The Umbrella Academy || Tanıtım
87 yorum necdetcem7 11 Mart 2019 09:04
Netflix, bizleri heyecanlandıracak yeni diziler sunmaya bayılan bir platform. Zaten artık öyle bir çıtaya yükseltti ki dizi dünyasını onun dizileri dışındaki dizilerle tatmin olamaz olduk, izlediğimiz diğer dizileri onun dizileriyle kıyasladık durduk. Yine geçtiğimiz ay bizleri memnun edecek bir diziyi daha sofralarımıza sundu: The Umbrella Academy
The Umbrella Academy, My Chemical Romance grubunun vokalisti Gerard Way‘in yazdığı, Gabriel Bá‘nın çizdiği grafik romandan uyarlandı. Dizinin mutfağında yürütücüsü olarak Steve Blackman, yapımcıları olarak Mike Richardson ve Keith Goldberg yer alıyor. Aynı zamanda grafik romanın yazarı Gerard Way, dizinin yardımcı yapımcısı. Death Note‘un senaristlerinden; The Exorcist dizisinin yazarı ve yapımcısı Jeremy Slater, dizinin pilot bölümünü yazdı.
Grafik romanın ilk serisi The Umbrella Academy: Apocalypse Suite adıyla Eylül 2007 – Şubat 2008 arasında 6 bölüm olarak Dark Horse Comics tarafından yayınlanmış, 2008 Eisner Ödülleri’nde, en iyi limitli seri ödülünü kazanmıştı. 6 bölümlük 2. serisi The Umbrella Academy: Dallas adıyla Kasım 2008 – Nisan 2009 arasında yayınlanmıştır.
İlk sezonu 10 bölümden oluşan dizinin henüz ikinci sezonu hakkında bir haber yok.
KONU
Tarih 1 Ekim 1989 yılını gösterirken dünya genelinde eşi benzeri olmayan bir olay gerçekleşir. Dünyanın çeşitli yerlerinde, hiçbir gebelik belirtisi göstermeyen bazı kadınlardan ardı ardına süper güçleri olan 43 bebek dünyaya gelir. Bu bebeklerin bir kısmı terk edilir, bir kısmı ise ölür. Zengin, çılgın girişimci Sir Reginald Hargreeves, çocuklardan başarabildiği kadarını bulup evlat edinmeye karar verir ve 7 bebeği evlat edinir. Gazeteciler bu bebekleri evlat edinme nedenini sorduğunda, üstü kapalı bir şekilde, kimden ya da neden olduğunu açıklamadan “dünyayı kurtarmak için” olduğunu söyler ve bu çocukları “Şemsiye Akademisi” adını verdiği okulda çok sıkı bir şekilde yetiştirir.
Medya tarafından Şemsiye Akademisi olarak adlandırılan bu grup, insanlar gözünde kötülüklerin karşısında savaşan süper güçlere sahip çocuklar olarak çok sevilir. Ancak yıllar içerisinde bu aile parçalanmaya başlar. Önce 17 yıl önce 5 Numara habersiz bir şekilde kaybolur; sonra 6 Numara ölür. Geri kalanlar da büyüdükçe babalarının onlara karşı olan otoritesinden bunalırlar ve akademiyi terk ederek kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışırlar; yıllar boyunca birbirlerini arayıp sormazlar.
Zaman böyle akıp giderken bir gün babalarının trajik ölümüyle bir araya gelmek zorunda kalırlar. Üstüne yıllardır haber alamadıkları ve öldü olarak kabul ettikleri 5 Numara gizemli bir şekilde geri dönmüştür. 5 Numara yıllar boyunca görüntü olarak hiç değişmemiştir fakat kardeşlerine kötü haberler getirmiştir ve belli bir amaç için geri dönmüştür.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Luther Hargreeves / 1 Numara (Tom Hopper)
Kardeşleri arasında babasına en bağlı olan kişidir. Babası tarafından Şemsiye Akademisi’nin lideri olarak görevlendirilmiştir. Kardeşleri akademiyi terk ettikten sonra tek başına babasının yanında kalmıştır. Babası onu bir görev için Ay’a göndermiştir ve bu yüzden “Uzay Çocuğu” olarak bilinir. Görünenden daha iri birisidir ve grubun kas kuvveti olarak yükünü çeker. Lider olmanın sorumluluğu bazen ona fazla geliyordur. Allison ile arası iyidir.
