The Umbrella Academy || Tanıtım
87 yorum necdetcem7 11 Mart 2019 09:04
Netflix, bizleri heyecanlandıracak yeni diziler sunmaya bayılan bir platform. Zaten artık öyle bir çıtaya yükseltti ki dizi dünyasını onun dizileri dışındaki dizilerle tatmin olamaz olduk, izlediğimiz diğer dizileri onun dizileriyle kıyasladık durduk. Yine geçtiğimiz ay bizleri memnun edecek bir diziyi daha sofralarımıza sundu: The Umbrella Academy
The Umbrella Academy, My Chemical Romance grubunun vokalisti Gerard Way‘in yazdığı, Gabriel Bá‘nın çizdiği grafik romandan uyarlandı. Dizinin mutfağında yürütücüsü olarak Steve Blackman, yapımcıları olarak Mike Richardson ve Keith Goldberg yer alıyor. Aynı zamanda grafik romanın yazarı Gerard Way, dizinin yardımcı yapımcısı. Death Note‘un senaristlerinden; The Exorcist dizisinin yazarı ve yapımcısı Jeremy Slater, dizinin pilot bölümünü yazdı.
Grafik romanın ilk serisi The Umbrella Academy: Apocalypse Suite adıyla Eylül 2007 – Şubat 2008 arasında 6 bölüm olarak Dark Horse Comics tarafından yayınlanmış, 2008 Eisner Ödülleri’nde, en iyi limitli seri ödülünü kazanmıştı. 6 bölümlük 2. serisi The Umbrella Academy: Dallas adıyla Kasım 2008 – Nisan 2009 arasında yayınlanmıştır.
İlk sezonu 10 bölümden oluşan dizinin henüz ikinci sezonu hakkında bir haber yok.
KONU
Tarih 1 Ekim 1989 yılını gösterirken dünya genelinde eşi benzeri olmayan bir olay gerçekleşir. Dünyanın çeşitli yerlerinde, hiçbir gebelik belirtisi göstermeyen bazı kadınlardan ardı ardına süper güçleri olan 43 bebek dünyaya gelir. Bu bebeklerin bir kısmı terk edilir, bir kısmı ise ölür. Zengin, çılgın girişimci Sir Reginald Hargreeves, çocuklardan başarabildiği kadarını bulup evlat edinmeye karar verir ve 7 bebeği evlat edinir. Gazeteciler bu bebekleri evlat edinme nedenini sorduğunda, üstü kapalı bir şekilde, kimden ya da neden olduğunu açıklamadan “dünyayı kurtarmak için” olduğunu söyler ve bu çocukları “Şemsiye Akademisi” adını verdiği okulda çok sıkı bir şekilde yetiştirir.
Medya tarafından Şemsiye Akademisi olarak adlandırılan bu grup, insanlar gözünde kötülüklerin karşısında savaşan süper güçlere sahip çocuklar olarak çok sevilir. Ancak yıllar içerisinde bu aile parçalanmaya başlar. Önce 17 yıl önce 5 Numara habersiz bir şekilde kaybolur; sonra 6 Numara ölür. Geri kalanlar da büyüdükçe babalarının onlara karşı olan otoritesinden bunalırlar ve akademiyi terk ederek kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışırlar; yıllar boyunca birbirlerini arayıp sormazlar.
Zaman böyle akıp giderken bir gün babalarının trajik ölümüyle bir araya gelmek zorunda kalırlar. Üstüne yıllardır haber alamadıkları ve öldü olarak kabul ettikleri 5 Numara gizemli bir şekilde geri dönmüştür. 5 Numara yıllar boyunca görüntü olarak hiç değişmemiştir fakat kardeşlerine kötü haberler getirmiştir ve belli bir amaç için geri dönmüştür.
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Luther Hargreeves / 1 Numara (Tom Hopper)
Kardeşleri arasında babasına en bağlı olan kişidir. Babası tarafından Şemsiye Akademisi’nin lideri olarak görevlendirilmiştir. Kardeşleri akademiyi terk ettikten sonra tek başına babasının yanında kalmıştır. Babası onu bir görev için Ay’a göndermiştir ve bu yüzden “Uzay Çocuğu” olarak bilinir. Görünenden daha iri birisidir ve grubun kas kuvveti olarak yükünü çeker. Lider olmanın sorumluluğu bazen ona fazla geliyordur. Allison ile arası iyidir.
