The Crown – Tanıtım
485 yorum kemal32 30 Kasım 2016 09:00
Daha önce burada, burada, burada ve burada bahsedilen, şu an 90 yaşında olup halen İngiltere Kraliçesi olan II. Elizabeth’in hayatından parçalar seyredeceğimiz Netflix yapımı The Crown’ın 4 Kasım itibarıyla tüm bölümleri yayınlanmış durumda. Netflix ortamında buradan izleyebilirsiniz.
The Crown İngiltere-ABD ortak yapımı, drama türünde, Peter Morgan tarafınca yazılmış ve Left Bank Pictures tarafınca Netlix için yaratılmış bir dizi. Konu itibarıyla İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth‘in evliliği ve tahta geçmesi sonrası 10 yıllık dönem esas alınarak ilk sezon oluşturulmuş, her sezonun yine hayatındaki 10 yılı anlatması bekleniyor. İlk sezonda özellikle saray ve Churchill arasındaki atışmalara yoğunlaşmıştır.
II. Elizabeth Kimdir Tanıyalım
Elizabeth Alexandra Mary, 21 Nisan 1926’da Londra’da, babasının 17. Bruton-Street adresinde bulunan evinde doğdu. Ailesi kendisine Lilibeth olarak seslenirdi. Kardeşi Margaret ile birlikte eğitimini evde tamamladı. Küçüklüğünden beri atlara ve köpeklere özel ilgisi vardı. 2. Dünya Savaşı sırasında tarihlerinde görmedikleri hava akınları dolayısı ile iki prensesi Kanada’ya götürmek istediler ama anneleri kabul etmeyince 1939 yılının Noel’ine kadar İskoçya’daki Balmoral Kalesi’nde kaldılar. Ardından yapımı biten Winsdor Kalesi’ne geçtiler. 14 yaşında iken savaştan korkan çocuklar için BBC Radyo’da program yaptı. Savaş sonlarına doğru Anavatan Ordusu Yardımcı Hizmetleri’nde motorlu araç kullanımı ve bakımı konusunda eğitim gördü.
18 yaşında babasının yurtdışında olmasından faydalanarak yasa değiştirdi ve 1944’te İtalya’yı ziyaret etti. Şubat 1945’te Kadın Yardımcı Bölgesel Hizmeti’ne katıldı. Sürücü ve mekanikçi olarak eğitildi ve beş ay sonra fahri genç komutan olarak terfi etti. 1947 yılında ise Elizabeth İngiltere sömürgelerine ilk gezilerini yaptı.
9 Kasım 1947’de, uzaktan kuzeni olan eski Yunanistan ve Danimarka prensi, Kraliyet Deniz Kuvvetleri teğmenlerinden Philip Mountbatten ile nişanlandığı ilan edildi. Prenses Elizabeth ile Prens Philip, 20 kasım 1947’de Westminster Abbey’de evlendiler; Kral VI. George düğünden önce Prens Philip’i Edinburgh Dükü, Merioneth Kontu ve Greenwich Baronu yaptı. Dizi de evlilik ile açılıyor.
Kocasıyla birlikte çıktığı bir yolculukta, Kenya’nın Sagana kentinde bulundukları sırada, 6 Şubat 1952’de babasının öldüğü ve yerine kendisinin geçtiği haberini alır. 1953 yılında resmi olarak taç giyer ve gerçekleştirilen tören tarihte ilk kez televizyonda yayınlanır. Aynı zamanda babasının yerine İngiliz Milletler Topluluğu’nun başkanı seçilir. Kendisinin 63 yıllık iktidarı döneminde İngiliz Milletler Topluluğu’na dahil olan 25 ülkenin devlet başkanı olur.
Hayatının bundan sonrasını isterseniz dizinin anlatımına bırakalım.
Diziyi anlamak için birkaç tarihi bilgi:
- İngiliz Kraliyet ailesinin 1500 yıllık tarihinde şimdiye kadar 66 hükümdar vardır, bunlardan 6 tanesi kraliçedir. Kraliçelerin yönetimleri İngilizlere hep uğurlu gelmiştir.