Oyuncuyu Black Sails, Game of Thrones ve Merlin dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Diego Hargreeves / 2 Numara (David Castañeda)
Çocukluğundan itibaren dünyayı kurtarma yükünü omuzlarında hissetmek onun zorlu bir çocukluk geçirmesine sebep olmuştur. Annesine düşkündür, babasını hiç sevmiyordur. Şimdilerde kendi başına suçları durdurmaya çalışıyordur. Dedektif gibi araştırmayı ve suçlu peşinde koşmayı sever. Süper gücü, eline geçen nesneleri isabetli bir şekilde fırlatabiliyor oluşudur. Kaybedeceğini bilse bile kavgaya girmekten kaçınmaz.
Oyuncuyu Jane the Virgin ve Switched at Birth dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Allison Hargreeves / 3 Numara (Emmy Raver-Lampman)
Akademiden ayrıldıktan sonra ünlü bir aktris olan Allison zor zamanlar geçirmektedir. Eşi ile boşanmıştır ve kızının velayetini kaybetmiştir. 12 yıl sonra ilk defa babasının cenazesi için eve dönmüştür. Geri döndüğünde Şemsiye Akademisi’nin ailesi olduğunu hatırlar. Artık daha akıllıca seçimler yapmaya başlar; çünkü süper gücü sayesinde istediği her dileğin olmasını sağlar ve bunun yüzünden her istediği şeye ulaşmıştır. Gücünü daha dikkatli kullanmaya çalışır. Luther ile arası iyidir. Tek kız kardeşi olduğu için de Vanya’ya karşı ekstra sorumlu hissetmektedir ve artık ona yakın olmaya çalışmaktadır.
Oyuncunun ilk ciddi işi diyebiliriz.
Klaus Hargreeves / 4 Numara (Robert Sheehan)
Babasının baskısı ona çok ağır gelmiştir. Süper gücü sayesinde ölü insanlarla iletişime geçebilmektedir; fakat bu durum onu bunaltmıştır. Alkolik ve uyuşturucu bağımlısı birisi olmuştur. Günü geçirerek hayatını sürdürmektedir, eğlenmeyi sever.
Oyuncuyu Genius, Fortitude ve Misfits dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
5 Numara (Aidan Gallagher)
17 yıl sonra kardeşlerinin yanına dönmüştür. Zaman yolculuğu yapabilme ve boyutlar arası geçiş yeteneği vardır. Kaybolduğu sırada geleceğe gitmiştir ve oradan iyi haberler getirmemiştir. Geçmişe belli bir amaç uğruna dönmüştür. Orada uzun yıllar geçirmiştir; ancak çocuk olarak geri gelmiştir ve aslında hepsinden daha yaşlıdır. Onu engellemek isteyen kiralık katilleri de peşinden sürüklemiştir ve bu durum ailesini tehlikeye sokacaktır. Hayatta kalabilmek için ailesine ihtiyacı vardır.
Oyuncunun ilk ciddi işi diyebiliriz.
Ben Hargreeves / 6 Numara (Justin H. Min)
Ne zaman ve nasıl öldüğü hakkında bir bilgi yoktur. Klaus’un ölüleri görebilme yeteneği sayesinde onun yanında gözükmektedir.
Oyuncunun ilk ciddi işi.
Vanya Hargreeves (Ellen Page)
Reginald Hargreeves’in evlat edindiği çocuklar arasında süper gücü olmayan tek kişidir. Biraz silik, kendine güveni olmayan çekingen Vanya, dünyadaki yerini bulma mücadelesi içindedir. Kendisini ailesi tarafından dışlanmış hissetmektedir ve bu durum onda derin yaralar açmıştır. Asosyal bir yaşam sürmektedir. Tek hobisi keman çalmaktır. Kardeşlerine karşı soğuk durmayı tercih eder.
Oscar adaylığı bulunan oyuncuyu X-Men: The Last Stand, X-Men: Days of Future Past, Inception, Juno ve Tallulah gibi filmlerden yakından tanıyoruz. Ayrıca oyuncunun başrol olarak yer aldığı ilk dizi.
Cha-Cha (Mary J. Blige)
Zamanda seyahat eden suikastçılardan birisi. Sadece işine odaklı yaşar; gözü pek bir kadındır. Cinayet işlemeyi ve insanlara işkence yapmayı seviyor, onun dışında hiçbir şey umurunda değil. Bir komisyon tarafından 5 Numara’nın peşine düşmeleri için Hazel ile birlikte görevlendiriliyorlar.