Oyuncuyu Black Sails, Game of Thrones ve Merlin dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Diego Hargreeves / 2 Numara (David Castañeda)
Çocukluğundan itibaren dünyayı kurtarma yükünü omuzlarında hissetmek onun zorlu bir çocukluk geçirmesine sebep olmuştur. Annesine düşkündür, babasını hiç sevmiyordur. Şimdilerde kendi başına suçları durdurmaya çalışıyordur. Dedektif gibi araştırmayı ve suçlu peşinde koşmayı sever. Süper gücü, eline geçen nesneleri isabetli bir şekilde fırlatabiliyor oluşudur. Kaybedeceğini bilse bile kavgaya girmekten kaçınmaz.
Oyuncuyu Jane the Virgin ve Switched at Birth dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Allison Hargreeves / 3 Numara (Emmy Raver-Lampman)
Akademiden ayrıldıktan sonra ünlü bir aktris olan Allison zor zamanlar geçirmektedir. Eşi ile boşanmıştır ve kızının velayetini kaybetmiştir. 12 yıl sonra ilk defa babasının cenazesi için eve dönmüştür. Geri döndüğünde Şemsiye Akademisi’nin ailesi olduğunu hatırlar. Artık daha akıllıca seçimler yapmaya başlar; çünkü süper gücü sayesinde istediği her dileğin olmasını sağlar ve bunun yüzünden her istediği şeye ulaşmıştır. Gücünü daha dikkatli kullanmaya çalışır. Luther ile arası iyidir. Tek kız kardeşi olduğu için de Vanya’ya karşı ekstra sorumlu hissetmektedir ve artık ona yakın olmaya çalışmaktadır.
Oyuncunun ilk ciddi işi diyebiliriz.
Klaus Hargreeves / 4 Numara (Robert Sheehan)
Babasının baskısı ona çok ağır gelmiştir. Süper gücü sayesinde ölü insanlarla iletişime geçebilmektedir; fakat bu durum onu bunaltmıştır. Alkolik ve uyuşturucu bağımlısı birisi olmuştur. Günü geçirerek hayatını sürdürmektedir, eğlenmeyi sever.
Oyuncuyu Genius, Fortitude ve Misfits dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
5 Numara (Aidan Gallagher)
17 yıl sonra kardeşlerinin yanına dönmüştür. Zaman yolculuğu yapabilme ve boyutlar arası geçiş yeteneği vardır. Kaybolduğu sırada geleceğe gitmiştir ve oradan iyi haberler getirmemiştir. Geçmişe belli bir amaç uğruna dönmüştür. Orada uzun yıllar geçirmiştir; ancak çocuk olarak geri gelmiştir ve aslında hepsinden daha yaşlıdır. Onu engellemek isteyen kiralık katilleri de peşinden sürüklemiştir ve bu durum ailesini tehlikeye sokacaktır. Hayatta kalabilmek için ailesine ihtiyacı vardır.
Oyuncunun ilk ciddi işi diyebiliriz.
Ben Hargreeves / 6 Numara (Justin H. Min)
Ne zaman ve nasıl öldüğü hakkında bir bilgi yoktur. Klaus’un ölüleri görebilme yeteneği sayesinde onun yanında gözükmektedir.
Oyuncunun ilk ciddi işi.
Vanya Hargreeves (Ellen Page)
Reginald Hargreeves’in evlat edindiği çocuklar arasında süper gücü olmayan tek kişidir. Biraz silik, kendine güveni olmayan çekingen Vanya, dünyadaki yerini bulma mücadelesi içindedir. Kendisini ailesi tarafından dışlanmış hissetmektedir ve bu durum onda derin yaralar açmıştır. Asosyal bir yaşam sürmektedir. Tek hobisi keman çalmaktır. Kardeşlerine karşı soğuk durmayı tercih eder.
Oscar adaylığı bulunan oyuncuyu X-Men: The Last Stand, X-Men: Days of Future Past, Inception, Juno ve Tallulah gibi filmlerden yakından tanıyoruz. Ayrıca oyuncunun başrol olarak yer aldığı ilk dizi.
