Sharp Objects — Tanıtım
41 yorum hsparks 13 Temmuz 2018 08:55
Kaliteli yapımların vazgeçilmez adreslerinden olan HBO’nun 2016 senesinde direkt olarak 8 bölümlük ilk sezon onayı verdiği Sharp Objects, geçtiğimiz pazar meraklılarıyla buluştu.
Başrolünde ünlü Hollywood yıldızı Amy Adams‘ı bulunduran yapım, Gone Girl‘ün de senaristi ve yazarı olan Gillian Flynn‘in aynı adlı romanından uyarlandı. Ayrıca Dallas Buyers Club, Wild, C.R.A.Z.Y. gibi filmlere imza atan ve Oscar adaylığı da bulunan Kanadalı ünlü yönetmen Jean-Marc Vallée, 8 bölümün tamamını kendisi yönetti. Vallée, geçtiğimiz sene HBO’da ilk sezonu gösterilen Big Little Lies’da da hem yönetmen hem yapımcı olarak yer almıştı.
Kadrosunda ve mutfağında bulunan isimlerle daha başlamadan adından sıkça söz ettirmeyi başaran Sharp Objects ilginizi mi çekti? O zaman gelin, sizin için hazırladığımız tanıtım yazısının devamına da bir göz atın. Bakalım suç ve gizemi harmanlayan yeni dizimize siz de şans vermek isteyecek misiniz?
KONUSU
Camille Preaker, St. Louis Chronicle’da çalışan başarılı bir muhabirdir. Bir gün patronu, karakterimizi odasına çağırır ve ona memleketi Wind Gap’te geçtiğimiz sene bir kız çocuğunun öldürüldüğünü ve yakın zamanda yeni bir cinayetin daha işlendiğini söyler. Patronu Frank’in Camille’den istediği şey Wind Gap’e dönüp cinayetleri araştırması ve bunların üzerine bir makale kaleme almasıdır. Geçmişi travmalarla dolu olan ve bunların ciddi bir kısmını Wind Gap’le özdeşleştiren Camille, istemeyerek de olsa yola koyulur ve böylece hikaye başlar.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Camille Preaker
Yukarıda da kısaca bahsettiğimiz Camille için Missouri’ye bağlı olan küçük kasaba Wind Gap’e dönmek, hem zihninde bir karmaşaya sebep olmuş hem de onu pek anlaşamadığı annesiyle yeniden yüzyüze getirmiştir.
Bu rolde, şimdiye kadar 5 kere Oscar’a aday olan ünlü Hollywood yıldızı Amy Adams‘ı görüyoruz. Oyuncumuzu American Hustle, Doubt, Arrival, The Master, Julie & Julia ve Nocturnal Animals gibi kaliteli filmlerden tanıyor olabilirsiniz.
Not: Dizide zaman zaman Camille’in gençliğine de dönüyoruz. Bu sahnelerde karakteri, Amy Adams’a fazlasıyla benzeyen Sophia Lillis (It) başarılı bir şekilde canlandırıyor.
Adora Crellin
Camille’in mesafeli ve soğuk annesidir. Kızının yaptığı işten hiç memnun olmayan karakterimiz, aynı zamanda Camille onu aylardır aramadığı için de kızgındır. Varlıklı bir kadın olan Adora’nın fazlasıyla gösterişli bir evi vardır.
Bu rolde, usta oyuncu Patricia Clarkson‘ı görüyoruz. 2003 yılında Pieces of April‘da sergilediği performansla Oscar adaylığı elde eden oyuncumuz, küçük ekranda ise son olarak House of Cards’ta karşımıza çıktı.
Amma Crellin
Amma, Adora’nın ikinci kocası Alan’dan olan küçük kızıdır. Camille’le neredeyse hiç alakası olmayan karakterimiz, Wind Gap’te işlenen cinayetlerden ötürü fazla özgür davranamamaktadır.
Bu rolde, Eliza Scanlen‘i görüyoruz. Oyuncumuz yıllardır (1988’den beri) devam etmekte olan Avustralya pembe dizisi Home and Away‘de bir süre karşımıza çıkmıştı.
Alan Crellin
Adora’nın kocası, Amma’nın babası ve Camille’in de üvey babasıdır. Kültürlü ve son derece kibar olan Alan, kendini karısına ve biyolojik kızına adamıştır.
Bu rolde, Henry Czerny‘yi görüyoruz. En iyi olarak ABC’nin 4 sezon boyunca devam eden entrika dizisi Revenge’den tanıyabileceğiniz oyuncumuz, son olarak Quantico’da karşımıza çıktı.
Richard Willis
İşlenen cinayetlerin ardından Kansas City’den Wind Gap’e gönderilen bir dedektiftir. Karakterimiz, aynı onun gibi cinayetlerin peşinde koşan Camille’le sürekli karşılaşmaktadır. Camille zaman zaman ondan cinayet dosyalarıyla ilgili bilgi almaya çalışmaktadır.
Bu rolde, Chris Messina‘yı görüyoruz. Oyuncumuzu başta kadrolu olarak yer aldığı komedi dizisi The Mindy Project olmak üzere Damages, The Newsroom ve Six Feet Under gibi kaliteli yapımlardan da tanıyor olabilirsiniz.
Bill Vickery
Bill, Wind Gap polisinin başıdır. Küçük kasabası konusunda fazlasıyla korumacı davranan karakterimiz, dışarıdan Wind Gap’e gelenlerden ise pek hoşlanmamaktadır.
Bu rolde, Matt Craven‘ı görüyoruz. Oyuncumuzu Resurrection, Justified ve NCIS: Naval Criminal Investigative Service gibi dizilerden tanıyor olabilirsiniz.
Frank Curry
St. Louis Chronicle’in editörü ve haliyle Camille’in patronudur. Karakterimiz Camille’i Wind Gap’e dönmesi ve oradaki cinayetleri araştırması için cesaretlendirmiştir.
Bu rolde, Miguel Sandoval‘ı görüyoruz. Son olarak Station 19’de karşımıza çıkan oyuncumuzu birçok dizi (Medium, Dirk Gently’s Holistic Detective Agency, Entourage) ve filmden tanıyor olabilirsiniz.
Yukarıdaki isimlerin haricinde Weeds’ten tanıyabileceğiniz Elizabeth Perkins, uzunca bir süre Nashville’de karşımıza çıkan Will Chase, The Son takipçilerinin aşina olabileceği David Sullivan, The Assassination of Gianni Versace: American Crime Story’de görünen Taylor John Smith ve genç oyuncu Sydney Sweeney, Sharp Objects’de gördüğümüz diğer tanıdık yüzler. Merak edenler, kadronun tamamına şuradan ulaşabilirler.
SON SÖZ
Şu an için sadece ilk bölümünü geride bırakmış olan Sharp Objects, her ne kadar ağır ve depresif bir havaya sahip olsa da kalitesi ve merak uyandırıcı yanıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Hem Amy Adams‘ın varlığı hem de yönetmen koltuğunda oturan Jean-Marc Vallée‘nin renkli kareleri sayesinde dizi benim için fazlasıyla cezbedici bir hale geliyor. Sezonun nasıl ilerleyeceği bilinmez ama kalan bölümler de ilk bölümün ayarında devam ederse, Sharp Objects benim gönül rahatlığıyla insanlara tavsiye edebileceğim dizilerden biri olacak.
Şans verecek olanlara şimdiden iyi seyirler dilerim!
Not: Diziyle ilgili yorumlar, bu tanıtım yazısı çıkmadan önce şuraya bırakılıyordu.
FRAGMANLAR
https://www.youtube.com/watch?v=DgljcMqPG98
yorumlar
Sinema filmi olsa seve seve gider izlerdim aynı kadroyla ama gayet klasik bir roman uyarlaması olabilecekken zorla tvye uyarlamak niye yani? En sıkı gerilim hikayesi bile olsa 1,5 – 2 saatte toplanabilecek konuyu 8-10 satte yayınca haliyle ağır ve depresif bir hale geliyor. Tutarsa ozaman yapardınız dizisini zaten. Gereksizmiş.
Güzel tanıtım
İlk bölümle ilgili yorumumu da atayım.
S01E01
Beklediğim gibi başladı, zaten konuya bakarsak böyle yavaş ilerlemesi en normali. Şimdilik cinayet kısmı araç, karakter üzerine yoğunlaşıyorlar. Hoşuma gitti açıkçası.
Jean-Marc Vallée’nin tarzına alıştık zaten. Amy Adams her zamanki gibi parlıyor.