Aynı zamanda şarkıcı olan oyuncuyu Oscar adayı olduğu Mudbound filminden hatırlayabilirsiniz.
Hazel (Cameron Britton)
Cha-Cha’ya göre biraz daha kafası karışmış bir karakterdir. Kaybolmuş bu kötü adam, hayatında bir sürü kötü şey yapmıştır ve bu işe artık devam etmek konusunda tereddütleri vardır. Kendini, yaşadığı hayatı sorgular. Ortağını yüz üstü bırakmak istemiyor; ancak bu işi daha ne kadar devam ettireceğini de bilmiyor. Donut yemeyi sever.
Oyuncuyu Barry, Mindhunter ve Stitchers dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Sir Reginald Hargreeves (Colm Feore)
Milyarder, maceraperest bir insandır. Şemsiye Akademisi’nin kurucusudur ve süper güçleri olan 7 çocuğu evlat edinmiştir. Deney yapmayı sever ve çocukları da bazen bir denek gibi kullandığı olmuştur. Çocukları, dünyayı yok edecek tehlikelere karşı hazırlamaktadır.
Oyuncuyu House of Cards, The Borgias, Revolution ve The Truth About the Harry Quebert Affair dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Pogo (Adam Godley)
Sir Reginald Hargreeves’in uşağı ve sırdaşıdır. Konuşabilen bir gorildir.
Seslendiren oyuncuyu Lodge 49 ve Powers dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Grace (Jordan Claire Robbins)
Çocukların annesidir. Sir Reginald Hargreeves tarafından icat edilmiş bir robottur. Onlara karşı daima korumacı ve sevecen olmuştur. Babalarından göremedikleri şefkati annelerinden görmüşlerdir.
Oyuncuyu Supernatural ve 12 Monkeys dizilerinde konuk olarak izlemiştik.
Eudora Patch (Ashley Madekwe)
Diego’nun eski sevgilisidir. Şehirde adı sanı bilinmeyen katillerin dolaşması sonucunda onları araştırmaya başlar.
Oyuncuyu Salem, Revenge ve Secret Diary Of A Call Girl dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Leonard Peabody (John Magaro)
Vanya’nın özel keman dersi verdiği öğrencisidir. Bu sayede Vanya ile dost olurlar.
Oyuncuyu Jack Ryan, Orange Is The New Black, Crisis In Six Scenes ve The Good Wife dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
SON SÖZ
Dizinin ilk sezonunun başından mutlu kalktım. Bana kalırsa bu yılın en iyi işlerinden biri. Eğer bu yıla ait iyi bir yeni dizi izlemek istiyorsanız şiddetle tavsiye edebilirim. Gittiği bazı noktaları arada tahmin etsem de bu durum pek bana batmadı.
Diziye Ellen Page’i sevdiğim için başladım ama ondan çok 5 Numara’yı ve 3 Numara’yı (Allison) sevdim. Aynı zamanda aile dışında Hazel ve Cha-Cha karakterleri de güzel rol çaldılar. Her karakterin kendine has bir tarzı var ve bu durum diziye de güzel bir hava katıyor. Bütün karakterleri ayrı ayrı sevdim. Klasik süper kahraman dizilerine benzediğini pek söyleyemem; o yüzden türü sevmeseniz de diziyi sevebilirsiniz. Sonu da belli başlı bazı konuları kapatsa da devamı gelecekmiş gibi bitti. Umarım yeni sezon onayı alır ve şöyle 2-3 sezon daha bu kadroyu izleriz.
Ayrıca dizinin müzikleri de şahane. Diziye olan sevginizi ve seyir zevkinizi arttırdığını söyleyebilirim. Müzik listenize ekleyeceğiniz ve dinlemekten bıkmayacağınız müzikleri var.
Diziyi izleyecek olanlara iyi seyirler dilerim.
TANITIM FRAGMANI
NOT: Daha önce dizi ile ilgili burada yorum yapılıyordu.
yorumlar
Hikaye güzel, karakterler güzel ama sezon boyunca işleniş beklediğimden o kadar yavaş aktı ki bir türlü “hah tamam” dediğim bir dizi olamadı benim için.
(Olursa) 2. sezonu da izleyeceğim ama beklentimi birkaç tık düşürerek.
Ha bi de Robert Sheehan’ı özlemiştim. Misfits’teki rolünü neredeyse tekrarladığı bu 4 numarayı sıkılmadan izledim. Eğlenceliydi.