- İngiltere’nin altın çağı dendiğinde hemen akıllara I. Elizabeth gelir. Bakire Kraliçe olarak da adlandırılan Kızıl Hükümdar zamanın en güçlü deniz filosuna sahip İspanyolları yenerek gelişimin önünü açmıştır; denizaşırı kolonileşme bu sayede mümkün olmuştur.
- Kraliçe Anne, İspanyollar ve Fransızlar ile olan savaşlarda üstünlük elde etmiş ve Avrupa kıtasındaki başarılarını İskoçya ile birleşerek perçinlemiştir.
- Öncelikle aşk hep önemli olmuştur bu ülkede. Öyle ki VIII. Henry, Anne Boleyn ile evlenebilmek için Papa’yı tanımamış, kiliseyi kendisine bağlayarak yeni bir mezhep yaratmıştır. Aşk için koca bir ülkeye yeni bir inancı zorunlu kılınmıştır.
- Güneşin batmadığı ülke dendiğinde ise Victoria akla gelmektedir. Yenilikçi yapısı sayesinde gelişen teknolojik gelişmeler ülkeyi dünyanın lideri haline getirmiş ve dünya topraklarının 3’te 1’ine sahip olmasını sağlamıştır.
- Ülkede yönetim biçimi anayasal monarşi olarak kabul edilmiştir. 17. yüzyıl ile başlayan ve hükümdarların yetkilerini sınırlayan anayasal reformlar dolayısı ile krallığın şimdiki varlığı sadece semboliktir. Kraliçe yönetimin görünen yüzü olmakla beraber yürütmenin başı hükümdarın adına ülkeyi yöneten kabine ve başbakandır.
- İngiliz Kraliyet ailesi dünyada en uzun hüküm sürmüş ailedir ve bu geleneği devam ettirmek için kurallar ile bağlanmıştır. Mesela sadece kraliyet ailesinin evlilik düzenlenmesi ile ilgili kanunları mevcuttur.
Dizinin Konusu ve İlk İki Bölüm Özeti
Elizabeth, -tahtın varisi amcası VIII. Edward olduğundan- yönetime geleceğini hiç düşünmez ve rahat bir çocukluk geçirir. Amcası, ABD’li Wallis Warferd Simpson ile evlenebilmek için tahttan çekilmiş ve birden hayatı altüst olmuştur. Babası VI.George tahta oturunca babasından sonraki varis durumuna gelmiştir ve özel eğitim almaya başlamıştır.
Uzaktan kuzeni Philip ile evlenir ve eşinin görevi dolayısıyla iki çocukları ile birlikte Malta’da yaşamaya başlarlar. Babasının hastalanması dolayısı ile devlet işlerine yardım etmek için saraya dönerler. Babası, hastalığının kanser olduğunu öğrenmesi ile birlikte Lilibeth’in devlet işlerine daha çok karışması ve öğrenmesi için onu destekler.
1949 yılında babası VI. George, yeni kurulan İngiliz Milletler Topluluğu‘nun ilk başkanı olur ve oraya giren ülkelerin anayasaları monarşi olarak kabul edilir. Normalde babasının çıkması gerektiği bu uzun yolculuğa kralın hastalığı nedeni ile kendisi ve eşi katılır. Kenya’nın Sagana kentinde bulundukları sırada, 6 Şubat 1952’de babasının öldüğü ve yerine kendisinin geçtiği haberini alır. Yönetime geçmesi ve Winston Churchill ile toplantılara başlaması gecikmeyecektir.
Oyuncu Kadrosunu Tanıyalım
Elizabeth II
Kraliçeyi oynayan Claire Foy, 16 Nisan 1984’te Stockport, İngiltere’de doğmuş ve 164 cm boyunda. Liverpool John Moores Üniversitesi’nde drama eğitimi almış. Yine oyuncu olan Stephen Campbell Moore ile 2014 yılında evlenmiş. 2015 yılında kızları olmuş. Wolf Hall dizisinde Anne Boleyn karakterini canlandırmış. Crossbones ve Upstairs Downstairs dizilerinden tanıdık gelebilir.
Philip, Edinburgh Dükü
Kraliçe’nin eşini oynayan Matt Smith, 28 Ekim 1982’de Northamptonshire, İngiltere’de doğmuş ve 182 cm boyunda. Herkesin tanıdığı rolü ile 11 numaralı Doktor.
Dizide kraliçenin gölgesinden sıkılmış, kendini bulmaya çalışan, denizci ama aslında uçmayı seven biri olarak karşımıza çıkıyor.
Winston Churchill
İngiltere başbakanı ve yürütmenin başı, savaş kahramanı karakteri ile Amerikalı oyuncu John Lithgow epey etkileyici sahnelere sahip. İngiliz gelenekleri ve genç kraliçe arasında bolca sorunla uğraşıyor. Sanatçı 19 Ekim 1945’te Rochester, New York’ta doğmuş ve 193 cm boyundadır. Deneyimli sanatçı ile bir şekilde mutlaka karşı karşıya gelmişsinizdir. Mesela Dexter desem “Hoop, ispiyon etme” dersiniz.
Kral George VI
Elizabeth’in babası rolü ile Jared Harris karşımıza geliyor. 24 Ağustos 1961, Londra doğumlu ve 182 cm boyunda. 1980 yılında Amerika’da bulunan North Carolina Duke Üniversitesi’nde drama dersleri almış. The Expanse, Mad Men, Fringe ve The Riches, biz dizicilerin tanıyor olabileceğimiz yapımları olsa da gişe hasılatı yapmış bolca filmde de yüzünü görmüşsünüzdür.
Dizide kral karakterinden çok sevecen bir baba rolünde, kızı için en iyisini isteyen ve aileyi ön plana çıkaran bir insan.
Prenses Margaret
Kraliçenin kardeşi rolü ile Vanessa Kirby… 18 Nisan 1988 yılında Wimbledon, Londra’da doğmuş. 170 cm boyunda ve Exeter Üniversitesi’nde Tiyatro bölümünü bitirmiş. Jupiter Ascending gibi bilindik birçok yapımda oyunculuğu mevcut.
Dizide kraliçenin uçarı kız kardeşini canlandırıyor. Yasaların tasvip etmediği gayri meşru bir ilişki ile bolca gündeme geliyor ve tahtı zor durumda bırakıyor. Seçtiğim fotoya bakmayın; şahsen dizide güzellliği ile beni büyüleyen bir oyuncu oldu.
Kraliçe Anne Elizabeth
Lilibeth’in annesi rolü ile Victoria Hamilton‘ı izliyoruz. 5 Nisan 1971’de Wimbledon, Londra’da doğmuş ve 163 cm boyunda. Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi’ni bitirmiş bir yazar. 2008’den beri Mark Bazeley ile evli.
Dizide eşi kral iken sahip olduğu kraliçelik ünvanını ve şöhreti özleyen, kızına sadece basit olmayı öğreten, kendisi de basit birini canlandırıyor.
Windsor Dükü
Dizide sevdiği kadın için krallıktan feragat etmiş Elizabeth’in amcası rolü ile Alex Jennings karşımıza çıkıyor. Kral ünvanı ve getirdiği sorumluluklardan kaçarak kardeşine tüm zorlukları bırakması ile ailenin öfkesini karşısına almış durumda.
Oyuncu 10 Mayıs 1957, Essex İngiltere doğumlu ve 188 cm uzunluğunda. İşin en ilginç yanı neredeyse aynı zaman diliminde yayınlanmış Victoria dizisinde Belçika kralı ve kraliçenin dayısını oynamış olması.
Ayrıca:
Peter Townsend rolü ile Ben Miles, kraliçenin kardeşi Margaret’in yasak aşkı ve kralın emir subayı olarak karşımıza çıkmakta.
Anthony Eden rolündeki Jeremy Northam ise kabinede başkan yardımcısı ve kraliçenin Churchill sonrası başbakanı rolü ile karşımıza çıkıyor. Özellikle kardeşinin Townsend ile olan evlenme süresinde yaşanan skandal ile ilgili önemli sahneleri mevcut.
Karakterler ve gerçekleri ile olan uyumu:
Tırıvırı Bilgiler
- Dizi, Netflix’in ilk sezon için bugüne kadarki en pahalı yapımı. The Get Down toplam harcamada halen üstte olsa da 2. sezonu düşündüğümüzde en pahalı yapımın bu olduğu kesinleşecek.
- Henüz hükmü devam etse de artık 90 yaşında olan kraliçenin taç giyme töreninden beri 60 yıl geçtiği için her bir sezonun 10 yıl olarak işlenmesi ve toplamda 6 sezon çekilmesi, Peter Morgan tarafınca planlanmış.
- Kralın bir konuşması Oscar ödüllü film olan “The King’s Speech” yapımından alıntıdır.
- İngiltere’de başbakan ikametgahı olan ünlü 10 Downing Street’teki kapı, John Lithgow’ın uzun boyu nedeniyle daha uzun olarak gösterilmiş.
- John Lithgow, Amerikalı olduğundan Winston Churchill rolü için İngiliz aksanı eğitimi almıştır.
- Alex Jennings ilginçtir ki yine Peter Morgan’ın elinden çıkan 2006 yapımı The Queen‘deki rolüyle, yine bir kraliyet üyesini canlandırmıştı.
- Claire Foy, gerçek hayatta Vanessa Kirby’den 4 yaş büyüktür. Tesadüf o ya, karakter olarak da Elizabeth, Margaret’tan 4 yaş büyüktür.
- Çekimler sırasında Claire Foy’un kızı henüz 6 aylıktı ve devamlı olarak süt verip bebeğini beslemesi gerekiyordu.
- “Rogue One: A Star Wars Story” ve “The Theory of Everything” oyuncusu Felicity Jones, aslında Claire Foy yerine düşünülüyordu.
- Matt Smith, Doctor Who’nun ‘The Wedding of River Song’ bölümünde Winston Churchill’ın akıl hocası rolündeydi.
Kendi notlarım:
Son birkaç yıldır tesadüf eseri hep İngiliz kraliyet ailesi hakkında film ve diziler izledim. Yapı itibarı ile bir tarihi yapım izlemişsem hemen yazılı kaynaklardan olayları doğrulama hissiyatı duyar ve araştırmaya başlarım. Hatta tarihi bir yapım izleyeceksem ilk bölüm sonrası tarihi gidişatı öğrenirim ve dizi/filme devam ederim. Neticede son zamanlarda İngiliz tarihi ile bolca haşır neşir oldum.
En son izlediğim yapım ITV kanalından çıkma Victoria idi. Elbette ister istemez The Crown’ı izlerken karşılaştırmak durumunda kaldım. Victoria dönem olarak neredeyse 2. Elizabeth döneminden 100 yıl önce geçtiği için olsa gerek, özellikle saray dış sahnelerindeki özen çok daha göze batıyordu. Bunda iç dekorasyona daha önem verilmiş. Her iki dönem dizisi için çok emek verildiği ve para harcandığı belli olduğundan önerim Victoria dizisini de muhakkak izlemeniz.
The Tudors (2007), The White Queen (2013), Kraliçe Elizabeth (1998), Elizabeth: Altın Çağ (2007), Camelot (2011), Vikings (2013) ilk aklıma gelenler. Kraliyet ailesi ile direkt ilgili olmasa da Downton Abbey (2010), Poldark (2015), Outlander (2014) ve The Pillars of the Earth (2010) de izlenmesi gerekli dönem dizilerinden. Eğer sizin de beğendiğiniz yapımlar var ise mutlaka yorum bölümünde belirtin; bu türü sevenler için güzel bir kaynak oluşturulabilir.
Dizi, tarihi olgusuna uygun hareket etmekte. Oyunculuklar zaten oyuncu seçimlerinden belli olduğu üzere üst düzeyde. Kostüm ve sahnelerin tarihe uydurulması başarılı, para harcandığını ve özenildiğini belli ediyor. Bazı sahnelerde resmen yorum katıldığı belli oluyor; yani aslında basit bir sahne olarak geçiştirilebilecek bir yerin sırf mesaj verme kaygısı ile uzadığına şahit oluyorsunuz. Aslında İngilizler kendi tarihlerini anlatmak konusunda daha başarılı. Oyuncu seçimleri de çoğunlukla adadan seçilmiş olmasına rağmen Amerikan-vari havası sezilebiliyor. Hatta iş kendi başkanları Eisenhower’e geldiğinde olması gerekenden fazla değer verildiği hissiyatı doğuyor. İstediğimiz kadar eleştirelim, 10 bölümün su gibi akıp gittiğini inkar edemeyiz. “Ben iyi bir yapımım” diye bağırdığını da inkar edemem. Türe ilgisi olan herkes izlemeli.
Tanıtım videoları:
Bir eş ve bir anne. Ulusu için. #TheCrown 4 Kasım'da. pic.twitter.com/1avp9JT9GT
— Netflix Türkiye (@netflixturkiye) September 29, 2016
yorumlar
3. sezonu nihayet izleyebildim. Çok güzel bir sezondu. Oyuncuların değişimini hiç yadırgamadım, eskileri aratmadılar. Elizabeth, Charles, Margaret, Phillip sevdiklerim oldular. Charles ı çok gömüyorlardı ama ben şimdilik sevdim hatta üzüldüm yer yer.
Bir de bu Diana meselesi olacak sanırım, o ne zaman olacak acaba?
Helena Bonham Carter ı çok severim, daha fazla gözükeydi keşke.
Tobias Menzies e ayrı bir parantez açmak istiyorum, oyunculuk olarak çok iyi bir iş çıkarmış. Diğerleri de iyiydi ama onun işinin ekstra zor olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca normal karakteri mi öyle yoksa oyuncu mu çok kötü bir oyuncu Anne ye hiç ısınamadım, çok odun gibi kız.
Diğer sezonda Thatcher ı merak ediyorum, Gillian oynuyordu sanırım onu, ohhh miss tadından yenmez. Ben Thatcher ı pek sevmem ama merak ediyorum yine de dönemini izlemeyi.
Royal photo marks Prince Philip’s 99th birthday https://www.dailymail.co.uk/femail/article-8403717/Queen-Prince-Philip-photographed-Windsor-Castle-mark-Dukes-99th-birthday.html?ito=social-twitter_dailymailUK
Lesley Manville: Princess Margaret (5. sezon)
6 sezona çıkmış.
YAY
Güzel haber, 5 ile bitecek olması içime sinmiyordu.
çok dert edinmemiştim kendime ama ne kadar günümüze yaklaşırsa o kadar güzel.
Tahta çıkalı 25,000 gün olmuş.
5. sezon çekimleri Haziran 2021’den önce başlayamayacakmış. Dolayısıyla gelecek sene yeni bölüm yok, 2022‘de.
4. sezon yine yıl sonu gibi duruyor.
gelsin artık da izleyelim. daha oc ve hbc a siftah yapamadım.
Jonathan Pryce >> Prince Philip
Güzel güzel.
Elizabeth Debicki: Sezon 5 ve 6’da Diana olacak
Her cast seçimi mi şahane olur be. Çok iyi.
4. Sezon Tarih Duyurusu
Poster
First Look
1–2–3–4
Rebecca Humphries
4. sezon Resmi Tanıtım Fragmanı | Netflix
Poster
Dominic West, Prince Charles’ı S5 ve S6’da oynamak için görüyormuş.
Anca bu kadar mı olur? Herhalde bu kadar olur.
İnşallah olmaz.
Lan McNulty Gelsin bakalım, adam seviyor bu rolleri.
Lurfen olmasin
Görüşüyorlarsa oldu diyebiliriz.
Fragman
Fragmana bayılmış olabilirim.
Kraliçe Elizabeth’in eşi Prens Philip 99 yaşına girdi
Karşıma çıkan yapımlardan bir tanesi daha yarı severek bitirdim. 1. ve 2. sezon cidden güzel işlenmiş fakat 3. sezonu ben beğenmedim. Daha doğrusu arka arkaya izleyince resmen karakter çatışmasına dönmüş olay bu yüzden 3. sezon ilk 3 bölümünü izleyip direk 10. bölüme geçip kapattım.
Monarşiyi 1.ve 2.sezonda güzel işlemişler. O dönemin yapısı, gelişmesini güzel aktarmışlar. Bu kadar Monarşiye bağlı kaldıklarını bilmiyordum işin açıkcası.
3.sezonda karakterlerin değişmesi bir nebze göze batsa da aynı zamanda karakterin çizgisi de bozulmuş. 3. sezonu yarıda kesip sona atlamamdaki en büyük sebep budur.