Konu hakkında hiçbir fikrim olmadığı için de devamını merakla bekliyorum, yine de şu ev ve kasaba hiç hoşuma gitmedi, Amerikan mahalle baskısının esintileri fazlaydı.
İlk bölümü beklediğim gibi yavaş bir tempoda aktı ama itirazım yok. 62-63 dakika kadar sürmesine rağmen sıkmadı. Kadrosu zaten ilgimi çekiyordu, hikayesi de izlenir gibi duruyor.
Böyle devam etse idare ederiz herhalde.
S01E01
Tam beklediğim ve kesin seveceğim dediğim tempoda başlamış. Ben baya sevdim oyunculara zaten denebilecek bir şey yok. Ayrıca depresiflik, çekimler, atmosfer, manyak bir kasaba tam benlik. İlk bölümden beklediğime değmiş diyebildim.
S01E02
Camille şu evden ne zaman çıkıp motele falan yerleşecek acaba merak ediyorum. Bir evin ortamı bu kadar sağlıksız olabilir, annesi zaten insanı çıldırtıyor.
Geçmişte tam olarak ne olduğu da sandığımızdan daha büyük soru gibi. Beklenmedik anlarda geçmişten kareleri arka arka sıralıyorlar, gerilim dizisi gibi. Son bölüme kalmadan biraz biraz açıklasalar fena olmaz. Tüm bu soruların haricinde güzel ilerliyor dizi.
Kitap yorumunu buraya alayım ve dizi yorumlarını da ekleyeyim:
Spoilertv’deki incelemede dizi için “Gerçek bir başyapıt” demiş incelemeyi yazan kişi.
1) Kitap Yorumu:
Ben de birkaç ay önce kitabını okumuştum, kitabı güzeldi ama harika değildi. Bir muhabir olan Camille’in doğduğu yerde meydana gelen cinayetler üzerine bu cinayetlerle ilgili haber yapmak ve olayın içyüzünü araştırmak üzere oraya gitmesini konu alıyor öykü.
Öncelikle Camille, doğduğu kasabaya gittikten sonra öykünün giriş bölümleri cidden ilgi çekici ve merak uyandırıcı. Camille’in annesi ve üvey kardeşi güçlü karakterler ama insanı çileden çıkaracak derece, öyle diyeyim. Hele o üvey kardeşi beni delirtmişti; böyle büyümüş de küçülmüş, şımarık tipler vardır ya, aynen o şekilde Kasaba halkı ve eski arkadaş-komşularıyla olan ilişkileri de işleniyor tabii ve kitabın ortalarında bu kısım bir süre sonra uzuyor ve insanı yoruyor (Kitap için tek eleştirim bu kısımların fazla tutulup cinayet soruşturmalarının biraz ikinci plana gerilemesi). Umarım dizide daha keyifli hale getirmişlerdir. Kitabın sonları ve finali ise güzel ve dramatik gerçekten (Enfes diyemem ama). Dizisi, kitaptan iyi bile çıkabilir; çünkü iyi karakterler var ve atmosferi oldukça iyi. HBO ve oyuncuları da düşününce, sağlam bir mini dizi izleyeceğiz gibi görünüyor.
2) İlk İki Bölümün Ardından:
Şu ana kadar açıkçası çok iyi bir uyarlama görüntüsü veriyor. Kadro seçiminin isabeti, mekanlar, atmosfer kesinlikle kitaptaki kadar başarılı.
Açıkçası kitaba şu ana kadar son derece sadık ilerlemeleri de şaşırttı. Yaptıkları flashback ve ufak tefek eklemeler de hiçbir şekilde sırıtmıyor, üstüne üstlük öyküye de zenginlik katmış.
Küçük kasabadaki o tekinsiz ve gizemli ambiyansı tam da kanalın kalitesine yakışır şekilde vermişler. Bütün ekibin dersine çok iyi çalıştığı görülüyor bu bölümlerden yola çıkarsak. Karakterlerin mizacı da tıpatıp kitaptaki gibi, bu yüzden ben şimdiden çok beğendim ve başarılı buldum diziyi. Hele o anlık çıkan geçmişe dair anıların veriliş şekline bayıldım.
Aynı çizgide devam edip final yaparsa en sağlam uyarlamalara girer nazarımda. Şimdiden Emmy adaylarında görebiliyorum birkaç dalda.
