Bloodride – Tanıtım
5 yorum pirate 29 Şubat 2020 17:31
Netflix, 13 Mart 2020 tarihinde Norveç yapımı yeni bir orijinal diziyle buluşturdu sevenlerini: Bloodride
Korku, gerilim ve gizem ögelerini harmanlayan bir antoloji dizi olan Bloodride‘ın ilk sezonu 6 bölümden oluşmakta. 2. sezonu olup olmayacağı ise henüz bilinmiyor.
Dizinin yaratıcıları Kjetil Indregard ve Atle Knudsen. Knudsen, 2 bölümde kamera arkasına geçmiş ayrıca. Kalan 4 bölümün yönetmenliğini ise Geir Henning Hopland (Frikjent, Lilyhammer) üstlenmiş. Dizinin yapımcı kadrosunda Timothy Cubbison, Ida Håndlykken Kvernstrøm ve Austin Snyder gibi isimler yer alıyor.
Dizinin bölüm süreleri, 27-33 dakika arasında değişmekte.
Dizi, 6 bölümde 6 farklı hikayeyle karşımıza çıkıyor. 6 bölümün ortak noktaları en az bir ölüm içeriyor olmaları.
Her bölümde izlediğimiz karakterlerden bir veya birkaçı, garip ve tekinsiz bir otobüsün yolcuları olarak karşımıza çıkıyorlar her bölümün başında izlemeye maruz bırakıldığımız ve birkaç ufak değişiklikle önümüze sunulan bölümden bağımsız açılış sahnesinde.
Ultimate Sacrifice (Nihai Fedakarlık) isimli ilk bölümde yaşadıkları ekonomik sıkıntılar nedeniyle ailesiyle birlikte şehirden ayrılıp kırsal bir bölgeye taşınmak zorunda kalan Molly isimli bir kadının hikayesini izliyoruz. Molly’nin moral ve motivasyonu fena halde düşmüş durumda o çok sevdiği şehir hayatından kopmak zorunda bırakıldığı için. Ruh hali böyleyken yeni taşındıkları kasabadaki yeni komşularında bir gariplik seziyor Molly ve hikayemiz başlıyor.
Molly rolüne Exit dizisinden anımsanabilecek Ine Marie Wilmann‘ı izliyoruz. Molly’nin kocası Leon rolünde Bjørnar Teigen karşımıza çıkıyor. Kadroda ayrıca Hilde Olausson ve Ingrid Vollan gibi isimler yer alıyor.
Three Sick Brothers (3 Hasta Kardeş) isimli 2. bölümde psikiyatri hastanesinde 3 sene tedavi görmesinin ardından taburcu olduğu ilk gün 2 erkek kardeşi ile beraber çılgınca bir yolculuğa çıkan Erik isimli bir adamın hikayesini izliyoruz.
Erik rolünde Erlend Rødal Vikhagen‘ı izliyoruz. Kadroda ayrıca Benjamin Helstad, Harald Rosenstrøm ve Mette Spjelkavik Enoksen gibi isimler yer alıyor.
Bad Writer (Kötü Yazar) isimli 3. bölümde hayatta her şeye sahip olan ve büyük bir hevesle bir yazarlık kursuna başlayan Olivia’nın hikayesini izliyoruz. Olivia’nın bu kurstaki ilk dersinin ardından hayatındaki her şey kötü gitmeye başlıyor ve olaylar gelişiyor.
Olivia karakterinde Vikings dizisinden anımsanabilecek Dagny Backer Johnsen‘ı izleme fırsatı yakalıyoruz. Ona Frikjent dizisinden tanıdığımız Henrik Rafaelsen eşlik ediyor. Kadroda ayrıca Ragnarok, Frikjent ve Black Widows dizilerinden tanıdığımız Synnøve Macody Lund da bulunuyor.
Lab Rats (Deney Fareleri) isimli 4. bölüm, ‘Kim Suçlu?‘ temasına sahip, gizem ve gerilim yüklü bir bölüm olarak dikkat çekiyor. Edmund Bråthen isimli bir iş adamı, kısa bir süre önce üretimini tamamladıkları ve sektörde çığır açacak bir prototipi kutlamak niyetiyle akşam yemeğine çağırdığı misafirlerinden birinin söz konusu prototipi çaldığını fark ediyor ve olaylar gelişiyor. 4 çalışanı ve eşi olmak üzere 5 şüpheli mevcut ve Edmund’un bu gizemi çözümleme yöntemleri oldukça sıra dışı.
Edmund rolünde Beforeigners, Okkupert ve Frikjent dizilerinden anımsanabilecek Stig R. Amdam‘ı izliyoruz. Ona Anna Bache-Wiig (Frikjent), Isabel Beth Toming (Okkupert), Trond Teigen, Kingsford Siayor (Ófærð, TWIN, Hjem Til Yul) ve Pia Borgli gibi isimler eşlik ediyor.
