Dosya: Bir Zamanlar TNT yahut Tİ-EN-Tİ
6 yorum lukedanes_jakeperalta 17 Kasım 2025 08:10

Kaynak: Batın Berk Gürbüz TV / YouTube
TNT, Türkiye’de kısa süreli yayın hayatına rağmen akıllarda yer eden ulusal bir televizyon kanalıydı. TNT hakkındaki ilk haberler, 2007 yazında duyuruldu. 5 Ağustos tarihinde Milliyet’te yer alan ”Türk medyası da global oldu” başlıklı bir yazıda şu ifadeler yer alıyordu: ‘‘Doğan Yayın Holding ve Turner Broadcasting System, CNN Türk’ten sonra ünlü eğlence kanalı TNT ve çocuk kanalı Cartoon Network’ün de Türkiye’deki yayını için işbirliğine imza attı.’’ Binası Beşiktaş’ta bulunan kanal, 21 Şubat 2008’de test yayınına başlamış ve 3 Mart 2008’de resmî olarak yayın hayatına adım atmıştı. Kanal, ilk yıllarında ağırlıklı olarak yabancı dizilerle dikkat çekmişti.
Kanal açıldığı zaman CNN Türk, karasal yayın frekanslarını TNT‘ye bırakmıştır ve CNN Türk bir süre kapanmıştır. Daha sonra TV5 kanalının karasal yayın lisansı satın alınıp kanalın yayını yeniden çatı antenlerine verilmiştir. TNT ise kablolu televizyonda Jetix ile dönüşümlü yayın yapmıştır. 20.00’a kadar Jetix, 20.00’den sonra TNT yayınlarına devam etmiştir.

Ayhan Kahya’nın sesinden: ”House, 23 Ekim Perşembe, Ti En Ti’de…”
TNT, başlangıçta İngilizce okunuşuna göre “Ti En Ti” olarak okunurken sonradan Türkiye’de “Te Ne Te” olarak okunmaya başlanmıştır.
Yabancı dizileri izlemeyi seven izleyiciler tarafından tercih edilen TNT’nin film ve dizi yayınlarındaki tercihleri, izleyiciler arasında zaman zaman tartışma konusu oluyordu. Kanalın başlangıçta dizi ve filmleri hem Türkçe dublaj hem de alt yazı seçeneğiyle yayınlamasına rağmen yayın sırasında filmlerin sadece orijinal adlarını kullanması, dublajın orijinaline kıyasla daha az sesli ve bazı ortam seslerinin duyulmaması, bazı uydu alıcılarında alt yazı seçeneğinin bulunmaması, bazen dublaj ve alt yazı olmadan orijinal ses ile yayın yapılması; izleyicilerin en çok şikâyet ettiği noktaların başında geliyordu. TNT’nin açıldığı ilk yıllarda dikkat çeken bir diğer yönü ise sigara sahnelerine sansür uygulamamasıydı.
TNT, 7 Nisan 2008’den itibaren akşam saatlerinde ”Lost” dizisini birinci sezondan itibaren, iki bölüm arka arkaya ve Türkçe dublajla yayımlamaya başlamıştı. Pazar akşamları ise dizinin orijinal dilde ve alt yazılı hâli yayımlanıyordu. Böylece izleyicilerin haftalık iki farklı izleme seçeneği bulunuyordu. Ancak TNT’nin “peş peşe iki bölüm” yayın politikasında tartışma yaratan bir uygulama dikkat çekiyor. Kanal, ikinci bölüm başlamadan önce ekrana gelen Lost yazısı ve açılış sekansını sistematik biçimde kesiyordu ve bu durum izleyiciler tarafından olumsuz tepkiler almıştı. TNT, zaman zaman ispiyon (spoiler) içeren dizi tanıtımlarıyla da eleştiriliyordu. Örneğin ”Lost” dizisinin bir tanıtımında yer alan “adanın yeni kurbanı…” ifadesi, izleyicilerden tepki toplamıştı.