Yazı için eline sağlık @hsparks.
S01E02
Yukarıda ki şu cümleye aynen katılıyorum ”o anlık çıkan geçmişe dair anıların veriliş şekline bayıldım.” Konu içinde çok güzel gittiğini düşünüyorum bende. HBO yaptımı oluyor cidden. Beğenerek takip ediyorum 2 bölümdür. Bu bölümde de kendini farklı kılan noktaları güzel işlemişler
İlk iki bölümünü izledim. Şimdilik gayet güzel ve HBO tarzında ilerliyor. 8 bölüm olması da güzel. Bu sezonun iyi sayılabilecek yeni dizilerinden olabilir.
Eline sağlık @hsparks, her zamanki gibi güzel bir tanıtım.
O sunus icin izlemeden bile yonetmene tesekkur edecegimi hissettim bu adam bll ikinci sezona girmedigi icin yastayim. Bitse de dalsam hemen.
Mini mini kalacakmış bu, plandığımız gibi devam edeceğiz ve ikinci sezon olmicek demiş TCA’da kanalın başkanı bey.
Olsa da olurdu ama fark etmez.
Çok çok daha fazla Amy Adams izlemeyi tercih ederim ederim tabii ki ama planladığımız gibi devam edeceğiz cümlesi önemli. Kaliteli bir iş çıkardıktan sonra tamam bozmayalım demeleri nadir oluyor, o yüzden sevindim habere.
Ayrıca 2.sezon planı falan yapsalardı Jean-Marc Vallée’nin tepkisini de merak ederdim. Adam yeter artık ben sinemaya geri dönüyorum derdi artık.
En sevdiğim bölüm bu oldu şimdiye kadar.
Adora biraz ve bazen yoruyor beni. Amma meselesi biraz ben geliyorum diyordu ama du’ bakalım halledebilecekler mi?
başrol oyuncusu aynı zamanda yapımcı/yönetmen ya da senarist olan dizi ve filmleri sevmiyorum… asıl işi oyunculukken,” ben yaptım oldu… sanata başka bir bakış getirdim…”, “sadece oyuncu olmadığımı kanıtladım” türü yaklaşımlarla (örnek: clint eastwood, george clooney) saçmalayabiliyorlar… bu dizide de o korkum vardı ama beklediğim gibi olmadı, Amy çok önce çıkmadı…
lakin; diğer sitedaşların aksine ben geçmişe dönüşleri pek sevemedim… ve beklediğimden çok daha ağır ilerliyor…
not: bu kadın kaç kilo almış? beli nedir öyle…
Dizinin müzik seçimlerini oldukça beğeniyorum. 3’ün sonundaki seçimi özellikle sevdim.
S01E03
3.Bölümü diğerlerine göre daha çok sevdim. Camille ve annesi arasındaki ilişkiyi harika yansıtıyorlar. Kadını görünce modum düşüyor, acayip sinir oluyorum. 4.bölümde Camille motele falan yerleşmezse izlerken çıldırırım herhalde. Ekranın başında Amma’yı kaç kere tokatlayasım geldi.
Ara ara çıkan tek saniyelik sahnelerin de ürküttüğünü söylemeliyim.
Bölüm müzikleri
S01E04
Gittikçe daha da güzelleşiyor dizi. Ayrıca Chris Messina’nın bölüm boyunca kasaba hakkında ettiği tüm küfürlere katılıyorum, yobazlık akıyor resmen.
Bölüm sonu heyecanlandırdı, aşırı merak ediyorum sonraki bölümü.
Her bölüm sonunda tekrardan Amy Adams övesim geliyor. Çok iyi iş çıkarıyor, zaten tüm kariyeri bu seviyelerde geçti. Kadına yıllardır Oscar adaylığının ötesini vermiyorlar bari hem oyuncu hem yapımcı olarak Emmy’leri toplasın bu yıl.
S01E05
Yine çok güzel bölümdü, sergiledikleri canlandırmayla da kasabanın ne kadar cins bir yer olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Bölümdeki Camille ve Adora diyaloglarına da diyecek bir şeyim yok artık. Sinirlenme faslını falan geçtim tamamen, iyice üzmeye başladı.
