HBO, bu yaz bizi yeni bir dizi ile buluşturdu: Room 104

Onay aldığında komedi dizisi olarak lanse edilen Room 104‘un aslında bir komedi dizisi olmadığını belirterek yazıya başlayayım. İçinde gizem sosu bulunan yarım saatlik bir drama dizisi.

28 Temmuz 2017 tarihinde ekranlara merhaba diyen Room 104, 13 Ekim 2017 akşamı 12 bölümlük ilk sezonuna noktayı koydu. 2. sezon onayı da mevcut.

Bölüm süreleri 20-28 dakika arasında değişen Room 104‘un yaratıcıları oyunculuk, senaristlik, yönetmenlik ve yapımcılık olmak üzere sektörün her alanında hizmet vermeyi tercih etmiş Duplass Biraderler. Son dönemde HBO ile iyi ilişkiler içerisinde olan Mark Duplass ve Jay Duplass, HBO’nun 2 sezon süren komedi dizisi Togetherness’ın da yaratıcılarıydı. Mark Duplass, o dizinin başrol oyuncularından biriydi ayrıca. Room 104’un yapımcıları arasında Duplass Biraderler haricinde Xan ArandaRoss PartridgeTyler Romary ve Sydney Fleischmann gibi isimlerin de bulunduğunu belirtmeden geçmeyelim.

Dizinin bölümlerinin tamamı lüks olmayan bir otelin 104 numaralı odasında geçiyor. Odadan dışarıya hiç çıkmıyoruz. Bölüm hikayelerinin tamamı birbirinden bağımsız ilerliyor ve farklı farklı yıllarda geçiyor. Her bölüm farklı oyuncular izleyip farklı karakterlerle tanışıyoruz. Bölüm konuları ve işleyiş tarzının birbirleri arasında çok fazla benzerlik gösterdiğini söylemek de mümkün değil ayrıca. Bazen karakterlerin kendilerini sorgulamasına şahit oluyor; bazen şaşırtan hamlelerle heyecanlanıyor; bazen dramın dibine vuruyor; bazen de dans, kick boks vb. yan unsurlara doyuyoruz.

İlk bölümde günübirlik bir çocuk bakıcısı ve bakmakla yükümlü olduğu çocuğa konuk oluyor ve ilgiyi tetikte tutan gizem ve korku dolu bir serüvenin içerisine dalıyoruz.

Melonie Diaz da çocuk oyuncu da oldukça iyi iş çıkarıyor bölümde.

İkinci bölümde bir adam, karısı ve bir pizzacıya konuk oluyoruz. Dawson’s Creek, Friends with Better Lives ve CSI: Cyber gibi dizilerden yakinen tanıdığımız James Van Der BeekDavie-Blue ve Greek, Two and a Half Men ile The Office gibi dizilerden tanıdığımız Clark Duke‘un oldukça başarılı performansları eşliğinde hikayenin nereye gideceğini heyecanla takip ediyoruz.

Sleepy Hollow’dan tanıdığımız Orlando Jones ile Sameerah Luqmaan-Harris‘i başrolde izlediğimiz 3. bölümde bir tarikata mensup oldukları varsayılan biri kadın biri erkek iki kişinin ne yapmaya çalıştıklarını anlamlandırmaya çalışıyoruz.

4. bölümde özel hayatında zor günler geçiren ve o gün doğum günü olan bir adam ve onun en yakın arkadaşını izliyoruz. Bölümde dizinin yaratıcılarından Jay Duplass‘a Will Tranfo eşlik ediyor.

5. bölümde sadece tek bir karakteri izliyoruz. Anish isimli bir gencin telefonda teknolojiden bihaber annesi ile olan eğlenceli muhabbetine konuk oluyoruz.

Blunt Talk’tan tanıdığımız Karan Soni‘yi izliyor, The Night Of ve Gypsy’den hatırlanabilecek Poorna Jagannathan‘ı dinliyoruz.

6. bölüm, başarılı bir dans gösterisi şeklinde geçiyor. Kelimelerin tamamen rafa kaldırıldığı bölümde yazarın ve yönetmenin derdini dans gösterisi eşliğinde kavramaya çalışıyoruz.

Flesh and Bone’da dansına ve oyunculuğuna hayran kaldığımız Sarah Hay ve Sons of Anarchy’den anımsanabilecek Dendrie Taylor koordine danslarıyla gözlerimizin pasını siliyor.

2 genç ve toy misyonere konuk olduğumuz 7. bölümde gençlerimiz Hristiyanlıklarını ve kendilerini sorgulamaya başlıyor.

Bölümde Nat Wolff ve Adam Foster‘ı izliyoruz.

Transparent’tan tanıdığımız Amy Landecker ve Parenthood’dan tanıdığımız Mae Whitman‘ı izlediğimiz 8. bölümde buhran dolu ana karakterimizin hikayesini çözmeye çalışıyoruz.

9. bölümde kariyerinin sonlarında Doğu Avrupa’lı bir tenisçi ve bir otel temizlik görevlisine konuk oluyoruz. Son olarak Ice’ta karşımıza çıkan Konstantin Lavysh ve Queen of the South’tan tanıdığımız Veronica Falcón‘u izleme fırsatı yakalıyoruz.

Bir bombacı ve bir tamircinin keyifli muhabbetlerini dinlediğimiz 10. bölümde Atypical ve United States of Tara’dan tanıdığımız Keir Gilchrist ve Stitchers’tan anımsanabilecek Hugo Armstrong‘u izliyoruz.

11. bölümde biri kariyerinin sonlarında diğeri ise başlarında 2 başarılı kick boksçunun aralarındaki rekabeti güzel bir sunum eşliğinde izliyoruz. 2 boksöre Keta Meggett ve Natalie Morgan hayat veriyor.

12. bölümde ise evliliklerinin 56. yılında olan yaşlı bir çiftin ilk kez beraber oldukları odaya yıllar sonra misafir oluşlarını izliyoruz. Son olarak Second Chance’te karşımıza çıkan Philip Baker Hall ile Ellen Geer bölümde izlediğimiz oyuncular.

Dizinin bölümleri arasında pek bir kalite standardı tutturamadığını belirtmem gerek. İlk 2 bölümünü bayıla bayıla izlediğim Room 104’un sonraki 10 bölümü bir daha ilk 2 bölüm seviyesine çıkamadı ne yazık ki. Kalan 10 bölümden 5, 6, 9, 10 ve 11. bölümler, ilk 2 bölüm kadar olmasa da beğendiğim diğer bölümler oldu. 3, 4, 7, 8 ve 12. bölümleri ise hiç mi hiç beğenmedim.

Diziyi izlemeye niyetiniz varsa çok büyük bir beklenti ile başına oturmamanız yararınıza olacaktır. Bölümler birbirleriyle tamamen bağlantısız olduğu için her bölümü izlemeyip aradan bazı bölümleri seçerek tüketmeniz de değerlendirebileceğiniz bir seçenek dizi için.

Benim söyleyeceklerim bu kadar. İzlemeye niyeti olanlara iyi seyirler.

Diziyle ilgili daha önce şu ve şu yazıların altında yorum yapılıyordu. Bu da fragmanı: