Condor – Tanıtım
39 yorum pirate 14 Temmuz 2018 09:00
Audience Network’ün yeni draması Condor‘un tanıtımına hoş geldiniz.
GİRİZGAH
Condor, 6 Haziran 2018 tarihinde yayın hayatına başladı ve an itibarıyla 5 bölümü yayınlandı. İlk sezonu 10 bölümden oluşacak olan politik gerilim türündeki dramanın 2. sezonu olup olmayacağı ile ilgili henüz bir bilgi yok.
Condor, James Grady‘nin 1974 yılı basımı Six Days of the Condor isimli kitabından uyarlanıyor. Söz konusu kitabın 1975 yılında Three Days of the Condor isimli bir sinema filmi de çekilmiş.
Condor’un kelime anlamı ‘Güney Amerika’ya mahsus bir çeşit büyük akbaba’.
Dizinin yaratıcıları Todd Katzberg, Jason Smilovic ve Ken Robinson. Yönetmenlik koltuğunda Andrew McCarthy ve Lawrence Trilling oturuyor. Yapımcı kadrosunda David Ellison, Shane Elrod, Chris Long, Andrew McCarthy, Frank Siracusa ve John Weber gibi isimler bulunuyor.
Dizinin bölüm süreleri ise 47-54 dakika arasında değişiyor.
KONU
Joe Turner, CIA için çalışan zeki ve yetenekli bir analisttir. 2 yıl kadar önce CIA için olası teröristleri terör eylemini gerçekleştirmeden önce bulup engellemeye yardımcı olan bir program yazmış. Program şimdilerde kullanılmaya başlanmış ve Joe’ya o program sayesinde farkına vardıkları birini bugün gerçekleştirmesi muhtemel terör eylemi öncesi etkisiz hale getirecekleri söyleniyor. Programla ilgili fikri alınması için operasyon merkezine davet ediliyor. Joe’nun çekincelerini söylemesine ve uyarılarına rağmen operasyon yürütülüyor ve söz konusu terörist bir stadyumda bir biyolojik bombayı aktif hale getirmeden önce öldürülüyor. Bu olayın akabinde olaylar durulmuyor elbette.
Başarısız olan terörist saldırının arkasındaki kişiler boş durmuyor ve ortalık karışıyor. Bu karmaşada daha ne olduğunu bile anlayamadan Turner basına yansıyan çok önemli bir vakanın baş şüphelisi olarak buluyor kendini. Bundan sonraki süreçte Turner hayatta kalmak, gerçeği keşfetmek ve adını aklamak zorundadır.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
=Joe Turner=
Konu bölümünde kendisinden epeyce bahsettiğimiz ana kahramanımız Joe Turner karakterine The White Queen ve Tutankhamun dizilerinden tanıdığımız Max Irons hayat veriyor.
CIA’de çalışmaya eniştesi kanalıyla başlamış. İdealist biri. Son kız arkadaşını hala unutamamış. Uzun süredir yalnız.
=Bob Partridge ve Marty Frost=
Bob, Joe’nun eniştesi. CIA’de sözü geçen biri. Joe’yu CIA’ye sokan kişi, onun nasıl biri olduğunu çok iyi biliyor, söz konusu suçlamalara itibar etmiyor ve elinden geldiğince Joe’ya yardım edebilmenin yollarını arıyor.
Karaktere Goliath, Humans, Damages gibi diziler dışında birçok sinema filminden de yakinen tanıdığımız William Hurt hayat veriyor.
Marty, bir süredir emekli olan üst düzey bir CIA çalışanı. Söz konusu vaka patlak verince yeniden göreve dönüyor ve davanın başına geçiyor. Bob ile geçmişten gelen gerilimli bir ilişkileri var. Diziye ilerleyen bölümlerde dahil oluyor.
Karakteri Intruders ve Falling Skies gibi dizilerden tanıdığımız Mira Sorvino canlandırıyor.
=Sam Barber ve Mae Barber=
Sam, Joe’nun en yakın arkadaşı. O da CIA için çalışıyor. Karaktere Life Unexpected, Ringer, North Shore ve Backstrom gibi birçok diziden yakinen tanıdığımız Kristoffer Polaha hayat veriyor.
Mae, Sam’in eşi. Mutlu bir evlilikleri ve 2 çocukları var. O da Joe ile çok yakın arkadaş. Karakteri Being Human dizisinden hatırlanabilecek Kristen Hager canlandırıyor.
=Deacon Mailer ve Gabrielle Joubert=
Deacon ve Gabrielle, söz konusu biyolojik silahla ilişiği olan terörist grubun mensupları konumunda. Gabrielle, son derece soğukkanlı ve tehlikeli bir kadın. Dizinin en çok öne çıkan ana karakterlerinden biri konumunda.
Deacon karakterini Absentia, Kfulim ve Shots Fired gibi dizilerden hatırlanabilecek Angel Bonanni canlandırıyor. Gabrielle karakterine ise Leem Lubany hayat veriyor.
=Kathy Hale=
Joe ile bir randevu uygulaması sayesinde tanışıyorlar. Avukatlık yapıyor. Kendi halinde, sempatik bir kızcağız.
Kathy karakterinde Mind Games ve The Playboy Club dizilerinden anımsanabilecek Katherine Cunningham‘ı izliyoruz.
=Sharla Shepard=
Söz konusu vakadan sonra CIA tarafından işe alınan bir analist.
Sharla karakterinde The Originals ve Containment dizilerinden tanıdığımız Christina Marie Moses karşımıza çıkıyor.
=Nathan Fowler=
Söz konusu terörist grubun önemli isimlerinden biri.
Nathan Fowler karakterinde Trust ve The Affair gibi diziler dışında birçok sinema filminden yakinen tanıdığımız Brendan Fraser‘ı izleme fırsatı yakalıyoruz.
=Reuel Abbott=
CIA’in başkan yardımcısı. Bob ve Marty ile uzun yıllardır birbirlerini tanıyorlar.
Reuel Abbott karakterinde Seinfeld, Show Me a Hero ve Pitch gibi dizilerden anımsanabilecek Bob Balaban karşımıza çıkıyor.
Oldukça geniş kadrosuyla dikkat çeken dizide Joe’nun halası Lily Partridge rolünde Battlestar Galactica ve Falcon Crest gibi diziler dışında birçok sinema filminden de aşina olduğumuz Kate Vernon karşımıza çıkıyor.
Ayrıca Mouna Traoré, Gabriel Hogan, Ellen Wong, Jess Salgueiro ve Melissa O’Neil gibi daha birçok tanıdık sima dizinin kadrosunda yer alıyor.
YAZARIN NOTU
İlk 4 bölümüyle sürpriz bir şekilde beğendiğim bir dizi oldu Condor. Gayet hareketli ve akıcı bir şekilde işliyorlar hikayeyi. Her bölüm bir sonraki bölümü merak ettiriyor. Aksiyonu tadında, kıvamında. Tanıdık simalarla bezeli geniş kadrosu da en büyük artılarından bir tanesi elbette dizinin. Max Irons, Leem Lubany, Katherine Cunningham ve Kristen Hager daha çok parlayan isimler benim radarımda şu an için. Seversiniz ya da sevmezsiniz bilemem ama en azından ilk bölümü bir denemeniz taraftarıyım ben.
İzlemeye niyeti olanlara iyi seyirler.
Not: Diziyle ilgili daha önce bu yazının altında yorum yapılıyordu.
FRAGMAN
https://youtu.be/cxlDMJJeATU
yorumlar
S01E01
İlk 7 dakikada ilgi çekici bir açılış yaptı dizi. Akabinde inişli çıkışlı bir grafik sergiledi. 53 dakikalık bölümün son 9-10 dakikası da gayet iyiydi. Terörizm muhabbetlerinin döndüğü sahnelerde sıkıldım. Ana karakterin özel hayatı ile ilgili sahneleri daha çok sevdim genel olarak. Max Irons, Brendan Fraser, William Hurt, Kristoffer Polaha, Jess Salgueiro, Ellen Wong falan ilk bölüm kadrosu epey iyiydi bu arada. Ama ben en çok Kristen Hager’ı izlemekten keyif aldım. (Not Alındı: Being Human’a bir şans daha verilecek. )
Sonraki bölümleri bu kadar seveceğimi sanmıyorum malum sebeplerden ötürü ama şimdilik izlemeye devam.
S01E02
Sürpriz bir şekilde sevdim bu bölümü de. Gayet akıcı, hareketli bir dizi olmuş şu an için konuşmak gerekirse.
*Joe bir anda terörist oldu medyada. Sürpriz değil elbette ama o da çok ani oldu sanki.
*Joe’nun avukat hatuna karşı kapanışta sergilediği tutum psikopatçaydı ve yanlıştı.
S01E05
Bu bölümü ilk 4 bölümün epey altında buldum ben. Hem tempo olarak, hem ilgi çekicilik olarak, hem de yeni veri bakımından.
Christina Marie Moses’ın karakterini çok gereksiz buluyorum.
Başrolden dolayı gelen bir merakla izledim ve beş bölümden de yeterince memnunum. Umarım böyle devam eder ve onay alır.
Ben projeyi duyduğumda Brendon Frazer’i başrol sanıyordum. Meğer yan rol bir kötüymüş…
Daha 4 bölüm var ama yarınlar yokmuşçasına yardırıyorlar yine maşallah.
* Sam ve Mae’yi hatırlayıp geri dönüş de yaptığımız bir bölüme ihtiyacım vardı. İyi oldu. Joe’nun yolu bu gidişle Mae’yle de kesişir herhalde.
Güzeldi bu bölüm. Bir önceki bölümün üstüne iyi geldi. Kathy’nin sahneleri en çok hoşuma giden sahneler oldu. 2 bölümlük aranın ardından Mae’i tekrar görmek de güzeldi. Bir tek Joe’nun başlardaki sahneleri pek sarmadı işte.
Bir de tamam Gabrielle işinde çok iyi falan ama o mesafeden jipin içinden Kathy’yi göğsünden vurması saçma geldi biraz bana. Hadi uçuk kaçık bir şey yapıp vurduracaksanız da kafasından vurdursaydınız bir zahmet. Kathy ve Joe son bir kelam etsin diye sahneyi ucuzlaştırmanın bir esprisi yoktu.
*Boyd bari ölmemiş olsa diyeceğim ama çok zor görünüyor o da.
*Reuel’in de işin içinde olduğundan emindim zaten.
*Mae ve Joe’yu 1-2 bölüm içinde yan yana koştururken görürüz herhalde.
İyi gidiyor cidden dizi. Bakalım kalan 4 bölüme daha neler sıkıştıracaklar?
S01E07
Biraz zayıf kaldı bu bölüm hikaye olarak. Yine de Kristen Hager’ı ve ufaklığı izlemesi epey keyifliydi.
onay almasını isterim… gayet iyi gidiyor…benim için extra oldu…
keşke bölüm sayısı daha fazla olsaydı
@zekikum Aldı zati. Valla.
@aytackara ağzın bal yesin..
1×08 üzerine:
Bunlar yüzünden kıtlık çıkacak gelecek sezon, cidden yarın yok sanırım.
Kaldı iki bölüm.
S01E08
Ben baya sıkıldım çoğu sahnede bu bölüm.
Karakter harcama konusunda maşallahı var diyebilirim bu dizinin. Daha 2 bölüm olduğunu düşünürsek birkaç karakter daha ölmesi kuvvetle muhtemel. 2. sezona yepyeni karakterlerle ve yepyeni bir hikayeyle başlamak gibi bir niyetleri var galiba. Sezon finalinde Joe’nun ölmesi bile şaşırtmaz beni. O moddayım şu an.
Joe kesinlikle ölmesin.
Deacon ve Joubert ölebilir.
Bob ve Sharla’yı siz bilirsiniz. Geriye önemli başka birisi kalmadı herhalde.
Bu Joubert’in soğukkanlılığına hastayım ben ya!
*Bob’ın Reuel ile neyin anlaşmasını yaptığını da anlamadım.
*Mae’in siyahi arkadaşını banyoda ölü bulup 9-1-1’i aramaması da saçma geldi. Genel olarak mantıksız bir bölümdü.
*Son sahne: Dizideki şu an hayatta olan herkes ölebilir ama Joubert ölmesin n’olur!
Temposu yüksek bir sezon finali olmuş beklediğim gibi. Gelecek sezon görüşürüz.
* Joubert ve Joe kazadan çok kolay kurtuldular ya hadi neyse. Bu ikisinin arasındaki iletişimi seviyorum. Son 9 dakika bu yüzden eğlenceliydi. Son sahne aslında önemsiz kalmış denebilir ama Joe ne kadar istemese de oyuna geri girdi şeklinde bitirmiş oldular böylece. Peki madem.
* Bir yıl zaman atlaması yaptıktan sonra Mae’ye ne olduğunu da gösterselerdi keşke. Sahi en son nerede bıraktık biz onu? Kristen Hager da dönsün.
İdare ederdi. Belki de yetersizdi. Bilemedim şimdi. Son 7-8 dakikası keyifli geçti benim açımdan ama.
Bilmem kaç oyuncuyla çıktığımız serüvende elimizde kalan isimler Max Irons, William Hurt, Leem Lubany, Kristen Hager, Bob Balaban ve Kate Vernon oldu. İstisnasız bu 6 ismin tamamını az çok görürüz herhalde yeni sezonda da.
*Marty-Sharla hikayesi aşırı saçmaydı son 2 bölümde. Öldüreceksen öldür işte uzatmadan Joubert gibi. Niye onunla beraber gereksiz yere yollara düşüyorsun?
*Joubert ve Joe’nun denize, nehre falan uçmalrını bekliyordum ben şahsen. Otoban sürpriz oldu. İkisine de bir şey olmaması iyi oldu. Joubertsiz bir Condor asla Condor olmazdı.
*Joubert’in iş etiği, zart zurt muhabbeti çekip Joe’ya yardım etmeye karar vermesi, sonra Superman hızıyla Mekke’ye varıp hemencecik Deacon’ı buluşu falan bölümün en saçma anları oldu bana göre.
*Joubert kutuyu açtığında kutudaki 3 virüsten biri salınmış gözüküyordu. Yani saldırı planı başarılı oldu aslında. Mekke ve dünya genelindeki ölümleri göstermeleri gerekirken 1 yıl zaman atlaması yapıldı hiçbir şey olmamış gibi. Ben mi anlamıyorum yönetmen mi anlatmaktan aciz anlamadım açıkçası.
*Floransa sahnelerinde Joubert’in 9. bölümdeki tehdidini karşılıksız bırakmayıp Joe’nun yeni kız arkadaşını öldürmesini istedim ben şahsen. Öldürmeyince bir hayal kırıklığı yaşadım açıkçası.
*2. sezonda Joe’nun Reuel’e açtığı savaşı izleyeceğiz. Ama oradan 10 bölümlük malzeme çıkmaz bence yani.
Dizi sezona çok iyi başladı. 5. bölüm hariç ilk 6 bölümde iyi bir grafik çizdi. Ama son 4 bölümde büyük düşüş yaşadı bence. Allahtan 12-13 bölüm falan değildi sezon.
Leem Lubany dizinin parlattığı isim oldu. Amerikan dizi sektörüne oldukça sağlam bir giriş yaptı Filistinli oyuncu. Canlandırdığı Joubert karakterine aşık oldum resmen. Katherine Cunningham, Kristoffer Polaha ve Kristen Hager ise varlıklarından memnun olduğum diğer 3 oyuncu oldular.
2. sezonda da izlemeye devam edeceğim ama dizinin son 4 bölümdeki düşen performansı düşünüldüğünde pek de umutlu değilim açıkçası yeni sezondan.
Sezon finalini izlemedim ama Amerikan senaryo yazarlarının Islamofobi’si tavan yapmış olacak ki Müslümanlık nasıl yok edilebilir babında bir kurguyu resmen “ben dillendirdim, radikaller siz uygulayın” tarzı bir özentiye dönüştürmüş olmaları rahatsız etti.
Arka plan mesajlarını bir kenara koyarsak dizi her zamanki hızında ilerledi, gayet güzel, akıcı ve doyurucu bir bölümdü.
, kapalı şekilde bitmiş gibi ama devamı da olsa iyi olur kıvamında bitti.
Seyir zevki yüksek bir sezon oldu.
ve ben mimikleriyle, duruşuyla, jestleriyle, her hareketinde Joey Tribanni izledim….
Constance Zimmer, Toby Leonard Moore, Rose Rollins, Isidora Goreshter kadroda.
Just a merak: Billions’tan spoiler yedik mi yemedik mi? Yedik mi yemedik mi?
Rita Volk (Faking It), tekrar eden bir rolle 2. sezon kadrosuna katılmış.
Özbekmiş bu arada bu. Daha yeni öğreniyorum.
İkinci sezonun ilk 2 bölümü çıkmış dün. ABD dışında bir yer yayınladı demek ki You Me Her S5 misali.
2:40’lık previously ile gelmişler. Genel çerçevede hatırlıyor gibiydim aslında ama iyi oldu. Mae’nin oğlu Sam Barber Jr.’ı oynayan kişinin Sam McCarthy (Dead to Me) olduğunu unutmuşum ben, görünce şaşırdım biraz.
* Toby Leonard Moore sezonun kötü karakterlerinden birini oynuyor. Ama ben asıl Constance Zimmer’i gördüğüme sevindim. Şimdilik merak unsuru açısından iyi gidiyorlar. Devamına artık ne çıkarsa.
Sezonun ikinci yarısında Mae ile Joe’yu yakınlaştırırlar tahminen, geçen sezondan eksik kaldıydı o iş. Mae’nin yeni talibi falan derken ortamı da kuruyorlar. Tabii Joe’nun aklını başına toplaması da lazım, çünkü şu koşullarla ve bu zekayla yaşaması mucize…
> Bölümlerin girişinde “Audience Network Presents” yazıyor. Vakti zamanında hazırlarken kanalın kapanacağını düşünmediler tabii ^.^ Şaka bir yana Audience dizilerinin resmi durumu belli olsa bari.
Misal hadi You Me Her’in final sezonu da bunun ucu kapalı bitmiyorsa onay-iptal haberini kimden beklemek gerekecek? Ben şu an kim yayınlıyor henüz onu da bilmiyorum gerçi. İki bölüm gelmiş de kalanı nereden ve ne zaman çıkacak kim bilir.
2×03 üzerine:
Seni o kadar iyi anlıyorum ki…
2×04 üzerine:
* İki bölümdür Ali Selim isminde biri yönetmen olarak görünüyordu. Türk mü diye baktım da biosu Amerikan diye görünüyor. In Treatment 3. sezondan bayağı bir bölüm de yönetmiş. The Looming Tower da cabası.
* Nerede yayınlanıyor sorum bir nebze cevap buldu. İspanya’daki kablolu kanal Calle 13 yayınlıyormuş.
* Geçen bölüm kısa bir sahneydi de bu bölümü İngilizce altyazı olmasa tamamlayamazdım herhalde. Yer yer Rusça yardırıp duruyorlar.
* Constance Zimmer’ın karakteri Robin’i sevmeye başldım. Bir de bir tık kadar hızlanabilirseniz iyi olacak.
* Rita Volk’a Rusça konuşmak yakışıyor.
*
* Beyefendi siz napıyorsunuz? Geçen sezona döndük bir anda ^.^
2×06 üzerine:
Eric Johnson iyi iş çıkardı bu bölüm, ağırlık bu sefer ondaydı. Ben bu sezonun kadrosunu beğeniyorum aslında. Yan gibi duran karakterleri de bayağı ortaya atıyorlar.
Ama bu hikaye böyle nereye gidiyor onu anlamadım. Misal o bölüm sonu ne öyle? Bu adamın başına niye böyle şeyler geliyor peki? Bir de onu sorayım.
2×08 üzerine:
* Malum konuk oyuncuyu kısa da olsa yine gördüğümüz iyi oldu. 02’de de varmış ama ben o sahneleri ciddiye almadım galiba, konukluk olarak bakmamışım.
* O bölüm sonu şart mıydı? Teessüf ederim.
* Durup durup çat diye geçiriyorlar ya ne desem bilemiyorum bazen. Yine aynısı oldu. Sezon finaline bir sürü karmaşa da kaldı üstelik.
* İyi halt yedin gerizekalı.
2×10 (Sezon finali) üzerine:
Bir sezon daha bitti. Yine ucu kapalı bitirmişler. Sağ olsunlar, çünkü öteki türlüsü biraz ayıp olacaktı.
Senaryosunun ilk sezon ölçüsünde olduğunu düşünmüyorum ama kadroya dahil olan bazı isimlerin de etkisiyle iyi geçti. Yer yer ilk sezonda olduğu gibi rahat rahat adam harcadılar. O sırada hikayeyi de bayağı topladılar.
Hatta iki sezonda bırakıyoruz deseler şaşırmayacağım sanırım. Gerçi o da nasıl olacaksa. Audience Channel’ı çat diye kapatınca dizinin yayını Avrupa’daki kanallar üzerinden oldu zaten. Şimdi bunun ABD’deki yayıncısı kim olacak, birisi olacak mı, onay haberini kimden beklemek lazım bilemedim. Yapımcıları göreve davet ediyorum.
Aklıma gelmişken bu da dursun.
S02E01
Aylardır bekletiyordum ben bunu masaüstünde bu sezondan ilk sezonki tadı alamayacağımı varsayarak ama baya iyi başladığını söylemek mümkün. Kimlerle uğraştığımız kısmı ilgimi çekmemiş olsa da Joe, Mae ve Lily ekseninde çevresinde gelişen çok sayıda keyifli sahne mevcuttu. Bu ayarda devam eder umarım.
*Kristen Hager’ı ekranda görmeyi epey özlemişim.
*Bölüm başındaki hatırlatma kısmı çok başarılı bir şekilde hazırlanmış.
*Joe: Aylar, ülkeler, manzaralı daireler … Dostum senin ne kadar birikimin var sorması ayıp?
S02E04
Bu sezon nerde yayınlandı bilmiyorum ama Rusça konuşmalara kendinden İngilizce altyazı eklenmemiş olması garibime gitti. Allahtan kaynak altyazıda o kısımlar pas geçilmemiş ve çevrilmiş.
Constance Zimmer, Eric Johnson, Alexei Bondar ve Isidora Goreshter gibi yeni sezon takviyelerinden yeterli verim alınabildiğini iddia edemeyeceğim. Toby Leonard Moore ve Rose Rollins, olmuşlar ama. Moore, fena iş çıkarmıyor. Rollins’i de The Catch’in ardından yeniden ekranda görmek güzel.
Bu sezona beklentiye ayar çekerek, ilk sezonla kıyaslama yapmamayı kabul ederek başlamak gerekiyor. Keza 2 sezon arasında tür farkı var desek yeridir. İlk sezonun aksiyon dozu yüksekti; bu sezon ise daha durağan ilerliyor. Bu demek değil ki kötü bir sezon oluyor. Ben bu halinden de yeterli seviyede memnunum şu an için.
Abbott’ın aşk hayatından bize ne bu arada ya? Neden izliyoruz aga biz o sahneleri?
Aksiyon ve gerilimin eksik kaldığı sezonda bu unsurların az da olsa hissettirildiği bir bölüm olmuş.
Başarılı bir şekilde kapatmışlar sezonu. Sağ olsunlar ucu da kapalı.
Güzel sezon oldu bence. O ilk sezondaki aksiyon yoktu bana göre bu sezonda ama başka güzel tatlar vardı. İlk sezonun yıldızı Leem Lubany’nin olmayacağı bir sezona başlamak içimden gelmemişti uzunca bir süre aslında ama fena bir kadro kurmamışlar bu sezon için de cidden. Eskilerden Max Irons ve Kristen Hager fena bir sezon geçirmediler yine. Hager, ilk sezona oranla daha iyi bir sezon geçirdi hatta. Yenilerden de Rose Rollins, Toby Leonard Moore ve Isidora Goreshter, zaman zaman iyi parladılar. Goreshter üzerinden 1-2 bölümde gerilimi iyi verdiler. Rollins’in bu roldeki performansı sağ olsun aktristen tez vakitte gelmesini arzuladığım bir ilişki draması aşerttiler. Eric Johnson ve Jonathan Kells Phillips idare ettiler. Constance Zimmer ise her hangi birine verilebilecek dümdüz bir rolle karşımıza çıkarak büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Rita Volk bu boş beleş rolde niye vardı onu da hiç anlamış değilim.
Bu tarz diziler beni pek çekmez genelde. Bu dizi kurduğu başarılı kadrolarla ve lezzetli sunum tarzıyla iyi iş çıkardı 2 sezonda da. Her zaman pozitif anımsayacağım bir dizi olacak. Keşke Audience sektörden çekilmeseydi ve 3. sezon da olabilseydi.
Başka mecralarla da olsa bu ve You Me Her aradan çıktı bir şekilde ama Loudermilk’in 3. sezonu hala ortalarda yok. Bir hayırsever insan evladı onu alıp yayınlayıversin artık bir zahmet!
Epix dizinin yayın hakkını almış. İlk sezonu Mart ayında başlattıktan sonra ikincisiyle devam edecekmiş.
Loudermilk’i de alsın işte Epix eli değmişken. Bekleye bekleye ağaç oldum resmen 3. sezonu.
2. sezon bu ay Blu’ya geliyormuş.