Atypical — tanıtım
61 yorum rpdi 20 Ağustos 2017 09:00
Online izleme devi Netflix, bu yaz Atypical‘ı bizlerle tanıştırdı. İlk sezonu yarımşar saatlik 8 bölümden oluşan komedi-drama türündeki dizi, mutfağında How I Met Your Mother ve The Goldbergs yapımcılarından Robia Rashid’i bulunduruyor.
Tipik Amerikan banliyösünde yaşayan bir ailenin etrafında gelişen dizinin merkezine koyduğu karakter Sam. 18 yaşındaki lise öğrencisi Sam, otizmli. Otizm kavramı tek tanıma sığdırılabilecek bir konu değil. Her birey birbirinden farkı yaşayabiliyor bu durumu. Bizim Sam’in özelliklerinden yüzeyel bir şekilde bahsedecek olursak; aklından geçeni şak diye söyleyen, bazen sinir bozabilen derecede dürüst ve haliyle insan ilişkilerinde sorunlar yaşayan biri. Empati yapmakta zorlanıyor. Birinin ona dokunmasından nefret ediyor. Aşırı gürültüden ve ışıktan rahatsız olması gibi durumlar da yaşamını olumsuz etkileyen şeylerden. En büyük tutkusu Antartika’da yaşayan penguenlere dair araştırmalar yapmak ve etrafındakilere bundan bahsetmek. Bu kadar şeyin üstüne klasik Amerikan liseli gençliğinden “garip” damgasını çoktan yemiş doğal olarak. Bu “garip” şeklindeki tanınırlığını, “normale” çevirmesi gerektiğine dair bir baskı hissediyor üstünde.
Ergen olmanın getirdiği klasik problemler de diğer taraftan yükleniyor. Bir gün, düzenli olarak gittiği terapistinden bu konuya dair bir takım öneriler alıyor: Artık birileriyle çıkmak, aşkı tatmak, seks yapmak gibi. Aşırı korumacı annesi karşı çıkmaya kalksa bile bu iş aklına yatıyor yatmasına fakat bunları nasıl yapacağına dair pek bir fikri yok. İşte bizler de tam buradan itibaren Sam’in aşkı bulma macerasına ve büyüme yolculuğuna tanıklık etmeye başlıyoruz.
Sam’e United State of Tara’da izlediğimiz, başarılı genç oyunculardan Keir Gilchrist hayat veriyor. Diğer karakterlerden de kısaca bahsedersek…
Otizmli birinin annesi olmak oldukça zor. Yıllardır oğlunun üzerine titreyen, onun özel ihtiyaçlarını için fedakarlıklar yapan Elsa, haliyle yıllar içinde yorgun, gergin ve evhamlı birine dönüşmüş. –1. bölüm sonundan ispiyon!– Yıllar sonra ilk kez kendini düşünmeye başlıyor ve Nick adındaki barmenle bir ilişkiye sürüklenirken buluyor kendini.
Karakteri Weeds, Twin Peaks ve Revenge gibi dizilerde izlediğimiz ama daha çok sinemadan bildiğimiz oyuncu Jennifer Jason Leigh canlandırıyor.
Elsa’ya kıyasla daha rahat ve sakin davranan, Sam’in babası Doug; hala oğluyla tam olarak nasıl yakın olabileceğinin yollarını arıyor.
Bu rolde Boston Public ve Prison Break gibi dizilerde izlediğimiz Michael Rapaport’u görüyoruz.
Otizmli birinin kardeşi olmak da hiç kolay değil. Özellikle okul saatlerinde Sam’e göz kulak olmak kız kardeşi Casey’e (Brigette Lundy-Paine) düşüyor. Birazcık erkek Fatma, alaycı ve bezgin halleriyle biliyoruz. Atletizm ile ilgileniyor ve bu sayede burs alıp bu şehirden kurtulmak en büyük hayali. Evan [Graham Rogers (Quantico, Revolution)] adındaki, belalı görünen biriyle beklenmedik bir romantik yolculuğa çıkıyor.
Sam’in kısmi zamanlı olarak çalıştığı teknoloji mağazasındaki iş arkadaşı Zahid (Nik Dodani), aynı zamanda Sam’in en yakın arkadaşı. Sam’in birçok konuda yardımına koşan, tavsiyelerde bulunan, sevimli şekilde gıcık bir tipleme.
Erkek arkadaşıyla problemler yaşayan Sam’in başarılı terapisti Julia [Amy Okuda (How to Get Away with Murder)] ve Elsa’nın yasak aşkı Nick de [Raúl Castillo (Looking)] ilk bölümde tanıştığımız önemli karakterlerden.
