Tru Calling: Hayatı Çift Dikiş Yaşamak – Tanıtım
15 yorum pirate 09 Temmuz 2019 08:46
Bugünkü yolculuğumuz 2000’li yılların başına. FOX’un ömrü 2 sezonla sınırlı kalan draması Tru Calling‘in tanıtımıyla sizlerleyiz bugün.
Tru Calling, doğaüstü, bilim kurgu ve macera unsurlarını harmanlayan, formüllü diye tabir edilen türde bir suç draması. No Ordinary Family, Big Shots ve Reunion gibi tek sezon süren dizilerin yaratıcısı olan Jon Harmon Feldman, Tru Calling’in yaratıcısı konumunda. Ona yapımcı koltuğunda Marty Adelstein, Dawn Parouse, Neal H. Moritz, R.W. Goodwin, Douglas Petrie ve Michael Katleman gibi isimler eşlik etmiş.
Tru Calling, ilk sezonu 20 bölüm ve ikinci sezonu 6 bölüm olmak üzere toplam 26 bölümden oluşmakta.
Dizinin merkezinde Tru Davies isimli genç bir kadın var. Tru, kolejden yeni mezun olmuş durumda ve sonbaharda tıp fakültesine başlamanın planlarını yapıyor. Tıp fakültesine başlamadan önce de özgeçmişinde iyi duracak bir iş bakıyor yaz dönemi için. Staj yapmayı planladığı hastane konusunda bir sıkıntı çıkınca son dakika ayarlaması olarak bir morgda işe başlamak durumunda kalıyor.
Tru, morgdaki ilk iş gününde doğaüstü bir olayla karşı karşıya kalıyor. O gün vefat eden ve morga yeni getirilen ölü bir kadından ‘Bana yardım et‘ çağrısı alıyor ve bu çağrının ardından gözlerini aynı günün sabahında açıyor. Elinde olmaksızın aynı günü yeniden yaşayan Tru, bu kez söz konusu ölü kadının ölmesini engellemeye çalışarak geçiriyor o tekrar eden günü ve olaylar gelişiyor.
Tru’nun bu doğaüstü yeteneği kontrol edebildiği bir şey değil. Ayrıca her gün gerçekleşen bir şey de değil. Bazı günlerde morgdaki ölü insanlar ona yardım çağrısında bulununca tekrar yaşamak zorunda kaldığı günler oluyor ve bu günlerde dedektif misali vakaları çözmeye ve gerçekleşmesini engellemeye çalışıyor içinden gelerek Tru. Önleyebildiği şeyler de oluyor, önüne geçemediği şeyler de ama Tru her defasında sonuna kadar mücadele etmeyi bırakmıyor. Tru’nun bu yetisinin günlük hayatta bazı durumlarda kendisine veya çevresindekilere de fayda sağladığı oluyor elbette.
*Konu bölümünde kendisinden epeyce bahsettiğimiz Tru Davies karakterine Dollhouse, Buffy the Vampire Slayer ve Banshee gibi dizilerden tanıdığımız Eliza Dushku hayat veriyor. Kendisini tehlikeli durumların içine sokmaktan çekinmeyen, pes etmek nedir bilmeyen, ailesini ve sevdiklerini önemseyen, zeki ve çekici bir kadın Tru.
*Tru’nun işsiz güçsüz bir şekilde ortalıkta dolanan, eğlenmeyi seven, başını belaya sokma potansiyeli her daim çok yüksek olan, başına buyruk ve inatçı erkek kardeşi Harrison rolünde Shawn Reaves‘i izliyoruz.
*Tru’nun uyuşturucu bağımlısı ve işkolik ablası Meredith karakterini Big Shots ve Scoundrels gibi dizilerden anımsanabilecek Jessica Collins canlandırıyor. Tru ile araları çok iyi değil ve Tru’ya pek de iyi davrandığı söylenemez. Tru’nun 10 yıl önce öldürülen annelerinin kaybını hala atlatamadığını düşünüyor.
*Tru’nun biraz sığ bir genç kız olan en yakın arkadaşı Lindsay rolünde Criminal Minds dizisinden tanıdığımız A.J. Cook karşımıza çıkıyor.