Cha-Cha (Mary J. Blige)
Zamanda seyahat eden suikastçılardan birisi. Sadece işine odaklı yaşar; gözü pek bir kadındır. Cinayet işlemeyi ve insanlara işkence yapmayı seviyor, onun dışında hiçbir şey umurunda değil. Bir komisyon tarafından 5 Numara’nın peşine düşmeleri için Hazel ile birlikte görevlendiriliyorlar.
Aynı zamanda şarkıcı olan oyuncuyu Oscar adayı olduğu Mudbound filminden hatırlayabilirsiniz.
Hazel (Cameron Britton)
Cha-Cha’ya göre biraz daha kafası karışmış bir karakterdir. Kaybolmuş bu kötü adam, hayatında bir sürü kötü şey yapmıştır ve bu işe artık devam etmek konusunda tereddütleri vardır. Kendini, yaşadığı hayatı sorgular. Ortağını yüz üstü bırakmak istemiyor; ancak bu işi daha ne kadar devam ettireceğini de bilmiyor. Donut yemeyi sever.
Oyuncuyu Barry, Mindhunter ve Stitchers dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Sir Reginald Hargreeves (Colm Feore)
Milyarder, maceraperest bir insandır. Şemsiye Akademisi’nin kurucusudur ve süper güçleri olan 7 çocuğu evlat edinmiştir. Deney yapmayı sever ve çocukları da bazen bir denek gibi kullandığı olmuştur. Çocukları, dünyayı yok edecek tehlikelere karşı hazırlamaktadır.
Oyuncuyu House of Cards, The Borgias, Revolution ve The Truth About the Harry Quebert Affair dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Pogo (Adam Godley)
Sir Reginald Hargreeves’in uşağı ve sırdaşıdır. Konuşabilen bir gorildir.
Seslendiren oyuncuyu Lodge 49 ve Powers dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Grace (Jordan Claire Robbins)
Çocukların annesidir. Sir Reginald Hargreeves tarafından icat edilmiş bir robottur. Onlara karşı daima korumacı ve sevecen olmuştur. Babalarından göremedikleri şefkati annelerinden görmüşlerdir.
Oyuncuyu Supernatural ve 12 Monkeys dizilerinde konuk olarak izlemiştik.
Eudora Patch (Ashley Madekwe)
Diego’nun eski sevgilisidir. Şehirde adı sanı bilinmeyen katillerin dolaşması sonucunda onları araştırmaya başlar.
Oyuncuyu Salem, Revenge ve Secret Diary Of A Call Girl dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Leonard Peabody (John Magaro)
Vanya’nın özel keman dersi verdiği öğrencisidir. Bu sayede Vanya ile dost olurlar.
Oyuncuyu Jack Ryan, Orange Is The New Black, Crisis In Six Scenes ve The Good Wife dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
SON SÖZ
Dizinin ilk sezonunun başından mutlu kalktım. Bana kalırsa bu yılın en iyi işlerinden biri. Eğer bu yıla ait iyi bir yeni dizi izlemek istiyorsanız şiddetle tavsiye edebilirim. Gittiği bazı noktaları arada tahmin etsem de bu durum pek bana batmadı.
Diziye Ellen Page’i sevdiğim için başladım ama ondan çok 5 Numara’yı ve 3 Numara’yı (Allison) sevdim. Aynı zamanda aile dışında Hazel ve Cha-Cha karakterleri de güzel rol çaldılar. Her karakterin kendine has bir tarzı var ve bu durum diziye de güzel bir hava katıyor. Bütün karakterleri ayrı ayrı sevdim. Klasik süper kahraman dizilerine benzediğini pek söyleyemem; o yüzden türü sevmeseniz de diziyi sevebilirsiniz. Sonu da belli başlı bazı konuları kapatsa da devamı gelecekmiş gibi bitti. Umarım yeni sezon onayı alır ve şöyle 2-3 sezon daha bu kadroyu izleriz.
Ayrıca dizinin müzikleri de şahane. Diziye olan sevginizi ve seyir zevkinizi arttırdığını söyleyebilirim. Müzik listenize ekleyeceğiniz ve dinlemekten bıkmayacağınız müzikleri var.
Diziyi izleyecek olanlara iyi seyirler dilerim.