Gelelim biraz da kişisel görüşlere:
Zamanında Brothers & Sisters, Parenthood, 7th Heaven ve daha birçok başarılı aile dizisini izleyenlerin, artık yeni jenerasyon dizilerden de bu tarzda kalbine dokunacak, içini ısıtacak bir aile dizisi aradığını tahmin ediyorum (En azından benim için böyle). Bu yıl This is Us ve Speechless gibi iyi işlerle tanıştık ama bütün bu dizilere kıyasla daha izole bir ana konu üzerinden gitse bile ben tam olarak aradığımı Atypical’da buldum. Ön plandaki herkes iyi yazılmış ve oynanmış. Karakterlerin hiçbiri kusursuz değil ama hepsi çok doğal ve anlayabildiğiniz, hemen bağlanabildiğiniz tipler. Özellikle Keir Gilchrist, ufacık abartmadan tertemiz bir performans gösteriyor.
Yüksek ihtimalle her tür izleyicinin kolaylıkla sevebileceği; mizahı çok yerinde, draması çok yerinde, pek tatlı ve sempatik bir dizi. Fakat muhtemelen o kısacık 8 bölümün hepsi bir oturuşta biteceğinden dolayı diziden ziyade uzun formda bir film izlemiş hissine kapılabilirsiniz. Bu aslında büyük bir sorun. Yani bu aileyle gidecek daha çok yol varken hemen bitip tadını damağınızda bırakıyor. Netflix’in yeni iptal politikası korkutmuyor değil ama bu diziyi çabucak harcayacaklarını hiç sanmıyorum; böyle bir şeye inanmak istemiyorum.
Son olarak seyredecek olan herkese iyi seyirler…
yorumlar
Ben de 8 bölümü bir oturuşta bitirenlerdenim. Hiç yormayan, çok sıcak ve sevimli bir yaz dizisiydi. Karakterlerin hepsine daha ilk bölümden ısındım ve bu sayede çoğu sahneyi tebessüm ederek izledim. Netflix bu diziyi iptal ederse cidden üzülürüm.
@rpdi yine güzel bir dizi için çok güzel bir tanıtım hazırlamış. Eline sağlık
Şuradaki bölüm yorumlarımı taşıyayım ben de.
S01E04
Şu ana kadarki en iyi bölüm buydu. Neredeyse hiç boş sahnesi yoktu. Diyaloglar, etki-tepkiler, her şey iyiydi. Sam’in listesi ve Paige büyük renk kattı bölüme. Elsa’nın şeytanları, Doug’ın kendini ifade etme çabaları, Casey’nin göz ardı edilişi derken aktı gitti bölüm. Cidden güzeldi.
Bölüm için puanım: 9.5
İlk 3 bölüm için ortalama puanım: 8.0
Önceki bölümler bu bölüm seviyesine çıkamasa da onlar da yeterince güzeldi bu arada. Bazen eğlendiriyor, bazen de rahatsız hissettiriyor Sam’in tavırları. Keir Gilchrist, iyi iş çıkarıyor. Elimde değil, United States of Tara’da da öyleydi burada da öyle; bu çocuğu izlerken The Fosters’tan Jude’u izliyormuşum gibi geliyor aynı zamanda. Hem tip olarak, hem de davranışsal olarak çok benziyorlar birbirlerine.
Diğer karakterler için de şöyle kısa kısa geçecek olursam; Paige’e bayıldım. Julia’yı da cidden çok seviyorum. Casey, iyi bir karakter olmuş. Yanına Graham Rogers’ı ve karakteri Evan’ı koymaları da iyi olmuş. Zahid’i sevmedim ama Sam’in yanına bu tarz bir arkadaş şartmış hakkını vermek gerekirse kurgusal olarak. Son olarak ebeveynlere gelecek olursam; Michael Rapaport’un karakteri Doug’ı sevdim, Jennifer Jason Leigh’ın karakteri Elsa’yı ise pek sevemedim ne yazık ki.
Kalan bölümlerde de sevmeye devam etmem dileğiyle izlemeye devam.
S01E05
Güzel olmuş bu bölüm de. Paige, yine çok tatlıydı. Karakterin Sam karakterini daha bir izlenir kıldığı bir gerçek. İkilinin son sahneleri de tatlıydı gerçekten. Casey’nin Paige’e saçma sapan patladığı an tam küfürlüktü. Elsa’nın ‘Gidiyorum, gel de!’ anları hem tatlıydı hem de sinir bozucuydu. Şu güzel şarkı da bölüme renk katan başka bir unsur olmuş bu arada.
