The Crown – Tanıtım
485 yorum kemal32 30 Kasım 2016 09:00
Daha önce burada, burada, burada ve burada bahsedilen, şu an 90 yaşında olup halen İngiltere Kraliçesi olan II. Elizabeth’in hayatından parçalar seyredeceğimiz Netflix yapımı The Crown’ın 4 Kasım itibarıyla tüm bölümleri yayınlanmış durumda. Netflix ortamında buradan izleyebilirsiniz.
The Crown İngiltere-ABD ortak yapımı, drama türünde, Peter Morgan tarafınca yazılmış ve Left Bank Pictures tarafınca Netlix için yaratılmış bir dizi. Konu itibarıyla İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth‘in evliliği ve tahta geçmesi sonrası 10 yıllık dönem esas alınarak ilk sezon oluşturulmuş, her sezonun yine hayatındaki 10 yılı anlatması bekleniyor. İlk sezonda özellikle saray ve Churchill arasındaki atışmalara yoğunlaşmıştır.
II. Elizabeth Kimdir Tanıyalım
Elizabeth Alexandra Mary, 21 Nisan 1926’da Londra’da, babasının 17. Bruton-Street adresinde bulunan evinde doğdu. Ailesi kendisine Lilibeth olarak seslenirdi. Kardeşi Margaret ile birlikte eğitimini evde tamamladı. Küçüklüğünden beri atlara ve köpeklere özel ilgisi vardı. 2. Dünya Savaşı sırasında tarihlerinde görmedikleri hava akınları dolayısı ile iki prensesi Kanada’ya götürmek istediler ama anneleri kabul etmeyince 1939 yılının Noel’ine kadar İskoçya’daki Balmoral Kalesi’nde kaldılar. Ardından yapımı biten Winsdor Kalesi’ne geçtiler. 14 yaşında iken savaştan korkan çocuklar için BBC Radyo’da program yaptı. Savaş sonlarına doğru Anavatan Ordusu Yardımcı Hizmetleri’nde motorlu araç kullanımı ve bakımı konusunda eğitim gördü.
18 yaşında babasının yurtdışında olmasından faydalanarak yasa değiştirdi ve 1944’te İtalya’yı ziyaret etti. Şubat 1945’te Kadın Yardımcı Bölgesel Hizmeti’ne katıldı. Sürücü ve mekanikçi olarak eğitildi ve beş ay sonra fahri genç komutan olarak terfi etti. 1947 yılında ise Elizabeth İngiltere sömürgelerine ilk gezilerini yaptı.
9 Kasım 1947’de, uzaktan kuzeni olan eski Yunanistan ve Danimarka prensi, Kraliyet Deniz Kuvvetleri teğmenlerinden Philip Mountbatten ile nişanlandığı ilan edildi. Prenses Elizabeth ile Prens Philip, 20 kasım 1947’de Westminster Abbey’de evlendiler; Kral VI. George düğünden önce Prens Philip’i Edinburgh Dükü, Merioneth Kontu ve Greenwich Baronu yaptı. Dizi de evlilik ile açılıyor.
Kocasıyla birlikte çıktığı bir yolculukta, Kenya’nın Sagana kentinde bulundukları sırada, 6 Şubat 1952’de babasının öldüğü ve yerine kendisinin geçtiği haberini alır. 1953 yılında resmi olarak taç giyer ve gerçekleştirilen tören tarihte ilk kez televizyonda yayınlanır. Aynı zamanda babasının yerine İngiliz Milletler Topluluğu’nun başkanı seçilir. Kendisinin 63 yıllık iktidarı döneminde İngiliz Milletler Topluluğu’na dahil olan 25 ülkenin devlet başkanı olur.
Hayatının bundan sonrasını isterseniz dizinin anlatımına bırakalım.
Diziyi anlamak için birkaç tarihi bilgi:
- İngiliz Kraliyet ailesinin 1500 yıllık tarihinde şimdiye kadar 66 hükümdar vardır, bunlardan 6 tanesi kraliçedir. Kraliçelerin yönetimleri İngilizlere hep uğurlu gelmiştir.
