The Stand (2020) – Tanıtım
15 yorum pirate 02 Ocak 2021 08:16
CBS All Access’in yeni limitli dizisi The Stand, 17 Aralık 2020 tarihinde başladı. Hali hazırda 3 bölümü geride kaldı ve 9 bölümden oluşacak sezonu 11 Şubat 2021 tarihinde tamamlayacak.
GİRİZGAH
Stephen King‘in 1978 yılında yayımlanan aynı isimli romanından uyarlandı dizi. Bilim kurgu, macera ve fantastik drama unsurlarını harmanlayan romanın 1994 yılında ABC kanalında yayınlanmış bir mini dizi uyarlaması daha mevcut.
Josh Boone ve Benjamin Cavell, yeni dizimizin yaratıcıları konumundalar. Bu ikiliye yazar masasında Jill Killington, Owen King ve Knate Lee gibi isimler eşlik etmiş. Bu beşliye ek olarak yapımcı kadrosunda Taylor Elmore, Roy Lee, Jimmy Miller, Richard P. Rubinstein ve Will Weiske gibi isimler bulunuyor. Boone, yönetmenlik görevi de üstlenmiş ayrıca dizide.
Dizinin ilk 3 bölümü sırasıyla 59, 65 ve 53 dakika uzunluğundaydı.
KONU
Devlet kontrolünde birtakım gizli araştırmalar yapan bir laboratuvarda işler ters gidiyor ve ölümcül bir virüs patlak verip tesisteki ve sonrasında dünyadaki herkesi öldürmeye başlıyor. Virüs, çok kısa bir sürede ve çok hızlı bir şekilde yayılıyor ve birkaç gün içerisinde dünya nüfusunun çok büyük bir bölümünün ölmesine yol açıyor. Virüse karşı bağışıklığı olan ve bu sayede hayatta kalan çok az sayıda insana ise iyinin veya kötünün yolunda yürümeyi tercih etmek kalıyor.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
*Virüsün ilk olarak yayılmaya başladığı kasabada yaşayan, soğukkanlı yapısıyla dikkat çeken ve hayatta kalma becerileri gelişmiş düzeyde bir adam olan Stu Redman karakterine Dead to Me ve Westworld dizileri dışında X-Men film serisinden de hatırlanabilecek James Marsden hayat veriyor.
*Babasının ölümünün ardından geçmişte bakıcılık yaptığı gençle birlikte yollara düşen genç bir kadın olan Frannie Goldsmith karakterini Odessa Young canlandırıyor.
*Frannie’ye çocukluğundan beri kör kütük aşık, sosyal açıdan garip bir genç adam olan Harold Lauder rolünde Bloodline dizisinden anımsanabilecek Owen Teague‘yi izliyoruz.
*Tanınmış bir country müzik şarkıcısı olan Larry Underwood karakterine Sorry for Your Loss ve The Leftovers dizilerinden anımsanabilecek Jovan Adepo hayat veriyor.
*Larry’nin yolda tanıştığı güzel ve gizemli bir kadın olan Nadine Cross karakterinde Hidden Palms dizisi dışında Syrup, Aquaman, Drive Angry, All the Boys Love Mandy Lane ve The Joneses gibi sinema filmlerinden yakinen tanıdığımız Amber Heard‘ü izleme fırsatı elde ediyoruz.
*Düzgün bir karaktere sahip, sağır ve dilsiz bir genç adam olan Nick Andros karakterinde Trinkets, Looking for Alaska ve Teen Wolf dizilerinden anımsanabilecek Henry Zaga karşımıza çıkıyor.
*Nick’in yolda tanıştığı ve arkadaş olduğu, zekası pek gelişmemiş, saf ve temiz kalpli bir adam olan Tom Cullen karakterini October Road ve Orange Is the New Black dizilerinden anımsanabilecek Brad William Henke canlandırıyor.
*Orijinal dizide Shawnee Smith‘in hayat verdiği Julie Lawry karakterine Shadowhunters, Arrow ve Happyland dizilerinden tanıdığımız Katherine McNamara hayat verecek ilerleyen bölümlerde.
*Dizide kötülüğün simgesi olarak karşımıza çıkan, özel güçlere sahip, insan görünümlü şeytani bir yaratık olan Randall Flagg karakterine True Blood ve The Little Drummer Girl dizilerinden tanıdığımız Alexander Skarsgård hayat veriyor.