Üst yoruma katılıyor gibiyim. İki bölümüm kaldı tamamlamaya ama biraz yavaş gidiyorlar hikaye bazında. Onun da 6 bölümlük çizgi romanı 10 bölüme yaymaktan dolayı olduğunu düşünüyorum.
Onun dışında ekibe sevgiler, saygılar.
S01E01
Hikayenin çıkış noktası, sunumu, karakterleri falan pek de başarılı bulmadım açıkçası ilk bölüm itibariyle diziyi. Devam edip etmemeye karar vermeye çalışırken kapanış sahnesi sayesinde 2. bölüme de bir bakmaya karar verdim.
*Süper güçlere pek girmemişler ilk bölümde 5 numara dışında. Bir aile draması sunmayı tercih etmişler ki o da yavan kaçmış bana göre.
*Karakterlere pek ısınamadım açıkçası. Ne sıradan, ne keş, ne şişik, ne de kavgacı Latin cazip geldi bana. Hatta dördü de yorucu karakterler bana göre. En iyi karakter 5 numaraydı. Bir de kıvırcık hatun sempatik duruyor işte. Annenin de merak uyandırdığını söyleyebilirim. Lakin onu geri plana atacaklarmış gibi duruyor.
S01E04
İlk 3 bölüme oranla daha iyiydi bu bölüm. Biraz ondan, biraz bundan derken karakterleri de daha iyi tanıma fırsatı yakalamış olduk.
*Vanya’nın elemanda bir sıkıntı olduğu diziye girdiği ilk sahneden belliydi.
*Five, zamanda yolculuk yapıyor. Allison, insanlara seslenip istediğini yaptırabiliyor. Klaus, hayaletleri görüp onlarla konuşabiliyor. Diego’nun olayı ne onu da öğrenelim artık di mi? Luther’in de bu dirilip hayvan gücüne erişmesinden önce çocukluğunda başka bir güce sahip olması gerek bir de.
S01E08
S01E09-10 (Sezon Finali)
Güzeldi diyebilirim son 2 bölüm için. Bazı şeyler The CW’nun DC dizilerinden halliceydi biraz ama olsun.
Sezon içerisinde inişli çıkışlı bir çizgisi oldu dizinin. Ama makul bir şekilde kapatmayı başardı sezonu. Son 2 bölüm hariç bölüm süreleri gereksiz uzundu. Çok bağ kuramadığım aile dramasının altı da biraz kısılsa iyi olurdu. Diego ve Klaus, oldukça gereksiz karakterlerdi. Kardeşler arasında en iyisi 5 numaraydı kesinlikle. Yan rollerden Hazel karakteri epey büyük renk kattı diziye. Anne de izlemekten keyif aldığım bir tiplemeydi. Geçtiğimiz yıl Supernatural’daki konukluğu da verimli geçen Jordan Claire Robbins’i tez vakitte yeni bir dizide izlemek isterim. Kate Walsh’ın konukluğu da verimli geçti bu arada.
2. sezon olursa izlemeye devam ederim ama olmazsa da üzülmem yani. Bu haliyle kapalımtırak bitti bence ucu.
Dizi için puanım: 7.2
Fikir ve tipler güzel ama ağır ilerlemesinden muzdarip olanlardanım. İlerleyemedim bir türlü. Keşke bölümler 1 saate yakın olmasa, 40 dk’da bitirseler diyorum içimden sürekli.
Eline sağlık necdetcem.
Malum karakteri oldukça geride tuttuklarından, işin oraya gideceği çok belliydi. Final o açıdan çok sürpriz olmasa da güzeldi. Benim için fazlasıyla açık bittiğinden daha az bölümlü 2. sezonun gelmesini istiyorum.
Dizinin en güzel yanı güzel müziklerdi tabii ki.
Şu askerden sonra bana bir haller oldu Aşırı dizi seçmeye başladım. Eskiden bir şekilde bir kaç bölüm zorlardım öyle böyle ama şu sıralar 1. bölümün ortasında biletini kesiyorum çoğu dizilerin. Bu dizide bu konuda nasibini almış dizilerden biri oldu bende. Hem şu özel güç şeylerinden sıkıldığımı farkettim bunu izlerken hemde hiç akmadı be dizi. Yorumlara bakılırsa devamınında bir farkı yok gibi. Nedersiniz öyle böyle zorlayım mı yoksa aman izlemesen de olur mu dersiniz. Cidden ilk bölümün yarım saati hiç sarmadı. Hatta bıraktığım yerde 5 numaranın geri dönüş sahnesiydi. Ondan sonrasını mesela hiç merak etmedim .