- İngiltere’nin altın çağı dendiğinde hemen akıllara I. Elizabeth gelir. Bakire Kraliçe olarak da adlandırılan Kızıl Hükümdar zamanın en güçlü deniz filosuna sahip İspanyolları yenerek gelişimin önünü açmıştır; denizaşırı kolonileşme bu sayede mümkün olmuştur.
- Kraliçe Anne, İspanyollar ve Fransızlar ile olan savaşlarda üstünlük elde etmiş ve Avrupa kıtasındaki başarılarını İskoçya ile birleşerek perçinlemiştir.
- Öncelikle aşk hep önemli olmuştur bu ülkede. Öyle ki VIII. Henry, Anne Boleyn ile evlenebilmek için Papa’yı tanımamış, kiliseyi kendisine bağlayarak yeni bir mezhep yaratmıştır. Aşk için koca bir ülkeye yeni bir inancı zorunlu kılınmıştır.
- Güneşin batmadığı ülke dendiğinde ise Victoria akla gelmektedir. Yenilikçi yapısı sayesinde gelişen teknolojik gelişmeler ülkeyi dünyanın lideri haline getirmiş ve dünya topraklarının 3’te 1’ine sahip olmasını sağlamıştır.
- Ülkede yönetim biçimi anayasal monarşi olarak kabul edilmiştir. 17. yüzyıl ile başlayan ve hükümdarların yetkilerini sınırlayan anayasal reformlar dolayısı ile krallığın şimdiki varlığı sadece semboliktir. Kraliçe yönetimin görünen yüzü olmakla beraber yürütmenin başı hükümdarın adına ülkeyi yöneten kabine ve başbakandır.
- İngiliz Kraliyet ailesi dünyada en uzun hüküm sürmüş ailedir ve bu geleneği devam ettirmek için kurallar ile bağlanmıştır. Mesela sadece kraliyet ailesinin evlilik düzenlenmesi ile ilgili kanunları mevcuttur.
Dizinin Konusu ve İlk İki Bölüm Özeti
Elizabeth, -tahtın varisi amcası VIII. Edward olduğundan- yönetime geleceğini hiç düşünmez ve rahat bir çocukluk geçirir. Amcası, ABD’li Wallis Warferd Simpson ile evlenebilmek için tahttan çekilmiş ve birden hayatı altüst olmuştur. Babası VI.George tahta oturunca babasından sonraki varis durumuna gelmiştir ve özel eğitim almaya başlamıştır.
Uzaktan kuzeni Philip ile evlenir ve eşinin görevi dolayısıyla iki çocukları ile birlikte Malta’da yaşamaya başlarlar. Babasının hastalanması dolayısı ile devlet işlerine yardım etmek için saraya dönerler. Babası, hastalığının kanser olduğunu öğrenmesi ile birlikte Lilibeth’in devlet işlerine daha çok karışması ve öğrenmesi için onu destekler.
1949 yılında babası VI. George, yeni kurulan İngiliz Milletler Topluluğu‘nun ilk başkanı olur ve oraya giren ülkelerin anayasaları monarşi olarak kabul edilir. Normalde babasının çıkması gerektiği bu uzun yolculuğa kralın hastalığı nedeni ile kendisi ve eşi katılır. Kenya’nın Sagana kentinde bulundukları sırada, 6 Şubat 1952’de babasının öldüğü ve yerine kendisinin geçtiği haberini alır. Yönetime geçmesi ve Winston Churchill ile toplantılara başlaması gecikmeyecektir.
Oyuncu Kadrosunu Tanıyalım
Elizabeth II
Kraliçeyi oynayan Claire Foy, 16 Nisan 1984’te Stockport, İngiltere’de doğmuş ve 164 cm boyunda. Liverpool John Moores Üniversitesi’nde drama eğitimi almış. Yine oyuncu olan Stephen Campbell Moore ile 2014 yılında evlenmiş. 2015 yılında kızları olmuş. Wolf Hall dizisinde Anne Boleyn karakterini canlandırmış. Crossbones ve Upstairs Downstairs dizilerinden tanıdık gelebilir.
Philip, Edinburgh Dükü
Kraliçe’nin eşini oynayan Matt Smith, 28 Ekim 1982’de Northamptonshire, İngiltere’de doğmuş ve 182 cm boyunda. Herkesin tanıdığı rolü ile 11 numaralı Doktor.
Dizide kraliçenin gölgesinden sıkılmış, kendini bulmaya çalışan, denizci ama aslında uçmayı seven biri olarak karşımıza çıkıyor.
Winston Churchill
İngiltere başbakanı ve yürütmenin başı, savaş kahramanı karakteri ile Amerikalı oyuncu John Lithgow epey etkileyici sahnelere sahip. İngiliz gelenekleri ve genç kraliçe arasında bolca sorunla uğraşıyor. Sanatçı 19 Ekim 1945’te Rochester, New York’ta doğmuş ve 193 cm boyundadır. Deneyimli sanatçı ile bir şekilde mutlaka karşı karşıya gelmişsinizdir. Mesela Dexter desem “Hoop, ispiyon etme” dersiniz.
Kral George VI
Elizabeth’in babası rolü ile Jared Harris karşımıza geliyor. 24 Ağustos 1961, Londra doğumlu ve 182 cm boyunda. 1980 yılında Amerika’da bulunan North Carolina Duke Üniversitesi’nde drama dersleri almış. The Expanse, Mad Men, Fringe ve The Riches, biz dizicilerin tanıyor olabileceğimiz yapımları olsa da gişe hasılatı yapmış bolca filmde de yüzünü görmüşsünüzdür.
Dizide kral karakterinden çok sevecen bir baba rolünde, kızı için en iyisini isteyen ve aileyi ön plana çıkaran bir insan.
Prenses Margaret
Kraliçenin kardeşi rolü ile Vanessa Kirby… 18 Nisan 1988 yılında Wimbledon, Londra’da doğmuş. 170 cm boyunda ve Exeter Üniversitesi’nde Tiyatro bölümünü bitirmiş. Jupiter Ascending gibi bilindik birçok yapımda oyunculuğu mevcut.
Dizide kraliçenin uçarı kız kardeşini canlandırıyor. Yasaların tasvip etmediği gayri meşru bir ilişki ile bolca gündeme geliyor ve tahtı zor durumda bırakıyor. Seçtiğim fotoya bakmayın; şahsen dizide güzellliği ile beni büyüleyen bir oyuncu oldu.
Kraliçe Anne Elizabeth
Lilibeth’in annesi rolü ile Victoria Hamilton‘ı izliyoruz. 5 Nisan 1971’de Wimbledon, Londra’da doğmuş ve 163 cm boyunda. Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi’ni bitirmiş bir yazar. 2008’den beri Mark Bazeley ile evli.
Dizide eşi kral iken sahip olduğu kraliçelik ünvanını ve şöhreti özleyen, kızına sadece basit olmayı öğreten, kendisi de basit birini canlandırıyor.
Windsor Dükü
Dizide sevdiği kadın için krallıktan feragat etmiş Elizabeth’in amcası rolü ile Alex Jennings karşımıza çıkıyor. Kral ünvanı ve getirdiği sorumluluklardan kaçarak kardeşine tüm zorlukları bırakması ile ailenin öfkesini karşısına almış durumda.
Oyuncu 10 Mayıs 1957, Essex İngiltere doğumlu ve 188 cm uzunluğunda. İşin en ilginç yanı neredeyse aynı zaman diliminde yayınlanmış Victoria dizisinde Belçika kralı ve kraliçenin dayısını oynamış olması.
Ayrıca:
Peter Townsend rolü ile Ben Miles, kraliçenin kardeşi Margaret’in yasak aşkı ve kralın emir subayı olarak karşımıza çıkmakta.
Anthony Eden rolündeki Jeremy Northam ise kabinede başkan yardımcısı ve kraliçenin Churchill sonrası başbakanı rolü ile karşımıza çıkıyor. Özellikle kardeşinin Townsend ile olan evlenme süresinde yaşanan skandal ile ilgili önemli sahneleri mevcut.
Karakterler ve gerçekleri ile olan uyumu:
Tırıvırı Bilgiler
- Dizi, Netflix’in ilk sezon için bugüne kadarki en pahalı yapımı. The Get Down toplam harcamada halen üstte olsa da 2. sezonu düşündüğümüzde en pahalı yapımın bu olduğu kesinleşecek.