Philip karakteri bildiğin düz KGB rus ajanı gibi bir seslendirme donuk ifadeler, kraliçeye donuk bakışları ki 1. ve 2. sezonda o dönemki bakışlarının anlamı vardı. Elizabeth karakterinin çocukluğu renkli gözlü orta yaşlı olunca kahverengi vs.
Tony bildiğimiz uçuk kaçık adamken bir anda entersan bir karakter.
Margerat karakteri göze batmıyor oyunculuğu en azından eski halini anımsatıyor.
Tek değişmeyen karakter Martin galiba izlediğim kadarıyla 3. sezon 3. bölümde yine kraliçe’yi düşünen ifadeleri var. Hala özel kalemi olamasada.
Genel anlamda hoş bir dizi ama En iyi top 10 listeme aldığım bir yapıt değil. 3.sezon göze batmasa kesin ilk 10’na alırdım. Belki 4. ve diğer sezonlarda görüşüm değişir.
Devam sezonunu izlerim ancak Kraliçe için değil bir maliyeci olarak İron Lady için.
Güzel dönmüş. Olaylı denemez ama bir sürü şey de oluyor. Diana Spencer’ı yer aldığı kadarıyla beğendim. Thatcher ortaya karışık.
* Margaret, düşeceğin günü sabırla bekleyeceğim tatlım. 10. bölümü bulacak ama olsun.
Dokular baştan uyuşmamış, dünya görüşündeki farklılık ve farklı zeminler derken uyuşmaması da şaşırtıcı değil tabii. Öte yandan kadının kendisinde de var bir uyuzluk. İlk bölümde kadınların yüksek makamlarda olmasıyla ilgili söyledikleri büyük tezat mesela.
İzlerken empati yapasım veya destekleyesim gelmiyor henüz.
* Charles, Camilla, Diana falan tamam da diğer karakterlere ne oldu sahi? Misal Margaret bölümü yapmadan sezonu tamamlamayı planlamıyorlardır umarım.
Turkish GP molası.
* E o zaman hem boyun hem posun devrilsin?
Bari usulen de olsa bir ara hatır sor, değil mi? 6 hafta da az değil hani, ama bunda o bile yok.
* Bu da burada dursun, lazım olur.
* En iyisi Andrew’du.
Birebir buluşmalardan önce “Charles mı?” diye düşünmüştüm, buluşmalardan sonra Andrew olduğunu anladım. Sarah Ferguson’la olan evliliği 1986’ymış. Belki denk getirip gösterirler. Ama bunun evliliği de bu sezon için Anne’in Mark’la olan evliliğine benzeyebilir.
Yanılmıyorsam Sarah’ı oynayacak birisini açıklamadılar. Belki sonraki sezona.
*
Bir de Philip’in Anne demesine şaşırmadım ^.^ Charles’a babalık yapmadığıyla ilgili konuşmasını da düşünürsek. Onunla baba-oğul olamamışken diğerleriyle olmuş olmasını pek de beklemiyorum. Anne bir de duruş itibarıyla Philip’in kızı gibi resmen.
4×05:
Bağımsıza yakın bir bölüm olduğu söylenebilir. Her sezon böyle bir iş çıkarıyorlar. Hiç bilmiyordum böyle bir olay olduğunu, baktım biraz Wikipedia’ya az önce.
1982’de çıkmış ^.^ Bizimkine diyor.
> Temmuz 1982’deyiz.
Bu arada bazen Emma Corrin’i izlerken Elizabeth Debicki geldi gözümün önüne. Sıkıntı çıkmadan yakışır o da role.
Kraliyet ailesinin “buz” gibi olması önceki sezonlardan dolayı bize şaşırtıcı değil ama Diana gibi birisinin ve dışarıdan gelenin böyle bulması şaşırtıcı olmasa gerek. Yaşadığı depresyon da. Tek başına da bir yere kadar.
* Margaret ve ben bunları hak etmiyoruz. 4 sezon kadardır.
Kadın bana sorumluluk ver diyor, bu benim oğlan 21 oldu diye olanı alıyor. Yani Elizabeth başa geçtiğinden beri hiçbir şey bu kadınların istediği gibi olmamış resmen. Ne Elizabeth’in ne de Margaret’in.
Sonrası da mutsuzluk.
,
* Bu doğru. Konuş kız, aferin.