*Tru’nun morgdaki anlayışlı amiri Davis rolünde Baskets ve Bored to Death dizileri, The Hangover film serisi ve Due Date, The Campaign, Keeping Up with the Joneses gibi sinema filmlerinden yakinen tanıdığımız Zach Galifianakis‘i izleme fırsatı yakalıyoruz.
*Morga ceset getiren sıcakkanlı ve eğlenceli bir görevli olan Gardez rolünde Benjamín Benítez‘i izliyoruz.
*Doom Patrol, The Last Tycoon ve White Collar dizilerinden tanıdığımız Matt Bomer, diziye 4. bölümde dahil oluyor Tru’ya potansiyel sevgili adayı Luc rolüyle. Luc, Gardez’in bir arkadaşı. Morg’un üst katında bulunan polis departmanına cinayet mahalli fotoğrafçısı olmak üzere iş görüşmesine geldiği sırada karşılaşıyorlar Tru ile.
*Private Eyes, Call Me Fitz ve Beverly Hills, 90210 dizilerinden tanıdığımız Jason Priestley de ilk sezonun 2. yarısında katılıyor kadroya Jack Harper rolüyle.
Dizide ufak çaplı tekrar eden rollerle yer alan tanıdık simalar arasında Kristoffer Polaha, Lizzy Caplan ve Eric Christian Olsen gibi isimler bulunuyor. Bölümlük konuk oyuncular arasında ise Cobie Smulders, Andrea Anders, Joe Flanigan, Carly Pope, Hudson Leick, Alaina Huffman, Leonard Roberts, Michael Trucco, Ryan Kwanten, Laura Leighton, Jodi Lyn O’Keefe, Nick Wechsler, Maggie Lawson, Ty Olsson, William Sadler, Christina Hendricks, Wade Williams, Mary Elizabeth Winstead, Kal Penn, Missy Peregrym, Erica Durance ve Jeffrey Dean Morgan gibi isimler yer alıyor.
İlk 4 bölüm itibarıyla gayet iyi gidiyor dizi. İlgi çekici bir formata ve hikayeye sahip. Ayrıca akıcı ve sürükleyici bir anlatımı mevcut. Eliza Dushku da çok iyi taşıyor diziyi elbette. Aşağı yukarı her bölümde tanıdık konuk oyuncular görüyor olmak da başka bir artı konumunda. Tru’nun aradığı kişileri bazen çok kolay buluyor oluşu ise göze batan unsur. Elbette formüllü yapısı gereği tahmin edilebilirlik durumuyla da karşı karşıya kalıyoruz bazen. Ama artısıyla ve eksisiyle güzel güzel izletiyor kendini dizi.
Bunlar da birkaç tırıvırı bilgi:
*Eliza Dushku, bu dizide oynamak için Buffy the Vampire Slayer’daki karakteri Faith için planlanan potansiyel uzantı dizi projesini reddetmiş.
*Jensen Ackles‘a dizide bir rol önerilmiş ama o Smallville‘deki Jason Teague rolünü aldığı için bu teklifi geri çevirmiş.
*Zach Galifianakis, bu dizide çalışmaktan pek hoşlanmazmış. Sette yazarlara sorun çıkarır ve çok fazla esrar içermiş.
*İlk sezonun ardından FOX diziyi iptal etmenin kıyısındaymış. İptalden kurtulması sezon ortasında iyileşmeye başlayan reytinglerinden ziyade, o saat diliminde karşısında yayınlanan Friends’in son sezonunda olması sayesindeymiş. Dizinin 2. sezonda Friends’in yokluğunda daha iyi performans sergileyebileceğini düşünen FOX, neticede diziye 2. sezon onayı vermiş. 2. sezon çekimleri devam ederken FOX’tan sürpriz bir karar gelmiş ve sezonun 6. bölümü çekildiği sıralarda sezonun bölüm sayısını 13’ten 6’ya indirmiş. Söz konusu bölümün çekimlerinin son gününde tüm ekibe dizinin iptal edildiği duyurulmuş ani bir şekilde. (Ucu açık bitmiştir yani haliyle. Bölümlük hikayeler üzerinden ilerlediği için bitirdiğimde beni rahatsız etmez bu durum diye düşünüyorum.)