- Henüz hükmü devam etse de artık 90 yaşında olan kraliçenin taç giyme töreninden beri 60 yıl geçtiği için her bir sezonun 10 yıl olarak işlenmesi ve toplamda 6 sezon çekilmesi, Peter Morgan tarafınca planlanmış.
- Kralın bir konuşması Oscar ödüllü film olan “The King’s Speech” yapımından alıntıdır.
- İngiltere’de başbakan ikametgahı olan ünlü 10 Downing Street’teki kapı, John Lithgow’ın uzun boyu nedeniyle daha uzun olarak gösterilmiş.
- John Lithgow, Amerikalı olduğundan Winston Churchill rolü için İngiliz aksanı eğitimi almıştır.
- Alex Jennings ilginçtir ki yine Peter Morgan’ın elinden çıkan 2006 yapımı The Queen‘deki rolüyle, yine bir kraliyet üyesini canlandırmıştı.
- Claire Foy, gerçek hayatta Vanessa Kirby’den 4 yaş büyüktür. Tesadüf o ya, karakter olarak da Elizabeth, Margaret’tan 4 yaş büyüktür.
- Çekimler sırasında Claire Foy’un kızı henüz 6 aylıktı ve devamlı olarak süt verip bebeğini beslemesi gerekiyordu.
- “Rogue One: A Star Wars Story” ve “The Theory of Everything” oyuncusu Felicity Jones, aslında Claire Foy yerine düşünülüyordu.
- Matt Smith, Doctor Who’nun ‘The Wedding of River Song’ bölümünde Winston Churchill’ın akıl hocası rolündeydi.
Kendi notlarım:
Son birkaç yıldır tesadüf eseri hep İngiliz kraliyet ailesi hakkında film ve diziler izledim. Yapı itibarı ile bir tarihi yapım izlemişsem hemen yazılı kaynaklardan olayları doğrulama hissiyatı duyar ve araştırmaya başlarım. Hatta tarihi bir yapım izleyeceksem ilk bölüm sonrası tarihi gidişatı öğrenirim ve dizi/filme devam ederim. Neticede son zamanlarda İngiliz tarihi ile bolca haşır neşir oldum.
En son izlediğim yapım ITV kanalından çıkma Victoria idi. Elbette ister istemez The Crown’ı izlerken karşılaştırmak durumunda kaldım. Victoria dönem olarak neredeyse 2. Elizabeth döneminden 100 yıl önce geçtiği için olsa gerek, özellikle saray dış sahnelerindeki özen çok daha göze batıyordu. Bunda iç dekorasyona daha önem verilmiş. Her iki dönem dizisi için çok emek verildiği ve para harcandığı belli olduğundan önerim Victoria dizisini de muhakkak izlemeniz.
The Tudors (2007), The White Queen (2013), Kraliçe Elizabeth (1998), Elizabeth: Altın Çağ (2007), Camelot (2011), Vikings (2013) ilk aklıma gelenler. Kraliyet ailesi ile direkt ilgili olmasa da Downton Abbey (2010), Poldark (2015), Outlander (2014) ve The Pillars of the Earth (2010) de izlenmesi gerekli dönem dizilerinden. Eğer sizin de beğendiğiniz yapımlar var ise mutlaka yorum bölümünde belirtin; bu türü sevenler için güzel bir kaynak oluşturulabilir.
Dizi, tarihi olgusuna uygun hareket etmekte. Oyunculuklar zaten oyuncu seçimlerinden belli olduğu üzere üst düzeyde. Kostüm ve sahnelerin tarihe uydurulması başarılı, para harcandığını ve özenildiğini belli ediyor. Bazı sahnelerde resmen yorum katıldığı belli oluyor; yani aslında basit bir sahne olarak geçiştirilebilecek bir yerin sırf mesaj verme kaygısı ile uzadığına şahit oluyorsunuz. Aslında İngilizler kendi tarihlerini anlatmak konusunda daha başarılı. Oyuncu seçimleri de çoğunlukla adadan seçilmiş olmasına rağmen Amerikan-vari havası sezilebiliyor. Hatta iş kendi başkanları Eisenhower’e geldiğinde olması gerekenden fazla değer verildiği hissiyatı doğuyor. İstediğimiz kadar eleştirelim, 10 bölümün su gibi akıp gittiğini inkar edemeyiz. “Ben iyi bir yapımım” diye bağırdığını da inkar edemem. Türe ilgisi olan herkes izlemeli.