Kanalın yayınladığı diziler takdir görürken yayın politikası eleştiriliyordu. TNT’nin ABD’de yayından kaldırılmış dizileri (”Cashmere Mafia”, ”New Amsterdam”) yayınlamaya başlaması ya da bazı dizileri (”Will and Grace”, ”Seinfeld” dizisine yer açmak için kaldırılan ”Frasier”) aniden kaldırması da eleştirilen diğer durumlardı. İnternette veya DVD formatında ‘o dönemde’ bulunması zor olan ”The Guardian” dizisini yeniden ekrana taşıması, dizinin takipçileri tarafından memnuniyetle karşılanmış ancak dizinin saatinin prime time’dan gece yarısına alınması hayal kırıklığı yaratmıştı.
Kısacası eleştirilerin ortak noktası, kanalın açıldığı günden bu yana bir yayıncılık politikası oturtamamış olmasıydı. Başlangıçta kanalın bağlı bulunduğu medya grubunun gazetesi Hürriyet haricinde kanalın yayın akışına ulaşmak çoğu zaman mümkün olmuyordu. İnternet sitelerinde (www.tnttv.com.tr) yayın akışını vermeye başlasalar da dizi ve film bilgileri bazen hatalı olabiliyor ya da gün içinde bir sonraki günün akışını gösterebiliyordu. TNT’de aynı gün ve aynı saatte bir hafta ”Lost”, ertesi hafta Kemal Sunal filmi, bir sonraki hafta ise Türkçe dublajlı ”Supernatural” görmek mümkün olabiliyordu. Tekrar bölümlerin yayın günleri de sık sık değiştiği için düzenli takip neredeyse imkânsız hâle geliyordu.
Vipsaş HD Restorasyon Merkezi’nde yenilenen Türk filmleri ilk kez 2009 yılında TNT’de ekrana gelmişti. Kanalda yaşanan değişimin ilk işaretleri ise 2009–2010 sezonunda maç yayınlarının başlaması ve Kemal Sunal, Orhan Gencebay gibi isimlerin başrolünde olduğu klasik Türk filmlerinin yayına alınmasıyla belirginleşmişti.


24 Ocak 2011 – 17 Haziran 2012 tarihleri arasında TNT, ulusal kanal olarak da yayın yaparak yerli dizi ve programlara imza attı. Kanal bu süreçte Türk dizisi olarak ”Kolej Günlüğü”, ”Yılan Hikayesi”nin yeniden çevrimi olan ”Dedektif Memoli”, BKM imzalı bir huzurevi hikayesi olan ”Huzurum Kalmadı”, Gökhan Özen’in müzikal-gençlik dizisi ”Yıldız Masalı”, komedi dizisi ”Şahin ve Çetesi”, Ekin Türkmen ve Ertan Saban’lı ”Bir Kadın Tanıdım”ı yayınlamıştı. Bunlar haricinde ”Kurtlar Vadisi Pusu”nun altıncı sezonunu ve ”Arka Sıradakiler”in altıncı sezonunu da transfer ederek yayınlamış; Mehmet Ali Erbil, Hülya Avşar, Petek Dinçöz gibi isimlere program yaptırarak başlangıçtaki çizgisinden epey uzaklaşmıştır. Kanalın logosu iki kez değişikliğe uğramıştır. İlk logosu sağ üst köşede yer alan kırmızı çerçeveli yuvarlak logodur. Yayın politikasında değişikliğe gittikleri dönemde ise logo, mavi çerçeveli görünümünü alarak sol üst köşeye kaymıştır.
Düşük reytingler ve finansal kayıplar, kanalın kısa sürede kapanacağına dair söylentileri beraberinde getirdikten sonra TNT, 18 Ağustos 2012’de Türkiye’den çekilme kararı almış ve yerine TV2 (bugünkü teve2) geçmiştir.
TNT, yabancı dizileri Türkiye’ye taşımakta iddialıydı ve CNBC-e’nin güçlü bir rakibiydi. Kanalın yayınladığı diziler arasında şunlar vardı:


TNT, Cartoon Network ile ortak yayınladığı çizgi film kuşağıyla da dikkat çekti. Öne çıkan yapımlar şunlardı:


Kısa ömrüne rağmen TNT, Türkiye’de Amerikan dizileri ve çizgi filmleriyle eğlenceli bir pencere açtı. Yerlileşme denemeleriyle ulusal yayıncılık alanına da katkı sağlamak istedi, ancak düşük reytingler ve finansal kayıplar kanalın yolunun kısa olmasına neden oldu. TNT’nin kapanışı, Türk televizyon izleyicisi için bir dönemin sonunu simgelerken ardında renkli bir dizi ve çizgi film arşivi bıraktı.