*Diziye ve başrol Eliza Dushku’ya genç izleyicilerin oylarıyla belirlenen Teen Choice Ödülleri ve bilim kurgu, doğaüstü ve korku türlerinde ödüllerin dağıtıldığı Saturn Ödülleri‘nde 3 adet adaylık çıkmış 2004 yılında.
*Diziyle ilgili bu yıl bir yabancı sitede ‘Tru Calling was the worst best show and we need it back!‘ başlığıyla yazılmış olan şu yazıyı da buraya bırakayım merak eden varsa. (Daha 22 bölüm var elimin altında ama bitirdiğimde çok üzülecekmişim ve gerçekleşmeyeceğini bile bile geri dönmesini isteyecekmişim gibi bir his var içimde benim de.)
Bu dizinin jeneriği:
Bunlar da kısa fragmanları:
https://www.youtube.com/watch?v=W4MZ9SA3O-0
yorumlar
coşkuyla sevmiştim bu diziyi yayınlandığı dönemde. bitişine çok ciddi bozulmuştum, bak gene içim bir cız etti.
@pirate Öncelikle tanıtım için eline sağlık. “Bölümlük hikayeler üzerinden ilerlediği için bitirdiğimde beni rahatsız etmez bu durum diye düşünüyorum” demişsin. Doğrudur, bölümlük hikayeler üzerinden ilerliyordu. Ama arka planda giden ana hikaye de vardı. O açık kaldı maalesef.
Güzel bir diziydi. Onun türevinde olan o dönemde bir başka dizi de yoktu aklımda yanlış kalmadıysa.
Bir bu, bir de Firefly o dönemde ucu açık şekilde bitirildiğinden dolayı kızdığım dizilerdi. Hani en azından Firefly için sonradan Serenity adında film çekilmişti. Tru Calling için o da yapılmadı.
Ben de zamanında severek izledim. Jason Priestly a.k.a Jack diziye katıldığı zaman dizi daha eğlenceli olmuştu. O adamı gerçekten seviyorum. İkinci sezonun bu kadar kısa olmasında da ondan yeteri kadar faydalanamamalarının suçu olduğunu düşünmüştüm.
Eliza Dushku’yu çok seviyorum. Wrong Turn, Bring It On, The Alphabet Killer, Locked In gibi sinema filmlerinde de izlesem de daha çok Dollhouse dizisinden geliyor elbette bu hayranlığım. Bu diziyi izlemeyi de yıllardır erteleyip duruyordum. Bu zamana kısmet oldu. Bu kadının bir an önce yeniden ekranlara dönmesi lazım kalıcı bir şekilde artık.
İlk 4 bölüm itibariyle merkez konuk karakterde fena isimler (Hudson Leick, Michael Trucco, Cobie Smulders) izlemedik bu arada. Cobie konusunda hep bir tereddüt durumu hakim bende. Vasat mı güzel mi? Vasat mı yeteneksiz mi? Hımmm, sonuç yine belli değil.
Lindsay şu haliyle çok gereksiz bir karakter. Biraz hikayenin içine girmesi lazım. Aynı şekilde Davis’in de bir tık daha hikayenin içine girmesi şart.
Jason Priestley hakikaten renk katmıştı diziye. Bitmeseydi yahu. Böyle bitiverdiği için aşırı bozulduğum dizilerden biri de Moonlight olmuştu, hey gidi. O geldi aklıma. Firefly’ın bitmesi zaten olacak iş değildi, o çok büyük hata oldu.
@pirate; Cobie Smulders konusunda hassasım. Kadın ekranda gördüğüm çok net en güzel varlıklardan biri. Bana aşırı güzel geliyor. Oyunculuğu konusunda da hiç bana eksik gelen bir tarafı olmadı. Bir tepki vereyim dedim o yüzden
-Son sahne şaşırtmadı.
-Tru’nun bu bölüm kurtarıcıyı oynamak yerine kendini kurtarması daha doğru bir tercih olurdu sanki. Morgda kalsın diye yapılmış bir hamleydi ama pek gerçekçi değildi. Morg ve fakülte bir arada da yürüyebilirdi.
-Bu bölümün konukları da Supernatural’ın Abaddon’ı Alaina Huffman, Dawson’s Creek’in Drue’su Mark Matkevich ve Kal Penn idi bu arada.