TANITIM FRAGMANI
NOT: Daha önce dizi ile ilgili burada yorum yapılıyordu.
yorumlar
2. sezonu bitireli baya oldu ama yorum atmayı unutmuşum. Yani güzel bir sezondu ama ilk sezonda sanki ben daha fazla eğlenmiştim. 5 numara her zamanki gibi favorimdi, 2 numarada fena değildi. Klaus her zamanki gibi bu sezonda göz devirerek izlediğimdi, Vanya da aynı şekilde. Ya Ellen Page i çok seviyorum ama böyle erkeksi karakteri yakıştıramıyorum nedense. Yeni sezona attıkları topta güzeldi, bakalım neler olacak.
Ama
did u catch em all?
ilk sezonla alakalı uyarıları almaları da iyi olmuş
S02E01
Baya iyi açmış ya bu sezonu bu! Çok eğlendim izlerken. Temposu da çok iyiydi. O vasat ilk sezondan sonra seviye atlamış diyebilirim ilk bölümün ardından. İnşallah bu ayarda devam etmiştir.
İlk sezonun en gereksiz karakterlerinden olan Diego coşmuş bu bölümde resmen. Aktör de hem tip olarak hem de oyunculuk olarak daha iyi bir noktada şu an. Yanına eküri olarak ekledikleri yeni karakter de hiç fena bir giriş yapmadı diziye. Bu sezon için favori karakterim olabilir gibi duruyor Diego.
Taş gibi bir sezon oldu. Vasat olarak tanımladığım, pek ısınamadığım ilk sezonun çok çok üzerine çıkmayı başardılar bu sezon. Daha derli toplu ilerleyen, daha ilgi çekici bir hikayesi vardı. Geçmişten ilk sezona çakılan selamlar da renk kattı ara ara elbette. Yapbozun boşluklarını tamamlama hissi yarattı. Sezonun temposu da çok iyiydi, son derece sürükleyiciydi. Karakterleri daha fazla tanıdık ve sevdik diyebilirim. Her şeyden önemlisi bu sezon çok daha eğlenceliydi. Altmışların albenisi, çalan şarkılar, görsel efektler derken tam bir festival havası hakimdi sezonda. Cidden çok çok iyi olmuş sezonun altmışlarda geçmesi fikri.
Karakterlere ve oyunculara da kısa kısa değineyim.
-İlk sezonun boş karakterlerinden Diego, bu sezonun yıldızlarından biriydi bana göre. Büyük eğlence kattı sezona. Lila ile de çok iyi bir ikili oldular. Yeni imajına diyecek bir laf yok zaten. Yaktı, kavurdu ortalığı.
-Lila demişken; Ritu Arya’ya da sezona katkıları için teşekkürler.
-Marin Ireland takviyesi ilk sezonun antipatik karakterlerinden Vanya’yı yumuşatmış ve daha izlenebilir bir hale getirmiş.
-Klaus da Diego gibi ilk sezonun boş karakterlerinden biriydi. Yine boş bir karakterdi ama Ben’in ve tarikatçıların da katkısıyla bu sezona renk katmayı başardı o da.
-Luther ve Allison ise ilk sezona kıyasla irtifa kaybeden 2 karakter konumundaydılar. İkisinin de kayda değer bir sezon hikayesi yoktu bana göre. Yine de Luther’in Diego ve 5’e yaver olduğu anlarda eğlendirdiği oldu elbette. Allison üzerinden yürüyen Yusuf Gatewood takviyeli siyahi hakları hikayesi ise beni çekmedi pek. Allison’ın hem tip hem de karakter olarak diğerlerinden çok daha fazla altmışlara adapte oluşu da hoşuma gitmedi ayrıca.
-5, yine bildiğimiz gibiydi. Dizinin en önemli karakteri oluşu tartışılmaz.
-Kate Walsh, bu sezon daha fazla süre aldı ve sezonun önemli bir rengi olmayı başardı.
-Jordan Claire Robbins’in aldığı kısıtlı süreler yine yetmedi elbette. Şu kadına daha büyük bir rol ayarla hayrına yeni bir dizinde be Netflix!
-Lost Girl’den sevdiğim Kris Holden-Ried’i o rolde/tipte tanıyamamış olmama ise şimdi IMDB’de görünce şaşırdım.