Kaynak: Batın Berk Gürbüz TV / YouTube








yorumlar
TNT, düzenli izleyicisi asla olmasam da varlığını hatırladığım bir kanal. FX’in bir süredir devam ettirdiği Lost yayına denk gelirsem kısa süreli göz atıyorum mesela, TNT’nin yapması o dönem için daha büyük bir olaydı.
Doğan Medya’nın o yıllarda medyada güçlü bir varlığı olduğu için arkası sağlam bir kanaldı denebilir. Biraz da bu sayede, uzun olmayan yayın hayatına rağmen halen insanların hatırlayabildiği bir kanal oluverdi.
Yerli içeriklere ağırlık verip Cnbc-e benzerinden ortalama bir ulusal kanala kaydığında eski ‘havasının’ (?) kalmadığını düşündüğümü de hatırlıyorum. Yerine teve2’nin gelmesi baktığında o kadar da mantıksız olmamış anlaşılan, bir nevi Kanal D (yedek) görevi görse bile bunca senedir yayındalar…
Yayın konusunda bu kadar düzensiz iş çıkardıklarını bilmiyordum bu arada. Daha düzgün iş çıkarsalar ve çizgilerini bozmasalar dört sene değil de daha uzun yaşarlar mıydı… Eninde sonunda aynı noktaya varırdık herhalde. Cnbc-e’nin kapanışı 2015’miş mesela, TLC geçen bir ara 10. senesini kutladı. Dönen Cnbc-e de aynı şeye benzemiyor tabii. TNT bir gün bir şekilde dönse o da benzemez.
Neyse, olacağı böyleymiş. Bir mazinin daha sonuna geldik
Yanlis hatirlamiyorsam beni supernatural ike tanistiran tnt idi. Sag olsun.
Supernatural ve Lost’u ilk izlediğim yerdi burasıydı. Tamamlamak malum ortamlar sayesinde olsa da pek sevdiğim Spooks dizisinin bayağı bir bölümünü buradan izlemiştim.
Tabii beni en çok mutlu eden The West Wing’i yayınlamalarıydı. HBO Max’in şu diziyi getirmemiş olması ne büyük hayal kırıklığı.
Fringe, Hotel Babylon, Extras, 30 Rock, Ugly Betty, Unit, New Amsterdam, Monk izlediğimi hatırlıyorum sanki ama bir kısmını cnbc-e ile karıştırıyor olabilirim.
Sonra Efe Önbilgin’in kanalın başına getirilmesi, isminin Tenete’ye dönmesi, Hande Ataizi’nin dest-i izdivaç programı, Mehmet Ali Erbil’in millete salam yedirdiği programı, Burcu Esmersoy’un berbat oyunculuğuyla Memoli dizisi falan derken kanal kendi kendini bitirdi.
Bu değişim sonrası 1.5 senede 300 milyon dolar zarar ettiği söylenmişti sanırım. 2008 Mart’tan 2010’un sonuna problemlerine rağmen Türkiye standartlarının üstünde bir kanaldı. Günümüze kadar devam etmesi elbette mümkün değildi ama değişim olmasa bir üç beş sene daha kaliteli bir şekilde devam edebilirdi.
Bir cnbc-e ya da e2 olmasa da, elde bugünkü kadar imkanın olmadığı, malum ortamlardan bir şeyler edinme imkanının daha zorlu olduğu zamanlarda güzel işler izlettiler. Kendisini her zaman iyi anacağım.
Güzel günlerdi gerçekten, ”ne izleyeceğim” derdinin olmadığı, (düzensizlikler olsa da) en azından Netflix’ti, Max’ti bin ton platforma üye olmadan dizi film izleyebildiğimiz zamanlardı, yad edelim istedim.
Yazıyı tutan, yorum yazan ve hatıralarını paylaşan tüm kıymetli dostlara teşekkürler.
E hem o kitleye, hem bu kitleye hem şu kitleye hitap edeyim diye ortaya karışık yapınca bazen hiç bir kitleye hitap edemiyorsun işte.. Cnbc- e nin çizgisi belliydi misal, şaklaban programlara ihtiyaç duymadan senelerce takıldılar ne güzel. He internet kullanımının aşırı artması ve insanların internet üzerinden dizi izlenebileceğini keşfetmesiyle beraber zaten azalarak biteceklerdi ama bu kadar çabuk olmayabilirdi bu..
Benim aklımda da dedektif Memoli yayından kaldırıldıktan sonra Burcu Esmersoy ve yönetmen Tayfun bilmemkimin (sanırım) Facebook üzerinden atışmaları kalmış. Cidden 2 dakika izleyince bile oyunculuk yeteneğinin zerresinin bulunmadığı anlaşılan birisini başrolde oynatmak enteresan bir tercihti.
Yine de Ntvspor gibi, Cnbc- e gibi memleketin daha düzgün olduğu dönemleri hatırlatıyor bana da TNT, bu yüzden de hala sempatim olan bir kanaldır. Detaylı tanıtım için yine çok teşekkürler lukedanes_jakeperalta
Güzel yorumunuz için ben çok teşekkür ederim @hebele