@Tillhardbottle Salla.
@dkamoy Tamamdır teşekkürler
Eline sağlıklara ve tutanlara teşekkür ederim. Sanırım bi ben tam anlamıyla sevmişim bu diziyi, aslında eleştirenlere eleştirdikleri konularda katılıyorum ama diziyi genel olarak sevdiğimden o şeyler bana pek batmadı diyebilirim. Özellikle 5 Numara yı izlemekten büyük keyif aldım, koy onu 5-10 bölüm daha izlerim kesinlikle Çok eğlendirdi beni.
Klaus ise genelin aksine biraz yordu beni ama genelin seveceğini düşünüyordum.
Bitirdim sezonu. Biraz üstte de bahsettiğim gibi 10 bölümlük olmayan hikayeyi yayma durumu izlerken hissedildi sezon boyunca. İzlediğime pişman değilim, hatta iyi oldu ama daha iyi bir iş çıkarabilirlermiş tabii.
İkinci sezon gelecekmiş gibi bitirmişler. Herhalde gelir bir ara, geldiğinde de görüşürüz.
Sanırım 2. sezon çekimlerine Mayıs ayında başlanacak. Bir zahmet onay haberini verin bari.
Screenrant onay diyor.
İlk bir ayda 45 milyon üye.
season 2 coming through
Ritu Arya (Humans), Yusuf Gatewood (The Originals) ve Marin Ireland (Y: The Last Man)
Poster
1–2–3–4–5–6–7–8
Gelsin ya bir an önce. Adamım 5 numarayı özledim.
3. sezon onayı almış olabilirmiş.
Official Date Announce
Yarın fragman geliyor.
Karakter posterleri
1–2–3–4–5–6–7
Nerede bu fragman?
Ülke karıştığı için kısa süreli askıya aldıklarından eminim ama kanıtlayamam.
The Umbrella Academy S2 = first look
Poster
Season 2 | Official Trailer
S3 onayı almış olabilir.
Season 2 | Opening Scene
S01E04
Beklediğim gibi ilk bölümler pek sarmadı, idare eder seviyedeydi. Ama 3.bölüm işleri değiştirdi. 3. ve 4.bölüm sayesinde diziyi sevmeye başladım.
Cameron Britton’a Kemper rolünde ne kadar alıştıysam adamı normal halinde izlemek garip oluyor, zor tanıdım zaten. Güzel karakter olmuş. Reginald Hargreeves rolü için aynısını söyleyemiyorum ama. Oyuncu seçimi çok kötü olmuş, Colm Feore bir sürü dizide yan rol oynar hep ama bu rollerin adamı değil. Sakalla gözlükle aktörü değişik hale sokmaya çalışacaklarına çok daha uygun bir aktör bulsalarmış keşke. Daha eğlenceli olurdu.
Beklediğimden güzel bir dizi çıktı. Çok daha ciddiyetsiz bir dizi bekliyordum. Eğer 10 bölüm yerine 8 bölüm yapsalarmış çok daha vurucu bir sezon olurmuş. Mesela 6.bölüm en güzel bölümlerden biriydi, sonrasındaki 7.bölüme hiç gerek yoktu. Cameron Britton’ı izlemeyi sevsem de Hazel, Cha-Cha kısımlarını uzatmak dizinin süresine pek fayda sağlamadı.
İzlerken umarım sırf isimden dolayı Ellen Page’e diğer oyunculara kıyasla büyük bütçe falan ayırmamışlardır dedim. Çünkü ondan önce öne çıkan, parlayan bir sürü aktör vardı. Numara 5’i izlemek büyük keyifti, diziyi çok iyi taşıdı. O rol için yaptıkları seçime 10 üzerinden 10 vermek lazım. Orada çuvallasalar izleyemezdim herhalde.
Gözümde her zaman Billy Bones olarak kalacak Tom Hopper ve Allison rolündeki aktrisi izlemek de güzeldi.
Klaus ilk bölümler çok yordu ama sonrasında alıştım, karakteri biraz biraz anlamaya ve hak vermeye başlayınca karakteri daha eğlenceli hale geldi. Diego da fena değildi.
2’nin ilk iki bölümünü izledim. İlk sezondaki tadından bir farkı yok, aynen yürüyüp gidiyorlar şimdilik.
Dizinin tarzını düşününce bu sezonun genel konusu çok şaşırtıcı değil.