Bölüm için puanım: 8.7
S01E06
Paige’in soruna getirdiği çözüm önerisi hoştu. Daha önce başka bir dizide de görmüştüm ben böyle bir parti. Sadece olaya çözüm bir durum değil aynı zamanda cool da bence. Tıkanıklığa beş kala yapay muhabbetler, konuşacak konu bulmak üzere hata arayan eleştirel gözler olmadan sadece kendini müziğin ritmine kaptırmak! Kesinlikle cool bana göre!
Güzel bölümdü bu arada yine. Eczane sahnesi favorimdi. Doug’ın Julia’yı hastanede bırakıp gitmesi hoşuma gitmedi.
Bölüm için puanım: 8.5
S01E08 (Sezon Finali)
Yapılabilecek en kötü evlilik tekliflerinden biriydi.
Güzel bir kapanış olmuş bu arada.
Özellikle 4. bölüm ile beraber bağlandım ve benimsedim diziyi. Sonrası da su gibi aktı. Arka arkaya izleme isteği uyandırdı. İzlemeyi bırakamadım bir türlü. Cidden çok güzel bir sezon oldu.
Dizi için genel puanım: 8.5
Netflix, aralara daha normal ayarda diziler sıkıştırıp belirli aralıklarla bu tarz maraton yaptıran ve hayran bırakan diziler sunmayı ihmal etmiyor. 2016 Ağustos’ta The Get Down, 2016 Aralık’ta The OA, 2017 Mart bitiminde 13 Reasons Why ve şimdi de bu. Aşağı yukarı her 3 ayda bir maraton yaptıran şahane dizilerle günümü şenlendirmeyi başarıyorlar. Atypical de sezonun en başarılı işlerinden biri olmuş kesinlikle. Yayında ve yapımda emeği geçen herkesin eline sağlık.
2. sezon olmazsa çok çok çok çok çok üzülürüm.
Benim aslında hiç ilgimi çekmeyen ve izlemeyi düşünmediğim bir diziydi. Sonra Jennifer Jason Leigh olduğunu görünce bir deneyeyim dedim ve beklemediğim kadar çok sevdim. 8 bölüm yetmedi bile 13 olsaydı daha iyi olurdu. Tüm karakterler de güzeldi. GLOW, Love ve Santa Clarita Diet kadar sevdiğim bir Netflix komedisi oldu Atypical. Herkese tavsiyedir. Umarım sezonlarca devam eder.
Eline sağlık @rpdi, güzel bir tanıtım olmuş.
Bayıla bayıla izledim tüm bölümleri. Bitmesin diye azar azar ilerlemekti amacım ama dayanamadım iki üç günde bitirdim. Kesinlikle sıkmayan ilgi çekici bir dizi. Ellerine sağlık @rpdi.
Çok güzeldi, peş peşe izleyip bitirdim. Daha fazla bölüm olabilirdi kesinlikle. Tanıtım için ellerine sağlık @rpdi
Diziye bayılanlara beni de ekleyebilirsiniz.
8 bölümü izledim de geldim, gerçekten çok tatlı bir dizi. Karakterlere çok kolay alıştım, Elsa hariç hepsi birbirinden sempatikti. Özellikle Casey’e bayıldım. Mesela Parenthood’taki Max (otistik olması bakımından) çok uyuz geliyordu ama Sam’i de sevdim. Bir de 4. bölüm komedi açısından harikaydı. Diziden çok bir bağımsız filmi hatırlatıyor gerçekten. Umarım 2. sezon onayı alır.
Yaaa çok güzeldi, 8 bölüm akıp gitti. Oğlanı “United States of Tara”da da severdim ben; çok sevdim burda da. Başta bir Zahid’i sevmemiştim ama ona da alıştım sonra. Sezon finali de ayrı bir hoşuma gitti.
Tanıtım olmasa gözümden kaçabilirdi; kaçmadı iyi ki! Sağ ol @rpdi.
Beni de tanıtım sayesinde bulaşıp bir çırpıda izleyip sevenler arasına alabilirsiniz. Teşekkürler @rpdi .
dkamoy’a denden .
Teşekkür ederim yorumlar için.
Farkındaydım çoğunluğun izlemediğinin. Tanıtımın işe yaramasına sevindim. Ben bu dizinin kulaktan kulağa yayılıp Netflix’in büyük hitlerinden biri olmasını bekliyordum ama öyle bir manzara yok şimdilik.
1×05 finali: