Avustralya kanalı Channel Nine’ın yeni draması After the Verdict, 10 Ağustos’ta başladı. Bu da fragmanı:

Gizem ve gerilim yüklü, kayda değer miktarda da eğlenceli bir suç draması olan After the Verdict‘in yaratıcıları  Ellie Beaumont ve Drew Proffitt. Bu ikiliye yapımcı koltuğunda Greg Sitch ve Jo Rooney gibi isimler eşlik etmiş. Yönetmenliğini Fadia Abboud, Ben C. Lucas ve Peter Salmon üstlenmiş.

6 bölüm sürecek sezonu 14 Eylül’de tamamlanacak dizinin hali hazırda 3 bölümü yayınlandı.

Bir jüri görevinin karar verme anıyla açıyoruz hikayemizi. Jüri sözcüsü dışındaki herkes ‘suçsuz’ oyu kullanıyor.

Jüri sözcüsü Clara, şüphelerine rağmen karar için oybirliği gerektiğinden sürecin daha fazla uzamaması adına ‘suçsuz’ oyu kullanmak zorunda kalıyor ve davalı kişi serbest kalıyor. Hikayemiz de bu noktadan sonra başlıyor.

Basında uzun süre gündem olan, ülkede popüler bir konuya dönüşen, hatta cinayetle suçlanan alımlı bir kadın adına güçlü destekçi/hayran gruplarının oluştuğu söz konusu davaya da değinelim kısaca.

Belinda Brooks isimli bir kadın evinin terasından düşerek yaşamını yitiriyor. Kendisi mi düştü? Suçlandığı üzere maktulün asistanı Heidi Lang’in işlediği bir cinayet mi söz konusu? Yoksa Heidi’yi cinayetle suçlayan kişi Paul mu karısı Belinda’yı öldürdü? Davada savunma makamının yaptığı savunmada belirtildiği üzere terapiye giden bir hasta olan Belinda intihar mı etti? Yoksa çok farklı bir şey mi yaşandı?

Davanın sonlandığı gün mahkeme çıkışında diğer jüri üyelerine “Bir ara buluşalım o zaman,” cümlesiyle seslenen, özel hayatında çalkantılı günler geçiren ve kafasını dağıtacağı başka bir konuya yani bu davaya sarılmaya ihtiyaç duyan jüri sözcüsü Clara, jüri üyelerini çağırıp bir akşam yemeği organize eder. Yemeğe onun dışında 3 kişi katılır: Margie, Ollie ve Daniel. Bir de Clara’nın orada denk gelmek maksadıyla erketeye yattığı Heidi. İşte o andan itibaren gizem dolu hikayemizin mercek çapı genişler ve olay farklı bir boyuta doğru yol almaya başlar.

Naif yapısından dolayı ayrıldığı partneri ve çocuklarının babası Dom (Richard Brancatisano) ile bir işe ortak olmak durumunda kalmanın ve beraberinde getirdiği diğer şeylerin huzursuzluğu içerisinde olan Clara karakterine The Newsreader ve Utopia dizilerinden anımsanabilecek Michelle Lim Davidson hayat veriyor.

İyi giyimli, pozcu, umursamaz gibi görünen ama aslında çok da öyle olmayan, emlakçılık işiyle meşgul olan Ollie karakterini Grand Hotel, Love Child ve Barons gibi dizilerden tanıdığımız Lincoln Younes canlandırıyor.

Kasaplık işiyle meşgul olan ve kız arkadaşı Trish (Virginia Gay) ile evlenme planları yapan Margie rolünde Sisters ve Kath & Kim dizilerinden anımsanabilecek Magda Szubanski‘yi izliyoruz.

Küçük çaplı yasadışı dövüş organizasyonlarında dayak yemekten keyif alan, karısı bir süre önce vefat etmiş gizemli dulumuz Daniel rolünde Strike Back, Blindspot, The Secret Life of Us ve Satisfaction gibi dizilere ek olarak 300: Rise of an Empire ve Animal Kingdom filmlerinden de yakinen tanıdığımız Sullivan Stapleton karşımıza çıkıyor.

Emma Diaz, Ollie’nin mahkeme salonunda dikkatini çeken ve davanın sona ermesinin ardından tavlamaya çalıştığı Eliza Perez isimli bir avukatı; Wentworth ve Barons dizilerinden anımsanabilecek Vivienne Awosoga ise Ollie’nin pek anlaşamadığı çalışma arkadaşı Tamara‘yı canlandırıyor.

Amazing Grace ve The Unlisted dizilerinden anımsanabilecek Nicholas Brown, maktulün öfkeli kocası Paul karakteriyle karşımıza çıkıyor.

Bad Mothers, Treadstone, Pine Gap ve Wolf Creek gibi dizilerden anımsanabilecek Tess Haubrich‘i ise güzel ve zarif bir kadın olan Heidi Lang karakteriyle izleme fırsatı elde ediyoruz.

Dizinin ben bu satırları kaleme aldığımda hali hazırda yayınlanmış olan ilk 2 bölümünü izledim ve memnun kaldım. Farklı bir iş olduğunu söylemek mümkün. Eğlendirebilen bir suç dramasıyla sürekli olarak karşılaşmıyorum. Kast seçimleri de gayet iyi olunca keyifle izletiyor dizi kendini. Bir şansı hak ettiğini düşünüyorum.