Tess of the D’Urbervilles – Tanıtım
1 yorum pirate 06 Eylül 2019 08:35
BBC One’ın 2008 yılı sonbaharında yayınladığı Tess of the D’Urbervilles isimli mini dizinin tanıtımıyla sizlerleyiz bugün.
Thomas Hardy‘nin ilk yayın tarihi 1891 yılı olan aynı isimli romanından uyarlanan dizi, 4 bölümden oluşmakta. Bölüm süreleri ise 59’ar dakika uzunluğunda.
Daha çok beyaz perdedeki kariyerinden tanıdığımız Gemma Arterton‘un televizyonda yer aldığı birkaç istisna işten biri bu dizi. Başrolde veya kadrolu oyuncu olarak yer aldığı ilk ve tek dizi konumunda hatta.
Dizinin senaryosunu Patrick Melrose dizisi dışında One Day, Starter for 10 ve Far from the Madding Crowd gibi sinema filmlerinde imzası olan David Nicholls kaleme almış. Yönetmenliğini ise David Blair üstlenmiş. Rebecca Eaton, Kate Harwood ve David Snodin de dizinin yapımcı kadrosunu oluşturuyor.
19. yüzyılının 2. devresinde İngiltere’de kırsal bir bölgedeyiz. Daha dar bir aralık vermek gerekirse 1870-1875 yılları arasında geçiyor aşağı yukarı hikayemiz. Hikayenin merkezinde Tess (Theresa) Durbeyfield isimli genç ve güzel bir kız var. 6-7 çocuklu, yoksul bir ailenin en büyük çocuğu Tess. Son derece terbiyeli, naif, çalışkan, duygusal ve hassas bir genç kız kendisi. Henüz 17 yaşında. Haliyle bir hayli toy ve de ürkek.
Hikayemiz, Tess’in babasının soylarının D’Urberville isimli eski bir soylu aileye dayandığını öğrenmesiyle başlıyor. Bizimkilerin soyadı zaman içerisinde değişmiş ve Durbeyfield olmuş. D’Urberville ailesine mensup çok fazla kişi kalmamış şu an hayatta. Tess’in babası aç gözlü bir adam. D’Urberville soyadlı yaşayan bir soydaşının olduğunu öğrenince bunu bir maddiyat kapısı olarak görüyor karısıyla beraber ve Tess’i damdan düşer gibi onların yanına çalışmaya gönderiyor yalnız başına. Böylelikle de Tess’in dert yumağı, hüzün pınarı yolculuğu başlamış oluyor.
Kadroya kısa kısa değinecek olursak;
*Merkez karakterimiz Tess Durbeyfield rolünde Prince of Persia: The Sands of Time, Clash of the Titans, Hansel & Gretel: Witch Hunters, Quantum of Solace, Runner Runner gibi sinema filmlerindeki rolleri dışında Urban Myths, Inside No. 9 ve Lost in Austen dizilerindeki konuk oyunculuklarından da hatırlanabilecek Gemma Arterton‘ı izleme fırsatı yakalıyoruz.
*Tess’in annesi Joan rolünde Ruth Jones‘u, alkolik babası John rolünde ise Tin Star, Pennyworth, Marcella ve Desperate Romantics gibi dizilerden hatırlanabilecek Ian Puleston-Davies‘i izliyoruz. Ailenin Tess’in ardından 2. büyük çocuğu olan ve ablasını çok seven Liza-Lu rolünde ise Jo Woodcock karşımıza çıkıyor.
*Tess’in çalışmaya gönderildiği D’Urberville malikanesinin sahibinin oğlu olan Alec D’Urberville rolünde Jericho ve The Tudors dizilerinden anımsanabilecek Hans Matheson‘u izliyoruz.
*Soylu ve dindar bir ailenin oğlu olan Angel Clare rolünde The Pillars of the Earth dizisi dışında Fantastic Beasts film serisi, The Theory of Everything, My Week with Marilyn ve The Danish Girl gibi sinema filmlerinden tanıdığımız Eddie Redmayne karşımıza çıkıyor.
*Tess’in çalıştığı bir mandırada çalışan ve sonrasında arkadaş olduğu genç kızlardan Izzy rolünde Marchlands, Broadchurch, Trust Me ve Doctor Who gibi dizilerden yakinen tanıdığımız Jodie Whittaker‘ı, Marion rolünde ise Spy, Inside Men, Raised by Wolves ve Home gibi dizilerden hatırlanabilecek Rebekah Staton‘ı izleme şansı elde ediyoruz.
Kadroda ayrıca Donald Sumpter, Hugh Skinner, Christopher Fairbank, Kenneth Cranham, Jessica Turner, Jeany Spark, Christine Bottomley ve Emily Beecham gibi isimler yer alıyor.
Güzel bir dizi oldu genel olarak baktığımızda ama beklentiyi düşük tutmak gerek yine de başına otururken. Diziyi o vakitlerde 22 yaşında olan Gemma Arterton ve onun duru güzelliği taşıyor. Yemyeşil bayırlarda ve ormanlık alanlarda bir ileri bir geri turluyor, Tess’in başından geçen trajik olaylara üzülüyoruz dizi süresince. İlla bir örnek vermek gerekirse sunum ve ana karakter benzerliği açısından bakıldığında Jane Eyre‘ı seven bunu da sever diyebilirim herhalde. Sırf Gemma Arterton için de pekala izleyebilirsiniz bu diziyi elbette.
yorumlar
Angel, ne saf salak bir tipti öyle ya! Kafasının içine beyin yerine saman yerleştirmişler bence bunun.
4 bölüm yetmedi sanki bana. En azından 1 bölüm daha uzatmış olsalardı keşke.
O sondaki taşları hangi diziden hatırlıyorum ben ya? Outlander diye anımsadım diziyi izlerken ama emin değilim. Outlander misali fantastik bir sahne gerçekleşsin istedim hatta o anda umutsuzca.