S01E06
-Tru ve Luc, hiç de uyumlu bir ikili değil bence. Fazla zorluyorlar.
-Luc’u ilk sahnesinde Gardez’in bir arkadaşı diye tanıtmışlardı ama bu bölüm Gardez onu hiç tanımıyormuş gibi konuşuyordu.
-Boş beleş karakter Lindsay’yi zorlama bir şekilde sokuyorlar her bölümün içine. Onun yerine son 2 bölümde hiç gözükmeyen Meredith’i daha çok kullanmış olsalar daha iyi olurmuş sanki.
-Bu bölümün konukları arasında Make It or Break It’ten Johnny Pacar ile Arrow ve Siren’dan aşina olduğumuz Brendan Fletcher vardı. Her bölümde 1-2 tanıdık sima oluyor illaki.
Yani, bir mola bölümü olmayacağı belliydi.
üçlüsünden birinin maktül birinin de katil olacağı barizdi. Öyle de oldu.
S01E10
O kişiden diğer kişiye zıplayıp durduk. Katil konusunda çok fazla ihtimal vardı. Tahmin etmek kolay olmadı. Bu açıdan başarılı bir bölümdü.
Jodi Lyn O’Keefe’nin konukluğu verimli geçti. Bu tarz bitchy roller cidden çok yakışıyor bu kadına.
Tru’ya bu bölümde olduğu gibi ‘Let it go!’ çekiyorum bazen. Herkesi kurtarmaya çalışmanın bir esprisi yok. Bazılarını salla gitsin!
S01E11
Bu tarz bir bölüm şarttı cidden. Ne zaman gelecek diye bekliyordum hatta. Fena bir sirkülasyon olmamış açıkçası. Sonunu da güzel bağlamışlar.
S01E14 & 16
Aşırı derecede sıkıcı bölümlerdi. Sezonun en kötüleriydi.
S01E18
Ekranda görmeyi çok özlediğim Andrea Anders’in konukluğunun da etkisiyle sezonun keyif veren bölümlerinden biri çıkmış ortaya.
S01E20 (Sezon Finali)
Sezon finali kavramının hakkını veren bir bölüm olmuş. Sonda çalan şarkı da güzeldi.
Jason Priestley’nin karakterini ne yaparsa yapsın ciddiye alamadım ben bir türlü kadroya katıldığı ilk andan itibaren. Son bölümdeki halleri de aşırı zorlama geldi. Bu ciddiye alamama durumu karakterden mi kaynaklanıyor yoksa aktörden mi tam emin değilim ama daha çok aktörden gibi geliyor bana.
S02E02
Şu ana kadarki en çok geri sarmasını istediğim gün buydu kesinlikle.
Kısıtlı sürelerde de olsa Lizzy Caplan’ı görmek güzeldi. Bir önceki bölümde de Carly Pope’u aynı şekilde.
S02E03
Sen de mi Brütüs?
Şu ana kadarki en zorlayıcı vaka buydu Tru için herhalde.
S02E04
Farklı bir şey denemişler bu bölüm yine ve çok sevdiğim Maggie Lawson’ın konukluğuyla epey de keyifli geçmiş.
Bu sezonun yeni takviyesi Liz Vassey’i izlemeyi her bölüm biraz daha fazla seviyorum bu arada.
S02E06 (FİNAL)
Ve bitti!
Tanıtımda bahsettiğim iptal hikayesinden ötürü sıradan bir sezon içi bölümüyle biter diye düşünmüştüm ama öyle olmamış. Sezon finali/Sezon ortası finali tadı mevcuttu. Ucu açık bitti elbette. Benim bununla bir sorunum olmadı tahmin ettiğim üzere.
2. sezonda kalıplarından sıyrıldı ve her bölüm yeni şeyler denedi dizi. Haliyle gayet güzel bölümler sundu. Yanlış anlaşılmasın kalıpların dışına çıkmadığı bölümlerin de % 90’ını sevdim ben. Eliza Dushku’yu ve bu güzelim formatı izlemesi çok ama çok keyifliydi. Dizinin önüne set çekilmesi ve devam etmemiş olması çok yazık olmuş cidden. Her zaman pozitif hatırlayacağım bir dizi olacak Tru Calling.
Dizi için puanım: 8.3