Kurt Seyit ve Şura – Tanıtım
2 yorum pirate 14 Eylül 2024 08:17
Star TV’nin 2014 senesinde yayınladığı Kurt Seyit ve Şura isimli dizinin tanıtımıyla karşınızdayım.
Yüksek bütçeli bir dizi olduğu söylenebilecek Kurt Seyit ve Şura, Türkiye’de umduğu reytingleri alamamış. Dizinin bitmesinin ardından anlaşması yapılan İtalya’nın Canale 5 kanalı dahil olmak üzere 40 ülkeye satışı yapılmış dizinin 2015 yılı başında çıkan habere göre. Kayda değer miktarlardaki yurt dışı satışı gelirleri olmasa dizinin ekran macerasının çok daha kısa süreceği konuşulmuş o vakitlerde.
İtalya’da büyük beğeni toplamış dizi bu arada. Uzun yıllar sonra (2023 yılında) Kineo Ödülleri‘nde ödül için yarıştırılmış hatta. Söz konusu ödül töreninde ‘En İyi Yabancı Dizi’ ödülü kazanmış. Kıvanç Tatlıtuğ ‘Yabancı Diziler’ kategorisinde ‘En İyi Erkek Oyuncu’; Farah Zeynep Abdullah ise yine ‘Yabancı Diziler’ kategorisinde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü kazanmış ayrıca.
Çekimlerine Rusya ve Ukrayna’da başlanmış dizinin. İlk 6 bölümün hikayesi de buralarda geçmiş. Oralarda çekimlerin daha maliyetli geldiğinden olsa gerek diyemeyeceğim; muhtemelen mekan faktörü nedeniyle diziye mesafeli yaklaşan Türk izleyicisini ekrana çekmek maksatlı olarak 7. bölümden itibaren set ve hikaye İstanbul’a taşınmış. Dizinin adına da bir eklemeyle Kurt Seyit ve Şura: İstanbul denmiş hatta bu geçiş yapılırken.
Elbette bu durum da reytinglere ilaç olamamış. Mart ayı başında başlayan dizi, 13 bölümlük ilk sezonunu tamamlayıp yaz arasına çıkmış. Eylül ayının sonlarında 2. sezonuyla geri dönmüş. 2. sezonunun da en azından 13 bölüm sürmesi planlanmış ama nafile. Dizinin reyting denen gerçeğe daha fazla dayanamayacağına karar verilmiş ve 21. bölümüyle birlikte final yapmış.
Gerçek bir hikayeden uyarlanmış dizi. Dizinin merkez kahramanlarından Kurt Seyit’in torunu Nermin Bezmen‘in kaleme aldığı ve 1992 yılında yayımlanan aynı isimli romandan uyarlanmış dizinin hikayesi. Yazarın 1994 yılında yayımlanan Kurt Seyt & Murka isimli, bu romanla ilişkili bir romanı daha varmış bu arada. Bu romanın da resmi olmayan bir uyarlaması yapılmış daha öncesinde Türk televizyonlarında. 2011 yılında ATV’de Bir Günah Gibi adıyla yayınlanmış 2011 senesinde. Düşük reytingler nedeniyle 4. bölümünün ardından yayından çekilmiş söz konusu dizi.
Aşk ve savaşın gölgesinde düğümlenen bir dönem dizisi olan Kurt Seyit ve Şura’nın senaryosu Ece Yörenç (Medcezir, Kuzey Güney, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü, Si Lo Hubiera Sabido) ve onun bu dizilerin bir çoğunda beraber çalıştığı Melek Gençoglu tarafından kaleme alınmış. Yönetmenliğini Hilal Saral (Aşk-ı Memnu, Kara Sevda, Kuzey Güney) üstlenmiş. Hasan Ali Erol, Mustafa Şen ve Kerem Çatay ise dizinin yapımcı kadrosunu oluşturuyorlar.
Dizinin 21 bölümünden 20 tanesi 85-110 dakika aralığında. 2. bölüm ise tam 150 dakika uzunluğunda.
Kurt Seyit ve Şura’nın aşk hikayesi 1916 yılında başlayacak. Dizinin açılış sahnesi ise birkaç ay öncesinden. 1. Dünya Savaşı dönemi. Rusya’nın da içerisinde olduğu İtilaf Devletlerinin Osmanlı’nın da içerisinde olduğu İttifak Devletleri ile çarpışmaları çok sayıda cephede devam etmekte.