The Old School (Eski Okul) isimli 5. bölümde idealist bir yeni öğretmen olan Sanna’nın yeni okulunda başından geçen gizem dolu bir olaya konuk oluyoruz. Sanna, 1 yıl kadar şehirde bir okulda çalıştıktan sonra yaklaşık 40 yıl sonra kapılarını yeniden eğitim-öğretime açan kırsal bölgedeki eski bir okula transfer olmuş kendi isteğiyle. Yeni okulundaki ilk gününden itibaren ölüm ona seslenmeye ve okulun eski tarihindeki saklı gerçekler ortaya çıkmaya başlıyor.
Sanna karakterine Ellen Bendu hayat veriyor. Ona Ingunn Beate Øyen (Beforeigners, The Innocents, Vikingane) ve Torfinn Nag gibi isimler eşlik ediyor.
The Elephant in the Room (Odadaki Fil/Bariz Gerçek) isimli 6. ve son bölümde ise hayvan kostümü temalı bir iş yeri partisine misafir oluyoruz. Şirketin 2 yeni çalışanı parti sırasında şirkete onlar gelmeden önce yaşanmış olan gizemli bir olayı araştırmaya başlıyorlar amatör dedektif edasıyla ve olaylar gelişiyor.
Söz konusu 2 yeni personel olan Kristin ve Paul karakterlerine Rebekka Jynge ve Karl Vidar Lende hayat veriyor. Kadroda ayrıca Silje Storstein, Marianne Jonger ve Nader Khademi (Heimebane, Beforeigners) gibi isimler yer alıyor.
Yeterli bir dizi oldu benim açımdan Bloodride. Kast seçimleri ve hikayeler fena değildi genel olarak baktığımda. 1 ve 3. bölümler, sezonun en çok öne çıkan bölümleri oldu benim radarımda. 4. bölüm, bu 2 bölümü takip eden bölüm konumundaydı. 6. bölüm de fena değildi işte. 2. bölüm zayıf kaldı tahmin edilebilirliği yüksek olması sebebiyle. 5. bölüm ise sezonun en kötü bölümü konumundaydı. Başta Dagny Backer Johnsen olmak üzere Ine Marie Wilmann, Henrik Rafaelsen, Synnøve Macody Lund, Stig R. Amdam ve Anna Bache-Wiig gibi isimleri izlemekten keyif aldığımı söyleyebilirim sezon içerisinde oyuncu bazında minik bir değerlendirme de yapmak gerekirse.
Dizinin 2. sezon onayı almasını, Norveç dizilerinden yeni tanıdık simalar ve farklı tatta hikayelerle karşımıza çıkmasını isterim kesinlikle.
Bu da dizinin uzun fragmanı:
yorumlar
Fragmanda bir anlığına da olsa Synnøve Macody Lund’u görünce mutlu oldum valla. Bu diziyi tam çözemedim ben bu arada. Tek bir hikayeden ziyade birbiriyle dirsek teması kuracak olan 6 hikaye izleyeceğiz gibi duruyor. Synnøve Macody Lund da bu 6 hikayeden birinde rol alacak sanki. Neyse, gelsin de görürüz. Norveç’ten çok kötü bir şey çıkmaz diye düşünüyorum. En kötü ihtimalle orta karar bir şey olur.
Official trailer
S01E01-02
2 bölümle start verdim diziyi izlemeye. Orta karar bir şey olmuş diyebilirim. Sonunun gelebileceği nokta itibariyle tahmin edilebilirlik katsayısı epey yüksekti 2 bölümün de bu arada. 1’de nispeten ek bir hamle yapılmış en azından ama 2’yi en baştan en sona kadar olan şeyi tahmin ederek izleyince pek tat alamadım açıkçası. Lakin 1. bölüm yeterliydi benim açımdan.
S01E03—06 (Sezon Finali)
Kalan 4 bölümü de izleyip bitirdim dün.
-3. bölüm baya iyi olmuş. Daha uzun ve daha bütçeli versiyonunu koy Black Mirror’a oynasın işte!
Bölüm başrolü Dagny Backer Johnsen’i ve tatlış hallerini izlemesi epey keyifliydi. Yan rollerde de Frikjent ikilisi Henrik Rafaelsen ve Synnøve Macody Lund da fena eşlik etmediler ona. Baştan sona keyifle izlediğim bir bölüm oldu kesinlikle.
-4. bölüm, klasik bir formatla sunulmuş bir bölümdü. Lakin bu formatın her daim bir gideri var elbette. 1 ve 3’ün ardından 3. sıraya koyarım bu bölümü küçük eksilerine rağmen.
-5. bölüm, sezonun en kötü bölümüydü bana göre açık ara. Bu tarz hikayelere doydum artık ben. Sonda yaptıkları hamle bile ilgimi çekemedi ne yazık ki.
-6. bölüm ise zayıf kalsa da izletti kendini bir şekilde. 2 ve 5’e oranla daha izlenir durumdaydı en azından.
Bölümlerin hepsi ayrı klişe fakat ne izleyeceğini bilip de oturursan fazla batmıyor. Yalnız diyaloglarda hep bir olmamışlık var. Tamam gündelik konuşma beklemiyorum ama sanki konuyu bulup ayaküstü diyalog yazmışlar gibi duruyor. Dilin yabancı olması mı kaynaklı bilemiyorum tabii.
Bölümlerin başındaki otobüs sahnelerini de ayrı sevdim. Bence bu formatı başka dizilere de uyarlasınlar.