The Crown – Tanıtım
485 yorum kemal32 30 Kasım 2016 09:00
Daha önce burada, burada, burada ve burada bahsedilen, şu an 90 yaşında olup halen İngiltere Kraliçesi olan II. Elizabeth’in hayatından parçalar seyredeceğimiz Netflix yapımı The Crown’ın 4 Kasım itibarıyla tüm bölümleri yayınlanmış durumda. Netflix ortamında buradan izleyebilirsiniz.
The Crown İngiltere-ABD ortak yapımı, drama türünde, Peter Morgan tarafınca yazılmış ve Left Bank Pictures tarafınca Netlix için yaratılmış bir dizi. Konu itibarıyla İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth‘in evliliği ve tahta geçmesi sonrası 10 yıllık dönem esas alınarak ilk sezon oluşturulmuş, her sezonun yine hayatındaki 10 yılı anlatması bekleniyor. İlk sezonda özellikle saray ve Churchill arasındaki atışmalara yoğunlaşmıştır.
II. Elizabeth Kimdir Tanıyalım
Elizabeth Alexandra Mary, 21 Nisan 1926’da Londra’da, babasının 17. Bruton-Street adresinde bulunan evinde doğdu. Ailesi kendisine Lilibeth olarak seslenirdi. Kardeşi Margaret ile birlikte eğitimini evde tamamladı. Küçüklüğünden beri atlara ve köpeklere özel ilgisi vardı. 2. Dünya Savaşı sırasında tarihlerinde görmedikleri hava akınları dolayısı ile iki prensesi Kanada’ya götürmek istediler ama anneleri kabul etmeyince 1939 yılının Noel’ine kadar İskoçya’daki Balmoral Kalesi’nde kaldılar. Ardından yapımı biten Winsdor Kalesi’ne geçtiler. 14 yaşında iken savaştan korkan çocuklar için BBC Radyo’da program yaptı. Savaş sonlarına doğru Anavatan Ordusu Yardımcı Hizmetleri’nde motorlu araç kullanımı ve bakımı konusunda eğitim gördü.
18 yaşında babasının yurtdışında olmasından faydalanarak yasa değiştirdi ve 1944’te İtalya’yı ziyaret etti. Şubat 1945’te Kadın Yardımcı Bölgesel Hizmeti’ne katıldı. Sürücü ve mekanikçi olarak eğitildi ve beş ay sonra fahri genç komutan olarak terfi etti. 1947 yılında ise Elizabeth İngiltere sömürgelerine ilk gezilerini yaptı.
9 Kasım 1947’de, uzaktan kuzeni olan eski Yunanistan ve Danimarka prensi, Kraliyet Deniz Kuvvetleri teğmenlerinden Philip Mountbatten ile nişanlandığı ilan edildi. Prenses Elizabeth ile Prens Philip, 20 kasım 1947’de Westminster Abbey’de evlendiler; Kral VI. George düğünden önce Prens Philip’i Edinburgh Dükü, Merioneth Kontu ve Greenwich Baronu yaptı. Dizi de evlilik ile açılıyor.
Kocasıyla birlikte çıktığı bir yolculukta, Kenya’nın Sagana kentinde bulundukları sırada, 6 Şubat 1952’de babasının öldüğü ve yerine kendisinin geçtiği haberini alır. 1953 yılında resmi olarak taç giyer ve gerçekleştirilen tören tarihte ilk kez televizyonda yayınlanır. Aynı zamanda babasının yerine İngiliz Milletler Topluluğu’nun başkanı seçilir. Kendisinin 63 yıllık iktidarı döneminde İngiliz Milletler Topluluğu’na dahil olan 25 ülkenin devlet başkanı olur.
Hayatının bundan sonrasını isterseniz dizinin anlatımına bırakalım.
Diziyi anlamak için birkaç tarihi bilgi:
- İngiliz Kraliyet ailesinin 1500 yıllık tarihinde şimdiye kadar 66 hükümdar vardır, bunlardan 6 tanesi kraliçedir. Kraliçelerin yönetimleri İngilizlere hep uğurlu gelmiştir.
- İngiltere’nin altın çağı dendiğinde hemen akıllara I. Elizabeth gelir. Bakire Kraliçe olarak da adlandırılan Kızıl Hükümdar zamanın en güçlü deniz filosuna sahip İspanyolları yenerek gelişimin önünü açmıştır; denizaşırı kolonileşme bu sayede mümkün olmuştur.
- Kraliçe Anne, İspanyollar ve Fransızlar ile olan savaşlarda üstünlük elde etmiş ve Avrupa kıtasındaki başarılarını İskoçya ile birleşerek perçinlemiştir.
- Öncelikle aşk hep önemli olmuştur bu ülkede. Öyle ki VIII. Henry, Anne Boleyn ile evlenebilmek için Papa’yı tanımamış, kiliseyi kendisine bağlayarak yeni bir mezhep yaratmıştır. Aşk için koca bir ülkeye yeni bir inancı zorunlu kılınmıştır.
- Güneşin batmadığı ülke dendiğinde ise Victoria akla gelmektedir. Yenilikçi yapısı sayesinde gelişen teknolojik gelişmeler ülkeyi dünyanın lideri haline getirmiş ve dünya topraklarının 3’te 1’ine sahip olmasını sağlamıştır.
- Ülkede yönetim biçimi anayasal monarşi olarak kabul edilmiştir. 17. yüzyıl ile başlayan ve hükümdarların yetkilerini sınırlayan anayasal reformlar dolayısı ile krallığın şimdiki varlığı sadece semboliktir. Kraliçe yönetimin görünen yüzü olmakla beraber yürütmenin başı hükümdarın adına ülkeyi yöneten kabine ve başbakandır.
- İngiliz Kraliyet ailesi dünyada en uzun hüküm sürmüş ailedir ve bu geleneği devam ettirmek için kurallar ile bağlanmıştır. Mesela sadece kraliyet ailesinin evlilik düzenlenmesi ile ilgili kanunları mevcuttur.
Dizinin Konusu ve İlk İki Bölüm Özeti
Elizabeth, -tahtın varisi amcası VIII. Edward olduğundan- yönetime geleceğini hiç düşünmez ve rahat bir çocukluk geçirir. Amcası, ABD’li Wallis Warferd Simpson ile evlenebilmek için tahttan çekilmiş ve birden hayatı altüst olmuştur. Babası VI.George tahta oturunca babasından sonraki varis durumuna gelmiştir ve özel eğitim almaya başlamıştır.
Uzaktan kuzeni Philip ile evlenir ve eşinin görevi dolayısıyla iki çocukları ile birlikte Malta’da yaşamaya başlarlar. Babasının hastalanması dolayısı ile devlet işlerine yardım etmek için saraya dönerler. Babası, hastalığının kanser olduğunu öğrenmesi ile birlikte Lilibeth’in devlet işlerine daha çok karışması ve öğrenmesi için onu destekler.
1949 yılında babası VI. George, yeni kurulan İngiliz Milletler Topluluğu‘nun ilk başkanı olur ve oraya giren ülkelerin anayasaları monarşi olarak kabul edilir. Normalde babasının çıkması gerektiği bu uzun yolculuğa kralın hastalığı nedeni ile kendisi ve eşi katılır. Kenya’nın Sagana kentinde bulundukları sırada, 6 Şubat 1952’de babasının öldüğü ve yerine kendisinin geçtiği haberini alır. Yönetime geçmesi ve Winston Churchill ile toplantılara başlaması gecikmeyecektir.
Oyuncu Kadrosunu Tanıyalım
Elizabeth II
Kraliçeyi oynayan Claire Foy, 16 Nisan 1984’te Stockport, İngiltere’de doğmuş ve 164 cm boyunda. Liverpool John Moores Üniversitesi’nde drama eğitimi almış. Yine oyuncu olan Stephen Campbell Moore ile 2014 yılında evlenmiş. 2015 yılında kızları olmuş. Wolf Hall dizisinde Anne Boleyn karakterini canlandırmış. Crossbones ve Upstairs Downstairs dizilerinden tanıdık gelebilir.
Philip, Edinburgh Dükü
Kraliçe’nin eşini oynayan Matt Smith, 28 Ekim 1982’de Northamptonshire, İngiltere’de doğmuş ve 182 cm boyunda. Herkesin tanıdığı rolü ile 11 numaralı Doktor.
Dizide kraliçenin gölgesinden sıkılmış, kendini bulmaya çalışan, denizci ama aslında uçmayı seven biri olarak karşımıza çıkıyor.
Winston Churchill
İngiltere başbakanı ve yürütmenin başı, savaş kahramanı karakteri ile Amerikalı oyuncu John Lithgow epey etkileyici sahnelere sahip. İngiliz gelenekleri ve genç kraliçe arasında bolca sorunla uğraşıyor. Sanatçı 19 Ekim 1945’te Rochester, New York’ta doğmuş ve 193 cm boyundadır. Deneyimli sanatçı ile bir şekilde mutlaka karşı karşıya gelmişsinizdir. Mesela Dexter desem “Hoop, ispiyon etme” dersiniz.
Kral George VI
Elizabeth’in babası rolü ile Jared Harris karşımıza geliyor. 24 Ağustos 1961, Londra doğumlu ve 182 cm boyunda. 1980 yılında Amerika’da bulunan North Carolina Duke Üniversitesi’nde drama dersleri almış. The Expanse, Mad Men, Fringe ve The Riches, biz dizicilerin tanıyor olabileceğimiz yapımları olsa da gişe hasılatı yapmış bolca filmde de yüzünü görmüşsünüzdür.
Dizide kral karakterinden çok sevecen bir baba rolünde, kızı için en iyisini isteyen ve aileyi ön plana çıkaran bir insan.
Prenses Margaret
Kraliçenin kardeşi rolü ile Vanessa Kirby… 18 Nisan 1988 yılında Wimbledon, Londra’da doğmuş. 170 cm boyunda ve Exeter Üniversitesi’nde Tiyatro bölümünü bitirmiş. Jupiter Ascending gibi bilindik birçok yapımda oyunculuğu mevcut.
Dizide kraliçenin uçarı kız kardeşini canlandırıyor. Yasaların tasvip etmediği gayri meşru bir ilişki ile bolca gündeme geliyor ve tahtı zor durumda bırakıyor. Seçtiğim fotoya bakmayın; şahsen dizide güzellliği ile beni büyüleyen bir oyuncu oldu.
Kraliçe Anne Elizabeth
Lilibeth’in annesi rolü ile Victoria Hamilton‘ı izliyoruz. 5 Nisan 1971’de Wimbledon, Londra’da doğmuş ve 163 cm boyunda. Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi’ni bitirmiş bir yazar. 2008’den beri Mark Bazeley ile evli.
Dizide eşi kral iken sahip olduğu kraliçelik ünvanını ve şöhreti özleyen, kızına sadece basit olmayı öğreten, kendisi de basit birini canlandırıyor.
Windsor Dükü
Dizide sevdiği kadın için krallıktan feragat etmiş Elizabeth’in amcası rolü ile Alex Jennings karşımıza çıkıyor. Kral ünvanı ve getirdiği sorumluluklardan kaçarak kardeşine tüm zorlukları bırakması ile ailenin öfkesini karşısına almış durumda.
Oyuncu 10 Mayıs 1957, Essex İngiltere doğumlu ve 188 cm uzunluğunda. İşin en ilginç yanı neredeyse aynı zaman diliminde yayınlanmış Victoria dizisinde Belçika kralı ve kraliçenin dayısını oynamış olması.
Ayrıca:
Peter Townsend rolü ile Ben Miles, kraliçenin kardeşi Margaret’in yasak aşkı ve kralın emir subayı olarak karşımıza çıkmakta.
Anthony Eden rolündeki Jeremy Northam ise kabinede başkan yardımcısı ve kraliçenin Churchill sonrası başbakanı rolü ile karşımıza çıkıyor. Özellikle kardeşinin Townsend ile olan evlenme süresinde yaşanan skandal ile ilgili önemli sahneleri mevcut.
Karakterler ve gerçekleri ile olan uyumu:
Tırıvırı Bilgiler
- Dizi, Netflix’in ilk sezon için bugüne kadarki en pahalı yapımı. The Get Down toplam harcamada halen üstte olsa da 2. sezonu düşündüğümüzde en pahalı yapımın bu olduğu kesinleşecek.
- Henüz hükmü devam etse de artık 90 yaşında olan kraliçenin taç giyme töreninden beri 60 yıl geçtiği için her bir sezonun 10 yıl olarak işlenmesi ve toplamda 6 sezon çekilmesi, Peter Morgan tarafınca planlanmış.
- Kralın bir konuşması Oscar ödüllü film olan “The King’s Speech” yapımından alıntıdır.
- İngiltere’de başbakan ikametgahı olan ünlü 10 Downing Street’teki kapı, John Lithgow’ın uzun boyu nedeniyle daha uzun olarak gösterilmiş.
- John Lithgow, Amerikalı olduğundan Winston Churchill rolü için İngiliz aksanı eğitimi almıştır.
- Alex Jennings ilginçtir ki yine Peter Morgan’ın elinden çıkan 2006 yapımı The Queen‘deki rolüyle, yine bir kraliyet üyesini canlandırmıştı.
- Claire Foy, gerçek hayatta Vanessa Kirby’den 4 yaş büyüktür. Tesadüf o ya, karakter olarak da Elizabeth, Margaret’tan 4 yaş büyüktür.
- Çekimler sırasında Claire Foy’un kızı henüz 6 aylıktı ve devamlı olarak süt verip bebeğini beslemesi gerekiyordu.
- “Rogue One: A Star Wars Story” ve “The Theory of Everything” oyuncusu Felicity Jones, aslında Claire Foy yerine düşünülüyordu.
- Matt Smith, Doctor Who’nun ‘The Wedding of River Song’ bölümünde Winston Churchill’ın akıl hocası rolündeydi.
Kendi notlarım:
Son birkaç yıldır tesadüf eseri hep İngiliz kraliyet ailesi hakkında film ve diziler izledim. Yapı itibarı ile bir tarihi yapım izlemişsem hemen yazılı kaynaklardan olayları doğrulama hissiyatı duyar ve araştırmaya başlarım. Hatta tarihi bir yapım izleyeceksem ilk bölüm sonrası tarihi gidişatı öğrenirim ve dizi/filme devam ederim. Neticede son zamanlarda İngiliz tarihi ile bolca haşır neşir oldum.
En son izlediğim yapım ITV kanalından çıkma Victoria idi. Elbette ister istemez The Crown’ı izlerken karşılaştırmak durumunda kaldım. Victoria dönem olarak neredeyse 2. Elizabeth döneminden 100 yıl önce geçtiği için olsa gerek, özellikle saray dış sahnelerindeki özen çok daha göze batıyordu. Bunda iç dekorasyona daha önem verilmiş. Her iki dönem dizisi için çok emek verildiği ve para harcandığı belli olduğundan önerim Victoria dizisini de muhakkak izlemeniz.
The Tudors (2007), The White Queen (2013), Kraliçe Elizabeth (1998), Elizabeth: Altın Çağ (2007), Camelot (2011), Vikings (2013) ilk aklıma gelenler. Kraliyet ailesi ile direkt ilgili olmasa da Downton Abbey (2010), Poldark (2015), Outlander (2014) ve The Pillars of the Earth (2010) de izlenmesi gerekli dönem dizilerinden. Eğer sizin de beğendiğiniz yapımlar var ise mutlaka yorum bölümünde belirtin; bu türü sevenler için güzel bir kaynak oluşturulabilir.
Dizi, tarihi olgusuna uygun hareket etmekte. Oyunculuklar zaten oyuncu seçimlerinden belli olduğu üzere üst düzeyde. Kostüm ve sahnelerin tarihe uydurulması başarılı, para harcandığını ve özenildiğini belli ediyor. Bazı sahnelerde resmen yorum katıldığı belli oluyor; yani aslında basit bir sahne olarak geçiştirilebilecek bir yerin sırf mesaj verme kaygısı ile uzadığına şahit oluyorsunuz. Aslında İngilizler kendi tarihlerini anlatmak konusunda daha başarılı. Oyuncu seçimleri de çoğunlukla adadan seçilmiş olmasına rağmen Amerikan-vari havası sezilebiliyor. Hatta iş kendi başkanları Eisenhower’e geldiğinde olması gerekenden fazla değer verildiği hissiyatı doğuyor. İstediğimiz kadar eleştirelim, 10 bölümün su gibi akıp gittiğini inkar edemeyiz. “Ben iyi bir yapımım” diye bağırdığını da inkar edemem. Türe ilgisi olan herkes izlemeli.
Tanıtım videoları:
Bir eş ve bir anne. Ulusu için. #TheCrown 4 Kasım'da. pic.twitter.com/1avp9JT9GT
— Netflix Türkiye (@netflixturkiye) September 29, 2016
yorumlar
Muhammed El Fayed, 94. R.I.P.
Çarls ve Kamilla’nın düğününe herkesi bekliyoruz
ne gerek vardı ya buraya kadar getirmeye kraliçenin ölümüyle bitir işte. iyice bok ettiniz kraliyete eğilecez diye.
Onların evliliği 2005. Oraya kadar gelmesi kolay. 2011’de William-Kate var, o zor geliyor mesela. İlişkiyi verirler anca.
Gerisi altyazıya kalacak gibi duruyor. 1996-97 civarındayız. 10-12 sene atlasa yeter işte. Hatta 2006, 60. yılı Kraliçe’nin. Destekli tahmin etsem onu derim.
oo onlar bayaa önce evlenmişler tamam o zaman. ben daha yeni sandım.
6. Sezon Tarih Duyurusu
4+6 diye ikiye bölmüşler.
S6A Poster + S6B Poster
First Looks
First Luklar
1–2–3–4–5–6–7–8
ilk bölümlerinde ölmeyecek miydi bu diana. öyle bir aksettiriyorlar ki sanki bu sezon da full diana izleyeceğiz. çakallar. ilk 4 bölümde ölür herhalde.
1.5 ay mı ne kalmıştı. İlk bölümün sonunda bile ölebilir ama cenaze vs. dahil 4 bölüm diyorum ben de.
İlk bölüm yırtar, 2’nin başı ya da sonu ölür diyorum
Maçın ilk yarısı ona ayrılır yani.
benim de nedense aklımda ilk bölüm ölecek kalmış ama 4 6 ayrımını görünce optimistik yaklaşayım dedim.
Poster
Helen Mirren’a sormuş meğerse Peter Morgan, kadın kabul etmemiş.
6. Sezon 1. Kısım Fragmanı
Poster
Ok.
Özet
* Tahmin edildiği gibi ilk dört bölümü Diana’ya ayırmışlar. Kalan 8 haftalık süreci (+cenaze) yayarak işlediler. Diana ve onunla ilgili olaylar olduğu için diğer karakterler yardımcı kaldı desek daha doğru.
Herhangi birisinin dizi bazında suratını göresim kaldı mı emin değilim. Fena olmadı.
* İlk 4 bölüm itibarıyla hiç değilse geçen sezondan daha rahat ilerledi. Bunda Diana ağırlıklı bölümler olmasının payı da vardır tabii. Göze batan bir Charles övücülüğü (son bölümü bir tık boş veriyorum) de yoktu neyse ki.
Kraliyet ailesinin Diana’ya olan o üstten bakışları haliyle beni yine sinir etti. Yedi göbek sülalenin geçmişi ortada olmasa belki bir seviye… Kraliçe’ye iki kez “O kızın huzur bulmasını diliyorum,” dedirttiler mesela.
* Kazayı direkt olarak göstermeyeceklerini açıklamışlardı. Böyle bir şey oldu gibisinden yapmaları batmadı pek.
* Peter Morgan’ın yazdığı The Queen filminde Tony Blair’in Kraliçe’yle yaptığı o konuşmayı Peter Morgan’ın yazdığı The Crown’da alıp başka bir şeye çevirmişler. Neye benzemiş bilemedim. Tony Blair de bu bölümlerde laf olsun diye vardı bu arada.
Fikren hayaliyle sohbet etme fena olmamış aslında. E peki The Queen’deki Tony Blair-Kraliçe sahnesi nere bu nere? Ayrıca bence o “ülkenin girdiği ruh halinden dolayı daha fazla geride duramama halini” yeterince iyi veremediler.
* Son bölümün ardından gelen fragmanı da izledim. William ağırlıklı bir videoydu. Diğerleri de ucundan göründüler.
Bir de içimde kalmasın; son iki sezondaki Kraliçe’den eskisi gibi verim alamıyorum. Daha yakın tarihe gelmelerinin, daha popüler/bilindik olaylara öncelik vermelerinin ve genç/küçük karakterlerin büyümesinin payı da var ama bundan daha iyisi olabilirdi düşüncem de geçmiş değil.
Bakalım kalan 6 bölümden neler çıkacak?
izlemeyecektim ama madem full diana olmuş izleyeyim.
aslında bok gibi sezondu bence yine ama diana ya odaklandığından benim de sempatim olduğundan izletti kendini. sümsük suratın sempatik gösterilme girişimlerini atladım tabii. geçen sezon itibarıyla gözümden düştüğünden kalanını atlayarak izler rafa kaldırırım diye düşünüyorum.
diana ve çocuklarının birlikte olduğu sahneler çok güzeldi.
Bir sürü first look (kalan bölümler)
Poster (William-Kate)
ikisinin de en ideal açısını bulmuşlar maşallah.
POSTER
6. Sezon 2. Kısım Fragmanı
* 605 ve 606'yı izledim. Bunların kafasında bir değişiklik yok...
+ Elizabeth'in rüyasının/kabusunun kendisinin gidip de yerine Tony Blair'in geçtiği olması
Tony Blair'in de Diana zamanı ortalıkta olmayıp 606'ya ortak olması başka bir ayrıntı. Peter Morgan'ın The Queen'i unutmuş gibi bu sezonu hazırlaması hâlâ gözüme gözüküyor. Bir de fena bölüm değildi ama ilk sezonlardaki politik bölümlerin yanında hafif kaldı. Charles'ın yine mantıklı konuşan taraf misali ortayı bulmasına da göz devirdim.
Not: O unvanların hepsi değilse de birazının gereksiz olduğu konusunda anlaşalım.
Kate’in annesini Eve Best oynuyormuş.
Her sezon araya bir tane de olsa Margaret bölümü koyuyorlar da seviyeleri biraz yükseliyor neyse ki.
Ben 9 Şubat’ın üstüne 30 Mart 2002’yi de verirler diyordum. Onu 609’a bıraktılar.
* Kronolojiye bakasım olmadığından öyle farz ediyorum.
Al-Fayed’in röportajı ve Kate’in defilesi Margaret-Anne arasındaki 2 aylık yere mi girdi gerçekten? Yoksa Margaret’ı geçen bölüm verelim – devamı sonrası kalsın daha mı kolayınıza geldi?
Margaret daha önemli bir karakterdi tabii de annesinin ölümünü hafif geçtiler sanki. Kadın annesini kaybetti ama biz hadi bitsin bu da dermişçesine devam ettik resmen.
++
6×10 (Final) üzerine:
İyisiyle kötüsüyle bitti dizi. Kalan bölümlerin seviyesi de bir öncekilerle aşağı yukarı aynıydı. 608 ve final bölümü 610’u daha fazla beğendim en azından.
* Bölümlerin gün geçtikçe günümüze gelmesiyle bilindik olayların artması iyi olsa dahi özellikle son iki sezonda Kraliçe’yi geri plana atmalarının kendi açımdan biraz (-) yazdığını da söyleyebilirim.
610’u biraz daha fazla beğenmemdeki pay da zaten artık veda ettikleri için Kraliçe’yi merkeze koyarak ilerlemeleriydi. Yoksa…
Not: Kate’in annesinin kızını William’a öteleyen davranışlarda bulunduğuyla ilgili bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum. Araya bunu da sıkıştırmışlar.
Ayrıca özellikle son iki sezonda Charles’ı daha sempatik göstermek dahil olmak üzere daha royalist bir tavır içine girdiklerine ben de katılıyorum. Bu sezon da bu yüzden yer yer göz devirdim.
6’da yeni karakter/jenerasyon misali özellikle William’ı (+biraz da Harry ve Kate) dahil ettiler de dozu azaldı. İlk sezonların tadını beklememek gerektiğini (artık) kabul etmek gerekti tabii bir de. Mesela nerede Winston Churchill dönemiyle ilgili anlatım nerede Tony Blair dönemiyle ilgili anlatım.
Bitse de gitsek havası vardı sanki dizide bu sezon.
* Kapanışa 2-3 cümlelik yazı koyacaklar mı diye beklemedim değil. En azından Elizabeth ve Philip için. Ama gerek vardı da diyemem.
Sonlara doğru tökezlese de kötü anacak değilim elbette. Her şey için thanks. Sevgiler.
hiç izleyesim yok ama buraya kadar gelmişken bırakmak da içime sinmiyor. 8 ve 10u izleyeyim mi aytackara?
8, Margaret’ın bölümü. Karakteri seviyorsan evet.
10’a gayet evet.
o zaman direkt 10 u izleyeyim ben. tenku.
6. sezon üzerine:
6. sezonu ve diziyi bitirdim. Kesinlikle ilk dört sezonun altında iki sezon oldu 5 ve 6, 6 nın ilk yarısı Diana effect, ikinci yarısı da William-Kate effect le bir şekilde geçti ama gerisi baya boştu. Evet, nerde o ilk sezonlarındaki adeta belgesel havasındaki anlatım. Son iki sezonda ben senaryo bazında da bir şey veremediklerini düşünüyorum oysa o kadar çok olay vardı ki…
Neyse yinede böyle bir dizi izlediğime memnunum, yılın en iyileri olarak bu listede yer alamayacak ama genel olarak güzel anacağım bir dizi olacak.
Zaten önceki sezondan sonra bir sinirim varken, geçen ayki ilk 4 bölümde de bayağı bir tepemin tasını attırdıklarından tek bir kelime dahi yazasım gelmemişti. Bütün ihaleyi
Hakkını vereyim, son 2 sezondaki malum tartışmalı konularda aldıkları tavırlar diziye olan sevgimi bir miktar törpülemiş olsa da iyi bir final yaparak veda ettikleri kesin. Tatmin oldum.
Diana sonrası boşluğu William ve William-Kate bölümleri doğal olarak dolduramadı, genel olarak sıkıcıydı. 8’deki
9’daki
ve 10. ve sonuncu bölümü final sezonun tatmin edici bölümleriydi. Evet,
Tadımı kaçırsalar da The Crown, Claire Foy, Vanessa Kirby Matt Smith ve John Lithgow’lu mükemmel ve Olivia Colman’lı yeterince tatmin edici sezonlarının hatırına hep iyi anacağım bir dizi olacak. Muhtemelen bir gün ilk sezonlara yeniden bir bakacağım.
Writing The Crown With Peter Morgan |
atlayarak izlediğim final bölümü bana sadece claire foy u ne kadar özlediğimi hatırlattı. onun performansını izlerken aslında kendi sezonlarını çok severek izlediğim olivia colman’ın ona denk olamadığını fark ettim. kadın resmen karakteri yaşamış. sesini aksanını sevdiğim ürperdim o konuşurken. ilk 2 sezonu bir kez daha izleyeceğim kesinlikle. finalin en can alıcı iki sahnesi olmayı başardılar gözümde. 3 kraliçe. tartıştıkları konu da güzeldi ama gerçek kraliçe hiç bu konuya kafa yordu mu şüpheli. oğlumdan önce ölmesem bari de kraliyet ayaklar altına düşmese diye dualar etmiştir ölene kadar eminim. kraliyet direkt william a geçse daha soru işaretsiz olurdu şüphesiz. hatta bu dizinin son 2 sezonu çekilmeden charles öleydi bu dizi nasıl olurdu hep merak edeceğim.
william çok güzel seçilmiş rolüne. charles gibi onu da parlatmışlar. önceki bölümlerde de güzel şekil çekmişlerdir şüphesiz. kraliyetin bu diziye müdahale etmediğine inanmam imkansız. william nasıl da kraliyet için her şeyi feda edebilecek mantıklı kararlar alabilecek biri gibi gösterilmiş. gerçekte de öyle olabilir tabii bilemiyorum.
cenaze planlamasına gülümsedim. kraliçenin tek cümlelik yorumlarına sesli güldüm.
evlilik iznidir düğün planlaması düğün vs zaten atladım. ama kocasıyla son konuşması final sahneleri güzeldi. arada genç kızlık haline de sela çakmaları duygulandırdı nedense güzel de seçmişler.
neyse öyle böyle bitti. son 2 sezonu da arşivimde saklarım final hissi diğer türlü olmayacağından ama yoksayacağım.
Camilla, kitap kulübünü podcaste de taşıyormuş. Konuklarından birisi de Elif Şafak’mış.
Bi de sonda yazı yazmaması gözüme takıldı
ama uysa da kodukları ve ayaklara basmamak için kastıkları bariz olduğundan onu da gözardı ettim.
Güzel diziydi, iyi ki vardı.
Charles olana bir çeşit kanser teşhisi konmuş sayın seyirciler.
It’s official: Kate meğerse kansermiş ve kemoterapiye başlamış.
Sonunda aciklandi sanki dunyanin sonuymus gibi ne uzadiydi.
Variety Actors on Actors’un yeni sezonunda Elizabeth Debicki + Emma Corrin da var çift olarak.
Rahmetli bu günleri görse ne tepki verirdi acaba?
Kate’in kemoterapisi bitmiş.
Boris Johnson tüm boş boğazlığıyla Elizabeth’in ölmeden önce kemik kanseri olduğunu söylemiş. Daha doğrusu yeni anı kitabında yazmış.