Tanıtım videoları:
Bir eş ve bir anne. Ulusu için. #TheCrown 4 Kasım'da. pic.twitter.com/1avp9JT9GT
— Netflix Türkiye (@netflixturkiye) September 29, 2016
yorumlar
A-aaaa! Beklemiyordum valla. Vay be!
Bir önceki haftaya göre dünya genelinde dizinin izlenmesi 4 kat artmış. İngiltere’de %800 artmış hatta.
Rahmetliye ayıp olmasın diye izlemiyormuş ingilizler desene…
1. sezonu 17,570,000 saat ile Dili İngilizce Diziler listesinde geçtiğimiz haftanın Top 10‘ine girmiş ve 7. olmuş.
Sevgili halkımızın ilgisi de arttığı için günlük listede 8. sırada şu anda.
Cenaze şu dakikalarda yapılıyor.
Sandra Oh’un Kanadalı olduğunu bilmiyordum.
Bitmeyen cenaze töreninin sonuna geldik: RIP
İnşallah Charles (GSTK) yakın bir zamanda ölmez. Bu kadar kısa sürede bu kadar uzun bir cenaze törenini kimse çekemez.
You think? Watch me.
o arkadaşın ömrü hiç uzun değil bence. abidin kendini hazırla.
Adamı bu yaşta 1.5 saat yürüttüler ya.
Bir sürü first look.
Poster 1+2
Fragmanı Perşembe geliyor.
Diana
Elizabeth
Philip
Margaret
Charles
Rahmetli biraz daha dayansaydı 14‘üncüyü de görecekti.
Bugün fragman gelecekti, bakalım n’olcek
Season 5 Trailer
Claire Foy ve Olivia Colman, Kraliçe II. Elizabeth rolü için meşaleyi Imelda Staunton’a devrediyor. #TheCrown 5. sezon 9 Kasım’da sadece Netflix’te.
Bir an reklam icin hepsini toplamis olabilirler mi diye umutlandim. 3 oyuncuyu da cok seviyorum. Yalniz arka planda bu muzigin moda sokamayacagi bunye yoktur herhalde.
Meet The New Cast of The Crown Season 5
Rotten bey ne diyorsunuz böyle?
Kadro değişikliğine izledikçe alışırım elbet ama insana tuhaf geliyor ister istemez. Charles kişisine alıştım bile gerçi. Dominic West böyle konularda iyi iş çıkarıyor malum. Diana’ya da alışabilirsem gerisi gelecek.
Kraliyet ailesine tatlı tatlı giydiriyorlar haliyle. “Royalist” kişilerin beğenmemesine şaşmamalı… Günümüze doğru daha da yaklaştıkça insanın daha iyi bildiği ya da görmek istediği şeyleri izlemesinin de bir etkisi oluyor.
Gereksiz görünen ya da pek ilgimi çekmeyen sahneler de vardı gerçi. Philipp’inkiler mesela. Margaret’ı henüz doğru düzgün kullanmadılar bile. Jonny Lee Miller’ın Başbakan Major’ı oynadığını bilmesem anlar mıydım acaba?
++
* 2. bölümün sonlarına doğru kitap konusunda tereddütte düştüm bir ara. Yayınlandığını da biliyorum halbuki.
Bölüm kendi içinde kötü değildi, ona lafım yok. Wallis Simpson’ın ölümü de girdi hatta araya, 1986’daymış.
* Kısa konudan anlaşılmıyor ama 4. bölüm Margaret ağırlıklıydı. En azından ilk 4’te (bence) en iyisi. Margaret bölümlerini ayrı seviyorum zaten.
Yalnız Prenses Anne evlenmeye niyetlendiğini söyleyince ona da Margaret’la konuşur gibi konuştu resmen. Ama devir değiştiği için işler biraz daha farklı ilerledi ve işe yaramadı. Üstüne de gitmedi sonra. Öncesinde Margaret’la yaptığı konuşmada Townsend’ın evliliğini hatırlatması da cabası.
