir belki . Bölüm puanım : 8.0
Reca ederim.
Aklıma gelmişken: Yazıda 8 bölüm demiştim ama daha fazla. Tam olarak kaç belli değil. En az 9 olduğunu biliyoruz.
@rpdi: Chesapeake Shores’un türkçe alt yazısı çıktı mı yoksa hazırlanıyor anlamında mı yazdın annem için arıyorum da bulamadım bir türlü
(ayrıca özel msj yolamayı bilmiyorum bu platformda )
Ekranın sağ tarafında bir yerde kullanıcı adının hemen yanında “Postane” diye bir şey var, tıkla ona. Yeni mesaja tıkla sonra, kişiyi yazdıktan sonra entera basmayı da unutma. Gerisini halledersin zaten.
Bir dizi izleme sitesinde olduğunu konuşmuştuk sanki.
Evet izleme sitesi. Ben postanene bırakırım şimdi linki. Kırmızı oluyor, görürsün zaten.
Futon “the series will launch with a two-hour movie, followed by eight one-hour episodes” demiş. Çift bölüme 1 deniyorsa 9’da bitecek görünüyor.
Ben bu diziye gün geçtikçe alışmaya başladım, sezon biraz daha devam etse izlerdim yani ama fragmana bakarsak 9. bölüm sezon finaliymiş.
1×09 (Sezon finali) üzerine:
Sezonun genel ayarında bir bölümle sezon finali yapmış, az daha sürse itiraz etmezdim. İnsanı yormadan tatlı tatlı ve fazla da acele etmeden anlatıyordu işte derdini.
Umarım ikinci sezon onayını alır.
Sezon finaline yeni vardım. Biraz daha süründürseymişim keşke, özlerim ki ben bunları. Başta “olsa da olur olmasa da” kafasıyla izledim ama şimdi iptal olursa yıkılırım seviyesine geldim. Güzeldi be…
Vaat ettiği sıcaklığı veriyor. O yüzden kusurlarını çok rahat görmezden gelebiliyorum. Her şeyi o kadar güzel ki, bakmaya doyamıyorsun. Mekanları, renkleri, oyuncuları… Müzikleri falan huzur veriyor.
Başka Halmark dizilerine de bulaşacağım kesinlikle. TV filmlerinden de gözüme kestirdiklerim oldu. Belki bir Halmark dizileri dosyası falan yazabilirim.
İzleyeceklere tavsiyem yazı özlediğiniz kara kış günlerinde izleyin. Ocak’ta falan.
hepiniz hemfikirseniz, bende birşey var…
tırnağına kadar, herşeyi yapma olan, sabah koşusuna bile takma kirpikle çıkan bir başrol (ne rol kesme, o ayrı) oyuncusunun olduğu diziden nasıl sıcaklık, samimiyet aldınız, ben anlamıyorum…
hakkikaten; what’s wrong with me ?…
S01E01
*Ben daha eğlenceli bir şey bekliyordum ama fazla trajik bir şey çıktı bu. Biraz hayal kırıklığı oldu benim açımda bu ayrıntı. Umarım diğer bölümler daha faza eğlenceli sahne içeriyordur.
*Ben Jesse Metcalfe’in gözüme batmasını beklerken gözüm batan isim Meghan Ory oldu. Çok soğuk, sempatiklikten uzak buldum kendisini. Bu tarz yapımlarda daha sıcakkanlı, daha sempatik, güldüğünde yüzünde güller açan, hayranlık bırakan başrol hatunlar kullanmak gerekir Kapılıp gitmek gerekir başrol hatunun rüzgarına..Bu hatunda bu ışığı pek göremedim dürüst olmak gerekirse ben. Oyunculuk açısından da sınıfta kalmış bana göre. Biri jest ve mimik nedir öğretsin bu hatuna.
*Treat Williams, dizi içi çok büyük bir artı olacak gibi druuyor.
*İki kız kardeşi de sevdim. Oldukça doğal ve sempatik duruyorlar. Özellikle Laci J Mailey’nin enerjisine bayıldım. Umarım Ory’den biraz zaman çalıp bu ikisine hak ettikleri süreyi vermişlerdir ilerleye bölümlerde.
S01E04
En çok seve seve, en içime sine sine, en fazla eğlenerek, hikaye ve diyaloglar açısından da en fazla beğenerek izledim bölüm bu oldu. 3. bölüm pek sarmamıştı, o yüzden iyi geldi bu bölüm.
*Şu ana kadarki en eğlenceli bölüm buydu kesinlikle. Melankolik havadan biraz çıkmak iyi geldi cidden. Bölümün eğlenceli geçmesinde favori 2 karakterim Jess ve Bree dışında yeni kızın da payı olduğunu itiraf etmem gerek. Hemencecik kanım kaynadı kıza. Hoş geldi, sefalar getirdi. #TeamLeigh
*Yeni kızın gelişi Trace’in hikayesini de biraz renklendirmiş oldu. Nashville’de ne olduğunu merak etmezken eder oldum Leigh sayesinde. Hatunun saçlarına bayıldım bu arada.
*Abby’nin kızlar annelerine hiç çekmemiş, ikisi de birbirinden sempatik.
*Abby dışında anneye de bir türlü ısınamadığımı ve Connor’a ileri seviyede uyuz olduğumu da belirtmeden geçmeyeyim.
*Dizideki en çok sevdiğim şey, mekanlar ve renkler. Bu kasaba gerçekten cennetten çıkma bir yer. Ve O’Brien ailesi bu cennetin kaymağını yiyenlerin başında geliyor. Şu an o kadar fazla O’Brien olmak istiyorum ki anlatamam. Sayın Mick O’Brien; Jess ve Bree’ye talibim!
S01E09 (Sezon Finali)
4. bölümden sonraki en kayda değer bölüm bu oldu herhalde.
Hikaye açısından vasatı aşamadı kesinlikle dizi. Öyle bayıla bayıla izlediğim bir dizi olamadı haliyle. Ama yukarıda da belirttiğim üzere göz alıcı renkleriyle, cennetten çıkma mekanlarıyla, Jess ve Bree’nin güzelliği ve tatlışlığıyla bağladı dizi beni kendine. Ben de bırakmaya kıyamadım bu sebeple ve sezonun sonunu getirdim. İkinci sezonu da yine aynı faktörler dolayısıyla izlemek niyetindeyim. Hikaye olarak da daha iyi seviyelere gelebilse keşke 2. sezonunda!
2×01 üzerine:
Aynı şekilde geri dönmüş. Bu dizideki canlı renkler ve mekanlar olayını seviyorum cidden. Böyle devam edelim please, thnaks.
İlk bölümden daha iyiydi.
Jessica Siposcuğumun bu sezon bizlerle olacağını biliyordum ve giriş yapacağı bölümü heyecanla bekliyordum.
S2 Poster
S02E05
Britt Irvin, Danielle Clayman karakteri ile güzel bir giriş yaptı diziye. Trace ve Leigh’in Nashville sahneleri keyifliydi yine. Ne iyi, ne kötü, orta karar devam ediyor dizi işte.
Hatunların kafalarındaki bulanıklığı gidermeye çalışma ve ne istediklerine karar verme bölümü oldu.
*Gülümsediğinde kalbimi titreten Jessica Siposcuğuma bye-bye çektik ne yazık ki bu bölüm. Yaklaşıp yaklaşıp uzaklaşmalarını 3 yıl önce vefat eden ölü bir asker eşe sahip olmasına bağladılar. Özleyeceğim o güzel yüzünü.
*Bree en ne istediğini bilmeyen hatun konumunda bir süredir. Bu bölüm de bir değişiklik yoktu açıkçası.
*Jess ve David’i sonunda çift yaptık. O gülen gözler hep gülmeye devam etsin.
2×09 üzerine:
Sezon finali olsa ucu kapalı bitti derdim. Sevgi pıtırcığı gibiler zaten.
Devamını haberi gelse keşke.
Ekranların renklerin göz alıcılığını en iyi kullanan dizisinin bir sezonunun daha sonuna geldik. Hikaye olarak yardırmasa da başka faktörlerle kendini izleten bir dizi olmaya devam ediyor.