Kurt Seyit Eminov, bir Kırım Türkü. 1. Dünya Savaşı’nda ülkesi Rusya adına savaşan üst teğmen rütbeli bir asker kendisi. Ailesi Kırım’da yaşamakta. Kurt Seyit, cephede olmadığı zamanlarda bazen Kırım’da ailesinin yanında bazen de Petrograd (Günümüzdeki adıyla: St. Petersburg) isimli bir şehirdeki evinde kalmakta. Petrograd’daki hayatında arkadaşları arasında çapkın biri olarak bilinmekte. Kırım’da geniş arazileri üzerinde konumlanmış olan büyük aile evinde yaşamakta olan babası Mirza Mehmet Eminov da eski, saygı duyulan, rütbeli bir Rus askeri bu arada. Ama Türklüğüne de bağlı bir yandan da. Kurt Seyit’in de bir gün bir Türk kızıyla evlenmesi konusunda oldukça katı bir görüşe sahip Mirza Mehmet.
Dönelim tekrar dizinin açılış sahnesine. Kurt Seyit’in cephede birlikte savaştığı dostlarından biri olan, hatta arkadaşlıkları daha öncesine dayanan ve aile fertlerinin bile gayet iyi tanıdığı Petro, yanlışlıkla ve aynı zamanda üssü Kurt Seyit’in uyarısını dikkate almayarak bir Rus askerini öldürür cephede. Kurt Seyit bu olaya çok sinirlenir ama bir yandan da dostunu kaybetmek, ateşlerin önüne atmak istemez. Petro’ya ordudan istifa etmesini şart koşarak olayın üstünü örter. Sonrasında o cepheden ayrılıp Petrograd’a geri döner dostlarıyla Kurt Seyit. Orada yeni bir cepheye gönderilene kadar vakit geçirirken soylu ve zengin bir ailenin oğlu olan Petro’nun ev sahipliğini üstleneceği bir baloda çok toy bir genç kız olan Şura ile tanışacak Kurt Seyit ve sonrasında da hikayemiz gelişecek.
Kurt Seyit karakterine Aşk-ı Memnu, Kuzey Güney, Çarpışma, Aile ve Gümüş gibi dizilerle tanınan Kıvanç Tatlıtuğ hayat veriyor. Asıl adı Alexandra Verjenskaya olan Şura karakterini ise Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Masumlar Apartmanı, Gülizar ve Muhteşem Yüzyıl: Kösem gibi dizilerle tanınan Farah Zeynep Abdullah canlandırmakta. Kislovodsk isimli bir şehirden, saygıdeğer bir ailenin 3 genç kızından en küçüğü konumunda Şura. Ailesi Petro’nun ailesini yakından tanımakta.
Petro Borinsky karakterine Küçük Sırlar, Zamanın Kapıları, Masumlar Apartmanı, Bir Aile Hikayesi, Uçurum ve Yaşamayanlar gibi dizilerle tanınan Birkan Sokullu hayat vermekte. Kurt Seyit’ten yediği darbenin ardından içten içe bir kin tutma durumu oluşacak Petro’da ve yavaş yavaş bu hikayenin kötü adamı olmaya başlayacak. Kurt Seyit’in Şura’ya olan ilgisini fark edince Şura’yı da planlarının bir parçası olarak kullanmak isteyecek.
Muhteşem Yüzyıl: Kösem, Kara Ekmek, Masum Değiliz, Cezailer ve Gece Gündüz gibi dizilerden anımsanabilecek Ushan Çakır‘ı Kurt Seyit’in silah arkadaşlarından biri olan Celil Kamilov rolüyle izliyoruz. O da bir Kırım Türkü. Mirza Mehmet’in evlatlık oğluymuş kendisi. Kurt Seyit ile birlikte aynı evde kardeş kardeş büyümüşler.
Eva Dedova‘yı Celil’in iyi bir aileden gelen ve ünlü bir balerin olan güzel sevgilisi Tatiana “Tatya” Tchoupilkina rolüyle izleme şansı elde ediyoruz.
Doğu Alpan, Kurt Seyit’in silah arkadaşlarından biri olan Vlademir rolüyle karşımıza çıkmakta.