Bunları geç, Margaret öyle güzel konuştu ki ağzım açık kaldı ^.^
* 4. bölümün içinden Timothy Dalton da çıktı. Yıl olarak da 1992’nin sonlarına doğru geldik.
* Haklısın şekerim.
Elizabeth Debicki’ye izledikçe alışıyorum. Kraliçe ve diğerleri de pek zorlamıyor. Prenses Anne’i sevdim mesela. Olan bitenlerin en azından yarısı oradan buradan duyduğumuz şeyler zaten.
Siyasetin payını biraz daha azaltıp haliyle Charles-Diana kısmına ağırlık veriyorlar. Bu bağlamda Kraliçe’nin daha geri plana doğru kaydığı bile söylenebilir.
Charles’ı hem övüp hem gömmüşler. Anne’in konuşması neydi mesela öyle? Revenge Dress kısmı da buradan çıktı.
Tahminen 1996’ya kadar geleceğiz ama bakarız tabii. Ağustos 1997 gelecek sezonun, o belli.
ilk bölüm charles’ın salak salak planlarını dinlerken geleceği biliyor olmak o kadar tatmin edici ki kelimeler yetersiz.
Meşhuuur röportaj 508’den çıktı. Ay bunlara cidden iyi olmuş/oluyor.
Ne kadar haklıysanız daha fazlası kadar haksızsınız işte. İnsanı sinir hastası edersiniz hatta.
Not: Sosyal medyada gezen birkaç saniyelik bir video var bununla alakalı. Onu boşverip izleyin, bütününe bakınca alakasız kalıyor.
daha 22 bile olmadan uykumu getirip yatağa geçmemi sağladığın için teşekkürler 5×02 sayende sabah rahat kalkacağım.
Hadi geçmiş olsun, bu da bitti. 5+5 bölüm / iki gün planım da afiyetle suya düştü. Ama pişman değilim.
Temmuz 1997’nin başına kadar geldik. Şunun şurasında 30 Ağustos 1997’ye ne kaldı? Sezonun ilk bölümünde değilse bile 2-3 civarı kesin bu karmaşayla geçecek. Yok, ben hazır değilim.
– Blair çiftini canlandıranlara baktım yine, Bertie Carvel ve Lydia Leonard. IMDb şimdilik eklememiş. Leonard kendine daha az benzer bir hale gelmiş.
– Hong Kong meselesi üzerinden 30 Haziran 1997’yi de gördük. Charles’ın gemiyle dönüşü 1 Temmuz 1997’ymiş.
– 2. bölümündeki Major sahnesinin benzeri bu sefer Tony Blair’le geldi, yetmedi Elizabeth-Charles sahnesi de yazmışlar. Düşündüğümden daha açık çıktılar. Adam sadece “Yerini bana bırak” demedi.
– Son sahnede boş Aşk-ı Memnu yalısını gezer gibi gemi gezdi Elizabeth ^.^
XOXO.
2. bölümün ortasında uyuyakalmıştım üstüne 3.bölümü atlaya atlaya izliyorum. böyle yapacaktıysanız 5 sezonda bitirseydiniz keşke. anlatacak konunuz kalmadığını da sanmıyorum ya neyse.
son 5 dk güzeldi ama.
5×05 aile içinde bu tarz konuşmalar geçmediğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam. belli bunlar da kraliyete eğilmeye karar vermişler.
Ben eğilme olarak değerlendirmezdim. Sezonun geneline bakınca övdükleri kadar gömüyorlar da bence.
o röportaj sonrası peşine gelen intikam kıyafetinin daha çok konuşulmasının göz ardı edilmesi, charles’ın silik karakterini yerine adamı gelecek kralımız bu adam fazla gömmeyelim mantığıyla değiştirdikleri bir gerçek. 5. bölüm hayal kırıklığıydı.
5×05’te bayağı bir kıyak geçmişler yahu. Elizabeth’in ölümü sonrası bu bölümde ufak tefek değişiklikler yapmışlar mıdır acaba? Özellikle sondaki yazılar.
– 505 ağırlıkla öyle, evet.