S01E06
Hiç bir şey içmeden kafamı 1 milyon yaptı bu bölüm, baya içsem herhalde bu kadar olmazdım Cidden nasıl bir dizi izlediğimi bilmiyorum bu nasıl kasaba. Bütün herkes mi manyak olur. O değil izlerken harbi bende manyaklaşıyorum, dövüp öldüresim geliyor bu kasabadakileri
1 x 06 üzerine:
Camille eşi benzeri bulunmayan bir karakter ve ilginç geliyor ama Amma ondan daha çatlak ve ilginç, o kızın neci olduğunu ve amacını çözemedim.
Bölümleri bazen sıkılarak, bunalım geçirerek izliyorum ama sonunda mutlu ayrılıyorum, garip ama başarılı bir dizi.
Çok güzel bir bölümdü bu.
Camille’in gıcık annesi seni sevmedim dediğinden beri göz önüne aldığım birisiydi. En güzeli onun katil çıkması olur zati.
Güzel güzel gidiyoruz ve kaldı sadece bir bölüm. İkinci sezonun olmamasına itiraz etmiyorum ama getirmeyi planlıyoruz falan demiş olsalardı niye demezdim herhalde.
Cidden güzel bir bölümdü. Uzun zamandan beri beni bu kadar etkileyen bir dizi olmamıştı sanırım. Ödülleri falan hak ediyor.
Son bölüm gelsin çabucak.
Bölümlerde yönetmenin eklediği gözden kaçan detayları toplamışlar
Benim de gözden kaçırdığım olmuş bayağı. Camille’in gördüğü halüsinasyonları anlayabiliyordum zaten ama etrafa yerleştirilen kelimeleri çok kaçırmışım. Hoşuma gitti böyle şeyler yapmaları.
(Big Little Lies + Broadchurch) / 2 olmuş bir nevi.
Sayko kasaba kes köse…
Oyuncular ve müzikler sağolsun izlettiriyor işte bi şekil. Bu kadar ağır giderken araya çaktırmadan başka sahnelerin serpiştirilmesi elbette bir dolu şeyi kaçırmama neden oluyor, fakat üzgünüm öyle pür dikkat her sahneye odaklanacak kadar ilgimi çekemiyor olanlar. Hele yazın bu sıcak günlerinde bu şekil bir depresif mod hiiiiç gitmedi valla ne yalan söyliym. Castle Rock bile bundan daha az depresif kaldı. Keşke kışa bıraksaymışım. Harcandı gitti.
@Tillhardbottle
Evet, noktayı koyduk diziye. Malum
fena olmayan bir final yapmış.
Kızların katilinin aileden biri olduğu belliydi. Adora’nın katil (en azından diğer kızların) çıkmasını beklemiyordum. Kadının hastalığı doğrudan kendi kızlarına etkisi olan bir hastalık. Babadan önceki bölümlerde şüphelenmiş olsam da, onun derdi kızının zarar görüyor olması ve karısına karşı çıkamıyor olmasaydı.
Bitime 19 dk varken, polisn gelmesi, pensenin bulunması, kadının gözaltına alınması, iyice belli etti katilin Amma olduğunu. Ondan sonrası bu manyak acaba Camille’e bir zarar verir mi diye düşünürken, komşu kızla takıldığını görünce, kızın rahmetli olacağı anlaşılmıştı.
Amma da anası yüzünde mi böyle manyaklaştı, yoksa zaten manyak mı doğmuştu bilemiyorum. Anası yüzünden sapıtmış olma ihtimali yüksek tabii ki.
Hadi Amma manyak, bunun arkadaşları da mı manyak yahu? Görüntüler hızlı aktı ama ilk kızı arkadaşları ile birlikte öldürmüş. Diğerini de öyle yapmıştır muhtemelen.
Ana kız manyak, baba her boku bilip, sesini sonuna kadar açtığı müzik dışında herhangi bir şeye bulaşmayan bu ailenin en normal insanı, kendisini kesen ve karaciğerini çürüten Camille çıktı. Canım benim, böyle bakmasın da ne yapsın kadıncağız.
İzlediğime pişman değilim. Çok iyi iş çıkaran Amy Adams var zaten, izlemek için o bile yeterli bir neden. Birkaç bölüm daha az olabilirdi. Eliza Scanlen’ı tanımış olduk dizi sayesinde. Ayrıca bayağı iyi müzikler dinledik.
Tatmin edici bir kapanış olmuş. Yazana, oynayana ve çekene sevgiler.