Şura’nın soğuk mizaçlı ablası Valentina “Tina” Verjenskaya karakterine Fatmagül’ün Suçu Ne? ve Ateşböceği gibi dizilerden tanıdığımız Seda Güven hayat veriyor.
Petrograd’a hasta babaları Julien Verjensky‘yi (Atay Gergin) ameliyat olması için getiriyor Tina. Kız kardeşi Şura ile birlikte Petroların evinde misafir olacaklar burada. Petro’nun bir akrabası olan nişanlısı da bu şehirde ikamet etmekte bu arada. Hem babasına refakat edecek, hem nişanlısıyla vakit geçirecek, hem de şehri gezme imkanı bulacak burada Tina.
Şura ve Tina’nın Nina isimli bir kız kardeşleri daha varmış bu arada. Tina’nın küçüğü, Şura’nın büyüğüymüş Nina. Koca Koca Yalanlar, Hayaller ve Hayatlar, 50M², Çıplak Gerçek ve Aşk Laftan Anlamaz gibi dizilerden anımsanabilecek Tuğçe Karabacak hayat vermiş role.
Aşk-ı Memnu, Sadakatsiz ve Gönül İşleri gibi dizilerden anımsanabilecek Zerrin Nişancı, Petro’nun annesi Maria Borinsky rolünü canlandırmakta. Selçuk Sazak ise Petro’nun babası Andrei Borinsky rolüyle karşımıza çıkmakta.
Kurt Seyit’in babası Mirza Mehmet Eminov rolünde Yeşilçam’ın tanınmış simalarından biri olan ve 2000’li yıllarda Fatmagül’ün Suçu Ne? ve Diriliş: Ertuğrul gibi dizilerle izleyici karşısına çıkan Serdar Gökhan‘ı izliyoruz.
Mirza Mehmet’in eşi ve çocuklarının annesi Zahide rolünü Sefika Ümit Tolun canlandırmakta.
Arka Sıradakiler dizisinden hatırlanabilecek Oral Özer, Kurt Seyit’in bir küçüğü Mahmut rolüyle karşımıza çıkmakta. Havva (Sümeyra Koç) isimli bir eşi ve daha bebek olan bir oğlu var. Aile evinde yaşamaktalar.
Medcezir ve Kara Sevda dizilerinden tanıdığımız Barış Alpaykut, Kurt Seyit’in en küçük kardeşi Osman karakterine hayat vermekte. Ağabeyi Kurt Seyit’e fazlaca bağlı bir ergen Osman. Artık yeterince büyüdüğünü ailesine kabul ettirme derdinde.
Darmaduman, Medcezir ve Karadayı gibi dizilerden anımsanabilecek AslI Orcan, Barones Lola karakterine hayat vermekte. Kurt Seyit’in eski aşığı ve Kurt Seyit’in ilgisinden ötürü Şura’yı bir hali kıskanmakta.
Kiralık Aşk, Çöp Adam, Çarpışma, Bir Aşk Hikâyesi ve Öyle Bir Geçer Zaman Ki gibi dizilerle tanınan Elçin Sangu ise Eminovlara komşu bir arazide konumlanmış bir evde kız kardeşiyle birlikte yaşamakta olan Güzide isimli bir genç kadına hayat vermekte. Celil’e aşık olacak ilk görüşte Güzide.
Melisa Pamuk, Demet Özdemir, Çağlar Ertuğrul, Cem Bender, Zerrin Tekindor, Sarp Can Köroğlu, Sacide Taşaner, Edip Tepeli, Durukan Çelikkaya, Ella Ayberk, Tolga Savacı, Osman Alkaş, Emre Yetim ve Fahriye Evcen Özçivit gibi birçok isim dahil olmuş ilerleyen bölümlerde kadroya.
Dizinin ilk bölümünü izledim. Hikaye, oyuncu kadrosu, karakterler, mekanlar, kıyafetler falan her açıdan hoş bir bölüm izlediğimi söyleyebilirim rahatlıkla. Türkiye dışından bir hikayeyi izlemek farklı bir tat verdi. Hoş oldu. İstanbul bölümlerine geçildikten sonra aynı tadı verir mi bilmiyorum dizi ama bu yurt dışı bölümleri sürecini keyifle izlemeye devam edeceğimi tahmin ediyorum.
yorumlar
Ben bunu bir süre izlemiştim. İlk sezonu bitirmiş bile olabilirim ama zannetmiyorum şu an. 2. sezonu izlemediğimden eminim.