Sezonun ilk 9 bölümü için ortalama puanım: 8.8
S02E10 (Sezon Finali)
Bu bölüm ise tam anlamıyla çöptü bana göre.
Bu son bölümün berbatlığına rağmen yeni sezon onayının bir an önce duyurulmasını temenni ediyorum elbette.
2. sezon da haftalık tempoyla bitti.
İlk sezon yeni bir iş olmasının da etkisiyle bir tık daha güzeldi sanırım ama bu da memnun etti. Aynı ayarda desek de olur. Benzer bir temayla alıp yürümüşler.
Yer yer battığı oldu tabii. 8 bölüme daha rahat toplanırmış, azıcık uzatmışlar. Son 1 dakikayı çıksak düzgün bir kapanış yaptığı da söylenebilir. Ona da bir şey demeyeyim hadi, vardır nasılsa bir planları. Geri döndüğünde görüşürüz.
JUSTIN CORNWELL will play MARCUS
BRITNE OLDFORD will play FEI,
JAKE EPSTEIN will play ALPHONSO
CAZZIE DAVID will play JAYME,
JUSTIN H. MIN will play BEN,
GENESIS RODRIGUEZ will play SLOANE,
3. sezon öncesi zam almışlar. Elliot Page haricindekiler birlikte görüşüp 200,000 dolaresten fazlasına anlaşmışlar.
Elliot diğerlerinden daha fazlasını alıyormuş zaten normalde, o da ayrı bir görüşme yapıp zam almış.
Çekimler başlamış.
Arkadaş çevremden sürekli izledin mi? Ne zaman izleyeceksin? sorularına sürekli maruz kaldığım bu diziyi nihayet baştan sona izleyip bitirdim.
İlk sezonuyla o döneme damgasını vurup herkesin tanıtım listesine aldığını hatırlıyorum ama o dönem bakamamıştım. Genel anlamda güzel buldum diziyi ama bana biraz abartılmış geldi. İçine çeken bazı sahneler bazı olaylar oldu ama 12 Monkey beni daha çok heyecanlandırmıştı mesala. Bana bu dizi o kadar etki etmedi.
Zaman kavramını ana konusu haline getiren dizilerde sürekli tekrar etmesi bir handikap ama merak uyandırınca bu handikap ortadan kalkıyor. Bu dizide büyük handikaplar olmuş ve ağırdan almış belli bir süresen sonra sıkıyor cidden.. Gene mi dediğim çok olay oldu. Çok burun kıvırdım.
İlk sezonu daha çok sevdim aslında. 2. sezon aynı ayarda ama daha mantıksal ve açıklayıcı çevrede gitseydi süper olacaktı.. 2.sezon eklenen karakter oldukça yerli yerinde ve güzel seçmişler. 2.sezon belli bailı şeyleri açıklasalarda benim aklımda çok soru işaretleri bıraktı
2.sezonın finali ise bir bakıma mantığa otutturulabilir ama iş o noktaya gelene kadar sürekli “zaman çizgisi” üzerine vurgu yapıldığı yerde işler o noktaya gelmeyebilirdi. Resmen Legens Of Tomorrow kafasında yazılmış, çizilmiş.
3.sezon toparlasalar bari yine böyle dağınık gitmese iyi olacak
The Umbrella Academy | Virtual Panel
3. sezon bölüm isimleri
Tahmin edilesiydi gerçi de 2022.
Poster
+Javon Walton
Netflix ne kadar tatlı bir kurum.
Vanya Victor oldu gibi.
Poster 1 + 2
BaĞzı Kareler
Fragman
Season 3 – Specialty Hotel
2.Sezon Özeti
Kaldığı yerden aynen alıp her zamanki tadında ilerledi gibi. “Serçeler” grubunu henüz sevecek kadar önemsediğimi söyleyemem.
Yeni dünya düzeniyle nereye varacaklarına da bakarız.
– Ben’in günümüz haline biraz göz devirdim. Luther’ı diğer gruptan birine yazmaya kalkmalarına da birazcık güldüm.
– Vanya’nın Victor olacağının haberi gelmişti. Bağladıkları şekliyle gözüme batmadı.
S3 Poster
bir şekilde yapmışlar.
S03E01
Kötü başladı. O saçma sapan dans kapışması sahnesini izlerken istemsizce eğlendim bir tek.