Yardımcı karakterler biraz geri planda kalmış, onlara ne olduğunu detaylı anlatmadılar ama dert değil.
Not: Kapanış jeneriği akmaa başladığında hemen kapatmayın. Kısa bir sahne giriyor biraz sonra. Bir de son 20 saniyede kısa bir görüntü var.
Not 2: Vanity Fair final sonrası yapım ekibini ve kitabı katarak detaylı bir toparlama yapmış. İlgisini çeken buyursun.
Fena bir final değildi, güzel bir diziydi. İzlediğime memnunum, beklediğim gibi sezonun en iyi yeni dizileri arasına girdi benim için.
Güzel diziydi, diziyi ve oyunculardan 2-3 ünü adaylıklarda çok duyacağız.
@aytackara nın attığı linki okudum sanırım kitabında finalde kaldığı yerden sonrasını da anlatıyor.
Şuradaki yorum iyi toparlamış. Sondan bir önceki cümlede kitap spoiler’ı var.
Finale anca yetişip izleyebildim. Hiç bu havaların dizisi değilmiş, oyuncular hatırına gideri vardı. Bir de artık beni bu sonlar şok edemiyor. Daha fazla bu türde finale varıncaya kadar hikayenin nasıl işlendiği benim için daha önemli. Bunda o taraf beni memnun etmedi.
@unfortr : Bu yaz aylarında eğer bölümleri gündüz vakti izlediyseniz belki dizinin tadını alamamış olabilirsiniz. Ben bölümlerin başına hep gece 12’den sonra oturdum. Gündüz sıcaklığında otursaydım başına bu kadar sevmeyebilirdim. Gerçekten beni hiç bir bölüm beni sıkmadı ve aşırı derecede tat aldım. 1. bölümden son bölümüne kadar memnun kalktım hep.
Abidin77 biraz daha bölümlerin az olması gerektiğini söylemiş ama nedense ben ona da katılmıyorum. Hatta daha fazla bile olsa hayır demezdim. Devamının gelmesini tabii ki de isterdim. Dizi hakkında genel görüşüm ise fazla uzatmadan HBO yine yapmış olacak.
Daha fragmani izleyince soyle bir yorum yapmistim hic yazlik dizi degil diye. Birden fazla kisi tarafindan bu durumun onaylanmasina sevindim.
Doğru gündüz gitmeyen dizilerden, ben de tüm bölümleri gece rahat rahat izleyenlerdenim. Zaten konusu, anlatımıyla da ağır bir dizi. Biraz daha ilgiyle de izlemek gerekiyor.
Finale yaklaşırken en beğendiğim bölüm bu buldu. Çoğu şeyi açıkladılar, olayların böyle gelişeceğini tahmin etmiyordum. Tam gerilim bölümü olmuş, fazlasıyla rahatsız etti.
Her şeyden önce bölümün başındaki yemek sahnesinden bahsetmem gerek. Camille ve Adora’nın karşılıklı bakışmaları bugüne kadar izlediğim en iyi sahnelerden biriydi. Clarkson ve Adams o kadar harikaydı ki hissetmemiz gereken tüm duyguları hissettik.
Bu yılın en beğendiğim dizilerinden biriydi. Öyle aşırı sevdiğim bir dizi olmadı ama getirdiği kaliteyi de takdir etmek lazım. Anlatmak istedikleri konuyu anlatmak istedikleri şekilde 8 saate yaydılar, en sevdiğim tarz bu, uzatmadan bitirdiler. (8 bölüm fazla olmuş diyen olabilir ama roman uyarlaması olduğu için anlayış gösterilebilir)
Jean-Marc Vallée’nin izlediğim ilk filmi Dallas Buyers Club olmuştu. Matthew McConaughey’in de etkisiyle o yılın sevdiğim filmleri arasındaydı. Wild da sevdiğim filmlerinden biriydi, son filmi Demolition sevdiğim filmleri arasında olmasa da idare ederdi. 2 yıldır tüm bölümleri kendi çekerek mini dizi alanında fark yaratıyor. Yönetmenlerin bu tarz işleri çok hoşuma gidiyor, seversiniz sevmezsiniz ama kalitenin arttığını da kabul etmek gerek. David Fincher da Mindhunter’ın 3 4 bölümünü yönetti mesela, keşke tüm sezonu kendi yönetse.