– Devamı için size sabır diliyorum
charles sahneleri baştan sona cringe ti. hele o son sahneler…
oyunculuklar efsaneydi yine her zamanki gibi. ana kastta olmamış kimse yoktu. kraliçe charles diana margaret dörtlüsü karakterlere güzel girebilmişler. izlediklerimize gelirsek 50/50 diyebilirim sanırım. yarısını sevdiysem yarısında aşırı sıkıldım. ellerindeki karakterleri güzel kullanamadılar. önceki sezonlardaki gibi ilgi çekici konular aktaramadılar ki bu dönem bayaa bayaa malzeme varmış. başbakanı adamakıllı kullanmadılar. onun döneminde mi hiç mi önemli kararlar alınmamış. arabulucu olması dışında adam naptı? belki atlayarak izlediğim yerlerde yapmıştır günahlarını almıyım.
benim için dizinin şimdilik en kötü sezonuydu bunda beklentimin yüksek olmasının da etkisi var elbet. 6dan beklentim kalmadı neyse ki. düşük beklentilerle finale girecek olmak iyi gelebilir.
5. sezon üzerine:
5. sezonu bitirdim, evet ya benim içinde dizinin en kötü sezonu buydu, ben günümüze yaklaştıkça daha çok hoşuma gideceğini düşünüyordum ama ilk 4 sezon kesinlikle daha iyiydi, hem oyuncular hem içerik hem konular açısından. Bu sezonu ise beklediğim kadar yeterli bulmadım.
5. sezon için @ozgun14 ve @necdetcem7 ile benzer durumdayım. Belki birkaç sahne ile bölüm içerisine yedirebilecekleri konulara koca bir bölüm ayırmaları baydı beni.
Kraliyet ailesini ne kadar az anlatabiliriz de fazla laf yemeyiz diye planlama yapmislar belli. Bu kadar yanin yani karakterlere bolum ayirip ana karakterleri gormezden gelmenin baska aciklamasi olamaz cunku.
Oyuncu değişimlerinin bayağı bir insanı afallattığını biliyorum ama bence seçilen her isim (evet Çarls’a burada da kıyak geçmişler), zayıf sezona rağmen iyi iş çıkardı. Genelde laf edilen Elizabeth Debicki’nin aşırı uzun olması dışında bir sorunu yoktu.
En çok olayın olmasını beklediğim sezon en zayıf sezonu oldu. En azından Diana röportajı sonrası (ulan
) ortalığın ciddi bir karışmasını, daha fazla drama çıkmasını bekliyordum. Neredeyse hiçbir şey olmadı.
Keşke Jonny Lee Miller’ı daha fazla görseydik. Adam resmen John Major olmuş. 7 yıl başbakanlık yapmış adamdan bu kadar az şey çıkmaz. En azından tartışmalı özel hayatına bir değinselerdi.
Bu diziyi yapanların ne kadar becerikli insanlar olduğunu önceki sezonlarda bol bol görmüştük. Bu yılları böyle anlatmayı tercih etmeleri diziyi seven biri olarak beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Final sezonunun hakkını verirler umarım diyeceğim ama 5. sezondan çok farklı olmayacağını düşünüyorum.
Neyse, son sezonda görüşmek üzere.
Alem dergisine de kapak olmuşlar. Bizimkine, evet.
Burada bile Dayana’yı dışlamışlar
Meg Bellamy and Ed McVey: Kate Middleton and Prince William
(First Look)
güzel seçmişler ama beklenti magma. en hevesle beklediğim sezonlardı oysa.
TSİ 12:15-15:00 arasında malum şahsın taç giyme töreni var. D-Smart’taki BBC World News kanalında orijinal yayına denk geldim. İngiliz başbakanlar ve bağlı ülkelerin başkanları içeri giriyor şu an.
Not: Önemli etkinliklerdeki şapka ritüelini hala tam anlamış değilim.
Çok kral adam
The Crown‘s sixth and final season “will premiere this fall,” Bajaria said
Claire Foy, Olivia Colman ve (haliyle) Imelda Staunton gelecek sezonda varlar. Viola Prettejohn da Prenses halini oynayacak.
Tribute To Queen Elizabeth II yapcekler.