Interrogation – Tanıtım
8 yorum pirate 12 Şubat 2020 08:11
CBS All Access’in yeni dizisi Interrogation‘ın tanıtımıyla karşınızdayız bugün.
Çözülemeyen vakalara bakan dedektifler bir dosyayı tekrar açtıklarında soruşturmanın orijinalindeki olay sırasını dikkate almazlar. Bunun yerine kendilerinin dikkate aldıkları kanıtlarla yeni bir sıralama oluştururlar. Siz de bölümleri kendi sıralamanıza göre izleyebilirsiniz. Kanıtları takip edin.
10 bölümden oluşan dizimizin 2. bölümünden itibaren bu bilgi yazısıyla karşılaşıyoruz bölüm başlarında. 1. bölümü ilk, 10. bölümü de son sırada izlememiz dışında diğer 8 bölümü istediğimiz sırada izleyebilirmişiz anlayacağınız.
Interrogation‘ın tüm bölümleri 6 Şubat 2020 tarihinde izleyiciye sunuldu. Gerçek bir suç hikayesinin anlatıldığı ve bir cinayet soruşturmasının sorgulama metinlerine dayanılarak senaryolaştırılan dizinin yaratıcıları Anders Weidemann ve John Mankiewicz. Yönetmen koltuğunda Ernest R. Dickerson ve Patrick Cady oturuyor. Yapımcı kadrosunda ise Henrik Bastin, Melissa Aouate ve Kathy Landsberg gibi isimler yer alıyor Weidermann ve Mankiewicz’e ek olarak. Dizinin bölüm süreleri ise 40-55 dk. aralığında değişmekte.
20 seneden fazla sürmüş olan ve hala kapatılamayan bir soruşturma ile karşı karşıyayız. 10 Mart 1983 günü Sherman Oaks/Kaliforniya’da Mary Fisher isimli bir kadın kendi evinde cinayete kurban gidiyor. Cinayetin baş şüphelisi olarak da kadının oğlu Eric Fisher gözaltına alınıyor. O vakitlerde 17 yaşında olan Eric Fisher, ilk ifadesinde eve geldiğinde annesini ölü bir şekilde bulduğunu ve polisi arayan kişi olduğunu anlatsa da karşısında onun ne anlattığını çok fazla umursamayan ve katilin o olduğuna şartlanmış durumda olan bir dedektif bulunuyor. Eric Fisher, bir şekilde bu suçtan hüküm giyiyor ve gençlik yıllarını hapishanede geçiriyor. 20 yıl sonrasında Eric Fisher’ın davayı yeniden açtırmak için çırpındığını görüyoruz.
1982, 1983, 1985, 2003… Sabit bir zaman diliminde takılmıyoruz dizide. Olayın öncesinden sahneler, soruşturma sahneleri, mahkeme sahneleri, karakterlerin özel hayatlarından sahneler falan derken kolayca dallanıp budaklanıyor hikaye. Eric Fisher ile yukarıdaki paragrafta sözünü ettiğimiz Dedektif David Russell, hikayenin birincil kahramanları konumunda. Eric’in babası Henry Fisher ve Eric’in soruşturma esnasında cinayeti işlemiş olabileceğini söylediği arkadaşı Chris Keller da hikayede önemli yer kaplayan karakterler konumunda.
Her bölümde farklı farklı karakterlerin ifadelerine de odaklandığımızı belirterek geçelim dizinin oyuncu kadrosuna.
*Eric Fisher rolünde Outsiders ve Veronica Mars dizilerinden tanıdığımız Kyle Gallner‘ı izliyoruz. Eric’in bir uyuşturucu bağımlısı olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
*Dedektif David Russell rolünde The Looming Tower ve The Slap gibi dizilere ek olarak birçok sinema filminden de yakinen tanıdığımız Peter Sarsgaard karşımıza çıkıyor.
*Henry Fisher karakterine Alphas, McMafia ve The Expanse gibi dizilerden hatırlanabilecek David Strathairn hayat veriyor.
*Mary Fisher rolünde Kingdom dizisinden hatırlanabilecek Joanna Going‘i izliyoruz.
*Chris Keller karakterini Gallipoli dizisinden anımsanabilecek Kodi Smit-McPhee canlandırıyor.
*David’in ortağı Dedektif James Connor rolünde Frank Whaley‘i izliyoruz.
Geniş kadroda Andre Royo, Ellen Humphreys, Ebon Moss-Bachrach, Autry Haydon-Wilson, Barbie Robertson, Vincent D’Onofrio, Melinda McGraw, Chad L. Coleman, Michael Harney, Morgan Taylor Campbell, Mirelly Taylor ve Sonja Sohn gibi birçok isim yer alıyor.
İlk bölümde gayet şık bir giriş yapan dizi, devam eden bölümlerde de hiç fena olmayan bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. Akıcılık ve sürükleyicilik konusunda hiçbir sıkıntısı yok dizinin. Hikaye içine içine çekiyor ve merak unsurunu tetikte tutuyor. Kyle Gallner, David Strathairn ve Peter Sarsgaard falan oyuncular da gayet iyi iş çıkarıyorlar. Henüz ilk dört bölümünü izlediğim diziden son derece memnunum kısacası. Umarım sonraki bölümler de aynı ayarda devam etmiştir.
https://www.facebook.com/CBSAllAccess/videos/518261448798572/
yorumlar
Şuradaki bölüm yorumlarımı buraya taşıyayım:
S01E01
İyi başladı.
Kyle Gallner’ın karakteri Eric’in söylediklerine tamamen inanıyorum. Peter Sarsgaard’ın karakteri David’in ise tam bir puşt olduğunu düşünüyorum.
S01E02
Bölümleri (1 ve 10 dışındakiler) istediğimiz sırayla izleyebilirmişiz. Öyle söylüyorlar. Ben normal sırayla devam edeceğim elbette.
Fena değildi bu bölüm de bu arada.
Saçlara cidden kıymış ha!
S01E03-04
İyice karıştı bu 2 bölümde ortalık.
*Bu dedektif bozuntusu yav..k Russell, kendi kafasından senaryo yazıp yazıp o senaryoyu filme çevirmeye çalıştıkça sinirlerim tavan yapıyor resmen.
*Şunun tip ve tavır açısından şunun kadın versiyonu olduğunu The Deuce’ta fark edememiştim valla.
*İlk 5 bölümün ardından katil konusunda favorim:
S01E06
*Russell’ın sahneleri tamamen gereksizdi ve süreden yedi bu bölüm. Bunun aile hikayesinin bu dizide genel olarak yeri yok zaten.
*Jeff Kober’in konukluğu eşliğinde hapishane sahneleri keyifli geçti diyebilirim.
*David Strathairn ise bölümün yıldızıydı kesinlikle. Onun sahneleri bölümün yükseldiği anlar oldu. Flashbackler hikaye anlatımında çok önemli yer tuttu ve Henry-Eric sahnesi dizinin zirve yaptığı an oldu bana göre.
S01E07
Yeni kadın karakterlerle tanıştık bu bölüm ama önceden tanıyor olmalıymışız gibi hissettirdiler 3 tanesinden 2 tanesini (Aşık ile para transferi alan hatun). Garip geldi açıkçası. Neyse, dedektif rolündeki Sprague Grayden’ı ve aşığı canlandıran hatunu izlemesi keyifliydi elbette.
S01E08
Bu bölüme kadar bölümleri normal sırayla izlediğime memnundum. İlk defa bir bölümün normal sırası gözüme battı diyebilirim. Çok önemli şeyler yok elbette ama 8. bölümün 7’den önce izlenmesi taraftarıyım.
Şu ana kadarki bölümler arasında açık ara en zayıfı buydu bu arada.
Eric Fisher’ın hapishane sahneleri pek sarmadı açıkçası bu bölüm. Amy Harlow ile alakalı sahneler ise keyifli geçti. Emma Caulfield Ford, oldukça iyi iş çıkarmış, Autry Haydon-Wilson da fena değildi.
S01E10 (FİNAL)
Oldukça güzel bir bölümle kapatmış sezonu. Lynch’in mücadelesi, Carano’nun ifadeleri ve son dakikalardaki veda turları derken oldukça keyifli geçti cidden bölüm.
Güzel bir dizi oldu cidden be! İçine içine çeken, merak ettiren, kimi zaman düşündüren, kimi zaman sinirlendiren, kimi zaman da hüzünlendiren bir hikayesi vardı dizinin. Başarılı da bir anlatım tarzı vardı ayrıca. Kadrosu da oldukça zengindi. İzlediğime son derece memnun olduğum bir dizi oldu kesinlikle. İyi ki çekmişler bu diziyi.
Ocak ayının parlayan yıldızı The Stranger olmuştu. Şubat ayının yıldızı da Interrogation oldu benim çerçevemde. 2 dizi de şimdiden 2020’nin en iyi dizileri listemin en üst sıralarındaki yerlerini garantilemiş durumdalar.
Bunu pirate’tan başka deneyen oldu mu?