Netflix, geçtiğimiz Şubat ayında bizleri yeni bir dizi ile buluşturdu: Running Point.

Yapımcılığını The Office ve The Mindy Project gibi dizilerden aşina olduğumuz Mindy Kaling, Elaine Ko ve Ike Barinholtz yapmaktadır.

İlk sezonu 10 bölüm süren dizimizin bölüm süreleri 30-40 dakika aralığında değişmektedir. İkinci sezon onayını da almıştır.

KONU

Gordon ailesi, Los Angeles’ın ünlü basketbol kulübü Los Angeles Waves’i yıllardan beri yönetmektedir. Aile babaları vefat ettiğinde bu sorumluluk ailenin en büyük çocuğu olan Cam’e devredilmiştir. Cam de kulübü yukarı basamaklara taşıyamamış ancak kötü bir duruma da sokmamıştır. Sıradan bir NBA takımı olarak basketbol işlerini yürütmektedir. Bütün her şey dışarıdan güzel gibi gözükürken bir gün Cam’in uyuşturucu etkisinde kaza yapması sonucu rehabilitasyona gitmesiyle alt üst olur. Cam’in başkanlığı bıraktığı isim ise ailenin en çok dışlanan ismi, tek kadın bireyi Isla Gordon’dır. Kimsenin beklemediği bu karar Isla’yı bir anda öne çıkartır ve Los Angeles Waves adına işlerin tersine dönmesi için bir fırsat doğar. Mücadele tekrardan başlar.

KARAKTERLER VE OYUNCULAR

Isla Gordon (Kate Hudson)

Isla, aslında çocukluğundan beri basketbolun içinde olmak istemiş fakat ataerkil bir kafa yapısına sahip olan babası tarafından dışlanmış, işlerin dışında tutulmuştur. Bu sırada hayatı tepe taklak gelen Isla, bir sürü sorun yaşamış ve en sonunda abisi Cam’in onu tekrar kulübe geri almasıyla istediği gibi olmasa da basketbol şubesine geri dönmüştür. Hayali kulübün başkanı olmaktır ve Cam’in bu hareketi onu bir anda beklemediği hayale kavuşturmuştur. Şimdi ona karşı olan bütün herkese karşı gerçek hünerlerini gösterme zamanıdır.

Altın Küre ödüllü ve Akademi Ödülü adayı ünlü oyuncuyu en son Truth Be Told dizisinde izlemiştik.

Cam Gordon (Justin Theroux)

Kulübün başkanı olan Cam, uyuşturucu problemi olan ve bunu herkesten gizleyen birisidir. Bu konuda sırrı açığa çıktığında rehabilitasyon için ayrılmak zorunda kalmıştır. Ailenin lideri olarak bütün yükler onda olduğu için geri kalanları artık daha zor günler bekliyordur.

Emmy ödüllü oyuncuyu The Leftovers, The Mosquito Coast ve White House Plumbers dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Sandy Gordon (Drew Tarver)

Kulübün finans işlerinden sorumludur. Eşcinseldir, ailesinden bunu saklamamaktadır ama basketbol camiası konusunda bir takım çekinceleri vardır. Isla’nın başkan olması konusunda çekimserdir.

Oyuncuyu The Other Two dizisinden hatırlayabilirsiniz.

Ness Gordon (Scott MacArthur)

Ailenin basketbol oynamış tek üyesidir. Ancak hiçbir işte doğru düzgün tutunamamış olup başarısız olmuştur. Ekibin sosyal medya konularıyla ilgilenerek iletişim uzmanlığını yapmaktadır.

Oyuncuyu The Mick ve The Righteous Gemstones dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Ali Lee (Brenda Song)

Isla’nın yardımcısı ve onun her işte eli ayağıdır. Kadın birinin yönetici olmasına destekçidir.

Oyuncuyu Dollface ve Station 19 dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Jackie Moreno (Fabrizio Guido)

İkinci bölümden spoiler!!

Kulübün biletçisi olarak çalışan Jackie, annesini kaybettikten sonra aslında Gordon ailesinin bir çocuğu olduğunu öğrenir ve kendisine verilen sus payını reddederek kulüpte Isla’nın asistanı olarak işe başlar. 

Oyuncuyu Perry Mason ve Mr. Iglesias dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Marcus Winfield (Toby Sandeman)

Takımın en yaşlı ve en ünlü oyuncusudur. Birçok konuda takım üzerinde sözü geçer ve önemli birisidir.

Oyuncuyu The Royals ve The Game dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Jay Brown (Jay Ellis)

Takımın koçudur.

Oyuncuyu Insecure dizisinden hatırlayabilirsiniz.

Travis Buggs (Chet Hanks)

Takımın en sorunlu oyuncusudur. Isla’nın başına her konuda dert açabilecek birisidir.

Oyuncuyu Your Honor ve Empire dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

Lev Levenson (Max Greenfield)

Isla’nın doktor nişanlısıdır. Nişanlısına her konuda destekçidir.

Oyuncuyu The Neighborhood ve New Girl dizilerinden hatırlayabilirsiniz.

SON SÖZ

Öncelikle 9 ay sonra ilk defa bir diziye tanıtım yazıyorum ve gerçekten özlemişim. Hayat telaşları, beni yazmaya itecek derecede beğendiğim bir dizinin olmaması ve belki de bu konudaki motivasyon kaybım bu kadar uzun süre yazamamama yol açtı. O yüzden herkesten de özür dilerim, üzgünüm. Bir yanım özlüyor bir yanım ise üşeniyor şeklinde bir durumdaydım. En sonunda geri dönebildim.

Running Point’e gelecek olursak, başına sıfır beklentiyle oturmama rağmen bir çırpıda bitiriverdim ve beklentimin üstünde bir iş olarak başından memnun kalktım diyebilirim. Kate Hudson ve kadro gerçekten sempatik ve dizinin akıcılığı da gayet yerindeydi. Hatta yer yer Ted Lasso’nun biraz daha çerezlik hali enerjisi aldım ben bu diziden.

Bu yılın memnun kaldığım dizileri arasına koyar, tavsiye de ederim. Eğer basketbol, spor konulu dizilere ilginiz varsa deneyebilirsiniz.

İzleyecek olanlara iyi seyirler.

TANITIM FRAGMANI

NOT: Dizi hakkında daha önce bu yazıda yorum yapılıyordu.