*Hayatta kalanların rüyalarına giren ve onların ikamet ettiği çiftlik evine yönelmesini sağlayan yaklaşık 100 yaşındaki siyahi bir yaşlı kadın ve dizide iyiliğin simgesi olarak sunulan Abagail Freemantle karakterini Whoopi Goldberg canlandırıyor.
*Flagg’in hapiste çürümekten kurtarıp sadakatini kazandığı genç bir adam olan Lloyd Henreid karakterinde ise Nat Wolff karşımıza çıkıyor.
*Kadroda ayrıca Irene Bedard, Gordon Cormier ve Greg Kinnear gibi isimler yer alıyor. Konuk oyuncu havuzunda ise Hamish Linklater, J.K. Simmons, Nicholas Lea, Daniel Sunjata, Eion Bailey, Clifton Collins Jr., Natalie Martinez ve Heather Graham gibi tanıdık simalar bulunuyor.
YAZARIN NOTU
Daha önce şurada tanıtımını yaptığım 1994 yılı yapımı dizinin bu diziden daha izlenesi olduğunu belirtmem gerek öncelikle. Orijinal dizinin aksine çift zamanlı olarak ilerliyor dizi ki bu durumu cazip bulduğumu iddia edemeyeceğim. Günümüz sahneleri hiç çekmiyor desem yeridir beni. Geçmiş sahneleri hatırına izlemeye devam ediyorum.
İlk 3 bölümün karakterleri tanıyalım havasında geçtiğini belirteyim. Her bölüm birkaç karakter ağırlıklı olarak ilerliyor. Orijinal dizide öne çıkan Julie haricindeki tüm karakterlerle 3. bölüm sonu itibarıyla tanışmış bulunuyoruz.
Orijinal diziye oranla biraz daha durağan, (çekim açısından) biraz daha karanlık bir dizi var karşımızda. Karakter ilişkilerinin, tanışma ve yolculuk süreçlerinin fazlasıyla üstün körü geçildiğini de söylemeden geçmeyeyim. Oyuncu performansları açısından da yine orijinal diziyi üstün görüyorum teraziye koyduğumda. Buradakilerden Alexander Skarsgård ve biraz da Jovan Adepo’yu öne çıkarabilirim belki sadece orijinal dizideki karşılık gelen aktörlere kıyasla. Lakin genel olarak kimsenin parlayabildiğini de iddia edemem şu ana kadarki süreçte. Benim radarımda en çok öne çıkan 2 isim ise ilk bölüm konuğu Hamish Linklater ile ikinci bölüm konuğu Heather Graham oldu.
Karakter karşılaştırması yapayım biraz da iki dizi arasında. Stu karakteri burada daha güleç ve daha rahat bir adam olarak dikkat çekiyor. Frannie, orijinal dizideki gibi deli dolu, toy bir karakter değil. Buradaki Larry karakteri daha girişken ve daha soğukkanlı. Nadine Cross karakteri ise pek benzemiyor desem yeridir orijinal dizideki versiyonuna.
İllaki bu hikayeyi izlemek istiyorum diyorsanız bunu değil de 1994 yapımı diziyi izlemenizi tavsiye ediyorum kısacası. Onu izledikten sonra beklentiyi iyice minimize ederek buna da şans verebilirsiniz tabii kadroda sevdiğiniz oyuncular varsa.
Benim diziyle ilgili söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Bu da dizinin fragmanı:
yorumlar
Romanlarini film olarak seyretmeye bayildigim stephen king icin dizileri hakkinda ayni seyi soyleyemeyecegim. Bir kere limitli diyorlar sonra hooop ard arda yeni sezon onaylari geliyor ve her yeni sezon bir öncekinden daha kotu oldugundan yarida birakiyorum ornegin under the dome ve mr mercedes ornegi verebilirim… ya da daha kotusu yeni sezon umudu tasiyip ortada kaliyor the mist gibi… keske stand adam gibi tam konuyu kapasa 5 6 bolumde bitse kesin bsslardim… neyse sezon bitsin eger overseniz.. ve ucu kapali ise kesin listeye alacagim..
Stephen King dizilerinden istediği verimi alamayanlardan birisi benim. Bunu da izliyorum 3 bölümdür. The Stand’in de diğerleriyle benzer ayarda olduğu düşüncesindeyim şimdilik. Sanki bir şeyler eksik.
Şimdilik karakter tanıtımlarıyla gidiyorlar desem yeri. Her bölümde bir-iki karakterin ağırlığı oluyor. Her yerinde tanıdık bir isim olması avantaj. James Marsden’ı sevdim mesela. Skarsgård ve Goldberg’i daha aktif kullanmalarını isterim.
Devam edeceğim. Bildiğim bir hikaye değil açıkçası, önceki uyarlamaya veya kitaba bakmadım.
1×04 üzerine:
* Katherine McNamara da ortaya çıktı. Pembe saçlar yakışmış.
* O zaman Stu kadar başınıza taş düşsün?
5.2 imdb puanı yüzünden başlayamıyorum…. ve s.king dizileri konusunda herkes hem fikir sanırım… hatta biten oldu mu onu bile hatırlayamıyorum şu an için…
S01E04
*Katherine McNamara da teşrif etti minik bir sahneyle. Shawnee Smith etkisi yarattığını iddia edemem ama fena değildi yine de. Bu bölümü komple Nick-Tom-Julie üçlüsüne ayırırlar diyordum ama öyle olmamış ne yazık ki.
*Natalie Martinez de gözüktü bölümde. Aşırı küçüktü rolü. Daha önceki konuklardan Hamish Linklater ve Heather Graham kadar süre alabilseydi keşke.
*Günümüz sahneleri beni çekmemeye devam ediyor. Bunlar da ısrarla fazla süre ayırmaya devam ediyorlar o sahnelere. Nadine’de kıpırdanma var işte biraz 2 bölümdür; gerisi tırt.
S01E05
Geçmiş sahnelerinin olmadığı sadece günümüzde ilerleyen bir bölümle gelmişler bu kez.
Nasıl anlatayım; TWD mahallesi ile Blood Drive ahalisi karşı karşıya gibi bir şey. Elbette Blood Drive ahalisi daha ağır basar izlenirlik açısından bu denklemde. Las Vegas tasviri, orijinal diziye oranla daha cafcaflıydı diyebilirim bu arada. Kadro olarak oranın ahalisi daha izlenesi zaten şu noktada. Mahalle sakinleri Nadine-Harold ikilisi dışında komple sıkıcılar desem yeridir. O yüzden #TeamLasVegas diyorum!
6’yı izlerken ruhumu teslim ettim sanki. Çok uzun çekiyorsunuz efenim siz bunu. En içten teessüflerimle.
S01E06
1 tanecik mi?
Sezonun açık ara en sıkıcı bölümüydü.
Karakter hikayeleri bakımından ilgi çekiciydi, onun dışında sakin denebilir. Nihayetinde ortalamanın üstünde bir bölümdü.
Mini kaldığı iyi olacak.
*4 yürüyenin yolculuğu saçma salaktı.
*
Araya karakter vedalarının da sıkıştırıldığı, aslında neye hizmet ettiği pek de belli olmayan bir bölümdü. Rakamsal açıdan memnun kaldım. Bayağı toparladılar da gerçi.
Kaldı 1.
S01E08
Çatır çatır …
Cidden ne oldu tam olarak orada ilk etapta? Neye hizmet etti? Gerekli miydi? Neyse … Bitip gidiyor işte. Kaldı 1.
1×09 (Final) üzerine:
Geçmişe de gittikleri, Stu soslu Frannie bölümü yaparak veda etmeyi tercih etmişler. Geçen bölüm bayağı toparlamış olmaları bir kenarda dursun da, bu bölümün kapanış namına bir şey ifade ettiğini sanki iddia edemem.
“E yani?” diyesim geldi bir ara. Size mutluluklar ve hayatta başarılar falan o zaman… Neyse bu da bitti. Düzgün uyarlanamayan bir sonraki S. King uyarlamasında görüşmek dileğiyle.
S01E09 (FİNAL)
2 gereksizle koca bir bölüm geçirdik. Diğer ikisinin konukluğu ise pozitiflik yarattı. İyi bir kapanış olduğunu iddia edemem ama geçen bölüme kıyasla daha iyi bir kapanıştı elbette.
Kötü bir uyarlama olduğu düşüncem baki diziyle ilgili. Hikaye ilginizi çekiyorsa 1994 yapımı orijinal diziyi izleyin diyorum hala ben. Elbette bunu izledikten sonra gidip onu izlemenin bir esprisi yok. Bunu hiç izlemeyip gidip onu izleyin.
Amber Heard dizi dünyasından uzak kalmaz ve yeni bir diziyle bizi selamlar umarım tez vakitte.
s01e09 (son bölüm)
Bitirdim ama izlerken afakanlar bastı. Muhteşem oyuncu kadrosu hatırına sonunu görmek istedim. Düşmanıma bile önerilecek bir dizi değil maalesef.