Big Little Lies ve Sharp Objects ikisi de ilk bölümlerinde merkeze cinayeti koyarak başladı, ikisi de ilerleyen bölümlerde cinayeti araç haline getirip karakterler üzerine yoğunlaştı. Dizide yönetmenin sürekli kelimeler üzerinden yaptığı ruh tahlilleri, Camille üzerinden gösterdikleri hayal görüntüleri de güzeldi.
Patricia Clarkson’ı da tebrik etmek lazım, Adora’dan bu derece nefret ettirebilmek büyük başarı. Ama şunu da söylemem lazım kafama kazındı artık Clarkson’ı hangi rolde izlersem izleyeyim Adora pisliği aklıma gelecek.
Chris Messina’yı önceden çok izlememiştim, ilk bölümde görünce de pek ilgimi çekmemişti. Ama ilerleyen bölümlerde çok hoşuma gitmeye başladı. Oyuncu da karakter de iyiydi.
Amy Adams’ı da uzun uzun övmeme gerek yok sanırım. Son 10 yıldır en sevdiğim aktrisler arasında hep en üstlerde yer aldı. 5 oscar adaylığı falan da az, ödülü alması lazım artık. Dizi bitince Arrival, The Master, Doubt gibi filmlerini tekrardan izleyesim geldi.
Son sahnelere gelirsek,
Ölen arkadaşlarının anıtlarının önünde yaptıkları, Amma’ya tapıyor olmaları, Amma’nın ölen kızlarla birlikte kulübede zaman geçiriyor olması, Amma’nın cins kişiliği, annesi falan hepsini toplayınca ortaya çıkan sonuç pek şaşırtıcı değil. Adora’nın annesi ile anlatılar da korkunçtu, sıkıntı taa o zamanlardan başlamış. Adora,Amma, Allan bu üçlünün arasından normal çıkmanın yolu yok. Camille’in tüm kesiklerine, bağımlılığına, sorunlarına rağmen içlerindeki en normal kişi diyebiliriz. Allan kadar işe yaramaz, vasıfsız bir karakter izlemediğimi de belirtmem gerek, sıfatına tükürdüğüm. Çok sövdüm izlerken.
2.sezon tartışmaları da bir süredir vardı. Devam etmeyecek olmaları doğru karar. Ben de sevdiğim dizilere kolay veda edemem ama böyle planlanmış 8 bölüm varken daha fazlasına gerek yok. Big Little Lies için de aynısı oldu, tutan dizileri, filmleri uzata uzata mahvetme klişesi son bulsun artık. Söylediğim gibi yılın iyi işlerinden, mini dizi kategorisinde de kaçırılmaması gereken dizilerden.
Diziye Puanım : 8/10
En son sahneden sonrasında kitapta olanları Türkçe olarak okumak isteyen varsa eğer.
Allan denen vasıfsızın da sırf Adora’ya yakın olabilmek için hapishanenin yakınına taşındığı kısmı okurken gülme tuttu, nasıl bir karaktersin sen ya.
Sezonu ben de tamamlamış oldum, yaz sezonu için biraz ağır kaçmış, ağır ama etkileyici bir dizi çıkmış ortaya, sabırla seyredilirse mutlaka sevilecektir. Sürpriz sonu sevmedim ama, beklediğimiz kişi çıksa çok daha kabullenebilir olurmuş.
hikayeye gelecek olursak herkesin az çok sorunlu olduğu bir kasaba olduğundan katil üzerine fikir yürütmeye çabalamadım hiç. biraz zorlamayla herkesi katil ederlerdi bunlar.
neyse sonuç olarak benim için bir bll olamadı. fazla depresif ve yavaştı. başından tatmin olup kalktım ama bir kısmını da sıkılarak izledim.
Ellerine sağlık @hsparks
Diziyi ancak izleyebildim.Aslinda dizinin temel konusu cinayet değil.Ulkemizde de hic azımsanmayacak olan bir Psikolojik rahatsızlığı gözler önüne sererek farkındalık yaratmak.Zaten her bitiş jeneriginin sonunda bir yardım hattı numarası vererek bunu belli ediyorlar.Bizde böyle diziler yapılmaz ne yazık ki.Biz başımızı kuma gömüp büyüklere masalları daha çok seviyoruz.