Puberty Blues: Yetmişli Yıllar, Özgür Ruhlar — Tanıtım
12 yorum pirate 16 Ekim 2020 08:46
Avustralya kanallarından Network Ten’in ömrü 2 sezon süren drama dizisi Puberty Blues‘un tanıtımıyla karşınızdayız bugün.
Gençlik draması ile dönem draması türlerini harmanlayan Puberty Blues‘un 8 bölümden oluşan ilk sezonu 2012 yılında, 9 bölümden oluşan 2. sezonu ise 2014 yılında yayınlanmış.
Dizi, Kathy Lette ve Gabrielle Carey ‘nin 1979 yılında yayımlanan aynı isimli romanından uyarlanmış. Söz konusu romanın 1981 yılında gösterime giren aynı isimli bir sinema filmi uyarlaması mevut ayrıca.
Dizinin yaratıcıları Imogen Banks ve John Edwards. Bu ikiliye yazar masasında Alice Bell ve Tony McNamara gibi isimler eşlik etmiş. Glendyn Ivin (The Cry, Safe Harbour), Emma Freeman (Glitch) ve Sean Kruck ise dizide yönetmenlik yapmış 3 isim konumunda. Yapımcı kadrosunda ise Banks ve Edwards’a ek olarak Janeen Faithfull ve Rick Maier bulunuyor.
Dizi, Australian Academy of Cinema and Television Arts (AACTA) Ödülleri’nde 2013 ve 2015 yıllarında “En İyi Drama Dizisi” dalında aday gösterilmiş ve 2013 yılında bu ödülü kazanmış. Ashleigh Cummings ise 2013 ve 2015’te drama kategorisinde “En İyi Kadın Oyuncu” dalında aday gösterilmiş.
Dizi, yayınlandığı dönemde gençler arasında yüksek bir popülerlik oranına sahip olsa da reytingleri beklentilerin altında kalınca iptal olmaktan kurtulamamış. İlk sezon ortalama 747.000 izleyici tarafından izlenirken 2. sezonda bu sayı 508.000’e gerilemiş.
Hikayesi 1970’li yılların sonunda geçmekte olan dizinin merkezinde 15-16 yaşlarında, henüz yeterince olgunlaşamamış 2 ergen kız bulunuyor. Bir an önce büyümek için can atan Debbie ve Sue isimli bu 2 heyecanlı kız, okulun popüler kızları tarafından kabul edilip onların arasına dahil olmak ve yakışıklı genç erkekler tarafından fark edilip bir takım tecrübeler deneyimlemek istiyorlar.
Dizide bir yandan gençlerin hayatlarına odaklanılırken bir yandan da ebeveynlerin hayatlarına konuk olmayı ihmal etmiyoruz. Yetmişli yıllarda iki kuşaktaki özgür ruhların kendilerini, duygularını ve arzularını ifade etme biçimlerini kapsayan bir yolculuğa çıkıyoruz.
Debbie Vickers karakterine NOS4A2 ve Miss Fisher’s Murder Mysteries dizilerinden tanıdığımız Ashleigh Cummings hayat veriyor. Kankası Sue Knight karakterini ise A Place to Call Home ve Secret City dizilerinden anımsanabilecek Brenna Harding canlandırıyor.
Sue’nun ebeveynleri Roger ve Pam karakterlerinde Dan Wyllie ile Wentworth dizisinden tanıdığımız Susie Porter‘ı izliyoruz. Roger ve Pam, tutkulu ilişkileri, umursamazca eğlenmeye düşkün yapıları ve özgürce ifade ettikleri cinsellikleriyle dikkat çeken modern bir çift.
Debbie’nin ebeveynleri Martin ve Judy karakterlerini Jeremy Lindsay Taylor ile Claudia Karvan canlandırıyorlar. Debbie’nin küçük erkek kardeşi David rolünde ise Reckoning ve Bloom dizilerinden tanıdığımız Ed Oxenbould karşımıza çıkıyor.
Martin ve Judy’nin mükemmel bir evlilikleri olduğu söylenemez. Martin’in hem evliliğinde hem de işinde boğulma noktasına geldiği bir dönemden geçtiği söylenebilir.