Anne Kraliçe’nin yaptığı açıklama ve olanlar bulundukları pozisyona göre şaşırılası değiller. Ama bir şeyin daha bu feragata bağlanacağı aklıma gelmezdi artık.
* Tom Burke‘ün konuk olacağını biliyorduysam bile unutmuşum. Sürpriz oldu.
Bu konukluğu biliyordum, haberi çıkmıştı. Sezona başlamadan önce aklımda değildi ama görünce hatırladım. Çok güzel bir sürpriz
> Temmuz 1986’ya geldik.
Bu da çıktı aradan. Darısı boşanmanıza.
4×09:
İki bölümdür kafam rahat sayılırdı. Sezon finaline 1 kala başladık yine. Josh O’Connor’da 37 yaşında suratı yok bu arada, ama olduğu kadarıyla.
Olmamışı oldurmaya çalıştıklarının ben de farkındayım da bu nasıl bir olmamışlık cidden? Depresyona bedava davetiye. Bu arada Camilla biraz olsun yer alırken Diana’nın sevgililerine daha fazla yer verirler diye umuyordum.
* Espri yeteneği desen o da var
> Bu bölüm Temmuz 1988’e kadar çıktık.
Bu da böylece bitti. Güzel bir sezondu, rahat izlendi. Noel 1990’la kapattılar.
* Sezonun en özet hali bu. Anca bu kadar olur, o yüzden ağzına sağlık.
Yıldım. Dönüp dolaşıp aynı yere geldikçe ben yıldım artık… Beter ol, ne diyeyim.
* Emma Corrin’i özellikle beğendim. Doğaldı. Gillian Anderson’dan da Margaret Thatcher çıkmış. Karakter sevsen sevilmez, sövsen uğraşmaya değmez tipte olduğu için ortaya karışıktı. İkinci yarısında içimi sıkmaya başladı gerçi artık.
Margaret kendi bölümünde yine harikaydı. Sezondan birisini tutmam gerekse Helena Bonham Carter’ı tutardım. Var olduğundan daha fazla görmek isterdim tabii ki.
Bu sezon Philip’i fazla kullanmadılar. Ne kadar gerek vardı tartışılır. Keza Anne ve Anne Kraliçe de onun gibi yardımcı pozisyonda devam ediverdi. Ama artık büyümüş Andrew ve Edward’ı görmesi fena olmadı mesela.
Böyle işte. 2-3 sene kadar sonra görüşürüz.
3.Sezon biraz hayal kırıklığı olmuş olsa da tahmin ettiğimden daha fazla özlemişim. Yine ilk bölümden çekimler ile hayran bıraktılar. Thatcher etkisi tahmin ettiğim gibi diziye çok şey katacak.
Tam ne güzel
4×03:
Gittikleri restoranin adinin ménage à trois olmasi… Uzucu tabii bir yandan da ustune bir de “Paylasmayi severim” cuk oldu hani.
Resmen eski Turk filmlerindeki gibi ortalarina aldilar kizcagizi, sinirim bozuldu. Margaret-HBC uyumunu sevmeyen taraftayim zaten, o halleri daha da sinirime dokunuyor.
4. sezonu da iki günde hüplettik. Yine güzeldi.
Olan biten üzerine, oooof of diyerek uykuya geçeyim ben.
Bad TV Impressions: The Crown Season 4
YUH! Çok başarılı.
Denk geldiydim buna. Thatcher kısmı inanılmaz, Kraliçe’de de iyi iş çıkarmış.
oh dear
4. Sezon
Yine muazzam bir iş ortaya çıkmış
Her sezon dalga dalga büyümesinden o kadar keyif alıyorum ki! Ödül sezonunda kadroyu bol bol zikretmek dileğiyle…
İngiltere Kültür Bakanı, Netflix’ten The Crown için kurgu olduğu uyarısını diziye eklemesini istemiş.
Avustralya’daki devletin ABC kanalı, eski başbakanın sezondaki (aslında söylemediği) sözleri nedeniyle diziyi eleştirmiş.
Diana’nın kardeşi bir kısmının böyle olmadığı uyarısında bulunmuş.
Bu kadar yıl sonra hala böyle rahatsız olabilmelerine bayılıyorum. Az bile.