Chesapeake Sahilleri’nin huzur veren güzelliğini, Jess, Bree, Leigh ve Sarah’yı epey özleyeceğim yokluğunda. Umarım 3. sezon onayı alır.
*David’in zengin çıkması sürpriz olmadı.
*Bree, bu sezonun ayarsız karakteri oldu. Ve ayarsızlığını sezon finalinde de gösterdi. İngiliz’i niye postaladığını anlamlandırmak güç.
*Mick ve kardeşi arasındaki çekişmeden sez boyunca hiçbir şey anlamadım ve ilgimi de çekmedi açıkçası. Bir süre sonra kafamı başka yere çevirmeye başladım bu ikisinin sahnelerinde.
*Bölümün en büyük artısı ise diziden ayrıldı sandığım Jessica Siposcuğumun dönüşü oldu elbette.
Ucu kapalı ve tatlı bir şekilde sezonunu kapatıp gitmiş.
* Birlikte olan çiftleri ayırdılar, ayrı olanı birleştirdiler. Hani itirazım olduğundan değil, gülmedim değil artık.
3. sezon olursa -ki olsun- görüşürüz.
S3 Promo
S3 Poster
S03E01
Her zamanki ayarda bir bölümle dönmüş. Pek bir şey olmadı diyebilirim. Sarah ve Leigh dahil herkesi gördük azar azar. Dizinin hatun kadrosunu özlemişim genel olarak.
3×01 üzerine:
Her zamanki sıcaklığında dönmüş. Her karakter için bir şeyler oldu ama sanki çok bir şey olmadı gibi de hissediyorum. Dert değil gerçi, seviliyorlar.
İlk bölümden daha keyifli geçti bu bölüm.
*Ailenin tek sevemediğim üyesi Connor’ın
*Abby ve Trace’in açmadığı mektup hikayesi fena değildi. Trace’in olgun halleri takdire şayandı.
*
Bree’nin sahneleri bölümün en keyifli sahneleri oldu.
*Jess’in coşkulu ve çocuksu halleri eğlendirirken Mick’in sahneleri ise sıkıcı geçti genel olarak.
* Bu sezon Trace’i izlemeyi daha çok seviyorum. Abby’ye pek bir şey yazmayıp diğer kız kardeşleri daha iyi kullanıyorlar gibi. Erkek kardeşler de birbirinde takılı kaldı sanki.
Bölümün adını ‘Bunch of Idiots’ koymak istiyorum. Kevin dışında aklı başında insan yok valla şu O’Brien çocukları arasında.
*Connor’ın Kevin’a attığı triplerden gına geldi valla. Sonunda toparlamaya çalıştı falan ama toparlaması da aynı kendi gibi.
*Abby’nin Trace/Çocuklar terazisini ve sürekli tereddüt halinde oluşunu anlamsız buluyorum. Sal kendini artık be güzelim. Baydın artık yeminle.
*Jess’i bu sezon anlıyorsam Arap olayım zaten. Sürekli ergen ergen tepkiler. Bu bölüm o moruklara attığı tiratın saçma sapanlığı neydi öyle yahu!
*Mick ve Megan’a bozuk değilim ama onlara da bir çift lafım var:
S03E07
Bu gitmesin n’olur! Bunu 1-2 bölümde daha görmek isterim. Bu dönmesin lütfen. Bunu buna yapabiliriz gerekirse. Ve Trace-Mick meselesinde Mick haklı.
3×07 üzerine:
Gitse de olur.
Gerek yok.
Gerek yok.
Gerek yok ama girdik muhtemelen o yola. Bir de bunu deneyelim bakalım.
Verdiği tepkide kullandığı kelimeler biraz irrite ediciydi ama Mick haklı.
3×09 üzerine:
Ay bir gidin! Mümkünse hepiniz çekip gidin hatta. Nell’e elinde sopayla kasabanın sınırına kadar kovalasana şunları diyesim var.
Bree’nin kitabı yayınlaması, Trace’in de malum teklife evet cevabını vermesi dileğiyle. Kevin dilerse hayır diyebilir.