Sue ve Debbie’nin dibinin düştüğü kötü/havalı/popüler çocuk pozisyonundaki Gary Hennessey karakterine Glitch dizisinden tanıdığımız Sean Keenan hayat veriyor. Gary’nin kız arkadaşı Vicki karakterini Inhumans dizisinden anımsanabilecek Isabelle Cornish canlandırıyor. Vicki’nin kankası ve Sue-Debbie ikilisinin aralarına katılmak için onayını beklediği zorba kız pozisyonundaki Cheryl karakterinde ise Tidelands dizisinden hatırlanabilecek Charlotte Best‘i izliyoruz.
Dizide daha küçük rollerle karşımıza çıkan genç oyuncular arasında Dylan Goodearl, Izzy Stevens, Reef Ireland, Ellie Gall, Pearl Herbert ve Jack Horsley gibi isimler bulunuyor.
Doctor Doctor, Glitch, Camp, Rush ve Party Tricks gibi çok sayıda diziden aşina olduğumuz Rodger Corser, Gary’nin babası Ferris karakterine hayat veriyor. Susan Prior ise annesi Yvonne karakterini canlandırıyor.
Yvonne, kocasına anlamsız seviyede bağımlı bir kadın. Ferris ise oğluna karşı zorbaca davranan, karısını aldattığı ise net bir şekilde hissedilen beş para etmez bir adam görüntüsünü çiziyor.
Playing for Keeps ve Upper Middle Bogan dizilerinden tanıdığımız Annie Maynard ise tekrar eden bir rolle kadroda yer almakta.
Dizinin henüz ilk 2 bölümünü izledim ve fena bulmadığımı söyleyebilirim. Akıyor bir şekilde bölümler ve kadrosu da hiç fena sayılmaz. Pembemsi bir havada geçmiyor bu arada dizi. Nispeten sert ve gerçekçi olduğu da söylenebilir. Bu tarz işleri seviyorsanız şans verilebilir bir dizi gibi duruyor kısacası.
yorumlar
Durum cidden vahim.
Herkes ‘fucked up’ durumda bu dizide.
*Cheryl ve Vicki, bildiğin genelev işletiyorlar hayrına. Bu mal kızlar üzerinden para kazanıyor olsalar nispeten daha mantıklı gelecek yaptıkları şey ama …
*Martin, karısının kendisine oranla daha enerjik oluşundan rahatsız; Ferris’in derdi ise tam tersi. İkisinin de mutluluğu başka bir yerde aramasını anlayabilirim ama boşanmak niye bir seçenek olarak düşünülmüyor hiçbir zaman?
*Roger: Bu derece özgür ruhlu gibi görünen birine oranla fazla mı tutucu kaldın acaba Ferris’in ikramını geri çevirerek? Pam’in tamamen sana sadık olduğunu mu düşünüyorsun cidden?
*Ashleigh Cummings, NOS4A2’da çekici olmaktan çok uzaktı cidden ama buradaki 19 yaşındaki çıtır hali epey hoş cidden.
S01E05
Cheryl ve Vicki, dans gösterisinde bile farklarını belli etmişler kıyafet seçimleriyle. Bu arada ne saçma bir okul gösterisiydi öyle yahu?
Kızlar anormale o kadar alışmışlar ki normal olan onlara anormal geliyor.
S01E06
*Bunun bile o tayfadan herhangi birinde bir uyanışa sebep olacağını düşünmüyorum.
*Sue: Şimdiye kadar olan hiçbir şey sende aşağılanma hissi yaratmadı ama bu yarattı öyle mi?
*Ufaklık olmasa önlerindeki açık olan gazeteyi okuyabildikleri yok.
*Cheryl, Cheryl, Cheryl … İyi ki varsın; ne diyeyim.
S01E07
*Aptallar diye dalga geçiyor aptallar kendilerine bakmadan.
*Bir uyanış yaşanması için daha neler olması gerekiyor? Bek ekran başında çıldırıyorum olan biteni izledikçe ama bunlarda tık yok.