Klaus ve Ben 3 yıl önceden Dallas’a gelmiş, Allison 2 yıl önceden, Luther 1 yıl öncesinden. Diğerleri birkaç ay, gün diye gidiyor. Bu arada Allison’ın saçlarını tüm sezon boyunca özleyeceğim kesin, çok beğeniyordum.
5 Numara’nın Diego’yu tanımlarken Batman’i düşün ama beklentini iyice düşür esprisi güzeldi. Zaten Diego için Robin/Nightwing esprileri yapılıyordu. 2.bölümün sonunda Diego ve Reginald kavgası da güzeldi. Anladık yaşlı aktörü kullanmak istiyorsunuz ama bu yüzden dövüş sahnesinin tamamının karanlıkta çekilmesi çok göze battı.
İlk sezondan çok daha iyi gidiyor. Böyle geleceğini bilseydim tek günde bitirmeye çalışırdım. İlk sezondan ders alınıp bölüm süreleri 10 dakika azaltılmış, şimdilik 48 dk. ortalaması gayet iyi. Tempo artmış bu sayede.
Luther’ın 5 numarayı fırlatması ve sonrasındaki tepkiler güzeldi.
Galiba ilk bölümün başındaki hallerine bu sezon ulaşamayacağız. Hemen herkes güçlerinin seviyesini yükseltmişti, potansiyellerine ulaştıkları hallerini görmek istiyorum. 3.sezona kalmasa bari.
İlk sezonda da 6.bölümü özellikle sevmiştim, aynısı oldu. Bölümün yarısını yemek sahnesine ayırsalar bile olurmuş.
Hargreeves’in herkese fırçayı attıktan sonra Numara 5 ile samimi konuşması da bölümün sürpriziydi. Aralarında farklı bir saygı ilişkisi vardı, adamın gelebileceği en sempatik nokta bu galiba.
Sonradan Hazel ve Cha Cha çıkar mı diyordum ama gelmediler. Aktörün sesi sayesinde Hazel’ı sevsem de ilk sezon çok ekran süresi yemişlerdi. Böylesi daha iyi olmuş sanki. Zaten Kate Walsh tek başına yetiyor, benim ilk kez izlediğim oyunculardan. Kadını izlemesi keyifli gerçekten.
2.sezonu ilk sezona göre daha fazla sevdim.
Umarım 3. sezonda da bir tık yükselerek devam eder.
2.Sezonun ardından
Türkiyede epey bir PR yapıldığından ilk sezona beklenti ile başlamış ve çok sevememiştim, genel gidişat iyi ve sıkmayan bir türdeydi. Bu sezon kaldığı yerden devam etmiş, yeni bir şey eklemeden aynı hikayeyi farklı ortamda ilerletmeyi tercih etmişler. Karakterlerin gelişimi açısından güzel bölümler izlesem de tekerrür konu pek açmadı, gerçi sıkılmadan sezonu bitirdim, izle geç tarzı bir dizi, çok da anlam çıkartmaya gerek yok.
İlk sezonu birkaç gün önce izlediğim için karşılaştırma yapmak kolay. 2.sezon çok daha iyiydi, daha eğlenceli geçti. Bölüm sürelerinde düzeltme yaptıkları için tempoya ayak uydurmak da kolay oldu.
Hargreeves’in uzaylı çıkmasını bekliyordum, şaşırmadım o yüzden. Başka bir gezegenden gelişini görmüştük. Vanya hikayesi beni yine sarmıyor. Sissy ile karşılaştıkları anda senaryonun nasıl ilerleyeceği belliydi zaten. 2 sezondur Vanya konusunda ne olacağını bölümler önceden tahmin edebiliyorum. Benim için dizinin tek eksisi bu.
Bu sezon Klaus ve Ben parladılar. Özellikle Ben’in Klaus’un bedenine girmeye çalışma çabaları harikaydı. Ben’in bizim ekiple devam etmesini isterdim. Luther ve Allison da fena değildi.
Diego da bu sezon farklı şekilde parladı. Saçlar farklı bir hava katmış. ”I made that machine my bitch” kısmında koptum Komisyona gittiği için kendini numara 5 ile aynı yerde konumlandırması eğlenceliydi. Numara 5 zaten dizinin yıldızı, tekrar övmeye gerek yok. Kardeşlerinin yaptığı şeylerden sesli olarak şikayet etmesi beni çok eğlendiriyor.
Son olarak La Résistance lideri Herb’e saygılarımı iletmek istiyorum Başa geçmesi güzel oldu.