İlk bölümde Kıvanç Tatlıtuğ’a yazdıkları hamam sahnesinin bayağı konuşulduğunu hatırlıyorum. Ama kibar tabirle… dizi tutmamıştı, evet. Yine bir ölçüde izlenmişti ama dönem dramaları pahalı, o sıralarda yurt dışı satışları sektörde bu derece ağırlıkta ve parlak değil. Gittiği yere kadar gidip final yaptı desek yeri. Sonradan yurt dışında gördüğü ilgiyle kalanı (çoktan) toplamıştır zaten.
Kadrosu yine evlere şenlik bir iş tabii. O zaman ünlü veya şimdilerde artık ünlü olan bir sürü insanı tıkmışlar. Ama senaryo, her ne kadar kitap uyarlaması olsa dahi, peşinden o derece hızlı gelemedi. Sadece Türkiye dışında geçmesi de değil, genel bir temposuzluk vardı bence. Ama izlenmez değil tabii. Hatta izlenir bile olabilir. Neredeyse 10 sene olacak, o kadar da hatırlamıyorum. Bazen iyi denebilecek diziler de izleyicisini bulamıyor.
Falan+filan.
İlk bölüm göz boyamaymış. Devamında gelen bölümlerin hepsi birbirinden kötüydü.
–Mirza Mehmet: Genel olarak nasıl bir egodur bu sendeki? Tez vakitte toprağın altını göresin.
-Karının lafını dinle ulan Mahmut! Bu yaşa gelmişsin; babanın lafı dinlenecek bir adam olmadığını hala anlayamadıysan yuh sana! Sana, babana, anana üzülmem öldü diye de Havva ile karnındaki ve de beşikteki bebeklerine üzülürüm.
-Tatya (Eva Dedova) da olmasa … O yüzden
Farah Zeynep Abdullah, hiçbir dizide buradakinden daha kötü bir performans ortaya koymamıştır herhalde. Aynısı Kıvanç Tatlıtuğ için de geçerli denebilir. Birkan Sokullu zaten pek iyi bir oyuncu değildir ve o da çoktan yordu beni. E 3 başrol de bu derece kötüyken yardımcı oyuncular ne yapsa fark etmez ki zaten. Mekan açısından da taşa, toprağa ve 1-2 eve sıkışıp kalınca dizi tabii …
Önümüzdeki 2 bölümü de ittire ittire izlemeye devam edeceğim. 7’de İstanbul sürecine geçildiğinde ve yeni oyuncu takviyeleri geldiğinde bir tazelenme/silkelenme/toparlanma gelirse devam ederim, Gelmezse de bırakırım artık.
Bölüm 6 (Sezon Ortası Finali)
Şura’nın babası nedenini anlamadığım bir şekilde intihar etti.
Petro, Mişa’yı öldürmek üzereyken onun hainliğini gören Osman’ın peşine düşüp onu vurdu. Suçu Mişa’nın üzerine atınca Seyit de Mişa’yı öldürdü. Petro’nun sürekli olarak arkasından iş çevirdiğini göremeyen bu Seyit harbi süzme salak ama cidden.
Tatya da bitmek tükenmek bilmeyen kanamasından öldü.
Diğer dördü umrumda değil ama Tatya ve Osman’a (Yaşamaz gibi.) üzüldüm. Hamileliğinin ilk 1-2 ayındaydı muhtemelen bu. Ne düşükmüş, ne kanamaymış arkadaş! Sağlık çalışanları da garipseyip gülmüştür bence bu abartmaya. Eva Dedova, bu kadar kolay harcanmayı hak etmiyordu.
Bölüm 7
Tarih olarak 1918 sonlarında ya da 1919un başlarında bir yerdeyiz belli ki. 1916’da açmıştık diziyi. 6 bölümde Rusya ve Kırım’da 2-3 sene mi geçirdik biz cidden? İstanbul sürecine geçerken kayda değer bir zaman atlaması yapılmadığı aşikar keza. (6’nın sonu ile 7’nin başı arasında 2 haftası İstanbul, 2 hafta kadar da yolculuk süreci olsa 1 ay var taş çatlasa.)
Kurt Seyit ve Şura: İstanbul’u Tolga Savacı (Ahmet Yahya-
kocası/Bir otel sahibi/Kuvâ-yi Milliye destekçisi), Osman Alkaş (Ahmet Yahya’nın kadim dostu ve de otel çalışanı), Melisa Aslı Pamuk (Ayşe-Bir otel çalışanı/Osman Alkaş’ın karakterinin kızı), Edip Tepeli (Galip-Otelin bir çalışanı), Durukan Çelikkaya (Ayşe’nin erkek kardeşi ya da Ahmet Yahya’nın oğlu), Engin Şenkan (Rıza-Otele komşu bir esnaf), Demet Özdemir (Alya-Rıza’nın yanında çalışan Rus bir kız), Emre Yetim (Willy isimli, sapık bir İngiliz asker), Cem Bender (Rütbeli yabancı bir asker), Bahadır Vatanoğlu (Rütbeli bir Türk askeri) ve Utku Ateş (Bir İngiliz askeri) takviyeleriyle açtık. Bir karakter kısırlığı vardı bence dizide. Biraz bu sorun azaltılmış bu takviyelerle. Ama dizi yine de yeterli bir izlenirlik seviyesine ulaşamamış bence.
Kıvanç Tatlıtuğ-Farah Zeynep Abdullah uyumsuzluğu, bu dizinin altına yerleştirilmiş en büyük bomba olmuş bence. Farah Zeynep Abdullah, hiç olmasaymış keşke bu dizide. Onun rolünü Elçin Sangu alsa nasıl olurmuş diye düşündüm şimdi bir an. Elçin Sangu-Kıvanç Tatlıtuğ uyumu bundan daha iyi olurdu keza. Ya da en azından İstanbul sürecine Şura’sız devam edilseymiş diye de düşündüm. Bu bölümde Kıvanç Tatlıtuğ-Melisa Aslı Pamuk da gayet iyi durdu aslında yan yana bakınca. Melisa Aslı Pamuk’u özlemişim bu arada.
Bölüm 8
Çağlar Ertuğrul da giriş yaptı bu bölüm. Tina da döndü ayrıca.
Çağlar Ertuğrul, fazla toy burada. Eli ayağı titriyor kamera karşısında. Keman vermişler eline çalıyor gibi yapsın diye ama kemanı tutuşu tam bir facia. Ekmek-helva doğrayıp yeme sahnesi bile facia.
Bölüm 14
Petro, son 8 ayda üçünü de düdüklüyordu deseler inanırdım. Atmosfer öyle bir atmosferdi çünkü. İkisine çarpıyı çektim ama 1/3 ihtimalini saklı tutuyorum şu an için.
Fahriye Evcen ve Kadir Çermik takviyeleriyle başladık yeni sezona. Bir de Zerrin Tekindor tabii. Geçen sezonun son kısmında gelecekten farklı bir rolle görmüştük kendisini. Bu sezon da normal akışta farklı bir rolle beliriverdi ve şaşırttı tabii. Çekilir dert değil bu arada bu Emine. Yoruyor insanı cidden.
Aşk-ı Memnu, Kuzey Güney, burası derken 2008-2014 arasında Kıvanç Tatlıtuğ ile ekranda yolları hiç ayrılmamış maşallah.
Bölüm 15
1920 yazındayız anladığım kadarıyla. Ama hala Mustafa Kemal adı geçmedi dizide. Nedenini anlamış değilim.
Bölüm 16
Şaşırmamak lazım. Adamın lakabı Kurt. Kurt neye bayılır? Körpe kuzuya! Şura, saflığını, körpeliğini kaybedeli oluyor baya. Haliyle yeni kuzu lazım kurda.
Bölüm 19
*Ayıp da ayıp … Ayıp da ayıp. Ana-kız ne çok zikrettiler cidden şu kelimeyi.
*Eline sağlık Alya. Seviyorum seni. Seni de seviyorum be Ayşe!
Bölüm 21 (FİNAL)
Son 2 bölüm sıktı iyice. Bitse de gitsek dedirtti. Atlaya atlaya geçtim birçok noktada.
İyi bir dizi değildi açıkçası. 21 bölüm sürmüş olması bile mucize bence.