*Ceza kurtarmaz; sıkı yönetim şart.
*Bizim robotun (Martin) insanlık belirtisi gösterdiği minik anları izlemeyi seviyorum.
S01E08 (Sezon Finali)
*Ne saçmalıyon sen Martin ya?
*Go Yvonne!
*Sue: Kırk yılın başı doğru bir şey yaptın ama sonra … Neyse, sonrasında doğru bir iki şey daha geldi en azından. Çok da kötü bitirmemiş olduk sezonu böylece.
S02E01
İki sezon çekimleri arasındaki 1-1.5 yıllık zaman diliminde sağlam kilo almış Ashleigh Cummings. NOS4A2’ye gelene kadar hangi yıl başlamış acaba ondaki bu değişim diye merak ediyordum ve cevabımı aldım. Kilonun yanı sıra yüzde de hafif bir deformasyon oluşmuş ve o ilk sezondaki lolitalık gitmiş haliyle. O ilk sezondaki tavırlar da sakil durmaya başlamış üzerinde ister istemez.
S02E02
*Bu dizi sayesinde ‘Rooting’ en irrite olduğum İngilizce kelime haline geldi kesinlikle. Daha önce hiç bir yerde de bu işten bu fiille bahsedildiğini duymamıştım bu arada.
*Roger ve Pam: Coollukta son nokta bir ebeveyn ikilisisiniz yeminle.
S02E03
Sue’da ilk sezon sonunda başlayan kişisel gelişim devam ediyor. Cheryl’da da bir kıpırdanma başladı gibi kendi tarzında da olsa.
Sue’nun bu sezonun en merkez karakteri olduğunu söylemek mümkün. Geçen sezon bu meşale Debbie’deydi. Debbie’nin aldığı aşırı kilolar ve ilgi çekmeyen sezon hikayesi de düşünüldüğünde yerinde bir karar olmuş bence. Bu ciddi kilo alışın altında yatan sebebi de baya baya merak ediyorum bu arada.
S02E04
-Mantikli olani yaptin kocum. Gozden irak, gonulden irak …
-Bu adam cidden bir psikopat!
-Bu olay Cheryl`in iblisinden kurtulmasina vesile olursa guzel olur.
-Sebep alakali ya da alakasiz ne olursa olsun … Senin yuzundennnnn!
*
*Yvonne:
*Bu dizide en çok Cheryl’ı seviyorum desem yeridir. Ufaklıkla olan sahneleri epey keyifli geçiyor özellikle bu sezon. Ben ufaklığın yerinde olsam ben de gerizekalı ablam Debbie yerine Cheryl’ın evde bulunmasından büyük mutluluk duyardım.
S02E07
*Şöyle kendimi o adamın yerine koyup düşününce
*Martin: Çocukluğundan gelen böyle bir travmanının oluşu sendeki bazı sorunların açıklaması olmuş oldu.
*Judy: O nasıl bir öfke yansımasıdır ulan sayko?
*O nasıl bir düğündü öyle lan? Kimse hiçbir şeyden rahatsız olmuyor desem yeridir. Garip, çok garip …
*Cheryl:
Kaldı 1.
İptal olmuş bir dizi olmasına rağmen finalvari bir atmosfer vardı bölümde.
*Judy’nin dağıttığı anları izlemesi keyifliydi ama sınırını bilmesi de güzeldi.
*Cheryl’ın eski Cheryl’ın en azından bir düşüneceği Vicki’nin ‘Sana uygun bir öğretmen var elimde.’ önerisini sert bir şekilde savuşturduğu an hoşuma gitti.
Güzel dizi oldu kesinlikle Puberty Blues. Türünün özgün ve başarılı örneklerinden biriydi. 2. sezonu ise daha bir keyifli geçti. İlk sezon da gayet güzeldi ama sinir bozuculuk katsayısı da epey yüksekti bir yandan. Bu zengin kadroyu en azından bir sezon daha izlemek isterdim açıkçası.
Dizi için puanım: 8.5
3. sezon mu geliyor acaba?