S03E02
Bıraktım.
Twitter’da birinin yazdığını fark edince öğrenmiş oldum.
Elliot Page’in karakterini daha önce bir kadın seslendiriyormuş. İşte o, bu sezon bir noktadan sonra erkeğe dönmüş.
2. sezonun lacivertini izletmiş oldular sanki. Sparrow’la birlikte gelen karakterler bir ölçüde farklılık sağladı. Sezon boyu bir yandan didişip bir yandan da dünyanın sonunun gelişini engellemeye, kendilerini kurtarmaya çalışmalarına alıştım artık. Yalnız Sir Reginald Hargreeves içimi şişirdi resmen.
Bıraktıkları nokta fena değil. Üstüne ne koyacaklarına bakarız.
– Güya öbür taraftan kurtuldular ama özel güçleri olmadan döndüler. Luther, Sloane’ı aramaya koyuldu. Hepsi de güya kendi yönüne gitti. Alison’ın ailesine dönebilmesi de cabası.
Reginald ise bir kez daha, çok lazımmış gibi dört ayak üstüne falan düşmüş ve büyük bir holdingin sahibi.
– En sonda görünen Ben, Sparrow’larınkiymiş diye okudum. O meseleyi de bir yere bağlarlar nasılsa.
Final sezonu galiba 6 bölüm.
++Nick Offerman & Megan Mullally
artık final sezonunda görüşürüz.
https://twitter.com/UmbrellaAcad/status/1708134725536104771
https://twitter.com/netflix/status/1708496998096126192
4. Sezon | Final Sezonu
Poster
First-Look
Karakter Posterleri
Final Season | Official Teaser Trailer
Karakter posterleri
12 çalışan showrunner Steve Blackman’i düşmanca bir çalışma ortamı yaratmak ve zehirli, zorba, manipülatif ve misillemeci davranışlarda bulunmakla suçlamış. Ve daha neler neler.
Kendisi de reddetmiş tabii ki.
Ondan sonracığıma Netflix, Horizon Zero Dawn live-action dizisinden vazgeçmiş.
Poster
Fragman yarın geliyor.
Fragman
Ay-ol, bu sezon 6 bölümmüş.
4. sezon ilk iki bölümü izledim.
Final sezonu zaten, 6 bölüm de olduğu için üçte biri bitiverdi hatta. Dolayısıyla elbet tamamlarım da… diziyi iki gram özlememişim. Zaten son sezonun üstünden 2 sene geçmişken bir kısmı çıkmış aklımdan, previously devam ederken hatırladım gibi oldu.
Yine bir sürü olay dönüyor tabii, fena şeyler de olmuyor aslında. Karakterler/oyuncular desen bildiğimiz gibi ama işte, ben pek de umursamadan, biraz da yarım kalmasın gibisinden izlercesine izledim bu iki bölümü.
Finale doğru hikaye çözülüp sona erdiğinde daha iyi hissettirir herhalde/umarım.
4. Sezonu bitirdim.
Final güzel bir finaldi, başka türlü bir final tercih eder miydim, evet ederdim muhtemelen ama böylesi de olur. Sezon 6 bölüm olunca bir çırpıda hüpletiverdim.
Araya uzun zamanlar girse de güzel hatırlayacağım bir dizi olacak.
https://x.com/CheckOutJacob/status/1822491764843823401
Son sezonu biraz ittirerek de olsa bitirdim (2+2+2).
6 bölüme sıkışmışlık vardı ve senaryosu hadi bitsin artık havasında ilerledi. Karakterler/oyuncular bildiğimiz gibiydi. Son bölümde “final” havasını güzel verdiler ve iyi bir noktada kapattılar, haklarını vereyim.
Pişman olduğum bir serüven değil yine de.
sıfırdan izlenir mi?
İzlenir.
Yani vasat bir sezonla diziye noktayı koymuşlar. Final fena değildi diyebilirim. Senaryosundan oyuncularına kadar bitse de gitsek havası vardı. Az bölümlü bir sezon olmasının avantajıyla önceki sezonlara göre daha rahat aktığını söyleyebilirim.
İzlenmez demem ama Netflix’in potansiyelini yine tam olarak kullanamayan bir diğer dizisi olarak aklıma kalacak.